HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: Gökte olay var! Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Çarpıtıyor dediğim ayetleri ayrıca ele alayım, Allah isterse. Bazı kelimeler konusunda şu ana kadar aldığım notlar ise şöyle:

 

SİYAM: toplumu geliştirmek için atılması gereken adımların adı.

SİYAM insanın beceri edinme günleridir (are the Days of Acquring Capabilities).

 

Bir kısım ulemaya göre ŞEHR yılın on ikide biri anlamında "ay"dır çünkü yılın ayları "meşhur"dur.

 

Abdurrahman hocam,  AY kamerî yılda bazan 29, bazan 30 gündür; şemsî yılda ise 28, 29, 30, 31 yani "ay"ın uzunluğu değişir. ŞEHR ise gökteki ay dünyayı bir kez dolanınca geçen süredir; saniye sektirmez: 29 gün 12 saat 44 dakika 3 saniye; "şehr"in uzunluğu asla değişmez.

 

ŞEHRLER dolunaylardır ve yukarda orda hep var onlar. Yılın ayları ise örneğin yıldız takviminin esas aldığı yılda yok. O yıl aylardan değil 28 menzilden oluşuyor.

 

Gökteki ŞEHRLER ilahen yaratılmıştır; güneş yılını ve ay yılını oluşturan AYLAR ise beşeren düzenlenir.

 

Kısacası, ancak bir kara cahil yılın on ikide birine ŞEHR der.

 

"Şehr"in başka bir anlamı: kanlı bıçaklı kavga (a situation which involves bloodshed). O yüzden ŞEHRİL HARÂM: normal koşullarda yasak olan durum.

 

RAMAZÂN: 1.aşırı sıcak, 2.kılıcı bileğlemek

ŞEHRU RAMAZÂN: saldırganlık   

 

Şehru ramazân (2:185) = leyletes siyâm (2:187). Mevcut yoz durumdur bu.

LEYLETES SİYÂM: insanların kötülüğe engel olup iyiliği yaydıkları ve kendilerini geliştirdikleri dönem. Dinen gerkeken işte bu.

 

NİSÂ (2:187): toplumun alt tabakası, ezilenler

REFESE: aşağılamak, sömürüp ezmek

 

BÂŞİR:

1.doğrudan iletişim kurmak (lafzî anlam)

2.1.birisiyle buluşmak, 2.2.güzel haber vermek (mecazî).

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

hasakcay Yazdı:
Kitabı önerene "Kitabın Arapçasına e-kitap olarak ulaşılabiliyor mu, yardım eder misiniz?" diye sordum. Cevap bekliyorum.

O arkadaşın cevabı: "Özür dilerim, bu konuda bilgim yok. Ama her halde aastana foruma sorulabilir." Abdurrahman hocam, özür dilerim. Aramaya devam edeceğim.

Başka birisi "Arkadaşınız önce şunu okusun!" deyip kendi yazısını önerdi. Dr Zaman'ın abdestle ilgili açıklamalarını eleştiriyor (http://www.islam-and-muslims.com/Critique-Dr-Zaman-Ablution. pdf). "O zat atıyor!" havasında. 

Sevgi ile.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

ve kulû veşrabû hattâ yetebeyyene lekumul haytul ebyadu minel haytıl esvedi minel fecr: Allah’ın buyruklarına vâkıf olup uyun ki onların aydınlatan ışığı toplumun yanlış gelenek ve inanışlarını sizin açığa çıkarıp ortadan kaldırmanıza yarasın.

 

summe etimmus sıyâme ilel leyl: Sonra karanlık tümüyle yok oluncaya kadar o Siyâmı tamamına erdirin.

 

Bir başka deyişle, yanlışı doğrudan seçmemiz yetmez. Kuran’ı kullanarak bütün o Gece’yi (toplumun kararan yanlarını) Siyâmın etkisi altına sokmalıyız.  Lütfen "el-Leyl"in özel isim olduğunu görelim. Her gündüzün sonunda tanık olduğumuz sıradan bir gece değil o. Özel bir gece. İnsan haklarının çiğnendiği ve toplumun alt tabakasının sömürüldüğü vakitlerin hepsi Kuranen "Kara Gece"dir.

 

Bu yenilenme programını Allah’ın Kitabı’ndaki bilgiyi doğru anlayanlar yaşama geçirir yalnızca. Vaktinden önce açıklanan her güzel haber sorun ve karmaşa yaratır. Program, sorumlular tarafından Kuran’ın öğretileri uyarınca geliştirilip uygulanıncaya kadar söz ve umut vermenin yararı yoktur. Tutulamayan sözler yalnızca üzüntüye yol açar. O yüzden Allah diyor ki:

 

ve lâ tubâşirûhunne ve entum âkifûne fîl mesâcid: Kendiniz Allah’ın buyruklarını henüz öğrenip uygulamakta iken asla söz vermeyin.  

tilke hudûdullâh: Allah’ın sınırlaması bunlar ya da Allah'ın çizdiği sınırlar. fe lâ takrabûhâ: Onlara yaklaşmayın; onları aşmayın!

 

İşte bu. Allah’ın insan hakları konusundaki buyruklarına dair yanlış ya da sağlıksız beklentiler üretmek istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Allah’ın çizdiği sınırlar (tilke hudûdullâh) Allah’ın hüküm ve buyruklarıdır. Bunlar (tilke), mescidlere atıftır. Çünkü mescidler kelimesinden sonraki ifade: Bunlar Allah’ın yaptığı sınırlamadır (tilke hudûdullâh). O halde mescidler Allah’ın sınırlarıdır (hudûd).

 

Görüldüğü üzere bir kimsenin bir şeye yaklaşmasını durdurmanın iki gerekçesi var. O şey o kişi için tehlikelidir; o kişi o şey için tehlikelidir. Burada iki tehlike de mevcut. Eğer toplum yenilenme programının getirisini vaktinden önce haber alırsa başarı riske girer. Programı uygulayanlar zarar görebilir ve, sonuç olarak, yararlanacak olanlar kaybeder.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Emeğiniz için teşekkürler hocam. O arkadaş ne diye önce abdestle ilgili eleştirisini okumamı istedi? Kamar'ın abdestle ilgili görüşlerini ve ona yapılan eleştiriyi merak ettim.

Kamar, ayetleri bölmeden, tek parça halinde çevirmemiş mi? Gördüğüm kadarıyla toplu meallerini de vermiş ayetlerin. Meallerini de bir arada verseniz.   

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

O arkadaşa göre, Dr Zaman hiçbir kaynağa dayanmaksızın işkembeden atıyor. İlgili ayetlerin mukayesesi yok, ayetlere sadakat yok, Arapçanın eski sözlükleri yok. Abdesti nasıl açıklıyorsa savmı öyle açıklıyor. Abdest örnektir.

 

Dr Zaman ayetleri bütün olarak yalnızca geleneksel çevirileri eleştirirken veriyor; kendisi parça parça tercüme ediyor. Ama biz çeviriyi bütün olarak görmek için o parçaları bir araya getirebiliriz.

 

*

 

Şimdi kelimelerin doğru anlamlarına göre 2:187’yi tercüme edelim.

 

Uhılle lekum leyletes sıyâmir refesu ilâ nisâikum: Çaresizleri aşağılamanız dikta devrinin karanlık gecelerinde helal hale getirilmişti.

 

İnsan haklarının çiğnendiği o devirde çaresizlerin ezilmesini toplum onaylıyordu sanki. Mal ve imtiyaz sahipleri onları küçük düşürüyor, çekincesizce aşağılıyordu.    

 

hunne libâsun lekum ve entum libâsun lehun: Onlar sizin giysiniz, siz onların.

 

Yani aşağılayıp ezdiğiniz, emeğinin karşılığına el koyup sömürdüğünüz o sefiller aslında sizin kendi halkınız. Aynı atadan geliyorsunuz. Zengin, fakir hepiniz bir ailedensiniz. Onların emeğini sömürmeniz ihanettir. Ama artık yeter; ihaneti bırakacaksınız.

 

alîmallâhu ennekum kuntum tahtânûne enfusekum: Allah sizin kendi halkınıza ihanet ettiğinizi gördü. (Emeklerinin karşılığını çalıyordunuz onların.)

 

fe tâbe aleykum ve afâ ankum: Allah size yöneldi ve sizi bağışladı.

 

Bu ayetlerin incelenmesi şu gerçeği ortaya koyuyor: Seçkinlerin, yoksul halkı itip kaktığı ve sömürdüğü bir devir var. Zenginler onların yaşamakta olduğunu bile kabul etmiyor; emeklerinin karşılığına el koyuyor ve bunu yaparken zerrece suçlu hissetmiyorlar. Ama yeter artık. İyi insanların harekete geçme zamanıdır. Seçkinlerin zulmüne onlar dur diyecek  ve Allah rahmetini onlara yöneltecek. Ama Allah’ın rahmet ve lûtfunu hak edebilmek için onların önce kendi ihanetine son vermesi gerekiyor. Allah hükümlerini değiştirmez. O halde dün hile ve iffetsizlik olan şeyler bugün dürüstlük ve iffet oluvermez. Ne yazık ki atalarımız insan hakları ihlallerini ya da emek sömürüsünü ihanet saymadılar. Arapça bir kelime olan  "refes"in o yüzden cinsel ilişki anlamına geldiğini farzettiler. Bu çarpık anlam işlerine geldi ve işlerine gelene destek olacak bir hikaye uydurdular. REFES aşağılama, çamur atıp itibarsızlaştırma olabilir mi diye hiç düşünmediler. İyi ama kelimenin çarpıklığı ayeti doğru anlamamıza el vermiyor ki. Yüce Allah varlık sahibi seçkinlere sesleniyor; toplumdaki çaresizleri görmezden gelenlere, onları pislik sayıp sömürerek ezenlere. Allah uyarıyor: ihanetlerinin ayırdında idi; bağışlandılar. O halde çaresizleri artık sömürmeye son vererek, onlarla yeniden kardeşçe ilişkiler içine girerek bağışlanmayı hak edecekler.    

 

fel âne bâşirûhunne vebtegû mâ keteballâhu lekum: Artık onlarla sıcak ilişkiler kurun ve Allah’ın buyruklarına uyup yalnızca hakkınız olanı isteyin.  

 

*

 

Abdurrahman hocam, "uhılle lekum"u çözemedim. Yardım eder misiniz. 1.Siyâm gecesi onu size helal kılan kim? 2.Buradaki "uhılle lekum" Nisâ 23'teki "hurrimet aleykum"un zıt anlamlısı olabilir mi? 3.Doğru anlam hangisi: helal kılındı yani helaldır mı ya da helal kılınmıştı ama artık helal değildir mi?

 

Teşekkür.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Bana, onun kadar olmasa da, Eliaçık'ı çağrıştırdı!

1. uhille kutibe, hurrime gibi meçhul/edilgen fiil. Faili zikredilmemiş, failin yerine mefulü nâibi fail olarak geçmiş. Örnek:

Ketebe allahu essiyâme. Allah orucu yazdı.  

Ketebe malum fiil, fail Allahu, meful essiyâme.

Fiili meçhule dönüştürelim: Kutibe essiyâmu: Oruç yazıldı.

Kutibe meçhul fiil, essiyâmu nâibi fâil.

2. Evet, uhille hurrime'nin zıt anlamlısı. Cümle uhille errafesu. Uhille meçhul fiil ve nâibi faili errafesu. Fiilini maluma çevirirsek:

Ehalle Allahu errafese.

Nisa 23'teki hurrimet fiilini malum yapalım, cümle, " Harrame Allahu ummehâtikum... ve nisâekum..." olur.

3. Uhille, ehalle'nin meçhûlu. Ehalle = cealehû helâlen: Onu helal yaptı. Uhille: Helal edildi.

Ufak bir uyarı: "helal yaptı", her ne kadar, "daha önceleri haram idi, Allah onu sizin için helal etti" anlamını çağrıştırıyorsa da ki, Yaşar Nuri öyle diyordu dün akşam bir programda, hayır, öyle değil. Öyle deniyorsa, Nisa 23'tekiler de daha önceleri Allah tarafından sizden öncekilere helal iken sonra size haram edildi, olur.

Ben teşekkür ederim. 

1900 dedemim doğum tarihi.

   

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

fel âne bâşirûhunne vebtegû mâ keteballâhu lekum: Artık onlarla sıcak ilişkiler kurun ve Allah’ın buyruklarına göre yalnızca hakkınız olanı isteyin. 

 

Bakar mısınız ulemamız "onlarla sosyalleşin" ya da "kardeşçe ilişki kurun" demek olan "bâşirûhunne"yi "cinsel ilişkide bulunun" diye çarpıtınca ayetin özgün anlamı nasıl yamuluyor. Oysa Arapça "bâşirûhunne" kelimesi (ب ش ر) kökünden gelir. Kelimemiz

 

lafzen

DOLAYSIZ İLİŞKİ demektir;

 

mecazen ise

1.BULUŞMAK, 2.GÜZEL HABER VERMEK.

 

Ama Kur'an müfessirlerimiz BULUŞMAK üzerinde odaklanıp  cinsel ilişkide bulunmak diye kestirip atmışlar.

 

Bu ayette "bâşirûhunne"nin kök anlamı kullanılmıştır ve hem olaya hem de üzerinde durulan konuya uygun olan budur. Çünkü burada konu: içler acısı durumdaki güçsüz ve çaresizler. Sömürülüp aşağılanıyorlar; emeklerinin karşılığı güpegündüz hortumlanıyor. Varlıklı ve nüfuzlular onları yok sayıyor. İşte Allah bu ihaneti görmüş ama rahmeti gereğince evveliyatı bağışlamıştır. Zalimler zulümlerine derhal son verip tavırlarını düzeltecek, artık güçsüz ve çaresizlerle kardeşçe ilgilenecek (fel âne bâşirûhunne) ve onlara şu güzel haberi verecekler: adaletsiz, üzücü kara geceler sona ermiştir. Şu andan itibaren hiç kimse onların alın terine el koymayacak. Nüfuzlu varlıklılar tarafından sömürülme korkusu sona ermiştir. Herkes başkasının alın terine göz dikmeyi bırakıp Allah’ın hüküm ve buyruklarına göre yalnızca hakkı olanı isteyecek. Bunun için öğrenmeniz gereken ise doğruyu yanlıştan ayıran vahiydir (Kur’an). Toplumun kendisini kaptırdığı gelenek, âdet ve inanışların yanlışlığını böyle fark edeceksiniz. Allah o yüzden diyor ki:

 

ve kulû veşrabû hattâ yetebeyyene lekumul haytul ebyadu minel haytıl esvedi minel fecr: Şafak, الفجر, ak ipi kara ipten ayırıncaya kadar yiyin, için.

 

Ulema ve müfessirlerimiz oruç vakitleri diye bir kavramı peydahlamak için Allah’ın bu sözlerini istismar ediyor. Onlara göre ak ip ortalığın ağarmasıdır. Tabii, benzer şekilde, kara ip te gecenin sonu. Eh, buna göre geleneksel çeviri şöyle olur:

 

"Siz gecenin kara ipinin sabahın ak ipinden ayrıldığını görünceye kadar yiyin için."   

 

Bu çevirideki ilk köklü yanlış insan oğlunun ÖZNE yapılmasıdır. Oysa Arapça metinde "Siz… görünce" diye tercüme edilebilecek bir ifade yok.

 

İkinci yanlış: aslen ÖZNE olan ak ip tamlamasının NESNE yapılması. Oysa ÖZNE: ak iptir, NESNE: kara ip. Yani ak ip seçip ayırıyor kara ipi.

 

Eğer bizce şafağın sökmesi ya da günün ağarması ak ip ise kara ipi ya da karanlığı belli eden de o. Gece zaten orda, belli; gün ışığının onu belli etmesine gerek yok ki. Hayır! Gündüzün başlamakta olduğunu haber veren, gün ışığıdır...

 

*

 

Abdurrahman hocam, bu ÖZNE-NESNE ikilemi dahil, açıklamanız gereken bir husus var mı? Lütfen.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

"Ak iplik sabahın aydınlığında kara iplikten size bariz belirinceye (ortaya çıkıncaya) kadar..." 

Özne, Arapça cümlede mübteda, fail, naibi fail vs dir. Öznenin işareti, (özne açık bir isimse, gizli zamir yada cümle değilse) tekil isim ve kırık cemi dediğimiz çoğul isimlerde vede cemi salim dediğimiz çoğul isimlerde özne olan ismin son harekesi zammedir (Musâ, İsâ, Yahyâ gibi elif yada ya harfleri ile son bulan isimlerin son harekesi okunamadığından ne okunuşta nede yazılışta görünmez. Özne isim, tesniye (ikili) ise işaret elif, Özne cemi müzekker salim dediğimiz çoğul bir isimse işareti vavdır.

Mef'ulün işareti, öznenin aksine üstündür. İkililerde elif ve müzekker salim cemilerde yâdır. Üstün alamayan isimlerde esredir. Öneğin bir önceki iletimde verdiğim Nisa 23 örneğinde görüldüğü gibi müennes salim cemilerde esredir. 

Bir önceki iletimi bir daha okuyun, sonradan ufak tefek ilaveler yaptım.

Hasan hocam, dediğiniz gibi Kamar'ın çarpıttığı bariz ortada. Elleyl'e özel isim diyor. Karıştırıyor, bir ismin marife olması ayrı özel isim olması ayrıdır. Kuran'da yer alan Ennisa'ların çok az bir kaçı için "ezilenler" diyor. Geriye kalan elli kusur nisa için de aynısını söyleyebiliyor mu? Sanırım bu gibiler, Kuran'ın evrensel inançları, Kuran'ı günümüze uyarlama çabaları onlara bu tür fahiş hatalara düşürüyor. Ne diyeyim başka!       

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Dr. Kamar Zaman'ın "Savm Gerçeği" adlı kitabının  Muharrem Özlük tarafından yapılan kısa bir özeti:

 

Savmın Amacı:

Savmın amacı öncelikle takvayı (doğruluğu) ortaya çıkarmasıdır. Oruç ise bu amaca hiçbir zaman ulaştıramaz. Aslında biz oruç tutan kişilerin öfkeli, kavgacı, asabi ve düzensiz olduklarını görürüz. Bakara suresi 177. ayette Muttaki  (doğru) olanların karakteri ortaya konmuştur. Muttakiler veya takva sahipleri bütün kabiliyet ve kaynaklarını dostlarına hizmet etmek için kullanır. Barışı ve insanların güvenliğini sağlamak takvanın en önemli yönüdür. Barışı ve toplumun güvenliğini desteklemeyenlere asla muttaki denemez. Dahası herkes için adaleti sağlamak, servetini başkalarının yüklerini hafifletmek için harcamak, sözünü yerine getirmek, zorluklar karşısında dimdik durmak Muttakilerin bazı karakteristik özellikleridir.  Hiç kimse açlık ve susuzluk orucuyla bu karaktere sahip olamaz. Bu asil karakter ve niteliklere sahip olmak için uğraş vermeliyiz. Buna uğraşa Savm denir. Başka bir deyişle bireysel savm şunlara karşılık gelir :

-         Başkalarına barışı getirir.

-         Servetini başkalarının yararına kullanır.

-         Toplumda adaleti sağlamak için çalışır.

-         Her vatandaşın ihtiyacının karşılandığı müreffeh bir devletin oluşması için çaba gösterir.

-         Ülkenin tamamına refah getirmek onun bir görevidir.

-         Sözünün eridir.

-         Olumsuzluklar karşısında duruşunu muhafaza eder.

KURAN’da geçen bazı TERİMLER

Böylece Muttaki olursunuz ( لَعَلَّك 15;مْ تَتَّقُو 06;َ) :

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُ 05;ُ الصِّيَا 05;ُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِكُ 05;ْ لَعَلَّك 15;مْ تَتَّقُو 06;َ

ey inananlar! Savm size emrolundu, sizden öncekilere emrolunduğu gibi, böylece Muttaki olursunuz.

Birçok millete gönderilen bütün peygamberlerce yürütülen öğreti ve uygulamaların hepsi Savmın içindedir. Savm, toplumu reforme etmek için gerekli uygulama aşamalarının ve eylemlerin adıdır. Fakat bundan önceki milletler Savmın yapısını açlık ve susuzluk orucu olarak değiştirmişlerdir. Biz de onların ayak izlerini takip ederek Savmı(  صيام) oruca (روزه)  çevirdik.

Sayılı Günler ( اَيَّامً 75; مَعْدُود 14;اتٍ )

Bu terim Kuranda 4 yerde geçiyor ve ikisi Yahudilerle ilgili. Yahudiler yaptıkları kötülüklerin cezasıyla sayılı(sınırlı)  birkaç günde yüzleşeceklerine inanmaktadırlar. Başka bir yerde Müslümanlara Allah’ın emirlerini Allah’ın günleri boyunca sürekli hatırlamaları emredilmiştir. Bu bağlamda ayetlerin içeriğine göre “sayılı günler” Allah’ın kurallarına göre hareket etmenin bir sonucu olarak yanlış yapanların cezalandırıldığı doğru olanların ise barışı ve refahı yaşadığı bir dönem olmaktadır. Birisi hasta veya yolculuk halinde ise bu kabiliyetleri kazanabilmesi için diğer günlerde çaba göstermelidir. عدهkelimesinin anlamı miktar, nicelik ve de hazırlamaktır. Bu ayetlerin konusu kabiliyet kazanma ve eğitimdir. Dolayısıyla hasta “fiziksel rahatsızlık veya bilgi eksikliği” ve yolcu “fiziksel, fikirsel veya zihinsel” olanların bu kabiliyetleri kazanabilmelerine diğer günlerde izin verilmiştir.

Özetle Savm “Kabiliyetleri kazanma günleri” dir. Bu dönemde mümin toplumu reforma hazırlar. Ayrıca kaos, anarşi, ve terör ortamından sorumlu olanlar alıkonulur/engellenir ve cezalandırılır.  

فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَرٖيضًا اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّة 12; مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَ

Hasta veya yolcu iseniz, diğer günlerde kabiliyetleri kazanabilirsiniz.

Hastalık fiziksel olmayabilir ve yolculuk da karada olmayabilir. Hastalık bilgi eksikliği, yolculuk ise bilgiyi ya da ideolojiyi edinme amaçlı olabilir. Dolayısıyla Savmın amacına girişmeden evvel mümin eksiklik ve zayıflıklarının üstesinden gelmelidir. Toplumu değiştirme programına katılmadan evvel bilgi eksikliği varsa elde etmeli, bilgiyi elde etmek için henüz yola çıkmışsa tamamlamalıdır. Ancak Savm edebilecek gücü olanlar yani fiziksel ve fikirsel olarak Savma hazırlanmış olanlar ihtiyaç sahiplerine yardımlarda bulunarak Savmı başlatırlar.

İhtiyaç Sahiplerine Yardım Etmek (طَعَامُ مِسْكٖينٍ )

وَعَلَى الَّذٖينَ يُطٖيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكٖينٍ

Muhtaçları geçindirmek/doyurmak Savma gücü yetenlerin fidyesi/kefaretidir.

Ne fidyesi? Bu insanlar suç mu işlediler ki fidye ödesinler ?  Bu ayetlerde Savm toplumu reforme etme anlamında kullanılmaktadır. Elbette bir hata yapmıştır ve bunun için de muhtaçları geçindirerek bir fidye ödemek zorundadır. Gücü yetenler kendilerini değiştirmelidir. Bakara suresinin 177. ayetine dönersek doğru olanlar mallarını sevmelerine rağmen muhtaçlara yardım ederek harcayanlardır. Konuyu bağlarsak görevlerini yerine getirmeyenler yani mallarını ihtiyaç sahipleri ile paylaşmayanlar için Savm zorunlu/cebri olmaktadır. Taam kelimesinin anlamı sadece aç olanı doyurmak değildir. Bu Arapça terim yiyecek, giyecek, barınma, eğitim, sağlık, namus, güvenlik ve adalet gibi ihtiyaçları da kapsamaktadır.

Allah’ın Kurallarına Uyma فَمَنْ تَطَوَّع 14; خَيْرًا

فَمَنْ تَطَوَّع 14; خَيْرًا فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ

Her kim Allahın kurallarına uyarsa bu kendi iyiliğinedir.

تَطَوَّع 14; kelimesi itaat anlamına gelmektedir. Kuran خَيْر kelimesini ise iki farklı manada kullanır: Allah’ın vahyi veya kuralları (2:105) ve servet veya sahip olunanlar. Buradaki anlamı Allah’ın vahyi veya kuralları olarak kullanılmaktadır çünkü itaat söz konusudur. Her kim Allah’ın emirlerini takip eder ve buna uygun hareket ederse bu onun yararınadır. Temelde Savm Allah’ın emir veya kurallarını insanlığın karşısına çıkan anlaşmazlıkların üstesinden gelmek ve çözüme kavuşturmak için kullanmaktır. Savm görevini üstlenenler elbette ödülü de alır. (problemler çözüldüğünde ve anlaşmazlıklar giderildiğinde herkes faydalanır. Bütün vatandaşlar barış ve güvenlikten hoşlanır.)

Ve Savm sizin için iyidir وَاَنْ تَصُومُو 75; خَيْرٌ لَكُمْ

وَاَنْ تَصُومُو 75; خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُ 08;نَ

Ve Savm sizin için iyidir, bir bilseniz.

Takva sahipleri Allah’ın sunduklarını açık ve adil olarak hiç kimse mahrum bırakılmayacak şekilde dağıtırlar.

Şehr شَهْر

Anlamı bilinen veya meşhurdur. Ayrıca kılıcı kınından çıkarmak anlamına gelir. Dolayısıyla kılıç ve savaş kelimeleri Şehr kelimesi ile anlam kazanmaktadır.  Özetle Şehr kelimesi bir bilinen olay veya deyiş ya da kan dökülen bir durumdur.

اَلشَّهْ 85;ُ الْحَرَا 05;ُ بِالشَّه 18;رِ الْحَرَا 05;ِ وَالْحُر 15;مَاتُ قِصَاصٌ

Yasak ay yasak aya karşılıktır ve yasaklanan her şey misliyledir.

Bu çeviriden bir şey anlıyor musunuz ?

فَمَنِ اعْتَدٰى عَلَيْكُ 05;ْ فَاعْتَد 15;وا عَلَيْهِ بِمِثْلِ مَا اعْتَدٰى عَلَيْكُ 05;ْ وَاتَّقُ 08;ا اللّٰهَ وَاعْلَم 15;وا اَنَّ اللّٰهَ مَعَ الْمُتَّ 02;ٖينَ

Birileri size karşı saldırganlık gösterirse, aynı şekilde karşılık verebilirsiniz. Ancak Allah’ın Doğru yolu (takva) üzerinde kalın. Unutmayın ki Allah doğru gidenlerle beraberdir.

شهر الحرام normal şartlarda yasaklanmış bir  durumdur. Ancak düşman bu yasağı delip de saldırırsa o zaman aynı şekilde karşılık verebilirsin.

Ramazan رمضان

İki anlamı vardır. İlki şiddetli sıcak ikincisi kılıcı keskinleştirmek.

شَهْرُ رَمَضَان 14; الَّذٖى اُنْزِلَ فٖيهِ الْقُرْا 48;نُ هُدًى لِلنَّاس 16; وَبَيِّن 14;اتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُر 18;قَانِ

Ramazan gibi bir durumla baş edebilmek için Kuran indirildi. İnsanlara rehber ve doğru ile yanlışın kıstasıdır.

فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْر 14; فَلْيَصُ 05;ْهُ

Dolayısıyla her kim bu duruma şahit olursa, ona bulaşmaktan kaçınmalı ve diğerlerini de engellemelidir.

2:184 ayetinde Savm muhtaçlara yardım etme ile ilgiliydi. Burada ise toplumda şehru ramazan gibi bir durumla karşılaşıldığında hem kendimizi hem de başkalarını korumakla emrolunmuşuz. Şehru ramazan toplumun karşılaştığı kötü bir durumdur. Fel yesumhu nun anlamı kendini ve başkalarını sakınmaktır. Güç ve otorite sahipleri diğerlerini engellerken, sıradan kişiler kendilerini sakınacaklardır. Fakat toplumda bu kötülükle savaşmaya veya toplumun reforme edilmesinde sorumluluk almaya hazır olmayan kimseler bulunmaktadır. Bu kimseler öncelikle bilgiyi edinmeli ve bu kabiliyetleri geliştirmelidir.

يُرٖيدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْر 14; وَلَا يُرٖيدُ بِكُمُ الْعُسْر 14; وَلِتُكْ 05;ِلُوا الْعِدَّ 77;َ وَلِتُكَ 76;ِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُم 18; وَ لَعَلَّك 15;مْ تَشْكُرُ 08;نَ

Allah sizin için kolayı ister, zoru değil. Emirlerine uygun olarak Allah’ın egemenliğini kurabilmek için bu kabiliyetleri kazandığınızda şükredin.

Gördüğünüz üzere Savmı gerçekleştirmek insanın hayatından güçlükleri çıkarabilmekte ve toplumda rahatlığı sağlamaktadır.

Allah’ın nimeti ve bereketine şükretmek onu doğru düzgün kullanmak demektir.

وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَادٖى عَنّٖى فَاِنّٖى قَرٖيبٌ اُجٖيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِ فَلْيَسْ 78;َجٖيبُوا لٖى وَلْيُؤْ 05;ِنُوا بٖى لَعَلَّه 15;مْ يَرْشُدُ 08;نَ

Kullarım benden istediklerinde, yanlarındayım. Beni çağıran herkesi duyarım ve karşılığını veririm. Dolayısıyla o ileriye gitmeli ve emirlerimi yerine getirerek barış yapıcı (mümin) olmalıdır. Böylece diğerleri de çağrıyı önemseyeceklerdir.

Savm, destekçilerinin  Allah’ın emirlerine göre toplumu reforme etmek için çabaladığı bir programdır. 2:185 ayeti tamamen bununla ilgilidir. Toplumda bir kaos ortaya çıkarsa Kuran’ın rehberliğinde bununla savaşılarak toplum geliştirilip reforme edilecek. Burada Kuran doğru ve yanlışı ayıran kıstas olarak kullanılacaktır. Böylece dünyada Allah’ın egemenliği kurulacaktır. Böyle bir program insanlara sunulduğunda “Nerede bu toplum veya program ?” diye sorduklarında bu mutluluk vaat eden program Kuran’ın rehberliğinde toplumda barışı sağlamak üzere gönüllü olduklarında kısa sürede gerçekleşeceğini söyleyin.

2:187 ayetinde ise Savm toplumdaki başka bir probleme işaret etmektedir.

اُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَا 05;ِ الرَّفَث 15; اِلٰى نِسَائِك 15;مْ هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَاَنْتُ 05;ْ لِبَاسٌ لَهُنَّ عَلِمَ اللّٰهُ اَنَّكُم 18; كُنْتُمْ تَخْتَان 15;ونَ اَنْفُسَ 03;ُمْ فَتَابَ عَلَيْكُ 05;ْ وَعَفَا عَنْكُمْ فَالْپٰن 14; بَاشِرُو 07;ُنَّ وَابْتَغ 15;وا مَا كَتَبَ اللّٰهُ لَكُمْ

Ennisa النساه ya kötü muamele oldukça yaygınlaştı veya toplumda kabul edilir bir davranış olarak algılanıyor. Ancak onlar sizin kardeşlerinizdir (hepiniz ortak bir atanın çocuklarısınız). Allah kendi insanlarınıza yaptığınız bu ihanetin farkındadır. Yine de size lütfuyla döndü ve sizi affetti. Şimdi onlarla samimi ilişkiler kurabilirsiniz ancak yalnızca gerçekten size ait olanı alabilirsiniz.

رفث anlamı çok ağır eleştirmek veya küçümsemek, hor görmek

النساه ise yalnızca kadınlar manasına gelmemektedir; toplumdaki güçsüz, mahrum ve muhtaç kişiler için de kullanılmaktadır. Ayetin başlangıcında  hor görmenin meşrulaştığı görülüyor. Şüphesiz Allah böyle bir davranışa onay vermez. Başka bir deyişle toplumun zengin ve nüfuzlu tabakasının (güçsüz ve fakir) ennisayı (hor görmesine) rafas etmesine müsaade edilemez. Nisa kelimesi erkek veya kadın fark etmez hor görülen baskı altına alınan seslerini dahi çıkaramayan kesimi ifade etmektedir.

Bu ayette geçen bir başka kelime ise ليل . 2:185’te geçen şehru ramazan denen döneme 2:187’de  ليلة الصيام adı veriliyor. الصيام anlamı insanların kötülüğü durdurmak, iyiliği yaymak ve kendilerini  değiştirmek için çalıştıkları dönemdir.

اُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَا 05;ِ الرَّفَث 15; اِلٰى نِسَائِك 15;مْ

Muhtaç kimselere zulmün hakim olduğu karanlık geceler boyunca kötü davranmak meşru hale getirilmişti.

Hiç kimsenin kötülüğe karşı gelmediği veya iyiliğin yaygınlaşmadığı bu döneme Kuran’da ليلة الصيام karanlık geceler adı veriliyor.

هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَاَنْتُ 05;ْ لِبَاسٌ لَهُنَّ

Onlar sizin giysiniz siz de onların.

Anlamı; hor kullandığınız, kötü muamele ettiğiniz, sömürdüğünüz ve emeklerinin karşılıklarını çaldığınız bu kimseler sizin kendi insanlarınızdır.

عَلِمَ اللّٰهُ اَنَّكُم 18; كُنْتُمْ تَخْتَان 15;ونَ اَنْفُسَ 03;ُمْ

Allah kendi insanlarınıza yaptığınız bu ihanetin farkındadır.(Onların emeklerinin karşılıklarını çalıyorsunuz.)

فَتَابَ عَلَيْكُ 05;ْ وَعَفَا عَنْكُمْ

Yine de size lutfuyla  döndü ve sizi affetti.

فَالْپٰن 14; بَاشِرُو 07;ُنَّ وَابْتَغ 15;وا مَا كَتَبَ اللّٰهُ لَكُمْ

Bundan böyle onlarla samimi ilişkiler kurun ve Allah’ın emirlerine göre yasal olarak ne sizinse sadece onu arayın.

وَكُلُوا وَاشْرَب 15;وا حَتّٰى يَتَبَيّ 14;نَ لَكُمُ الْخَيْط 15; الْاَبْي 14;ضُ مِنَ الْخَيْط 16; الْاَسْو 14;دِ مِنَ الْفَجْر 16;

Elfecr, beyaz ipliği  siyah iplikten ayırana dek yiyin ve için.

Elfecr Kuran’da birçok yerde geçmektedir. İsra suresinin 78. ayetinde anlamı açıkça ortaya çıkmaktadır:

اَقِمِ الصَّلٰو 77;َ لِدُلُوك 16; الشَّمْس 16; اِلٰى غَسَقِ الَّيْلِ وَقُرْاٰ 06;َ الْفَجْر 16; اِنَّ قُرْاٰنَ الْفَجْر 16; كَانَ مَشْهُود 11;ا

Yeni Şafağı meydana getirmek için Salat sistemini kur ve zulmün karanlığını Kuran-el-Fecr ile kaldır.

Salat namaz değil, Allah’ın emirlerine göre inşa edilen (idari, yasal ve adli) bir sistemdir. Bu sistem sayesinde toplumdaki ekonomik ve sosyal haksızlıkların oluşturduğu karanlık ortadan kalkmakta, refah vadeden yeni bir Şafak doğmaktadır. Kuran-el-Fecrin anlamı budur. Beyaz iplik Kuranın parıldayan ayetlerini siyah iplik ise toplumda yer eden yanlış gelenekleri ve alışkanlıkları teşbih etmektedir.

وَكُلُوا وَاشْرَب 15;وا حَتّٰى يَتَبَيّ 14;نَ لَكُمُ الْخَيْط 15; الْاَبْي 14;ضُ مِنَ الْخَيْط 16; الْاَسْو 14;دِ مِنَ الْفَجْر 16;

Allah’ın emirlerini kavra ve öyle uygula/yerleştir ki onun  parlayan ışığı  toplumdaki yanlış gelenek ve inançları ayırt etmene ve ortadan kaldırmana yardımcı olsun.

ثُمَّ اَتِمُّو 75; الصِّيَا 05;َ اِلَى الَّيْلِ

Sonra bütün karanlık ortadan kalkıncaya dek Savmı tamamla.

وَلَا تُ بَاشِرُو 07;ُنَّ وَاَنْتُ 05;ْ عَاكِفُو 06;َ فِى الْمَسَا 80;ِد Allah’ın emirlerini yayma ve yerleştirme sürecinde iken hiçbir şey için söz vermemelisin.

تِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِ Bunlar Allah tarafından konan  kısıtlamalar veya sınırlardır.

فَلَا تَقْرَبُ 08;هَا Asla yanına yaklaşma veya geçme.

Mesacid Allah’ın sınırlarıdır.

كَذٰلِكَ يُبَيِّن 15; اللّٰهُ اٰيَاتِهٖ لِلنَّاس 16; لَعَلَّه 15;مْ يَتَّقُو 06;َ Takvaya ulaşabilmeniz için Allah kurallarını bu şekilde açıklar.

وَلَا تَاْكُلُ 08;ا اَمْوَال 14;كُمْ بَيْنَكُ 05;ْ بِالْبَا 91;ِلِ وَتُدْلُ 08;ا بِهَا اِلَى الْحُكَّ 75;مِ لِ تَاْكُلُ 08;ا فَرٖيقًا مِنْ اَمْوَال 16; النَّاسِ بِالْاِث 18;مِ وَاَنْتُ 05;ْ تَعْلَمُ 08;نَ

Başkalarının malını haksızca alamazsınız. Yönetime (rüşvet olarak) ahlaksız bir şekilde sahip olduğunuz servetin/malın bir kısmını da - kalanını kendinize ayırma kastıyla- veremezsiniz.

Devamı gelecek.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Ceza Olarak Savm

 

Bakara suresinin 196. ayeti

 

وَاَتِمّ 15;وا الْحَجَّ وَالْعُم 18;رَةَ لِلّٰهِ فَاِنْ اُحْصِرْ 78;ُمْ فَمَا اسْتَيْس 14;رَ مِنَ الْهَدْى 16; وَلَا تَحْلِقُ 08;ا رُؤُسَكُ 05;ْ حَتّٰى يَبْلُغَ الْهَدْى 15; مَحِلَّه 15; فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَرٖيضًا اَوْ بِهٖ اَذًى مِنْ رَاْسِهٖ فَفِدْيَ 77;ٌ مِنْ صِيَامٍ اَوْ صَدَقَةٍ اَوْ نُسُكٍ فَاِذَا اَمِنْتُ 05;ْ فَمَنْ تَمَتَّع 14; بِالْعُم 18;رَةِ اِلَى الْحَجِّ فَمَا اسْتَيْس 14;رَ مِنَ الْهَدْی 16; فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَام 15; ثَلٰثَةِ اَيَّامٍ فِى الْحَجِّ وَسَبْعَ 77;ٍ اِذَا رَجَعْتُ 05;ْ تِلْكَ عَشَرَةٌ كَامِلَة 12; ذٰلِكَ لِمَنْ لَمْ يَكُنْ اَهْلُهُ حَاضِرِى الْمَسْج 16;دِ الْحَرَا 05;ِ وَاتَّقُ 08;ا اللّٰهَ وَاعْلَم 15;وا اَنَّ اللّٰهَ شَدٖيدُ الْعِقَا 76;ِ

 

ElHacc الحج

Hüccet, Hacet, İhtiyaç, Muhtaç bu kökten elde edilir. Hac tartışma ve diyalog gerektiren, sonucunda insanların ihtiyaç ve isteklerinin karşılandığı bir eylemdir. İnsanların haklarını aramak veya ihtiyaçlarını karşılamak üzere şikâyetleri veya protestoları bu kapsamdadır. Bu ayetteki Hac ise özel bir Hacdır.

 

ElUmre العمره

Yaşamak, ömür sürmek veya yerleşmek anlamına gelir. Gerçek şu ki umrenin anlamı barış zamanında huzur içinde geçirilen ömürdür. Ancak haccın anlamı hakları geri almak için yapılan protestodur. Toplumdaki huzursuzluk  hatta isyan  ve savaş da bu kapsamdadır ki savaş protestonun en büyük şekli olup bu yüzden ona haccül ekber denir.

 

فَاِنْ اُحْصِرْ 78;ُمْ

 

Baskı altındaysanız

 

İnsanlar baskı altındayken olumsuz durumlarla karşı karşıya kalırlar. Düşmanların oluşturduğu çevrede ajitasyon ve protestolar ortaya çıkar.

 

فَمَا اسْتَيْس 14;رَ مِنَ الْهَدْى 16;

 

Bu tür durumlarda Allah her türlü rehberliğe uyulmasını emreder. الْهَدْى 16; kelimesinin anlamı rehberliktir. Protestocular yakalanma riskiyle karşı karşıyadırlar. Bu gerçekleştiğinde de her tülü rehberlikten mahrum olurlar. Dolayısıyla Allah

 

وَلَا تَحْلِقُ 08;ا رُؤُسَكُ 05;ْ

 

Lideriniz/Başınız etrafında fazla dolanmayın/ liderinizi ve yapacaklarınızı belli etmeyin. Önleminizi alın diye emretmektedir. Eğer liderinizle görüş ayrılığına düşerseniz ya da kabiliyetleriniz yeterli gelmezse öncelikle bu sorunları aşmalısınız; uygun eğitimlerle liderinizle aranızdaki görüş ayrılıklarını gidermeli ve eksikliklerinizi tamamlamalısınız.

 

فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَرٖيضًا

 

Bazılarınızın kabiliyetleri yetersiz ise veya

 

اَوْ بِهٖ اَذًى مِنْ رَاْسِهٖ

 

Eksikleriniz yüzünden liderinizin ateşi altındaysanız eğitim almalı ya da kabiliyetlerinizin yeterli olduğunu göstermelisiniz. Allah protesto (Hac) esnasında hor görmeyi, itaatsizliği veya strateji üzerinde anlaşmazlıkları

yasaklamış.

 

فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَام 15; ثَلٰثَةِ اَيَّامٍ فِى الْحَجِّ وَسَبْعَ 77;ٍ اِذَا رَجَعْتُ 05;ْ تِلْكَ عَشَرَةٌ كَامِلَة 12;

 

Dolayısıyla her kim rehber bulamazsa anlaşmazlık çıktığında tartışma, itaatsizlik ve hor görmenin engellenmesi için eğitim dönemlerini tamamlamalıdır. Ek olarak yapılan eğitimler bilginizi, becerinizi ve kabiliyetlerinizi geliştirir. Bu tabii ki bütün toplum için iyidir.

 

ذٰلِكَ لِمَنْ لَمْ يَكُنْ اَهْلُهُ حَاضِرِى الْمَسْج 16;دِ الْحَرَا 05;ِ وَاتَّقُ 08;ا اللّٰهَ وَاعْلَم 15;وا اَنَّ اللّٰهَ شَدٖيدُ الْعِقَا 76;ِ

 

Bu emir üzerlerine kısıtlamalar getiren düzenlemelere uyma ve uygulama kabiliyeti eksik olanlar içindir. Allah’ın yolunu (takvayı) izleyin ve Allah’ın karşılık verirken şiddetli olduğunu unutmayın.

 

اَلْحَجّ 15; اَشْهُرٌ مَعْلُوم 14;اتٌ فَمَنْ فَرَضَ فٖيهِنَّ الْحَجَّ فَلَا رَفَثَ وَلَا فُسُوقَ وَلَا جِدَالَ فِى الْحَجِّ وَمَا تَفْعَلُ 08;ا مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْ 07;ُ اللّٰهُ وَتَزَوّ 14;دُوا فَاِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْو 48;ى وَاتَّقُ 08;نِ يَا اُولِى الْاَلْب 14;ابِ

 

Protestonun (Haccın) nedenleri açıktır. Birisi bu nedenlere itiraz edip tartışmak isterse bunu hor görmeden, itaatsizlik ve kavga etmeden yapabilir. Allah sizin neyi iyi yaptığınızın farkındadır. Ne kadar iyi olursanız sizin için o kadar daha iyi olur, çünkü Allah’ın emirlerini yerine getirmek için yapılan bütün eylemler size iyi olanı geri getirecektir. Ey ilim ve irfan sahipleri benim emir ve kurallarıma her zaman uyun ve uygulayın.

 

 

Nisa suresi 92.ayet

 

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِ 06;ٍ اَنْ يَقْتُلَ مُؤْمِنً 75; اِلَّا خَطَاً وَمَنْ قَتَلَ مُؤْمِنً 75; خَطَاً فَتَحْرٖيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَ 77;ٍ وَدِيَةٌ مُسَلَّم 14;ةٌ اِلٰى اَهْلِهٖ اِلَّا اَنْ يَصَّدَّ 02;ُوا فَاِنْ كَانَ مِنْ قَوْمٍ عَدُوٍّ لَكُمْ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَتَحْرٖيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَ 77;ٍ وَاِنْ كَانَ مِنْ قَوْمٍ بَيْنَكُ 05;ْ وَبَيْنَ 07;ُمْ مٖيثَاقٌ فَدِيَةٌ مُسَلَّم 14;ةٌ اِلٰى اَهْلِهٖ وَتَحْرٖيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَ 77;ٍ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَام 15; شَهْرَيْ 06;ِ مُتَتَاب 16;عَيْنِ تَوْبَةً مِنَ اللّٰهِ وَكَانَ اللّٰهُ عَلٖيمًا حَكٖيمًا

 

Bu ayette Allah bir müminin kasten veya kazayla öldürülmesi halinde verilecek cezayı açıklamaktadır. Bu ayetin öncesinde ise bir savaş durumundan bahsedilmektedir. Dolayısıyla savaş zamanında bir mümin başka bir mümini öldürürse üç yol var. Birincisi yalnızca bir köle azat etmek, ikincisi köle azat etmenin yanında kurbanın ailesine bir de fidye vermek, üçüncüsü ise iki ay oruç tutmak. Peki katili oruç tutmaya kim zorlayacak veya oruç tuttuğu nasıl kontrol edilecek ? Mesela banyodayken rahatlıkla su içebilir. Şüphesiz cana kıymak büyük bir suçtur. Ancak öncelikle kasten olup olmadığı belirlenmelidir. Kazayla olmuşsa yapacak bir şey yok. Sadece eğitim sürecinden geçirilerek bir daha aynı hatanın tekrarlanmaması için önlem alınır. Dolayısıyla savmın anlamı yemeyi içmeyi kesmek değil savaşın karmaşası içinde yanlışlıkla kendi arkadaşını öldürmeyi engellemek için yapılan talimdir.

 

Maide suresi 89. ayet

 

لَا يُؤٰاخِذ 15;كُمُ اللّٰهُ بِاللَّغ 18;وِ فٖى اَيْمَان 16;كُمْ وَلٰـكِن 18; يُؤٰاخِذ 15;كُمْ بِمَا عَقَّدْت 15;مُ الْاَيْم 14;انَ فَكَفَّا 85;َتُهُ اِطْعَام 15; عَشَرَةِ مَسَاكٖينَ مِنْ اَوْسَطِ مَا تُطْعِمُ 08;نَ اَهْلٖيكُمْ اَوْ كِسْوَتُ 07;ُمْ اَوْ تَحْرٖيرُ رَقَبَةٍ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَام 15; ثَلٰثَةِ اَيَّامٍ ذٰلِكَ كَفَّارَ 77;ُ اَيْمَان 16;كُمْ اِذَا حَلَفْتُ 05;ْ وَاحْفَظ 15;وا اَيْمَان 14;كُمْ كَذٰلِكَ يُبَيِّن 15; اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّك 15;مْ تَشْكُرُ 08;نَ

 

Maide suresinin asıl konusu verilen sözleri ve yeminleri yerine getirmekle ilgilidir. Bu ayet ise sözünü tutmayanlar ile ilgilidir. 87 ve 88. ayetlerde haddi aşma konusunda uyarılmaktayız. Allah’ın meşru kıldığı iyi şeyleri yasaklamamaktan bahsediyor. Bundan sonra gelen 89. ayette ise kasıtlı olmayarak sözünüzü yerine getiremezseniz kınanmıyorsunuz. Ancak kasıtlı olarak sözünüzü tutmazsanız:

 

-         Toplumdaki ihtiyaç sahiplerini yedirmeli, giydirmelisiniz

-         Yazılı olarak yaptıklarınızdan dolayı sorumlu olduğunuzu taahhüt etmelisiniz

-         Devlete karşı zararlı eylem yapmaktan kaçınan sorumlu bir vatandaş olabilmek için eğitimlere hazır olmalısınız

 

Maide suresi 95. ayet

 

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَقْتُلُ 08;ا الصَّيْد 14; وَاَنْتُ 05;ْ حُرُمٌ وَمَنْ قَتَلَهُ مِنْكُمْ مُتَعَمّ 16;دًا فَجَزَاء 12; مِثْلُ مَا قَتَلَ مِنَ النَّعَم 16; يَحْكُمُ بِهٖ ذَوَا عَدْلٍ مِنْكُمْ هَدْيًا بَالِغَ الْكَعْب 14;ةِ اَوْ كَفَّارَ 77;ٌ طَعَامُ مَسَاكٖينَ اَوْ عَدْلُ ذٰلِكَ صِيَامًا لِيَذُوق 14; وَبَالَ اَمْرِهٖ عَفَا اللّٰهُ عَمَّا سَلَفَ وَمَنْ عَادَ فَيَنْتَ 02;ِمُ اللّٰهُ مِنْهُ وَاللّٰه 15; عَزٖيزٌ ذُو انْتِقَا 05;ٍ

 

Bu ayet de anlaşmaları yerine getirmek ve yeminleri tutmak ile ilgilidir.

انةم حرم halindeyseniz yani bir anlaşma ile bağlıysanız bu anlaşmanın hiçbir maddesinin ihlal edemezsiniz. Aksi halde bazı yaptırımlar uygulanacaktır ki bunun içinde hapis de vardır. Hapis şartlarını ihlal edenler için iki güvenilir hâkim karar verecektir. Ceza olarak ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını giderecek, kişisel gelişimini gerçekleştirmek üzere de eğitimden geçirilecektir. Buna savm denir. Aynı hakimler hatanın tekrarlanmaması için eğitimin süresini ve içeriğini belirler. Hata tekrarlanırsa daha ağır cezalar öngörülür.

 

 

 

Mücadele suresi 3-8. ayetler

 

وَالَّذٖينَ يُظَاهِر 15;ونَ مِنْ نِسَائِه 16;مْ ثُمَّ يَعُودُو 06;َ لِمَا قَالُوا فَتَحْرٖيرُ رَقَبَةٍ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَتَمَاس 17;َا ذٰلِكُمْ تُوعَظُو 06;َ بِهٖ وَاللّٰه 15; بِمَا تَعْمَلُ 08;نَ خَبٖيرٌ

 

فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَام 15; شَهْرَيْ 06;ِ مُتَتَاب 16;عَيْنِ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَتَمَاس 17;َا فَمَنْ لَمْ يَسْتَطِ 93;ْ فَ اِطْعَام 15; سِتّٖينَ مِسْكٖينًا ذٰلِكَ لِتُؤْمِ 06;ُوا بِاللّٰه 16; وَرَسُول 16;هٖ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِ وَلِلْكَ 75;فِرٖينَ عَذَابٌ اَلٖيمٌ

 

اِنَّ الَّذٖينَ يُحَادُّ 08;نَ اللّٰهَ وَرَسُول 14;هُ كُبِتُوا كَمَا كُبِتَ الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِهِ 05;ْ وَقَدْ اَنْزَلْ 06;َا اٰيَاتٍ بَيِّنَا 78;ٍ وَلِلْكَ 75;فِرٖينَ عَذَابٌ مُهٖينٌ

 

5. ayete baktığımızda konunun (karı koca arasındaki kavga değil) yönetime veya otoriteye karşı yapılan bir komplo olduğu görülür.

 

Her kim Allah’ı ve onun Resulünü karşısına alırsa daha öncekilere yapıldığı gibi aşağılanıp yok edilecektir. Emirlerimiz çok açık. Ve buna barış zamanında inanmayanlar için ağır cezalar var.

 

ظهار bir kişiyi kafire dönüştürebilmektedir.

 

يَوْمَ يَبْعَثُ 07;ُمُ اللّٰهُ جَمٖيعًا فَيُنَبّ 16;ئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا اَحْصٰیه 15; اللّٰهُ وَنَسُوه 15; وَاللّٰه 15; عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ شَهٖيدٌ

 

O gün Allah’ın karşısına geçtiklerinde yaptıklarıyla yüzleşecekler. İnsanlar yapmış olduklarını unutmuş olsalar da Allah her şeyi kaydetmiştir, O şahittir.

 

Herkesin yaptıklarından sorumlu tutulacağı bir zaman gelecektir. 7. ayet de bununla ilgilidir.

 

اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا فِى السَّمٰو 14;اتِ وَمَا فِى الْاَرْض 16; مَا يَكُونُ مِنْ نَجْوٰى ثَلٰثَةٍ اِلَّا هُوَ رَابِعُه 15;مْ وَلَا خَمْسَةٍ اِلَّا هُوَ سَادِسُه 15;مْ وَلَا اَدْنٰى مِنْ ذٰلِكَ وَلَا اَكْثَرَ اِلَّا هُوَ مَعَهُمْ اَيْنَ مَا كَانُوا ثُمَّ يُنَبِّئ 15;هُمْ بِمَا عَمِلُوا يَوْمَ الْقِيٰم 14;ةِ اِنَّ اللّٰهَ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ

Burada da karı koca arasındaki kavgadan değil peygambere karşı girişilen bir komplonun açığa çıkarılmasından söz ediliyor.

 

اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ نُهُوا عَنِ النَّجْو 48;ى ثُمَّ يَعُودُو 06;َ لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَيَتَنَ 75;جَوْنَ بِالْاِث 18;مِ وَالْعُد 18;وَانِ وَمَعْصِ 10;َتِ الرَّسُو 04;ِ وَاِذَا جَاؤُكَ حَيَّوْك 14; بِمَا لَمْ يُحَيِّك 14; بِهِ اللّٰهُ وَيَقُول 15;ونَ فٖى اَنْفُسِ 07;ِمْ لَوْلَا يُعَذِّب 15;نَا اللّٰهُ بِمَا نَقُولُ حَسْبُهُ 05;ْ جَهَنَّم 15; يَصْلَوْ 06;َهَا فَبِئْسَ الْمَصٖيرُ

 

Gizli bir iş üzerinde konuşan kişileri uyardığımız görmedin mi? Ancak kötü işlerine devam ediyorlar. Peygambere karşı itaatsizlik etmek, şiddet uygulamak ve günah işlemek üzere gizlice konuşuyorlar. Bu kişiler yanına geldiğinde Allah’ın tasvip etmediği bir şekilde selamlarlar. Kendileri gibi olan kişilerin yanında ise Allah neden bu söylediklerimizden dolayı bizi cezalandıramıyor diye de övünürler. Ancak kalacakları son yere cehenneme yaşanılacak en kötü yere kafa üstü gitmekteler.

 

Dolayısıyla ظهار bir kimsenin karısına sen benim “annem” gibisin demesi değildir. Otoriteye karşı gelmek üzere şiddetin planlandığı bir komplodur. Bunu yapanlar uyarılmış ancak onlar vazgeçmemişlerdir. Dolayısıyla bunlara çeşitli cezalar öngörülmüştür. Kötü işlere tekrar dönerler diye yazılı bir taahhüt verirler veya değişmeleri için eğitim programına tabi olurlar veya ihtiyaç sahiplerine bakarlar.

 

طعام مسكين : Taam yalnızca yiyecek içecek değildir. İnsanın yiyecek, giyecek, barınma, eğitim ve sağlık gibi bütün ihtiyaçlarını içerir.

 

تحرير رقبة : Tahrir yazılı demektir. Söz verip de sözünü tutmayan insanlara otoritenin görev vermesini sağlayan yazılı belgedir. Tabii ki bu zor durumdaki insanlara yardım amacıyla kullanılabilir.

Bitti.

 

Haktansapmaz'ın Notu: Hakikaten ayetleri çok fene çarpıtmış.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats