Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam
Hasan Akçay'ın maksadını aşan cümleleri hala duruyor. (Örneğin bu
konuda 1. ve 2. sayfalarda)
Bu; sadece bir yerde abartmış olabilirim diyerek geçiştirilecek bir konu
değildir. Söylenmemiş bir söz yakıştırmayla ölmüş birisine isnat
edilmektedir. Kötü örnek örnek olamıyacağından haksız ve mesnetsizdir.
-------------
Eleştiri yapmayı kendine hak olarak gördüğü halde hala en azından kendi
kabul ettiği şekilde göğüs çatalını kapatmayan birilerinin sureti haktan
görünen yazılarıda kaldırılmalıdır. Yanıltıcı olmaktadır. İncitici olmaktadır.
-------------------
Ya yazıların sahipleri, ya nakledenleri ya da site yönetimi bunları
temizlemelidir.
Ve acele edilmelidir.
Çünkü bu ırakın toprak bütünlüğünü istediğini söyleyen ve fakat türkiyeyi
bölünmüş haritalarla gösteren zihniyeti hatırlatmaktadır.
Hasan Akçay'ın maksadını aşan cümleleri hala duruyor. (Örneğin bu konuda 1. ve 2. sayfalarda)
Anlaşılan, İman burada Alperen'e sesleniyor çünkü yazılarımı 1. ve 2. sayfalara asan odur. Benim açımdan ise iletilerimde maksadımı aşan hiçbir cümle yok.
Bu; sadece bir yerde abartmış olabilirim diyerek geçiştirilecek bir konu değildir.
Abartma yok.
Söylenmemiş bir söz yakıştırmayla ölmüş birisine isnat edilmektedir.
Nedir efendim söylenmemiş o söz?
Eleştiri yapmayı kendine hak olarak gördüğü halde hala en azından kendi kabul ettiği şekilde göğüs çatalını kapatmayan birilerinin sureti haktan görünen yazılarıda kaldırılmalıdır.
Eleştiriyi yapan kim? Göğüs çatalını kapatmayanın sureti haktan görünen yazıları nerde? O yazılarda ne deniyor?
Irak'ın toprak bütünlüğü, bölünmüş Türkiye haritası ve başörtüsü hakkındaki yazılar?
Hasan Akçay'ın maksadını aşan cümleleri hala duruyor. (Örneğin bu
konuda 1. ve 2. sayfalarda)
Ya yazıların sahipleri, ya nakledenleri ya da site yönetimi bunları
temizlemelidir.
Ve acele edilmelidir.
Selam İman
Hasan AKÇAY'ın yazdıklarının bir kısmında yanlışlıklar olduğunu ve abartılar içerdiğini düşünüyorsunuz. Bu konuda eleştirilerinizi paylaştınız. Hasan AKÇAY da buna mukabil bazı açıklamalar yaptı. Ben de okudum.
Bunun ötesinde dışardan ve üstten bir müdahale tabiki doğru olmayacaktır.
Eğer AKÇAY savunduğu bazı düşüncelerinin yanlışlıklar ve abartılar içerdiğini ifade ederse ve değiştirirse alıntıladığım bölümlere gerekli müdahaleyi yaparım.
Ayrıca alıntılar yapmak %100 aynı düşüncede olunduğunu da göstermiyor.
Muhabbetle, Alperen
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
"Söylenmemiş bir söz yakıştırmayla ölmüş birisine isnat edilmektedir," dediniz.
Nedir efendim söylenmemiş o söz?
Söz var; telaffuz edilmeden söylenir. "Ormandan duman bulutları yüksekliyordu," gibi. Lafzen "Orman yanıyordu," denmemiştir ama ormanın yandığı söylenmiştir.
Eleştiri yapmayı kendine hak olarak gördüğü halde hala en azından kendi kabul ettiği şekilde göğüs çatalını kapatmayan birilerinin sureti haktan görünen yazılarıda kaldırılmalıdır.
