HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kadın ve Aile
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kadın ve Aile
Konu Konu: SEVGİ VE TUTKU ARASINDAKİ FARK ÜZERİNE Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hatırlatıcı
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 201
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hatırlatıcı

SEVGİ VE TUTKU ARASINDAKİ FARK  ÜZERİNE  HASBİHAL

 

TUTKU (çarpık sevgi):  İnsanı mahkum eden duyguya sevgi denmez TUTKU denir.   Sevgi ise özgürlüğün üst sınırıdır. Bu ikisini birbirine karıştırmamak gerek.Sevgiyle tutku,birbirinden tamamen farklı şeylerdir.Sevmek  karşılıklı    gönülde olmaktır.


 Tutku ise bir şeye kapılmaktır,bir sele bir kalabalığa, bir rüzgara  kapılır gibi kapılmak,Sevmek özgür kılar,tutku tutuklar, sözüm;tutkusunu sevgi zannedenlere.Elinizi kolunuzu bağlayan, iradenize söz hakkı tanımayan bilakis onu esir alan,aklınızın dizginlerini eline geçiren sizi uysal bir binek gibi istediği gibi istediği tarafa sürükleyen şey,en büyük özgürlük demek olan sevgi olabilir mi?


  Tutkunun bir türü de tiryakiliktir. Bir tiryaki  bana tiryakisi olduğu  şeyi sevdiğini söylüyorsa  ben bunu tutku olarak anlarım  ve onun tutkuyu sevgi sandığı sonucuna  varırım. Bu tiryakilik her zaman  aynı şeyde ortaya çıkmaz,farklı farklı şeylerde tezahür edebilir.


    Aşk zannedilen bu hissin güçlü olması  sevginin şiddetinin  ölçüsü değil daha önceki yalnızlık   derecesinin büyüklüğüdür.


   Platonik aşklar genelde hayal gücüyle orantılı  olarak büyürler.Bu tip sevgilerin çoğu hayali sevgidir ve pratiğe dönüşünce onun aradığı sevginin kendisi değil şöhreti olur, sevgiyi sadece bir avuntu aracı olarak kullanmaktadır.


    Bu tip sevgilerin diğer bir boyutu da, insanın kendi sorunlarını çözmek yerine kendi gerçeklerinden kaçmak için başkalarıyla ilgileniyor görünmeyi seçmesi, kendi sorunlarının tümü  yüzüstü dururken sevdiğini zannettiği insanın sorunlarını çözmeye çalışır ve bunun adını  da fedakarlık koyar. İşte bu insanın kendisinden kaçışıdır. Tabi ki sonuçta  hiç bir sorun çözülmüş olmaz.


Cinsellik, alkol,uyuşturucu, mecnunluk ve serserilik aşkın doğal bir sonucu olarak gösterilir çarpık sevgide. Aslında bu kocaman bir aldatmacadır. Bunlar olsa olsa doyumsuz birinin kendisini içine atıp kaybolacağı bir   girdaptır . Bütün bunlar sevgi ve aşk değil  tutkunun farklı yansımalarıdır. Böyle birinin maşukuna bakması bir tiryakinin tiryakisi olduğu şeye bakması gibidir. Yalnızlığını içki şişesindeki  balık olma düşüncesiyle gideren bir ayyaşla yalnızlığını bir kadının cinselliğinde giderme düşü gören bir tutkunun ruh halleri bir birinden farklı değildir. Buna da bencillik denir.Bencil kişi aslında değil başkasını kendisini bile sevemez.. Çünkü bencillik kendi kalbi beceriksizliğinin üzerine egosunu giydirmektir.


  Çağdaşlık edebiyatı yapan insanların hastalıklarından biride sevmeye değil  beğenilmeye, sevilmeye çalışması, bunun için olmadık kılıklara girmesi, bir yığın maske edinmesi, insanlara gerçek yüzünü değil maskeli yüzünü göstermesi ve sonunda maskesini kendi gerçek yüzü sanmasıdır.


  Romanlara, filmlere konu olan ve adına büyük aşk denilen çarpık sevgi bir tür tapınışa kapı aralıyor, tutkuda taraftar birbirilerini sevme değil birbirlerine tapınma yarışına girince aşk bir fetişizme dönüşüyor. Bunun üzerine bina edilen bir sistem insana ruh açlığını fark ettirmemek için habire oyuncak üretiyor.


