Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
EVRENİN VARLIĞI VE OLUŞUMU 3 BÖLÜMDEN OLUŞMAKTADIR...
25 VE 26.SAYFALARDA 3 BÖLÜMÜ AYRINTILARI İLE VERİLMEKTEDİR..
Evrenin varlığı Allah’ın varlığının ta kendisidir.
Allah, varlığının üç hali ve üç benliğiyle evreni kapsayıp, kuşatıp ve doldurmaktadır.
Allah’ın varlığı sınırsız ve sonsuz olduğu için, evren de onunla varolduğundan dolayı sınırsız ve sonsuzdur. Düşünce nasıl sınırsız ve sonsuzsa, Allah’ın ve evrenin varlığı da aynı şekilde sınırsız ve sonsuzdur.
Allah, ezeli ve ebedi olduğu için, evren de onunla varolduğundan dolayı ezeli ve ebedidir.
Allah’ın varlığının bir başlangıç zamanı ve bir sonu olmadığı için, evrenin de bir başlangıç zamanı ve bir sonu yoktur. Ancak, madde alemindeki her varlığın ve her oluşumun bir başlangıç zamanı olduğu kadar, bir sonu ve bir ömrü de vardır. Bu süre ve zaman, oluşum ve varlıkların barındırdıkları öz enerjileriyle orantılıdır.
Evrendeki her şey, Allah’ın varlığıyla varolduğu için, asla yok olmaz, yok edilemez. Ancak, onun kurduğu yasa olan “sürekli oluşum ve dönüşüm yasası” ile, madde alemindeki her şey değişime ve dönüşüme uğrar veya uğratılabilir.
Evrende ve madde aleminde varolan her şey, Allah’ın varlığıyla vardır ve Allah’ın varlığının üç hali ve üç benliğinin çeşitli tezahürleriyle madde alemindeki her şey vücuda gelmiştir. Bu nedenle, hiçbir şey yok olmaz veya yok edilemez. Çünkü, varolan şey varlıktır ve asla yok olmaz veya yokluğa çevrilemez. Aynı zamanda yoktan hiçbir şey varolmaz ve var edilemez. Eğer, var edilseydi o yokluk olmaz varlık olurdu. Yokluk hiçliktir ve hiçbir şeydir. Onun için, yokluktan varlık türetilemez. Allah ise, başlı başına varlıktır. Madde alemini oluşturan her nesne ve oluşum da, onun varlık enerjisinin çeşitli tezahürleridirler. Bu enerji üç evrede öbekleşerek somutlaşıp maddeye dönüşür ve zamanı geldiğinde de tekrar enerjiye dönüşerek görünmez olur. Her şey bu iki hal arasında sürekli gidip gelir ve bir oluşup bir dönüşerek madde ve enerji dengesi hep korunur.
Allah ve onun varlık enerjisi ezeli ve ebedidir. Madde aleminde oluşan oluşum ve nesneler, şekil itibariyle ezeli ve ebedi değildirler. Ancak, sürekli oluşum ve dönüşümle madde alemindeki her şey, sürekli değişime ve dönüşüme uğrayıp yenilendiği için, genel itibariyle madde alemi de, top yekun haliyle ezeli ve ebedidir.
Evren, madde değil, Allah’ın sınırsız ve sonsuz olan varlık enerjisiyle dolu olan sınırsız ve sonsuz bir mekandır. Madde alemi de bu enerjinin yüzde birinden daha azıyla oluşmuştur. Ki, sürekli oluşum ve dönüşümle bu madde ve enerji dengesi de hep korunmaktadır.
Okyanus nasıl suyla dolu olan bir mekan ise ve suda oluşan canlılar okyanustaki suyun yüzde birini geçmiyorlarsa, evrende de durum aynıdır. Ayrıca, okyanustaki canlıların hareket ve devinmeleri sonucu birbirlerine yaklaşıp veya uzaklaşmalarıyla nasıl okyanus büyüyüp küçülmüyorsa, evrende oluşan oluşumların devinimleri esnasında birbirlerine yaklaşmaları veya birbirlerinden uzaklaşmalarıyla da evren genişleyip veya büzüşmez.
