Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
http://www.dogancuceloglu.net/index.php?sayfa=icerik_goster& amp;id=285
Neler dedik? Gözden geçirelim
Şimdiye kadar söylediklerimizi bir gözden geçirelim. Sohbet oluşturabilmenin çok önemli bir iletişim tarzı olduğunu, söylenmesi kolay olan bu ifadeyi gerçekleştirebilmenin o kadar kolay olmadığını, bilincinin donanmışlığı sayesinde insanın biriyle sohbet içine girip sohbet içinde kalabileceğini bir dizi yazıda ifade ettim.
Bilincinde hangi donanımlar, farkındalıklar olmalı ki, bir insan sohbet içine girebilsin ve sohbet içinde kalabilsin? Aşağıdaki listeyi geçen makalelerin konusu yaptım:
Bu yazı dizisi boyunca şunu gördük ki, sohbet oluşturabilmek ve sohbet içinde kalabilmek için olgun, birçok şeylerin farkında olan donanımlı bir insan olmak gerekir. Nelerin farkında olmak, ne gibi donanımlara sahip olmak gerekir? Şöyle listeleyebiliriz:
1- Olgun insan, olayla o olaya verilen anlamın aynı şey olmadığını bilir.
2- Ne kendinin ne de diğer insanların anlam dünyalarını yargılamaz.
3- İletişim, anlam dünyalarının birbirine ulaşması demektir. Olgun insan, sağlıklı iletişimin ancak yargılanmadan gerçekliği kabul edilen anlam dünyaları arasında var olabileceğini bilir.
4- Olgun insan bilir ki, yargılanan anlam dünyaları savaş, dövüş, güreş ya da umursamaz tavırlardan birine bürünürler. Olgun insan buna izin vermez.
5- Bir insanın değişmesi için önce anlam verme sisteminin değişmesi gerekir. Olgun insan bilir ki, insanın anlam verme sisteminin değişmesi için algı zemininin değişmesi gerekir. İnsanın algısı ancak algı zemini değişirse değişir; başkasının isteği ya da baskısıyla değişmez.
6- Bir insanın yargılamadan kabul edebilmek için gerçekten olgun bir insan olmak gerekir. Ancak olgun insan yargılamadan kendi gerçeğini kabul edebilir. Kendi gerçeğini olduğu gibi görüp kabul edebilen insan diğer insanların gerçeğini yargılamadan görebilir.
7- Olgun insan bir olaya verdiği anlamdan sorumluluk alır. O bilir ki, olaya anlam veren kendisidir. Kendi zemininden sorumluluk alır; olaylara verdiği anlamın kaynağının olayda değil kendinde olduğunu bilir.
8- Gerçekten olgunluğa ulaşmış bir insan, gözlemleyen bilince ulaşıncaya kadar gerçek özgürlüğe kavuşamayacağını bilir; o nedenle bir kültür robotu olmaktan kurtulmak için savaşçı tutumu içinde sürekli öğrenir ve özgürlüğüne kavuşmak için kendi kalıplarına karşı savaşır.
9- Olgun insan öfkesinden sorumluluk alır ve öfkenin olduğu yerde öğrenmenin olmayacağını bilir. Öfkesini yenmeden gerçek bir savaşçı olunamayacağını bilir; ancak gerçek bir savaşçı gerçek bir öğrenci olur.
10- Olgun insan, bir insanın dış görünüşüne bakarak iç dünyası hakkında karar vermez. O insanın gerçek kişiliğinin onun algılama, anlam verme sisteminde yattığını bilir.
...
__________________ Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur.
|