Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
-Peygamberimizin Hanif olabilmesi için Allah ve Melekleri salat ediyor ve biz de dua etmeliyiz. Hz. Muhammed'in ancak bu şekilde hanif olması umulabilir.
-Haniflerin ahiretteki mekanını Allah Vakıa Suresinde Naim cenneti olarak belirtmiştir.
-Hz. Muhammed Hanif olmadığından ötürü bir alt cennet ile yetinmek durumundadır. Hatta burası bile garanti değildir. Zira Ayette -umulurki Makamı Mahmuda gidersin- deniliyor.
-Makamı Mahmud Firdevs Cennetinde Peygamberimize tahsis edilmiş bir KÖŞKtür.
-Firdevs Cenneti, Sidreyi tavan tutmuştur ve Naim Cennetinin bir derece altıdır.
Sözde -Kur'an dışı hiç bir kaynağı- muteber saymayan bu insanların konu hakkında iddia ettikleri bu hususların Kur'ani hiçbir dayanağı yoktur.
Kur'anın hiçbir yerinde;
-Hiçbir Resul için 'Hanif değildi' yazmaz. Ayrıca hanif olmayan kişi ayetlere göre müşriktir. Resuller için bu çok büyük iftiradır.
-Peygamberimizin hanif olabilmesi için bizim duamıza muhtaç olduğuna dair hiçbir ayet yoktur.
-Makamı Mahmud'un Firdevs Cennetindeki bir köşk olduğu geçmez.
-Firdevs Cenneti, Sidre, Naim Cenneti ve diğer cennetlerin birbirine göre konumlarına, yedi yada sekiz kat sıralamasına dair hiç bir açıklama yoktur.
-Haniflik ile Makamı Mahmud'un, Makamı Mahmud ile Firdevsin, Firdevs ile Sabikunun ve Vakıa Suresinin arasında herhangi bir ilişki olduğuna dair hiçbir ayet yoktur.
Naim cennetine girecek olanlar kimlerdir?
Ama iman edip güzel ameller işleyen kimseleri, imanları sebebiyle, Rableri hidayete erdirir. naim cennetleri/nimetlerle dolu cennetler içinde altlarından ırmaklar akar. (Yunus Suresi 9)
Mülk o gün tek olan Allah'ındır; aralarında hükmünü verir. Artık iman edip iyi işler yapmış olanlar naim cennetlerindedir/nimetlerle dolu cennetlerdedir. (Hac Suresi 56)
Fakat, iman edip de iyi işler yapanlar, şüphesiz onlara naim cennetleri/ nimetlerle dolu cennetler vardır (Lukman Suresi 8)
Firdevs cennetine girecek olanlar kimlerdir?
Hiç kuşku yok, kurtulmuştur müminler. Namazlarında huşû sahipleridir onlar. Boş ve lüzumsuz sözden yüz çevirmişlerdir onlar. Zekâtı vermek için faaliyettedir onlar. Cinsiyet organlarını/ırzlarını koruyanlardır onlar. Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar. Kim bundan ötesini isterse, işte onlar, sınırı aşanlardır. O müminler, emanetlerine, ahitlerine saygı duyup sahip çıkanlardır. Namazlarını korumaya devam ederler onlar. İşte bunlardır mirasçı olanlar; Ki, Firdevs cennetine mirasçı olurlar, onda sonsuza dek kalırlar. (Muminun Suresi 1-11)
MAKAMI MAHMUD NEDİR?
Sana özgü bir davranış olarak, gecenin bir kısmında, o Kur'an'la meşgul olmak üzere uyanık ol/uykudan uyan. Böylece Rabbinin seni övgüye layık bir konuma (Makamı Mahmuda) ulaştırması umulur. (İsra Suresi 79)
Sözde Kur'an dışı kaynaklardan faydalanmadığını iddia eden bu insanlar, işlerine geldiği zaman Hadisleri ve İsrailiyatı kullanmaktan geri durmuyorlar.
Hans ve müritlerine sormak lazım (daha doğrusu sadece Hans'a sormak lazım çünkü müritlerinin Hans'tan alıntı yapmaktan başka bir faaliyetleri yok). Allah'ın alemlere rahmet olarak gönderdiği ve ahlakını Kur'anda övdüğü Allah Elçisi/Elçileri siz -sözde haniflerin- gideceği cennetin bir altındaki cenneti(!) bile garanti edemiyorlar, hanif olabilmek için dualarımıza muhtaç bir şekilde bekliyorlar öyle mi? İftiranın en büyüğünü yaptığınızın farkında mısınız?
Katılma Tarihi: 11 nisan 2005 Yer: Ingiltere Gönderilenler: 3
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
02 Ağustos 2002 Cuma
Peygamberler Arasında Ayrım Yapmamak
Resulullaha kurban olurum ama, böyle kocaman iftiralar atılmasına da karşı çıkarım. Allahın resulleri AYRIMSIZDIR, o zaman İsa, Musa, Adem vb. için de NUR-U İSEV, Nuru Musev dememiz gerekirdi. O zaman da İsa - Musa ve Resulullah AYNI evrende olmazlardı ve birbirlerini hiç tanımazlardı, her biri için bir evren yaratılırdı. Nur-u Muhammedi bu evrende VAR olsaydı, o zaman İsa-Musa-Adem’den ASLA haberimiz olmayacaktı. Buradaki felsefeyi (pozitiftir) anlatabildim mi? Resulullahı çok sevin, canınız kadar sevin ama abartmayın. Benim yaptığım gibi... Allah ve melekleri ona selavat getiriyor selamlıyor,
BEN DE BUNU yapıyorum, fakat Allahın 114 adını andıktan sonra.... Allahımızın ÖNÜNE (El evvel) KİMSEYİ koymayın. Herşey yerli yerinde ve hiyerarşisiyle dursun. Melek bizden üstün değildir, biz de melekten. Cebrail Hanstan üstündür ama bu melekleri bizden üstün kılmaz. Çünkü Hızır dede Cebrailden ÜSTTEKİ yerleri denetleyebilen TEK İNSANDIR. Azrail Allahın dostu değildir ama İbrahim DOSTUDUR. İbrahim Azrailden üstün değildir. Azrail can alır, İbrahim alamaz. Yani üstünlükleri keyfi olarak benimsemeyelim. Diyelim ki, "Her bir nesnenin/kimliğin diğerine üstünlüğü ve zaafı vardır". Bu daha iyi bir tanım... Ve bunun Kurandaki adı Tafdil >>> Faydalı, Müfid icat etmeyin diye geçmektedir.
Bir ayette hiçbir elçinin diğerinden üstün olmadığını yazarken, bir diğer ayet ise "Bazı elçilerin diğerinden üstün olduğunu" yazıyor. TAFDİL ile (Faydalı) ÜSTÜN kelimesini anlamak farkı gözetmek için, hatırlarsanız, "Kimse kimseye (İbrahim ve Resulullah dahil) şefaat edemez, sadece ALLAH şefaat eder” diye bir ayet vardı. Bunun gibi bir de "Allahın diledikleri müstesna diyen ayet vardı.
İkisinin farkını anlatmıştım. Resulullah bir mümin için ŞEFAAT edemiyordu ama, bir örnekle, bir tek sevabı olan birinin bir tek sevabı olan diğerine -ki terazi tartısı denk idi ve bir tek birim sevab arıyordu- "AL BENİM TOPU TOPU BİR TEK SEVABIM VAR O DA SENİN OLSUN" diyordu. Ötekisi bu bir tek sevabı alıp CENNETe giriyordu ama "Seni buraya gönderen KİŞİYİ DE AL GETİR" diyordu kapıcı melekler. O kişi Cehennem’de avaz avaz bağırıp yanarken, CENNETe girmeyi hak ediyordu. Bunlar MASAL değil MİSAL.
RESULULLAH şefaat edememiş; ama Allahın DİLEDİĞİ bir günahkar bir tek sevabını vererek CENNETe girene ALLAHın izniyle ŞEFAAT etmiş. (Bu misali doğrudan ALLAH VEKİL ayetinden çıkardığımı da bilmenizi isterim. Allaha vekalet veriniz. Allahtan Asla ÜMİT kesmeyiniz. Ümitsiz >>> İBLİStir.
Evrendeki tek ümitsiz ŞEYTANDIR. Ümit edin... Büyük oynayın. Cenneti istemeyin, tenezzül etmeyiniz. Bizim çıtamız yüksek SABIKUN. Sabıkunu ümit ediniz. Ümit etmeyen HANİF değildir.
Şimdi bunları niye anlattım? ÇELİŞKİ gibi görünen iki ayetin aslında ÇELİŞMEDİĞİNİ anlattım.
Bakara 285: Resul, Rabbinden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allaha, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allahın resullerinden hiçbirini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdi: "Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabbimiz. Dönüş yalnız sanadır."
Dühan 32: Yemin olsun, biz onları bir ilim sayesinde âlemlere üstün kılmıştık.
Bir yanda ÜSTÜNLÜK var öte yanda EŞİTLİK burada bir çelişki var mı?
Zümer 44: De ki: "Şefaat, tümden Allahındır".
Hanif şefaat edebilir. Çünkü, o bir tek sevabı olan gibi VERİCİDİR. İmtihan orada da sürmektedir. Çünkü Cennetten içeri girene kadar sınav sürmektedir. VERİCİ ve SENCİL olmayan Müslümandır. HANİF MÜSLÜMAN değildir. Verin birbirinize tüm sevaplarınızı. Benim -eğer varsa- tüm sevaplarım SİZLERİN olsun. Allah şu anda şahidimdir ki, Cehennem benim olsun. Bu bedel karşılığında tüm sevaplarım sizin olsun. Sevap denen şey nedir ki, manevi para biriktirmek. Hani kefenin cebi yok ya, orada sikke değil SEVAP diye bir matematik para birimi geçiyor. Sevabın da kıtıpiyozluğunu cimriliğini yapmayalım artık. Sevabı da verelim, hediye edelim. İŞTE BUNU YAPTINIZ MI, samimi-içtenlikli yaptık mı HANİFLİKTE büyük aşama, yani formatlanma süreci başarılır.
Ve gelelim Resullerin birbirinden üstünlüğüne... Adem üstündür, çünkü ilk ata, elçi, hem Cennette hem Dünya’da peygamberlik hem de ilk elçilik yapmış tek insan. ONA genetik olarak benziyoruz, ondan türedik, onun gibi gözlerimiz aynı yerde vb. Ademden daha üstün var mı? Allah Ademe ruhundan üfledi. Ademden daha üstün var mı? VAR! İsa... Allah Ona ruhundan başka KUTSAL RUHUNDAN üfledi ve KELİMESİNİ (Direkt mikrofonunu) koydu. İsadan üstün var mı? Babasız yaratıldı. Bundan üstün biri daha var mı? VAR: ADEM. Adem hem annesiz hem babasız yaratıldı, üstündür!
Dostlar bunun altından ÇIKAMAZSINIZ. Birinin diğerine ÜSTÜNLÜĞÜ ile (Yani bir tek konuda üstünlüğünden söz ediyorum) bunun tersine zaaflarını da gözönünde bulundurun. Karar verelim bakalım: Adem mi üstün İsa mı? Adem öldü, İsa ölmedi gelecek! KİM ÜSTÜN? Bu futbol takımı tutmaya benzemez. Resulullah bir istisna olarak SON elçidir ve cinlerin de peygamberidir. Bundan üstün biri daha var mı? VAR İSA.. İsa ZAMAN-AŞIRI ELÇİDİR. Resulullahtan önce de var İDİ ve sonra da GELECEK, gelecekte yer alacak.
Hatemül Enbiya Resulullah ama İSA ondan da sonra gelecek. O halde İsa üstün! Hayır Resulullah üstün, çünkü Resulullah cinlerin de peygamberi. Hayır İsa üstün. Çünkü Kutsal ruh / Ruhül Kuddüs Resulullah da yok, İsa da var. Çıkın işin içinden bakalım!
Bunların üstünde biri daha var: Misakın RESULÜ. Tüm resuller Hızır, Yahya ve rauf olanlardan İdrise misak verdiler. Misakçılar da HIZIRa ... Hızır elçi değil. ELÇİLİĞE TENEZZÜL ETMİYOR, Yunus Emre gibi "Bana seni gerek seni" diyor. PEYGAMBERLİĞİ İSTEMEYEN TEK İNSAN. Allah ise ona "Pekiyi o halde seni Cebrailin üzerindeki makama LEVHİ MAHFUZ’A alıp, tüm peygamberlerin üstünde peygamber yapıyorum". Yani MİSAK alıyor Allah tüm peygamberlerden... HIZIR bunun için ayrıcalıklı.
Allah buyuruyor ayette: " Rabb’im ilmimi artır de". Hızır diyor: "Rabb’im bu duayı okuyanların sayısını artır...”. Yani artırma işini “n” gibi bir katsayı ile çarpıyor. Allahtan daha mı çok biliyor? Hayır, çünkü KURANI değil, onun indirildiği LEVHİ MAHFUZu biliyor. Orada okuyor: "Kullarımdan bilim ve rahmet verdiğim biri BU LEVHe gelecek ve gelmeden önce de "Rabb’im ilmimi artır diyenlerin sayısını artır" diyecek! Hızır gidiyor ve bunu okuyor!. "Ben bunu demiştim, öyle buraya gelmiştim". ALLAH herşeyi bilendir diyor ve Allah sevdalısı, karasevdalısı olarak İŞBAŞI yapıyor. Bu arada Hansın da başına binbir bela açıyor Hızır!
Aranızda kim nefsini ıslah ettiyse bilsin ki HIZIRın bu gölgesinden öte KENDİSİNİ görecek ve ŞEHİT olacaktır. Şehitliği ölüm olarak algılamayın, ölüm zaten başımıza gelecek. Şehitlik ise ÖLÜMDEN SONRA DİRİ KALMAK gibi inanılmaz bir ayrıcalıktır. Islahı nefs olan kişiye HIZIR değmiştir. Bir tenha zamanda ve KENDİ DİLİYLE konuşan bir yabancı erkek... Bunu yaşayan kişilere böyle siluet gölge olarak Hızır görünmüştür. Hızır bilgidir, rahmettir ve sürprizdir. Hızır kimseye para vermez AMA duvarı onarır ve PARANIZI günü gelince ortayı çıkarıverir. Islahı nefs olanlar kesinlikle DUVARLARI doğrultulmuş insanlardır. Yaşayıp göreceksiniz.
Hızırdan KALPAZANLAR gibi para basmasını beklemeyin. Hızır odur ki: DUVARIN altındaki parayı vermek için size TERS işler yapan bir insandır.
Hızır için ZAMAN ve zamanın çakıştığı MEKAN bir sorun değil. Hızır size TAHTI getirir ama satmanız için değil! Hızır onu daha yüce bir amaç için yapmıştır. Melike Belkısı şaşırtmaktan öte... İFRİTLERE insanın dominant olduğunu göstermiştir... Ve Allahın MUCİZESİNİ yapan majisyendir. İfa eden Majisyen. Hızır anlatılamaz ve anlaşılamaz. O nevi şahsına münhasır/özgün biridir. Onu anlatmak için onun GİBİ olmanız ve analoji kurmanız gerekir.
Resulullahtan BİR KÖR (İbni Maktum) bile ÜSTÜN OLDU BİR ARA (Abese Suresi). Resulullah, Abese, Hümeze, ve Lümese yapmıştır. On üzerinden notu üç kırıkla 7dir ve bu 7 not ile bizden yetmiş milyar üstündür. Benim de Resulullahtan üstün bir tek noktam var: Allahın ona unutturduğu açık ve gizlileri BİLEBİLİYORUM. O unuttu ben hatırlıyorum. Milyarda-bir de olsa bu Resulullahtan üstün olduğum bir kırıntıdır. Ve sen de üstünsün bir tek kırıntı olsa bile... Çünkü? RUH BİRLEŞİKTİR. Bizlere quantik (nefs) olarak paylaştırılmıştır. RUH(lar) dediğimiz şey nefslere bölündüğünde KENDİNE DÜŞEN ÜSTÜNLÜĞÜ alır. Her birimiz bir konuda diğerinden üstündür. Resuller de buna dahil. Hanif bir Alim Yahudi elçilerinin toplamına eşittir. Yani onlardan birer üstünlüğü vardır. Ama artık bunları üstünlük gibi görmeyin. RUH(ların) MÜKEMMELLİĞİ gereği gibi düşünün. Yani RUH mükemmeldir, fakat Ruhu birim nefslere ayırt ettiğinde, birinin diğerine üstünlüğü ve aynı anlamda altlığı vardır. Buradaki FELSEFEyi anlatabildim mi?
Allah şefaati efendimize VERMEYEBİLİR ama bir tek sevabı olan GÜNAHKAR KULUNA verebilir. Bundan Resulullah alınmamalıdır. Resulullah İbni Maktum ile daha HESAPLAŞMADI! Bir köre abes ile iştigal etti. Bakalım ama Maktum hakkını HELAL edecek mi? Resulullah BİLE bir görme özürlünün ŞEFAATİNE muhtaç! İşin ciddiyeti bu: KUL HAKKI! Allahım bizi sen yargıla ama KULUN bizi yargılamasın (Amin).
Fakat Resulullah öyle ÜSTÜNDÜR Kİ, kul hakkını ve ehli beyt kıtalini BİLE Ebu Süfyana HELAL etmiştir (Etmeseydi, öldürtürdü ve torunlarını kurtarırdı). Ebu Süfyan bile Resulullahtan bir konuda ÜSTÜNDÜR, YAHUDİDİR. Ben YAHUDİLERDEN üstünüm, çünkü LANETLENMEDİM (Lanetlenseydim, Ebi Leheb gibi Kuranda benim adım yazılı olurdu). KİM ÜSTÜN? Karar verdiniz mi?
Katılma Tarihi: 24 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam kardesler.
Artik anliyorumki bu Hans fikirlerinin arasinda bogulmus gitmis bir
insan. Her ne kadar yazilarinda gercege dayanan ifadeler olsada Kurani
Kerimin disinda benimsenmis kaynaklari, pek ala Kurani Kerimin icinde
olmayan seyleri dile getiriyor. Ve hani, Hanifler Kuran disi
kaynaklardan konusmayacakti?
Hz. Musa ile yolda yürüyen kisinin kimligi bilinmedigi halde Hizir ilan
etmis ve Hizirin Ana kitaba bakma olanagi oldugunu öne sürüyor. Dahasi,
Hz. Isa gelecekmis. Son Elci geldigi halde Hz. Isa hangi sifatla
gelecek.
Hristiyanlar ve Yahudilerdeki bu Mesih arzusunu Islamdan ne kadar uzak
tutmaya calissakta birileri illaki icine sokacak. Kurani Kerimi her
türlü kaynaklardan nasil arindiriyorsaniz böyle dayanagi olmayan Hans
fikirlerinide lütfen Kurani Kerimden soyutlayarak olaylara yaklasin.
Üstünlük kavramlari arasinda gel git yaparken Kuran disi görüsleri konunun kalibina sivamis.
Arkadaslar, biz burada sayin Aiberglemi muhattap olacagiz yoksa sizlerlemi karar verin.
Sizler birey degilmisiniz, kendi düsünceleriniz görüsleriniz yokmu, Hans sizin yerinizemi konusacak?
Katılma Tarihi: 11 nisan 2005 Yer: Ingiltere Gönderilenler: 3
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Sinan
Bu siteyi dun gordum.
Elestiri Hans yapildigi icin, Hans dan cevap verdim. Sayin Aiberg bu siteyi takip ediyor mu bilmiyorum. Yoksa kendisi elbetde cevap verir. Bir sohbetinde okumustum zaten hep boyle herkesin tartisabilecegi bir site istiyordu. Insallah gelir size cevabini verir.
Madem karsi cikiyorsunuzPeki size gore Hz Musa ile yuruyen kisi kimdir ? Size gore Mehdi kimdir ve Kuranda gecen dabbet ne demekdir. Bunlari bir aciklarsaniz o zaman muhabete baslayabiliriz.
ikinciiman
Maide Suresi
57. Ayet
Ey iman edenler, ne sizden önce kitap verilenlerden dininizi eğlenceye alıp oyuncak yerine koyanları ne de kafirleri dost tutmayın! Allah'tan korkun, eğer inananlar iseniz.
Katılma Tarihi: 24 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam.
Öncelikle hos geldin.
Bir sahisin "var" diyerek iddia ettigi birsey varsa bunu ispatlamasi
lazim, tam aksine "yok" diyen kisi birsey ispatlamasi gerekmiyor. Yani
diyecegim su ki, deniliyorki, madem Hans´in görüsüne karsisin, o
halde aksini sun ortaya. Adam olmayan birseyi iddia ediyorsa ben bunun
aksini nasil ispatlayacagim? Kurani Kerimin her bir Ayetini okuyup
okuyup "iste gördünüzmü, yokmus" mu diyelim?
Bende Yecücle Mecücü uzayda birer canli türü olarak iddia ederim,
dahasi, Zülkarneyn uzaya gidip bu iki topluluk arasinda bir set
cekmistir derim, bunun aksini kim ispatlayacak?
Ben öyle tahmin ediyorum ki, Hans gibi birisine öyle bir talep var ki
bu kadar üzerinde duruluyor ve her itirazin neticesinde "o halde
zittini ispatla.. dogrusunu anlat" deniliyor. Bize illaki birseyleri
anlatmasi gereken birisimi lâzim? Her birimiz kendi seviyelerimiz ve
marifetlerimize göre birer isik sacacagimiz yere nedense cember kurup
ortaya Ates yakip onun isigini almaya gerek duyuyoruz. Her birimiz
kendi isigimizla tek bir isik haline gelmemiz lazim.
Bu elestirilerim illaki sadece sana yönelik degil ikinciiman kardesim,
bundan önceki basliklarda da bir kac kez dile getirmistim. Yani genele
seslendim.
Hizir olarak tanimlanan zaat ile ilgili:
Kehf Suresi:
18:65 Katýmýzdan kendisine rahmet verdiðimiz ve
bilgimizden öðrettiðimiz kullarýmýzdan bir kulu buldular.
Ve davimini okuduysan eger, hic bir isim anilmamakta, kimligi belli degil.
Ben Hizir ismine Kurani Kerimin hic bir yerinde raslamadim, varsa Ayet bilgilenmek isterim.
Hans madem Hizirdan bahsediyor, ismi ile anilan Ayeti ortaya koysaydi o
zaman. Kehf Suresinde bahsi gecen o Insanin kim oldugu bilinmiyor,
bilgimizden ögrettigimiz kullardan bir kul buldurlar diyor Ayet. Demek
ki en az bir tane böyle Insan varmis, minimum, yüz tanede bilgi
verilmis kullar mevcut olabilir, bin tane de, ama enaz bir tane, Hz. Musa
ise bunlardan birisine rasliyor, hayatina veya sahysiyetine yönelik bir
bilgi yok. Varsa Kurani Kerimde, beklerim.
Mehdi kavramina ben Kurani Kerimde raslamadim hele hele kendisine
atfedilen özellikte bir kisilige, ama gel gör ki Kurani Kerimin
disindaki kaynaklarin bir cogunda mevcut, özellikle Hadis kaynaklarinda.
Ancak Mesih kavrami vardir Kuranda ve bununla Hz. Isa kast edilmekte, Isanin disinda baska bir sahsiyet degil.
Hz. Isanin tekrar yer yüzüne gelecegine dair Kurani Kerimde saglam bir
kanit yok. Dahasi, geldiginde Peygamberlik sifati ne olacak? En son
Elci zaten gelmis, teblig etmis gitmis.
Dabbe:
27:82 O söz tepelerine indiðinde, yerden onlar için
bir dabbe çýkarýrýz da onlara, insanlarýn bizim ayetlerimize gereðince
inanmadýklarýný söyler.
27:83 O gün her ümmetin içinden ayetlerimizi
yalanlayanlardan bir zümre derleriz de onlar, toplu halde ortaya
sürülürler.
27:84 Geldiklerinde Allah onlara: "Ayetlerimizi,
onlara ilminiz yeterli olmadýðý için mi inkar ettiniz yoksa baþka bir
iþ mi yaptýnýz?" der.
27:85 Ýþledikleri zulümler yüzünden o söz tepelerine inmiþtir; artýk tek kelime söyleyemezler.
Dabbenin tam olarak ne oldugu bilinmiyor, insanmidir yoksa baska bir
yaratikmi, hatta bu hadise dünyadami yoksa ahiret ortamindaki yargi
anindami meydana gelecek, kesinliligi yok. Ayetleri devamiyla okursan
konunun icerigi dogruca hesap gününe yönleniyor! 83. Ayetten itibaren
konu ahiret ortaminda gerceklesmekte, her ümmetin icinden yalanlayan
birer zümre ortaya sürülüp sorguya cekilecek. Benim anladigim bu.
Farzedelim Hans bu sözkonusu Dabbedir, kesin dayanagi nedir? Kendi
sözleri, yazilari ise, biraz arastirin etraflica, ne tür konularda ne
gibi ifadelerde bulunmus.
Ikincisi, eger Dabbe ise kendisi, muhattabi bizler degil Allah´in
Ayetlerine geregince inanmayan kisilerdir. Dabbenin cikip ögreti
hazirlayip, chat ve sohbet ortamlarinda iman etmis kisilerle zamanini
gecirecegi hic bir yerde yazmiyor. Inanmayan insanlari Din´e yöneltecek
diye de birsey yazmiyor, cünkü dikkat edersek, "O söz tepelerine
indiginde..", ki bana göre, vaad edilen bir sözün o kisiler üzerinde
hak olmasi, gerceklesmesi olayidir, bu durumda inanmayan kisiler o
andan sonra inansalar ne olacak, neticesinde Dabbe cikip bunu
kendilerine söyleyecek.
Katılma Tarihi: 11 nisan 2005 Yer: Ingiltere Gönderilenler: 3
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sinan_B Yazdı:
Selam.
Öncelikle hos geldin.
Bir sahisin "var" diyerek iddia ettigi birsey varsa bunu ispatlamasi lazim, tam aksine "yok" diyen kisi birsey ispatlamasi gerekmiyor. Yani diyecegim su ki, deniliyorki, madem Hans´in görüsüne karsisin, o halde aksini sun ortaya.............
..................
Hans madem Hizirdan bahsediyor, ismi ile anilan Ayeti ortaya koysaydi o zaman. Kehf Suresinde bahsi gecen o Insanin kim oldugu bilinmiyor, bilgimizden ögrettigimiz kullardan bir kul buldurlar diyor Ayet. Demek ki en az bir tane böyle Insan varmis, minimum, yüz tanede bilgi verilmis kullar mevcut olabilir, bin tane de, ama enaz bir tane, Hz. Musa ise bunlardan birisine rasliyor, hayatina veya sahysiyetine yönelik bir bilgi yok. Varsa Kurani Kerimde, beklerim..............
hosbulduk sinan
Peki diyelim ki Hizir degil. AMA GEÇMİŞİ değiştirerek GELECEĞİ etkileyen BİRİ var! Adını ne korsanız koyun, onun melek olması mümkün değil, çünkü Allah meleklerini mutlaka "MELEK” diye tescil ederek bildirir. Örneğin Harut ve Marut'un Babil'e inen iki melek olduğunu bildirir (Bakara 102). Lut kavmine gazaba giderken üç meleği betimler Kur'an (İbrahim de onları görür). Her nefis ölümü tadacaktır. Allah dilediğinin ömrünü relativistik olarak UZUN tutmaktadır. Adem ve Nuh on asır yaşadılar. Mağarada Ehli kehf bir günü 309 yıl olarak yaşadılar.
Sinan_B Yazdı:
Dabbe: 27:82 O söz tepelerine indiðinde, yerden onlar için bir dabbe çýkarýrýz da onlara, insanlarýn bizim ayetlerimize gereðince inanmadýklarýný söyler. 27:83 O gün her ümmetin içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan bir zümre derleriz de onlar, toplu halde ortaya sürülürler. 27:84 Geldiklerinde Allah onlara: "Ayetlerimizi, onlara ilminiz yeterli olmadýðý için mi inkar ettiniz yoksa baþka bir iþ mi yaptýnýz?" der. 27:85 Ýþledikleri zulümler yüzünden o söz tepelerine inmiþtir; artýk tek kelime söyleyemezler.
Dabbenin tam olarak ne oldugu bilinmiyor, insanmidir yoksa baska bir yaratikmi, hatta bu hadise dünyadami yoksa ahiret ortamindaki yargi anindami meydana gelecek, kesinliligi yok. Ayetleri devamiyla okursan konunun icerigi dogruca hesap gününe yönleniyor! 83. Ayetten itibaren konu ahiret ortaminda gerceklesmekte, her ümmetin icinden yalanlayan birer zümre ortaya sürülüp sorguya cekilecek. Benim anladigim bu.
Farzedelim Hans bu sözkonusu Dabbedir, kesin dayanagi nedir? Kendi sözleri, yazilari ise, biraz arastirin etraflica, ne tür konularda ne gibi ifadelerde bulunmus. Ikincisi, eger Dabbe ise kendisi, muhattabi bizler degil Allah´in Ayetlerine geregince inanmayan kisilerdir. Dabbenin cikip ögreti hazirlayip, chat ve sohbet ortamlarinda iman etmis kisilerle zamanini gecirecegi hic bir yerde yazmiyor. Inanmayan insanlari Din´e yöneltecek diye de birsey yazmiyor, cünkü dikkat edersek, "O söz tepelerine indiginde..", ki bana göre, vaad edilen bir sözün o kisiler üzerinde hak olmasi, gerceklesmesi olayidir, bu durumda inanmayan kisiler o andan sonra inansalar ne olacak, neticesinde Dabbe cikip bunu kendilerine söyleyecek.
Saygilar, Sinan.
Insanlarin Allah'in ayetlerine inanmadiklari soyleyecek tarifine uyan bir suru insan var. Ama inanmayanlara bunu soyleyecek anlamini nerden cikardiniz bilmiyorum. Size gunumuz Ehli Sunnetci muslumanlari Kur'ana geregi gini inaniyorlar mi ? Yoksa Yahudiler ve hiristiyanlara gibi sonradan ortaya cikardiklari kitaplara mi inaniyorlar.
Bence bu ayetin muhatabi aibergin dedigi gibi Kur'ani bir taraf birakmis muslumanlardir.
Katılma Tarihi: 24 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam kardes.
Ben Hz. Musa ile beraber yürüyen o zaatin insan olup olmadigini
tartismadim ki. Kimligi belirtilmemis dedim sadece. Ayrica benim
sordugum sorulara dogrudan girmemissin.
Hizir falan degil bi kere, yani bilmemiz gerekseydi Allah adinida
söylerdi. Ve kullarimizdan bir kul diyerek aniyor, simdi böylesine
kullarin hepsinin adi Hizirmi? Hizir´a Peygamberlik teklif edilmis
Peygamberligi istemedi diyor Hans. Oysa ben Peygamberlik bir emir ile
gelir saniyordum, herneyse konuyu dagitmayayim.
Gelelim esas konuya.
Gecmisi etkileyerek gelecegi degistiren biri var diyorsun.
Hans´in düsüncelerinin ardinda bir cig yatiyorda farkinda degilsiniz. Adam kavramlar ile beyinleri bulandirmis.
Kehf suresindeki o zaati biz simdilik konu icinde Hizir olarak tanimlayalim, deginmek acisindan kolay olsun.
Gecmisi etkileyerek gelecegi degistiren birisi var dedin, simdi celiskilere bak.
Bizim yasadigimiz ömür a noktadan basliyor b noktasinda biter. Allah A
ile B´nin arasinda neler olacagini, hepsini biliyor. A ile B´nin
arasinda ileriye geriye yolculuk olmaz. Fizikte ki sebep-sonuc
iliskileri(causality) darma dagin olur.
Hizir arti yilindan eksi yilina gitmis birisi degil, kendi zamaninda
yasamis birisi, zaman yolculugu söz konusu degil. Yok, zaman icinde
gezinerek birseyleri degistirdi dersen bak sen simdi celiskilere,
günahlara:
Allah belli birseyleri yasatiyor, ondan sonra yok bu böyle olmadi,
Hizir sen geri git sunu yap diyecek. Tövbe Ha$a! Allah herseyden
münezzeh, tutarsizligi kararsizligi olmaz. Ikincisi, bilmemesiyle bir
ilgisi yok bunun, sadece degismesini dilemis deseniz bile, zaten bunu
birseyler henüz yasanmamis iken yapar, ilerde sunlar sunlar olacak su
veya bu olayin gerceklesmesini istemeyebilir. Bunun icin kulun birisi
zamanda geriye gidip etkiler sonucu birseyleri degistirmesine gerek yok.
Böyle bir mantik iste böyle günahlara götürür: ha$a ya Allah ilerde ne
olacaklari bilemedi de geri degismesini istedi, yada olmus birseyi geri
silip baska birseylerin olmasini diledi. Ki o zamanda ne istedigini
kesin bilmiyor fikrine iletir. Ha$a!
Hizir kendi zamaninda yasayan bir kul imis, yasarken birseylere etken
olmus ve sonucunda birseyler degismis. Kendisine bilgi verilmis, Hz.
Musa hikmetleri bilmedigi icin olaylari yadirgamis. Olay bundan ibaret.
Eger sen, -"Birseylere etki olarak bu etki sonucunda ilerde neler
olacagini bilerek fiil isleyen birisi var"- deseydin, Kurani Kerimle
bagdasirdi. Is buna kalirsa, zaten her birimiz isledigimiz fiiller
sonucunda gelecekte birseylere etken oluyoruz ama bilmiyoruz ne
olacagini. Hizir ise neyi ne icin yaptigini ve sonucunda ne olacagini
biliyordu, Allah ona o bilgiyi vermis, zaten Ayette o zaat ben kendi
irademle yapmadim bunlari diyor.
Her cagin dirisi olarak nitelendirilen Hizir, hani dayanagi nerde bu
görüsün? Her cagin dirisi olarak farzedilse bile zamanda yolculuk
yaptiginin sebebi ve delili nerede? Ayetlerde ne hizir ismi var ne
ebedi yasayan bir kuldan bahsedilmekte. Eger ki bu zaat Sehit
mertebesinde birisi olsa idi, yukardaki anlattiklarim yine degismezdi.
Yani zamanda yolculuk yaparak birseylere etki olmus olmayacakti.
Alıntı:
Allah dilediðinin ömrünü relativistik olarak UZUN tutmaktadýr.
Adem ve Nuh on asýr yaþadýlar. Maðarada Ehli kehf bir günü 309 yýl
olarak yaþadýlar.
Relativistik mi? Relativistik kisaca sana göre bana göre demektir. Hz.
Adem ve digerleri ömrü boyunca yogun bir hizla seyahatmi etti de ömrü
uzadi saniyorsun? Onlarin ömür süresinin relativistik kavramiyla bir
ilgisi yok, Allah o ömrü vermis, sana göre Ehli Kehf 300+9 yil yasamis
bana görede o kadar yasamislar.
Kisinin ömrü relativistik olarak uzun olmaz, sen bunu yanlis algilamissin, sayet kendi düsüncen ise.
Izafiyet teorisi diyorki, A cismi isik hizina yakin hizla seyahat
ederse B objenin saati A cismin saatine göre hizli akmakta, oysa B
diyecekki benim saatim normal isliyor asil A´nin saatin yavas akmakta
diyecek. Ikiz kardes düsün, birisi bir kac seneligine uzay seyahatina
gidiyor isik hizina yakin bir hizla, geri döndügünde dünyadaki kardesi
yaslanmis olacak. Oysa her ikisinin zamanida normal akti. Aradaki
farkin sebebi maruz kaldiklari ortamin kendisi. Zamanin kendisi degil,
zaman madde var oldugu sürece bir anlam kazanir, sebep-sonuc
iliskilerin hakim olmadigi bir yerde zaman diye birseyde olmaz.
Hz. Adem senin dedigin gibi on asir yasasalar ve bu ömürlerini dünyada
tüketmis olsalar idi, bizde isik hiziyla seyahat etmis olsa idik, on
asir yasamasak bile uzun seyahatten sonra dünyaya geldigimizde onlar
coktan vefaat etmis olacaklardi. Olay bu. Allah onlara o kadar ömrü
nasip ettigi icin o kadar yasadilar, ömür süreci izafiyet teorisine
bagimli degil. Sen bir boslukta tek basina yasamis olsan, ister hizli
hareket et ister oldugun yerde dur senin yasayacagin ömür yine belli
bir sürectir.
Alıntı:
Insanlarin Allah'in ayetlerine inanmadiklari soyleyecek tarifine
uyan bir suru insan var. Ama inanmayanlara bunu soyleyecek anlamini
nerden cikardiniz bilmiyorum.
Ayetlere geregince inanmamak nedir sence?
Alıntı:
Size gunumuz Ehli Sunnetci muslumanlari Kur'ana geregi gini
inaniyorlar mi ? Yoksa Yahudiler ve hiristiyanlara gibi sonradan
ortaya cikardiklari kitaplara mi inaniyorlar.
Konusu gecen bir zümredir, bir cember, kim bu cemberin icindeyse Ayetler onlari kasteder.
Alıntı:
Bence bu ayetin muhatabi aibergin dedigi gibi Kur'ani bir taraf birakmis muslumanlardir.
Dabbe Ayetlere inanmayanlari bir tarafa birakip sadece söz konusu
müslümanlarami yönelecek dersin? Hem Ayetlerde O söz tepelerine
indiginde diyor, bu bir vaad iceriyor, Ayetlerin öncesinede bak:
27:80 Sen ölülere duyuramazsýn, ayný þekilde arkalarýný dönen saðýrlara da çaðrýyý duyuramazsýn.
27:81 Körü de sapýklýðýndan çýkarýp yola iletemezsin.
Sen ancak, ayetlerimize inananlara duyurabilirsin; onlar (anlattýðýn
gerçeði) kabul ederler.
27:82 O söz tepelerine indiðinde, yerden onlar için
bir dabbe çýkarýrýz da onlara, insanlarýn bizim ayetlerimize gereðince
inanmadýklarýný söyler.
27:83 O gün her ümmetin içinden ayetlerimizi
yalanlayanlardan bir zümre derleriz de onlar, toplu halde ortaya
sürülürler.
Icinden sadece Dabbe konusunu alip cikartirsak istedigimiz manaya
yorabiliriz o zaman. O söz diyor, hangi Söz? Bu bir vaadtir,
inanmayanlarin basina gelecek bir vaad, sonrasinda Dabbe cikip dile
gelecek diyor.
Senin yorumladigin gibi olsa bile Dabbe´nin Hans olduguna dair hic bir
kanit yok ortada, o "ben Dabbeyim" diyorsa sadece kendisinin söyledigi
bir sözdür bu. Tam aksine, Dabbe olamayacagini dair zaten kendi fikir
yapisi buna delil.
Baska bir alinti, sanirim yine Chat kayitlari veya bilmem ne ise:
Alıntı:
Þimdi Koca Ýsa'nýn ÖÐRETMENE ÝHTÝYACI vardýr. Bu da MEHDÝ'nin
görevidir. Hýzýr'ýn deðil! Çünkü Hýzýr'ýn asli görevi DECCAL'dir. O
yüzden kimse ile uðraþacak zamaný kalmamýþtýr artýk. Zaten þehitliði
de yakýndýr. Deccal onu tarifsiz acýlarla öldürecektir. Ýsa da
zamanýn efendisinin intikamýný alacaktýr ve Deccal'i öldürecektir.
Þi'ra kapýsýnda 40'lar meclisi o Universe-gate'i bekleyeceklerdir. O
çatlaktan bakarak...
Bütün bunlar KUR'AN'da yazýlý dersem ne yapardýnýz?
Merak etmeyin 7 mealli Kur'an'ý çýkarttýðýmýzda BAÞÖÐRETMEN biz
olacaðýz.
Hepsi ama HER ÝNCE AYRINTISI sadece ve sadece KUR'AN'dan idi...
Kendimden bir þey kattýmsa yerim Sekar olsun! Birebir Kur'an'dan
idi... Tamamý, noktasý noktasýna kadar...
Bana inanasýnýz diye söylemiyorum, Kur'an'ýn NE BÜYÜK MUCÝZE
OLDUÐUNU görüp, o mucizeye sarýlasýnýz diye....
Esasen hicte merak etmiyorum bunlarin cikaracagi mealleri, kendi fikirlerine göre carpitip ortaya meal diye sürecekler.
Sanki ha$a Allah dünyanin batimina dogru insanlara böylesine bir sölen
hazirlamista, iyi bir sölenle bitsin demis gibi. Filimlerdeki galaksi
savaslari halt etmis. Hiziri baska yazilarinda her cagin dirisi olarak,
yani ölmüste ölmemis olarak tanimliyor, ki böyle bir durum olsa olsa
sehit birisine nasip olabilir,(ki bu da kesin birsey degil), ve
buradaki yazisinda Hizirin ilerde sehit olacagini söylüyorlar.
Ilginctir ki Hizir orda burda birseylere etkenlik yaparken son
döneminde de Deccalle savasip ölecekmis, hemde feci sekilde.
Senin dayanagin nedir diye sorsak, Kurani Kerim diyecek, hani neresinde
yaziyor desen sekillendirip bicimlendirip, isine gelen yeri yorumlayip
aha iste bu diyecek, Allah
islah etsin.
Bununla ilgili yaziyi baska bir baslikta irdeleyecegim insaAllah.
Sinan Kardeşimin görüşlerine katılmakla beraber ben de "DABBE" konusundaki görüşlerimi belirtmek istiyorum.
O söz, başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dabbe çıkarırız; o da, insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler. (Neml Suresi, 82)
Bence, bu ayeti anlayabilmek için öncelikle ‘O söz başlarına geldiği zaman’ile neyin kastedildiğine bakmamız gerekiyor.
Acaba "o söz" kelimesi Kuran'da ne şekilde kullanılmıştır.
İnternette birkaç yerde turladım ve şu bilgileri buldum. "Söz" kelimesinin Arapçadaki karşılığı "kavl"dir. Kur’anda bu kelime 4 farklı anlamda kullanılmıştır:
1-) Müminlerin güzel ve maruf sözleri, insanlara yaptıkları tebliğ ve konuşmalar anlamında kullanılmıştır. (Bakara 263, Nisa 8)
2-) Kuran'ı -Allah'ın sözünü- tanımlamak adına kullanılmıştır. (Tarık 13, Tekvir 19,25, Muminun 68, Hakka 40-42)
3-) Allah'ın sözünün -vaadinin- gerçekleşmesi olarak kullanılmaktadır. (Secde 13)
“Söz” kelimesinin 3. anlamda kullanıldığıayettegörüldüğü gibi Allah'ın vaat ettiği sözü, cehennemin inkar eden insan ve cinlerle tamamen doldurulması, azabın insanlar üzerine hak olmasıdır. "O söz" gerçekleştiğinde inkar edenler sonsuz cehennem azabıyla karşılaşacaklardır.
“Söz” kelimesinin 4. anlamda kullanıldığıayetlerde görüldüğü üzere Allah'ın sözü tüm inkar edenler için "büyük bir helak ve sonsuz bir azap"tır. Üzerine "söz hak olmuş" olan kimseler için bir kurtuluş, çıkış ya da kaçış yolu yoktur. Onlar hem dünyada hem de ahirette büyük bir azaba uğrayacak, bu azaptan hiçbir şekilde uzaklaşamayacaklardır. Çünkü bu, Allah'ın vaadidir ve Allah vaadinden dönmez.
Şimdi gelelim bizim konumuza. “Söz” kelimesi dört farklı anlamda kullanılmıştır ama acaba Neml Suresi 82’de geçen “O söz”hangi anlamda kullanılmıştır. Bunu bulmak için Neml Suresindeki 82. ayetin devamına bakmamız gerekiyor.
82. O söz tepelerine indiğinde, yeryüzünden onlar için bir dâbbe çıkarırız da o onlara, insanların bizim ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler.
83. O gün her ümmetin içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan bir zümre derleriz de onlar, toplu halde ortaya sürülürler.
84. Geldiklerinde Allah onlara: "Ayetlerimizi, ilminiz onları kuşatmadığı halde inkâr mı ettiniz yoksa ne yapıyordunuz?" der.
85. İşledikleri zulümler yüzünden o söz tepelerine inmiştir; artık tek kelime söyleyemezler
Bu ayetlerden anlaşılıyor ki “ o söz tepelerine inmiştir “ denilerek ahiret alemine, mahşer meydanına, sonsuz azabın başlayışına, dolayısıyla kıyamet gününe işaret edilmiştir diyebiliriz. Demekki üçüncü yada dördüncü anlam geçerli olabilir.
İşte -yerden bir dabbe-bu kıyamet sonrası zamanda çıkarılacak ve “insanlara Allah’ın ayetlerine gereği gibi inanmadıklarını” söyleyecek. Dikkat edilirse sadece “söyleyecek”, tutup da bu ayetlerin tefsirini falan yapmayacak yadadetaylı bir şekilde ayetlerle öğüt falan vermeyecek. Zaten iş işten geçmiş. Hesap bitmiş, kitap kapanmış. İnsanlara “yanıldıklarını” söylemek kalmış. Ayrıca bu “dabbet” ayetlerin yedi yada kırk farklı yorumu ile bir tefsir hazırlayıp piyasaya falan sürmeyecek. Yada chat falan yaparak insanların Allah’ın ayetlerine gereği gibi inanmaları için faaliyette bulunmayacak. Ayetlerde bu konuda bir açıklama bulamadım ben. Bu benim gördüğüm, tabiki yanılıyor olabilirim. Ayrıca ayette Dabbe’nin ne olduğu değil ne yaptığı anlatılıyor. Dolayısıyla ne olduğuna dair tahminlerde bulunmak spekülasyon yapmaktan öteye geçmeyecektir. Hem eğer çok gerekli olsaydı Allah bu konuda detay verirdi.
Burada çok önemli bir nokta daha var. 83. ayette “O gün her ümmetin içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan bir zümre derleriz de onlar, toplu halde ortaya sürülürler.”deniliyor. Demek ki konu sadece ümmeti Muhammed ile alakalı değil. Her ümmetin içinden yalanlayıcılara seslenecek bu “DABBE”. Ve yine bu dabbe sadece belli bir zaman diliminde yaşayan örneğin biz ve bizden sonrakilere seslenmeyecek. Tüm ümmetler onun muhatabı olacak.Daha doğrusu 84. ayette söylendiği gibi -ayetleri “ilimleri onları kuşatmadığı halde” inkar eden- yalanlayıcı insanların tümünü muhatap alacak bu dabbet. Allah bu “dabbe” aracılığı ile o insanlara kelam edecek belki de. Direkt seslenmeyecek dabbe aracılığı ile bunu yapacak belki de. (En doğrusunu Allah bilir...)
Nereden bakarsanız bakın Aiberg’in Dabbetliğine bu ayetlerden bir delil bulamıyorsunuz. Konu tartışmaya açık.
Burada tek sorun kalıyor. O da “Arz’dan bir Dabbe” konusu. Dabbe Arz’dan çıkarılacak. Acaba buradaki “Arz” ile dünyamız mı kastediliyor yoksa mahşer meydanı mı? Dünyamız kastediliyorsa başa dönmemiz gerekir değilse sorun yok. Ayetlerde mahşer meydanı için yada kıyamet sonrası toplanılacak mekan için “arz”kelimesi kullanılıyor mu bilmiyorum. Bu konuda çalışması olan arkadaş varsa bu açmazı çözerse faydalanırız.
Saygılar
Neml Suresi
79. Allah'a dayanıp güven, çünkü sen apaçık gerçeğin üzerindesin.
80. Sen, ölülere işittiremezsin. Eğer dönüp giderlerse, sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.
81. Ve sen, düştükleri sapıklıktan körleri de çıkaramazsın. Teslim olmuş kişiler halinde ayetlerimize inananlardan başkasına sesini duyuramazsın.
82. O söz tepelerine indiğinde, yeryüzünden onlar için bir dâbbe çıkarırız da o onlara, insanların bizim ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler.
83. O gün her ümmetin içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan bir zümre derleriz de onlar, toplu halde ortaya sürülürler.
84. Geldiklerinde Allah onlara: "Ayetlerimizi, ilminiz onları kuşatmadığı halde inkâr mı ettiniz yoksa ne yapıyordunuz?" der.
85. İşledikleri zulümler yüzünden o söz tepelerine inmiştir; artık tek kelime söyleyemezler.
"Burada tek sorun kalıyor. O da “Arz’dan bir Dabbe” konusu. Dabbe Arz’dan çıkarılacak. Acaba buradaki “Arz” ile dünyamız mı kastediliyor yoksa mahşer meydanı mı? Dünyamız kastediliyorsa başa dönmemiz gerekir değilse sorun yok. Ayetlerde mahşer meydanı için yada kıyamet sonrası toplanılacak mekan için “arz”kelimesi kullanılıyor mu bilmiyorum. Bu konuda çalışması olan arkadaş varsa bu açmazı çözerse faydalanırız."
Bir önceki iletimde böyle yazmıştım. Sonra Arz kelimesinin hangi ayetlerde geçtiğini merak ettim. Şu internet ne büyük nimet www.kurandaara.com isimli siteden yeryüzü=arz kelimelerini tarattım ve konuyla ilgili iki ayet buldum. Kur'an'da kıyamet sonrası toplanılacak mekan, hesaba çekileceğimiz ortam ve mahşer meydanı anlatılırken "ARZ" kelimesi kullanılıyor. Böylece, ahiret gününde -Dabbet'in ARZ'dan çıkarılması- hususu da netliğe kavuşmuş oldu kanaatindeyim. Buradan anlaşılıyorki 'dabbet' ne dünya hayatıyla alakalı bir konu ne de bir kıyamet alameti. Yanlışım varsa düzeltmeniz ricasıyla...
Yeryüzü (=ARZ) Rabbinin nuruyla parıldamış, Kitap ortaya konmuş, peygamberler, tanıklar getirilip aralarında hakla hüküm verilmiştir. Onlar asla haksızlığa uğratılmazlar. (Zümer 69)
Düşün o günü ki, dağları yürüteceğiz; yeryüzünü(=ARZ) çırıl çıplak göreceksin. Onları mahşer meydanına toplamışızdır, hiçbir kimseyi geride bırakmamışızdır. (Kehf 47)
Katılma Tarihi: 24 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Alperen.
Dabbe konusunda ben sahsen Ayetleri arapcasi/asli ile incelemedim, insaAllah baska bir arkadas o konda faydali olabilir.
Sadece Ayetleri toplu halde ele aldigimizda bana göre (de) Ahiret ortami ile ic ice.
27:80 Sen, ölülere iþittiremezsin. Eðer dönüp giderlerse, saðýrlara da çaðrýyý duyuramazsýn.
Ne muhtesem bir anlatim. Ölü, sagir ve birazdan kör olarak
nitelendirilen inanmayanlar, Allah´in vaad´i yerine geldiginde
isteselerde konusayamacaklar. Ve devami:
27:81
Ve sen, düþtükleri sapýklýktan körleri de çýkaramazsýn. Teslim olmuþ
kiþiler halinde ayetlerimize inananlardan baþkasýna sesini duyuramazsýn.
Ölüler, sagirlar, körler.. Ve en nihayet Teslim olmus, inanan kisiler.
Kurani Kerimin genelinde böyle bir özellik var, ya önce iyilerden
bahsedilmekte sonra kötülere deginmekte, yada tam tersi ama genelinde
her iki grubun ayrimi yapilip kazanclarinin/sonlarinin ne olacagi
belirtilmekte. Ve genelde böyle bir kiyasin akabinde Ahiret ortamina
gecilir, bazi yerlerde sorgulama sahneleri canlandirilir.
27:82O söz tepelerine indiðinde, yerden onlar için bir dabbe çýkarýrýz da
onlara, insanlarýn bizim ayetlerimize gereðince inanmadýklarýný söyler.
O söz tepelerine indiginde diyor, dikkat etmek lazim, inmeden önce
demiyor! Rabbin vaad´i yerini buldugu anda... yada: söz bütün
acikligiyla gerceklestigi zaman... iste o zaman Dabbe cikacak ve bu
gercegi dile getirecek diyor.
27:83 O gün her ümmetin içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan bir zümre derleriz de onlar, toplu halde ortaya sürülürler.
Benim dikkatimi ceken, 82. Ayetin sonrasindaki Ayet hemen "O gün" sözü
ile basliyor. Bundan önceki iki Ayette Dünyada olan birseyi tarif
ederken, sonraki iki Ayetle birlikte olay Kiyamet sonrasi Ahiret
alemine baglanmis durumda. 82. Ayet Kiyamet öncesi olmus olsa Allah´in
vaadinden önce olmus olurdu, ki, Ayetler tersini vurguluyor!
82. Ayetteki "O söz tepelerine indiginde" olayini ben Insanlarin
kabirlerden ciktiklarinda, kiyametin kopmus olmasina dayaniyor, ki,
insanlarin bir araya toplanma öncesinde gerceklesecek bir hadise olarak
yorumluyorum Dabbenin zuhur etmesini. Cünkü, is isten gecmistir.
Ve sorgulama canlandiriliyor:
27:84
Geldiklerinde Allah onlara: "Ayetlerimizi, onlara ilminiz yeterli
olmadýðý için mi inkar ettiniz yoksa baþka bir iþ mi yaptýnýz?" der.
Önceki Ayet kimlerin ortaya sürüldügünü söylüyor ve sorguya cekiliyorlar. Diyecekleri birsey kalmamistir:
27:85 Ýþledikleri zulümler yüzünden o söz tepelerine inmiþtir; artýk tek kelime söyleyemezler.
82. Ayette "O söz tepelerine indiginde..." deniyordu, bir nevi konuya
girme yöntemi, belirgin bir süreci baslatiyor, ve 85. Ayette "o söz tepelerine inmistir.." diyerek
tamamlanmis.
Vaad´in ne oldugu ortada, Hak ile yüzlesmek. O söz tepelerine
indiginde, ki zaten is isten gecmis olacak, kendilerine seslenen
gercege karsi ölü - sagir - kör gibi
olduklari Hak ile yüzlesecekler. Dabbe nin inanmayanlara yönelik dile
gelmesini bir ön yüzlesme olarak yorumluyorum. Cünkü sorgulamadan önce
geliyor.
Henüz kiyamet kopmamisken Dabbe´nin gelip Allah´in vaad ettigi sözün
üzerlerine hak olmasini yorumlamak bana mantikli gelmiyor, cünkü vaad
edilen sözden önce olmus olurdu ve ayrica 82. Ayet diger Ayetler ile
uyum icinde olmazdi.
Allah´in önceki Ayetlerde ölüler sagirlar körler olarak tanimladigi o
inanmayanlar, o söz tepelerine indiginde, isteselerde konusamayacaklar.
Dabbe ile ilgili Ayet yerinden sökülüp keyfiyete göre yorumlandigi
icin, herkes Dabbe olabilir. Eger Hans Dabbe ise(ki, benden baska
Dabbelerde var diyor), o zaman Allah´in Vaad´ine ne oldu? diye sormak
lâzim. Hem Dabbe geldiginde -ben geldim- demez.
Zaten Alperen kardesimde farkli bicimde yorumunu dile getirmis, kendisine katiliyorum.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma