Yazanlarda |
|
AZADEH Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 subat 2007 Gönderilenler: 102
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
SEÇİME GİDERKEN PARTİ SEÇMEK
Prof. Dr. Övgün Ahmet ERCAN www.ahmetercan.net
Türkiye 2007 Temmuz ayında erken seçime gidiyor, hangisine oy vermeli ?.
Akçal (ekonomik) olarak, yönetim düzenleri biri “toplumcu”, diğeri “bireyci” olmak üzere iki türlüdür. Toplumcu düzende, toplumun tüm katmanları ülke gelirinden eşit pay alır, toplumsal güven ile gönenç, varlıklar eşit olarak paylaşılır. Toplumda yoksul ile varsıl yoktur. İş, sağlık, eğitim, öğretim, gelecek güvencesi düzence sağlanır. Bireyci düzende ise, toplum katmanlarında eşitlik yoktur. Bireyler, özel çabaları ile diğerleri üzerinde sivrilebilirler, gelir düzeyleri, ulusal gelirden aldıkları pay ayrı ayrıdır. Toplum, üst, orta, alt gelirli olarak ayrılır. Üst gelirli iş verenler, alt gelirli işçi ya da iş görenlere düşük aylıklı iş verir, onları ezerler, ezilenlerin devlet güvencesi de yoktur. Ayrıca, ezilenlerin iş, sağlık, eğitim-öğretim, gelecek güvencesi de yoktur. Bir de “karma” düzen vardır ki, bu iki düzenin belli bir oranda karışımıdır.
Toplumcu düzene “komunizm”, bireyci düzene “kapitalizm” denir. Komunizm’in kurucusu; Sovyet Rusya’nın Lenin’i, kapitalizmin kurucusu, ayrıca bugünkü başı çekeni Amerika Birleşik Devletleridir. Karma düzenin kurucusu, ayrıca Türkiye’de uygulayıcısı ise “Kemalizm” ya da Türk Devrimidir. Türk Devrimi, 1923-1950 arası karma düzeni benimsemiştir.
Bireyci yönetimler, toplumu; soy, mezhep, inanç, dil, azınlıklar ayrılığına göre bölüp bunlar arasına çekişme tohumları ekerek, yapay iç çekişmeler yaratarak, toplumu uyuşturur, yönlendirilebilir bir topluma dönüştürür. Bunlar birbirine düşmekten, sömürüldüklerinin ayırdına varamazlar. Bu ayrılıkları tanımlamak üzere “milliyet ile din” kavramlarını düzenin içine oturtur.
Toplumcu yönetimler, toplumda soy, mezhep, inanç, dil, azınlıklar ayrılığını gözetmez, bunları bir bütün olarak alır. Varsa, bunlar arasına çekişmeleri giderir, yapay iç çekişmelere göz yummaz, toplumu uyuşturan araçları asla benimsemez, kendi kendine yöneten bir toplum oluşturur. Toplumu, tek bayrak, tek ülkü, tek ülke, tek ulus olarak görür. Ulus için erekler oluşturur. Ana ilkeleri; özgürlük, bağımsızlıktır. Bu bütünlüğü “ulussalcılık” kavramı olarak tanımlar.
Türk Devrimi, 1923’den 1950’ye dek karma akçal düzende, “ulussalcılık” çizgisinde gelişmiştir. 1950’den sonra “milliyet ile din” okuna oturtulmuştur. Türkiye’de ocağına(partisine) bakılmaksızın,1950’den bugüne dek olan düzen “kapitalizm” ya da “katı kapitalizme geçiş” sürecidir. Bu gün Türk ulusu, tam kapitalist bireyciliğin istediği ayrımcılık içine AB koşullarının itkisiyle saplanmaktadır. Ulus da, Kürtçülük diye soyculuk, alevi-sunni mezhep ayrımcılığı, Türkçe-Kürtçe dil ayrılması, hıristiyan-müslüman din ayrılığı, bilimgüder(laik)-inançgüder(şeriat) ayrılığı yaratılmağa başlanmıştır. Türkiye, yaşamsal konularını göz ardı ederek, bu ayrılıklar üzerine uyuşturulmuştur. Bu uyuşukluk içinde, kapitalizmin isteği üzerine, özelleştirme kapsamı içinde devleti küçültme amacıyla, fabrikaları, tersaneleri, limanları, işletmeleri, bankaları, ulaşım ile iletişim işletmeleri, toprakları bir, bir kapitalist ülkelerin ya da onlarla işbirliği içinde olan yerli kapitalistlerin ellerine geçmektedir. Bu vahşi kapitalizm uygulamasının yeni adı; “Küreselleşmedir”. Ulus, büyük yerli ile yabancı işverenlerin tuzağına düşmekte, Cumhuriyetin kazanımları bir, bir yok edilirken, Türk Devriminin ilkeleri, ülküleri ile önderi Mustafa Kemal Atatürk yok edilmeğe çalışılmaktadır. Ülke, acımasın kapitalizmin ağına düşmüştür, eğitimsiz ulusun büyük bir çoğunluğu bunun ayırdında da değildir.