Eleştiriyi yapan kim? Göğüs çatalını kapatmayanın sureti haktan görünen yazıları nerde? O yazılarda ne deniyor?
Lütfen cevap verin ki elimden gelen bir şey varsa yapayım.
Katılma Tarihi: 11 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 67
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Başörtüsü çok önemli bir mesele değil mi sizce ? Bir sürü batılı insan müslümanların o kıyafetlerini ve çarşaflarını görünce müslüman olmaktan vazgeçiyor ... Evrensel olduğunu iddia eden bir din sizce genel kılık kıyafet ve terbiye kuralları dışında elbise için bu kadar kesin sınırlar çizmeli mi veya çizmiş olabilir mi ? " Hımar'la (Arapların o dönemde kullandığı yerel kıyafetin bir parçası ve bir örtü) yakalarınızı örtün" diyen Kur'an'dan "saçınızın teli görünmeyecek" anlamı çıkarılabilir mi veya "tüm dünya Hımar giyecek" anlamı ? Bence çıkarılabilecek yegane anlam: "Dekoltenizi ve erkeği tahrik edebilecek olan göğüslerinizi örtün" olabilir ki bu da çok mantıklı bir yaklaşım ve genel bir terbiye kuralı ...
melankol Yazdı:
BEN NE YAPTIM BILIYORMUSUNUZ.KURANI SIRF OKUDUGUM MEALLE VE SALT KENDI BAKIS ACIM OLAN TIP ILE YORUMLADIM.BUNUN ADI SACMALIK...BEN SACMALADIGIMI KABUL EDIYORUM.YA SIZ...OKADAR COK PROBLEMI VARKEN ISLAMIN VE MUSLUMANIN BIZ BURADA BASORTUSUNU TARTISIYORUZ VE BUNU ISLAM ADINA YAPIYORUZ,SOYLEYECEK HIC BIR SEY BULAMIYORUM...YA SIZ TURKIYEDE YASMIYORSUNUZ YADA BILGISAYAR BASINDAN KALKMIYORSUNUZ.GENCLERINIZ VE ULKENIZ YANIYOR BEYLER.BIR KIBRITTE SIZ CAKIN
İstanbul'a
döner dönmez ayağımın tozuyla Lütfi Kırdar'da bir konuşma yapmam
gerekti. Çünkü Türk Diş Hekimleri Birliği'nin kongresine katılmaya söz
vermiştim. Başarılı kongrede dostlarla düşüncelerimizi paylaştık. Ama bu arada bazı gözlemlerim oldu; bunları da size aktarmak istiyorum. Kongre Lütfi Kırdar'da yapılıyor, hemen karşısındaki Askeri Müze'de de bir sergi düzenlemişler. Kongre üyesi dişçilerden bazı hanımların başı kapalı. Son yıllarda moda olan, "türban" dediğimiz biçimde bağlamışlar. İşte bu hanımlar Askeri Müze yetkilileri tarafından içeri alınmamış. Konu
bir tartışmaya yol açmış. Hanımlar, baş örtmeyi Allah�ın emri olarak
algıladıklarını ve inançları gereği başlarını kapadıklarını söylemişler. Bunun
üzerine Müze yetkilileri "Peki o zaman baş örtünüzü çıkarmayın ama
çenenizin altından fiyonkla bağlayın!" diye bu ülkenin geleneksel baş
bağlama metodunu önermiş. Ama hanımlar reddetmiş. "Biz böyle bağlarız!" demişler ve içeri girmemişler. Konuyu
bana aktaran kongre yöneticileri duruma üzülmüş elbette. Çünkü
kendileri başka görüşte olmalarına rağmen Lütfi Kırdar�da kadın ve
erkek mescitleri bile hazırlayacak kadar özenli davranmışlar. Konuşmadan
sonra hep birlikte öğle yemeği yerken masamıza genç bir çift yaklaştı.
Galiba Eskişehir�den gelen ve karı koca diş hekimi olan bir çift. Genç
hanımın başı, moda biçimde bağlı. Yani içinde bir örtü, üstünde
rengârenk parlak bir eşarp, boynun altından geçirilerek arkaya doğru
sarılmış. Diş hekimi hanım Askeri Müze'den şikâyet etti. Ben de ona
başındaki eşarbı, çenesinin altından bağlamasını niye reddettiğini
sordum. "Madem Allah'ın emrini yerine getiriyorsunuz" dedim, "Allah, çene altından bağlanan örtüyü kabul etmem mi diyor? Böyle bir emri var mı?" "Hayır!" dedi "Ama bu eşarbın bağlama usulü böyle!" Ben
durumu anlamak için kibarca bir daha sordum: "Size haklısınız ya da
haksızsınız demiyorum ama anlamak için soruyorum. Eşarbı başınıza
geleneksel biçimde bağladığınızda bu durum, dinden çıkma anlamına mı geliyor?" Bunun üzerine genç hanım hafifçe gerildi: "Anlamıyorsunuz!" dedi. "Bu eşarp böyle bağlanır. Ben asker kızıyım. Ama işin usulü bu!" Sonuçta çene altından eşarp bağlamanın ne gibi bir sakıncası olduğunu anlayamadan konuşma bitti.
***
Ben kâinatın yaratıcısının, Eskişehirli bir diş hekimi hanımın çenesinin altındaki fiyongu mesele edeceği ve günah sayacağı kanısında değilim. Bence bu artık uhrevi değil, dünyevi bir iş. Bir inatlaşma, bir siyaset, bir kutuplaşma! Ve olay, baş kapamanın çok ötesine geçmiş durumda. Bir askere nasıl "Kepini ters taksan ne olur?" diye soramazsanız, yeni türban biçimini icat edenlere de geleneksel baş bağlama yöntemini öneremiyorsunuz. İşin garibi ordunun kepin nasıl giyileceği konusunda bir emri var ama dinin yok.
***
Bu genç hanımla konuştuktan sonra aldı beni bir düşünce: İster misiniz başını geleneksel biçimde örten nenelerimiz şimdi cehennemde cayır cayır yanıyor olsun! Acaba sorgu sual melekleri Münkir-Nekir onlara: "Bu örtüyü niye başınızın altından bağladınız da arkaya doğru sarıp sarmaladınız" diye sormuş mudur? İşte bu durumu düşününce kahroluyorum. Paris'in
rengârenk eşarplarını hiç bilmeyen, sade bir örtüyle başlarını örtüp
çene altından bağlamış olan büyükannelerimizin durumu beni çok
endişelendiriyor. Acaba hepsi günahkâr mıydı? Ne yazık ki hacca giden hakim dedem de fark edememişti durumu.
(Zülfü Lİvaneli) Vatan
__________________ ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Katılma Tarihi: 11 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 67
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bence bu yazı çok haklı ve de ayrıca önemli bir noktaya parmak basmış ...Olay artık tamamen siyasi bir gösteriye dönmüş durumda ve bu bahsi geçen kıyafet bir partinin kadın kolları kıyafetine dönüştü ...
Kadının başı sımsıkı kapalı,ikiyüzbinin üzerindeki saç adedinin bir teki dahi görünmüyor.Başını bağlaması konusunda son derece titiz,aynı oranda dikkatli.
Ya Kocası,o da kimliğini eleverecek bütün ziynetlerini bir kenara bırakmış sözde rejimin altını oymakla meşgul tam bir Liboş.Tabi yerseniz!
Aslanım ! yüreğiniz tutuyorsa kadınları değil kendinizi sürün ortaya.Siretinize ve Sünnetinize sorarsanız sakal kesmek büyük günahlardan.
Hadi hodri meydan!Türbanlıların kocaları kesmeyin sakallarınızı da inanalım samimiyyetinize.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma