Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Bir tarafta bir Lugatce uzmanı belli bir eğitim sürecinden geçerek arapçaya hakim olmuş bir Zat
Bir tarafta ne olduğunu bilmediğimiz Bir adam eğitimi nedir arapçası nedir kendisi nedir ?
Bilimsel bir arenada bakıldığı zaman hangi görüşün tutarlılık arzedeceği kabul göreceği açıktır..Rasyonalizmden devamlı bahseden sizler rasyonalizmin kurbanı olacaksınız acıktır..
Selam,
'' arapçaya hakim olmuş bir zat '' ( Birader söylemiş)
yahu bu ne basitliktir böyle...
arap oğlu arap olupta arapça konuşan , arapça eğitim gören 50 tane arap ülkesi insanının / milletinin hali , görmek isteyen gözler için ortada değil midir? ama tabiki körlüğün en kötü olanı görmek istemeyenlerin körlüğüdür...
ve yine,
yahu siz rivayet uydurmaya ne kadar da meraklıymışsınız...
bakıyorum da eski rivayetler yetmezmiş gibi şimdide sen bize yeni yeni rivayetler uydurmaya başlamışsın...
bir kere bizi kendisiyle suçladığın Rasyonalizm :
akılcılık, aklileştirme , her şeyi akılla izah etme , her şeyin akılla kavranabileceğini öne sürme , akılcılık, fikircilik, ölçülü ve hesaplı olma gibi anlamlara gelmektedir.
peki biz sana ne demişiz ?
(unuttun mu yoksa ? halbuki bak Buhari 600 000 hadisi ne de güzel ezberlemişti, sen ise sana söylediğimiz tek bir Ayeti bile hafızanda tutamıyorsun... öyle değil mi?) :
10 Yunus 100 :
100 Allâh'ın izni olmadan hiç kimse inanmaz ve (Allâh) pisliği (huzursuzluğu, azâbı), akıllarını kullanmayanların üzerine kor.
peki, söyler misin bay rivayetçi , bu Ayet ve ilgili diğer Ayetler bize aklınızı put edinin mi diyor ? yoksa aklınızı Yüce Allah'ın lütfedip bize gönderdiği ilahi tek mahfuz emirlerin ( Kur'an'ın) apaydınlık ışığını tek rehber edinerek , aklınızı o kutsal emirlerle programlıyarak / güncelliyerek KULLANIN mı diyor?
e, nerede kaldı şimdi bu son versiyon bozuk rivayetin ? nerede kaldı bizim sana söylediklerimiz?
anlamak / görmek / akletmek istemeyenlerle konuşmak çok zordur Dostum çok zor... ( kardeşimin sözü )
Katılma Tarihi: 27 mart 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bismillahirrahmanirrahim..
Ezilmek ve uydurma..Bu ikisinin birbiri ile ilişikleştiği üzerine de çelişkinin limon gibi sıkıldığı bir durum görmek isteyen yukarıya bakabilir..Siz değilmisiniz aklı savunan siz değilmisiniz akılcılıkla iş gören..!(güya)
Akılcılığın nizamlarından biri de mantıksallık değil mi ? Şu halde siz olmayan arapçanız arapça kültürünüz arapça sosyal bilimciliğinizle .Hiç bir rasyonalist bunu kabul etmez etmiyor..
Biz de bilimsel sahada buna ''Cehaletten gelen uydurma diyoruz''..Mesela bir bilim adamı teknolojik bir alete normal gözüyle bakarken cahil biri buna şeytan işi ya da olağanüstü bir olay olarak bakabilir ,bakar...Şimdi siz olmayan ilminizle kendi fikriyatınızı din ediniyorsunuz...Sonra da sözüm ona varolan düzene kendi aklınızca taş koymuş oluyorsunuz...
Zatınız demişler
yahu siz rivayet uydurmaya ne kadar da meraklıymışsınız...
bakıyorum da eski rivayetler yetmezmiş gibi şimdide sen bize yeni yeni rivayetler uydurmaya başlamışsın...''
Siz aslında iftira etmeyi şiar edinmişsiniz.Neyi de uydurmuşsam artık hadis uydurduysak söyle bilelim uyduranların cehennemlik olduğuna bilet var nede olsa...Ya da muslimin yerine rivayet mi uydurmuşuz nedir anlamadım ki
Aklı put edinmemek diye bir şey iddia ediyorsunuz..Al bakayim eline Kuranı meali görmeden oku anla..''Cealna'' kelimesinin 40 farklı manaya geldiğini bize anlat bir arap lugat dahiliğini gösterde alnından öpelim allame hasanoktem..!
Bizim mutezile diye eleştirdiğimiz ez-Zemahşeri hacca gittiğinde yüksek bir yere çıkıp ''Ey araplar gelin de benden dilinizi öğrenin'' diyebilecek kadar bir lugat alimi bugünki kullanımı ile uzman bir filolog iken bugün burada net ortamında kendi fikriyatını din edinenler aklın arkasına saklanmasın Akıl ilmi ister ilimsiz konuşmanın hükmünü de biliyoruz aslında neyse..
Dönüp durum Buharinin 600 binine geliyorsunuz bir sosyokültürel gerçektir ki arap çocukları 4 yaşından itibaren kuranı ezberleyebiliyorlar..10 yaşın altında hafiz çocuklar çoktur bu yaşlarda bir çocuğun kuranı ezberlemesi nasıl olabiliyor ?
Arap olmayan biri anlayamaz tabii..Siz yırtının bakayım meali ezberleyebilirmisiniz yapamassınız yapılmıyor..!
Ama kuranı ezberliyor küçük çocuklar nasıl oluyor..Kendi dillerinde bir eseri ezberlemek elbet kolaydır..Buhari 600.bin hadis ezberlemişmidir yoksa ezberlemişmidir bu olay olur mu olmaz mı ?
Bakınız Mehmed Fuad Sezgin ''Buharinin kaynakları''..İlimsizlik kötü bir şey gerçekten bak bir yerden sonra iftiraya götürüyor insanı (Bilbedahe görüyoruz..)
Gelelim ayet meselesine Sizin forumda genel bir hastalık var birilerinin üstüne bişeyleri yıkmak için yırtınıyorsunuz..Neyse.
Ayet açık ve net aklını kullandığını iddia edip fikirleri olanlar düşünseler ne de olsa ayetin başında diyor
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kişinin iman etmesi mümkün değildir..
Siz aklınızı kullandığınızı iddia edin gerçek akıl sahipleri bellidir.. ..Neyse Biz rasyonalist değil entüisyonistiz temsilcimizde bellidir Ebu Hamid el-Gazali
Katılma Tarihi: 27 mart 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bismillahirrahmanirrahim..
2- kulağımızı yalnızca tek korunmuş Vahy olan Kur'an'a çevirmemiz gerektiğini emreden Yüce Allah'ın emirlerine karşı çıkmaktır :
7 A'raf 204 :
204 Kur'ân okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, size rahmet edilsin.
İddia ettiğin emire karşı çıkma uydurmasını nerden çıkardın..Söyle de bilelim delilsiz atma yok..!
3- Yüce Allah'ın her türlü misale karşı '' EN GÜZEL AÇIKLAMA '' yı getirdiğine ( Kur'an'a ) iman etmemektir. Kur'an'ı Kur'an'la alakasız bir mecraya sürüklemektir :
25 Furkan 33 :
33 Onların sana getirdiği her misâle (her bâtıl soruya) karşı mutlaka biz sana, (o bâtılı yok edecek) gerçeği ve en güzel açıklamayı getiririz
İşte sizin uydurmaya ne kadar meyilli olduğunuzun tablosu aşağıda
32 - Yine o inkâr edenler dediler ki: "O Kur'ân ona, hepsi birden indirilseydi ya"! Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayırarak) okuduk.
33 - Hem onlar sana karşı herhangi bir mesel ile gelmezler ki, biz sana (onun karşılığında) doğrusunu ve tefsirin daha güzelini getirmiş olmayalım.
Mana ne kadar sarih ''en güzel açıklamaya iman etmemek'' değil mi hasanoktem ? İşte sebebi nuzul bilmediğin için böyle bocalıyorsun..Kurani ilimlerden bihaber olduğun için böyle bocalıyorsun..
Tabii tabii onlar hakaret ediyor bizlerde izliyoruz zaten yuzyıllardır bişey demiyoruz (!)..Hatta daha çok hakaret etsinler diye onları destekliyoruz..Ve bizim bu tutumumuzu (!) 20,asra kadar kimse farketmiyor Allah'da farketmiyor hemde haşa..!
5- uydurulabilecek bir HADİS ( söz ) olmadığı açıkça ifade edilerek bir tek kendisine davet edilen Kur'an'a , '' BEN KUR'AN'A BİR ŞEY YAPIŞTIRMADAN VEYA KUR'AN'A İLAVETEN BAŞKA BAŞKA KUTSALLAR da EDİNMEDEN İMAN ETMEM '' demektir. uymamız istenen tek korunmuş hadisin yalnız ve ancak Kur'an olduğunu reddetmektir. Kur'an'ın dışında uymamız gereken hadis ( söz ) olmadığını inkar etmektir:
Kuranı reddetmek değil mi ? Bu kadar iftira da artık olmamalı hangi ehli sünnet alimi ben kurana bişey yapıştırmadam iman etmem demiş Kim savunmuş bu fikri...! Siz ne kadar da biz biliyoruz ki Kuranda namaz tarifi yok namazın aslını ancak peygamberden görenler onalrı görenler ve onları görenlerin beyanı ile bildik biliyoruz kılıyoruz..Kendi aciz dininize Kuranı entegre etmeyin..Bu durum Kuran dışında bazı müesseselere imkan doğurmuştur ortadadır..
Sizin bir klasik sapmanız daha hadis meselesini kurandaki lafızlarla tezyif etmek..
5 - Gece ile gündüzün değişmesinde ve Allah'ın gökten bir rızık sebebi olan yağmuru indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgârları yönlendirmesinde aklını kullanan bir topluluk için nice deliller vardır.
6 - İşte bunlar, Allah'ın âyetleridir. Sana onları hakkıyla okuyoruz. Artık Allah'a ve âyetlerine inanmadıktan sonra hangi söze inanacaklar?
7 - Her günahkâr kişinin vay haline!
8 - O kimse Allah'ın kendisine okunan âyetlerini işitir de, sonra sanki kibrinden hiç işitmemiş gibi ısrar eder. İşte sen onu, can yakıcı bir azabla müjdele!
9 - Âyetlerimizden birşey öğrendiği zaman, onu alaya alıyor. İşte onlar için rezil ve rüsvay edici bir azap vardır. (casiye 5-9)
İlimsizlik ve hazin tablosu işinize gelince ayetleri bütün alırsınız işinize gelince tek..Bunu hakikat için yapsanız hadi neyse sırf batılı batıl etmek için..Neyse Burada İbni Cerir et-Taberi' de bizim gibi düşünmüş tefsirini verelim :
Ey Muhammed, bu âyet ve deliller, rabbinin, yaratıklarına bildirdiği âyet ve delillerdir. Biz onları sana bir gerçek olarak bildiriyoruz. Ey Muhammed, Allahın sana bildirdiği söz ve âyetlerinden sonra artık bu müşrikler, hangi söze inanacaklar? Allah'tan daha doğru söyleyecek birini nasıl bulacaklar? (Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 7/376 )
30 - Yoksa onlar (senin için): "Bir şâirdir, zamanın felaketlerine çarpılmasını gözetliyoruz." mu diyorlar?
31 - De ki: Bekleyin, çünkü ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.
32 - Onların akılları mı bunu emreder yoksa onlar azgın bir topluluk mudur?
33 - Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? Hayır onlar inanmıyorlar.
34 - Eğer doğru iseler onun benzeri bir söz meydana getirsinler.
Evet görülüyor ki ayet muşriklere hitap ediyor..Sanki biz Kuran gibi bir kitabın meydana gelebileceğini savunuyoruz da gelip buraya pasajlamışsın..Kuranın bütününü geç surelerinden bir süre ayetlerinden bir ayet meydana getiremeyecekleri muhtelif yerlerde geçiyor..
6- İslam Dinini ( Kur'an'ı ) mümkün olduğu kadar çirkin göstermeye yol açarak Dünya insanlarının bu uyduruk hadis İDDİAlarını İSLAM DİNİ zannedip saldırmalarına / hafife almalarına / aşağılamalarına sebep olmaktadır.halbuki bu saldırdıkları dinin İslam Dini değil , İSLAM DİNİ başlığı altına zorla sokulan / yutturulan Rivayetler dini olduğu açıktır. bu beşeri söylenceler / iftiralar dininin İslam Dini ile hiçbir alakası yoktur. İslam Dininin düşmanıdır '' katli vaciptir '' diye ölüm listesine alınan Selman Rüşti '' nin kitabının temeli bu tip HADİSlere dayanmaktadır halbuki... gerçekte suçlu Selman Rüşti midir? yoksa bu tip HADİS iddialarını TEMEL KAYNAKLARIMIZ adı altında kitaplarına almış olanlar mıdır?
Tolstoy'un nasıl İslam'a ulaştığını git oku o sana yeter..O sana yeter hayır hayır gerçekten o sana yeter.Öyle bir dil kullanmışsın ki sanki hadisler de dünyayı yakın yıkın bilmem ne edin diye haberler geçiyor..Elbet Selman Ruşdi Adlı kafirinde hissenizde payı var belli
Şeytan Ayetleri kitabının yazarı Hintli yazar Salman Rüşdi, sessizliğini Regaib Kandili'nde bozdu. "Kur'an kusursuz rehber değil, tarihi bir metin" diyen Rüşdi, İslam'da reform da istedi. (bir haber sitesi)
diyebilecek bir kafir ve bir parça size dokunuyor diye haklı tabi ne kadar riyakarlık dolu bir tablo...İran hak demiş lakin bu adamı erkenden cehenneme göndermek ona iyilik olur (Muhakakak ki Rabbim hükmün en iyisini bilir Hakimdir)
bütün bunları daha daha örneklendirmek ve Sevgili Son Resulü çirkin iftira ve töhmetlerden korumak için :
Daha önce Hicr süresiyle alakalı düşüncelerinizi ifşa ettiniz ve bizim sizin gafletinizi düşüncelerinizi ispat etmemiz göstermiştir karartma çarpıtma nın ne olduğunu kimin yaptığını
Siz aslında iftira etmeyi şiar edinmişsiniz.Neyi de uydurmuşsam artık hadis uydurduysak söyle bilelim uyduranların cehennemlik olduğuna bilet var nede olsa...Ya da muslimin yerine rivayet mi uydurmuşuz nedir anlamadım ki
Selam,
demek sana iftira etmişim öyle mi?
hem iftira et, hem de iftiraya uğradığını söyle, ilginç bir taktik doğrusu...
aşağıda kırmızı ile gösterdiğim cümle sana aid değil mi?
peki ben sana , bizi Rasyonalistlikle suçladığın yazına cevaben yazmış bulunduğum iletimin dışında ne zaman ve hangi yazımda Rasyonalizm den bahsetmişim bana bir gösterir misin? gösteremiyeceksin , çünkü yok... bu açık bir iftira...
benim kullanmadığım / bahsetmediğim bu forumda geçmiyen bir şeyle bizi suçlaman yeni bir rivayet uydurması ve iftiranın daniskası değilse , o halde iftira nedir söyler misin? ama seni anlıyorum, bir konu hakkında 40 değişik RİVAYET uydurabilen , kendi içinde çelişkili, Kur'an ile çelişkili çirkin rivayetler uydurabilen bir gelenekten geldiğine göre bu tavırlarını normal karşılamamız gerekir...
Müceddid yazmıştı
Bir tarafta bir Lugatce uzmanı belli bir eğitim sürecinden geçerek arapçaya hakim olmuş bir Zat
Bir tarafta ne olduğunu bilmediğimiz Bir adam eğitimi nedir arapçası nedir kendisi nedir ?
Bilimsel bir arenada bakıldığı zaman hangi görüşün tutarlılık arzedeceği kabul göreceği açıktır..Rasyonalizmden devamlı bahseden sizlerrasyonalizmin kurbanı olacaksınız acıktır.. ( Müceddid yazmıştı )
ve eğer böyle göz göre göre iftiralar yapılabiliyorsa artık 1400 sene öncesinden bize intikal edecek korunmamış hadis İDDİAlarının ne hale geleceğini / ne kadar çarpıtılacağını / ne kadar yontulacağını varın siz hesap edin artık...
diğer tüm sorularına da tek tek cevap verilecektir inşaAllah.
ve temsil ettiğin ekolün gereği , bütün Dünyada da evveldende şimdi de yaptığınız gibi , sen yeterki soru ve sorun üretmeye , bozgunculuk / karışıklık çıkarmaya devam et olur mu? yani misyonunu yerine getir...
Arapça'dan zerre kadar anlamadığınız o kadar ortada ki gülmemek elde değil..Kuranın Herekeli indiğini dahi iddia edecek bir makamdasınız maşaallah...
Halbuki basit arapça bilen gören biri bile bugün ki arap yazısında herekenin olmadığını bilir..Arapça lehçelerinden bihaber olduğunuz ''Elinize aldığınız mealle Allame kesildiğiniz ortada'' görmek isteyen görüyor..
CEVAP :
ne bugünkü ve ne de Kur'an'ın indiği günkü Arap yazısında hereke olmadığı malum zaten. senin anlamadığın veya anlamak istemediğin husus şudur :
75 Kıyamet 16-19 :
16 (Ey Muhammed,) Onu hemen okumak için diline depretme.
521 Hz. peygamber(s.a.v.) unutmamak için gelen vahyi, henüz kendisine okunup tamamlanmadan, acele ederek tekrarlamağa çalışırdı. Âyet buna işâret etmektedir.
17 Onu (senin kalbinde) toplamak ve (sana) okumak bize düşer.
18 O halde sana Kur'ân'ı okuduğumuz zaman onun okunuşunu izle.
19 Sonra onu açıklamak da bize düşer.
dikkat edersen Yüce Allah, '' dilin deprendiği şekil ve vaziyette '' Ayetleri indirmiş. Ayetleri kağıt üzerinde indirmemiş yani... '' dilin deprenecek şekil ve vaziyet '' alması harekeleri kapsaması demektir açıkça. artık sen ister herekeli yaz , ister harekesiz. herekeli durumu anlaşılmıştır, bilinmiştir artık... sana söylenen Arapça bir cümleyi ister herekeli yaz ister herekesiz, harekeleri sana malum olmuştur yani..Sevgili Resul'ün dilini depretmesi , Kur'an'ı harekesiz değil harekeli okuduğunu İSPATLAMAKTADIR.tabi gören gözler için... uyduruk rivayet söylenceleri kafanı istila ettiği için anlamakta güçlük çekiyorsun. onlardan bir an için sıyrılıp objektif olarak bakabilsen gerçeği yakalaman kolaylaşır.
Birader yazmış :
Esbabı Nuzulu da herşeyi inkar ettiğiniz gibi inkar edeceksiniz tabii zaten Allah Cebraili gönderince '' Cebrail in aşağı Muhammede diyeceklerim var'' ya da '' haşa haşa Canım sıkıldı vahiy indireyim '' ya da '' Muhammed gel sana vahiy inderecem'' haşa haşa gibir önermeli mantıklara insanı yöneltiyorsunuz..
Büyük Allame (!) Bana et-Tahrim süresini en-Nur süresini anlat bakayım Kuranın evrensel mesajına madem ters düşüyor bu süre ters arkadaş
Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun (Tahrim 1)
Neyi haram kılıyor peygamber ?
bana tevbe süresinde bahsi geçen üç kişiden bahset kim bu üç kişi bunlar evrensel Kuran içinde ne geziyorlar ?
Söyle de bilelim birader Esbabı Nuzulsuz hadi bakayim..!
CEVAP :
bir kere şunu kesin olarak idrak etmelisin ki, Kur'an, hiçbirşeye muhtaç olmadığı gibi Esbab-ı Nüzulada muhtaç değildir.Kur'an'a iman ediyorsan, Kur'an'ın eksiksiz / kusursuz ve hiçbirşeye muhtaç olmadığınada iman etmen gerekiyor... Kıyamet 19'da Yüce Allah '' onu açıklamak bize düşer '' diye buyurmuyor mu? daha açık nasıl bir ifade olabilirki? peki dar bir çembere sokup 40 farklı Rivayetle saptırmaya çalıştığınız ,belli belirsiz bir zaman ve mekana hapsettiğiniz Ayetlerin korunmamış Esbab-ı Nüzulunu bilmeden Ayetleri anlayamıyacağımız hususunda bize bir tek Ayet getir o halde ? hani nerede ? (Ayetleri karartan / çarpıtan daha daha fazla Esbab-ı Nüzul hadis örneklerini bu sahifelerde yine bulacaksınız inşaAllah...)
Tahrim Suresi ile ilgili :
DEVAM EDECEK İNŞAALLAH
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun (Tahrim 1)
bana tevbe süresinde bahsi geçen üç kişiden bahset kim bu üç kişi bunlar evrensel Kuran içinde ne geziyorlar ?
Söyle de bilelim birader Esbabı Nuzulsuz hadi bakayim..!
Neyi haram kılıyor peygamber ?
CEVAP :
bu Ayetlerin , rivayetçilerin uydurduğu anlamda mükellefiyetimiz ile ilgili ,Kur'an dışı vahy olduğu şeklindeki saçmalık '' Vahiy Savunması '' '' Kur'an Dışı Vahyin İmkansızlığı '' ( Mehmet Yaşar Soyalan 2005) ın kitabında ayrıntılı bir şekilde açıklanıp ispatlanmaktadır. size inşaAllah bu kitaptan bölümler aktaracağım :
ancak yazı çok uzun olduğundan mecburen bölüm bölüm aktarmak durumunda kalacağım. belkide böylesi daha hayırlı olur, birileri bu yazılanları daha itinalı okumak fırsatı bulurlar :
66 TAHRİM SURESİ 1-6. AYETLER İLE İLGİLİ :
2- PEYGAMBER'İN HANIMLARINDAN BİRİNE SÖYLEDİĞİ ŞEYDEN VAHİY YOLUYLA HABERDAR OLDUĞU İDDİASI :
bu hususla ilgili 1. Ayetten 6. Ayete kadar olan bölüm bir bütün olarak okunduğunda , Nebi ve bazı hanımları arasındaki bir olayı konu edindiği görülür. bu örnek konuda , Resul'ün beşeri özelliklerine dikkat çekildiği , eşleri ile bir problem yaşadığı , Allah'ın helal kılmasına rağmen bazı şeyleri kendisi için yasakladığı , böyle bir şey yapmaması gerektiği , bir insan olarak herkesin sıkıntı yaşayabileceği , bunun çözümünün kendisine bazı şeyleri haram kılmak olmadığı ; kişiler arasında söz getirip götürmenin hoş birşey olmasa da ( Peygamber eşleri de dahil) insanlar arasında yaşanabildiği, ancak bu tür şeylerin yanlış olduğu, peygamber özelinden bütün insanlara bir ders ve öğüt olarak verilmektedir.
birçok müfessirin veya fıkıhçının yaptığı gibi, bu Ayetlerin satır aralarına doğru- yanlış bazı rivayetleri yerleştirerek, Ayetlerin anlamını yeniden oluşturmaya çalışmak ; böylece Nebi'ye Kur'an dışında da bir vahiy geldiğini söylemek mümkün olabilir.ancak bu tavır, ne kadar ahlakidir ve ne kadar gerçeği yansıtır? üstelik metni bu şekilde , rivayetlere göre yeniden inşa ederek okumak ne kadar doğrudur? bu durum, Kur'an'ı rivayetlere mahkum etme yanında , vahyin tamamıyle devre dışı bırakılmasına neden olmaz mı ?
'' gaybi hadisler mes'elesi '' adlı ders notlarında , '' Risalet hayatı boyunca, çeşitli yerlerde gıyabında cereyan eden sayısız hadiseleri Hz.Peygamber'in ŞAHSEN BİLMEKTE OLDUĞUNU İDDİA etmenin , o'nu beşer hüviyetinden çıkarmak demek olacağı aşikardır.biz, Hz.Peygamber'in muhiti haricindeki hadiseler bir yana, kendi çevresinde fakat gıyabında cereyan eden şeyleri , söylenen sözleri , zihinlerden geçirilenleri, Kur'an'i Vahy olmadan da bildiğine delil olabilecek hiçbir Ayet bilmiyor isek de , '' Biz biliyoruz '' diyenlerin olduğunu biliyoruz.( HATİPOĞLU Mehmet Sait, Gaybi Hadisler Meselesi ) diyen Prof.Mehmet Sait Hatiboğlu hoca, Tahrim Suresinin bu Ayetiyle ilgili olarak :
Birader, senin asıl amacın hadis İDDİAlarının ipliğinin pazara çıktığının açıkça görülmesi nedeniyle feveran ile forumu sabote etmeye çalışmak. bunu kesinlikle anlamış bulunuyorum. senin hakkı ve hakikatı Yüce Allah'ın Ayetlerinden bulmak ve ıslah olmak gibi bir derdin / niyetin yok... sana mühlet vermiş olmama rağmen ,anlatılanları daha okumadan / incelemeden peşin yargı ile hemen '' bana masal anlatma '' demenden belli herşey. ama tabiki seni anlıyorum.. bu kadar uyduruk hadis İDDİAsının kafasını istila ettiği kim olsa yine senin gibi aklına hemen '' masal '' kelimesi gelirdi. çünkü ekolünüz maalesef masal ile yatıyor, masal ile kalkıyor... bilinçaltınızda masalistan SERGİSİ var yani...
gerçekler seni böyle çıldırtmasın ey güzel biraderim, bence sen bir kerede olsa şu uyduruk masallarınızın etkisi altında kalmadan yalın / katışıksız bir şekilde ve objektif olarak Ayetlere TESLİM olmayı denemelisin...
ve tüm kem sözlerini taahhütlü olarak yeniden İADE EDİYORUM.
tüm sorularını cevaplandıracağımı evvelki iletilerimde de söylemiştim. tabiki sırayla ... senden istediğim tek şudur :cevaplarımı üstünKÖRÜ değil, yavaş yavaş ve sindirerek oku ! biraderim. oku ve iyice kavra... sen mühlet verilmiş olanlardansın...
NEYSE, ben kaldığım yerden sorularını cevaplandırmaya devam edeyim inşaALLAH :
EVVELKİ İLETİMDEN DEVAM İLE :
'' hani Peygamber , eşlerinden birisine ( Hz. Ömer'in kızı Hafsa'ya , gizli tutması dileğiyle ) bir sır söylemişti. ( Hafsa) bu sırrı saklamayıp ( Aişe'ye ) açmış, Allah da bu durumu ( Hz.Peygamber'e ) bildirmiş , ( Hz.Peygamber Allah'tan aldığı bu bilgilerin ) bir kısmını ( Hafsa'nın) yüzüne vurmuş, ( durumdan şaşıran Hafsa Hz.Peygamber'e ) : '' bunları sana kim haber verdi ? diye sorunca , Peygamber'den şu cevabı almıştır : '' bana Habir, Alim ( Allah ) haber verdi.''
bu Ayette bahis konusu edilen sırrın mahiyeti hakkında hayli tafsilat varsa da , bunlar konumuz dışındadır. bizi ilgilendiren şudur:
Hz.Peygamber ile eşleri arasında vaktiyle geçmiş bir vakaya işarette bulunan mezkur Ayetten çıkarılan zahiri sonuca göre , ortada Kur'an'da mevcut olmayan bir ilahi ihbar vardır. dolayısıyla Hz.Peygamber'e Kur'an dışında da ALLAH'TAN VAHİY GÖNDERİLMİŞ OLDUĞUNU KABUL ETMEK GEREKİR.'' ( Mehmet Sait Hatipoğlu, Gaybi Hadisler Meselesi )demektedir. oysa Hatipoğlu hoca, bu çalışmasının ilerleyen sayfalarında , hem Allah'ın her şeyi kendisine izafe etmesi, hem de Resulullah'ın kendi yaptığı birçok şeyi Allah'a İZAFE etmesinden örnekler vererek , bunun Kur'an'ın ve Resulullah'ın, dolayısıyla da Müslümanların kendilerini ve meramlarını ifade biçimi olduğunu dile getirmektedir.
bilindiği üzere Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak, varlık alemindeki bütün oluşumların yaratıcısı kudret olarak beyan edilir.insanoğullarının bütün fiilleri de bu kudretten kaynaklanmaktadır. '' iyi olsun kötü olsun her şey Allah'tandır.'' ( 4/ 78 )
'' her şeyde Allah'ın iradesini saf dışı etmek hiçbir türlü mümkün değildir.'' Ne isterseniz ancak Allah'ın istemesiyle olur.'' ( 76/ 30, 81/ 29)
'' Allah imkan vermezse, bir şeyi yapmak , görmek, duymak... mümkün değildir.''( 7 / 188, 10/ 49 )
'' Allah müsaade etmedikçe kendime fayda veya zarar verebilecek değilim de ! Ayetleri bu Kur'an'i beyanın ifadeleri cümlesindendir.
işte bu özelliğin gerek Kur'an'ı Kerim'de gerekse Hz.Peygamber ve Müslümanların hayatlarında pek çok tezahürü vardır. bunlar da kulları yaptığı fiiller, Allah'ın yaptığı fiiller şeklinde anlatılabilmektedir.
Hz.Peygamber ve Müslümanların Kur'an'ı Kerim'in anlattığı Cenab-ı Hakkı her beşeri fiilin asli halıkı olarak görmelerinde şaşılacak bir durum yoktur.
'' sizi ve yaptıklarınızı yaratan Allah'tır.''( 37/96) Ayetini ve benzerlerini okuyup duran sahabilerin de aynı tarz konuşmalarda bulundukları muhakkaktır.yani kendi yaptıklarını , gördükleri , yaşadıkları beşeri hayat sahnelerini Cenab-ı Hak'tan bilmişlerdir.
Cenab-ı Hak fiillerini, kulları vasıtasıyla yapmaktadır.( 9 / 14)
Dünya hayatında insanlar tarafından vücuda getirilen her şey Kur'an'ı Kerim'de Cenab-ı Hakk'ın eseri olarak gösterilir.
insanoğlunun yaptığı evler, kurduğu çadırlar , hayvanlardan faydalanarak yapılmış her çeşit kullanım eşyası... '' Allah'ın bizler için yaptıkları '' (16/ 80-81) bazılarıdır.
'' Allah istediğinin rızkını genişletir ve kısar... '' ( 17/ 30)
her varlık sahibi, malik olduğu şey kısıtlı dahi olsa infakta bulunacak, muhtaçlara yardımda bulunacaktır; (65/7) çünkü onu , ona Allah vermiştir.
kölelerin azad olmalarına yardımcı olunurken, '' Allah'ın size verdiği Allah malından onlara verin.'' ( 24/ 33) emri , keza her şeyin asıl sahibinin Allah olduğunu beyan etmektedir.( Cenab-ı Hakk'ın mahlukatın fiillerini kendisine nispet ediyor olduğuna delil mahiyetindeki Ayetlerden bazıları için bkz.2/7,17 ; 3/108 ; 8/17 ; 9/104 ; 25/45 ; 31/15 ; 48/10 ; 55/1-2 ; 56/63,68 ; 75/18 ; 95/4,5
Hatiboğlu hoca, aynı uslubun Resulullah tarafından da benimsendiğini ifade ederek :
'' Hz.Peygamber'in , Kureyşli azılı düşmanlarından Ukbe b.Ebi Muit'in Bedr'de esir düşmesi üzerine , Hz.Peygamberimiz ilgili şahsın öldürülmesi için emir verince, Ukbe öldürülme gerekçesini sorar. O, bunun '' Allah'ın emri'' olduğunu ifade ettiğini, oysa bir emrin sözkonusu olmadığını ( el-Vakıdi, Kitabu'l Meğazi,1. 114 )ifade ederek '' halbuki Hz.Peygamber'in bu katl emrini Cenab-ı Hakk'tan aldığına dair hiçbir haber bilmiyoruz. Hz.Peygamber kendi fiilini Cenab-ı Hakk'a nispet etmektedir.( Mehmet Sait Hatipoğlu)demektedir.
Hatipoğlu Hoca daha sonra ;
DEVAM EDECEK İNŞAALLAH
NOT : bir başka sorunun cevabı olan hareke mes'elesi / Mushaf'ın korunması konusu daha önce ayrıntılı olarak konuştuğumuz bu link' te ele alındı. lütfen oraya bakınız. ( burada daha önce de verdiğim kısa / öz ama yeterli cevap , senin için kafi gelmemiş demek ki... )
( Mehmet Yaşar Soyalan - Kur'an Dışı Vahyin İmkansızlığı kitabından)
Hatiboğlu hoca daha sonra ;
Kur'an-ı Kerim'de Hz.Peygamber ve ashabının , Cenab-ı Hak nezdinde tasvip görmüş hareketleri anlatılırken, sanki onlar bu hareketleri Cenab-ı Hakk'ın verdiği emir üzerine işlemişlermiş gibi bir üslup kullanılır.halbuki Hz.Peygamber ve ashab böyle bir emir almış değillerdir.
mesela, Uhud harbinden sonra (h.Rabiu'l -Evvel 4 / Ağustos 625 ) Hz.Peygamber, Benu'n -Nadir Yahudilerini, ahidlerini bozarak Kureyş'le işbirliğine girmiş oldukları için Medine'den sürmüştür.Haşr suresinin baş tarafında, bu vakada sanki emirleri veren Cenab-ı Hakk'mış gibi bir anlatım vardır.
Mesela 5.Ayetle :
''hurma ağaçlarından herhangi birini kesmeniz ya da gövdeleri üzerinde ayakta bırakmanız, hep Allah'ın izniyle ve O'nun yoldan çıkanları rezil etmesi içindir.''
sanki Cenab-ı Hak emir vermiş de , Hz.Peygamber ve Ashab hurmaları kesmişler!
halbuki hadisenin cereyan tarzına baktığımız zaman , bu Ayetlerin daha sonraları nazil olduğunu anlıyoruz.
Hz.Peygamber , Yahudileri zaafa uğratmak veya harp edip yer kazanmak gibi düşüncelerle bazı hurma ağaçlarını kesiyor veya kesilmesi emrini veriyor.
Uhud harbi sonrasında Hz.Peygamber, 4/625 senesinde Medine'deki Benu'n -Nadir Yahudilerini ; Peygamberle yaptıkları anlaşmaya riayet etmeyip Mekkeli müşriklerle işbirliği yaptıkları için cezalandırma kararı vermiş ve yurtlarından tez zamanda çıkmalarını sağlamak için hurmalıklarını kesme kararı almıştı.( Tefsiru'l Kurtubi, 18-6; İbn Hişam, 2-190, Ahkan,mu İbn el-izzi,4-1757 ) Kur'an-ı Kerim'in daha sonra nail olan 59.Haşr Suresinin ilk Ayetlerinde bu hadise , '' Ehl-i Kitab kafirlerini yurtlarından çıkaran Allah'tır. hurmalıkları kesenler veya kesmeyenler Allah'ın izniyle hareket etmişlerdir.'' şeklinde vahye aksetmiştir.
'' Hz.Davud'a zırh yapmayı öğrettik.'' ( 21/ 80 )
Cenab-ı Hakk'ın erkek sanat mektebi olmadığına göre mana '' onun öğrenme imkanı oldu'' demektir.
harfi manaya göre avcı kopeklerinin nasıl eğitileceğini insana Cenab-ı Hak öğretmiştir.halbuki burada insana Cenab-ı Hakk'ın verdiği imkan sözkonusudur.(5/4)
kul fiillerinin Cenab-ı Hakk'a nispet edilişi , Cenab-ı Hakk'ın avcı köpeği eğitim merkezi olmadığına göre... (...)
ticari sahadan misal , belli bir vade ile yapılan borçlanmaların taraflarca yazıya geçirilmesi ilahi emrini beyan eden Bakara 282.Ayette :
'' hiçbir katib ( borçlanma senedini yazıya geçiren kimse) Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan çekinmesin, yazsın '' denmektedir. söylemeye lüzum yoktur ki, hiçbir katib borç senedinin nasıl yazılacağını Allah'tan öğrenmiş değildir. burada Ayette söylenmek istenen husus , adaleti gözeterek vazife gören bir katibin sanki Allah'ın öğretiminden geçmiş kimse gibi hareket ediyor olduğudur. şahsi gayretle elde edilmiş olan yazıya geçirme hüneri Allah'ın bir lütfu olarak değerlendirilmiştir.'' ( Mehmet Sait Hatipoğlu , gaybi hadisler meselesi)demektedir.
Hatiboğlu hoca, sünnettende örnekler vererek, konunun daha net bir şekilde anlaşılmasını sağlamıştır.
'' Hz.Peygamber'in mühim şahsi kararlarını Cenab-ı Hakk'a isnad etme adetinde olduğunun açık örneklerinden birisi aşağıdaki vakıadır: '' zorluk gazvesi '' de denen Tebuk hazırlıkları sırasında ( h.Recep 9/Ekim 630) Hz.Peygamber teçhizat sıkıntısı içindedir.
Ebu Musa'l-Eş'ari'yi, Ensar arkadaşları Hz.Peygamber'e katılacakları gazveye götürecek binek sağlayıvermesi için gönderiyorlar. Hz.Peygamber , Eş'ari'nin talebini :
'' vallahi sizi bindirecek bir şeyim yok! '' cevabıyla geri çeviriyor.bir müddet sonra Hz.Peygamber, Ebu Musa'yı çağırtıyor.zira onlara verebileceği develer sağlanmıştır. Buhari'deki rivayete göre, ona develeri göstererek şöyle diyor :
'' şunları al, arkadaşlarına götür ve de ki: Allah veya Resulullah ( sav.)sizi bunlarla taşıyacak, haydi bininiz. ( Buhari, 64.Meğazi 78, 5, 128- 4415 )
bu, Buhari hadisinin diğer rivayetlerinde beşeri yoldan sağlanmış bu binekler, gayet açık bir şekilde, Allah'ın verdiği vasıtalar olarak gösterilmektedir.
( Mehmet Yaşar Soyalan - Kur'an Dışı Vahyin İmkansızlığı Kitabından )
yeni durumun Hz.Peygamber'in başta ettiği yemine uymadığını hatırlatan bir sahabeye verilen cevap, konumuz bakımından ayrı bir önemi haizdir.
'' vallahi ben bir fiilde bulunacağım diye yemin ettiğimde, bir başka fiili ondan daha hayırlı görürsem yeminime sadık kalmak yerine hayırlı olanı yapar, yeminimin kefaretini veririm.'' buyurmuş olmaları, Hz.Peygamber'in istikbalin ne getireceğini yakinen bilmeden yani içtihadına göre hareket ediyor, olduklarının tarihi delilllerinindir.
Kur'an'ı Kerim'in bu uslubunu herkesten iyi kavramış olan Hz.Peygamber , kendi sosyal hayatında da aynı üslubu yaşatıyordu. bir kimseyi anası yüzünden küçümsemenin bir cahiliyet olduğunu öğretirken, kölelere karşı ne türlü davranılması gerektiği konusunda Hz.Peygamber ve Ebu Zerr'e mesela şöyle demiştir :
'' bu (köle ) kardeşleriniz sizin yardımcılarınızdır( hizmetkar). Allah, onları sizlerin ellerine ellerine bırakmıştır ; kimin elinde böyle bir kardeş varsa ona yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin...'
başta Buhari ve Müslim olmak üzere bütün hadis kitaplarında mevcut bu Hz.Peygamber talimatında , kölelik sanki Allah'ın bir emriymiş gibi ifade edilmiştir ki, bunun gerçekle bir ilgisi olmadığı malumdur. burada insanoğlunun ortaya çıkardığı bir bid'ati, Hz.Peygamber, bir sosyal vakıa olması dolayısıyla Cenab-ı Hakk'a isnat etmiş bulunmaktadır, o kadar. ( Mehmet Sait Hatipoğlu, Gaybi Hadisler Meselesi )
Tüm bu açıklamalardan sonra, öncelikle, Kur'an metninin sözel bir metin olduğu; ilgili Ayetin ( TAHRİM 3 ) bir konuşma uslubu içerisinde cereyan ettiği ve Kur'an'ın genel anlatım tekniği , üslubu da göz önünde bulundurulduğunda, özellikle de bu Ayet, Kur'an'ın Allah çağrışımı ve tanımı hesaba katılarak okunduğunda, '' Nebi'ye Kur'an'ın yanı sıra başka mesaj ve direktifler verildiği ''anlamını çıkarmak mümkün olmaz. ancak ilgili Ayetteki, '' Allah (bu durumu ) ona açık edince ( yani bu durum ortaya çıktığında) / ve ezharahu Allah'u aleyhi , '' bunu sana kim haber verdi dedi.'' Alim ve Habir olan haber verdi dedi.ifadeleri birçok araştırmacı ve alim tarafından Kur'an dışı vahiy olarak yorumlanıyor. söylemek istediğimizin daha iyi anlaşılması için, Ayet içindeki '' ezharahu Allah'u aleyhi '' ifadesini, Kur'an'ın anlatım tekniğini göz ardı etmeden, Kur'an'ın bütünlüğü içerisinde değerlendirelim.
Katılma Tarihi: 05 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam
eyimanedenler,namaza duracağınız zaman....
allah bu ayette sünnetin olmadığını açıkça ifade ediyor hem abdestin alınma şekli ile hemde abdestin alınma zamanı ile ilgili,alma şekli 4 aza üzerine alınma vakti namaza dururken,şimdi abdesti alıp namaza durduktan sonra namaz bittikten sonra ikinci bir kez abdest alan varmı yada allah insana zorluk verirmi namazı kıldıktan sonra ikinci bir namazın olmadığını dahası bunu istemediğini açıkça vurguluyor.sabah namazını kılacağınız zaman aldığınız abdest sadece o namaz için geçerlidir daha sonra ki vakitte kılacağın namaz için allah tekrar abdesti almayı emrediyor yani tek bir namaz vardır oda allahın istediği namaz dır ve(h.z muhammed de sadece farz namazı kılmıştır)işi yoksa boyuna abdest almaya gitsin.özelliklede teravih namazını göz önüne getirin her namaz öncesi abdest aldığını düşünün resulun tebliğe ayıracak vakti kalmaz onun için allah sadece tek namaz ve onun öncesindede abdesti şart kılmıştır.yani anlayacağımız şudur abdesti namaz bozar her abdest kılınması gereken vakit için geçerlidir dolaysıyla bu ayet sünnetin olmadığını,açıkça anlatıy or,tabiki anlayana.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma