Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgili Arkadaşlar,
Sn. Dost1'in konuya ilişkin (Hût?Bunalım?) cevabını okudum. Kendisine, zaman ayırıp detaylı karşılık verdikleri için teşekkür ederim.
Mesele aslında çok net! Bu yüzden, "Hût" kelimesinin mecâzi bir anlam yüklemesi ile "bunalım" şeklinde anlaşılmasının mümkün olmadığını "kabul edilemez" kaydıyla vurgulamıştım.
Öncelikle ve kesinlikle, herhangi bir Arabî kelimenin hakikî ve mecâzî anlamı üzerine tespitte bulunabilmemiz için, meselâ "hût" kelimesi için Arap Dili ve Edebiyatının bize bu yönde ipucu vermesi lâzım.. Bendeniz, tarihin herhangi bir evresinde, Arapların lugatında "hût" kelimesine mecâzi de olsa yüklenmiş bir "bunalım" anlamının varlığından haberdâr değilim.. Eğer, bu yönde lugavî bir ipucu bulamıyorsak; bu nevî bir anlam yüklemesini "mantık" yoluyla gerçekleştiremeyiz.. (İlgilenen arkadaşların, kelimelerin, terimlerin mânâlarının hangi yolla tespit edilebileceğine ve mevcut ipuçlarının nasıl değerlendirileceğine dair "Harun'un Kızkardeşi" incelemelerimizi gözden geçirmelerini öneriyoruz ki maksadımız daha iyi anlaşılsın..)
Tabii, bir de Hz. Yûnus'un balığın karnında mûcize imtihanı var ki, bu mucizeyi mantıksal önermelerin kurbanı etmekten sakınmamız gerektiğine inanıyorum. Çünkü, mantığın sıralayacağı sebep-sonuç ilişkisi başından belli önermelerle, mucizelerin ortaya koyduğu istisnâlar ve sürprizler arasında dâimâ uyumsuzluk vardır... Âdetâ, mucizeler mantıkla hep dalga geçmektedir.. Halbuki, mûcizelerin mantığı bilinen mantıkdan ayrıdır...
Bu konuya daha fazla zaman ayıramadığım için özür dilerim..
Selam ve Saygılarımla,
Neyzen_Semazen
|