Yazanlarda |
|
Eren Erdem Uzman Uye
Katılma Tarihi: 30 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 484
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Eren arkadaşım,
Selamlar Değerli Hayrullah
Türkiyede yaşanan zulumler içerisinde başötrü/türban/vs. takıyorlar, saçını, vücudunu göstermek istemiyorlar diye üniversitelere alınmayan, DEVLET DAİRELERİNDE bu şekilde çalıştırılmay MAZLUM kadınlar var.
Katılıyorum, Cumhuriyet tarihi bu tip yaklaşımlar ile doludur. Bunların bütünü hatalıdır. Özellikle ''Türban''ı dinin gerekliliği olarak görmeyip, kültür-gelenek ürünü olarak gören biri olarak, adalet perspektifinden bakarak, bu geleneğin özgürce yaşanabileceğini düşünürüm. Bu noktada katılırım. Mazlumiyet, sadece bu alanlarda değil İKTİSADİ alanlarda da başgöstermektedir. Devlet eli ile ''Küresel sermaye ile ilişki kurma hastalığı'' en çok halk kitlelerini etkiler, ve zulüm her haneye girebilmiştir...
ilgili sitenin MANŞETİNE, bizim iktidar olduğumuz DÖNEMDE, KILIK kıyafete bakılmadan HERKES İSTEDİĞİ gibi yaşyabilecek, EŞİT HAKLARA sahip olacak bu ülkede şeklinde BİR YAZI yazabilir misiniz?
Ben, böyle bir yazı yazmam, ama şunu yazarım ''Bizim iktidar olduğumuz süreçte -ADALET- kavramı, her zümre için hayata geçecektir''. KAldı ki o site bir siyasi parti sitesi değil, bir yorum sitesidir. Bir elbise ''ana sorun değildir'', sorun adalettir.
Salih'in devesi değil sorun, suyunu paylaşmayan BİREYCİ toplumdur sorun.
KILIK kıyafet DEVRİMİ yanlış anlaşılmış, cumhuriyet tarihinde YANLIŞ uygulanmış diyebiliyor musunuz?
Kılık kıyafet devrimi, eleştirilebilir. Bir kültürü, tarihsel birikimi geride bırakmak, toplumsal reaksiyon üretir, bu doğrudur. Bunu eleştirmek yerinde olabilir.
Dediklerinizin 99'u doğru da olsa, 100. doğruyu SÖYLEYECEKMİSİNİZ?
Kimin ve neyin doğrusu ? sorunumuz budur. Hangi algının doğrusu ?
kurtuluş savaşında cephane taşırken, cumhireyet döneminde yakın zamana kadar hizmetçi, okullarda hademe iken problem olmayan BAŞörtüsü, eğitimli beyinlerin üzerine gelince problem oldu ya. Zorlukta kullanıldılar, bollukta ÖTEKİLEŞTİRİLDİLER ya.
KEMALİZM eleştirisi adlı makalemi okumanızı öneririm!
SAMİMİ, cevabını bekliyorum arkadaşım.
not: Bir hatırlatma, kurtuluş savaşından, bağımsızlık mücadelesinden önce DEVRİMLER yoktu, atalarımız TEHVİD bayrağı altında, SADECE Allah için mücadele ettiler, BAĞIMSIZLIK mücadelenizin arkasında Lutfen Forumu zor duruma sokmayalim DEVRİMLERİ olduğu müddetçe, ancak belirili bir AZINLIĞA bağımsızlık kazandırırsınız, o da BİRLEŞME olmaz, BÖLÜNME olur.
Selam ile,
|
Yukarı dön |
|
|
ebukerem Ayrıldı
Katılma Tarihi: 21 mart 2009 Gönderilenler: 483
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Metehan abi, Rad 11 diyorum başka bir şey demiyorum abi. beni ellere verme beni vur diyorum sana canım abim ..
Hayrullah dost, demişsinki
" Kurtuluş savaşından önce DEVRİMLER YOKTU...."
"Devrimler" den kastın şu ortaokul kitaplarında okutulanlar ise onlar, 1804 de başladı, 1839 da oldukça ciddi bir seviyeye ulaştı, 1909 da unsur ıslahına uğradılar, 1932 de kemale erdiler.
e FARK YOK MU DERSEN , OLMAZ OLUR MU : 28 Ekim akşamı "Yaşasın Padişahımız efendimiz" diyenler 29 ekim sabahı " Yaşasın Cumhuriyet" diye bağırdılar.
herhangi bir tarih kitabını okursan bu tesbihi orada göreceksin, kilit kelimeler : II.Mahmut, Mustafa Reşid Paşa, Tanzimat, Islahat, Beyoğlu, Yorginin Meyhanesi, Pera palas, Şeriye ve Evkaf, Meşrutiyet, İttihat ve Terakki v.d.,
hayat su dolu bir kap gibidir boşluk bulamazsın.
selam ile.
Not : Eren abi, kızma lütfen, ciddisi geliyor biraz daha sabır, ama demedi deme ağır olacak biraz.
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
|
Yukarı dön |
|
|
Eren Erdem Uzman Uye
Katılma Tarihi: 30 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 484
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Ebukerem,
el elden üstündür, ağır olsun; belki bir hatamızı görürüz de aklımız başımıza gelir.
Yeterki şu muhabbet ''seviyeli'' sürsün. Ben forumlardaki bu seviyesizlikten çok sıkıldım.
Allah basiretimizi açsın...
|
Yukarı dön |
|
|
ebukerem Ayrıldı
Katılma Tarihi: 21 mart 2009 Gönderilenler: 483
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Eren,
kusurumuza bakma, sürçü lisan ettik affola.
bir altlık okumak istersen şuna bir göz at istersen, hepsinde anlaşamasak da belki anlam bütünlüğümüz için bir başlangıç olabilir.
http://www.temizfikir.com/?p=130
selam ile.
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba eren,
Kemalizm ile ilgili makalenizi bulamadım sitenizden. linkini ekler misiniz?
ancak rastladığım başka bir makale şu idi ve bu yazı sitenin formatına uymamış kanaatimce.
http://www.bagimsizyorum.com/?mxz=haber&hid=309
çünkü tam bağımsızlık için SADECE ALLAH'A TAM KÖLELİK şarttır arkadaşım.
Daha önceki yazılarından, bir TV programındaki konuşmalarından, gösterdiğin emekten, harcadığın zamandan SAMİMİ olduğunu düşünüyorum.
Arkadaşım dikkat edilmesi gereken nokta MAÇA giderken MAŞA olmamak.
Kanaatimce, ilk çıkışınız daha SAMİMİ idi, MEŞHURLARI keşke VİTRİNE koymasaydınız.
Selam ile,
Ebu kerem kardeşim,
hangi devrimin!!!, ötekileştirmenin kimin zamanında, kim tarafından yapıldığını bilmiyorum. 1400 sene öncesi nasıl ZAN ise benim için, 80 sene öncesi de ZAN. Çünkü ben YAZILI tarihe güvenmiyorum kardeşim.
oradaki tespitim (çünkü tesbih sadece Allah içindir) milli mücadele döneminde (en azından anadoluda yapılan direnişte) birleştirici unsur DEVRİMLER, DEĞİŞİMLER değil, TEVHİD inancı idi ve başka bir ÜST KİMLİK haricinde anadolu topraklarında TAM birleşmenin MÜMKÜN olmayacağını düşünüyorum.
Selam ile,
Selam ile,
|
Yukarı dön |
|
|
ebukerem Ayrıldı
Katılma Tarihi: 21 mart 2009 Gönderilenler: 483
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hayrullah dost,
Bizanslılar yoktu hiç olmadı desem, Fatih diye biri yaşamadı desem???
önce şu algıyı düzeltmeliyiz :
Anadolu'da o dönemde bir BİRLİK oluştuysa ki ben bunun olmadığını görüyorum bunun TEVHİD birliği falan olmadığını, sağlanabilen kısıtlı anlaşmanın da PADİŞAH ve HALİFE nin kurtarılması üzerine kurulduğu ( ya da daha doğru tabirle figüranlara öyle yutturulduğu ) apaçık bilinmekte, sonraki iç hesaplaşmanın bir nedeni de budur.
neyse yeni yazı dizisinde daha detaylı ve somut beyyinelerle yazacağım o zaman derdimi belki anlatabilirim.
senin çok kullandığın YAŞAYAN SÜNNET, yazılı tarihin de üzerine çıkan bir delil senin için, bunu 1839-2009 arası da gözlemleyebilirsin eğer dikkatli bakarsan.
tesbih e gelince tabiki tüm tesbihlerin sonu Allah'a varır. "Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz." cümle içinde kullandığımız ara taneciklerin uyumu, tıkır tıkır akıp gitmesidir.
selam ile.
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ebukerem Yazdı:
Hayrullah dost,
Bizanslılar yoktu hiç olmadı desem, Fatih diye biri yaşamadı desem???
önce şu algıyı düzeltmeliyiz :
Anadolu'da o dönemde bir BİRLİK oluştuysa ki ben bunun olmadığını görüyorum bunun TEVHİD birliği falan olmadığını, sağlanabilen kısıtlı anlaşmanın da PADİŞAH ve HALİFE nin kurtarılması üzerine kurulduğu ( ya da daha doğru tabirle figüranlara öyle yutturulduğu ) apaçık bilinmekte, sonraki iç hesaplaşmanın bir nedeni de budur.
neyse yeni yazı dizisinde daha detaylı ve somut beyyinelerle yazacağım o zaman derdimi belki anlatabilirim.
senin çok kullandığın YAŞAYAN SÜNNET, yazılı tarihin de üzerine çıkan bir delil senin için, bunu 1839-2009 arası da gözlemleyebilirsin eğer dikkatli bakarsan.
tesbih e gelince tabiki tüm tesbihlerin sonu Allah'a varır. "Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz." cümle içinde kullandığımız ara taneciklerin uyumu, tıkır tıkır akıp gitmesidir.
selam ile. |
|
|
Sayın Ebukerem,
Tespitiniz doğrudur. İnsanlar padişahı ve Halifeliği kurtarmak için savaşmışlardır. Ama şu da bilinmelidir ki padişah ve Halife kavramı , o zamanın Anadolusunda Vatan millet kavramı ile eş bir kavramdır.
MK (Maalesef virüsten dolayı böyle yazmak zorunda kalıyorum. ) Ben halk devrimi yapıyorum. Önce Vatanı kurtarayım, sonra Cumhuriyet kurayım diye girmedi bu işe.
Cumhuriyet fikri ilk Enver Paşanın telaffuz ettiği bir şeydir. Talat paşa karşı çıkmış, engel omuştur. Yoksa İttihat ve Terakki memleketi yönetiyorken isteseydi bunu yapabilirdi. Yani MK dan evvel Osmanlıda hiç düşünülmedi, tartışılmadı, zikredilmedi diye bir şey yoktur. Hatta Kurtuluş Savaşı dönemi Sadrazamlarından Ali Rıza Paşa'nın , MK. hakkında yahu bunlar Cumhiriyet kurabilirler gibi bir laf ettiğini biliyorum.
MK. padişaha çok yakın bir askerdir. Ayrıca şahsi samimiyeti vardır. Kızkardeşini isteyecek , Sadrazamlık isteyecek kadar yakındırlar birbirine. Onun yaveridir. (yani sivildeki Özel Kalem müdürü gibi. )
Kurtuluş Savaşını örgütlemesi bir devlet operasyonudur. Kendisinden bu beklenmiştir. Nutuk ta bile yazar.Samsundan, Çine (Aydın) de ki birliklere emir verebilmektedir. Yani Anadoluya işini kolay yapabilecek maksimum yetki ile gönderilmiştir.
Savaştaki isyanlar,İngilizlerin kışkırtmasıdır. Milli mücadeleye inanmayan, zaman ve kaynak israfı olarak gören ingiliz muhip i bazı Hürriyet ve İtilafçılar ve bunların etkileyebildikleri kesimler de kulanılmıştır maalesef.
İngilizler Kurtuluş savaşına direk iştirak etmemiş, Yunanı taşeron olarak kullanmışlardır. Etselerdi bu mücadele başarılı olamazdı. Çünkü uçakları, makineli tüfekleri ve çok sayıda askeri vardı. O zamanın İngilteresini, bugünün Amerikası gibi düşünün.
Yunana İstanbulu vermemişlerdir. Bunun sebebi Çanakkale Savaşları zamanında (1915) İngilizlerin Sırbistana yardım için Selanik Limanını kullanmak istemeleri , Yunanlıların buna müsaade etmemesidir.(sanırım o sıralar Yunan birinci Dünya savaşına henüz katılmammıştı. Red gerekçesi buydu. ) . Müsaade ettiklerinde altı ay kadar bir süre geçmiş, ama iş işten geçmişti. İngiliz bunu hiç affetmedi. Kazaen bir yardım etselerdi yanmıştık ki ne yandık. İstanbul Yunana geçerdi.
Ayrıca Padişahın İstanbul da İngiliz elinde rehin olmasının sebebi bu İstanbulun Yunana verilme korkusudur.
İngiliz Yunanı kullandı, Sadece İzmir ve Egeyi verdi. İç isyanlarda çeşitli yerel muhalifleri kullandı. Yapacağı her şeyi yaptı. Bir yandan da Rusyadaki 1917 devriminin ne getirip ne götüreceğini hesaplamaya çalışıyordu. İstanbulu Yunana vermesi ile Rus'a vermesi arasında bir fark yoktu. Çünkü ikiside Hristiyanlığın Ortodox mezhebinden olmaları hasebiyle Yunan, Rus muhabbeti var.
Şİmdi Ebukerem arkadaşım ,
İyisin hoşsun , bilgi de dolusun. Ama ifadelerine yanlış duygular yansıtan kelimeler koyuyorsun ve bundan dolayı da tepki çekiyorsun. Ne demek figüranları kandırdı.
Bir empati yapalım. MK. nın yerine kendimizi koyalım. İttihat ve Terakki Ondan hoşlanmıyor. O kadar hoşlanmıyor ki ilk mecliste onun işlerine taş koyanlar Enverci (enver Paşa), ittihatçılıktan gelen milletvekilleri. Sakarya savaşını kazanamasa idi, Enver Paşa Batumdan gelecek ve Meclisin idaresini ele geçirecekti. Belki M.K. yı kurşuna dizdirecekti. Arada böyle bir düşmanlık var. Hürriyet ve İtilaf ta hoşlanmıyor. Zaten iç isyanlarda kullanılan adamlar hep Hürriyet ve İtilafın adamları. Adamların felsefesi bugün de yaşıyor, Türk siyasi tarihinin en önemli fikir akımıdır , zaten öteki de İttihad ve Terakki. O zamanki kadroları İngiliz Muhipi ve vatan haini(örneğin Damat Ferit Paşanın etrafındaki adamlar). Yani adam yönetimde söz sahibi hiç bir grup tarafından sevilmiyor.Ne İsaya ne de Musaya yaranamamış. Adama suyu geçerken değiştirilmemesi gereken at diye bakıyorlar. Suyu geçtikten sonra canına okuyacaklar.
Sadece bu bile Zaferden sonra iktidarı eline almasının sebebi olmaya yeter. Şahsi güvenlik, başka hiçbir şey değil. İnsanın canını kurtarmak istemesinden daha insancıl ne olabilir. Sizi Kurtuluş savaşında bile ayakta tutan şey iyi asker olmanız, düşmanlarınızın bile sizin sağlığınıza duacı olması. Yok sa bu ihtiyaç bir ortadan kalktığı gün, sen yoksun. Hem kullanılacağım. Hem başarılı olacağım. Hem de bana karşı bin türlü hainlik yapmış olanlara iktidarı teslim edeceğim. Onlar da bir punduna getirip, siyasi suikastle hayatıma son verecek.
Adam iktidarı eline almasına rağmen 1926 ta İttihat ve Terakki, Mk yı ortadan kaldırıyordu neredeyse. İç hesaplaşma , kandırmadan dolayı değil. MK deseydi ki Vatanı kurtardım, bundan sonra da padişah ta , halife de benim. Bunca hizmetten sonra bu benim hakkımdır dese bu iç hesaplaşma olmazdı. Ağalar En büyük dünyevi ağa Padişaha, Şeyhler en büyük Şeyh olan Halife ye itaat ederdi. Bu sıfatları toplayan bir adamın olmaması, hatta bu kavramların ortadan kalkması adamları boşlukta bıraktı. Bunalımın sebebi budur. Kandırma falan değil.
İç hesaplaşma İttihad ve Terakki ile Hürriyet ve İtilaf çekişmesi. Hürriyet ve İtilaf yerel feodal ağalara ve Şeyh, molla, din adamı gibi güçlere dayanıyordu.İstiklal mahkemelerinin astığı bir çok muhalif Osmanlı dönemindeki aşırı İttihatçı veya İtilafçı. Bunlar hakkında da çok bilgi verebilirim size.
Bakın Siz İttihat ve Terakki yi (Bugünkü CHP ve MHP ) , Hürriyet ve İtilafı (Terakkiperve Cumhuriyet Fırkası, Serbest Fırka, Demokrat parti, Adalet Partisi, Anap ve Ak parti ) tam tanımadan, felsefelerini bilmeden doğru bir analiz yapamazsınız. Ne bugünü, ne de dünü anlayabilirsiniz. Mesela halkımız neden İttihat ve Terakki yerine Hürriyet ve İtilaf a ilgi göstermektedir. Taa Abdülhamit döneminden gelen bir olaydır bu.
Sayın Ebu kerem bu başlık altında, emperyalizm ile, Tarihimizin 1808-2009 dönemi ile ilgili yorumlar yapmışsınız. Bu yorumlarınıza bazı eleştirel katkılarda bulunacağım. Eleştirel diyorum bazı yanlışlarınız var, katkı diyorum doğrularınız da var.
Herkese selamlar
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
Mircan Uzman Uye
Katılma Tarihi: 25 agustos 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1277
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Sevgili Kardeşim Eren,
Öncelikle iletime ilişkin eksik değerlendirme yapmışsın. İfadem tam olarak şu şekildeydi.,
İyisimi sadece Kur'an okuyalım ve okunmasını salık verelim. Ayetler fikirlerimizi destekleyici araç olmaktan ziyade apaçık amaç olsun.
Bu cümleden Kur'an okuyan bir kesimin hanifdostlar, hanifler veya benzeri tartışma platformlarına üye olup, salt tartışma odaklı bir birlikteliği oluşturması gerekliliğini çıkarmamalısın. Aksine cümlenin devamında Ayetler fikirlerimizi destekleyici araç olmaktan ziyade apaçık amaç olsun derken, bu sitede de muhatabı fazlasıyla bulunan tartışmayı amaç edinip, Kur'anı araç edinenleri de kasdetmiştim. Sırf tartışma pahasına Kur'an okuduğuna inandığım öyle çok isim var ki...
Evet, yine söylüyorum biz Kur'an OKUyalım ve OKUnması salık verelim. İlahi kelama muhatap olmuş bir topluluğun ifade ettiğin sorunlarla mücadelesi daha kolay olacaktır. Ve yine bu sayede meydana gelen ortak bilinç sayesinde batıl olan herşey yokolup gidecektir inancındayım. YNÖ İmam-ı Azam'ı anlattığı kitabının tanıtım programında onun hayatından bir anekdot aktarmıştı. Yanlış hatırlamıyorsam vaktin Emevi Halifesi, İmam-ı Azamı yanına çağırıp, heryerde bizi ve iktidarımızı kötülüyorsun bu tutumundan vazgeç diye uyarır. İmam-ı Azam ise, ben sizi kötülemiyor sadece Hakkı söylüyorum ve söylemeye devam edeceğim diye cevap verir. Ne kadar etkileyici. Öyle değil mi Sen Hakkı söylersen, ben Hakkı söylersem,....... sorun kalır mı ki?
Farklı siyasi yapılar arasında benzer simalar ifademe gelince, sanırım detaylandırmaya ihtiyaç yok. Sen beni oldukça iyi anladın.
Hitabetin oldukça kuvvetli ama dedim ya hiçbir slogan Rab'biminkiler kadar etkilemiyor beni.
Son olarak demişsin ki;
Eren Erdem Yazdı:
]
PEki, Filistindeki bebeğin günahı ne ?...........
Ne olacak bu işin sonu ? Hanifim diye bir İDDİA ortaya atanların çözümü ne ?
Bunların tartışmalı,
Melek kanadında asılı kalmak iyi değil, arada ayaklar yere değmeli.................
Biraz daha geniş düşünerek, geniş bir lisan ortaya koymak lazım.
Bunu ayıplamak AYIPTIR.
MAdem çok biliyorsunuz, yapın da görelim!!!
Öyle KLAVYE BAŞINDA haniflik olmaz...
Sokaklara çıkın, meydanlara çıkın, çarşıya pazara çıkın. |
|
|
Yaptıklarınızla belki bizlerede örnek olursunuz. Bu yönde gerçekleştirdiklerinizi duymaya ihtiyacımız var. Klavye başında Hanif olmayarak somut olarak ne değiştirdiniz? Mesala Eren Erdem ve arkadaşları Filistinde ölen çocuklar için ne yaptı veya kaç ölümü nasıl engelledi.
Sevgilerimle,
Şiblî
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ebukerem Yazdı:
Bu kemalistler, ulusalcılar, ülkücüler, türkücüler ya EMPERYALİST
kavramının manasını bilmiyorlar, ya da bu kendini bile bilmekten aciz, bayrağı
balonu sloganı görünce kendinden geçen sürüye, O kavramın ortak hafızadaki
olumsuz imajını yutturmaya kalkarak kendilerine taraftar toplamaya
çalışıyorlar.
bu adamların EMPERYALİZM'den bahsetmesi hele ona karşı savaştan falan
bahsetmesi buzağının annesini süsmeye kalkması gibi, hem emecem hem süsecem
hesabı.
eren erdem, o yukarıdaki yazdığın yazındaki ŞARTLAR bugün oluşmadı,
1839-2009..
sen DÜNYA EMPERYALİSTLERİNİN SAVAŞINA TARAF OLARAK KATILACAN ( hemi de
İmparatorluk adınla ), KAYBEDİNCE, KAZANANLARIN DİZAYNINA UYGUN OLARAK,
Kapitalist-laik-ulus devlet modeline evet diyecen, tüm modelini onlardan alacan sonra
bu tercihin asla kaçınılamayacak sonuçlarını tadınca ciyak ciyak bağıracan.. ve
diyecen ki ANTİ EMPERYALİSTİM... buna sadece gülerler.
MARKS - LENİN ve CHE 'de mezarlarında zıpır zıpır dönüp duracaklar.. :)siz anti emperyalist falan olamazsınız olsanız olsanız pastadan bize niye
yokçu olursunuz.
"Bir diğerini ezen sömüren ulus, özgür olamaz" Karl Marx
başka slogan bulun, bu olmuyor, sırıtıyor. bak tehlikeli adamları da
rahatsız ediyor, şimdi mazaAllah bir konuşmaya cesaret ederlerse perde yırtılır
ona göre, demedi deme İbrahim.
|
|
|
Sayın Ebukerem,
Emperyalizm kapitalizm
ve sanayii devrimi sonucunda ortaya çıkmış bir kavramdır. Sanayii devrimini
geçirmiş ülkeler (ingiltere, fransa, belçika, sonra Almanya , italya falan) kendi ülkelerine hammadde sağlamak amaçlı
özellikle Afrika kıtasına ve güney, güneydoğu Asya ya saldırmış, o
zamanlar devlet olmammış, kabileller
halinde yaşayan topluluklara hükmetmiş, onların doğal kaynaklarını sömürmüştür.
Bugün eski görünümde olmamakla birlikte, farklı görünümde
yine bu işler sürmektedir. Osmanlı , Avusturya Macaristan, Rus çarlığı ve hatta İspanya
imparatorluğu bunlar büyük tarım imparatorluklarıdır. Bunların çalışma tarzı
bir İngiltere, Fransa gibi değildir. Daha çok din veya ırki benzer devletler
bir aradadır. Mesela Avusturya macaristan
Katolik imparatorluğudur. Osmanlı müslüman ve ortodox hristiyan
devletler imparatorluğudur. Çünkü Osmanlı Bizansın yerini doldurmuş. Katolikler
karşısında ezilme, yok olma tehlikesi geçiren topluluklara Küçük Kaynarca
Anlaşması, Fransız ihtilali yıllarına kadar bir sığınak vazifesi görmüştür. Rus çarlığı Ortodox ve Slav birliğidir.Sibirya, Ukrayna,
Polonya, Beyaz Rusya vb. Daha sonra Türkistan ve Kafkasya toprakları,
Finlandiya vb. İspanya güney Amerikadaki
toprakları Şili, Arjantin, kolombiya, venezuela, bolivya vb. hepsi tarımsal
toraklardı. Mesafe uzaklığından buralar 1820 lerde bağımsızlığını kazandı. Bu tarımsal imparatorluklar o zamanki dünya şartlarının
gerektirdiği bir yapı idi. Hepsi imparatorluktu. Emperyal bir yapı idi. Ama bir İngiliz ,
Fransız, Belçika gibi hammadde sömürü amaçlı yapılar değildi. Örneğin koskoca
Rusya. Dünyanın yarısına hakim. Güçlü imparatorluk. Bir belçika kadar sömürü
yapamamıştır. Bu imparatorluklardan ayrılan devletler, kendi halklarına
işte Osmanlı bizi sömürdü, bize zulmetti, biz ondan geri kaldık. Yoksa çok
ileri giderdik. Hepsi şu Osmanlı yüzünden gibi name anlatmaktadır. Siz bir
Yunan, Bulgar milliyetçisi ile
konuşsanız , nasıl bir ırkçılık, nasıl kin, nasıl bir eziklik ve saçmalık
içinde olduklarını anlardınız. Bir Sırp bile çok daha olumlu konuşuyor, çünkü
Tarihlerinin Türklerle iyi zamanları olmuş, ama o da birden saçmalamaya
başlıyor. Çünkü bağımsızlığından beri sürekli Rusya yanlısı politika izleyen
bir devletçik. Araplarında bundan farklı baktığını düşünmüyorum.Yani adam Osmanlı beni sömürdü diyor. Ana sömürünün
katmerlinisi yapan İngiltere ve Amerikaya bir kelime etmiyor. Yes sir, Emret
Sahip çekiyor.
Şimdi bu bilgiden hareketle, Osmanlı ne balkanları, ne de
Arapları sömürmedi. Sömüremedi. Belki tam bu Arap toprakları bir işe
yarayacaktı. İngiliz aldı elimizden.O savaşa katılmak zorundaydık. Balkan savaşında o Yunan
adalarını donanmammızın zayıflığı yüzünden Yunana kaptırdık. BU yüzden
Anadoluda kampanya açıldı. Halktan para toplandı. Yavuz, Midilli gemisi gibi
modern savaş gemileri İngiltere tersanelerine Ismarlandı. Hem parası peşin
ödendi. Ama savaş başlayınca Churcil bu gemileri Osmanlıya vermedi. Ee hadi Askeri açıdan sakınca gördün, parayı
geri ver bari. O da yok. Kendini nasıl hissedersin. Fena halde kazıklanmış
hissetmezmisin. Almanya ne yaptı. Hem bu gemilerin muadili iki gemi verdi.
Hem de bu pek bilinmez ama Enver Paşa ile ilgili gazetelerde çıkan bir yazı
dizisinde okumuştum. (Emin değilim ama Hürriyet ve Murat Bardakçı olabilir.
) Bu İngilize kaptırdığımız parayı
Almandan aynen almış. Bu Para aynen İstanbula geldikten ve Osmanlı hazinesine girdikten sonra,
Almanlar yanında savaşa girmiş.
Türk Tarihçileri, Osmanlının hiçbir zaman körükörüne Almanya
yanında savaşa girmek istemediğini, İngiltere, Fransa ile ittifak yapmak için
çok çalıştığını, ama İngiltere ve Fransanın buna hiçbir zaman yanaşmadığını
yazarlar. Kazıklanmışlık psikolojisi ile tarafsızlığını da
koruyamadın. Boğazların üzerinde olman, Rusyanın ikmal yolları üzerinde olman
nedeniyle mutlaka o savaşa seni bulaştrabilirlerdi. Yani Osmanlı o savaşa, canı gönülden, aman pastadan pay
alayım, bir koyayım üç alayım düşüncesiyle falan katılmamıştır. Kaybedince
Kazananların Dizaynı ile Kapitalist, Laik, ulus devlet olmuşuz. Bunun
kaybetmeyle alakası yok. Bu konu kapitülasyonlarla alakalı. Osmanlı da İttihat
ve Terakki iktidara geldikten sonra tek taraflı olarak Kapitülasyonları
kaldırdı. Buna en çok ta Almanya tepki
verdi ki bizim en yakın müttefikimizdi. Bakın bu kapitülasyonların bize ekonomik zararları yanında
milli egemenliğimize nasıl zararı oluyordu. Örneğin bir Osmanlı vatandaşı
müslüman ile gene vatandaş katolik ermeni nin hukuki problemi olsun. Ermeni
senin mahkemeni kabul etmiyordu. Diyordu ki orası dini mahkeme , ben katolik im
ve ermeniyim. Ben dini mahkeme kabul etmem. Ee ne yapacağız. Fransız
konsolosluğunda yargılanacağız. Peki bir müslüman olarak sen kendi ülkende
yabancı mahkemede yargılanmak istermisin. Hadi yargılandın, buna güvenirmisin.
Hadi güvendin, senin milli egemenliğin ne oldu. Bir de
bu azınlıkların son yüzyılda sana karşı şişmesi hep bu yüzden. Bunlardan kimin haberi var . Kendi
memleketinde yargı gücün yok, lüzumsuz dayak yiyorsun. Bunlardan haberiniz var
mı. İşte bu sebeblerle zaten her alanda laik hukuka geçmek
durumundaydın. Çünkü bundan dolayı kendi azınlık hristiyan nufusuna karşı bile
milli egemenliğin ayaklar altında , yargı gücün yok. Yok batı hayranı Osmanlı aydınları dini hukuku kaldırmışmış.
Külliyen yalan. Senin Milli görüşçü aydınların daha Fransız devrimini anlamamış,
Aydınlanmayı anlamamış. Yahu biz niye bütün bir 19 yüzyıl, 20 . yüzyıl boyunca
içerde, dışarda, evde, işte niye dayak yiyorduk u anlamamış insanlar. Bundan 20 sene önce bir gün
televizyonda bir açıkoturumda Şevket Kazan çıktı. Adalet bakanlığı yapmış
insan. Dedi ki biz işte memlekette her azınlığın kendi hukuku olmasını
savunuyoruz. Yahudi yahudi hukukuyla, ermeni ermeni hukukuyla kendini yönetsin.
İslam bunu destekler falan. Nasıl sinirlendim anlatamam. Bunlarda aydınlanma
düşüncesi en ufak bir bilgi kırıntısı olarak bile yok. O dediği şeyin Osmanlıda
uygulandığından ve memleketi ne rezil durumlara soktuğundan bile bihaber adam.
Bir de Adalet bakanlığı yapmış siyasetçi. Lozanda da
kapütülasyonlar müzakere edildi. Türkiye kaldırılacak dedi. İngiltere
Laik hukuka geçme şartı koydu. Türkiye zaten bunu yapacaktı. Kabul etti. Öyle
eskisi gibi Türk başka mahkemede, Ermeni, yahudi başka mahkemede falan
yargılanamazdı. Ebukerem in dizayn dediği olay budur. Sen kapütülasyonlardan
kurtulma karşılığı (az bir şey değildir. ) , laik hukuka geçme sözü vermişsin.
(zaten İttihat ve terakki bunu yapacaktı. ) . Bunu da yaptın. Hatta yaparken Lozan
anlaşması uyarınca İngiltere hukukçular heyeti gönderdi. Bu heyet beş sene (1928)
e kadar çalıştı. Bunun kaçınılmaz, dayanılmaz ne sonucu varmış. Nesine ciyak
ciyak bağırıyorsun anlamadım. Tam tersine senin çok hayrına olmuş bir olaydır.
Bir kere milli egemenliğini kazandın. Bir kere Avrupa topluluğuna başvururken
laik ve Batı avrupa hukuku grubu içinde
olman senin için büyük bir avantaj. siz anti emperyalist falan olamazsınız
olsanız olsanız pastadan bize niye yokçu olursunuz.
Yani olsak ne olmasak ne. Etin ne budun ne. Adın mülayim sert olsan ne yazar hesabı. Biz
ancak anladığımız işlerde öbür ülkelerde ihale alırız, ticaret yaparız falan.
Bunu Amerika , Batılı ileri ülkeler yanıda, Çin, Hindistan da yapıyor. Onların
yanın da yeni bir güç olarak bizler de bir çok ülkede iş yapıyoruz. Ne Osmanlı
gibi bir şey hayal ediyoruz, Ne İngiltere gibi sömürgecilk. Makul iş hayatı ,
ticaret ten, hatta hizmetten başka hiçbir
şey beklemiyoruz. Örneğin Fethullah hocanın diğer ülkelerdeki okulları çok
hoşuma gidiyor. Allah bu hizmeti kurandan da, yapanlardan da razı olsun. Bunlar
benim gözümde Türk Robert College leridir. "Bir diğerini ezen
sömüren ulus, özgür olamaz" Karl Marx
Türkiye olarak kimseyi ezip sömürdüğümüz yok. Tam tersine
sömürüldüğümüz konular varsa onlardan kurtulmaya çalışıyoruz.
Bu kemalistler,
ulusalcılar, ülkücüler, türkücüler Bak kardeşim, Sen milliyetçiliği ırkçılık olarak algılıyorsun. Onun için
bu kavramlara ters bakıyorsun. Her şeyi ırkçılık, şovenlik bağlamında
değerlendiriyorsun. Türkiyedeki insanların kendi ırklarını sevme şekli ırkçı
değildir. Irkçılık İslama terstir. Ben Türküm
dediğim zaman ters mi. Atalarım Osmanlı ne güzel işler yapmış, onları çok
seviyorum demek ters mi. Eller aya , biz yaya demek ters mi. Tek hayranlık duyduğumuz Amerikandır, Almandır vb. Adamlar
ne güzel çalışmışlar. Ne güzel işler yapmışlar. Benim halkım da onlar gibi
kurallara uysa da şu ülke daha güzel, daha güvenli olsa demek ters mi dir. Benim
halkım kimseyi küçük görmez, kimseden de
kompleks duymaz. Bu onun kültüründeki İslami damardır. Bu ona yetmektedir.
Biz Türkiyedeki herkesi seviyoruz. Vatandaş ayırmayız.Bizim Türkiye dışında da
kimse ile derdimiz yok. Yunanı da
severiz Ermeniyi de. İstediğimiz halkların birbiriyle daha çok temas edip,
önyargılarını yıkması.Sen ırkçılığı görmemişsin. Çok merak edersen Almanyaya git.
Biraz Almanlarla arkadaşlık kur, hatta biraz Rusları falan tanı. Mesela Akdeniz
akşamlarında turist gruplarına karış. Neyin ne olduğunu anla. Ondan sonra ırkçılıktır, şovenliktir falan konuş.
Şimdi Ebukerem arkadaşım bana 1979 lu yılların huzursuz ,
arayan, saldıran insanlarını hatırlatıyor. 1979 nere 2009 ne otuz sene olmuş. Otuz sene önce tartıştığımız konularla hala
karşılaşmak, bunları konuşmak bana nostaljik geliyor.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
ebukerem Ayrıldı
Katılma Tarihi: 21 mart 2009 Gönderilenler: 483
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sn. Saffet Metin,
Öncelikle yazılanlara değer verip vakit ayırdığınız ve detaylı cevaplar yazdığınız için teşekkür ederim.
Burada sizinkilerle uyuşan ya da çelişen düşüncelerimi parça parça yazmak yerine, uzun zamandır üzerinde araştırma yaptığım ve yazımının tamamlanma aşamasının sonun yaklaştığım GLOBAL DÜNYA DÜZENİ ve İLK 4 AŞAMASI ( 1789 - 2020 ) yazı dizisininde topluca açıklamak istiyorum.
Burada sadece şunu belirtmekle yetineceğim. Bir konunun BİNLERCE MANTIKLI AÇIKLAMASI OLABİLİR ancak ALLAH'A GÖRE ( yani bizim düzlemimizde İSLAM'A göre ) BUNLARDAN SADECE BİR TANESİ HAKK'DIR, diğerleri mantıklı fakat yanlıştır yani batıldır.
Sizi bir kupa ile bir şey içerken görenlere " Sn. Metin ne içiyor? " sorusuna binlerce mantıklı cevap verilecektir. Su, Kahve, Çay, Meyvesuyu, Bira, Limonata, Gazoz, Kola, Şerbet... v.b. BU CEVAPLARIN HEPSİ MANTIKLIDIR, MAKULDÜR. siz o kupanın içinde Kahve içiyorsanız SADECE KAHVE CEVABI HAKK OLANDIR. diğerleri makul ve mantıklı da olsalar YANLIŞTIR BATILDIR.
Paradigmamız ve nihayi HEDEFİMİZ tüm davranışlarımızı, söylemlerimizi ve tutumlarımızı BELİRLER.
Kuran'da çok geçen ayetlerden biri olan " In huve illa zikrun lil alemin" de bir manası ile tam da bu demek olsa gerektir.
" ŞÜPHESİZ O ( vahiy-kuran-islam ) TÜM İNSANLAR İÇİN BİR PARADİGMADIR " ve biliriz ki Kuran'ın bir fonksiyonu da FURKAN yani HAKKI BATILDAN ayırandır.
selam ile.
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
|
Yukarı dön |
|
|
|
|