Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Bir katkıda bulunmak istiyorum;
Şöyle ki,
Önce ayetlerin arapçalarına bakalım,
Euzübillahimeneşşeytanirracim,
Bakara 48 2:48 Waittaqoo yawman la tajzee nafsun AAan nafsin shayan wala yuqbalu minha shafaAAatun wala yukhathu minha AAadlun wala hum yunsaroona
2:48 Ve hiç kimsenin, hiç kimse adina bir sey ödemeyecegi, hiç kimsenin sefaatinin kabul edilmeyecegi, hiç kimseden bir fidye alinmayacagi ve yardim görülmeyecegi bir günden sakinin.
Ayet "ve" baylacıyla başlamış, bu yüzden önceki ayete de bakmamız gerekiyor.
2:47 Ya banee israeela othkuroo niAAmatiya allatee anAAamtu AAalaykum waannee faddaltukum AAala alAAalameena
2:47 Ey Israilogullari, size bagisladigim nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere üstün kildigimi hatirlayin.
Hitap görülüyor ki, israiloğullarına.Ama bu hitabın israiloğullarına olması "kişi / kimse / nefis şefaati" nin hiçbir fayda sağlayamayacağı gerçeğini değiştirmez.Burada "kişi / kimse / nefis şefaati" denmesinin sebebi, ayette kullanılan "şefaat" kelimesinin cins isim şeklinde kullanılmasıdır.
6:70 Wathari allatheena ittakhathoo deenahum laAAiban walahwan wagharrathumu alhayatu alddunya wathakkir bihi an tubsala nafsun bima kasabat laysa laha min dooni Allahi waliyyun wala shafeeAAun wain taAAdil kulla AAadlin la yukhath minha olaika allatheena obsiloo bima kasaboo lahum sharabun min hameemin waAAathabun aleemun bima kanoo yakfuroona
6:70 Dinlerini bir oyun ve eglence (konusu) edinenleri ve dünya hayati kendilerini magrur kilanlari birak. Onunla (Kur'an'la) hatirlat ki, bir nefis, kendi kazandiklariyla helake düsmesin; (böylesinin) Allah'tan baska ne bir velisi, ne bir sefaatçisi vardir; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. Iste onlar, kazandiklari nedeniyle helake ugrayanlardir; küfre saptiklarindan dolayi onlar için çilginca kaynar sular ve acikli bir azab vardir.
Burada da görüleceği üzere "şefaat" kelimesi cins isim olarak kullanılmış."kişi / kimse / nefis" şefaatinin hiçbir şeye yaramayacağı tekrar ortaya konmuş.Ayrıca dikkat edilmelidir ki, önceki ayette olduğu gibi burada da, kimsenin şefaatinin fayda sağlamayacağı sayılırken, bu konuda verecekleri fidyenin de alacakları yardmında bir yarar sağlamayacağı belirtilmiş.
6:51 Waanthir bihi allatheena yakhafoona an yuhsharoo ila rabbihim laysa lahum min doonihi waliyyun wala shafeeAAun laAAallahum yattaqoona
6:51 Rablerine (götürülüp) toplanacaklarindan korkanlari onunla (Kur'an'la) uyarip-korkut; onlar için ondan baska ne velileri vardir ne sefaatçileri. Umulur ki korkup-sakinirlar.
Bu ayette Rablerine toplanacaklarından korkanlar için kişi şefaatçilerinin olmadığı belirtilerek, şefaatin yalnız Allah tan olduğu gerçeği / hatırlatması tekrar gözler önüne seriliyor.
2:123 Waittaqoo yawman la tajzee nafsun AAan nafsin shayan wala yuqbalu minha AAadlun wala tanfaAAuha shafaAAatun wala hum yunsaroona
2:123 Ve hiç kimsenin hiç kimse adina bir sey ödeyemeyecegi, hiç kimseden fidye alinmayacagi ve hiç kimsenin sefaatinin kabul edilmeyecegi ve yardim görülmeyecegi bir günden sakinin.
Başka söze gerek yok ayet ortada.Burada da kişi / kimse / nefis şefaatinden bahsedilmekte.Bu tip şefaatin kabul edilmeyeceği net ve açık bir şekilde ortaya konmaktadır.
32:4 Allahu allathee khalaqa alssamawati waalarda wama baynahuma fee sittati ayyamin thumma istawa AAala alAAarshi ma lakum min doonihi min waliyyin wala shafeeAAin afala tatathakkaroona
32:4 Allah; gökleri, yeri ve ikisi arasinda olanlari alti günde yaratti, sonra arsa istiva etti. Sizin O'nun disinda bir yardimciniz ve sefaatçiniz yoktur. Yine de ögüt alip-düsünmeyecek misiniz?
Şimdi de gerçek şefaatin kime ait olduğuna bakalım,
39:43 Ami ittakhathoo min dooni Allahi shufaAAaa qul awalaw kanoo la yamlikoona shayan wala yaAAqiloona
39:43 Yoksa Allah'tan baska sefaat ediciler mi edindiler? De ki: "Ya onlar, hiç bir seye malik degillerse ve akil da erdiremiyorlarsa?"
39:44 Qul lillahi alshshafaAAatu jameeAAan lahu mulku alssamawati waalardi thumma ilayhi turjaAAoona
39:44 De ki: "Sefaatin tümü Allah'indir. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."
"al-shshafaAAatu jameeAAan" (şefaatin tümü) ibaresine dikkat edelim.Şefaat kelimesinin önündeki "el-" takısına yani harfi tarife dikkat edelim.Ve gerçek şefaatin tümünün Allah'a ait olduğunu görelim.
19:87 La yamlikoona alshshafaAAata illa mani ittakhatha AAinda alrrahmani AAahdan
Şefaate malik değildirler, El-Rahman'ın indinden ahit almışların dışındakiler.
Dikkat edin burada şefaat etme hakkından falan bahsedilmiyor, sadece şefaate malik yani sahip olmaktan bahsediliyor.Şefaate malik olanlar kimlermiş, El-Rahman'ın indinden ahit almışlar.
20:109 Yawmaithin la tanfaAAu alshshafaAAatu illa man athina lahu alrrahmanu waradiya lahu qawlan
20:109 O gün şefaat yarar sağlamaz, ancak Rahmânın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimse müstesnâ.
Dikkat edin başkasının şefaatinden bahsedilmiyor, Allah'ın şefatinin kimlere fayda sağlayacağından bahsediliyor.
34:23 Wala tanfaAAu alshshafaAAatu AAindahu illa liman athina lahu hatta itha fuzziAAa AAan quloobihim qaloo matha qala rabbukum qaloo alhaqqa wahuwa alAAaliyyu alkabeeru
34:23 O'nun indinde izinlinin dışında sefaat yarar saglamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine:) "Rabbiniz ne buyurdu?" derler, "Hak olani" derler. O, çok yücedir, çok büyüktür.
...
Açık ve seçik görüldüğü üzere Allah'ın şefaatinden başkasının şefaati kabul edilmez.Kısaca şefaatin tümü Allah'ındır.
39:44 Qul lillahi alshshafaAAatu jameeAAan lahu mulku alssamawati waalardi thumma ilayhi turjaAAoona
39:44 De ki: "Sefaatin tümü Allah'indir. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."
|