Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 29 nisan 2005 Yer: Antarctica Gönderilenler: 357
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selâm
"eşlerden birisi illaki çocuğum olsun istiyor! ne olacaktır?
O eşlerin kusursuz olanı ya kadın ise? Yani adamın baba olamıyacağı ama kadının anne olabileceği tıbben ortaya çıkmış ise? Kadının koca üstüne koca alması caiz midir?"
BÖYLE TALEBİ OLAN EŞ, EĞER KADIN İSE; O KADININ TALEBİNE UYUP, ONUNLA BOŞANMASI ERKEK EŞİN İYİLİĞİDİR. VEYA, BU MEŞRU İSTEĞİNE DEVLET DE SAHİP ÇIKACAK, O KADININ GEÇERLİ TALEBİ YERİNE GETİRİLECEKTİR. BOŞANMAK MEŞRU BİR HAKTIR. AYNI ANDA KOCA ÜSTÜNE KOCA ALAMAZ BU BAYAN KARDEŞİMİZ. bİLİM NE DİYORSA O, OLSAYDI! SENİN DEDİĞİN GİBİ KOCALARA SAHİP OLSUNLAR DERDİK, AMA DİYEMİYORUZ(demiyorsun da! demeye getiriyorsun diyelim).
Taleb sahibi olan bir erkek ise; başka bir bayan eşe talip olur! ama, halen evli olduğu eş de buna karşı gelirse niçin hala onu tutsun? elbette yollarını ayırmalılar. Ama, eşi itiraz etmiyorsa! o halde aynı zamanda bir çok eşe sahip olabilir, bu örnek verdiğimiz erkek.. Aynı çatı altında mı tutmalı? adaleti nasıl beceriyorsa, o şekilde bir ikameti ayarlamalıdır. Böylesi evliliklerin büyük ekonomik maliyetleri vardır. Kısaca, gücün ve konumunun buna müsait olması gerekiyor.
"Çok kocalı bir kadının çocuğu olunca o çocuğun hangi kocadan olduğu DNA testiyle kolayca tesbit ediliyor. Nesep sorunu böylece çözüldüğüne göre çok kocalı evlilik caiz midir?"
İNSANLA HAYVANIN FARKI İŞTE BURADA KARŞIMIZA ÇIKMAKTADIR! MİSAL; EVİNİZDE BESLEDİĞİNİZ BİR EVCİL HAYVANI DÖLLEYEBİLMEK İÇİN, KAPI KAPI GEZEBİLİRSİNİZ! BUNA HİÇ KİMSE İTİRAZ ETMEYECEKTİR. AMA, SÖZKONUSU OLAN MÜSLİMİNSAN İSE! BUNLARI YAPAMAZSINIZ! AKSİ DURUMDA ARABİ CAHİLİYEYE VEYA SAPIKLIKLARA KAPI AÇMIŞ OLURSUNUZ!
"Sen her hangi bir peygamberin çok eşli olduğunu gösteren bir tek ayet getirebilir misin?"
Eee? hz ishakı müjdelettin de! hz İsmaili niçin müjdeletmiyorsun? "2" eşli olan hz İbrahimi saydın(kendince). Ama, adamı tek eşli yapmayı da alicengiz usulü becerdin! hz Muhammedin de, yeterince sayıda eşi olduğunu biliyoruz(ayetler) ve dahası YOK diyordu ayet! demek ki bir limiti sözkonusu bu "yeter sayı"nın.. Müsaade et de, onu derdi olanlar bulsunlar(ben hariç) :))
Pekiyi! iki genetik bacıyı aynı anda "eş olarak" niçin ayet gereği alamıyorsun~bulunduramıyorsun? kıskanmasınlar diye mi?
insanKadın, ayda bir yumurtlarken! insanErkekde ise böyle bir kısıtlama niçin yoktur? işte bunlar fıtratımızın bizlere verdiği doğal kazanımlar veya farklılıklarımızdır.
Ben de tek eşlilikten yanayım! ama, din, benim tercihlerimle din olmuyor! onun hüküm koyucusu, herşeyin sahibi ve yaratanı olan Allah C.C'dür. Ve, her ilim sahibinin üstünde, bir bilen olarak "O" hakimdir!
Bir de çok evli olanları sanki cinsel sapkınlarmış olarak niçin deklare ederiz ki? insanın herşeyi hakkı ile bilmesi çoğunlukla mümkün değilken! gün olur bu sınırlar insanlık için bir zaruret dahi olabilir! kim bilir?
Yanıt istemediğim halde, yanıt verdiğiniz için; mecburen bu yazıyı yazdım,,,,,
Yanıt istemediğim halde, yanıt verdiğiniz için; mecburen bu yazıyı yazdım...
Yazmaya mecbur değilsin, sevgili HanifUlus. Özgürsün.
Ama bırak ben de özgür olayım. Beni cevap vermemeye mecbur ilan etme. Kendim karar vereyim.
Bak, bu ikinci yazına cevap vermiyeceğim çünkü hiçbir düşünce yok içinde.
Ama önceki yazında şu sözler vardı:
hz İbrahim atamız kaç eşli idi? Zaman mı! Allah'ın hükümlerine tabi olan?Yoksa, senin mantığına göre! haşa Allah'ın hükümleri mi zamana tabi? şu elçide moda şöyle! bu elçide moda böyle midir?
Yani iddia şu:
Hz İbrahim çok eşli idi. Onun çok eşli olmasını Yüce Allah önlemediğine göre çok eşlilik caizdir.
Aslında ta Hz İbrahim'e kadar gerilemeye gerek yok. Hz Muhammed çok eşli idi. İddia onun üstüne kurulabilir. Hem bu, dürüstlüğün de gereğidir çünkü karı üstüne karı almak Müslümanlara Hz Muhammed'in şahsında yasak edildi (33:52):
Demek ki asıl iddia şu:
Hz Muhammed'in çok eşli olmasını Yüce Allah önlemediğine göre çok eşlilik caizdir.
Peki bu iddia İslamî mi; Kuran'dan onay alır mı?
Örnek olarak evlatlık konusunu ele alalım. Kuran evlatlığa özevlat muamelesi yapmayı yasaklar (33:4). Çünkü özevlat kan bağı ile edinilir. Evlatlık ise sözel bağ ile. Beşerî sözel bağa ilahî kan bağı muamelesi yapmak rablik taslamaktır; şirktir.
Ve Allah sizin evlatlıklarınızı özevladınız yapmadı. Bunlar sizin ağzınızdan çıkıverensözler. Gerçek ise Allah'ın sözleridir. Doğru yolu Allah gösterir. (33:4)
Şimdi düşünün: Hz Muhammed, bu ayet ininceye kadar evlatlığına özevlat muamelesi yapmak suretiyle şirk günahı işledi.
Lütfen doğru anlayalım:
Herkes gibi Muhammed de şirk günahı işleyebilir ama asla müşrik değidir. Şirk günahı işlemek başka, müşrik olmak başkadır.
Şimdi konuya dönelim:
Allah Hz Muhammed'in, evlatlığını özevlat saymak suretiyle, şirk günahı işlemesini önlemediğine göre şirk caiz midir?
Şirk caizse hanifUlus'un öne sürdüğü iddia doğrudur; karı üstüne karı almak caizdir.
Bunların ötesinde kadınlar sana helal değildir, ve eşlerinden herhangi birisini de onlarla değişemezsin. Güzellikleri senin ilgini çekse bile.Sadece sözleşmeliler ile yetin. ALLAH her şeyi gözetleyendir.( 33/52)
kardeş ayette sana helal değildir diyor sen nerden çıkartıyorsunki bunun Peygamberin şahsında müslümanlarada yadak edildiğini Peygambere verilen özel bir izin var ve yine o özel izine getirilen bir yasak kendini inandırmayı çok istiyorsun,fakat her istediğimiz bizim olacak değil....