Seçmen, çok yakında oy vermeğe gidecektir. Bu tanımlamalara göre Türkiye’de yer alan başlıca partiler nerede durmaktadır?
1. Toplumcu Ocaklar(Komunistler); TKP Türkiye Komunist Partisi,
2. Ulussalcı-Karmacılar(Kemalist Cumhuriyetçiler); İP İşçi Partisi, BCP Bağımsız Cumhuriyet Partisi, HYP Halkın Yükselişi partisi, YP Yurt Partisi,
3. Sosyal Demokratlar(Karma-Kapitalist); CHP Cumhuriyet Halk Partisi, DSP Demokratik Sol Parti, SHP Sosyal Demokrat Halk Partisi,
4. Bireyciler(Kapitalistler);
a. Din Eksenliler. AKP Adalae ve Kalkınma Partisi, Saadet Partisi, BTP Bağımsız Türkiye Partisi.
b. Soy-Din Eksenliler. MHP Milli Hareket Partisi, BBP Büyük Birlik Partisi, DP(DYP-ANAP) Demokrat Parti,
c. Soy Eksenliler. GP Genç Parti,
Kapitalistler, tam AB ile ABD güdümündedirler, Sosyal-Demokratlar, AB ile ABD ile uyuşum içindedirler, Ulusalcı-Kemalistler(Cumhuriyetçiler); tam bağımsızdırlar, Toplumcular(komunistler); Çin ile eski SSCB Marksist düşünceye bağımlıdırlar.
İşte böyle. Şimdi, siz toplumun neresindesiniz?, yaşamdan bekledikleriniz neler?, yönetmek mi yoksa yönetilmek mi isteniyorsunuz buna göre oyunuzun yönünü değiştireceksiniz. Ancak sizin vereceğiniz oy benim için önemli, çünkü biz ayni ülkede, ayni yazgıyı paylaşıyoruz. Kanma.
|
Yukarı dön |
|
|
barış Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 eylul 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 339
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Dindarlık kavalı ile oy üretmek!
Arslan Bulut - Kitle psikolojisini en iyi anlatan örneklerden biri “fareli köyün kavalcısı” masalıdır. Köyü basan fareleri, müziğin sihirli gücüyle ırmağa doğru sürükleyen kavalcı, parasını alamayınca köyün çocuklarını da yine kavalı ile sürükleyip götüre
17 Mayıs 2007 Perşembe 01:08 |
< style>
#news_content a{
color: #0000FF;
}
Türkiye"de siyasi liderler ya İslamiyet kavalı ya milliyetçilik kavalı ya da sosyal adalet temelli sosyal demokrasi kavalı ile kitleleri uzun süre istedikleri yöne doğru sevk etti. Fakat hepsi iktidarda denendi! Görüldü ki, hepsinin ortak özelliği, bütün dünyaya dayatılan ekonomik/siyasi sistemin kavalını çalmaktır. IMF kavalı, Dünya Bankası kavalı ve ABD, AB kavalı! Fakat bütün denemelere rağmen, hâlâ kavalın etkisinden kurtulamayanlar var. Halbuki tek ölçü “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” sözü olmalıdır.
* * *
AKP, başından beri türban ve imam-hatip kavalı çalarak kitleleri peşine taktı; “Ankara"nın şerrinden Brüksel"in şefaatine sığınmak” politikası gereği, Avrupa"nın bütün dayatmalarını benimsedi, halka da kabul ettirmeye çalıştı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de “dindarlık” kavalını çaldılar. Türk halkının büyük çoğunluğu, dini konularda hassastır. Anlamını bilmediği halde Kur"an dinlerken kendisini Allah"ın huzurunda hisseder. Bir cemaat toplantısında kolaylıkla hipnotize edilebilir ve çoluğunun çocuğunun nafakasını; ABD"nin ılımlı islâm projesi için çalışan ekibe verebilir. Paraların gerçekten İslam için harcanacağını zanneder. Tıpkı verdiği oyların da İslam"a yarayacağını zannettiği gibi! Dindarlık kavalını çalanların partisinin programının Amerikalılar tarafından yazıldığını belgesi ile ispat etseniz bile inanmaz! Çünkü o hipnotize edilmiştir!
* * *
Peki ne yapmalı? Dini değerleri kullananların karşısına laiklik kavalı ile çıkarsanız, halkı daha da katılaştırırsınız. Çünkü uzun yıllardan beri geniş kitleler nezdinde laiklik, dinsizlik olarak algılanmaktadır. Gerçek böyle olmasa bile, laiklik kavalı çalanların dine olan ilgisizliği, kayıtsızlığı, hatta geçmişteki yolsuzlukları bu inancı kuvvetlendirmiştir! Halkın bu hipnotizmadan kurtulabilmesi ve dini kendi kaynağı olan Kur"an"dan okuyup öğrenmesi, din tacirlerinin peşinden ayrılması için, kavalı kavalcının elinden almak gerekir! Zaten masalda da kavalcı, çocukları peşine takıp ormana sürüklemiştir. Bir an için kaval çocuklardan birinin eline geçmiştir. Çocuk kaval çalmaya başlayınca herkesin aklı başına gelir ve köye, ana-babalarını yanına dönerler. Dini kullananların elinden bu kavalı alacak olanların İSE gerçek din adamları, din bilginleri olması gerekir! Siyasi liderler de bu tür bilim adamlarına layık oldukları değeri vermek zorundadır. Aksi halde kendileri de Türkiye de kaybeder!
* * *
Son zamanların en güzel haberi belki bize ışık tutabilir! Anadolu Ajansı"nın haberine göre Bilkent Üniversitesi"den Yrd. Doç. Dr. Hilmi Volkan Demir ile öğrencileri Sedat Nizamoğlu, Tuncay Özel ve Emre Sarı, Edison"un icat ettiği ampule alternatif nanoteknoloji ürünü ışık kaynağı üretti. Türk araştırmacılar, geliştirdikleri “ayarlanabilir beyaz ışık” teknolojisiyle Edison"un ürettiği ampulleri yüzyıl sonra değişime uğrattı. Edison"un ürettiği ampuller ısıyı ışığa dönüştürürken, nanotekonoloji ile üretilen nanokristalli ledler ise elektrik enerjisini direkt ışığa çeviriyor. Görüldüğü gibi ampul yüz yıl sonra değişime uğradığına göre, aklını kullananlar için din istismarı ile ampüle oy üretmenin yerine de alternatif oy üretme yöntemi bulunabilir! Bunu da Volkan Hoca ve öğrencileri bulacak değil! Alternatif üretecek olanların her şeyden önce Türk, İslâm ve çağdaş olmaları gerekir. Dürüst olmaları yeter! |
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam arkadaşlar umarım iysinizdir azadeh genemi sen :), işin açıkcası alıntıların tamamını okumadım, ama başlığından seçim için seçmenlere tavsiyeler sunduğun belli,benim aklıma da ahmet kurt diye bir şarkıcı vardı şarkısında annesine anne oyuna gelme oyunu verme diyor ve islami kaygılarla olmasa bile toplumsal hassasiyet göstererek annesini sakındırıyordu, bulursanız o şarkıyı dinleyin adam rokcu belki biraz daha modern oluruz dinlersek :), neyse velhasılı kelam müslümanlar seçimini yapmıştır işte bu benim ve beraberimdekilerin zikrideyip emrolundukları gibi dosdoğru olup onlardan yüz çevirmiş, zamanın felaketleri bize uğramasın diye onların arasında dolaşanlardan uzak kalmış, ne hakkı batıla dayanıp ne de batılı hakka dayanıp savunanlardan olmuş, hanif olarak yüzlerini allah'ın dinine dönmüşlerdir, ben müslüman olmasam bile oy kullanmazdım Allahu alem, çünkü çok iyi biliyorum ki partiler değil partiler üstü politikalar hakim, çünkü çok iyi biliyorum ki değişmesi dahai teklif edilemez maddelerle hem kendi heşvadan putlarını yemişler hem de yöneticleri kukla yapmışlar izzet allah ve resulü katında bizleri bekliyor haydi buyrun,,,,,,
selam ve dua ile
|
Yukarı dön |
|
|
AZADEH Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 subat 2007 Gönderilenler: 102
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
malik bin nebi Yazdı:
selam arkadaşlar umarım iysinizdir azadeh genemi sen :), işin açıkcası alıntıların tamamını okumadım, ama başlığından seçim için seçmenlere tavsiyeler sunduğun belli,benim aklıma da ahmet kurt diye bir şarkıcı vardı şarkısında annesine anne oyuna gelme oyunu verme diyor ve islami kaygılarla olmasa bile toplumsal hassasiyet göstererek annesini sakındırıyordu, bulursanız o şarkıyı dinleyin adam rokcu belki biraz daha modern oluruz dinlersek :), neyse velhasılı kelam müslümanlar seçimini yapmıştır işte bu benim ve beraberimdekilerin zikrideyip emrolundukları gibi dosdoğru olup onlardan yüz çevirmiş, zamanın felaketleri bize uğramasın diye onların arasında dolaşanlardan uzak kalmış, ne hakkı batıla dayanıp ne de batılı hakka dayanıp savunanlardan olmuş, hanif olarak yüzlerini allah'ın dinine dönmüşlerdir, ben müslüman olmasam bile oy kullanmazdım Allahu alem, çünkü çok iyi biliyorum ki partiler değil partiler üstü politikalar hakim, çünkü çok iyi biliyorum ki değişmesi dahai teklif edilemez maddelerle hem kendi heşvadan putlarını yemişler hem de yöneticleri kukla yapmışlar izzet allah ve resulü katında bizleri bekliyor haydi buyrun,,,,,,
selam ve dua ile
|
|
|
"değişmesi dahi teklif edilemez maddeler"???
Sizi tenzih ederim ancak bu maddeler bence yobazlarda daha çok.
Selametle.
|
Yukarı dön |
|
|
iman Uzman Uye
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam
azadeh ALINTILADI
--------------------------
1. Toplumcu Ocaklar(Komunistler); TKP Türkiye Komunist Partisi,
2. Ulussalcı-Karmacılar(Kemalist Cumhuriyetçiler); İP İşçi Partisi, BCP
Bağımsız Cumhuriyet Partisi, HYP Halkın Yükselişi partisi, YP Yurt Partisi,
3. Sosyal Demokratlar(Karma-Kapitalist); CHP Cumhuriyet Halk Partisi,
DSP Demokratik Sol Parti, SHP Sosyal Demokrat Halk Partisi,
4. Bireyciler(Kapitalistler);
a. Din Eksenliler. AKP Adalae ve Kalkınma Partisi, Saadet Partisi, BTP
Bağımsız Türkiye Partisi.
b. Soy-Din Eksenliler. MHP Milli Hareket Partisi, BBP Büyük Birlik Partisi,
DP(DYP-ANAP) Demokrat Parti,
c. Soy Eksenliler. GP Genç Parti,
Kapitalistler, tam AB ile ABD güdümündedirler, Sosyal-Demokratlar, AB ile
ABD ile uyuşum içindedirler, Ulusalcı-Kemalistler(Cumhuriyetçiler); tam
bağımsızdırlar, Toplumcular(komunistler); Çin ile eski SSCB Marksist
düşünceye bağımlıdırlar.
------------------------
yani bu satırlar buranın ne eğitim ne kültürel seviyesine uyuyor. Çok
rahatsız edici, banal nasıl söyleyim kendimi aptalmışım gibi hissettiren
yazılar.
bu özgürlük değil.
(Burada bulunan site yönetimiyle ilgili iki satırı kolaycılığa kaçarak
haksızlık etmiş olabileceğim kanaatiyle kaldırıyor üzüntü verdiklerim
varsa kendilerinden belki haddi aşmam dan dolayı özür diliyorum.)
|
Yukarı dön |
|
|
iman Uzman Uye
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam
Polemiğe sebep olmamak için site yönetimini de (belki haddimi aşarak)
suçladığım alıntıdan bir sadece herhangi bir maddesini anlamaya
çalışıcam huzurunuzda.
------------------
1. Toplumcu Ocaklar(Komunistler); TKP Türkiye Komunist Partisi,
------------------
Toplumcu ne demek? Taşçı, işçi, dişçi gibi bir meslek erbabımı mesela?
Yoksa halkcı, dinci, islamcı gibi gerçekte olmayan ama söylendiği zaman
ne olduğu halk tarafından anlaşılmaması için icat edilmiş laflardan birimi?
Ocaktan anlatmak istediği ne? Maden ocağı?.. Gaz ocağı... Pınar?... yer su
gözü... Herhangi bir hastalığın sağaltmacısı?
Toplumcu ocaklar: toplum u yapanların toplandığı yer bu durumda! veya
toplumun yakılmak için toplandığı yer...mi? mesela?.... . neyse...
Toplumcu ocaklar nereden koministler oluyor? Bu toplumda ocak
sayılacak ölçüde koministmi var? Kominizmin dayandığını söylediği
sınıflar nerede? Yoksa ilkel, yahudi öğretilerini uygulayan köylülermi var
memlekette?
Yoksa ne mana yazıda geçmesinde?
Bu manada anlamıyacaksak yukardaki isimle yaftalanan kavram ne?
Anlamak için gayret gösterdiğimizde,
yazarın anlayışsızlığını ispatlamaktan başka
ne gibi bir menfaat geçecek elimize?
İsminin Başında ulema titri olan bazılarının halkı geri zekalı
zannetmesinden kaynaklanan yazılarından bıkıyorum.
Yoksa demokrasiyi (topluluk hukuku) aldatıldığımız, yaftalandığımız
içinmi sindiremiyoruz bir türlü içimize?..
diye soruyorum kendi kendime.
Böyle durumlarda en keskin, en harlı, en ağır, en samimi tarafıynan hoş
olmayan bir şeylerin kabardığını hissediyorum içimde.
Yazının geri kalanınında yaftalananların hakikatlerini vicdanlarınıza
bırakıyorum.
Fırtınalı havada ve dayanaksız takada,
yüzme bilmediği için mahsur kalmış gemi mühendisi yaftalı adamlara
acımaktan, yardımlaşma duygularımız köreliyor
demek istiyorum.
Yemin ederim çok üzülüyorum...
ve içimden geçenleri aktarırken aslında
inanın kimseyi de üzmek istemiyorum.
ama dinim bunu emrediyor
elinden geldiği kadar; emri bil maruf, nehyi anil münker
anlayamadığını sor, bildiğinle amel et yeter..
son olarak bazı arkadaşlara tavsiyem naçizane
yararlı olmak istiyorsa kişi çevresinde
olduğu gibi görünemiyorsa herhangi bir sebeple
göründüğü gibi olmayı becermeli bence
sevgiyle....
|
Yukarı dön |
|
|
Mircan Uzman Uye
Katılma Tarihi: 25 agustos 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1277
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam iman,
Halkımız ne denli cahil görünsede toplumda faydacı bir tavır oluşmaya başladı ki,buda beni çok mutlu ediyor.Kim nederse desin halk artık ülke için birşeyler yapabilecek isimleri seçiyor, partileri iktidara getiriyor.Ve asla birilerinin gazına gelmiyor...
Varsın olsun yönlendirmeler,burda olmasa başka yerlerde yine olacak,birilerini eleştirip kendi partizanlığını kamufle etmeye çalışanlarda.Bunun en basit örneği AKP'ye gelen eleştiriler.Bunu yapanlar eğer alternatif getiremiyor ve ülkeyi daha zalim yöneticilerin yada askeri yönetimlerin kucağına itiyorsa bu ülke için en büyük ihanet yapılıyor.
Siyaset böyledir işte sevgili iman,en doğru iktidar gelip ülkeyi zirvelere taşısa bile mutlaka muhalifler ortaya çıkacaktır.Muhalefet kalitenin artması için gerekli olsada,dayanaksız,salt siyasi görüş merkezli yapılan muhalefetin gerçek bölücülükle eşdeğer olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Mevcut yönetimi "gelenekçi" olduğu için istemiyorsak,kendi adaylarımızın hanif olduğunu ispat etmemiz gerekli.Açıkçası "dini yalnızca Allah'a has kılan" birilerinin böylesi yıpratıcı,dinden uzaklaştırıcı faaliyetlerle uğraşacağını sanmıyorum.
Geçersiz oy kullanma tavrımı ilk kez değiştirecek, oyumu ülkemiz için en faydalı olabileceğini düşündüğüm partiye vereceğim.Sizde bence bunu yapın ailenizden miras aldığınız partiye değil,faydalı olacağına inandığınıza verin.Elbette mükemmel parti yok fakat elbet kötünün iyisi vardır.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam azadeh umarım iysindir, üstadım bakmamız gereken yerden uzağız bana kalırsa, sankim olaya azıcık tepkisel duruyoruz, şöyleki,
bizi dosdoğru yola ilet, bu yol nasıl bir yol öncekilerin yolu, doğrunun iki şekilde tarifi vardır birincisi kendisi ile örneklendirilerek aynen ayette olduğu giib dosdoğru yolun kendilerine nimet verilenlerin yolu olduğu örneklemesi gibi ikincisi eğriyi tarfi ederek doğruyu buldurmak aynen ayetin devamnındaki gibi, sapmışların ve azgınların değil, şimdi konumuza dönersek,
yobazlarda değişmesi dahi teklif edilemez maddeler var,
demokratlarda değişmesi dahi teklif edilemez maddeler var,
biri tarihin tozlarına gömülmüş,
diğeri güneşe ve aya secde eder vaziyette güneş ve ay zamandır zamana yani güneşe ve aya secde etmede günümüzde modernizm ve çağdaşlık denilen olgudur, şimdi nasrani ve yahudilere bağlayalım olayı, nasraniler dinleri ile dünyalarını o kadar ayırdılar ki yani laiklerin atasıdır aslında onlar, ruhbanlık türedi manastırlar türedi, buna tepki duyan sonraki kuşak dinlerini dünyalarına o kadar çok karıştırdılarki artık ne yemek yiyebildiler ne de hareket edebildiler, Allah yağı haram kıldı bunlar bilmem nesini daha haram ettiler kendilerine, ama bir de teslimler çıktı sahneye, vasat, optimum, ideal, olması gereken, bir ümmet, peki nasıldır bu ümmet, bu ümmet işte tepkisellikten uzak, tepki duyduğu için iman etmiş değil iman ettiği için tepki duymuş, karşı olduğu için var olmamış var olduğu için karşı durmuş, bir üçüncü seçenek, İslam hep üçüncü seçenektir, sufizmin ve materyalizmin içinde boğulan insanlara bir üçüncü seçeneği hatırlatır islam, laikliğin ve yobazlığın içinde savrulanlara bir üçüncü seçeneği hatırlatır islam, işte bunun adı emrolunduğu gibi dosdoğru olmaktır, eğri yollara tepki duyarak eğri yollara düşmemek, eleştirin farklı olsaydı inan biraz daha ciddiye alabilirdim seni ama eleştirin tamamiyle tepkisel, sana ayetlerin ışığında laikliği anlatıyorum sen yobazlıktan dem vuruyorsun canları cehenmmene eğri yol sahiplerinin ne yapalım birileri pisliği kepçe ile yiyor diye biz de kaşıkla mı yiyelim, Aha işte Allah'ın sofrası ortada neden katkı maddeleri arıyoruz ki, Allah izin verirse bu konu ayrı bir başlık altında kur'an ışığında incelenecektir, şimdilik bu kadar,
selam ve dua ile
|
Yukarı dön |
|
|
muvahhit Ayrıldı
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
birileri tarihin tozlu sayfalarına gömülmüş olabilir..ancak o birilerinin terlemesiyle şu an buradasın..nankör olmayalım..Hakka şükredelim..
gelelim kepçeyle mi kaşıkla mı..
ne yapacağız peki?biz yaptıklarımızla ne kepçeyle nede kaşıkla asla ortak olmadık...bazı maddeler değişemez değişmesi teklif dahi edilemez..
onlar zamanında o kadarını yapabildi bakalım siz ne yapabileceksiniz yada ne yaptınız...
bak bakalım şu çevrene kimler var...uşak araplar mı..kaos içinde ki filistin mi...afganistan yada somali mi...
hala ırak ibret olmadıysa daha ne diyeyim bilmem ki....
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
|
Yukarı dön |
|
|
AZADEH Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 subat 2007 Gönderilenler: 102
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
muvahhit Yazdı:
birileri tarihin tozlu sayfalarına gömülmüş olabilir..ancak o birilerinin terlemesiyle şu an buradasın..nankör olmayalım..Hakka şükredelim..
gelelim kepçeyle mi kaşıkla mı..
ne yapacağız peki?biz yaptıklarımızla ne kepçeyle nede kaşıkla asla ortak olmadık...bazı maddeler değişemez değişmesi teklif dahi edilemez..
onlar zamanında o kadarını yapabildi bakalım siz ne yapabileceksiniz yada ne yaptınız...
bak bakalım şu çevrene kimler var...uşak araplar mı..kaos içinde ki filistin mi...afganistan yada somali mi...
hala ırak ibret olmadıysa daha ne diyeyim bilmem ki....
|
|
|
Alıntı olan metni, Cumhuriyet Mitinglerinde ve Yaşar Nuri Öztürk çevresinde bazı birikimler kazanmış bir düşünce insanının metni olarak eklemiştim. Her ne kadar bazı arkadaşlar hakarete kadar vardırsa da Tartışılması çok olumlu.
Sayın Muvahhid'den daha çok, içeriğe dönük bir yazı bekliyorum.
Tabii ki her zamanki gibi geçmişe ve geleceğe ışık olan yüreğini bir alıntı ile selamlıyorum :
HEDEF : İRAN !...
Geçen yıl Kanada’da toplanan küresel sermayenin sahip ve üst düzey yöneticileri ile “seçilmiş” davetliler CIA ajanları tarafından korunmuş, kaldıkları otel çembere alınmıştı. İstanbul’daki buluşmada ABD’nin hedef tahtasına oturttuğu İran’ın masaya yatırılacağı öğrenildi.
Derin dünyanın hedefi: İran Küresel sermayenin masonik örgütlenmelerinden en önemlisi olan Bilderbergciler, İstanbul’da toplanacak AldIklarI kararlarla dünyayı kendi çıkarları yönünde şekillendiren, bu uğurda ülkeleri kan gölüne çevirmekte bir an bile tereddüt etmeyen Bilderbergciler, 31 Mayıs - 3 Haziran’da buluşuyor. Her yıl bir ülkede toplanan masonik örgütlenme, kendisine üs olarak bu kez Türkiye’yi seçti.
CIA-Yahudi ortaklığı Bİlderberg, dünyanın en büyük Yahudi organizasyonu olarak bilinen Dış İlişkiler Komitesi’nin (CFR)Avrupa ayağını oluşturmak amacıyla 1954’te, Hollanda’da Oosterbeek şehrinde Bilderberg Oteli’nde kuruldu. Masonik örgütlenmenin mimarı, ABD gizli servisi CIA...
Fehmi Koru da katıldı Yenİ Şafak’ta Taha Kıvanç takma adıyla da yazılar yazan Fehmi Koru, Bilderberg’e davet edilen “seçilmiş” gazetecilerden biri oldu. İflah olmaz Birderberg tenkitçisi olan Koru, Türkiye’ye döndükten sonra toplantıların içeriğiyle ilgili “sade suya tirit” yazılar yazdı.
Bilderberg’in Türkiye sorumlusu olan Yahudi Henry Kissinger, Cüneyd Zapsu’nun aracılığıyla ABD’de Başbakan Tayyip Erdoğan’la özel bir görüşme yapmıştı.
Derin dünya İran’ı masaya yatıracak! Dünyanın en büyük masonik örgütlenmelerinden biri olan Bilderberg Grubu, bu sene Türkiye, olası İran operasyonu ve enerji gündemiyle İstanbul’da toplanacak
Her yıl düzenli olarak biraraya gelerek aldıkları kararlarla dünyaya şekil veren ve ülkeleri kaosa sürükleyen Bilderbergciler, bu sene İstanbul’da toplanacak. 31 Mayıs-3 Haziran tarihleri arasındaki gizli zirvede 2008 yılında dünyada olması beklenilen olaylar masaya yatırılarak öngörülerde bulunulacak ve pozisyonlar belirlenecek. Sızan bilgilere göre İstanbul zirvesinin gündemini enerji politikaları ve İran’a olası operasyon oluşturacak. Bilindiği gibi 2002 yılında gerçekleştirilen Bilderberg toplantısında, Irak ve Saddam yönetimi ele alınmış, 2003 Nisan’ında ise Irak, ABD ve İngiltere tarafından işgal edilmişti.
MİT koruyacak Geçtiğimiz yıl da Kanada’da düzenlenen toplantıya katılan kişilerin korunması zirvenin yapıldığı ülkenin istihbarat servisi ile CIA’ya ait. MİT yetkilileri ile Amerikan istihbarat temsilcilerinin önümüzdeki hafta Türkiye’ye gelip koruma planlarını hazırlaması bekleniyor. Otelin çevresi basının yaklaşmasını engellemek için 1 kilometre öteden çembere alınıyor. Bugüne kadar 28 ülke ve 15 uluslararası organizasyondan 2000’in üstünde kişi Bilderberg’e katıldı. Toplantı sonunda sonuç bildirisi yayınlanmak bir tarafa dursun, katılımcıların toplantı salonuna kağıt kalem sokması bile hoş karşılanmıyor.
Cia kurdurdu Bilderberg, Yahudi organizasyonu CFR’nin Avrupa ayağını oluşturuyor. Örgütün kuruluşunda ABD istihbarat teşkilatlarının rolü olduğu biliniyor
Bilderberg dünyanın en büyük Yahudi (siyonist) organizayonu ya da derin dünya devleti olarak bilinen Dış İlişkiler Komitesi (CFR)’nin Avrupa ayağını oluşturmak amacıyla 1954’te, Hollanda’da Oosterbeek şehrinde Bilderberg Oteli’nde kurulmuştur. Kuruluşun gerçekleştirildiği otelin sahibi de Hollanda kralıydı. Örgüt de ilk toplantının gerçekleştirildiği otelin adını alarak Bilderberg Group (Bilderberg Grubu) diye adlandırılmıştır. CFR üyelerinin birçokları aynı zamanda Bilderberg üyesidir.
Nazi parmağı Bilderberg Grubu’nun kurucuları arasında Hollanda prensi Bernhard ve Polonyalı sosyolog Dr. Joseph Hieronim Retinger de vardır. Retinger, Bilderberg’in fikir babası olarak bilinir. Aynı zamanda CFR üyesidir. Bilderberg’in kuruluşunda, ABD istihbarat örgütlerinin, özellikle CIA’nin rolü olduğu bilinmektedir. Prens Bernhard ise eski bir Nazi SS üyesidir. Bilderberg, dünyanın yönetimi ve küreselleşme konusunda her yıl farklı ülkelerde toplantılar yapar.
Bilgi sızmıyor Toplantılar son derece gizli şartlarda ve özel ortamlarda yapılır. Toplantıları genellikle her yıl Mayıs ayının sonu veya Haziran ayının ilk gününe denk gelmektedir. Katılanlar yaklaşık üç günlük toplantı süresince dış dünya ile bağlantılarını koparmak zorunda kalıyorlar. Örgütün üyesi olanların dışında hiçbir gazeteci veya yazar toplantıya alınmaz. Üye olanlar da dışarıya bir şey sızdırmazlar. Dolayısıyla medyanın toplantıların içeriği hakkında herhangi bir bilgi edinmesi mümkün değildir.
Dünya şekilleniyor Bilderberg toplantılarının ana amacı dünya siyaseti üzerinde önceden programlamalar yapmak ve projeler geliştirmektir. Konuşulacak ve tartışılacak konular önceden tespit edilir. Ama bu tespiti örgüt hiyerarşisinin üst kademesinde yer alanlar yapar. Katılanlar ise sadece görüş beyan ederler. Bilderberg toplantılarına katılanların daimi üyelik, üyelik ve geçici üyelik gibi iç hiyerarşileri vardır. Bilderberg’in Türkiye sorumlusunun ABD’deki siyonist lobinin başını çeken ve bu ülke Dışişleri Bakanlığı yapan yahudi kökenli Henry Kissinger olduğu belirtiliyor. Grubun fikri temelini Illuminati şebekesi ve Tapınak Şövalyeleri gibi tarihi masonik örgütlenmelerden aldığı bilinmektedir.
Bilderberg’in Türkiye sorumlusu Henry Kissinger, Başbakan Erdoğan ve Cüneyd Zapsu’ya yakınlığı ile tanınıyor.
Türkiye’den kimler katıldı? Kapalı kapılar ardında yapılan toplantılara bugüne kadar Türkiye’den de önemli isimler katıldı. Aralarında Devlet Bakanı Ali Babacan ve AKP İstanbul Milletvekili Egemen Bağış’ın da bulunduğu Bilderberg iştirakçilerinden bazıları...
YÜCE RABBİM IRAK KAN DENİZİ, YÜCE RABBİM NE OLUR İRAN'A BİR ATATÜRK.
Saygılarımla.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|