Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam

Be yazımda kuranın bizlere çizdiği insan profilinden söz ettim.

O insan kendi yaşamını ikame ettirdikten sonra elinde kalanı fakire düşküne ihtiyacı olana dağıtmakla yükümlü.

En küçük bütçeli kimseden en zenginine kadar hepsi bu emre uymak zorunda.

Sürekli infakta bulunan bireylerden oluşan toplumlarda zaten çok zengin yada zengin sıfatıda olmaz.

MAlı mülkü serveti biriktirmek yasak.Dağıtmak Allah yolunda harcamak var.

Fabrika sahibi olan  kimse fabrikasında ürettiklerinden elde ettiği geliri çalışanları ve kendine eşit payda dağıtsa onun çalışanlarının kredi alıp ev mal mülk edinme ihtiyacı olur mu?

ÇAlışanlar elde ettikleri gelirin ihtiyaçlarından fazlasını daha az kazanç elde eden ve ihtiyaç içinde olan diğer bireylere dağıtsa..

Üretim yapan fabrikalar hammaddeyi peşinde vadelide aynı paraya satın alabiliyorlar olsalar kredi çekip peşin mal alımı ihtiyacı duyarlarmı?

Bu profile uyan toplumda finans kurumlarına ihtiyaç olur mu?

Bizlerden istenen böyle bir düzene ve ekonomik sisteme sahip olmamız

Eğer biz bu sistemi kurmuyorsak, kuramamışsak kurmayı başaramamışsak veya kurmak istemiyorsak yapılacak pey bişey yok

Faize dayalı ekonomik sistemde ribanın ne kadarı faizdir ne kadarı değildir yada faizin ne kadarı haram ne kadarı haram tartışmasını yapamayız.Çünkü bu sistem kuran dışı ,kuran dışı sitemi kabul edip o sistemin gereklerine kuranda onay almaya çalışmak luzumsuz.

Örneğin zina etmek te kuranda yasaktır. Sosyal yaşam kültürel yapı zamanla değişip insanlar evlilik dışı ilişkiler yaşamayı normal karşılamaya başladılar diye şimdi buna da kurandan onay aramaya mı başlayacağız?

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

savana yazdı

Selam

Be yazımda kuranın bizlere çizdiği insan profilinden söz ettim.

O insan kendi yaşamını ikame ettirdikten sonra elinde kalanı fakire düşküne ihtiyacı olana dağıtmakla yükümlü.

En küçük bütçeli kimseden en zenginine kadar hepsi bu emre uymak zorunda.

Sürekli infakta bulunan bireylerden oluşan toplumlarda zaten çok zengin yada zengin sıfatıda olmaz.

MAlı mülkü serveti biriktirmek yasak.Dağıtmak Allah yolunda harcamak var.

Fabrika sahibi olan  kimse fabrikasında ürettiklerinden elde ettiği geliri çalışanları ve kendine eşit payda dağıtsa onun çalışanlarının kredi alıp ev mal mülk edinme ihtiyacı olur mu?

ÇAlışanlar elde ettikleri gelirin ihtiyaçlarından fazlasını daha az kazanç elde eden ve ihtiyaç içinde olan diğer bireylere dağıtsa..

Üretim yapan fabrikalar hammaddeyi peşinde vadelide aynı paraya satın alabiliyorlar olsalar kredi çekip peşin mal alımı ihtiyacı duyarlarmı?

Bu profile uyan toplumda finans kurumlarına ihtiyaç olur mu?

Bizlerden istenen böyle bir düzene ve ekonomik sisteme sahip olmamız

Eğer biz bu sistemi kurmuyorsak, kuramamışsak kurmayı başaramamışsak veya kurmak istemiyorsak yapılacak pey bişey yok

Faize dayalı ekonomik sistemde ribanın ne kadarı faizdir ne kadarı değildir yada faizin ne kadarı haram ne kadarı haram tartışmasını yapamayız.Çünkü bu sistem kuran dışı ,kuran dışı sitemi kabul edip o sistemin gereklerine kuranda onay almaya çalışmak luzumsuz.

Örneğin zina etmek te kuranda yasaktır. Sosyal yaşam kültürel yapı zamanla değişip insanlar evlilik dışı ilişkiler yaşamayı normal karşılamaya başladılar diye şimdi buna da kurandan onay aramaya mı başlayacağız?

selam dostlar

savana kardeş ellerine,yüreğine sağlık.bu güzel tespitiniz arada kaybolmasın diye kopyaladım.

Allaha emanet olun

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Savana hanım,

İhtiyaçtan fazlası terimi izafidir. Bu kur'an da yoktur. Allah Affettiğinizi verin demiştir. İhtiyaçtan fazlasını değil.

Atıyorum paranız ne kadar artarsa ihtiyacınız da o kadar artar.

Ne demişti bir zamanların  işveren sendikaları lideri  Halit Narin ,

"Benim kazandığım bana , işçinin kazandığı işçiye yetmez. "

Tüketim de izafi bir kavram. Ör. beş yıldızlı otel ihtiyaç değil dediğinizi düşünelim. 1970 lerde yaygın değildi. Çok parası olup ta böyle yerlere gitmeyen kişiler de vardır. İhtiyaç ta duymazlar.  Ben gitmedim, o gitmedi.  Ne olur. O otelde çalışan en az yüz kişi vardır. Temizlikçisi, aşçısı, garsonu, komisi, memuru falan. Bunlar işsiz kalır.  Bunların onurlu bir biçimde çalışması islama uygun değil mi. O patron ve onun gibiler  islama aykırı bir şeymi yapıyorlar. 

Riba kavramının banka faizi olmadığını, Allahın yaskladığı ribanın bu olmadığını biraz ekonomi bilginiz olsa  anlarsınız.

Biraz piyasayı, dünyayı bilseniz anlarsınız.

Finansmansız hiç ama hiç bir şey yapılmadığını  anlarsınız.

Bunun Kur'an da yasak edilen tefeci faizi ile alakası yok.

En azından psikolojik olarak dini hassasiyetten dolayı faiz lafı rahatsız ediyorsa, kar payı dağıtan finans kurumları var. Yaşar hocanın dediği gibi işlem aynı, fakat kelimeler değişik. Ekonomiden anlayan biri olarak ben de buna katılıyorum.  Bunlar Ekonominin finansman ihtiyacından doğmuş kurumlardır. En azından paranızı orada değerlendirin. Hem dinin, hem devletin, hem ekonominin istediği bir şey yapmış olursunuz. 19 ve 20 yüzyıl ekonomileri daha önceki yüzyıl ekonomileri ile alakası yoktur. Nasıl ki o zamanlar, elektrik, otobüs, uçak vb olmadığı gibi, banka , mevduat, kağıt para , serbest girişim vb şeyler de yoktu.

Kur'an da bazı şeyler semboliktir. Mesela Enfal 8 de düşmanlara karşı at besleyin der. Bundan kasıt ordunuz güçlü olsundur. Çünkü o zamanın önemli savaş aracı attı. Şimdi kelimenin zahirine bağlı kalırsak , bütün Türkiyeyi At dolduralım. Allahın emrini yerine getirmiş olurmuyuz. Düşmanlara caydırıcı olurmuyuz. Hayır. Zamanımızda bu emrin gereği tank, tüfek, uçak la , düşmanı caydırıcı bir silahlı güç olmaktır. Allahın emri böyle anlaşılmalıdır. Bunun böyle olduğunu bu konuda  en koyu yobaza anlatabilirsin ama başka konularda çok zorlanıyorsun.  

19 yüzyıldan önceki ekonomilerin finansman ihtiyacı ve anlayışı, zamanımızın finansman ihtiyacı ve anlayışından  farklıdır.  Allah bizim ekonomimizin güçlü olmasını ister. Zayıf bir Türkiye Allahın istediği bir ülke değildir.

Zina konusuna gelince, bu konuda da anlatılacak çok şey var. Onu da zina başlığı altındaki yerlerde anlatalım.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

 Merhaba

  Kuran vahiy ortamindan koparilarak  degerlendirildiginde, gunumuz icin  isabetli sonuclar cikarmak bir turlu mumkun olmuyor.

Kuran daki riba=faiz demek cok buyuk bir iddiadir. 

Gunumuz sartlarinin olusturdugu uygulamalar hakkinda, Kuran butunlugunden cikarak aciklamalar getirmemiz mumkundur. Bunu yaparken kismi benzerlikleri esas alarak on yargili davranirsak o takdirde saglikli bir bakis acisi elde edemeyiz.

Kuranda gecen sekliyle riba-usury  dunyanin hemen hemen butun ulkelerinde ilkesel olarak illegaldir. Kanuni hileler kullanilarak faizin ribaya donusturuldugu uygulamalarin varligi da inkar edilemez. Benim kanatimce bir cok kredi kartlari ve faizsiz baslatilarak suresinde odenmedinde borcluyu ekonomik acidan felc edecek tarz krediler bunlar icin birer ornektir. Ribanin illegal olarak  mevcudiyetide bilinmektedir.

Bu konuya yonelik onemli bir saptamanin enflasyona endeksli olarak merkez bankalarinca ayarlanan  faiz uygulamasinin  riba ile tam olarak ortusmemesidir. Bu sekliyle faiz,   ribanin olusturdugu sosyal cokuntunun tersine, toplumu koruma amacli olarak kulanilmaktadir.

Ekonomilerin yapay ve kontrolsuz  gelismesinde uygulanan  faiz artislari ve ekonomik durgunluk donemlerinde  yatirima tesvik amacli faiz indirimleri, cok dogru tercihler olarak gorulmektedir.  Istatistik sonuclarin yanlis yorumlandiginda veya politik amac vb. sebeblerle bu tercihlerin bazen yanlis kullanildiginda zincirleme ekonomik kazalar oldugunu da  gormekteyiz.  Bazen yetkili makamlarin uyarilarina ragmen bir turlu uygulanmayan onlemlerde bu  sonuclarin olusmasina katkida bulunmustur.    

Bu konu   uzmanlik alanina girdiginden ben fazla derinlere dalmak istemiyorum. Sadece on yargili olmadan arastirici oldugumuzda dogruya ulasabilecegimizi belirtmek istiyorum.

Saffet Metin arkadasin fikirlerine kismi olarak katiliyorum. Faiz hususunda dogru tespitler yapilmasina karsilik refah duzeyi yuksek kimseleri  Allah'in sevgili kullari gibi yansitmasi  pek isabetli bir degerlendirme degildir. Bu kimselerin cogunlugu hirs ve tamah yuzunden  buyuk zenginlikler elde etmislerdir. Calistirdiklari kimselere kanunlarin tanidigi haklarini dahi vermemek icin her turlu yollara basvurmuslardir. Onlarin  mecburi olarak yaptiklarini, insan askinin urunu gibi degerlendirmek dogru degildir. Maddi refahtan simarmis bu kesimler ellerinden gelse insanlari bedavaya calistirmak isterler. 

 Sonuc olarak soylemek istedigim, kimsenin merhametine birakmaksizin kanunlar tarafindan magdurlarin hakki korunmaya devam edilerek surekli gelistirilmelidir. Toplumlarin ekonomisi cikar guruplarinin eline birakilmamalidir.

Allah'a emanet.

Kadir

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

sayın Muhliskul,

dediklerinize katılıyorum. Güzel yazmışsınız.

Benim dikkat çekmek istediğim fark buydu.  

Riba = Usury 

Faiz =  İnterest 

Riba faizi kapsıyor.

Tefeciler riba ile borç veriyor.Adamı inim inim işletiyor.  Banka faizle, finans kurumu ticarete benzetilmiş vadeli alımla falan.

Hani biri bankadan kredi almış dediklerinde bakışımız farklı, tefeciden para almış dediklerinde bakışımız farklı. Birincide adamın çok sıkıntıda olduğunu düşünmüyoruz da , ikincide adamın hayatı kaymış gözüyle bakıyoruz.

Arabistandaki bankalar  da düşük faiz le kredi veriyor. Çünkü oradaki amaç finansman.

Amacın finansman olduğu, insanlara gerçekten yük yüklemeyen ticari, sınai kesimin dayandığı ve istediği, ayrıca enflasyon oranını geçmeyen  faizleri din dışı göremeyiz.

Ama öyle uygulamalar var ki işte Allah onları kahredecektir.

Mesela işçisinin parasını repo yapıp , geç veren patronlar var.

Mesela üreticinin parasını repo yapıp, geç ödeyen süpermarket şirketler var.

işte bunlardır ah alan, kötü olan. Burada gerçekten kul hakkına girersin işte.

Yani bir sürü finansal araç var. Krizlere sebeb olan bunlar.  1928 krizine de, 2008 krizine de yol açan finansman araçları. Aç gözlülükler, işte riba bu. Bunları asla savunmuyoruz. Allah ta zaten sopasıyla vuruyor.

Ekonomide bir finans sektörü var. (bankacılık, borsa vb.) bir de reel sektör var. Tüccar, sanayici, üretici, hizmet sektörü vb.  Yani Reel sektör, yaşadığımız reel ekonomi. 

Reel sektör neden sıkıntıda. Finans sektörünün faizinden değil, gerçekten riba kavramı içine sokacağımız çeşitli uygulamalarından.

Tabii bunlar sizin de dediğiniz gibi uzmanlık konuları. Benim bu konuda bilgim sathi. Uzmanlar her şeyi inceleyip değerlendirsinler. En azından bu ilahiyat fakültelerinin görevi. İktisat fakülteleri, hukuk fakülteleri  ile ortak çalışmalar yapabilirler.

Zengin insanlar hakkında genel olarak olumlu düşünüyorum.Sonuçta istihdamı onlar sağlıyorlar. Ekonomi biliminin gerçeği bu. İstihdamı devletin sağladığı sosyalist düzen çöktü gitti.

Ekonominin genel kanunudur. Sevelim sevmeyelim. "Zengin olmaz sa fakirin karnı doymaz".  Zaten Allah da rızkı birilerinin üzerinden dağıtır.

İçlerinde çok insafsızları, kötüleri var elbette. Onları da Allah islah etsin.

Genel olarak dışı seni, içi beni yakar bir hayatı yaşıyorlar.

Evet bizim gibi para sıkıntıları, geçim sıkıntıları yok belki ama onların sıkıntıları geçim sıkıntısından beter.

Hep geriye düşmeme baskısı vardır.

Hep daha iyi olma baskısı vardır. Yaptığı yatırımla şu anki olduğundan daha iyi yaşayacak değildir. Hatta daha kötü yaşayacaktır. Sıkıntısı daha artacaktır.

İnsanlara güvenme, itimad etme sıkıntıları vardır. Hayatları polisler gibi büyük, küçük hırsız kovalamakla geçer.

Kendi hayat tecrübemden biliyorum ki, Türkiyede Öğrenci, asker ve işçi milletine pek güvenmeye gelmiyor. Çünkü çok bilinçsizler. Hemen istismar ediyorlar.Disiplin sorunlarına neden oluyorlar.  Bu konuyu mesela bir Alman istismar etmez. Haddini bilir. Ama Türk milleti nedendir, bir garip.

Mesela Hasbi Tembeler  karikatürleri vardır. Hasbi tembeler generalle içki falan içer. iş ortamında asker askerdir, general general. Ama bu olay Amerikalıda, Almanda işliyor da Türklerde işlemiyor.

Besim Tibuk demiştir ki , "Arkadaş benim evimin keyfini Bahçıvan, arabamın keyfini şöför sürüyor."

Sakıp Sabancı demiştir ki, "Hava alanında ağız tadıyla bir bavulumu bile taşıyamadım. 

Mesela ben bu rezillikleri çekmezdim. Ondan dolayı zengin falan değilim.

Örneğin Amerikada, Almanyada ekonomi özel. Herkes yerini, konumunu biliyor.  Siyaset kurumu insanları zengin etmek için kullanılmıyor. BUnu aşmışlar. Ben Helmut Kohl gibi 15 yıl Almanya Başbakanlığı yapmış bir adamın 300 000 mark için nasıl mahkemeler le , soruşturmalarla  tv lerden rezil edildiğini biliyorum. Adam sadece partiye yapılmış bir bağışı kimin yaptığını söylemediğinden başına bunlar geldi. Cebine falan attığından değil. Öyle başarılı bir başbakanın siyasi hayatı bitti.

Bizde de siyaset kurumu bu taraftar zenginleştirme, memur atama işlerine bir son vermeli ki, herkes layık olduğu  saygıyı elde etsin. Taşlar yerli yerine otursun. Sonuçta  bu olay AB ye girinceye kadar maalesef gerçekleşmeyecek.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

saffet metin dedi:

Atıyorum paranız ne kadar artarsa ihtiyacınız da o kadar artar

sizin bu düşüncenizi kabul etmeyipte nefsani olarak böyle yaşayana allah tevbe edecek aklı ve izan versin vede affetsin..

AMMA

çok kazandıkça paraya olan ihtiyaçta artar,düşüncesini insanlara doğal olan ve bundada bir sakınca yoktur demek çok  ama çok yanlıştır vede kötülükte çığır açmaktır...

sen bunu zina konusundada yaptın ve düşüncesizce yazıyorsun...(zina konusuna cevap yazmadın..bekliyorum)dikkat ediyorum sölediklerini hiç ayetle delillendirmiyorsun yani nefsani yani işkembei kübrada sallıyosun..mesela yukardaki düşünceni kurandan bi delillendir bakalım saf metin kardeşim

dikkat et allahın azabı çok çetindir vede çabucak geliverir..

allah düşünerek yazmayı vede tevbe etmeyi nasip etsin

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam..

arkadaşlar burası magazin sayfası nefsin piknik yeri değil..buraya ilim erbabıda geliyor işe yeni başlamış ilmi zayıf arkadaşlarda geliyor..

bu noktada bizlere düşen yazacaklarımızı düşünerek kuran süzgecinden geçirerek olmalı..

yoksa ağzımıza geliveren, veya yaşadığmız gibi doğrudur düşüncesiyle yeni arkadaşlarımız çok yanlış yönlendiririz..ve vebalide sonucuda çok ağır olur..

kurandan delillendirin ama çok sapıkçada olsa dinler  araştırır saygı duyarız sonrada kabul yada reddederiz,ve reddetme gerekçemiz olan delilleride yazarız..

aksi tavır çok eksik ve yanlış olur..

rabbim ilmimizi artırsın vede sözün en güzeline uymayı nasip etsin..

selametle kalınız

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Feridun arkadaş,

Zina konusunda da yazdım.

Birbirimizin kalbini kırmayı bırakalım.

Kimseyi saptırmak gibi bir amacım yok. Kimsede bu yazılardan yanlışa sapmaz.

Faiz le ilgili konuyu Türkiye  daha Osmanlı zamanında Tanzimatta çözmüş.

Çıkarmış murabaha nizamnamesini, Kurmuş Osmanlı bankasını. Mithat Paşa gelmiş Kurmuş Ziraat Bankasını, Emniyet Sandığını. Sonra İttihat ve Terakki gelmiş. Her vilayette Müslümanları güçlendirmek için yerel bankalar kurmuş. İşte Milli Aydın Bankası (Tarişbank), Adapazarı bankası (sonraki Türk Ticaret Bankası ) , Kocaeli Bankası ( Sonraki Türk Ekonomi bankası) vb.  Bunlar daha Laiklik falan olmadan önce, Padişahlık ve Halifelik zamanının kurumları.

Cumhuriyet gelmiş, hem bunları miras almış. Hem de iş bankası, halkbank ve bir sürü özel banka kurmuş. Arap sermayesi gelmiş finans kurumları kurmuş. falan.

Her şey rayında gidiyor. Biz haram da desek helal de desek zaten sistem yürüyor.  Kimsenin bizden bir görüş sorduğu da yok.

Bunun laiklikle falan da alakası yok, islam hukukunun geçerli olduğu, Mecellenin uygulandığı, başta padişah ve Halifenin bulunduğu Osmanlı imparatorluğunda durum böyle.

Ben Din ile ilgili kurumların  bir takım siyasi baskılar, oy hesapları vb nedenlerle rahat görüş bildiremedikleri kanaatındayım. Çünkü Diyanet işleri başbakanlığa bağlı. Başbakanlık ta halkın oylarına bağlı. Oy kaybettirecek bir görüş doğru bile olsa söylenmiyor. Top taca atılıyor.

Örnek. Türban islam dininde varmı ?

Cevap : Türban İslamın geleneğinde vardır. -(şimdi cevapmı bu yani şuna göre vardır ve yoktur da diyemiyor. Böyle kıvırıyor. Aslında bir yerde de doğru. Farz değil. Gelenek. )

Örnek .  Banka faizi harammı ?

Cevap : Faizin her çeşidi dinimizde haramdır. ( yani diyorki ben yeni bir şey söylemem. Senin derdine derman olmam. Başbakana oy kaybettirecek bir görüşü kesinlikle söylemem.

Soruların Doğru cevabı : Abdest azaları örtünmez. Saç abdest azasıdır. (imam malik in görüşü) Dolayısıyla Türban İslamiyyette farziyyeti yoktur. İklimden kaynaklanan bir gelenektir. Takan takar, takmayan takmaz. Dini bir farziyyeti yoktur. ( Yaşar Nuri Öztürk Görüşü )

Nereden geldiği ile ilgili bilgi için Pavlusun Kontoslulara Mektuplarını okuyunuz.

Bankasız ekonomi olmuyor. Dolayısı ile enflasyon oranına kadarki bir faiz haram değildir. Enflasyon oranının üstünde faiz haram değildir. (Süleyman Ateş ve Yaşar Nuri Öztürk görüşü. )

Şimdi ben bunları yazdım diye siteye yeni girecek arkadaşları yanlış mı bilgilendirdim. Saptırdım mı. Bir Yaşar hoca, Süleyman Ateş hoca Allahın emirleri konusunda bizden daha mı az hassas yani.

Diyanetin böyle bir çekincesi var. Tarikat hocalarının da dinden nemalanma yarışı var. Ayrıca geleneğin dışında bir yorum yapabilecek ne bilgi ne de cesaretleri var.

Yine görev İlahiyat fakültelerine düşüyor. Bazı akademisyenler de bu konuda ki ihtiyacı gerçekten yerine getiriyorlar. Allah onlardan razı olsun.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

metin...

anlaşıldı sen cahil bir okumuşsun...

senin mantığına göre keranesiz bu devir olmuyor..

banane şu anki sistem faizsiz olmuyormuş,bankasız olmuyormuş,vs.

sen faizsiz olmayacağını kurandan bi açıkla ve delillendir ..

olacağını bana delillendir dersen..aç kuranı beled suresini bi oku örneğin ..ama düşüne düşüne oku ki işe yarasın...bana cevap verme değil acaba allah ne demiş ,gayesiyle oku..

umarım faydalanırsın