  Aile bağlarını, toplum bağlarını,sosyal erdemleri zayıflatıp yok ederek bireyi önce yalnızlığa itiyor,ardından yalnızlığını hatırlayıp onu yenmeye çalışanların rotasını saptırıyor,ona yaşına göre oynayacağı oyuncaklar imal ediyor. O zavallı da bunları değiştire değiştire oynuyor, oyalanıyor. Bu oyuncaklar ona yalnızlığını geçici bir süre unutturabilir,bir uyuşturucu etkisi yapabilir. Asıl tehlike bu oyuncakların ardındaki gizli maksadı göremeyip onlara güvenerek insanın sevebilecek yönlerini yok etmesidir.Böylesi bir toplumda insanlar arası ilişkilerdeki illetler sevgi değil menfaattir. Herkes bu ilişkilerdeki yapmacık kibarlığa budalaca katlanmak zorundadır. Katlanmak ne demek kendiside aynı oyunu karşısındakine karşı  oynamak zorundadır. Sevginin oluşturmadığı ilişkiler tüketim, gösteriş,reklam ve sahtekarlıktır.


    Bireyi   makina’nın bir parçası  haline getiren Kapitalist  sistem, insanın şahsiyetini hedeflemiştir. Onu en şerefli makamından indirip eşyalaştırmak ve eşyayı da onu indirdiği makama geçirmek ister. Senden kutsadığı eşya için var olmanı ister.


   Böyle biri için sevgi karın doyurmayan bir ayrıntıdır. Artık o her şeye midesinden baktığı için her şey  orayı doldurduğu oranda yada bir eşya gibi tepe tepe kullandığı oranda kıymetlidir.


      Bu tür sevgiler tüketicidir.İlleti de şehvettir. Şehvete dayalı cinsel sevgi aslında arzunun aklı ve duyuları hükmü altına alıp kalbi yanıltmasıdır. Bunun benzeri hayvanlarda görülür. Bu tip bir arzu tatmin edilmezse  ihtirasa dönüşür.


     Tatminde hiç bir kural tanımayacaksın  teziyle Freud,kapitalizmi piko-sosyal alana taşırken Darvin de bu  bilimsel sömürü korosuna en güçlü olan yaşamını sürdürür teziyle katıldı. Zaten hayatı tesadüfle açıklayandan başka türlüsü beklenemezdi. Böylelikle hayat düzeninin dinamiği hak değil güç olmuş oluyordu.Kaba kuvvet, hayatın kaynağına kocaman cüssesi ile gelip kuruluveriyordu.. Böylece bu sömürü çarkını biyolojik alana taşımış oluyordu.


    Ağababaların dünyayı daha iyi sömürebilmesi için insanların aklını fikrini uçkuruna takma uğraşıydı bu. Sonuçta ikisi de sevgiyi hedef alıp aynı hedefe ateş ettiler.


  Tarihte sevgiyi katleden bir çok düşünce, yaşam biçimi ve sistem gelmiş geçmiştir. Fakat insanlığın değişmez değerlerini maddeye dönüştüren fazilet ve sevgiye dayalı bir ahlakı yıkıp maddeye dayalı bir ahlakı ikame eden sevgi, vefakarlık, samimiyet gibi erdemlerin yerine, gösteriş ve iki yüzlülüğe dayalı diplomasiyi yerleştiren kapitalizm gibisi gelmemiştir.


 Reklam ve propagandaya dayanan çağdaş dünya kapitalizm sistemi, sevgi gibi maddeye       dönüştürülemeyen değerlere düşmandır.Onu yok etmeyi bunu beceremezse tahrip etmeyi amaçlar.Onu yok etmeyi beceremez çünkü sevgi yok edilemez, ikincisinde yani sevginin tahrip edilip sahte sevgileri bol reklamla pazarlama işinde başarılı olmuşlardır.        Fuhuşun, çarpık ilişkilerin ve maddeperesliğin  adını aşk ve sanat koymayı başarmışlardır.  Bu sayede sevgi tüketime elverişli  hale getirildi . Artık  sevgi tutsaklık,  aracıdır.

 

Seven insan dengeli bir toplum ırmağına bir damla olmayı kabullenmiş demektir. Çokta yok olmaz teki çoğa katarak çokta var olur, dengeli olanların içinde kendini bulur. Hakkı sevmek,sevgiyi ölümsüzleştirir. İlleti ölümlü olan sevginin kendiside ölümlüdür.İlleti ölümsüz olanın kendiside ölümsüzdür.


    Sevgi duyguların en yücesidir.Yerini bulduğunda sahibini de yüceltir Terside geçerli elbet, yerini bulmadığın da ise sahibini aynı oranda alçaltır. Onu yerli yerinde harcamayanlar   harcanacaktır.


    Sevmek bazılarının  iddia ettiği gibi yok olmak(fena) değil aksine sevmek varolmaktır. Kişinin kendi varlığını ispatlamasının en kestirme yolu sevgidir. Tutku tek yönlüdür halbuki sevgi çift yönlüdür.


  Sevgi ki kökü ilahi olan bir duygudur yanlışa alet edenler Allah’ı karşısında bulacaktır. Her derde  deva olan bu ilacı bir intihar vasıtası olarak kullanmaktan kork, bunun tersi olan kibir ve gurur ise sevgi yoksulluğunun doğal sonucudur.


   Sevgi toplumunda insan insanın kurdu değil insan insanın cennetidir. Sevgi iksirinin cennet haline getirdiği yüreklerinde konuklarlar birbirlerini. Bir sevgi ki ferde kendi kimliğini kaybettiriyorsa o sevgi değil bir girdaptır. Karşıdaki de sevgili değil üzerine konan  canlıyı eritip sindiren ve canavar bitki diye adlandırılan Nepenteş çiçeğidir Kişiyi sevdiğinde kaybettiren sevgi üretici değil tüketici bir sevgidir. Züleyha’nın Hz.Yusuf’a olan sevgisi gibi.Hem kendini tüketir hem de karşısındakini tüketir. Çünkü o sevdaya kara  çalınmıştır. Kontrolünden çıkmış ak sevda iken kara sevda olmuştur. Sevgi: aklın başarılı bir işlevini yerine getirmesini sağlar.


   Sevgi: yüreklerini paylaşan insanların, ülfet kimliğiyle vizesiz, gümrüksüz birbirlerini gönlüne özgürce yol bulanların oluşturduğu okyanusun adıdır. Böyle bir topluluğun fertleri yüreklerinde muhabbeti iktidar etmişlerdir. Sevgi toplumunda fertler birbirlerinin  gönlünü hayat denizinde kopan yada kopacak olan fırtınalara karşı emin bir liman, selametli bir sığınak bereketli bir barınak bilirler.Sevgi toplumunun fertleri, yüreğin işlevini iyi bilirler.Sorunlarını sevgiyle çözmeye çalışırlar olağan üstü durumlarda sevgilerini tümden silmezler. Parantez içine alırlar, yani sevgi toplumunda birbirlerini tezgahlarına koyup tüketmezler. Bilakis gönüllerine ekip o münbit toprakta üretirler.




__________________
ALLAH'IN EVRENSEL HAK DİNİ = Aklı doğru modda kullanarak yaratıcının bizde yarattığı yaratma yetisini işleterek yapımızdakileri sistematize edip ,kendimizle ve doğayla uyumlu bir yaşam sürmektir
Yukarı dön Göster hatırlatıcı's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hatırlatıcı Ziyaret hatırlatıcı's Ana Sayfa
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

hatırlatıcı Yazdı:

    Bireyi   makina’nın bir parçası  haline getiren Kapitalist  sistem, insanın şahsiyetini hedeflemiştir. Onu en şerefli makamından indirip eşyalaştırmak ve eşyayı da onu indirdiği makama geçirmek ister. Senden kutsadığı eşya için var olmanı ister.

  

 

95 Tin 4-6 :

 

4 Biz insanı en güzel biçimde yarattık. 

5 Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik. 

6 Yalnız inanıp iyi işler yapanlar hariç. Onlar için kesintisiz bir mükâfât vardır. 

 

Selam Hatırlatıcı Kardeşim, bu güzel  hatırlatmaların için teşekkürler.

 

Yüce Rahman'a Emanet Olunuz.

 

Sevgilerimle



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
yalnız_kürt
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 27 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 155
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yalnız_kürt

 

SEVGİ AŞKTAN ÜSTÜNDÜR

 

Aşk, görme engelli bir coşku, görmezlikten kaynaklanan bir bağdır.
Oysa sevgi, bilinçlice bir bağ; apaçık, duru bir görmenin sonucudur
Aşk genellikle içgüdüden su içer, içgüdüden kaynaklanmayan başka bütün olgular değersizdir.
Oysa sevgi ruhun içinden doğar, bir ruhun yükselebileceği bütün yerlere, sevgi de onunla birlikte doruğa tırmanır.
Aşk, gönüllerin genelinde benzer biçimler ve renklerde gözlenmekte olup, ortak nitelik, durum ve görünümler taşır.
Oysa sevgi her ruhta kendine özgü bir albeni taşır. Ruhun kendisinden rengini alır. Ruhlar da içgüdülerin tersine kendilerine özgü ayrı ayrı renk, tırmanış, boyut, tat ve kokular taşıdığından; ruhların sayısınca sevgiler olduğu söylenebilir.
Aşk, kimlikle ilişkisiz değildir. Dönemlerin ve yılların ilerleyişinden etkilenir. Oysa sevgi; yaş, zaman ve kişiliğin ötesinde yaşar. Onun yüksek yuvasına günün, çağın eli yetişmez.
Aşk, her renkte, her düzeyde, somut güzellikle bağlantılıdır. Schopenhauer'ın deyişiyle: "Sevgilinizin yaşına bir yirmi yıl daha ekleyin de onun duygularınızda bıraktığı doğrudan etkileri gözlemleyin."
Oysa sevgi, ruhun içine öyle bir dalgınlıkla dalar; ruhun güzelliklerine öyle tutulup kendinden geçer; somut güzellikleri bambaşka bir biçimde görür. Aşk; tufan, dalga, coşku niteliklidir. oysa sevgi durgun, dayanıklı, ağırbaşlı, arılıkla dolup taşar bir durumdadır. Aşk, uzaklık ve yakınlığa göre değişir. Uzaklık uzun sürecek olursa azalır. İlişki sürecek olursa değerini yitirir. ancak korku, umut, sarsıntı ve acı çekmenin yanı sıra "görüşüm-uzaklaşım"la diri, güçlü olarak kalabilir.
Oysa sevgi bu durumları bilmez. Dünyası başka bir dünyadır.
Aşk, bir yönlü bir coşkudur. Sevgilinin kim olduğunu düşünmez. "Öznel bir özcoşu"dur. İşte bu yüzden hep yanlışlık yapar. Seçimle hızla sürçer. Ya da hep bir yönlü kalır. Yine de yer yer benzeşmeyen iki yabancının arasında bir aşk kıvılcımlanır, olay karanlıklar içinde geçip birbirlerini görmedikleri için ancak bu yıldırımın düşüşünden sonra onun ışığında birbirlerini görebilirler.
Oysa sevgi aydınlıkta kök salar. Işığın gölgesinde yeşerir; büyür. İşte bu yüzen hep tanışıklıktan sonra ortaya çıkar. gerçekte başlangıçta, iki ruh birbirinin yüzünde tanıma çizgilerini okur. "Biz" oluşları ise "tanışım"dan sonra olur, iki ruh, iki kişi değil daha sonraları; birbirlerinin söz, davranış ve konuşma biçiminden yakınlığın tadını, yakınlığın kokusunu, yakınlığın sıcaklığını duyumsarlar. İşte bu konaktan sonra birden, iki yoldaş kendiliklerinden sevginin uçsuz bucaksız çölüne ulaştıklarını, sevginin karartısız açık göğünün başlarının üzerinde sere serpe serilmiş olduğunu, "inanış"ın aydın, arı içtenlikli ufuklarının kendilerine açıldığını, tatlı okşayıcı bir esintinin hep başka göklerin, başka ülkelerin yepyeni esinlerinin iletileri ve başka bahçelerin güzel, gizemli çiçeklerinin kokularının birlikteliğinde oyuncu, tatlı, şen bir sevgi ve albeniyle kendisini hep bu ikisinin yüzüne, başına vurduğunu... Kendi gözleriyle görürler.
Aşk, çılgınlıktır. çılgınlık ise "anlayış" ile "düşünüş"ün bozulmuşluk ve yıpranmışlığından başka bir şey değildir.
Oysa sevgi tırmanışının doruğunda, beyin ötesini aşar, anlamayı ve düşünmeyi de yerden çekip, doğuşun yüksek doruğuna götürür.
Aşk, sevgilide içinin çektiği güzellikleri yaratır. oysa sevgi, içinin çektiği güzellikleri sevgilide görür, bulur.
Aşk, büyük güçlü bir kandırmacadır. Oysa sevgi; sonsuz, salt, dosdoğru, içten bir doğruluktur.
Aşk, denizin içinde boğulmaktır. Oysa sevgi, denizin içinde yüzmektir.
Aşk, görme duyumunu alır, oysa sevgi, verir.
Aşk, kabadır, şiddetlidir. Bununla birlikte dayanıksız, güvensizdir. Oysa sevgi, tatlıdır, yumuşaktır. Bunun yanı sıra dayanıklı, güven içindedir.
Aşk hep kuşkuyla bulunur.
Oysa sevgi, baştan başa kesin inançlıdır. kuşkuya yer vermez. Aşktan içtikçe kanarız, sevgiden içtikçe susarız. Aşk korundukça eskir.
Oysa sevgi yenilenir.

Aşk, sevenin içinde varolan bir güçtür. kendisini sevgiliye çeker. oysa sevgi sevilende varolan bir albenidir. Seveni sevilene götürür.
Aşk, sevgiliye egemenliktir.
Oysa sevgi, sevilende yok olma susuzluğudur.

Aşk, onun baskısı altında kalabilmek için sevgiliyi belirsiz, kimliksiz olarak ister. Aşk, kişinin bencilliği ile alım-satımsal, hayvansal ruhun bir çekiciliğidir. kendisi kendi kötülüğünün bilincinde olduğu için de onu bir başkasında görünce ondan nefret eder, ona kin besler. Oysa sevgi, sevileni sevgili, değerli olarak ister.Bütün gönüllerin de kendisinin sevdiği için beslediğini , beslemelerini diler.
Sevgi, kişinin Tanrısal ruhu ve Ahurasal doğasının bir çekiciliğidir. Kendisi kendi doğaötesi kutsallığını görebildiği için onu bir başkasında görünce onu da sever. Kendisine tanış, yakın bulur.
Aşkta, rakip sevilmez. Oysa sevgide, "Köyünün tutkunlarını kendi özleri gibi severler." Kıskançlık aşkın özelliğidir. Aşk, sevgiliyi kendi lokması olarak görür. Bir başkası onun elinden kapmasın diye hep acılar içinde kıvranır durur. Kapması durumunda ise ikisine de düşmanlık beslemeye başlar. Sevgiliden nefret edilir.
Sevgi ise inançtır. İnanç ise salt bir ruhtur. sınırsız bir sonsuzluktur. Bu gezegenin türlerinden değildir.
Aşk, doğanın kementidir. Doğadan almış olduklarını kendi elleriyle geri verip; ölümün aldıklarını aşkın oyunlarıyla ellerinden bıraksınlar diye başkaldıranları yakalar. oysa sevgi, kişinin doğanın gözlerinden uzak, kendi yarattığı, kendi ulaştığı, kendi "seçtiği", bir aştır. Aşk, içgüdünün tuzağında tutsak olmaktır. Oysa sevgi, isteklerin baskısından kurtulmaktır. aşk, bedenin görevlisidir.
Oysa sevgi, ruhun elçisidir.
Aşk, kişinin yaşama dalıp güncel yaşamla oyalanmasına yönelik büyük, aşırı bir"bilinçsizlendirim"dir. Oysa sevgi, yabancılıktan dolayı yabansıllıktan doğma, kişinin bu pis, gereksiz yabancı pazar içerisindeki, korkunç özbilincidir.
Aşk, tat aramaktır. Oysa sevgi, sığınak aramaktır. aşk, aç bir düşkünün yemek yiyişidir. Oysa sevgi, "yabancı bir ülkede dildaş bulmak"tır.
Aşkın yer değiştirdiği olur. soğuduğu olur. Yaktığı olur. oysa sevgi; yerinden, sevdiğinin yanından kalkmaz. Soğumaz, kızgın değil; yakmaz, yakıcı değil. Aşk, kendinden yanadır. bencildir, kendisi için ister. kıskançtır. Sevgiliye tapar, onu kendi için över. Oysa sevgi, sevilenden yanadır, sevilencildir. Sevgili için ister.
Kendini sevdiği kişi için ister. Onu onun için sever. kendisi ortada değildir.

(Kevir-Ali Şeriati)



__________________
Gideni az olan yoldan gidin (İncil)

Yeryüzünde yaşayanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah'ın yolundan saptırırlar (Kur-an)
Yukarı dön Göster yalnız_kürt's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yalnız_kürt
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats