Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam
Ebu Amir, sesini yükseltmekle haklı çıkacağını sanman ilginç. Sen buradaki insanların ortak söylemini hala kavrayamadın galiba: Dini yalnız Allah’a özgülemek. Şahısların yorumlarıyla Allah’ın buyruklarını aynı sepete koyup hepsine birden iman etmemek. Mezhepler nedir? Birilerinin din hakkındaki şahsi yorumları. Şahsi yorumlar Hakk kılıfıyla pazarlanamaz. Bu yüzden “Hakk Mezhep” olmaz.
Eğer zahmet edip de forumu okusaydın bu yalın söylemi görürdün. Bunları seninle hiçbir zaman hemfikir olamayacağımızı ifade etmek için yazdım. Çünkü sen Kur’an yanında 1000 küsür sene önce yaşamış bir kısım insanların şahsi yorumlarına da İMAN ediyorsun. Yorumu yorum olarak alıp onlardan faydalanmak ayrıdır onları dinleştirip gayrısını çöp sepetine yollamak ayrı.
Halbuki bizler bu forumda bas bas bağırıyoruz: Yorumlarla, Allah Buyruklarını karıştırmayalım, din ile diyaneti birbirine katıp zehirli bir aş hazırlamayalım.
Örnek mi? Abdest. Allah Kur’anda iki ayette abdesti bozan şeyleri ifade etmek için gayet kibar bir şekilde “ayak yolundan geldiğinizde” diyor. İnsan ayak yolundan geldiğinde ne yapmış olur? Yada vücudundan neleri atmış veya çıkarmış olur? Bunu 5 yaşındaki çocuk bile bilir. Tabiki katı, sıvı,gaz. İşte Allah’ın dini bu kadar basit ve yalın. Pekala kan akınca, yabancı bir kadına dokununca vs. durumlarda abdestin bozulacağı bir Allah bildisi midir? Tabiki hayır. Bu kul yorumudur. Yorum ise sadece sahibini bağlar. Çünkü adı üstünde o bir buyruk değil yorumdur. Yorumlar farz diye yada haram diye sunulamaz. Yorumlara “Allah buyruğu” etiketi yapıştırıp insanları onlara iman ettiremezsiniz.
Örneğin ben, karşı cinse dokununca neden bir mezhepte abdest bozuluyor da diğerinde bozulmuyor, demiştim. Sevgili peygamberimiz yabancı bir kadına kazara dokunduğunda bazen abdest aldı, bazen de almadı mı? Hani iki yorum da doğru ya. Nedir bu saçmalık. Bir şey abdesti ya bozar yada bozmaz. Gibi şeyler söylemiştim. Şimdi bakın Ebu Amir buna ne cevap vermiş: ARKADAŞIM AYETTE ''KADINLARA DOKUNDUKTAN SONRA GUSLEDİN DER'' ŞAFİİ BUNU ŞEHVETLE KADINA TEMAS OLARAK YORUMLAR.EBU HANİFE İSE KADINLA İLİŞKİ OLARAK YORUMLAR.YORUM FARKIDIR.DEDİĞİM GİBİ.
Sen de diyorsun ki; Yorum farklıdır, olabilir. Demek ki bu bir yorum. Birilerinin yorumlarına neden Allah buyruğu gibi iman edelim? Hem hangi yorumun Hakk olduğunu belirleyen etmen nedir? Hem verdiğin bu örneğin abdestle ne alakası var? Kadınlara “dokunmanın” onlara kazara dokunmakla yada örneğin sadece tokalaşmakla ne ilgisi var? Evet Ebu Amir, çuvalladığının farkında mısın? Abdest mevzusu üzerine gusülle alakalı olarak verdiğin bu örneğin abdestle uzaktan yakından alakası yok. Ama bahsini açmışken bu konuda ufak bir şey yazayım. Ebu Hanife ağız ve burnu dış organ sayar, İmam-ı şafi ise iç organ. Bundan dolayı gusül esnasında bir mezhepte ağza ve burna su vermek farzdır, diğerinde ise değil. Pekala doğru olan hangisi? Doğru olan senin bütün vücudunu yıkaman. Yorumlardan ise hoşuna gideni –onun bir Allah buyruğu olmadığını- bilerek alman.
Bizler ne diyorduk? Allah’ın kitabında açıkça zikredilen hususlara uyalım. Onları mutlak farz sayalım. Sair konulardaki yorumları ise farzlaştırmadan dileyen alsın, uygulasın.
Şimdi bak yine ne demişsin: MEZHEP İMAMLARI BÖYLE BİR ZORUNLULUK GETİRMEMİŞLERDİR.SONRAKİ ULEMA BUNU ŞART KOŞMUŞTUR.BUNUN ÇOK ÇEŞİTLİ NEDENLERİDE VARDIR.4 MEZHEPTEN ÖNCE ÇEŞTLİ SAPIK FIRKALAR MEVCUT İDİ. MEZHEP SAYISI ÇOKTU.DAHA SONRA 4 İLE SINIRLANMIŞTIR.4 MEZHEPTEN BAŞKA MEZHEP SAVUNMAKTA YASAKLANMIŞTIR.
Dört mezhebin yani dört paket fikrin haricindekileri SAPIK ilan etmek. Buna kim yetkili? Buna kim karar vermiş? Dört değil yüzlerce seçkin insan binlerce eşsiz “paket yorum” yapacak ama birileri kalkacak içlerinden sadece dördünü HAKK ilan edecek. Bu davranış o yüzlerce insana hakaret değil de nedir? Örneğin İmam-ı Caferi. Sapık bir insan mıydı?
Örneğin, Şianın “sapık” olduğunu iddia edenler kimler? Sünniler? Neye dayanarak? Kendi yorumlarına. Ya Sünnilerin kendi yorumları batılsa? Şiaya göre de Sünniler sapık. Herkese göre kendileri ancak Hz. Muhammed’in yolundan gitmekte ve onun sünnetine uymakta. Siz mezheplerin herhangi birisinden “biz sünnet münnet takmayız” diyenini hiç duydunuz mu? Bu durumda kim sünnetçi kim sünnet düşmanı? O halde kimin yorumu Hakk kiminkisi Batıl? Herkes neden kendi anlayışını Allah’ın dini, Resulün sünneti diye sunuyor?
Bu sıkıntının kaynağı belli. Bir kısım yorumları HAKK ilan etmek. Halbuki HAKK sıfatı ancak apaçık ilahi buyruklar için geçerlidir. Hiçbir yorum HAKK değildir, doğrudur. Doğrular ise görecelidir.
Önceki yazımda da değinmiştim. Sünnilik Despot ve Faşist ama Halife etiketli Zalimlerin elinde şekillenen ve Devlet eliyle zorla benimsetilen güdümlü bir harekettir. Ve Mezhep imamı denilen kişilere rağmen, onlar adına uydurulmuş herzelerle şekillendirilmiştir. Bu dayatmacılığa direnen ve bu mavalları yutmayan kesimin bir kısmı ise Şia olarak adlandırılagelmiştir. Sonra onlar da anlayışlarını dinleştirmiştir ama en başta bu olay Devlet eliyle şekillenen dine uyma yada uymama şeklinde bir tercih meselesiydi.
Neyse biz şu hadislere gelelim şimdi. Ebu Amir namaz hakkında birkaç hadis yazarak haklı çıktığını sanıyor ama aldanıyor. Aslında böyle davranmakla sadece kendi kendisini yalanlıyor.
Hadisler konusunda ben az sahih, çok sahih geyiklerine bir anlam veremiyorum. Kimisi ona güveniyor, kimisi ise buna. Sonuçta güvendiğin kişinin söylentisini çok sahih sayıyorsun, güvenmediğin kişinin söylentisini ise az sahih. Böyle saçmalık olmaz. Bir şey ya öyledir yada böyle. Hele namaz konusunda, “Hz. Muhammed örneğin bir zaman ellerini bağlamıştır, başka bir zaman ise bağlamamıştır” demek saçmalıktır. Bir zaman rükudan doğrulunca ellerini kaldırıp dua etmiştir, başka zaman ise dua etmemiştir demek de saçmalıktır. Bu peygamber sırf insanlar değişik mezheplere bölünsün diye kimi zaman öyle yaptı, kimi zaman da böyle yaptı değil ya. Yaptı ise bile demek ki kişisel tercihini böyle geniş bir skalada kullandı demektir.
Şimdi örneğin A mezhebi ne yapıyor? Namaz hakkındaki örneğin 100 tane hadisin içinden kafasına göre on tanesini seçiyor ve aralarını yorumla doldurup (vacip, sünnet, müstehap, mübah, haram, mekruh, müfsid diye sınıflayarak) HAKK UYGULAMA diye pazarlıyor. B mezhebi ise başka on tane hadisi seçiyor ve yine o da aralara kendi yorumlarını sokuyor ve bu sefer onun sunumu HAKK oluyor. Sonuçta ortaya bir sürü birbirinden farklı ve bazen de birbirine zıt HAKK YORUMLAR çıkıyor. Halbuki hiçbirisi Hakk değil belki sadece doğru. Çünkü Hakk sadece bir tanedir, doğrular(!) ise bin tane.
Neden bazı ayrıntı hususları bile inceden inceye anlatan Hz. Muhammed Namazın nasıl kılınacağını şöyle baştan sona bir kerede anlatmamış? Neden bu konuda bir sürü hem de birbirinden farklı uygulamaları işaret eden hadis var da şu işi adam gibi anlatan bir tek hadis yok? Örneğin meşhur Cibril Hadisini bilmeyenimiz yoktur. Bakın orada nasıl da net ve yalın tanımlar var. İyi de o halde namaz gibi en temel bir ibadet de neden böyle kimi zaman birbiriyle çelişen parçalı bulutlu bir yapı var?
Cevap gayet açık. İnsanlar namazın nasıl kılınacağını zaten biliyorlardı ve üstelik görüyorlardı. Bu yüzden uygulamanın baştan sona anlatımı yok. Bu cevap “neden Kur’anda bu husus detaylarıyla işlenmemiş?” sorusunun da yanıtıdır. Allah insanlara secde, rukü dediği zaman onlar bununla neyin kastedildiğini zaten bilmekteydi.
Sözün özü namaz hususunda bizler Allah’ın bize farz kıldıklarını Kur’andan öğrenmeliyiz. Önümüze konan namaz uygulamalsrında da da Kur’andaki Namaz ilkelerine aykırılık içeren uygulamaları terk etmeliyiz. Diğerlerini ise dinleştirmeden sadece bir yorum mahsulü eklenti olarak değerlendirip dilersek uygulamalıyız. Örneğin ellerin bağlanması. Bu bir Allah buyruğu mudur? Değildir. Fakat ben Allah’ın huzurundayken sırf konsantrasyonumu artırmak için ellerimi bağlayabilir miyim? Tabiki evet. Ellerimi göbek hizasında mı bağlamalıyım? Olabilir. Ellerimi göğüs hizasında bağlayabilir miyim? O senin tercihine kalmış? Ya ellerimi salabilir miyim? Paşa gönlün bilir. Çünkü zaten hepsi için sünnet deniliyor ve bu konuda tam bir serbestlik var. Pekala toplu halde namaz kılarken her birimiz ellerimizi aynı şekilde bağlayabilir miyiz? Yaptığınızı din saymamak şartıyla yani bir tercih meselesi olarak gördükçe evet.
Mezhepler (Paket Fikirler) dikkate alınmalıdır ama asla dinleştirilmemelidir.
- Namaz konusundaki hadis karmaşasına lütfen bu ileti zincirinin başına dönerek bakın.
- Sünni arkadaşların Recm yalanıyla Kurandan ayet eksiltildiği hakkındaki Sünni Ulemanın yorumları hakkındaki fikirlerini de merak etmekteyim. Forumun bazı yerlerinde Edip Yüksel’e “Kur’andan iki ayeti atıyor” diye haklı olarak karşı çıkış oldu da oradan geldi aklıma. İki ayet atmak suç da bir ayet eksik deyip eklemeye çalışmak suç değil mi? Ne dersin Ebu Amir, istersen biraz da farklı konulara el at.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|