Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selamlar
Değerli Dostlar,
Bu konu başlığı altında sorulan sual'e karşılık olarak verilen tepki mesajlarını kendimce doğru bulmuyorum.
Bu tip suallerin meteryalist psikoz ile sorulduğuna inanmamaya çalışıyorum. Çünkü balık denizde boğulmaz.
Günümüzde mistisizm deryasına gömülmüş müslüman görüntülü hahamlar topluma ağır etki yaratacak kalıcı enjeksiyonlarda bulunmaktadırlar. Bunun başında da ezoterizm, paganizm, okültizm, astroloji ve buna yakın batıni ilimler gelmektedir.
Şimdi işin esas inceliğini düşünürsek eğer, Hz. Yusuf kıssasında bize verilen mesajın, rüyalar hakkında düşünmemize neden olduğu ap ayrı bir gerçeklik.
Rüya ile amel edilmez. Allah rüyanın ölüm mahiyetinde değerlendirildiğini Kuran ayetlerinde
Zümer 42 |
Allah, canları, ölümleri sırasında alır, ölmeyenleri de uykuları sırasında. Sonra, haklarında ölüm hükmü verdiklerimi alıkoyar; ötekileri, belirlenen bir süreye kadar salıverir. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. |
Uyku bir nebze ölüm mahiyetinde ele alınmış ve ortaya konmuştur.
Ölüm gerçekliğini biz nasıl algılıyoruz. Ameli bir son, nihai bir başlangıç...
Ölen kişi neye göre başlar, Elbetde imanına ve ameline göre. Bu iman şirkten ırak ve arınmış bir hal içerisinde ise, kişinin nihai başlangıcı vaadedilmiş olanın dışında değildir..
Arınmışlığın esasında yatan gizli sır şu olsa gerek, Vaadedilen gerçeklere ve gayba iman edip, Rahman suresinin ilk 4 ayetini rehber edinip, bunun ardından da temiz bir imanla Allah'ı birleyerek Kuran esasında yol almak olsa gerek...
İşte bunlarla oluşmuş amelin nihai başlangıcı muhakkak bir mükafat olur diye düşünmekteyim. En doğrusunu kesinlikle Allah bilir.
Uyku Kuranda canın bir sürelik çekilişi ve ruhsal bir dışavurum mahiyetinde görülmektedir. İşte bu dışavurumda tıpkı ölüm gibi ameller ile başlar, ve son bulur.
Yusuf 5-6-36-37-41-42-43-44-45-46-47-48-49-50
ayetleri incelediğimizde, hiçbir bilgiya sahip olmasak dahi, rüyaların yorum ilminin gayba yönelik bir bilgi dahilinde olduğu ve bunun ancak Rabbimizin dilemesiyle gerçekleşebileceği sonucuna ve benim yukarıda yazmış olduğum amel-nihani başlangış noktasına varırız.
Aklı selim düşünerek, Kuranı düzlemsel bir bütünlük dahilinde ele alarak iman edersek, bu sualler sadece gülüp geçilecek cahili devrin anlamsız suaaleri olma derecesinde kalacaklardır.
Kalbinde marazlık olanlar, bu başlangıcın dahilinde Tanrının yok olduğunuda görebilir, Şeytanın vahyi ilede muhattap olabilir. Cinlerle futbol turnuvasıda yapabilir.
Bu kişinin kalbinin arazisinin verimi ve ekinleri ile alakalı bir durumdur.
Ben şahsen bu tip rüyalar görmüyorum. Elbetde kabuslar görüyorum, ancak bunuda tarlamın ara sıra hastalıklı bitkilerle dolmasıyla alakalı olduğuna inanıyorum.
Diğer taraftan, Bu denli etkiye açık nefsani bir yapımız varken, her ilhamın ilahi oluşunu düşünmemizin nedeni nedir ?
Yani rüyalar tamamen ilahimidir?
Yoksa Rüyalarda bir imtihan aracı değilmidir ?
Rüyasında vahy aldığını iddia eden şirkperestlerin hepsi gerçekten mehdiyse, yada haşa resulse ?
Biz kimiz ve ben şu an neredeyim ?
hocam, takıldığınız konular, birbütünün zerresinden ufak..
Bence bu tip şeylerin ardına düşerek, kalplere fücr u sokmamak gereklidir. Allah tasvir edilecek bir varlık değildir....
O herşeyden ötedir, ve tüm kavramların dışında bir üstünlüğü vardır!
Bir büyüğümün bana bir tavsiyesini paylaşmak isterim; Eğer insanlar Kuranı iyi anlarlarsa, bu tip(kendisine buna yakın bir sualde bulunmuştum) soruları çok anlamsız bulacaklardır. Kuran ve salat kesin bir sığınma gerektirir ki bu euzü besmele ile basitleştirilecek türden değil, Kesin ve mutlak bir sorgulama ile oluşabilecek bir sığınmadır. Tüm kıstasları Kuran düzlemine oturtmak.
Temel gaye bu olursa, ne rüyalar abes, ne hayaller ırak nede hakikatler sır olur...
Allah ilminizi arttırsın. selametle
|