Bunların ötesinde kadınlar sana helal değildir, ve eşlerinden herhangi birisini de onlarla değişemezsin. Güzellikleri senin ilgini çekse bile.Sadece sözleşmeliler ile yetin. ALLAH her şeyi gözetleyendir.( 33/52)
kardeş ayette sana helal değildir diyor sen nerden çıkartıyorsunki bunun Peygamberin şahsında müslümanlarada yadak edildiğini Peygambere verilen özel bir izin var ve yine o özel izine getirilen bir yasak kendini inandırmayı çok istiyorsun,fakat her istediğimiz bizim olacak değil....
selam
Cevap gönderdim; gitmedi. Başka bir zaman. Aallah isterse.
Bu vesileyle şunu söyliyeyim: "modreatör" denilen bir dostumuzun ikide bir benim müzakereler katılmama fiilen engel olması çok üzücü. Bıktım.
Bunların ötesinde kadınlar sana helal değildir, ve eşlerinden herhangi birisini de onlarla değişemezsin. Güzellikleri senin ilgini çekse bile. Sadece sözleşmeliler ile yetin. ALLAH her şeyi gözetleyendir.( 33/52)
kardeş ayette sana helal değildir diyor sen nerden çıkartıyorsunki bunun Peygamberin şahsında müslümanlarada yadak edildiğini Peygambere verilen özel bir izin var ve yine o özel izine getirilen bir yasak kendini inandırmayı çok istiyorsun, fakat her istediğimiz bizim olacak değil....
Aslında bunların ötesinde demiyor; bu andan itibaren anlamına gelen min ba'dü diyor. Hz Muhammed'e bundan itibaren yasak olan, karı üstüne karı almaktır.
Onun mevcut çok eşli ailesi yasak kapsamının dışındadır çünkü o aile bundan önce yani yasaktan önce kurulmuştur; devam edecek.
Bir daha: sahabelerin ve Hz Muhammed'in çok eşli aileleri aklanmıştır; helaldır.
Ayeteki bu açık hükme rağmen "Peki Hz Muhammed çok eşli değil miydi? Çok eşliydi. O halde çok eşlilik caizdir," denmesi ipe sapa gelmiyen bir iddiadır.
Tıpkı eski üvey anayla evlenmek gibi. "Bazı sahabeler eski üvey analarıyla evli değil miydi? Evliydi. O halde eski üvey anayla evlenmek caizdir!"
İpe sapa gelir mi bu iddia?
Sana helal değildir denirken Hz Muhammed'e sesleniliyor olmasına gelince, aman Allah'ım, sinekten yağ çıkarmaya yeltenircesine ne mene bir bahanedir bu!
Bir kere, yalnızca sana denmiyor; sana deniyor. Aslında bütün inananlara demek.
Tıpkı Tahrim 1'deki şu sesleniş gibi: "Ya eyyühen nebiyyü lime tuharrimû ma ahalle 'llahü leketebtagî merdate ezvacike!"
Ey peygamber! Allah'ın sana helal kıldığını eşlerinin rızası için kendine neden yasak ediyorsun!
Hz Muhammed'in dışındaki inanan kocaları bağlamaz mı bu ilahî uyarı? Allah'ın onlara helal kıldığını eşlerinin rızası için onların kendilerine yasak etmesi caiz midir?
Yüce Allah'ın kelimeleri seçip kullanması son derece isabetlidir. Kuran'ı okurken bunu gözönünde bulundurmak zorundayız. Örneğin sana ile yalnızca sana arasındaki farkı gözönünde bulundurmak zorundayız çünkü Allah gözönüne almış o farkı.
Sana: leke. Yalnızca sana: hassaten leke.
Eğer üstümüze farz olan bu özeni gösterirsek "sen nerden çıkartıyorsun bunun peygamberin şahsında müslümanlara da yasak edildiğini?" demek suretiyle Ahzab 50'de sayılan dört sınıf kadının yalnızca -hassaten- Hz Muhmammed'e helal kılınan kadınlar olduğunu öne sürmeyi bırakırız.
Çünkü o dört sınıf kadının yalnızca bir tanesi yalnızca Hz Peygamber'e helal kılınıyor: kendisini peygambere karşılıksız veren kadını şayet peygamber eş almak ister ise, yalnızca sana (heal kıldık).
emraeten mümineten in vehebet nefsehé li'n nebiyyi in erade'n nebiyyü enyestenkihehé haliseten leke.
Çünkü o kadın mehirden dahi vaz geçecek kadar ürkü içindedir; koca değil onun ihtiyacı; devlete sığınmak istiyor. Koca istese zaten çok karılı bir insanı mı ister?
Ve devlet o anda kurulma aşamasındadır; Hz Peygamberdir. Sahipsiz kalıp ürküye kapılan o kadar çok kadın var ki Hz Peygamber'in hepsine yetişmesi mümkün değil. Ayette şayet Peygamber de ister ise denmesi bu gerçeği açıklıyor.
Öteki üç sınıf kadın ise bütün müminlere helaldır: mehirle eş alınanlar, dayı-amca-hala-teyze kızları, ant içip eş alınanlar. Bu sınıflara mensup kadınlarla evlenmek bütün müslümanlar için caizdir yani icazet bütün müslümanlaradır.
Onların bir arada eş edinilmesini yasaklayan ilahî hüküm o yüzden bütün müslümanları bağlar.
Bir de İslamın ciddiyetini düşünün. Karı üstüne karı almak bir dinin peygamberine yasakken ve peygamber o yasağa uyup dururken dinin öteki mensupları çatır çatır karı üstüne karı üstüne karı alırsa o dinde ciddiyet kalır mı?
Katılma Tarihi: 18 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 214
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
4/3 Yetimler hakkında adaletli davranamamaktan korkuyorsanız uygun gördüğünüz kadınlarla ikişer, üçer, dörder evlenebilirsiniz. Onlara eşit davranamamaktan korkuyorsanız bir taneyle veya elinizdeki ile yetinin. Sapmamanız için en uygunu budur.
Yahu bu konu hakkında nasıl 33 sayfa açılmış ve millet birbirine girmiş hayret! Ayet açık oysa! Diyor ki "ortada kalmış müminlerin yetimlerini himayene al (yetimler diyor-yetim demiyor), bu yetimlerin hakkını koruyamayacağını düşünüyorsan eş sayını artırabilirsin! Diyelim ki kafirlerle yapılan bir savaştasın, şehit olan mümin kardeşinin evlatları senin evlatların olmalıdır! Diyelim ki sen 4 yetimi himayene aldın! Tek eşinle bu 4 yetimi ve de varsa kendi çocuklarını adaletle bakamazsın/gözetemezsin! Bu durum da ikinci ve hatta üçüncü bir eşle evlenebilirsin! Bakımını üstlendiğin yetim sayısı ne kadar çoksa o kadar eş sayısını artırabilirsin! Ama gücün kısıtlıysa maddi açıdan, bir taneyle veya elinin altındaki ile yetinmelisin!
Tek eşle evliliği öngören Kuran, ancak böyle bir istisnai durumda çokeşliliğe cevaz verir ki, birçok ayette "yetime sahip çık!" mesajı verilmektedir! Yani nefsani arzularını tatmin için 3'er 5'er kadınla evlenemezsin! Bu ve diğer müşkil konularda, ayetlerin ayetlerle açıklandığı bir makale yazmayı düşünüyorum, inşallah ileride daha kapsamlı ele alınacaktır bu konu!
Bu arada Hasan bey, benim sitemde "Taşkent Kuran'ı" var! Sanırım bilinen en eski Kuran'lardan! 19.org'dan indirdim! Siz harekelerden-marakelerden bahsediyordunuz bir ara, bu Kuran'da hareke yok! Var mısınız birlikte çözümlemeye!!!
Selametle!!!
__________________ 16/4 İnsanı küçük bir damladan yarattı, fakat buna rağmen o, apaçık bir düşman kesildi.
Diyor ki "ortada kalmış müminlerin yetimlerini himayene al (yetimler diyor-yetim demiyor), bu yetimlerin hakkını koruyamayacağını düşünüyorsan... (ilahibilgi)
Sevgili ilahibilgi, yetimlerin hakkı ne demek? Bir önceki ayet olan Nisa 2'de belirtildiği üzere anılan yetimlerin mal dahibi olduğunu göznünde bulundurarak lütfen açıklar mısın.
Yetimlere mallarını verin. Temizi pisle değiştirmeyin. onların malını kendi malınızla yemeyin. Büyük günahtır bu. (4:2)
İlahî uyarı o ki bazı yetimleri koruması altına almış olan bir aile onların malını kendi malıyla yemesin. Yoksa büyük günaha girer - hûban kebîra.
Siz sahabeler gibi Hz Peygamber'in eğitiminden geçmiş samimi bir mümin olsaydınız bu ilahî uyarı size ulaşınca "Ya yetimlerimin malını yanlışlıkla kendi malıma katıp yemek suretiyle o büyük günaha girersem!" diye korkar mıydınız, korkmaz mıydınız? Aklı başında olan bir müminin o korkudan kurtulmak için hangi önlemi alması gerekir?
bu yetimlerin hakkını koruyamayacağını düşünüyorsan eş sayını artırabilirsin!
Nisa 2 ile Nisa 3'ün konusu ortak: yetimlerin malları. O halde "yetimlerin hakkını korumak"tan kasıt onların malını kendilerine eksiksiz vermektir. Sizin bir kadınla ya daha fazla kadınla evlenmeniz o yetimlerin mallarını kendilerine vermenizi sağlar mı?
Kusura bakmayın sevgili ilahibilgi ama ne alaka?
benim sitemde "Taşkent Kuran'ı" var! Sanırım bilinen en eski Kuran'lardan! 19.org'dan indirdim! Siz harekelerden-marakelerden bahsediyordunuz bir ara, bu Kuran'da hareke yok! Var mısınız birlikte çözümlemeye!!!
Memnuniyetle. Ne yapmam gerekiyor? Yol gösterin lütfen.
Katılma Tarihi: 18 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 214
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sevgili Hasan Bey!
Kendi yaptığınız yorumlar ve yazdığınız yazılar dışındaki tüm yazılara "ne alaka?" diyorsunuz! O zaman lütfen bir çeviriniz varsa verin onu okuyalım! Yoksa bile büyük yanlış içindesiniz, tez zamanda bir çeviri hazırlamanız gerekli! Yoksa sizi "tepeden bakanlarla" aynı safta kabul edeceğim!
Verdiğiniz yanıt beni tatmin etmedi! Harekesiz Kuran'a gelince, siz onu önce bi PC'nize yükleyin! Daha sonra ne yapacağımıza karar veriririz!
Saygılar!
__________________ 16/4 İnsanı küçük bir damladan yarattı, fakat buna rağmen o, apaçık bir düşman kesildi.
Yahu bu konu hakkında nasıl 33 sayfa açılmış... (ilahibilgi)
Ne yazık ki bazı iletiler daha önce dile getirilen hususların tekrarından ibaret. Neden tekrar edilmek zorunda kalınmış? Çünkü yazılanları okumuyoruz. o yüzden bir daha bir daha gündeme getiriyoruz.
Örneğin siz, sevgili ilahibilgi, daha önce yazılanları okumamış olmalısınız ki Nisa 3'ün "siya-sibak"ını ve anılan korkunun niteliğini hiç duymamış gibi yapıyorsunuz. O yüzden benim şimdi size cevaben yazdığım açıklama ne yazık ki tekrardan ibaret; yeni bilgi değil.
Değişik bir yol denemeye çalışayım. Bir öykü içinde açıklayayım kavramları. Belki daha kolay okunur; daha iyi anlaşılır:
___________________________
UÇURTMALAR
Uçurtmalar biz insanlar gibiydi. Sevgileri, nefretleri, korkuları, yürekleri vardı. Yaralarını bile kendi vücutları onarırdı. Eski uçurtmalar kırpılınca kırpıntılardan yeni bir uçurtmalar doğar; sonra o yeni doğanlar büyür, olgunlaşır, eskir ve kırpılmak üzere makasa boyunlarını uzatırlardı.
Kısacası bizim gibiydiler; bizdendiler.
İplerinin ucunda göklere yükselip uçmaya başladıkları zaman ise kuşlar kadar özgür sayarlardı kendilerini.
Onun için en değerli parçaları ipleriydi. İpek ipler, atlas ipler, simler. Çocuklar bu iplerin ticaretini yapardı mahallede. Bazan da kiraya verirlerdi. Yani ip işinde iyi para vardı.
Ama yetim uçurtmalar vardı.
İpleri alelade pamuktandı. Babaları da yoksul yaşayıp makasa yoksul teslim olmuştu zaten. Bu pamuk ipler işte onlardan kalmaydı. Bir de bazi zenginler bu ipleri onlara "sadaka" niyetine verirlerdi.
Bazı çocuklar bu yetim uçurtmaları korumaları altına alırdı. "Sen benim yetimimsin artık; seni koruycam, söz!" diyerek. Ama hepten de yük değildi yetim uçurtmalar. Çünkü pamuktan da olsa ipleri vardı. Ve ip, ipti.
Korumacı çocuklar bazan bu ipleri satar, yetimlerine "Sonra geri vericem; söz!" derlerdi. Ama hile yaparlardı. Yeitimin sağlam ipi yerine çürük ipi koyar, garibim itiraz edecek olursa "O da ip bu da ip!" diye sustururlardı.
Bazı uçurtmaların ise hiç ipi yoktu. Habire itilip kakılırdı bunlar. Hoyratça kullanılır ve yere çakılıp kırılınca bir çöp bidonunu boylarlardı. Ya da düştükleri yerde öylece kalırlardı.
Bunlar sahipsiz uçurtmalardı.
"İyiliksever biri çıksa da bizi sahiplense; ipe ve özgürlüğe kavuştursa!" diye bekleşip dururlardı.
Bazı çocuklar sahiplenirdi bunları. "And olsun, bu garibanların bakınu üstlendim!" diye caka bile satarlardı. Ve canları çekerse bunları ipe takıp uçururlardı.
Bunlar da ant içip edinilen uçurtmalardı.
***
Memed'in bir sürü yetim uçurtması vardı. İyi bir çocuktu. "Ya onlara kötü davranıp haksızlık edersem!" diye korkardı.
Akadaşı Ali, "Nasıl yani?" dedi.
"Ya yetim uçurtmalarımın iplerini kendi çıkarım için kullanırsam?"
"Amaaan, o da mı dert!" dedi Ali.
"Eve, o da dert," dedi Memed. "Aybaba ne dedi geçen gün?"
"Ne dedi?"
"Yetim uçurtmalara iplerini verin. Temizi pisle değiştirmeyin. Onların ipilerini kendi iplerinizle kullanmayın. Büyük günahtır bu!" dedi.
Bunun üzerine Ali'nin de aklı başına geldi. "Sahi yahu," dedi. "Peki, napcez şimdi?"
Az ötede Osman vardı. Kulak misafiri olmuştu. O da "Doğru ya!" dedi. "Napcez şimdi?"
Bulutlu bir gündü. Birden şimşek çakti. Gök gürledi. Bulutlar yarıldı. Aybaba belirdi açılan yerde. Fidan gibi upuzun boyu, beline kadar uzanan bembeyaz sakalı, elinde asasıyla. Davudi bir sesle sordu:
"Sorun nedir, evlatlarım?"
"Uçurtmalarımıza kötü davranıp haksızlık edersek diye korkuyoruz."
Aybaba gülümsedi. Sakalını sıvazladı. "Aferin size!" dedi. "İman ve vicdan sahibi çocuklarsınız."
"İyi ama, Aybabamız! Napalım ki bu korkudan kurtulalım?"
"Bütün çocukar! Dinleyin!" diye başladı Aybaba.
"Yetim uçurtmalarınıza haksızlık etmekten korkuyorsanız size yetki veren uçurtmaları uçurtması olmayan çocuklara ikişer, üçer, dörder verin."
"Bir çocuğa iki uçurtma, üç uçurtma, dört uçurtma mı?"
"Hayır! Bir çocuğa BİR uçurtma. Örneğin Memed sen ikisini iki çocuğa, Ali sen üçünü üç çocuğa, Osman sen dördünü dört çocuğa verebilirsin."
Osman başını kaşıdı. Aybaba, "Osman'ın takıldığı bir şey var!" dedi
"Evet, efendim. Bi sorunum var."
"Biliyorum. Bir kaç tane yetim ucurtmanın iplerini satmıştın. Sonra geri vermek üzere. Şimdi para bulup onları geri alman lazım. Ki elden çıkaracağın dört uçurtmana verip borcunu ödeyesin."
"Evet, efendim. Ama o kadar parayı bir anda denkleştiremem. Onları ipsiz yollarsam ise haksızlık etmiş olurum."
"Dinleyin!" diye gürledi Aybaba. Bu nokta çok önemli.
"Bir anda çok uçurtmayı elden çıkarınca haksızlık etmekten korkuyorsanız yalnızca birini elden çıkarın, yalnızca birini! Ya da ant içip edindiklerinizi. Dara düşmekten kurtulmanız için uygun olan budur."
Sonra birden kayboldu.
Çocuklar öylece kaldılar bir süre. Mızıkçı Kaab geldi koşarak. "Aybaba'yı ben de duydum," dedi. "Ve her dediğini anladım.
"Ne dedi?"
"Aybaba dedi ki… Şey dedi… Dedi ki… 'Yetim uçurtmalarınıza haksızlık etmekten korkuyorsanız hoşunuza giden ve size helal olan başka uçurtmaları ikişer, üçer, dörder uçurun. Ama bunda adil olamıyacaksanız yalnızca birini ya da ant içip edindiklerinizi. Sapmamanız için uygun olan budur,' dedi."
"Allah Allah!" dedi Memed. "Bunda bi yamukluk var ama!"
Çocuklar hep birden sordu: "Ne yamukluğu?"
Memed tane tane konuşmaya başladı. Sanki sesli düşünüyordu:
BİR çocuk bir ÇOK uçurtmayı aynı anda uçurduğu zaman ipler birbirine dolanıyor. Uçurtmalar bir birine çarpıp yere çakılıyor. Demek ki çok ucurtma bir arada uçurulunca zulüm oluyor. Peki o halde, 'Yalnizca birini, yalnizca birini!" diyen Aybabamiz bir de neden 'Ya da ant içip edindikleriniz!" demiş olsun? Ant içip edindiklerimiz de ÇOK uçurtma değil mi?"
"Yani BİR çocuğun ÇOK uçurtmayı aynı anda uçurması sakıncalı ise Aybaba BİR çocuğun ant içip edinilen bir ÇOK uçurtmayı aynı anda uçurmasını önermiş olabilir mi?" ____________________
Katılma Tarihi: 18 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 214
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Ben bu masalı niye okuyayım! Yaşım 25 ama hamdolsun çocuklar gibi şeker yalamıyorum, uçurtma uçurmuyorum!
Valla sizinle ilmi-dini bir dialoga filan girilmez! Zaten bu yüzden cümlelerimi kısa tutuyorum! Ben sizinle daha ciddi bir çalışma düşünüyordum ama yok! kalsın!
Selametle!
__________________ 16/4 İnsanı küçük bir damladan yarattı, fakat buna rağmen o, apaçık bir düşman kesildi.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma