Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Zamanımızın mümine kadınları,Hz.Belkıs"ın misyonuna soyunup toplumun tepesine oynuyorlar.Bunlar fazla ileri gitmeye başladı.Biraz önce hatundan bir çay istedim,bana kalk kendin al dedi.Ne yapsam acaba,atalarımın dinine mi dönsem:)
Gördüğüm kadarıyla boyunuzdan çok büyük konulara giriyor ve hiç bir kayıt,kural dinlemeden ve de kendi beyninizle yorumlar yapıyor,hükümler veriyorsunuz! Bunca ulema,bunca evliya varken Kur"andan yorumlar yapmak,sizin ne haddinize!Yoksa,beni de buraya sürükleyen şey,sizin bu yanınız mı?
Naci Çelik yazdı:26.şubat.2007 saat 12.06
Ben başkalarının mantığı ile düşünmeyi terkedeli 20 yıl oldu.Kendi Mantığımla düşünmek,yani tamamen kendi hür ve özgür irademle düşünmek,düşünebilmek benim en büyük idealim.20 Yıldır Kur"an"ı inceliyorum.Kur"an"ı incelerken en çok dikkat ettiğim şey,ayetlere tamamen objektif yaklaşmaya çalışmaktır.Bunu yaparken bütün peşin hükümlerimden arınmaya çalışıyorum.Ayetlerin verdiği mesaji doğru algılamak için,ayetlere çok yönlü yaklaşıyor ve ayetler üzerinde uzun uzun düşünüyorum.Kur"an"ı okumaya başladığım günden beri üzerinde düşündüğüm ama hala anlayamadığım,bir anlam veremediğim binlerce ayet var.Böyle yapmak,yani kendi beyni ile düşünmeye çalışmak felsefe mi? Eğer böyle yapmak felsefe ise,bende felsefe yapıyorum.Ne yapayım yani,başkalarının beyni ile mi düşüneyim.Keşke başkalarının beyni ile düşünmek benim için yeterli olsaydi.Ama olmuyor,olamıyor.Bundan dolayı da,kendi içtihadı mı kendim yapıyorum.Hani kendin pişir,kendin ye var ya,aynen öyle.
Selam naci çelik:
Gördüğünüz gibi ilk alıntıladığım pasaj sizin bu başlığa yazdığınız ilk mesajınızdı.O ilk mesajda bizi hiç bir kayıt,kural dinlemeden beynimizle yorumlar yaptığımız için suçlamışsınız.Ve üstelik bunca alim,ulema,evliya varken Kuran dan yorumlar yaptığımız içinde bizi bombardıman etmişsiniz.
Ancak akabinde görüyoruz ki,çok değil sadece 3 gün sonra sevgili Mircan a vermiş olduğunuz yanıta istinaden kendi beyninizle düşündüğünüzü,bunun suç olmadığını,bunun felsefe yapmak olmadığını ve peşin hükümlü olmadığınızı ve daha birçok şey yazmışsınız..3 günde mi değişti bu düşünceniz.Kusura bakmayın ama,özür dileyerek şunu soruyorum size:
"Bu ne perhiz,bu ne lahana turşusu"
Naci Çelik Cevap verdi.
Sevgili Şeyma.
Alıntı yaptığın cümlelerimi tekrar oku.Cümlelerin sonunda ! işaretleri var.Ben o yazımda belli anlayıştaki kişilerle dalga geçmiştim.Ama anlayan anladı.
Siz “Allah kadının iş hayatı içerisinde olmasını istemiyor” demekle, tüm inanan bayanlar için bir kural belirliyorsunuz. Nasıl bu kanıya varıyorsunuz? Seçilmiş olan Meryem’in, güzel bir bitki gibi yetişmesi örneğinden yaptığınız çıkarımla. Bu dolaylı bir çıkarım.
İş yaşamının geliştirici ve yıpratıcı özelliği vardır. Bu erkek içinde bayan içinde geçerlidir. Her iş yıpratıcı/ezici değildir. Bugünkü ortamda iş yaşamından uzak duranlar güzel bir bitki gibi mi yetişiyorlar?
Bugün, inanan bir bayanın aldığı akademik eğitimle saygın bir işte çalışıyor olmasına dolaylı çıkarımlarla engel olmaya çalışmak; kadınları bitki gibi yetiştirmek değil, diri diri gömmek olabilir ancak.
Tek başına inancıyla ayakta durmak zorunda olan bayanlar var… sizin yaptığınız dolaylı çıkarımlar kesinlikle onların güzel değil, tersi bir bitki olarak yetişmesine sebep olacaktır.Yaşamda somut olan budur.
Artık Allah'a ortaklar koşmayın. Çünkü Allah, bilir, siz bilmezsiniz.
(NAHL suresi 75. ayet) Allah, hiç bir şeye gücü yetmeyen ve başkasının mülkünde olan ile, tarafımızdan kendisine güzel bir rızık verdiğimiz, böylelikle ondan gizli ve açık infak eden kimseyi örnek olarak gösterdi; bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah'ındır; fakat onların çoğu bilmezler.
__________________ Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur.
Aslında Kuran'dan fotoğraf çıkarma çaban hoşuma gitmiyor değil.Ancak,41.sayfada ki iddiandan dolayı benim de birşeyler söylemem gerektiği kanaatine vardırdı beni.
Dikkat edersen o zamana değin tartışmaya hiç katılmadım.
Şimdi,gelelim konumuza.Belkıs ve kavmi Güneş'e tapan bir topluluk.Yani Belkıs,kendini tıpkı bizim gibi,çoğunluğu müşrik olan bir kavimde bulmuş.
Süleyman'ın tebliği sonucu da Müslüman olmuş birisi.Kıssanın sonunda söylediği söz senin de sorunun cevabını oluşturuyor."Ben ,artık Süleyman'la birlikte alemlerin rabbine teslim oluyorum"
Yani Müslüman olunca durum değişiyor.yapılması gereken yapılıyor.
Şayet erkekler, bir sebeple yönetim zaafiyeti gösterirlerse (savaş,toplu hastalık vb)zaten Musa'nın Kıssasında olay açık idareyi kadın devralacaktır.
Ha bu arada Muhterem Nedret Hanımefendinin günahını almayın,çünkü o,çay istemişseniz mutlaka getirir.
Siz “Allah kadının iş hayatı içerisinde olmasını istemiyor” demekle, tüm inanan bayanlar için bir kural belirliyorsunuz. Nasıl bu kanıya varıyorsunuz? Seçilmiş olan Meryem’in, güzel bir bitki gibi yetişmesi örneğinden yaptığınız çıkarımla. Bu dolaylı bir çıkarım.
İş yaşamının geliştirici ve yıpratıcı özelliği vardır. Bu erkek içinde bayan içinde geçerlidir. Her iş yıpratıcı/ezici değildir. Bugünkü ortamda iş yaşamından uzak duranlar güzel bir bitki gibi mi yetişiyorlar?
Bugün, inanan bir bayanın aldığı akademik eğitimle saygın bir işte çalışıyor olmasına dolaylı çıkarımlarla engel olmaya çalışmak; kadınları bitki gibi yetiştirmek değil, diri diri gömmek olabilir ancak.
Tek başına inancıyla ayakta durmak zorunda olan bayanlar var… sizin yaptığınız dolaylı çıkarımlar kesinlikle onların güzel değil, tersi bir bitki olarak yetişmesine sebep olacaktır.Yaşamda somut olan budur.
Artık Allah'a ortaklar koşmayın. Çünkü Allah, bilir, siz bilmezsiniz.
(NAHL suresi 75. ayet) Allah, hiç bir şeye gücü yetmeyen ve başkasının mülkünde olan ile, tarafımızdan kendisine güzel bir rızık verdiğimiz, böylelikle ondan gizli ve açık infak eden kimseyi örnek olarak gösterdi; bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah'ındır; fakat onların çoğu bilmezler.
SULTAN CEVAPLADI:
Evet Dostum,cevabın bu ise sen sınıfta kaldın.Geriye dön ve sorularımı yeniden oku.Ajite ederek taraftar toplamaya çalışma.Bilmediğini kabul etmek büyük erdemdir.
Alıntı yaptığın cümlelerimi tekrar oku.Cümlelerin sonunda ! işaretleri var.Ben o yazımda belli anlayıştaki kişilerle dalga geçmiştim.Ama anlayan anladı.
Selam ile.
[/QUOTE Yazdı:
Ünlem işareti
1-Sevinç, acı, korku, hayret, nefret, bunalma duygularım anlatan cümlelerin sonuna konur. Ne mutlu Türküm diyene! - Atatürk. Hey, baksanıza! Dur yolcu! Aferin! Alçak! Zalim! Öf! Çok karışmasana be! 2- Ünlem niteliğinde yapılan seslenmelerden sonra da ünlem işareti konur. Arkadaş! Simitçi! 3- Söylevlerde kullanılır. Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir.
Ünlem işareti
1-Sevinç, acı, korku, hayret, nefret, bunalma duygularım anlatan cümlelerin sonuna konur. Ne mutlu Türküm diyene! - Atatürk. Hey, baksanıza! Dur yolcu! Aferin! Alçak! Zalim! Öf! Çok karışmasana be! 2- Ünlem niteliğinde yapılan seslenmelerden sonra da ünlem işareti konur. Arkadaş! Simitçi! 3- Söylevlerde kullanılır. Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri! 4- Ünlemden, ünlem niteliğinde kullanılan kelimeden sonra gelen cümle duygu bildiren bir cümle olmazsa, o zaman ünlem bildiren kelimeden sonra virgül konur. Cümle sonunda ise ünlem işareti kullanılmaz. Başka işaretler, nokta, soru vb. kullanılır. Arkadaş, sana uğurlar olsun. Oh, hava nihayet serinledi. &a mp;n bsp; &a mp;n bsp; &a mp;n bsp; &a mp;n bsp; &a mp;n bsp; &a mp;n bsp; &a mp;n bsp; &a mp;n bsp; &a mp;n bsp; 5-Ünlem işareti parantez içinde bir kelimeden veya cümleden sonra kullanılırsa, küçümseme, alay, dikkat çekme anlamı verir. Gençliğinde büyük bir atıcı olduğunu söyledi (!). Fizik sınavının birincisi (!) olduğunu söylüyordu.
Selam Naci bey,
Sizin kastettiğiniz anlamda ünlem işareti 5 .madde de sayılan gibi olmalıdır.Aksi takdirde yanlış anlamalara mahal verebilirsiniz.Detay için Sevgili Semazenin yazılarına bakabilirsiniz.Onda bolca (!) işareti var.
NOT:Bu iyiliğimide unutmayın:)
__________________ FATİHA: 6, 7/ Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam sultan
Asıl ortaya attığınız iddialarla sınıfta hatta çook çok gerilerde kalan sizsiniz ama henüz farkında değilsiniz.
Allah bunu söylemiş benim söylediğim nedenden ötürü söylemiş diyen birine ne denilebilir ki ?Benim anlayışım budur ben böyle anlıyorum demiyor anlayışınızı dinleştirip işi haram ve helal koymaya kadar götürmüşseniz benim sizinle bu konuda müzakere etmem mümkün değil
Selametle
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Kur'anla tanışıp ileriye gideceğimize cahiliye dönemi araplarını hayrete düşürecek düzeyde saçmalıkları dine boca ediyoruz.Allah sizin gibi gelenekçilerden bin kat daha bağnaz şahsiyetlere akıl,fikir versin.
Naci Çelik'in domuz etinin yenilebileceğine üçüncü kanıtı, kendilerine kitap verilenlere helal olan yiyeceklerin bizlere de helal olduğu ki Kuran'a göre de böyledir. Bu durumda kendilerine kitap verilen toplum domuz eti yemiyor, onların yedikleri ve bize helal kılınanlar içinde domuz yok. Bu kadar basit...
Dünyada binlerce yıldır domuz yenmesini dini açıdan kanıt getirmenin hiçbir anlamı yok. Dünyada binlerce yıldır başka neler neler yapılıyor. Dini açıdan olumlu olduğu anlamına mı geliyor...
Yukarıdaki cumlelerde tevrattaki domuz,tavşan,deve yasağından bizede pay çıkarmıssınız,oysa İsa ile birlikte yeni ahıtte yani incilde yahudilere özgü olarak azgınlıklarından dolayı haram kılınan bu hayvanlar helal oldu,ehlikitap bu deve tavşan,domuzu yemektedir,zaten hırıstıyanların baş yıyeceği 2000 yıldır domuzdur,muslumanlarında devedir.
Özet olarak tevrattan verdiğiniz ayetlerin savınızı desteklemede hiç bir geçerlılıği yok.
(ÂLİ IMRÂN suresi 50. ayet) "Tevrat'tan önümde bulunanı doğrulayıcıyım. Size haram kılınmış olanın bir kısmını size helal yapacağım. Rabbinizden bir mucize getirdim size. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma