Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Arkadaşlar,
Hasanöktem arkadaşın söylediği ayetleri ben de biliyorum. Onlara aykırı davranmıyorum.
Böyle bir konuda 1980 lerden beri yaşantı tarzımın hiç bir sıkıntısını görmedim.
Bir anımı anlatayım. Bir gün bir kaplıca otelindeyim. Bir seminer toplantısı için gitmiştim. . Akşam vaktine doğru da otelin kaplıca imkanlarından faydalanayım diye kaplıca havuzu bölümüne gittim. Otelde normalinde büyük havuzlar erkek bayan karışıktı ama kaplıca havuzları , herhalde daha küçük olduğundan erkek bayan ayrıydı. Bir müddet yüzdükten sonra, orada ahbab olduğum bir arkadaş saunadan havuza geldiğini söyledi. Ömrümde hiç de saunaya girmemiştim.Meraktan hemen denemeye karar verdim. Doğru sauna bölgesine gittim. Orada desk te duran bayan memura Saunanın yerini sordum. Bir kapı gösterdi. İçeri girmem ile çıkmam bir oldu. Çünkü içerde bir bayan vardı. Hemen memura ama içeride bir bayan var, yanlışlık olmasın dedim. O da. Hayır beyefendi saunaya erkek bayan karışık giriliyor dedi. Öylelikle girdim. Bir müddet kaldım. Sonra bir erkek, bir bayan falan daha geldi. Baktım kimse kimseden rahatsız olmuyor. Herkes kendi havasında.
Sonuçta orası o kadar sıcak ve bir de buharlı bir bölge. Zor nefes alıyosun. Zaten hani kötü niyetli bir erkek bile olsa , kimsenin bir bayanı rahatsız edecek hali orada olamıyor. Bir müddet sonrada sıcaktan rahatsız olup saunadan çıktım.
Kimseninbu ortamlardan sıkıntı göreceğini düşünmüyorum. Ama kapalı insanların bu imkanlardan rahat faydalanacağını sanmıyorum. Çünkü kendime nasıl eziyet ederim , güzelim dünyayı kendime nasıl zehir ederim zihniyeti var bunlarda. Bunu da takva biliyorlar. Dünya müslümanın cehennemiymiş güya, onu da cehenneme çevirmede gayet ustalar.
Araplar soyuna , sopuna çok düşkün bir ırktır. Bununla öğünürler. Hala işte ben seyyidim (Hz. Hüseyin soyundan), şerifim (hz. hasan soyundan) falan soyum peygambere çıkar vb. teraneleri vardır. İşin ilginç tarafı bu seyyidler, şerifler Türkiyede, İranda, Pakistanda falan da bulunurlar.
Bunun için demiştir yüce Allah, Üstünlüğün soyda olmadığını belirtmek için, Üstünlük takva iledir diye. Ama maalesef Onu da yobazlık yarışına çevirdiler. Örneğin Alkolün yasak olmasının illeti Sarhoşluktur. Ama bazı tarikat hocaları kolonyayı, kolonyalı mendili falan da haram kılarlar. Bunların Usul-i fıkıhtan haberleri yoktur. Halkın yobazlığına yobazlık katarlar.
Eskiden kadın erkek ayrımı olan oteller yoktu.
Şimdi var. Az ve daha pahalı olmakla birlikte var. İsteyen oralara gider. Amenna. Öyle tanıdıklarımız da oldu. Ne tesettürden vaz geçer, ne denizden. Hani ne yardan, ne serden hesabı. Onlar gidiyor. Gitsin abi, uğurlar olsun.
Şimdi kadın erkek karışık otellere giden, bu konularda rahatsız olmayan ve etmeyen milyonlar var.Allahın o ayetlerindeki korunan kavram , işte namusun korunması, kadının incitilmemesi,falan, bu iş buralarda fazlasıyla mevcut. Ama kapalı ortamlardan gelip çıplaklıktan etkilenen insanlar da var. Bunlar hem sayıca az. Hem de incelediğin zaman nitelik ve görgü yoksunu insanlar olduğunu görüyorsun, çoğunlukla. Çözüm yasak falan değil, eğitim.