Evreni kapsayan ve varlığın alt benliğini oluşturan ilksel enerji zerrecikleri, varlığın en küçük birimleri olduklarından dolayı görülemezler, parçalanamazlar, yok edilemezler, engellenemezler, durdurulamazlar, alı konulamazlar ve asla değişime uğratılıp dönüştürülemezler. Evrende ve madde aleminde bu zerrecikleri tutup durdurabilecek kadar yoğun hiçbir şey yoktur. Canlı varlıkların ruhunu oluşturan öz enerjileri, ilksel enerji zerreciklerinden oluştuğu için, her nesne, her varlık ve her oluşumdan kolayca ve etkilenmeden geçerler.
Madde aleminde varolan her şey, “sürekli oluşum ve dönüşüm” yasasıyla yenilenmektedir ve bu ebediyen böyle sürüp gitmektedir. Onun için, madde alemi de, bu hali ve bu yönü ile ezeli ve ebedidir.
İlksel enerji zerrecikleri dışında madde alemindeki her şey değişime ve dönüşüme uğramaktadır. Böylece, varolan her varlık oluşumunu tamamladığı andan itibaren enerji kaybederek dönüşmeye başlar. Bu durum canlı, cansız her şeyde aynıdır. Bu şekilde evrendeki her şey sürekli oluşum ve dönüşüm ilkesiyle değişime ve dönüşüme uğrayarak, varlığını ebediyen sürdürür.
Allah’ın varlığının bir başlangıcı ve bir sonu olmadığı için, madde aleminin ve evrenin de bir başlangıcı ve bir sonu yoktur. Ancak, madde alemindeki her nesne ve her oluşumun bir başlangıcı ve bir sonu vardır. Her şey, sürekli oluşum ve dönüşüm ilke ve yasası doğrultusunda varolup devinir ve zamanı gelince de dönüşüme uğrayarak yeni bir şekle bürünerek yenilenir.
Evren, sadece madde aleminden ibaret değil, enerji ile dolu olan bir mekandır. Evreni madde olarak algılayanlar, maddenin çeşitli hal ve hareketlerinden dolayı yanılgıya düşerek evrenin genişlediği veya büzüşebileceği fikrine kapılmışlardır. Ki, bu evreni bilmemekten kaynaklanıyor.
Madde alemindeki her şey, ilksel enerji zerreciklerinin sadece yüzde biriyle hatta daha azıyla oluşmuştur. Madde alemi asla evrendeki enerjinin yüzde birini geçmez. Sürekli oluşum ve dönüşümlerle bir yandan oluşumlara yeni zerrecikler katılırken, bir yandan da topluluktan ayrılan yeni zerreciklerle enerji ve madde dengesi hep korunur.
Okyanus, nasıl suyla dolu olan bir mekansa ve sudan oluşan canlılar okyanustaki suyun yüzde birini geçmiyorlarsa, evrende de durum aynıdır. Aksi halde, giderek dengesizlik olur ve evrendeki madde çoğalarak düzenli olan varlığını muhafaza edemez.
Allah’ın evreni kapsayıp dolduran varlığının üç benliğinin oluşturduğu şekil ve aşamaları kısaca şöyle adlandırıp özetleyebiliriz.
ALLAH’IN EVRENDEKİ VARLIĞININ ÜÇ HALİ VE ÜÇ BENLİĞİ ŞUNLARDIR.
1. ALT BENLİK 2. ORTA BENLİK 3. ÜST BENLİK
Allah, varlığının bu üç hali ve üç benliğiyle evreni ve evrende oluşan her şeyi kapsayıp kuşatmaktadır. Evrende oluşan her şey, ilahi sistem ve nizam doğrultusunda “sürekli oluşum ve dönüşüm” yasası ile oluşup devinerek varlığını sürdürür. Bu yasa, Allah’ın koyduğu ilahi yasa ve kural olduğundan dolayı değiştirilemez veya değişime uğratılamaz. Evrende varolan her şey, bu yasa doğrultusunda oluşup devinir ve dönüşüme doğru giderek hep yenilenir. Allah’ın varlığının üç hali ve üç benliğinin açılımlarını kısaca şöyle açıklayıp özetleyebiliriz.
a) Alt benlik: Madde öncesi enerji boyutu. Allah’ın varlığının alt benliği, madde öncesi alem ve enerji boyutudur. Yani, evreni kapsayıp dolduran ilksel enerji zerrecikleri Allah’ın varlığının alt benliğini oluşturan enerji boyutudurlar. Onun için görünmez, dokunulmaz, hissedilmez veya zarar verilmezlerdir.
b) Orta benlik: Madde alemi. Allah’ın varlığının orta benliği madde alemi ve görüntüler dünyasıdır. İlksel enerji zerreciklerini oluşturan alt benliğin çeşitli evrelerle öbekleşip varlık ve nesneleri oluşturmasıyla alt benlikten orta benlik tezahür etmiş olur.
c) Üst benlik: Saf ışık, saf nur, kutsal ruh.. Allah’ın varlığının üst benliği ise, saf nur, saf ışık, saf arınmışlık, kutsal ruh ve ol deme kudreti özünde olan, her şeyin ve bütün güzelliklerin doruk noktasıdır. Yani alt benliği oluşturan enerji boyutunun çeşitli evrelerle orta benliğe dönüşüp, madde alemindeki varlık ve nesneleri oluşturmasından sonra oluşan hareketli yaşamın evrimini tamamlayıp insan boyutuna ulaştıktan sonra, insanların özgür akıl ve iradeleriyle arınarak ruhlarını saflaştırıp, saf enerji, saf ışık, saf nur yapmalarıyla Allah’ın varlığının üst benliği tecelli etmiş olur. Böylece; varlık, oluşum gayesinin doruğuna ulaşmış olup, sonsuz yaşam ve sonsuz güzelliklere nail olur.
Evrendeki bütün oluşum ve dönüşümlerin sebebi ilahi nurun ve üst benliğin tecelli etmesi içindir. Ki, ancak insanda saf ruh, saf nur, saf ışık ve üst benlik tecelli ve tezahür eder. Onun için, insan varlığın özüdür. Bu nedenle, gelişmiş bir akla ve kullanabileceği bir iradeye sahiptir. Böylelikle her şeyi değerlendirip yanlış ve kötülüklerini özgür akıl ve iradesiyle bırakarak arınıp, ruhunun negatif yönünü pozitife çevirerek, saflaştırıp Allah’a sunarak görevini layıkıyla yerine getirip tamamlamış olur. Bu yüzden insan varlığın üst aşaması, en üstün unsuru ve Allah’ın suretidir. Çünkü, İnsanda ancak Allah’ın üst benliği tecelli eder.
İnsanın Allah’ın yeryüzündeki sureti olmasının sebebi budur. İnsan onun varlığının özüdür ki onun saf nuru ve saf ışığı insanda tecelli ettiği için, insan en gelişmiş varlıktır. Kendini bilen ve bulan insan, ancak layıkıyla insan olabilir ve bu yolda hizmet edip doruğa ulaşabilir.
Evren ve evrendeki oluşumlar kısaca bu şekilde açıklanıp özetlenebilir.
MEHMET AKYOL
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
Evrenin varlığı Allah’ın varlığının ta kendisidir.
Allah, varlığının üç hali ve üç benliğiyle evreni kapsayıp, kuşatıp ve doldurmaktadır.
Allah’ın
varlığı sınırsız ve sonsuz olduğu için, evren de onunla varolduğundan
dolayı sınırsız ve sonsuzdur. Düşünce nasıl sınırsız ve sonsuzsa,
Allah’ın ve evrenin varlığı da aynı şekilde sınırsız ve sonsuzdur.
Allah, ezeli ve ebedi olduğu için, evren de onunla varolduğundan dolayı ezeli ve ebedidir.
Selam,
Goruse saygi duymakla birlikte;Yanlis bir giris, cikarim olmus bence...
Yok eger(kitap, peygamber, din olmaksizin) sadece ve sadece bir yaraticinin varligina inaniyorsa kisi;
Evren ve ustundekiler olmasa da, Allah varligi mevcuttur.Yaratici, yarattigini yok etme luksune de sahiptir. Ezel-Ebed olan bir varligin, varligini idame ettirebilmesi icin evren'e ihtiyaci yoktur.
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Farklı bir düşünce olduğu için bu konu üzerinden tartışmaya değer buldum ve astım..
Lakin fatır/41 e dayanarak evrenin kalmayacağını söylemenizi anlayamadım...çünkü anlatılmak istenen evren değil bildiğimizi yer ve gök tür.
Madde enerji birlikteliği yani birbirlerine dönüşümü göz önünde tutulduğunda söyledikleri de mantıklı geldi bana..ama üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur..
Evrendeki oluşumun dönüşüm sağlayarak ilerlediğini belirtmiş ve öz'ün kaybolmadığını ayrıntıları ile sunmuş bizlere..tabi ben bu makaleye katılıyormuyum diye soracak olursan kafamda yerleşik bir öodel halen yok..
Allah'ın sürekli ayrı tutulduğu klasik bir mantık ve asırlarca bu böyle dillendirilmiş..peki gerçekten kavramlar doğru analiz ediliyormu oda ayrı bir tartışma konusu..
Özellikle bilim yönünden donanımlı bir kardeşimizin burada olup bizlere net çizgiler çizmesini çok isterdim..
Bir dönemler cin13 kardeşimiz vardı..
Bu konu tamamıyla halen içime sinmiş bir mesele değil.
İstiyorumki tam hazmedeyim...geleneksel argümanlar elbette ortadadır..ama birde bilimsel yönü ile desteklenen tezleride dinlemek kötü olmasa gerek diye düşünüyorum..
selamlar..
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
Şimdi ayette geçen semavat'ı gökler olarak yorumlayıp bunun evrenin tamamını kapsadığını iddia edenler çıkabilir..belkide öyledir ..ama başka ayetlerde semavata baktığımızda farklı anlamlar çıkıyor..
örneğin talak/12 de geçen semavat fatır/41 de farklı şekilde ele alınıyor.
اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَا 78;ٍ وَمِنَ الْأَرْض 16; مِثْلَهُ 06;َّ يَتَنَزّ 14;لُ الْأَمْر 15; بَيْنَهُ 06;َّ لِتَعْلَ 05;ُوا أَنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اللَّهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا Allah O'dur ki, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yaratmıştır. Emir/iş ve oluş onlar arasında sürekli iner ki, Allah'ın her şeye kadir olduğunu ve Allah'ın bilgi bakımından her şeyi kuşattığını bilesiniz.
Allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye tutuyor. Yemin olsun, eğer çöküp giderlerse, O'ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Halîm'dir O, Gafûr'dur.
şimdi eğer semavat gökler ise bir ayette yedi gökten bahsediyor ki buda dünyanın atmosfer tabakalırıdır .Eğer yedi gök den kasıt atmosferimizin katmanları değilse evrende yedi gök anlamında bilimsel bir destek bugüne değin duymadım.Halen Allah'ın evrende hem içkin hemde aşkın bir varlık olarak tanımlıyorum ama m.akyol beyin anlatmış oldukları düşünülmeye değer şeyler diye buluyorum.Mutlaka bu konu hakkında söyleyecekleri olanlarda vardır...büyük bir memnuniyetle onları okumaya ve faydalanmaya hazırım..şimdiden teşekkürler
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
Ben klasik dusunenlerden degilim bahsettigin noktayi, ama ustteki aciklama ozellikle giris kismi, tatmin etmedi dusunce bazinda..
Fatir/41 sadece basit bir ornektir. Gunesin durulmesini de ornekleyebiliriz.
Madde enerji donusumu dogru. Ama bizim evren dedigimiz, zaten O'nun yarattigi ve gosterdigi bir yansimadir. Tamam madde enerjiye, enerji de maddeye doner,yaratim da donusur, ama bunun olusabilmesi icin once yaratilmasi lazim.En azindan, bir kereye mahsus olmak uzere (mesela madde)
Gunesi durdu mesela.. Evrende ne kalacak? Hangi sistem calisir? Dahasi evrenin ne oldugunu tam olarak bilmiyoruz ki %100 dogruluk payiyla.. Kozmoloji insanin gozlemleyebildigidir cunku.
En basit mantik olarak,bagimsiz bir yaratici varliktan soz ediyorsak, O'nun varligini bir yaratilmisa endeksleyemeyiz diye dusunuyorum. Giris kismini yanlis bulmamin gerekcesi bu..
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Þimdi ayette geçen semavat'ý gökler olarak yorumlayýp bunun evrenin tamamýný kapsadýðýný iddia edenler çýkabilir..belkide öyledir ..ama baþka ayetlerde semavata baktýðýmýzda farklý anlamlar çýkýyor..
örneðin talak/12 de geçen semavat fatýr/41 de farklý þekilde ele alýnýyor.
اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَا 78;ٍ وَمِنَ الْأَرْض 16; مِثْلَهُ 06;َّ يَتَنَزّ 14;لُ الْأَمْر 15; بَيْنَهُ 06;َّ لِتَعْلَ 05;ُوا أَنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اللَّهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا Allah O'dur ki, yedi göðü ve yerden de onlarýn benzerini yaratmýþtýr. Emir/iþ ve oluþ onlar arasýnda sürekli iner ki, Allah'ýn her þeye kadir olduðunu ve Allah'ýn bilgi bakýmýndan her þeyi kuþattýðýný bilesiniz.
Allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye tutuyor. Yemin olsun, eðer çöküp giderlerse, O'ndan baþka hiç kimse onlarý tutamaz. Halîm'dir O, Gafûr'dur.
þimdi eðer semavat gökler ise bir ayette yedi gökten bahsediyor ki buda dünyanýn atmosfer tabakalýrýdýr .Eðer yedi gök den kasýt atmosferimizin katmanlarý deðilse evrende yedi gök anlamýnda bilimsel bir destek bugüne deðin duymadým.Halen Allah'ýn evrende hem içkin hemde aþkýn bir varlýk olarak tanýmlýyorum ama m.akyol beyin anlatmýþ olduklarý düþünülmeye deðer þeyler diye buluyorum.Mutlaka bu konu hakkýnda söyleyecekleri olanlarda vardýr...büyük bir memnuniyetle onlarý okumaya ve faydalanmaya hazýrým..þimdiden teþekkürler
Selam, Yok, gok ve yer'den ibaret algilamiyorum evreni.. :)
Atmosfer tabakalarini isaret ettigine nasil eminsin mesela? Evren dunyadan mi ibaret? Yercekimi yok oldugunda atmosfer ne olur?
Veya evrende yedi gok olmayisina dair delilin ne?
Kozmoloji ise, o insanin gozlemleyebildigi sadece.. Ya gozlemleyemedikleri?
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Geçmişte kendimce bazı bilim dergiler'ini okurken böyle birşeye rast gelemdim atmfosferin dışında evrende yedi göğün oluşuna dair..
insan zihni zaten sınırlıdır herşeyi bulacak diye birşey yok..kendisine belirlenen yolda aklını kullanarak bazı gerçekleri bulacaktır..ama insan 17/85 gereği evrenin sırlarına vakıf olamıyacaktır..
Neticede ben bir kozmoloji uzamanı değilim:))bunu en baştan ifade ettim..
Dünya dediğimiz şey görünen kısmı..mutlaka farklı yaşamlarda mevcuttur..bilim şimdlik mevcut gezegenler'in dışıdna bir mesafe katetmiş değildir ama katmetmiyeceği anlamına gelmez..daha bu yıl içerisidne milyonlarca ışık hızı yılı uzaklıkta bir gezegenin varlığından bahsettiler..daha kimbilir neler vardır neler:))
Evrende yedi göğün olduğuna ilişkin bilimsel veriler bilmiyorum..:))varsada anlatan olursada cahilliğimizi gidermiş oluruz en azından:)
Ben şuna inanıyorum..eğer biz evrende imtihan için geldiysek ve Allah'ın kainat kitabındaki işaretlerle kendisine ulaşacaksak mutlaka bizler'e göklerin kapısıda açılacaktır..ayetler enfus ve afakta hak olduğu kulların kalbinde tasdiklenecektir..
Rabb'in sistemi doğduğumuz andan itibaren bizler'e göz kıromaktadır..önemli olan o kırpmaları yakalayabilecek ferasete sahip olabilmektir.
Ayrıca bir önceki sayfada da belirttiğim üzere güneş dünyamız için belirleyicidr..Evren için belirleyiciliği sözkonusu olamaz..
Evren içerisidne daha önceden okuduğum kadarıyla güneşten daha büyük yıldızların mevcut olduğunu biliyoruz bilisel açıdan..
bugünlük bu kadar yeter sevgili sasha:))
yarın devam etmek üzere esen kalın..
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
bildiğim kadarıyla şu an kabul edilen(bigbang) teoride 15 milyar önce tüm maddeler tek parçaydı. büyük patlamadan sonra oluşumlar hızlandı zamanla atomların vs oluştuğu düşünülüyor. ana parçadan kopan parçaların ise hala kendi içinde patlamalar yaparak bölündüğü ve uzayın sürekli genişlediği düşünülüyor.( 15milyar yıl hesabıda bundan gelen radyasyonun ölçümü ile yapılmış).. binlerce galaksi içinde bir galakside, o galaksideki bir gezegende, gezegendeki milyonlarca türden biri olan insan türü, ve netice de 7milayar insanın içinde bir beyiniz. bu açıdan düşününce akıl almıyor tüm evrenin sahibi Allah ve ona karşılık sorumluluk hissedeen insan.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma