Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
HÂRUN'UN KIZKARDEŞİ-BÖLÜM: 3/A
Sevgili Dostlar,
Nihâyet, 3. Bölümü kaleme imkânı buldum. Şükürler olsun! :) Ancak, neden “Hârun’un Kızkardeşi” diyorsanız veya konuyu toparlamak istiyorsanız; lütfen eski bölümleri şöyle bir gözden geçirin.
HARUN’UN KIZKARDEŞİ- BÖLÜM:1 http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=3051&PN=1&T PN=61
HARUN’UN KIZKARDEŞİ- BÖLÜM:2 http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=3051&PN=1&T PN=64
HARUN’UN KIZKARDEŞİ: BÖLÜM-2,5 http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=3051&PN=1&T PN=77
Bölüm:2,5 dâhil, aslında bu dört bölümü birlikte ele aldığımızda ortaya koymak istediğimiz, sağlıklı bir Kurân araştırmasının hangi ölçekte ve hangi ölçülerle gerçekleştirebileceğine örnek sunmaktır.
1.Bölümde konuya ilişkin rivâyetleri ve muhtelif görüşleri okudunuz. Bölüm:2,5’da N. Çelik’e ait fiyaskoya tanık oldunuz! Pekî, efendim; bu işin aslı ne olabilir? Hz. Meryem’e, dönemindeki insanlar neden “Ey Hârun’un Kızkardeşi!” diye hitap etmişler?!
Bu hitapdaki “Hârun” Hz. Mûsâ’nın kardeşi Hz. Hârun mudur?
Dilerseniz, konuya bu soruyla girelim ve cevap olarak “elbette öyledir” diyelim..
Peki, neden öyledir? Öyledir, çünkü Kurân’da birden fazla Hârun’dan bahsedilebileceğini düşünmek, Kurân’ın okuyucusunu yanlış yönlendirebileceği ihtimâline kapı açar. İlâhî Kitâb bu nevi risklere açık değildir! Kitâbımız okurunun güvenliğini eksiksiz temin eder; aksi halde “ilâhî” olmazdı ve/veya tahrif edilmiş olurdu..
Şu halde, Hz. Meryem’e birileri Hârun’un Kızkardeşi diye hitap ettiler diye Meryem Anamızı, Hârun Peygamberin özbeöz kardeşi mi kabul edeceğiz?!
Bu imkânsız! :)
Tarih diye bir bilim var! Bu ciddî bir bilim! Zaman zaman yalan söylese de ve yalan söylediği için utanmasa da, doğru söylediklerinin tartışılması abesle iştiğal! Dolayısıyla, Hz. Mûsa - Hz. Hârun ile Hz. Meryem arasındaki yüzyılları ve coğrafya farklılıklarını göz ardı edebilecek cehâletin adı “körlük” olur! :)
Ancak, biz bu çalışmamızda yoğun istek üzerine :) tarihî verilerden yararlanmadan sâdece Kurân ölçeğinde bir inceleme sunmaya çalışıyoruz.. Dolayısıyla, birinci bölümdeki muhtelif görüşleri Kurân’ın hata payı bırakmayan ve okuyucunu yanlış yönlendirmeyen îcâzından ilhâm alarak eleyebiliyoruz. Meselâ, Hz. Meryem’in Hârun isminde bir kardeşinin olduğu... Meselâ, Hz. Meryem’in çağdaşı Hârun isminde “fâcir” bir kişinin bulunduğu iddiaları gibi.. Bunlar otomatik olarak elenen iddialar! Çünkü, bu görüşlerin bir an için doğruluğunu kabul etmek Kurân’da birden fazla Hârun’dan bahsedildiğini kabul etmek mânâsına geliyor ki, İlâhî Kitâb’ın ne idüğü belirsiz bir “Hârun”dan bahsettiğini düşünemeyiz!
Birinci bölümde listelediğimiz görüşler içinde gâlibâ en akılcı ve gerçekçi olanı Hz. Meryem’in soyağacının Hz. Hârun’a kadar uzandığı.. Bu ihtimal kuvvetli bir ihtimal ve sâdece Kurân ölçeğinde yapılacak esaslı bir taramayla soyağacı üzerine aydınlatıcı bilgiler edinmek mümkün olabilir.. Tabii, ayrı bir araştırma konusu...
Şimdi, dilerseniz; Hz. Meryem’e neden “Hârun’un Kızkardeşi” denildiğini çözümlemeden önce, neden Hz. Hârun’un kızkardeşi olMAdığını ispat edelim.. Tabii, sâdece Kurân’dan! :)
Bildiğiniz gibi, Kurân’ımızda bir de Mûsâ’nın kızkardeşinden bahsedilir.. Yâni, UHTE-HÂRÛN gibi bir de UHTE-MÛSÂ vardır! :) Biz, birebir kelime olarak "uhte-Mûsâ"yı göremedik diyenler, lütfen dikkatle tâkip etsinler.. :))
Birlikte hatırlayalım...
TÂ-HÂ: 38. “Hani annene ilham edilmesi gereken şeyleri ilham etmiştik:”
KASAS: 7. Mûsâ’nın annesine, “Onu emzir, başına bir şey gelmesinden korktuğun zaman onu denize (Nil’e) bırak, korkma, üzülme. Çünkü biz onu sana döndüreceğiz ve onu peygamberlerden kılacağız” diye ilham ettik.
TÂ-HÂ: 39. “Onu (bebek Mûsâ’yı) sandığın içine koy ve denize (Nil’e) bırak ki, deniz onu kıyıya atsın da kendisini, hem bana düşman, hem de ona düşman olan birisi (Firavun) alsın. Sana da, ey Mûsâ, sevilesin ve gözetimimizde yetiştirilesin diye tarafımızdan bir sevgi bırakmıştım.”
KASAS: 8. Nihayet Firavun ailesi kendilerine düşman ve üzüntü kaynağı olacak olan o çocuğu bulup aldı. Şüphesiz Firavun, (veziri) Hâmân ve onların askerleri hata yapıyorlardı. KASAS: 9. Firavun’un karısı şöyle dedi: “Bana da, sana da göz aydınlığı (bir çocuk)! Sakın onu öldürmeyin. Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz.” Oysaki onlar (olacak şeylerin) farkında değillerdi. KASAS:10. Mûsâ’nın anasının kalbi bomboş kaldı. Eğer biz (çocuğu ile ilgili sözümüze) inancını koruması için kalbine güç vermeseydik, neredeyse bunu açıklayacaktı.
KASAS:11. Annesi, Mûsâ’nın kız kardeşine, “Onu takip et” dedi. O da Mûsâ’yı, onlar farkına varmadan uzaktan gözledi. KASAS:12. Biz, daha önce onun, süt analarının sütünü emmemesini sağladık. Kız kardeşi, “Size onun bakımını, sizin adınıza üslenecek ve ona içtenlik ve şefkatle davranacak bir aile göstereyim mi?” dedi.
TÂ-HÂ: 40. “Hani kız kardeşin (Firavun ailesine) gidiyor ve “size onun bakımını üstlenecek kimseyi göstereyim mi?” diyordu. Derken, gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük.......
Görüldüğü gibi Hz. Mûsâ daha yeni doğmuş bebek ve ablası onun can güvenliğini sağlamak için peşinde ve Firavun sarayında... Hz. Mûsâ’nın öz annesinin kucağında büyümesini mümkün kılacak ilâhî senaryonunun önemli oyuncularından...
Şimdi, düşünelim! Sizce, buradaki Hanım Abla (Allah’ın selâmı üzerine olsun..) Hz. Meryem olabilir mi? Yâni, önce Hz. Mûsâ’ya ablalık yaptı ve sonra Hz. İsâ’ya analık..???!!! Bir tarafta İmran kızı olarak “adandı” ve diğer tarafta Firavun saraylarına kadar girdi..???!!!
Biz, bu cevabı açık soruları sormamış olalım ve siz de hiç duymamış olun lütfen!! Çünkü, aklı başında insanların yapacağı bir sohbet değil! :)
Ancak, “Mûsâ+Hârun+Meryem anne baba bir özbeöz kardeştirler” diyenlerin sözde delilleri arasında nedense (!) incelemeyi unuttukları bu âyetlere birlikte bakmak mecburiyetindeydik.. :)
Şimdi, efendim; bir ihtimali daha eleyelim!
Tâ-Hâ ve Kasas sûrelerinde isimsiz olarak zikredilen Mûsâ Peygamberin ablasının adı “Meryem” olabilir mi?! Yâni, Hz. Meryem adını aslında Mûsâ Peygamberin ablasından alıyor olabilir mi?! Hz. Meryem’in zor anlarında, birileri –bu yüzden- kendisine Hârun’un kızkardeşi diye hitap etmiş olabilirler mi?!
Evet, Hz. Mûsâ’nın ablasının adının Meryem olduğu yönünde kaynaklarda görüş olduğunu biliyorum. Bu bana mantıklı da geliyor. Yâni, Meryem Anamız adını Meryem Ablamızdan almış olabilir! Neden olmasın?! Fakat, bundan emin olamayız!
Ancak, Hz. Meryem’e “Hârun’un Kızkardeşi” diye hitap ediliş sebebinin bu olmadığından emin olabiliriz.. Yâni, böyle bir isimdaşlık varsa; bunu bilenlerin Hz. Meryem’e “Ey Mûsâ’nın Kızkardeşi” diye hitap etmeleri gerekmez miydi?!
Bence, cevap açık!
.............................................. :)
Neyzen_Semazen
Not: 3/B için özür dileyerek bekleteceğim.. Ancak, bu kadarına vakit ayırabildim... 3/B'yi haftasonuna kadar sunmaya inşaALLAH çalışacağım..
|