Adam kadını mal olarak görmüş. Annesi ile babası arasında bir romantizm görmemiş. Tatlı romantik laflar duymamış,Annesini hep başı kapalı görmüş. Bir kızla arkadaşlık etmemiş. Ona çiçek almamış. Kızı ikna etmek, kendine ısındırmak için romantik laflar söylememiş. Sonra geleneksel biçimde , belki de baskıyla evlenmiş. Bir de aldığı kız kapalı çevreden veya kendi köyünden .Dışarıdaki cici kızları görüyor. Vay diyor benim de böyle bir eşim olabilirdi falan. Evli kal olmuyor, ayrıl olmuyor. Bazıları resmen saçmalıyor. Bunlar sosyolojik bunalımlar. Ben böyle olaylara şahidim.Benim tanıdığım böyle insanlar vardı. Hatta karısına fena halde çektiren, hem de yıllarca. Adam köyde baba zoruyla evlenmiş, şehirde parayı bulunca evdeki kadını beğenmiyor. Sevgili buluyor, onla yaşıyor. Eve arada bir uğruyor. Bir de adam bunu ömrü boyunca yaptı. Hani kısa dönemli bir sosyolojik bunalım geçirip, kendince komplekslerini falan bastırsa , sonra bir biskrem verip evine dönse ve bir daha saçmalamasa. Kadın buna razıydı ama adam ömrü boyunca karısını küçük gördü ve çektirdi.
Benim böyle bir sorunum yok. 20 yaşından beri elim ekmek tutuyordu. Ama 28 yaşında evlendim. Kendi kıstaslarıma uygun dinini bilen modern biri ile evlenmek için bekledim. Sonuçta öyle birini buldum ve evlendim. Gayet iyi yürüyen mutlu bir evliliğim var. Her evde olduğu gibi ufak tefek tırıltılar olsa da temel çok sağlam.
Şimdi onun karısı güzelmiş, bunun kızı şöyleymiş vb. ben bunları çoktaan aştım. Asla da başka bir kadın problem olmadı, beni etkilemedi, etkileyemez. Çünkü ne istediğimi, ne yaptığımı biliyordum. Olay budur. Bundan sonrası Claudia Schiffer , sonuç sıfır dır. Karımı üzecek bir yanlışa asla düşmem. Çünkü evliliğin temeli sosyolojik olarak çok sağlam.
Bakın arap ülkelerinde örneğin Libyada falan bir kadın veya iki kadın yanlarında bir erkek olmadan taksiye falan binemezler. Başına ne geleceğinden emin olamaz. Adam çeker Sahra çölüne, yapacağını yapar. Hiç acımaz. Orada görev yaptığım şirkette Mısır, Kahire li bir bayan vardı. Evli , çocukları falan var. Taksi benim için bile çok tehlikeli dedi. Mısırda bile tehlikeli dedi, orada nufus kalabalığından dolayı adım başı bir polis olmasına rağmen. Halbuki Türkiyede doğuyu bilmem ama orta ve batıda, büyük şehirlerde bir kadın, bir genç kız falan taksiye yalnız binip istediği yere gider. Hiçbir şey de olmaz. Bizim insanımız yine Araplardan falan çok farklı, hakkını yemeyelim.
Benim yaptığım yorum illiyet (sebeb) yorumu. Bütün Ahkam ayetleri illetleri (sebebleri, koruduğu veya yasakladığı kavram)ile yorumlanmaktadır. Bunu Usuli fıkıh derslerinde öğretiyorlar.Prof Abdülkerim Zeydanın kitabında var. Bağdat Hukuk fakültesinin önemli bir ders kitabı.Fakihler olayı böyle öğreniyor ama halk bunları tutamaz, bizim geniş bir yorumumuzdan cahiller saçmalamasın diye hep yorumlar illiyeti belirtilmeden yasakçı ve sakınmacı olarak verilir. Onun için din kitaplarında yorumlar hep sakındırma amaçlıdır. Bu da bir yöntemdir. Allahın emrinden ziyade, fakihlerin, mutasavvıfların iyi veya kötü niyetli metodolojileridir.
Ben de bu ayetleri illetine göre yorumluyor ve ona aykırı davranmıyorum. Dolayısıyla illete zarar vermeyen uygulamaları dine aykırı görmüyorum.
Sonuçta diyorumki eğitimle, görgüyle herşey aşılır. En büyük sıkıntı fakirlik ve cehalettir.
Eğitim düzeyi yükseldikçe, refah arttıkça, AB projesinin olumlu etkileriyle, ülke daha bir yaşanılır, sorunlar daha bir çözülebilir olacaktır.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam arkadaşlar,
Bir iki gün evvel Kanal 7 de M. Karataş hocanın programında Eskinin ünlü mankenlerinden Yaşar Alptekin ile Sohbet vardı.
Yaşar Alptekin nasıl hidayete erdiğinden, nasıl namaza başladığından, hacda neler hissettiğinden falan, çok güzel, duygu dolu bir programdı. Çok sevdim, çok ta etkilendim.
Orada Yaşar Alptekin şundan bahsetti. İşte senelerdir dinden uzak yaşadığından, dini konuların cahili olduğundan, ayrıca namaz kılmayı bile oğlunun okulunda kantinde çalışan bir vatandaştan öğrendiğini falan anlattı.
Şöyle bir şey de ekledi, işte gençler dinin gereklerini yapmak istiyor. Ama sinemaya gidemem, tiyatroya gidemem, şunu giyemem, şunu yiyemem düşüncesinden dinden uzak kalıyor. Yani Dindar olursam, modern olamam, modern olursam dindar olamam. Bu yanlış bir düşüncedir.
Ben bu sitede hep dedim. Modern yaşantı dine engel değildir. Ben bunu çok güzel uyguluyorum. Herkes uygulayabilir. Modern mazbut bir yaşantıyla.
Adam makul olan şeyleri yapmış, yani güzel giyinmiş, sinemaya, tiyatroya gitmiş, eğlenceye gitmiş, otele gitmiş, plaja gitmiş. Bunun dinle ne alakası var.
Modern kadın giyimini zinaya yaklaşma ile, içkiyi sarhoşlukla bir tutan bir zihniyet doğru bir anlayış değildir. Sadece insanları kontrol altında tutmak isteyen yahudi ruhban anlayışıdır.
Bütün olay basit bir anlayış, prensip meselesi. Başka bir şey değil.
Ama maalesef tutucu ortamlarda yetişmiş insanlar buna uyum sağlıyamıyor.
Adamlar kadın erkek eşitliğini kabul etmiyor. Anlıyamıyor bile.Çevresindeki feodal hapishaneyi İslam diye yaşıyor. Alakası yok.
Ben yolda yürüyen kadını yiyecekmiş gibi bakan bir tane yabancı görmedim. (Alman, Fransız, Rus) neden. Adam için kadın çıplaklığı hiç önemli değil. Bu bir kültür sorunu, köy kasaba ortamında, kapalı ortamlarda yetişmiş insanlarda o kültür yok. Basit sosyolojik bir olay. Hatta Almanyada 30 sene yaşayıp ta , gettosundan çıkmadığı için bunu aşamamış insanlar var.
Ama bizimkiler kadını gözleriyle soyuyorlar. Çünkü bu kapalı ortamlardan alınan terbiye kültür , , kadına baskıcı kültür buna sebeb oluyor.
Türkiyedeki kadın sorununun en temel sebebi, kadına baskıcı bu anlayıştır ve bu zihniyet insanları dinden soğutmakta ve hatta korkutmaktadır.
Adam içki ve kadınla bozmuş. Kadını kapa, hatta evden çıkarma, içki satanı döv. Hayatın canına oku. Arkadaş Zina tamam, sarhoşluk tamam ama bunlarla mücadelenin şekli böylebaskı olamaz. Bunlar çok yanlış işler. Köyden çıkma politikacının, köyden çıkma seçmene şirinlikleri.
Tüm islam ve Osmanlı tarihi boyunca içki olmuştur. Osmanlı padişahlarının çoğu içmiştir. Her içki içmek sarhoşluk değildir. Alkolizm değildir. Almanlar , Fransızlar her yemekte bir bardak bira(bizimrakı bardağı gibi ) veya ufak bir kadeh şarap içerler. Alkolizmle, sarhoşlukla , meyhane kültürü ile alakası yoktur.
Milyonlarca insanı dinden soğutmaya, ürkütmeye kimsenin hakkı yok hele din adına hiç yok.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Hocam yapma Allah aşkına. Demişsin ki: "Ben yolda yürüyen kadını yiyecekmiş gibi bakan bir tane yabancı görmedim."
Yani sende ne yaptın, yabancıların kadınlar hakkında tek düşündükleri cinselliktir. Valla bu konuda sana hiç katılamıyacağım, adamlar kadınların ruhuna değil sadece bedenine bakıyorlar. Hiç mi yabancı kültürü görmedik, giderek bizde öyle oluyoruz. Onlar değil mi kağıt mendil değiştirir gibi sevgili değiştiren, hiç bir kadının ruhunu seven adam bir kadını bu kadar kolay bırakır mı, ya da bunun altında başka şey arasın. Ne arasın mesela muhtemelen adam sırf cinsellik için o kadınla beraberdir. Kusura bakma ama adamların üç muhabbetinden ikisi kadınlar hakkında üstelik hani şeyde değil, bu kadın gerçekten çok güzel vs. de değil. Off be bu kadın dehşet gerisini sen düşün. Kadınlar konusunda kimse bana yabncıları savunmasın arkadaş.
Dediğin gibi din ne tiyatroya ne sinemaya ne giyime kuşama mutlak sınırlamalar getirir. Ama benim düşünceme görede ve tabi Kur'an dan anladığım kadarıyla bu konularda sınırsız bir serbestlik yoktur. Günümüzde çoğu sinema, tiyatro cinsellik ağırlıklı kadınların ve erkeklerin bedenlerinin bir mal gibi kullanıldığı yapımlarla dolu. Bunu izleyen gence sen nasıl anlatırsın önemli olanın benden değil ruh olduğunu. Burada önemli olan eğitim demişsin çok doğru eğitim önemli ama eğitilen adam bile bunları izleyince demez mi hayda ben ne öğrendim bu millet ne yapıyor. Ha diyorsan eğer İslam ahlakına uygun olan filmler, tiyatrolar, eğlence yerleri vs amenna sonuna kadar katılırım. Hatta diyorumki şöyle içinde ne biliyim yüzme, futbol, teniz, spor dallar kısacası, sonra bigisayar kursları vs olan ayrıca çocuklara, gençlere, büyüklere din eğitimini bilim ve ilim çerçevesinde veren kurumlar olsa ne güzel olur.
Dediğin gibi yaklaşım önemli. Gençlere çocuklara yok öyle yapma Allah yakar, yok böyle yapma şu olur yerine onlara sevgiyle merhametle yaklaşmak Allah'ın sevgisini merhametini anlatmak gerek. Onları dine çeken şeylerle onları eğlendiren şeyleri birleştirmek gerek. Mesela neden Kur'an kurslarında futbol turnuvaları ne biliyim eğlenceli etkinlikler olmasın ki. Olmalı ki gençlerimizi yabancı kültürlerin insanın gerçek değerlerini dini değerlerini yok eden kurumlarına kaptırmayalım.
Insan esiyle yanyana ve hic kimsenin gormeyecegi bir koy'da kumas taifesini hic kullanmaksizin da denize girebilir.
Hic degilse, hayatta bir kerelik Adem ve Havva'yi taklitten zarar gelmez.
Kadin tasiyabiliyorsa giymelidir diledigini..
Delikanliligin kitabini aslinda Bo Derek yazmisti. Bir nesilin ergenlige ulastirmasinda bu kadincagizin rolu cok onemlidir. Hani beyaz bir tisortu vardir ustunde, tanri beni yaratti dercesine, denizden cikarken...
O meslegi geregi yapti bunu.
Simdi gazetelerde, yaz gelir, boyle hasemali bayanlar pozlanir.
Halbuki gazetede hergun mayolu, bikinili vs. pozlar vardir. Goz onlara gitmez de , hasemaya gider nedense!
Din niyettir oysa! Niyet etmezsen yapmassin hicbir seyi..
Ama akil derki, tasinabilen bir kumas parcasi, niye din'e olcu olsun ki?
Kumas niyeti orter mi? Hadi insani kandirdik, ya Allah'i?
Bu arada samreller geldi aklima! Hani denize girerken bir kisim insanlar kullanilirdi.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın ErRahıkulMahtum,
Ben otuz senedir, ailemle denize gidiyorum. Karımla, evlenmeden önce kızkardeşimle. Hiç bir mahsurunu görmedim.
Onun için vay bakarlar, rahatsız ederler şu dur budur. OLmaz şeyler değil tabii, ama Türkiyede Turistik ortamlarda bu tip olaylar neredeyse kalmadı. Artık yok. Dünyanın 7. büyük Turizm devi Türkiye.
Yabancılara gelince onlar hakkında ki gözlemlerimle böyle konuşuyorum. Çünkü her sene yeterince görüyor, konuşuyor, gözlemliyorum.
Batı kültürü farklı bir şey. Onlar, hristiyanlık ve aydınlanmanın etkisi ile tavırları çok bireyci. Biz Cemaatçiyiz. Onlarda farklı bir toplumsal hayat var. 1957 de doğum kontrol hapı bulunuyor. Beş senelik bir debelenme devresi ve 1962 de sex devrimi denilen olay. O zamandan beri Amerika, Avrupa hemen tüm hristiyan dünyasında kadın erkek ilişkileri böyle.
Oradaki kültürde karşılıklı rıza ile olduktan sonra bu konular serbest. Zaten kadına bakarak kesişmen yasak.Şikayet ederse cezası var. Konuşmak, tanışmak istiyorsan gider yanına konuşursun.
Bunu bilgi vermek amaçlı söyledim. Öyle bir şey savunmuyorum. İslama da ters.
Bizde de aşırı sakınma var. O kadarı da fazla.
Önemli olan her iki cinsin birbirini anlayabilmesi, diyalog kurabilmesi. Birbirinden utanmaması. Birbirlerinin psikolojik yapısını anlayabilmesi.
Bir bayan arkadaşım bana şöyle bir şey demişti.
- Kibar erkekler kurşun kaleme benzer. - Ne alaka dedim. - Ne kadar ince olsalar da özleri odundur. demişti.
İşte kadınların bize bir bakış açısı. Mutlu evlilikler için kadın psikolojisi hakkında bilgi edinmemiz şart. Bizden çok farklılar çünkü. Bu bize bazen çok sıkıntı verse de, annelik için, iyi bir eş olmak için şart. Onların fıtratı.
Flört gibi şeylere , erkeğin de , kadının da birbirinin psikolojisini, karakterini tanıması açısından olumlu yaklaşıyorum. Vay zinaya yaklaşma falan bunlar aşırı sakınma.
Erkek kadında ne aradığını bilmeli, kadın erkekte ne aradığını bilmeli. Yoksa kadında güzellik, erkekte para ile olmuyor bu işler.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Kuranda ki cehennem tasvirlerine en uygun fotoğraf denizler ve plajlardır.İsterseniz dökün alt alta tüm cehennem ayetlerini ve karşılaştırın bu fotoğrafları.İlk önce Saffet bey yapsın.Orada haşemalı,abdestli kapitalistlerde var mayolusuda.Selamlar..
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sayın dermanbeg,
Denizler ve cehennem. Ne alaka.
20 yüzyıla kadar dünyanın hiçbir yerinde insanlar denizlere girmemiş. Sahil kasabalarında yaşayan erkek çocukları ve balıkçılar, gemiciler hariç. Bunların dışında yüzme bilen yok.
Nerede ben İstanbuldan gideceğim de Antalyada denize gireceğim örneğin sultan Abdülhamit devrinde falan. Mümkün değil. Yol yok, araç yok, her şeyden önce öyle bir anlayış yok, hatta tüm dünyada yok. İngilterede, Fransada, İspanyada, Amerika da yok. 1900 lü yılların başlarına kadar yok.
Vazgeçtim Antalyayı, Bursa daki adam bile 1900 lerin başında Gemliğe, Mudanya gidip denize falan girmiyordu. Denizi gördü mü şaşırıyordu. Orhan Velinin dediği gibi.
Bırakın insanları rahat rahat denize girsinler. Tuzlu su insanı stresten arındıran, hayatına hayat katan en güzel nimet. Allahın nimetlerini neden kullanmayalım.
Din hayatı insana zehir eden bir şey değildir. Din insanın dünyasını da, ahiretini de aydınlatan bir inançtır. Lütfen bırakın bu dar kalıpları. Lüzumsuz sakındırmaları.
Zinaya karşı olmaya evet. Ama zinaya sebebiyet verir baskısına hayır , aslında bu baskıcı düşünceler dine daha çok zarar veriyor.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Katılma Tarihi: 06 nisan 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 49
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamlar;
Okuduğum kadarıyla kadının nasıl giyineceğine kadından çok erkekler karar veriyor. Kimin haddinedir bu? Kadınlar salaktır ve Allah'ın ayetlerini anlayamazlar diye mi bu kadar yazıp çiziliyor. Sizler nefsinizi daha kolay dizginleyebilmek adına kadınları kafeslere koyuyorsunuz çünkü başka türlü bir taraflarınıza sahip çıkabilecek iradeden yoksunsunuz. Tesettürsüz kadınları iffetsiz görenleredir sözüm, tesettürü iffetin sembolü görenler kendi iffetlerinde ne kadar samimiler acaba?
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma