Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam,Allah Muhammed den misak almadımı dön bak bakalım Araf 7 ye.Bırak tiyatroyu da gerçekleri gör...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Rasih,

Asıl tiyatroyu bırakıp gerçekleri görmesi gereken sensin. Bu konuyu (ahzzab 7) yukarıda tartışmadık mı. Yine başa mı sarıyorsun. Kuranda 20 den fazla ayette misak sözcüğü geçer hepsi aynı olayı ifade etmek için mi kullanılıyor... İddialarınız çatırdayınca ortalığı bulandırmaya çalışıyorsun gibi bir izlenim edindim.

Uzun süre forumda moderatörlük yaptığım için taktiklerinizi ezbere biliyorum, işinize gelmeyen iletiler gündeme geldiğinde hemen peşpeşe anlamsız iletiler ile o iletiyi arka plana itmek te taktiklerinizden biri. Düzeltmeyi aynı ileti içinde de yapabilirdin.

Muhabbetle.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam

Ben polemik bilmem ama siz çok iyi yapıyorsunuz konuyu ithamlarla bulandırıp hemen karalama yöntemi.O ezbere bildiğin yöntemleri buraya da aktarıyorsun.Bende zannetmiştim ki elmuh bu konuyu güzelce tartışacak,yanılmışım.Aslında böyle bir beklenti içinde olmam hata.Daha öncede benzerlerini gördüm ve yaşadım.Sen Muhammed dende  misak alınmamıştır diyorsan haklısın kardeşim başka birşey demiyorum...

selam

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Rasih,

Ezbere bildiğim yöntemler içinde "ithamlarla bulandırma, karalama" iyi tanıdığım ama kullanmaya tenezzül etmediğim yöntemlerdendir. Savunmuş olduğunuz hiçbir fikri ithamla bulandırmadım, delillendirmiş olduğum tesbitlerim itham ve karalama olarak nitelendirilemez. Varsa alıntı yapıp göster. Metnin yazımına dahi özen göstererek açık açık cevapladım. Sağa sola çekip dallandırıp hedeften saptırma da yapmadım. Üstü kapalı, kaçak kaypak tek cümle kullanmadım. Dolayısı ile eğer bir bulanıklık olduğu iddiasında iseniz açık seçik, başa sarmadan, yeni deliller getirebilirsiniz ya da benim anlatım biçimimden dolayı kavramakta güçlük çektiğiniz bir cümlem varsa daha açık anlatmamı da isteyebilirsiniz.

Ancak asıl sorunun bu olmadığını düşünüyorum. Bu tartışmaya başlarken, ben ne delil getirirsem getireyim, fikirlerinizi değiştirme ihtimaliniz varmıydı...

Son bir gayretle bile anlattıklarımı çarpıtmaya kalkışmanız gözümden kaçmış değil. "Muhammed den de misak alınmamıştır" anlamında özetlenebilecek bir fikir ileri sürmediğimi gayet iyi biliyorsunuz. Ben Muhammed'den nasıl misak alındığını yukarıdaki iletilerde yeteri kadar anlattığımı umuyorum.

Muhabbetle.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

konyali Allah(c.c.) iyiyi doğruyu ve güzeli gösterir. insanlar buna uymaktan çekinir ve yanlış yola çabuk meyillenir. nefsine uyar. insan nefsine daha çok uyduğu ve yanlışa sürüklediği için kendini Allah(c.c.) onlara ilahi yolu yani doğru olan yolu gösterir. insanlar bunu yapmaktan çekinip Allah(c.c.) ın yoluna girenleride öldürmeye kalkarsa tabikide ölüm inkar edenlerin üzerine olur. insan ne yaparsa kendine yapar konyali ne yaparsa kendine. yaptıklarının cezasını veya mükafatını göreceksin unutma... bu arada bilmediğin şeyler hakkında hüküm vermeye kalkışma.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam,

Başlığı açmış kişi olarak 3:81 ayet-i kerimesindeki “Rasûl”ün Muhammed(a.s)’a işaret ettiğini “anlıyor” ve ayeti böyle “yorumluyorum”.

Daha öncede altını çizmeye çalıştım Kur’an’ı “bugün iniyormuşçasına” okumak veya Kur’an’ı anlamak için ona sürekli “burada bana ne söyleniyor?” sorusunu yöneltmek için “nesnel anlamı” gözden çıkarmış olmak gerekmektedir.

Kur’an’ı Kerim’in “nesnel anlamını” “gözetmemenin” yol açabileceği istismarın boyutlarını, başka bir ifadeyle, eline Kur’an’ı alıp “burada bana ne deniyor acaba?” diye soran insanların “muhayyille gücünü” göstermesi bakımından “bazı yorum” örneklerine bakmak oldukça öğretici olabilir.   

“Nesnel anlamın” en eski düşmanları “Zahiri” ve “Batıni” yaklaşımlardır. Bugünde durum bu şekildedir.

“Batiniliğin” Kur’an yorumunda hiçbir “nesnel ölçüte” başvurmaması karşılık; “Zahirilik” de metnin “lafzına sarılmak” suretiyle, metnin delaletini emniyet altına almış değildir. Çünkü Zahiri yaklaşım, Kur’an’ı Kerim’i  vahyin kalıbı olan lafızların taşıyamayacağı anlam yüklemelerine karşı hassasiyet göstermesinin yanında, “bir bağlam içerisinde anlam ifade eden “söz”ü”, “lafız”a indirgemek suretiyle, onu tarih boyutundan soyutlamıştır”. Zahiri yaklaşım, yalnızca dinsel metinlere değil ama aynı zamanda dil olgusuna da zahiri yaklaştığı için, dilin dolaylı anlatımlarını, en önemlisi “mecaz”ı da görmezden gelmektedir.

İhtiyaç duyduğu her şeyi Kur’an’ı Kerim’de görme; buna mukabil, kendi şartları açısından uygun olmayan hiçbir şeyin Kur’an’ı Kerim’de yer almayacağını vehmetme eğilimi olarak “anakronizm”e İslam tarihinin her döneminde rastlanabilir.  

Selam ve dua ile,

rıdvan