Yazanlarda |
|
UlulEbsar Uzman Uye
Katılma Tarihi: 26 mayis 2010 Yer: Micronesia Gönderilenler: 352
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Aslında Alak suresi ilk 5 Ayetten sonrası için Medeni olduğu söyleniyor.
Asr ve İNŞİRÂH (ŞERH) (094) ASR (103) birarada yani tek sure gibi ...Birçok surenin bitiş ve başlangıcında bu izlenim var.
Musanın Turda Ateşi görmesi ise defalarca tekrar ediliyor ve sanki boşluk dolduruluyor izlenimi yaratıyor.
Hacc ve Maide ise birbirine girmiş gibi görünüyor?
Bana göre Maide ve Enam da bağlantılı...
Maidenin konusu ÇEVRECİLİK...Ama kimse İslamda çevre bahsini konuşma gereği dahi duymaz. İhram gibi,saç tıraş etme gibi eylemler Hint/Ganj nehri rituellerini çağrıştırıyor. ve hadis külliyatında "ilim çinde dahi olsa bulunuz" ifadesine rağmen Kuranda koskoca Doğu kültüne-Budizme hiç atıfda bulunulmamış olmasını nasıl karşılıyorsunuz?
__________________ Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
|
Yukarı dön |
|
|
Yorumcu Uzman Uye
Katılma Tarihi: 08 mart 2010 Gönderilenler: 171
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kur"an hiç bir yerleşik kültüre hitap etmez.Yoksa sen böyle bir ayet mi farkettin?
Ancak Kur"an,orta doğu(Anadolu,Mısır,Filistin,Arap yarımadası.v.s.)insanını,diğer insanlara üstün kıldığını söyler.Bu üstünlük"te insanı açıdan değil.Verilen bilgi veya imkanlar açısındandır.Çünkü peygamberler öncelikle bu toplumlardan çıkmış ve peygamberler,temel bir çok ilmin,ilk oğretici ve uygulayıcıları olmuşlardır.
Başta tarım,madencilik,yapı ve atom ilmi olmak üzere,hemen hemen tüm bilimler,dünya"ya buralardan yayılmıştır.Yani bu yörelerin insanları vahye,yani bilgiye ilk elden ulaşmış oldukları için,Allah bu yörelerin insanlarına,sizi bütün alemlere üstün kıldım demektedir.
Selam ile
|
Yukarı dön |
|
|
ibrahim-40 Newbie
Katılma Tarihi: 04 haziran 2010 Yer: Almanya Gönderilenler: 20
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selamlar..
Kutsal metinler (ilahi kelam, vahy) ilkeleri itibari ile evrensel, metinlerin insasi ve verdigi haberler itibari ilede tarihseldir....
saygilar
|
Yukarı dön |
|
|
ibrahim-40 Newbie
Katılma Tarihi: 04 haziran 2010 Yer: Almanya Gönderilenler: 20
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
slm..
Ben sahsen Mushafta korundugu belirtilen zikir ve 30 Rum 30 da zikredilen Fitrat olgusunuda paylasalim diyorum...
tesekkürler
|
Yukarı dön |
|
|
UlulEbsar Uzman Uye
Katılma Tarihi: 26 mayis 2010 Yer: Micronesia Gönderilenler: 352
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Budist,Krişna ve Brahman olmak üzere 3 milyar insandan bahsediyorum.
Bunlar insan ...5000-7000 yıl geçmişe giden yazılı belgeleri var.Bunlar OT değil,İNSAN... Budhanın,Krişnanın "peygamber" olmadığına dair deliliniz nedir? İyi araştırınız bakalım İsrailoğullarının Ataları nereden gelmiş? İbrahimin Hindistan taraflarına yolu düşmüş mü? Arabistan kimin sömürgesiymiş eski dünyada? Yemenin önemi neymiş? Ümeyyeoğullarının ATAsı kimmiş? Kureyş ile Köpekbalığı arasında ne gibi bir Alaka kurabillirsin ki?
Selam ile...
__________________ Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
|
Yukarı dön |
|
|
isimsiz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 haziran 2010 Gönderilenler: 137
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba
[Hicr/6]: “Ve dediler ki: “Ey kendisine zikir indirilen! Sen kesinlikle mecnunsun.”
[Hicr/9]: “Şüphesiz Biz; o zikri Biz indirdik. Ve elbette Biz onun için koruyucularız.”
Ayetlere göre “zikr”in Kur’ân olduğu açıktır. Bana göre konuşulması gereken bu korumanın kapsamıdır. Bu koruma, Muhammed Peygamber’e inen vahyin – vahye muhatap olduğu süre boyunca – engellenemeyeceği, değiştirilemeyeceğine dair bir vaat midir, yoksa Din Günü’ne kadar geçerli olacak olan yazılı metnin muhafazası mıdır? Konuyla ilgili iki ayet dikkat çekicidir:
[Muzzemmil/4]: …ve Kûr’ân’ı tertil et (düzgünce düzene koy)!
[Furkan/32]: Ve inkâr edenler: “Kur’ân ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi?” dediler. Biz onu senin kalbine sabitleyelim diye böyle [indirdik] ve güzelce düzenleyerek tertil ettik.
Muzzemmil süresinde Peygambere tertil emri verilmiştir. Yani Peygamber süreleri, ayetleri birbirine karıştırmadan, sıralı bir şekilde, güzelce düzenleyecektir. Ayrıca Rabbimiz Furkan süresinde de Kur’ân’ın tertilli olduğunu belirtmektedir. Ancak elimizde bulunan mushafların ise tertilli olmadığı açıktır. Buradan çıkan diğer bir soruda bu tertil işinin koruma kapsamında olup olmadığıdır. (Ki Rabbimiz dileseydi, Kur'ân, tertilli, birtakım kıraat farklılıkları olmadan da günümüze kadar ulaşırdı.)
En doğrusunu Allah bilir. Devam etmek dileğiyle...
Selam
|
Yukarı dön |
|
|
Yorumcu Uzman Uye
Katılma Tarihi: 08 mart 2010 Gönderilenler: 171
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
isimsiz Yazdı:
Merhaba
[Hicr/6]: “Ve dediler ki: “Ey kendisine zikir indirilen! Sen kesinlikle mecnunsun.”
[Hicr/9]: “Şüphesiz Biz; o zikri Biz indirdik. Ve elbette Biz onun için koruyucularız.”
Ayetlere göre “zikr”in Kur’ân olduğu açıktır. Bana göre konuşulması gereken bu korumanın kapsamıdır. Bu koruma, Muhammed Peygamber’e inen vahyin – vahye muhatap olduğu süre boyunca – engellenemeyeceği, değiştirilemeyeceğine dair bir vaat midir, yoksa Din Günü’ne kadar geçerli olacak olan yazılı metnin muhafazası mıdır? Konuyla ilgili iki ayet dikkat çekicidir:
[Muzzemmil/4]: …ve Kûr’ân’ı tertil et (düzgünce düzene koy)!
[Furkan/32]: Ve inkâr edenler: “Kur’ân ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi?” dediler. Biz onu senin kalbine sabitleyelim diye böyle [indirdik] ve güzelce düzenleyerek tertil ettik.
Muzzemmil süresinde Peygambere tertil emri verilmiştir. Yani Peygamber süreleri, ayetleri birbirine karıştırmadan, sıralı bir şekilde, güzelce düzenleyecektir. Ayrıca Rabbimiz Furkan süresinde de Kur’ân’ın tertilli olduğunu belirtmektedir. Ancak elimizde bulunan mushafların ise tertilli olmadığı açıktır. Buradan çıkan diğer bir soruda bu tertil işinin koruma kapsamında olup olmadığıdır. (Ki Rabbimiz dileseydi, Kur'ân, tertilli, birtakım kıraat farklılıkları olmadan da günümüze kadar ulaşırdı.)
En doğrusunu Allah bilir. Devam etmek dileğiyle...
Selam |
|
|
Kur"an"ı tertil üzere okumanın ne olduğu tartışılır.Bana göre,tertil üzere okumak,ayetleri güncelleştirerek ve canlandırarak okumaktır.Yani ayetleri veya ayetlerin anlattığı olayları sahneleyerek veya senaryo ederek okumaktır.
Bana göre de,Kur"an"ın da zikir olduğu tartışılmaz.Söz konusu ayetin sözünü ettiği ve koruduk dediği kitap,yazılı Kur"an"ı da içerir,içermektedir.
Bana göre Kur"an,önce binlerce,sonrada dünya"ya dağılmış onbinlerce insanın hafızalarına kaydedilerek korunmuş ve korunmaya devam etmektedir.
Allah ve peygamberin izlediği bu sitrateji,Kur"an"ın korunması için,dünya çapında bir otokontrol oluşturmüş ve oluşturmaktadır.
Size,defalarca şahit olduğum bir şey anlatayım.
Bazı Kur"an"larda baskı hataları olabilmektedir.Bazı kelimeler yanlış veya eksik yazılabilmekte veya imla hatası diyebileceğimiz,bazı yanlışlar olabilmektedir.Ancak bu tür Kur"an"lar piyasada hiç bir sorun yaratmamaktadır.Hafız veya din adamaları,bu tür baskı hatalarını hemen farketmekte,farkedebilmektedir.Tesbit ettikleri bir hatayı,ya hiç dikkate almamaktadırlar,ya da ellerindeki Kur"an"larda,elle düzeltmektedirler.
Kur"an"ın nasıl korunduğu veya Kur"an"ın korunmasıyla ilgili,size ilginç bir örnek vereyim.
İnsanlar için ilk kurulan ev,Mekke(Bekke)de olandır.Alemlere uğur,bereket ve hidayet kaynağı olarak kurulmuştur.3/96
Mekke"nin göbeğinde,sizi onlara galip getirdikten sonra onların ellerini sizden,sizin ellerinizi onlardan çeken O"dur.Allah yaptıklarınızı görmektedir.48/24
İslam dünyası,yukarda verdiğim iki ayetinde aynı yerden söz ettiğine inanmaktadır.Bundan dolayı,dünyadaki tüm çevirilerde,ilk ayetteki bekke kelimesi,Mekke olarak yazılmaktadır.Halbuki,kelimenin orijinali bekke"dir ve tüm orijinal Kur"anlarda bekke olarak yazılmış,yazılmakta ve bekke olarak okunmaktadır.
Halbu ki, bir çok islam alimi,ilk verdiğim ayetteki kelimenin aslının Mekke olduğunu ve vaktiyle yapılmış,bir imla hatası sonucu Bekke diye yazıldığına inanmaktadır.Bir çok Arap din adamlarıda böyle düşünmektedir.Ama buna rağmen,sözünü ettiğim otokontrolden dolayı,orijinal Kur"an"larda,kelimeyi,dünyada okunduğu gibi,yani Bekke olarak yazmakta,yazmak zorunda kalmaktadırlar.
Tabii,ben kendimden emin olduğum kadar eminimki,kelimenin orijinali Bekke"dir.Yani kelimenin Bekke diye yazılmış veya okunuyor olması,asla bir imla hatası sonucu falan değildir.Çünkü kelimenin dikkat çektiği yerler,birbirinin müteşabihi,yani birbirinin muadili yerler olup,apayri yerlerdir.
Kur"an"a bir harf veya bir kelime ilave etmek,edebilmek mümkün olsaydı,gerçekten de imla hatası gibi duran bu kelimeyi müslümanlar düzeltirdi,düzeltmek isterdi.
Bilmem,meramımı açıklayabildim mi?
Selam ile.
|
Yukarı dön |
|
|
isimsiz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 haziran 2010 Gönderilenler: 137
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba
Sayın Yorumcu,
Kur"an"ı tertil üzere okumanın ne olduğu tartışılır.Bana göre,tertil üzere okumak,ayetleri güncelleştirerek ve canlandırarak okumaktır.Yani ayetleri veya ayetlerin anlattığı olayları sahneleyerek veya senaryo ederek okumaktır. demişsiniz ki, buna katılmıyorum.
Benim değindiğim şey, Kur’ân’ı tertil üzere okumak değil, Kur’ân’ın tertil üzere indirilmesi (Furkan/32) ve Peygambere de bu emrin verilmesiydi (Muzzemmil/4). Bu noktada tertil sözcüğünü iyi anlamak gerekiyor.
Tertil sözcüğünün Müfredat (1) ve Lisanül-Arab’taki (2) tanımları şöyledir:
1. Bir nesnenin cüzlerinin bir araya toplanarak, bir cüzü aralıksız, kesintisiz diğerini takip edecek şekilde, düzenli ya da doğru bir istikamet izlemesi ve düzgün bir şekilde yerleştirilmesi, sıraya konması, dizilmesi veya düzenlenmesi.
2. Tertil sözcüğü; Bir şeyin tertibinin güzelliği demektir. Bu sözcük bedevînin dilinde "Bir şeyden birinin diğerine karışmaması, tarak dişi gibi birbirine karışmamış, karışmayan" anlamına gelir. Bu durum, “muhkem, kuvvetli, sımsıkı olma'nın zıddıdır." Meselâ dişlerin tertil'i, "dişlerin seyrek bir şekilde düzene konulmuş, dizilmiş olması" demektir ve bu sözcük Arapçada "güzel dizilmiş dişler" manasında da kullanılır.
Bana göre meallerde verilen "Kur’ân okuma" anlamı yanlıştır. Peygambere verilen tertil emri, Kur’ân ayetlerinin düzenlenmesi, sıralanması, tertiplenmesiyle ile ilgilidir. Sadece bu ayetten bile Peygamberin Kur’ân’ı yazdığı/yazdırdığı anlaşılabilir. Peki, Rabbimiz Kur’ân’ı tertil ettiğini söylemiş ve Peygambere de bu emri vermişse, elimizdeki mushaflar neden tertilli değildir? (Tabi, bazıları elimizdeki mushafların tertilli olduğunu düşünebilir. Ancak günümüzde mushafların iniş sırasına göre ve klasik sıraya göre olmak üzere farklı şekillerde düzenlenmesi bile bu anlamda bir koruma gerçekleşmediğinin ispatıdır. Ki, ileride başka sıralamaların da oluşturulmayacağını bilemeyiz.)
Bununla birlikte sizin de bahsettiğiniz baskı, imla hatalarının ve okunuş farklılıklarının Kur’ân’a zarar vermediğini, akıl yoluyla bunların aşılabileceğini, – ki bunun örneklerini bu sitede de görüyoruz – Kur’ân’a bütüncül yaklaşıp ciddi araştırmalar yapanlar için tertil probleminin de bir sorun teşkil etmediğini düşünüyorum. (Kur’ân’la yeni muhatap olanlar için bu bir sorun gibi görünse de samimiyetle bu sorun da aşılabilir.)
Tekrar Hicr/9 ayetine dönecek olursak; [Hicr/9]: “Şüphesiz Biz; o zikri Biz indirdik. Ve elbette Biz onun için koruyucularız.” İşte mesele, bu ayetin bahsettiği koruyuculuğun kapsamıdır. Kur’ân’ı açıpta “bu ayet Allah’tan olmayabilir” diyebileceğim tek bir ayet yoktur. Ortada bir koruma vardır. Ancak bu korumanın Hicr/9 da bahsedilenden farklı bir koruma olabileceğini düşünüyorum.
En doğrusunu Allah bilir.
Selam
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
şimdi şunumu demek istiyorsunuz kuran korunmuştur ama sırası değil yani ayetler karışık yerli yersiz yerlerindedir bu yüzden de anlam kayması gereksiz olabilecek bi düzenleme ve anlatış tarzı vardır ve bu anlatış tarzından dolayı ben ve benim gibi bazı insanlar kuran kimin sözüdür diye sorgularlar
eğerki kurandaki düzen sağlanmış olsa idi
ben ve benim gibi düşünenler azalacak ve kafamızdaki soru işaretlerinin birçoğu kalkacaktı
|
Yukarı dön |
|
|
Yorumcu Uzman Uye
Katılma Tarihi: 08 mart 2010 Gönderilenler: 171
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
isimsiz Yazdı:
Merhaba
Sayın Yorumcu,
Kur"an"ı tertil üzere okumanın ne olduğu tartışılır.Bana göre,tertil üzere okumak,ayetleri güncelleştirerek ve canlandırarak okumaktır.Yani ayetleri veya ayetlerin anlattığı olayları sahneleyerek veya senaryo ederek okumaktır. demişsiniz ki, buna katılmıyorum.
Benim değindiğim şey, Kur’ân’ı tertil üzere okumak değil, Kur’ân’ın tertil üzere indirilmesi (Furkan/32) ve Peygambere de bu emrin verilmesiydi (Muzzemmil/4). Bu noktada tertil sözcüğünü iyi anlamak gerekiyor.
Tertil sözcüğünün Müfredat (1) ve Lisanül-Arab’taki (2) tanımları şöyledir:
1. Bir nesnenin cüzlerinin bir araya toplanarak, bir cüzü aralıksız, kesintisiz diğerini takip edecek şekilde, düzenli ya da doğru bir istikamet izlemesi ve düzgün bir şekilde yerleştirilmesi, sıraya konması, dizilmesi veya düzenlenmesi.
2. Tertil sözcüğü; Bir şeyin tertibinin güzelliği demektir. Bu sözcük bedevînin dilinde "Bir şeyden birinin diğerine karışmaması, tarak dişi gibi birbirine karışmamış, karışmayan" anlamına gelir. Bu durum, “muhkem, kuvvetli, sımsıkı olma'nın zıddıdır." Meselâ dişlerin tertil'i, "dişlerin seyrek bir şekilde düzene konulmuş, dizilmiş olması" demektir ve bu sözcük Arapçada "güzel dizilmiş dişler" manasında da kullanılır.
Bana göre meallerde verilen "Kur’ân okuma" anlamı yanlıştır. Peygambere verilen tertil emri, Kur’ân ayetlerinin düzenlenmesi, sıralanması, tertiplenmesiyle ile ilgilidir. Sadece bu ayetten bile Peygamberin Kur’ân’ı yazdığı/yazdırdığı anlaşılabilir. Peki, Rabbimiz Kur’ân’ı tertil ettiğini söylemiş ve Peygambere de bu emri vermişse, elimizdeki mushaflar neden tertilli değildir? (Tabi, bazıları elimizdeki mushafların tertilli olduğunu düşünebilir. Ancak günümüzde mushafların iniş sırasına göre ve klasik sıraya göre olmak üzere farklı şekillerde düzenlenmesi bile bu anlamda bir koruma gerçekleşmediğinin ispatıdır. Ki, ileride başka sıralamaların da oluşturulmayacağını bilemeyiz.)
Bununla birlikte sizin de bahsettiğiniz baskı, imla hatalarının ve okunuş farklılıklarının Kur’ân’a zarar vermediğini, akıl yoluyla bunların aşılabileceğini, – ki bunun örneklerini bu sitede de görüyoruz – Kur’ân’a bütüncül yaklaşıp ciddi araştırmalar yapanlar için tertil probleminin de bir sorun teşkil etmediğini düşünüyorum. (Kur’ân’la yeni muhatap olanlar için bu bir sorun gibi görünse de samimiyetle bu sorun da aşılabilir.)
Tekrar Hicr/9 ayetine dönecek olursak; [Hicr/9]: “Şüphesiz Biz; o zikri Biz indirdik. Ve elbette Biz onun için koruyucularız.” İşte mesele, bu ayetin bahsettiği koruyuculuğun kapsamıdır. Kur’ân’ı açıpta “bu ayet Allah’tan olmayabilir” diyebileceğim tek bir ayet yoktur. Ortada bir koruma vardır. Ancak bu korumanın Hicr/9 da bahsedilenden farklı bir koruma olabileceğini düşünüyorum.
En doğrusunu Allah bilir.
Selam |
|
|
Sevgili ismsiz kardeşim.Ben rivayetlerden,lugatlerden falan nefret ederim.Ben,anlaşılmak için,illa da rivayet veya lugatlere ihtiyaç duyan bir kitaba itibar etmem.Hele vahiy olduğunu hiç kabul etmem.
Şimdi sana tertilin ne olduğunu,Kur"an"ın nasıl açıkladığını göstereyim.
Ey örtüsüne bürünen.Gecenin BİR BÖLÜMÜNDE kalk.Gecenin YARISINDA,YAHUT BUNDAN BİRAZ EKSİLT.veya BUNU ARTIR ve Kur"an"ı tertil et.73/1,2,3,4.
Bu verdiğim ayetlerin,ifadelerine dikkat et.Çok ilgi cekici değilmidirler.Edebi açıdan ayetlerin ifadelerinde bir sorun yok mu? Ayetlerin ifadeleri,sana biraz çocuksu gelmiyor mu?
Biz birine böyle bir şey söyleyecek olsak,normalde,"gecenin bir kısmında kalk ve Kur"an"ı tertil et" deriz dimi.Ya da "geceleri uyan ve Kur"an"ı tertil et" deriz,dimi?
Ama ayet öyle değil.Ayet,sanki bozuk plak gibi,geceye takılıp kalmış.Gecenin,bir bölümüne,yarısına,ilk yarısının yarısına,ikinci yarısının yarısına,sabaha yakın kısmına,akşama yakın kısmına dikkat çekerek,bizi adeta gecede gezdiriyor.
Ayet böyle yaparak,tertilin ne olduğunu veya tertil üzere okumanın nasıl olduğunu,yani tertil kelimesinin lugat anlamını veriyor.Yani ayet geceyi bütün boyutlarıyla gözümüze sokuyor.Yani olayı tasvir ederek anlatıyor.Diğer bir ifade ile olayı tefsir ediyor.
Zaten,tefsir kelimesi ile,tertil kelimesi,birbiriyle müteşabih bir çift kelimedir.
Sizden ricam.Kur"an kelimelerini lugatlara bakarak anlamlandırmaya çalışma.Kelimelere Kur"an"ın yüklediği anlamları,yüklemeye çalış.Ya da böyle yapmayı öğrenmeye çalış.
Selam ile
|
Yukarı dön |
|
|
|
|