Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 26 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 52
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
bu gibileri tanırım, illa ki en son sözü kendilerinin
söylemeleri gibi bir kompleksleri vardır....benim öyle
bir kompleksim yok....ettiği sözlere de yanıt
vermiyorum....bu postu koyarken de hiç bir kimseyi
muhatap alıp yanıt beklemiyorum, salt kendi görüşümü
belirtiyorum.
bu postu koymamın nedeni şu: ben bu tartışmayı yeni
keşfediyorum ve de eski postları okumadım...ben salt
iman gücüyle, ALLAH aşkıyla değil, fakat aklımın gücüyle
de davranıyoru ve şunu söylüyorum:
eğer salat bağlılık anlamına ve de secde sözcüğü kabul
etmek ise Nisa 102 şöyle mi anlaşılmalı?
Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığında
içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun,
silahlarını da yanlarına alsınlar, bunlar secdeye
vardıklarında diğer kısım arkanızda beklesinler, (Nisa
102)
buradaki namaz ve secde kavramları 'bir kısmı bağlılık
gösterdiklerinde....bunlar Allah'ın emirlerini kabul
ettiklerinde..'mi diyor ALLAH teala ??? akli melekeleri
yerinde olan biri burada kastedilenin bildiğimiz namaz
ve secde olduğunu kabul etmelidir...Arapça'da
sözcüklerin birden çok anlamı vardır, dolayısıyla da
salat ve secde bağlılık ve kabul anlamına da
gelebilir...ancak ALLAH'a ibadetin esas biçimi
namazdır...
insanların ALLAH'a kulluk etmelerini önlemek bence
onları öldürmekle eşdeğerdir ve bu en büyük günahın
hesabı ancak cehennmde ebediyen yanarak verilir.
biz insanız sınırlarımız var,herkesin sınırı farklı,belki şekilsel salat yoktur diyenler çıkmasaydı bizler,
hala salatın tamamını bir ritüelden ibaret sayacaktık..
halbuki iş öyle değilmiş..namaz diye bilinen ritüel,
salatın 10 da 1 i ancak veya benim görüşüm bu..
bizler onlara teşekkürlerimizi sunarız ki bir konuyu anlamamıza yardım ettikleri için,
En büyük onur ve şeref Allahın emirlerine uymak,şekilsel boyun eğmeyide insanın acziyetine bağlamaktır..insan acizdir,bir Külli kudret karşında bunu iliklerine kadar hisseder..şekilsel olarakta yerlere kapanmak ister..insanın içinde var bu..demem o ki,
salatı sadece şekli olarak anlama hata edersin, salatı sadece soyut olarak anlama eksik kalırsın, çözüm,ikisinide harmanlamaktır.Kal sağlıcakla
Katılma Tarihi: 26 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 52
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
bakın sayın İbrahimizm, ta baştan alalım....İslam
ALLAH'a teslim olmaktır...O da 'ben insan ve cinleri
bana kulluk etsinler diye yarattım' demiyor mu? yani
gerçek inanan, O'nu her şeyde, her yerde, mümkünse her
an hissedendir....O'na olan sevgisi, hayranlığı herşeyin
üstünde olandır...Yaradanı bilip sevmek, duyguların en
yücesidir...demiyor mu RAB 'namazda özenli olun, üşengeç
olmayın' diye...O zaten hepimizin kalbini
biliyor....önemli olan secde etmek değil, fakat
gerçekten duyarak secdeye kapanmaktır ve bu, sevginin
doğal sonucudur...
şimdi, salat namaz değil, bağlılık demektir demek, soyut
bir kavramı somut bir eyleimn yerine getirmek demektir
ve bu, Nisa 102 ile çürütülmektedir...ayrıca Kuran'da
bir çok yerde rüku, secde ve abdest kavramları vardır
ki, bunların tümü soyut değil somut eylemleri ifade eden
kavramlatdır.
eğer niyetiniz ALLAH'a kulluk etmekse, kim bilir belki
de hiç namaza durmayıp secde de etmeyebilirsiniz....bu,
çok sevmeniz gereken birine 'ben sana tapıyorum ama bunu
göstermem' demek gibidir....ve sözlerinizin ne kadar
samimi olduğunu tartışmaya açar...
ALLAH kalbinizin ta içini bilir ve Oda size, sizin O'na
yaklaştığınız kadar yaklaşır.
ALLAH kalbinizin ta içini bilir ve Oda size, sizin O'na
yaklaştığınız kadar yaklaşır.
Bunda haklısın kardeşim,diyecek sözüm yok..lakin salat kelimesinin kuranda yerine göre kullanımları farklı anlamlar ifade eder..Allah,melekleri elçiye salat ederler ifadesinden ritüeli anlarsak eğer vay halimize..orada geçen salatın destek olma manası apaçıktır...bu sadece bir örnek.
Katılma Tarihi: 26 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 52
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Arapça'da bir sözcüğün 60 kadar anlama geldiği
bilinmektedir. Yine bilinmektedir ki, RAB bize Kuran
üzerinde düşünmemizi buyurmaktadır. Yani sözcüklerin
anlamları arasından bir seçim yapacağızdır.
Örneğin Nisa suresinde gerekirse karıyı 'darb
edebileceğimiz' buyrulurken bu sözcük hem vurmak, hem de
evden uzaklaştırmak anlamına gelmektedir. Yine kat
sözcüğü de hem koparıp atmak, hem de keserek işaret
koymak anlamına gelmektedir. Hangi anlamı
uygulayacağımız kişiliğimize ve meşrebimize kalmıştır.
Soruyorum size: salat sözcüğü aynı zamanda dua anlamına
gelmekte değil midir? Bu bağlamda Rab'bin ve meleklerin
peygamber için iyi niyetler dile getirmeleri kadar doğal
bir şey olabilir mi?
Tekrar söylüyorum: Nisa 102'de namaz kıldırmaktan,
kılmaktan ve secde etmekten söz edilmektedir. Bunlar
'bağlılık' ve 'kabul etmek' gibi soyut kavramları değil,
insanların pratik davranışlarını ifade etmektedir.
Ben, insanları RAB'be kulluk etmekten alıkoyma sonucu
doğuracak bu laf cambazlığının anlayışsızlık ve
basiretsizlikten kaynaklanan bir maraz olduğunu
düğşünmek istiyorum yine de. Dileyelim ki ALLAH bu
insanlara doğru yolu göstersin. Amin.
Şimdiye kadar tek tek gözüme çarpan ve aklımı kurcalayan hususları bu iletimde topluca ele almak istiyorum. Yani bir tür değerlendirme yapacağım.
(1)Haklısınız Hasan kardeşim. Yürümekte olan birine "qum" deyince "dur" demek, "dikil" demek değildir.
Bu cümlenizdeki olumsuz "dikil" ifadesi sanki bana aitmiş gibi duruyor ama değil. Benim sözüm dikelip kalmak idi ve olumluydu.
Bakara 20: Işık onları aydınlatınca onun içinde yürürler; karanlık oluverince ise dikelip kalırlar- Kullema edâe lehum meşev fîhi ve iza ezlame aleyhim qâmû.
O insanların qm edip kalmaları, benim anladığım, dikelip kalmalarıdır çünkü ışıkta yürümekte olan insanlar ışık aniden kesilince dikelip kalırlar.
Benim dediğim bu idi.
Bana alay ediyorsunuz gibi geldi. Ama sustum çünkü sizin benimle alay etmiyeceğinizi biliyorum.
(2)Kitabun mevqût, günlük namaz vakitlerinin belirlendiğini ifade eden bir tamlama olamaz. Hem bir günde birden fazla namaz olduğuna göre "kitében mevqûten" ifâdesinin "kutuben mevéqît/mevqûtét" veya, şayet iki ise "kitébeyni mevqûteyni" şeklinde ifade edilmesi gerekirdi.
Buna ne diyeceğimi şaşırdım çünkü ben Kuran’ı genellikle mealsiz anlarım ama Arapça bilmem. İlk tepkim "Hasan haddini bil!" demek oldu. "Arapçayı en azından Abdurrahman kadar bilmedikçe sen namazı onunla müzakere edemezsin."
Sonra, meallere baktım. Arapçayı sizden daha iyi bilenlerin de ayetin o bölümünü "namaz muminlerin üzerine vakitli olarak yazılmıştır" diye çevirdiklerini gördüm.
(3)Nisâ 101’deki en taqsurû mine’s salât ta öyle. Sizce taksurû geçişsizdir; buradan salâttan kısaltma değil hepten geri kalma anlamı çıkar; namazdan kısaltma yok çünkü namaz yok!
Anadili Arapça olanlara sordum. Onların sizin gibi "Kuran’da namaz yok!" diyenleri dahi o fiilin hem geçişli hem geçişsiz olabildiğini örneklerle açıkladılar.
Başka söyliyeceklerim de var. Ama şimdilik bu kadar.
"Bana alay ediyorsunuz gibi geldi. Ama sustum çünkü sizin benimle alay etmiyeceğinizi biliyorum."
Merhaba Hasan Akçay kardeşim,
Aklına öyle olumsuzluklar, ne olur, gelmesin. Bunu yapmayacağımı bilmelisiniz. Gerçekten ben sadece örnek verdim. Yürümekte olan birine "qum!" dur! demektir. Siz "dikelip kalırlar" deyince, ben de bir örnekle "olduğu yerde dururlar/durakalırlar" demek istemiştim. Yürümekte olan kişi zaten iki ayağı üzere dikelmiş, kalkık vaziyettedir.
Qasara'yi ben biraz kısalttı, kısmen kıstı olarak anlayamıyorum. bütünüyle kısaltmak/kısmak anlıyorum Ve Kuran'da da hep bu anlamda olduğunu görüyorum. Meselâ "QÂSİRÂTu-t-tarf: Bakışını kısan hanımlar" derken biraz bakarlar, biraz da kısarlar anlamı komik olur. Bununla söylenen şudur: Kocalarından başkasına göz dikmezler/göz kırpmazlar. Dolayısıyla (sizin deyiminizle), cephede namaz, kısaltılmaz; tamamen kısılır. Akıl bunu gerektirir. Aksi durumda salattan amaç namazsa ve namazın kısaltılmasıysa, yapılacak hareket, hep birlikte ayakta dikelip yere yüzü koyun kapanmaktır. Bunun için de orduyu ikiye bölmenin bir mantığı yoktur. Bütün yapmak istediğiniz cephede de, Allah'a ve yardımına olan muhtaçlığınızı ve saygınızı şekli olarak O'na ifade etmenizdir.
Katılma Tarihi: 26 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 52
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Ben arapça bilen biri değilim. Size bir alıntıyla yanıt
vereyim:
Arapçada bir kelimenin birçok anlamı vardır ve her
kelimenin çoğu zaman ıstılahı manaları da vardır.
Örnekle açıklamak gerekirse, Arapçada “kâfir” kelimesi
“ism-i fail”dir ve lügat anlamı bir şeyin üstünü örten
anlamına gelmektedir. Mesela yorganı üzerine örtene de o
konudaki eyleminden dolayı “örten kişi“ anlamında
“kâfir“ denilir ama bilindiği üzere “kâfir“ kelimesi
“münkir“(inkârcı) kelimesiyle eş anlamlı sayılacak
bicimde gerçeğin üstünü örten anlamında kullanılır.
Kuran’dan başka örnek verilecek olunur ise "hac",
lügatte kasıt manasınadır ama ıstılahta (şeriatta),
Allah rızası için O'nun evini (Kâbe’yi) ziyaret etmek ve
gereken amelleri yapmaktır. "Savm" (oruç) da lügatte;
bir işten kendini tutmaktır ama ıstılahta belli
vakitlerde sabah ezanından akşam ezanına kadar yemek ve
içmekten ve cinsi münasebetten uzak durmaktır. "Zekât"
da lügatte; temizlik, fazlalık manasınadır ama ıstılahta
kişinin kendi malından Allah yolunda gereken yerlere
infak ettiği muayyen miktarda bir maldır. Söz konusu
olan "Salât" da lügatte dua, rahmet vs. manalara
gelebilir ama ıstılahta belli vakitlerde, Allah rızası
için kılınan namazdır.
kaynak: http://www.alevicaferi.net/index.php?
option=com_content&view=article&id=149:qnamazla-ilgili-
birkac-supheye-cevapq&catid=40:temel-alevi-
badetleri&Itemid=70
ayrıca örneğin darabe fiili hem vurmak, hem de açmak ve
uzaklaştırmak anlamlarına gelmektedir.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma