Yazanlarda |
|
ABCDF Ozel Grup
Katılma Tarihi: 11 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 412
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
paradigma Yazdı:
...
Din konusunda uydurmaları reddetmek ve kuranı tek kaynak olarak görmek bize sadece başvuru kaynağımızı doğru olarak belirlememezi sağlar. Rotamızı doğru tarafa çevirmemize yardımcı olur. İşte sadece bu kadar... Bu küçük bir şey değildir, ama din bu değildir, Allah'a inanmak bu değildir.
Şöyle bir bakış açısı doğru değil,
İnsanlar yanlış inanıyor, şunlar şunlar Kuranda yok. Onlar bilmiyor, biz biliyoruz. Biz bu işin sırrını çözdük, biz gerçeğe ulaştık. Bizden olanlar Kuran'ı tek kaynak olarak kabul edenlerdir, uydurmaları reddedenlerdir.
Birini bizden kabul etmek için Kuran'ı tek kaynak olarak kabul etmek yeterli midir? Din bu değildir, inamak bu değildir. Bunu anlamak işin sırrını çözmek değildir, sadece pusulayı doğru yöne çevirmektir. Ama o yönde ilerlemezseniz bunun bir anlamı yoktur.
Yaptığımız işlerde, Allah'ın neyi yapmam daha çok hoşuna gider hesabı yapıyor muyuz?
Bizi olumlu veya olumsuz olarak derinden etkileyen her olayın arkaplanında daima Allah olduğunun bilincinde olan, bunu göz ardı etmeyen, buna inanan bir anlayış içinde miyiz?
Kafamızı bir yere çarptığımızda, acaba yanlış, Allah'ın hoşuna gitmeyecek bir şey mi yaptım diye yaptıklarımızı bir gözden geçiriyor muyuz?
Ancak doğru şeyler yaparsam Allah'tan bir şeyler umut edebilirim, ancak bu durumda Allah benim yanımda olur ve bana yardım eder diye düşünüyor muyuz?
İşte tüm bunlar bizim rotamızda ilerleyebilmemizi sağlar, Allah'ın sözlerini uygulayabilmemizi sağlar, kalıpçılıktan kurtulmamızı sağlar. İşte bunlar Allah'a inancımızın göstergeleridir. İşte bunlar birilerini bizden kabul edebilmenin kriterleridir.
Allah'a ait sözler(Kuran) sürekli Allah'ın denetiminde olan bir bilinçle hayata geçirildiği zaman işte o zaman Allah'ın dini yaşanmış olur.
|
|
|
İçerik anlaşılmıştır...
__________________ Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur.
|
Yukarı dön |
|
|
muhiddin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 15 temmuz 2006 Yer: ABD Gönderilenler: 266
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Naci celik
" Halis din sadece Allah"a mahsustur..."39/3
O halde dini Allah'a ozgule.Halis bir dinin olsun.Sen dini kendine ozguledigin icin halis bir din anlayisin yok.Ayet uzerinden iddalasan,inanci uzerine kumar oynayan sen,iddayi kaybedince ben hicbir meali, ilim sahibini tanimiyorum,kelimelerin lugat manalarini tanimiyorum diyerek kocek gibi kiviran,Allah'I sahit tutarak verdigin sozu yerine getiremeyen,utanmadan ahkam kesen hala ayet yorumlamaya calisan sen.Degil bana kimseye bu din hakkinda birsey veremezsin.
Bu din iman uzerine kurulu,sen ne peygamberlere ne kitab'a iman gerekmez diyorsun,sonra kalkip iman etmedigin kitab'in ayetlerini yorumluyorsun.Sadece bu bile senin durumunu gozler onune seriyor. Biz o kitab olmasaydi Allah'ı bilemezdik.Senin gibi carpik bir din anlayisimiz olurdu.
Not:Sayin ABCDF Bu bir sen ustunsun ben ustunum,sen yanlissin ben dogruyum yazisi degil,naci celik'in Kuran ayetlerini oyun,eglence haline getirip butun ilmi degerleri alt ust edip harami helal,peygamberleri yok saymasina,isine gelince suleyman ates meali,isine gelmeyince kelimelere kafasina gore anlam yuklemesine,ayetleri carpitmasina,tutarsizligina bir isyandir. Mesele naci celigin sahsi degil,naci celigin safsatalaridir. Yoksa naci celigin sahsima verdigi bir zarar yok,olmasida soz konusu degil. Yani mevzu benim sahsimla alakali degil. Sanirim bu icerikte anlasilmistir ki naci celik disinda herkesin anlayabilecegi umudunu tasiyorum.
sevgiler.
__________________ muhiddin
|
Yukarı dön |
|
|
okuryazar Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 12 aralik 2005 Gönderilenler: 12
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
BİZİ DERİNDEN ETKİLEYEN VE SEVİNDİREN HANGİ OLAYDA ALLAH DEVRE DIŞIDIR Kİ!
Kur’an yol gösterir, bilgi verir. Doğru bilgi, kişiyi entelektüel, aydın kılar. İnanç sahibi olmak kişiye bağlıdır. İnanç davranışlara yön verir. İnanıyorsanız, davranışlarınız bu doğrultuda anlam kazanır. Bilginin doğruluğuna inanarak davranmak ayrı şeydir, bilginin kaynağına veya öznesine inanarak davranmak ayrı şeydir. İlkinde daha ziyade sekülarist bir bakış açısı vardır. İnandığınız bilgi doğrultusunda davranmakla özneniz olan bilgiyi kutsar, kendinizle çevrenizde gurur duyabilirsiniz. Ancak bilgiden kayda değer bir beklenti içine girmezsiniz. Bilginin kaynağını, öznesini kutsamakla ise özneden beklentiniz sürüp gider.
Kur’an gemisine binmekle, rotayı doğru yöne çevirmiş olursunuz. Ancak gemideki uygulamalarınız ve başınıza gelenler arasında doğru ilgi kuramadıysanız, uygulamalarınız doğru olduğu halde, huzursuz ve mutsuz yaşarsınız.
Kur’an merkezli bir bakış açısıyla pek çok şeyi doğru anlayabilirsiniz. Her dini anlayışı bilinen anlamıyla bir mezhep olarak nitelemek yanlış olmaz. Sizin Kur’an’ı doğru anlamlandırmanız da doğru bir mezhep olarak kabul edilebilir. Ancak bir mezhep, doğru mezhep, yalnızca mezhep, hepsi bu… Mezhepler de dini doğru anlama üzerine kurulmuş ekollerdir. Hepsi bu. İslam’ın, imanın, abdestin, namazın, zekatın, haccın, orucun, evliliğin, boşanmanın, borcun, mirasın,… şartları, farzları, onları bozan şeyler… Varsayın ki bunların hepsini doğru anladınız. Evet, bunların hepsi doğru. Acaba Allah’ın dini bu mu?
İçinizde hiç mezhep kitaplarını okuyanınız oldu mu? İlmihal kitapları onların özeti gibi. Neler var içinde. İşte yukarıda saydığım abdestin, namazın,… şartları, onları bozan şeyler… Diyelim ki siz de tüm bu bilgilerin her birini yerinde ayetlerle desteklediniz. Kanıtlarla beslediniz. Böyle bir bilginin doğruluğuna itiraz edebilir misiniz? Elbette hayır. Peki, bunları uygulayanlara itiraz edebilir misiniz? Elbette hayır. Al sana işte bir mezhep. Söyler misiniz, Allah bu kitapların neresinde? Nitekim ilmihal bilgilerinin kendisinden derlendiği asıl mezhep (fıkıh) kitapları, belki her biri doğru olmasa da kanıtlarla (ayet /hadis) desteklenmişlerdir. İşte diyorum ki bu deliller ve onların doğru sonuçlarını hayata yansıttınız mı doğru mezhebe mensup olursunuz.
Mezhepler, kurallarla yüklü bir dini anlayışı savunduğu ve Allah’a da kitaplarında pek yer vermedikleri için Allah’ı öne çıkarmayı akaid ve tasavvuf ilke edindi. Akaidçiler Yunan felsefesindeki ve Hristiyanlıktaki, tasavvufçular Hinduizm, Budizm ve Hristiyanlıktaki formatlara uygun bir Allah anlayışını getirdiler. Akaidçiler kelam tartışmaları arasında Allah’ı kaybederlerken, tasavvufçular Allah’ı ötede beride aramanın gereksiz olduğunu, seyrü sülükünü tamamlayıp farkına varan herkesin zaten Allah olduğunu sabukladılar.
Allah mezhep değil din gönderdi. Bu dinin, gerek bilgi gerekse de uygulama bağlamında nasıl olması gerektiğini kitabında açıkladı. Bilgiyi, uygulamayı, onun sonuçlarını, bunlara karşı geliştirilen tavırları ve Allah’ın onlara ne zaman nasıl bir karşılık verdiğini yeterli miktarda ortaya koydu. İyilik yapanlara Allah bu dünyada da yardım edeceğinden söz etti. Kötülük yapanların yanlarına kar kalmayacağından söz etti. Allah asla vaadinden caymaz, dedi. Gönderdiği elçilere ve onlara karşı tepki gösterenlere dünyada neler yaşattığına dair pek çok örnek verdi. Verdi ki diğer insanlar da bunu asla göz ardı etmesinler.
İlahî adalet, yalnızca ölüm sonrasına ait değildir:
1-Dünyada güzel bir yaşamla yaşatmaktan söz etmiştir-16/97,41,30 10/64 39/10
2-Dünyada da ahirette de rezillikten söz etmiştir-2/114 39/26 41/16,
3-Dünyada zorlu cezaya çarptırmakla tehdit etmiştir-3/56 9/74,85 13/34
4-İşaretlerini hem insanların iç dünyalarında hem de çevrelerinde mutlaka göstereceğinden söz etmiştir -41/53 27/93
5-Allah insanları hayır ve şerle deneyeceğini bildirmiştir-21/35
6-Allah'ın dokunduracağı zararı veya hayrı kimsenin kaldıramayacağını bildirmiştir-6/17
7-...Onlara bir iyilik dokunursa: “Bu, Allah tarafındandır.” derler. Onlara bir kötülük dokunursa:” Bu, senin yüzündendir.” derler. De ki:” Hepsi, Allah tarafındandır.” Bu halka ne oluyor ki söylenen sözü kavrayamıyorlar! Sana bir iyilik dokunduysa, Allah tarafındandır. Sana bir kötülük dokunduysa, kendi yüzündendir..., diye ifade etmiştir-4/78-79
__________________ Dürüst olarak mücadele verin ki geleceğe umutla bakabilesiniz.
|
Yukarı dön |
|
|
istikrar1980 Newbie
Katılma Tarihi: 28 ocak 2007 Gönderilenler: 5
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Sayın okuryazar ve paradikma konuyu gerçekten özden, tam ortasından yakalamışlar...
Belki bu bakış açısı ile kuran dışı oluşumlar ve kurani fakat Allah'sız bir din arasındaki farkın da çok büyük derecede olmadığını anlamamızı sağladılar...
Evet, gerçekten de çok doğru.....elimizdeki rota kuran o varsa doğru yönde ilerlememiz için önemli bir koşulu yerine getirmiş oluyoruz..Ancak bu rota doğrultusunda giderken gemideki bizlerin kim olduğu, yaşantısında kişilere, değerlerle ne tür tavırlar takındığımız asıl gerçeğimiz ve asıl yolumuz oluyor....
Allah merkezli deyince günlük yaşantıda Allah tasavvurunun kaç kere aklımıza geldiği de var elbet ancak bunun dışında Alla'ın bizden istediği değerleri ayakta tutumak, bunun adına mücadele etmek, örneğin bu forumda yazılanlara değer vermek, üzerinde düşünmek, yaşadığımız sorunları kitap ışığı ve Allah'tan olan beklentilerle çözmeye çalışmak, sevinçlerimizde Allah'ın bize sağladıklanı düşünmek..ve daha pek çok basit gibi görülen davranışın altında Allah inancı, içsel samimiyet, minnet duygusu, kim ve ne olduğunu bilmek, muhtaçlığını ve gücünü kavramak var...
Tüm olayların, durumların altında muhakkak Allah ve onun düzeninin olduğunu bilmek işte Allah'a iman bu..
Kimsecikle sze destek olmasa da gerçek bir dosta sahip olmasanız da doğrularınızla yapayalnız olsanız da, aynı dili konuştuğunuz insan sayısı sınırlı olsa da ya hiç olmasa da siz bilirsiniz ki Allah sayesinde doğruluğunuz aracaılığı ile siz yalnız değilsiniz, siz mutsuz değilsiniz ve en önemlisi siz gelecekten umutlusunuz biliyorsunuz ki Allah yaptıklarınızın karşılığını geciktirmeksizin verecek ve sizi asla ve asla yapayalnız bırakmayacak....
|
Yukarı dön |
|
|
okuryazar Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 12 aralik 2005 Gönderilenler: 12
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
istikrar1980 Yazdı:
Belki bu bakış açısı ile kuran dışı oluşumlar ve kurani fakat Allah'sız bir din arasındaki farkın da çok büyük derecede olmadığını anlamamızı sağladılar... |
|
|
Evet, eğer din Allah'sız yaşanıyorsa Kur'andışı oluşumlar ile Kur'anmerkezli anlayış arasında kayda değer bir fark yoktur.
istikrar1980 Yazdı:
Allah merkezli deyince günlük yaşantıda Allah tasavvurunun kaç kere aklımıza geldiği de var elbet |
|
|
"Allah'sız din" ifadesiyle günlük yaşantıda Allah'ın hatırlanma sıklığı kastedilmemektedir. Ne yazık ki konu hakkında yazan bazı katılımcılar da bu yanılgıya düşmüşlerdir.
Yine ne yazık ki sanırım konu yeterince doğru anlaşılamadı. Birkaç örnek belki aydınlatıcı olabilir:
istikrar1980 Yazdı:
ancak bunun dışında Alla'ın bizden istediği değerleri ayakta tutumak, bunun adına mücadele etmek, örneğin bu forumda yazılanlara değer vermek, üzerinde düşünmek, yaşadığımız sorunları kitap ışığı ve Allah'tan olan beklentilerle çözmeye çalışmak, sevinçlerimizde Allah'ın bize sağladıklanı düşünmek..ve daha pek çok basit gibi görülen davranışın altında Allah inancı, içsel samimiyet, minnet duygusu, kim ve ne olduğunu bilmek, muhtaçlığını ve gücünü kavramak var... |
|
|
"yaşadığımız sorunları kitap ışığı ve Allah'tan olan beklentilerle çözmeye çalışmak" Bu ifadeniz konuyu açıklayıcıdır.
"sevinçlerimizde Allah'ın bize sağladıklanı düşünmek" Kastedilen bu değil.
Düzeltirsek "Sevinç ve üzüntülerimizde, kazanç ve kayıplarımızda Allah'ın bunları bize neden sağlamış olabileceğini düşünmek, bunlara neden olabilecek olası davranışlarımızı gözden geçirmek, bu vesileyle olumlu davranışları artırmak ve güçlendirmek, olumsuz davranışları azaltmak
istikrar1980 Yazdı:
Tüm olayların, durumların altında muhakkak Allah ve onun düzeninin olduğunu bilmek işte Allah'a iman bu.. |
|
|
Bu ifadeniz daha aydınlatıcı...
Başka bir deyişle: Bizi birtakım davranışlara motive eden, Allah'ın istemesi (Kur'an referanslı) ve akabinde bize olumlu şeyler yaşatacağına olan inançtır. (Allah'ı hayatın merkezine alan inanç)
Olumlu şeyler yaşıyoruz veya yaşadığımız güzel şeylerin kaynağında, yaptığımız olumlu davranışların karşılığı olarak Allah'ın bizleri gözettiğine /gözetmiş olabileceğine (bazen hayır sandığımız şer, şer sandığımız hayır olabilir) inanıyoruz. Bu yardım, olumlu bir pekiştireç işlevi görüyor.
Olumsuz şeyler yaşıyoruz veya yaşadığımız olumsuz şeylerin kaynağında, yaptığımız olumsuz davranışların karşılığı olarak Allah'ın bizlere bedel ödettiğine /ödetmiş olabileceğine (bazen hayır sandığımız şer, şer sandığımız hayır olabilir) inanıyoruz. Bu bedel, eğitici bir ceza işlevi görüyor.
Hayat bu döngü içinde devam ediyor. Allah'a inanıyorsunuz, güveniyorsunuz, O'nun isteklerini ciddiye alıyor, davranışlarınıza yansıtıyorsunuz. O da size hak ettiğinizi yaşatıyor. Siz bu yaşadıklarınızı O'nun bilgisi ve kontrolü altında yaşadığınızı bilmeniz ve buna inanmanız da O'na imanın bir gereğidir. O size hak etmediğiniz bir şeyi asla yaşatmıyor.
Buradan Allah'a inanmak, a)O'nun isteklerinin kesin doğruluğunu kabul etmek b)Allah'ın bu isteklerini davranışlarınıza yansıtınca sizin bu yaptıklarınızın gündelik yaşamda karşılıksız kalmayacağına inanmak. İşte sorun bu madde de, pek çok kişi bu bedeli ölüm sonrası olduğuna inanıyor. Oysa vahiy ve onun uygulayıcıları olan peygamberler, yaptıklarının karşılığını kısa vadede de veya uzun vadede de mutlaka karşılığını bulacaklarına inanmaktaydılar. Gündelik yaşamda karşılığı olduğu gibi ölüm sonrasında çok çok daha fazlasıyla karşılığı vardır.
istikrar1980 Yazdı:
...Allah sayesinde doğruluğunuz aracılığı ile siz yalnız değilsiniz, siz mutsuz değilsiniz ve en önemlisi siz gelecekten umutlusunuz biliyorsunuz ki Allah yaptıklarınızın karşılığını geciktirmeksizin verecek ve sizi asla ve asla yapayalnız bırakmayacak... |
|
|
İşte bu...
Yalnızca ölüm sonrası değil burda da her şeyin karşılığının önümüze çıkacağı /çıkabileceği. Yaşadıklarımızın hepsinin daha önce yaptıklarımızın bir bedeli olması inancı.
Diyelim ki bir olay sizi fazlasıyla sevindirdi veya üzdü. Acaba geçmişte yaptıklarınızın buna neden olabileceğine, Allah'ın bundan dolayı size bunu yaşatmış olabileceğine inanıyor musunuz?
İşte buna ne sıklıkla inanılıyorsa o derece Allah'ı merkeze alan bir inançtan söz edilebilir. Bu kadar ciddi sevinç ve üzüntülerde dahi olayın arka planında Allah'ın olduğunu/olabileceğini göz ardı etmek, buna inanmamak, Kur'an'daki kurallara tam uyulsa bile bu durum ve anlayış 'doğru bir mezhep' tanımından öteye geçmez.
__________________ Dürüst olarak mücadele verin ki geleceğe umutla bakabilesiniz.
|
Yukarı dön |
|
|
erdemli Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 06 temmuz 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 96
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Hem istikrar1980 güzel tespitlerde bulunmuş ve hem de okuryazar yerinde düzeltme ve pekiştirmeler yapmış...
Evet sıradışı bir konuya dahi sıradan bakabiliyoruz belli noktalarda..Kafamızda hala Alah'ı zikir sesli olarak ya da Allah diyerek hatırlamak gibi algılanıyor. Tam olarak sünnilerin algıladığı gibi olmasa da inandığımız kitabın bakışını çok yakalamayınca arada olması gereken farkları da çok iyi algılayamayabiliyoruz..
Kitap yeterlidir deyince bir sıradanlığı ve zannı bırakmış ve sapasağlam bir kulpa tutunmuş oluyoruz ancak bu kitaptaki bakışı yakalamak o kadar da kolay değil sanırım...zor da değil ama bunun için ciddiye almak, beyin cimlastiği yapmak gerekiyor.
Çünkü kuran yeterli ve tek kaynaktır sonrasındaki durumumuz kınadığımız diğerlerine çokça benzeyebiliyor. Yani olaylara yaklaşımımız, üzüldüğümüz ve sevindiğimiz noktalar, değer verdiklerimiz, onlarsız yapamayacaklarımız....bunların bir çoğu sıradan insanlarınkine benziyor....
Aslında gerçek anlamda sıradanlıktan kurtulmuş olmuyoruz tek kitap söylemi ile...
Bundan dolayıdır ki daha şüpheci, daha sorgulayıcı, irdeleyici bakmadığımız sürece ve bakış açımızın tam merkezine Allah'ı yerleştirmediğimiz sürece onlardan bir mezhebin faklılığı kadar farklı olacağız..
Olayın başka bir yönü de elimizdeki bilgi ve özgülükle onlardan daha rahat yaşayacak, tabiri cayizse inancın sefasını sürecek ama anlayışta benzer kalcağız....!
Bu hem kızılacak hem de sorgulanması gereken bir nokta bence..İsrailoğullarının hem Musa rasulun sağladığı özgürlükten faydalanması hem de eski inançlarına özlem duymaları, hayatlarınnın merkezinde Allah'ı yerleştirmek konusunda direnç göstermeleri gibi..
Kaymağını ye ekmeğini at....
Maya aynı mayaysa ister kek yap ister pasta..
İncilde insanın mayasından bahseder İsa rasul...
Eğer hamurun mayası halen aynı ise farkeden şu oluyor; biri acılı tatsız bir ekmek yapıyor ve hayat boyu bunu yiyerek Alah'a yaklaştığını düşünüyor, diğeri elindeki güzel tarifle çok daha lezzetli bir kek yapıyor ve diğerinin bilgisizliği ile dalga geçiyor..
Yani din aslında maya işidir....din bakış açısını değiştirmektir..sadece haram ve helalleriniz ve bir kaç söyleminiz dılında kişilk olarak siz aynı sizseniz yeni mezhebiniz size hayırlı olsun derim..
selam ile
__________________ Allah temiz akıl sahiplerini sever!
|
Yukarı dön |
|
|
paradigma Newbie
Katılma Tarihi: 29 agustos 2006 Gönderilenler: 32
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selamlar,
Erdemli: "sadece haram ve helalleriniz ve bir kaç söyleminiz dışında kişilk olarak siz aynı sizseniz yeni mezhebiniz size hayırlı olsun derim"
Çok güzel bir tespit, teşekkür ederim...
Burada söylenmek istenen, Allah'ı gün içerisinde ne kadar süre aklımızda tuttuğumuz değil, okuryazarın dediği gibi. Ya da Onu hiç aklımızdan çıkarmamak da değil.
Yanlış anlamaları önlemek için kısaca bir örnek vermek istiyorum:
Deistler der ki: Allah evreni, bizleri yaratmıştır, sonra kenara çekilmiştir.
Biz de şu düşüncede olmayalım: Allah evreni, bizleri yaratmıştır, kuralları da koymuştur, emirleri yasakları da belirlemiştir, bize bunları Kuran ile bildirmiştir, sonra kenara çekilmiştir. Ya da çok büyük olaylar dışında kenara çekilmiştir.
2/255: Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (hayydır), daima aktif(kayyum)dir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku...
İşte burada söylenilen bu:
Allah sadece kurallarıyla, haram ve helalleriyle bizimle değildir. O hayatımızda aktif bir rol oynamaktadır, gerektiğinde bize ödüller vermekte gerektiğinde bizleri cezalandırmaktadır. Bazen işlerimizi kolaylaştırmakta bazen zorlaştırmaktadır. Tüm bunları da bizim yaptıklarımızın bir karşılığı olarak yapmaktadır.
Bizler sadece şunu yapmayalım:
Kuranda şu var bu yok... Bu helal, bu haram...
Başımıza gelen, bizleri etkileyen olayların arka planında Allah olduğu bilinciyle hareket edelim. Acaba biz ne yaptık ki Allah başımıza bunu getirdi diye düşünelim. Veya daha işlerimizi yapmadan bu hesabı yapalım. Bunu yaparsak bu Allah'ın hoşuna gitmez, ileride üzülebiliriz. Şunu yaparsak, bu Allah'ın hoşuna gider, ondan bir şeyler umut edebiliriz.
Zaten,
Haniflik=Dini Allah'a has kılmak, dini Allah'a özgülemek değil midir?
Peki din nedir?
1-Allah'ın koyduğu kurallar bütünüdür. Helaller, haramlar, emirler, yasaklar,...
(Bu konuda dini Allah'a özgülemek=Din koyucu olarak sadece Allah'ı kabul etmek yani Kuran'ı dinde tek kaynak olarak görmek.)
2- Fatiha suresindeki, “O, din gününün sahibidir” ayetine göre,
Din günü=hesap günü, ödül ve ceza günü. Yani,
Din=hesap, ödül ve ceza
(Bu konuda dini Allah’a özgülemek=hesap görücü olarak sadece Allah’ı görmek, başımıza gelen ödül ve cezanın kaynağı olarak sadece Allah’ı görmek)
İşte söylemek istediğim bu ikinci maddeyle ilgili. Bizim başımıza gelen, bizi sevindiren veya bizi üzen her olayın arkasında Allah vardır. Allah’ın bu olayları başımıza getirmesi ise bizim yaptıklarımız nedeniyledir. Bizim yaptıklarımıza göre Allah hayatımızı şekillendirmektedir. Dolayısıyla Allah’ı dikkate alarak yaptıklarımızı gözden geçirmemiz gerekir.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Diyelim ki bir olay sizi fazlasıyla sevindirdi veya üzdü. Acaba geçmişte yaptıklarınızın buna neden olabileceğine, Allah'ın bundan dolayı size bunu yaşatmış olabileceğine inanıyor musunuz?Bu dünya yaşamım açısından buna,asla inanmıyorum.Ama ilk yaşamım veya kalubela"açısından inanıyorum.
İşte söylemek istediğim bu ikinci maddeyle ilgili. Bizim başımıza gelen, bizi sevindiren veya bizi üzen her olayın arkasında Allah vardır. Allah’ın bu olayları başımıza getirmesi ise bizim yaptıklarımız nedeniyledir. Bizim yaptıklarımıza göre Allah hayatımızı şekillendirmektedir. Dolayısıyla Allah’ı dikkate alarak yaptıklarımızı gözden geçirmemiz gerekir.Sayın Paradigma.Umarım,bu söylediklerini, sadece bu dünya yaşamını dikkate alarak söylemiyorsundur.Çünkü bana kalsaydı,ben bu aç ve fakir ülkede doğmak istemezdim.İsviçre"de doğmak isterdim.
Ayrica:Gene bana kalsaydı,içinde yaşadığım devlet veya siyaset yönetimlerinin,beni 60 milyar dolar dolandırmasını da istemezdim.Millet adamlara,herhalde bizi soysunlar diye oy vemedi değil mi?
Selam ile.
|
Yukarı dön |
|
|
paradigma Newbie
Katılma Tarihi: 29 agustos 2006 Gönderilenler: 32
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
"Bu dünya yaşamım açısından buna,asla inanmıyorum."
Sayın Naci Çelik,
Sanırım yazıları dikkatli okumadınız ya da Kuran'ı yeterince okumuyorsunuz. Aşağıdaki alıntıyı incelerseniz açıklayıcı olacaktır.
"Okuryazar:
İlahî adalet, yalnızca ölüm sonrasına ait değildir:
1-Dünyada güzel bir yaşamla yaşatmaktan söz etmiştir-16/97,41,30 10/64 39/10
2-Dünyada da ahirette de rezillikten söz etmiştir-2/114 39/26 41/16,
3-Dünyada zorlu cezaya çarptırmakla tehdit etmiştir-3/56 9/74,85 13/34
4-İşaretlerini hem insanların iç dünyalarında hem de çevrelerinde mutlaka göstereceğinden söz etmiştir -41/53 27/93
5-Allah insanları hayır ve şerle deneyeceğini bildirmiştir-21/35
6-Allah'ın dokunduracağı zararı veya hayrı kimsenin kaldıramayacağını bildirmiştir-6/17
7-...Onlara bir iyilik dokunursa: “Bu, Allah tarafındandır.” derler. Onlara bir kötülük dokunursa:” Bu, senin yüzündendir.” derler. De ki:” Hepsi, Allah tarafındandır.” Bu halka ne oluyor ki söylenen sözü kavrayamıyorlar! Sana bir iyilik dokunduysa, Allah tarafındandır. Sana bir kötülük dokunduysa, kendi yüzündendir..., diye ifade etmiştir-4/78-79"
"Umarım,bu söylediklerini, sadece bu dünya yaşamını dikkate alarak söylemiyorsundur."
Hayır, hem dünyayı hem ölümden sonrayı düşünmeliyiz. Ne yazık ki bir çok kişiye ölümden sonrası çok uzak geliyor ve Allah ancak yaşlandıklarında akıllarına geliyor. Eğer, yukarıdaki ayetlere bakacak olursanız, ödül ve cezanın hem dünyada hem ahirette olduğunu görürsünüz.
"Çünkü bana kalsaydı,ben bu aç ve fakir ülkede doğmak istemezdim.İsviçre"de doğmak isterdim."
Ne yazıkki nerede doğacağımıza biz karar veremiyoruz.
"Gene bana kalsaydı,içinde yaşadığım devlet veya siyaset yönetimlerinin,beni 60 milyar dolar dolandırmasını da istemezdim.Millet adamlara,herhalde bizi soysunlar diye oy vemedi değil mi?"
Başkalarının davranışlarını değiştiremezsiniz. Onlar dolandırıcı olmayı seçmiş demekki. Dolandırıcıların hesabını da Allah görecektir. Ancak onların neden sizi dolandırdığına gelince, yaptıklarınızı bir kontrol etmenizde fayda var.
|
Yukarı dön |
|
|
erdemli Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 06 temmuz 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 96
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
paradikma dedi
Sayın Naci Çelik
"Sanırım yazıları dikkatli okumadınız ya da Kuran'ı yeterince okumuyorsunuz. Aşağıdaki alıntıyı incelerseniz açıklayıcı olacaktır"
Bence bu cümle şöyle olmalıydı"Sanırım yazıları dikkatle okumadınız, önemsemediniz, diğer konulardan farkını ve ağırlının farkedemediniz ve sanırım Kuranı da Allah merkezli olarak okumuyorsunuz".......
Şimdiye kadar yazılanlardan bu kadarını anladığınız için sizi tebrik ederim ve ayrıca yaklaşımınız Allah'ı devre dışı bırakan uç yaklaşımlara çok benzeşiyor...Hayattaki tüm olumsuzlulardan dolaylı veya doğrudan Allah'ı sorumlu tutmak....
Tabi bu bakış açısı ile ilgili....
Allah'ın merkezde olduğu bir inançta insanların suçları Allah'a atfedimez...
Ekonomik anlamda adaletsizlik varsa bunun nedeni Allah değil insanlardır...
Ayrıca şükredin ki siz aç ama özgür olduğunuz bir ülkede doğmuşsunuz
Ya afrikada, ırakta savaşın ortasında doğsaydınız...
İşte Allah merkezli bakan anlayış, içinde bulunduğum durumda doğruluk ve değerler adına ne yapabilirim diye düşünür...Düşünür ki belki bu yoksul(!)ülkede doğmamın da olumlu tarafları da vardır ve belki varlıklı olarak doğsaydım şu anda kazandığım farkındalıklara sahip olmayacaktım ve aslında yoksul sıfatım görece olarak baktığım kriterin daha üst seviyelerde olmasından kaynaklanıyor...
gibi gibi....
Uzatılabilir ancak Allah merkezli inançta
Umutsuzluk değil umut vardır
Hüzün değil sevinç vardır
Geçmişi hesaba çekme ve gelecekten ümitsizlenme değil ileride yapalacaklara duyulan şevk vardır
Kapana kısılmışlık hissi değil bu durumda ne yapabilirim ne üretebilirim düşüncesi vardır
Tüketim değil üretme isteği vardır.
Başkalarına suçlama değil kendi hayatını sorgulama vardır.
Şikayet değil hareket vardır
Kınama değil irdeleme, analiz etme
Şikayet değil daha iyisini doğruluk adına isteme ve ulaştığı kadarının hak ettiği kadardan daha çok olduğu düşünme vardır.
Kısacası hayata hangi pencereden baktığınız seçimlerinizi, inancınızı, Allah'a bağlılığınızı, duygularınızı belirliyor...
Allah'lı bir din yaşayan insan ister Sudanda ister İsviçre'de ister Irakta yaşasın/yaşamak zorunda kalsın Allah'ın kendisi için bir yol kılacağını ve içinde bulunduğu durumda yaptığı doğru kadar değerli olduğunu, her yerde ve her durumda doğruluk adına bir şeylerin yapılabileceğine inanır...
selam ile
__________________ Allah temiz akıl sahiplerini sever!
|
Yukarı dön |
|
|
|
|