Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
hadis ilmi diye bir ilim olurmu kardeş ya. olsa olsa
tarih olmalı. ama benim gibi anlamayana
yutturmuşlar. hayır bu kadar basit olmamalı en
azından on asır bunca kişi böyle bir işle niye uğraşır.
mademki uğraşır bu uğraşısının sonuçları olmalıdır.
sonucu bensem gavur dediğim bile aklını bozduğun
adamın kaydını tutumuş. bunlar nayin kaydını
tutmuş. bu diyanetin hala bu konuyla uğraşmasıda
başka bir mumamma.
Diyanet uğraşacak tabi İman kardeş başka kim uğraşacak:)
Bu adım evet çok önemli en azından hadislerin dokunulmazlığını ortadan kaldırıyor,bu adımla beraber insanlarda bu sorgulamayı yapabilmenin metodolojisini öğrenecekler.
Daha ortada vücuda gelmiş birşey yokken eleştiri yağmuru yapanlara alıştım malesef...Olan birşey eleştirilmeli bilmediğimiz,okumadığımız,analizini yapma imkanına henüz ulaşamadığımız konulardaki önyargı/zannı anlamak mümkün değil.
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam mircan
buradaki eleştirilerin dibine baktığımda pekçoğunun
kendini sorgulama olduğunu görüyorum. benimkide
öyle. yani okuduklarını öyle algıla. en azından
benimkileri.
burada yorumları okudukça bilgi gereksinimi ortaya
çıkıyor. böyle siteleri açanlarında sanıyorum gayesi
bu herhalde. çünkü artık bilgiye ulaşmak, bilmek
arzusunu uyandırmaktan daha kolay.
diyanetin hala bu konuyla uğraşmasına şaşırdığım
şey şu.
kendileride iyi biliyorlarki cumhuriyet öncesi vergi
tahsildarı olarak kullanılan, okuma yazma bilmekten
başka bir vasfı olmayan toplum içindeki etkin bir
kitleyi ticaret ve sanayinin dışına çıkarırken tarikat
denilen sıvil toplum örgütlerininde başına bela
edilmekten, ve cumhuriyet için sorun oluşturan
vakıfların yüksek ekonomik yatırım kabiliyetini
kontrole bağlamaktan başka bir işlevleri yoktu.
şimdi tarikatlar gerçek manada yüksek nitelikli ilim
adamı yetiştirmeye çalışırken geçmişine sahip
çıkmaya çalışıyor. bu durumda rakibi olanların icat
ettiği safsatayı temizlemeye diyanet niye giriyorki.
muamma olan bu.
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam
yani diyanetin, böyle bir ilmi seviyesi, böyle bir görevi,
ve böyle bir yapılanması yok. var diyenlerin gözlerinin
kör olması gerekir. en azından ilmi özerklikleri yok.
yani yök kadar bile söylem özgürlüğüne sahip
değiller. alalade bir tarikat kadar bile kendilerine ait
bir araştırma alanları yok.
yani bu yapmayı düşündükleri ayıklama işini hangi
yetkiye dayanarak hangi yasanın hangi bendine göre
yapacaklar, vazgeçtim müslümanlar bu yaptıkları işi
hangi meşru zemine dayayarak kabul edecekler.
yani diyanet sıfatıylamı, ilim adamlarından oluşmuş
komisyon sufatıylamı... yani garip bişi...
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam,
durun durun diyanetten konuşacağım ya,şu DİN ADAMI olduğumu belli eden huni'mide bir giyeyim,
şimdii,bi dakka şu DİN ADAMI olduğumu belli eden,ruhsal yükselliği belli eden ARAP KIYAFETİMİ DE bir giyeyim,
hah şimdi oldu yaaa bi dakka tüh..neyse unuttum hatırlayınca bakarım bi çaresine,
şimdi sayın sünni..?...öhhö öhhö..müslüman kardeşlerim,
diyanet işleri boş işlerle asla uğraşmaz,çünkü diyanetin;önüne gelen kitaba diyanetten geçmiştir ibaresi taşıyan mühür vurma işleri var,yav bu adamda amma sıkı yapmış şunu ya,kafamda sanki mengene var sağlıklı düşünemiyorum..
nerde kalmıştık..beyinde ödem yapmazsa iyi yav bilmiyolar sanki ,bu sarık küçük gelir hep bizim kafalarımıza,niye büyütmezler ki..
ha bu arada bu giydiğim cüppede sizde kompleks yapmasın sadece ;benimde sizin yanınızda SAYGINLIĞIMI artırıyor..birden nasrettin hocayı hatırladım..hayret durup dururken..
nerde kalmıştık efenim biz gereken çalışmaları hep yapıyoruz,biz birciyiz asla mezhepte ayırmıyoz, bakın müfredata herkese aynı din eğitimini veriyoruz..başka napıyoruz peki..?
napıyoruz ya ..din adına sözde psikolojik baskı yapacam diye giydim şu sarığı,tersi oldu ...sarık bana baskı yapıyo..ya neyse,
nerde kalmıştık..işte efenim anlattığım gibi diyanetimiz son gayret çalışıyor,
herkese iyi uykular...
(perde arkası)
çağırın şu terzi denen ..........hırms hırmfs
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Klavyene sağlık.İyi giydirmişsin şu sarık şapşallığına.Reform diyenler öncelikle bu sarık denen ilkel icattan kurtulsalar ya.her sarıklıyı gördüğüm zaman,talibanı görmüş gibi oluyorumm.
Gerçekten de sarık,İslam dışılığın ve belam denen soytarı din adamlarının en önemli profili,simgesi.
Özellikle siz Fet.Gülen'in(kısaca Fetoş)sarıklı haline bakın.Bana tam şeytanın ayarttığı bir belam gibi görünüyor.
__________________ ''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Konu sarık cüppe değil,bu konu Cumhuriyet döneminin de konusu ve sorunuydu ve gerekli yasalarla çözümlendi zannediyorum.Konu hakkında bizler için(biz derken sadece bu forum sakinlerini kasdetmiyorum) yapıcı eleştiriler varsa paylaşalım.Sonuçta burasıda bir sivil toplum örgütü niteliği taşıyor belkide yazılarımız birilerini harekete geçirir.O nedenle yazılarımızda ilmi ve ölçülü olmaya özen gösterelim.
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam mircan,
kusuruma bakma mesele sarık cüppe meselesi değil biliyorum da,ben işin en başındaki totemlere atıf yapayım dedim,
doğru yola iletme,bilgilendirme görevini MAAŞLA üstlenenlere bir atıftı,önce o kutsadıkları totemlerden vazgeçsinler,ondan sonrasına hep beraber bakarız,
kendi elleriyle ürettikleri sözde DİN ADAMI kılığından kurtulupta,gerçek üstünlüğün giyside değil takvada olduğunu anlarlar inşallah,
dün akşam ki yazıma gelince,ya ne yapayım arkadaşlar zaten gerçek olanı söylemiş,benim yazım da anlamayanlara bir latifeydi,
selam ile
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
doğru yola iletme,bilgilendirme görevini MAAŞLA üstlenenlere bir atıftı,önce o kutsadıkları totemlerden vazgeçsinler,ondan sonrasına hep beraber bakarız,
........gerçek olanı söylemiş,benim yazım da anlamayanlara bir latifeydi,
selam ile
Kerametin sarikda olmadigini ne zaman gorecekler. Ama uydurulan dinin temsilcisi olduklarinin onlarda farkinda, Kurana karsi SARIK mucadelesi. Kuranin mesaji karsisinda hadis dini catirdamaya basladi.
HaberTurk sitesinde yayınlanan "Diyanet, Kadına Şiddeti Meşru Gösteren Hadisleri Atıyor!"
habere göre, "Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali Bardakoğlu, Hazreti
Muhammed’e atfedilen, ancak doğruluğu olmayan özellikle de kadına
yönelik şiddeti meşru gösteren hadislerin temizlenmesi için" düğmeye
basmış.
Haber doğru ise, Diyanet doğru yolda. Daha önceki bazı yazılarımda
da belirttiğim gibi, İslam'ın Kuran'dan sonraki ikinci kaynağı olarak
kabul edilen hadis külliyatında ciddi sorunlar var. Peygamberin
vefatından iki yüzyıl sonra toplanan hadislerin arasında, İslam'ın
baskıcı ve bağnaz bir din olarak algılanmasına neden olan, çeşitli
efsaneler, uydurmalar ve çarpıtmalar yer alıyor. Din olarak
algılanagelen bu geleneklerin dinden ayrıştırılması, İslam'ın bugünü ve
geleceği için çok önemli.
Konunun detaylarını uzmanlarına bırakmak gerek kuşkusuz. Ama ben bu
vesileyle "dinde reform" kavramı üzerinde bir kaç şey söylemek
istiyorum. "Reform" kelimesini doğru bulmasam da İslam'da bir "tecdid"
(yenilenme) gerektiğine inanıyorum ve Diyanet'in "hadis tasfiyesi"nin
de buna uygun bir gelişme olduğunu düşünüyorum.
Ancak son yıllarda Türkiye'de gelişen bir İslami dil var ki, bu gibi
"tecdid" girişimlerinin hepsine peşinen kuşku ve tepkiyle bakıyor;
bunları "modern dünya tarafından İslam'ın içini boşaltmak için
çıkarılan fitneler" olarak görüyor. Bu tip "fitne"lerin gerçekten de
var olabileceğini, nitekim tarihte de var olduğunu teslim ediyorum. Ama
"modern dünyaya uyum" düşüncesiyle ortaya çıkan her İslami fikri bu
şekilde yaftalayıp susturmaya çalışmak, İslam adına çok zararlı
sonuçlar doğurabilir.
Bence buradaki püf nokta, "modern dünya"nın ne olduğu. Bundan kasıt,
dinin önemsizleştiği, topluma ve hatta bireylere etki etmediği,
inançsızlaşmış bir dünya ise, İslam'ın bununla uzlaşmayacağı elbette
çok açık. (Zaten Hıristiyanların da çoğu bu tip bir modernizm ile
uzlaşmama eğiliminde.) Ama bir de "modern dünya" kavramı içinde,
hayatın doğal akışı içinde gelişmiş ve insanlığın tarihi tecrübesiyle
varılmış standartlar var. Kadın hakları veya demokrasi gibi. Soru şu:
Bunları kabul etmek İslam'a aykırı mı? Yoksa aykırı değil mi? Dahası,
bunları kabul etmemek, İslam'ı tarihin belirli bir döneminde dondurmak
ve "gelenekseverlik" uğruna İslam'ın özündeki İlahi mesajı boğmak
sonucunu doğurmaz mı?
Modern dünya elbette İslam'a bir "değişim" dayatıyor. Mesela
Afganistan'da din değiştirip Hıristiyan olan bir Müslüman'a idam cezası
verilince, Batılı ülkeler ayağa kalkıyor. Soru şu: Din değiştiren bir
insanı öldürme hükmü — ki Kuran'da hiç bir dayanağı yoktur; sadece
hadislere dayanır — gerçekten İslam'ın bir parçası mı? Yoksa İslami
geleneğe girmiş, ama aslında dinin özünde yeri olmayan ve bugün de dine
büyük zarar veren bir uygulama mı?
İslam'ı birilerine beğendirmek için dini olandan elbette
vazgeçilemez. Ama dini değil de tarihsel olanı din gibi korumak da,
İslam'ın önüne set çeker. Sadece Türkiye'deki durum bile bizim için
açıklayıcı olmalı: "Beyaz Türkler"in İslam'dan kopukluğunun temelinde,
sadece inandıkları materyalist/sekülerist dünya görüşü değil, aynı
zamanda karşılarındaki İslam modelinin pek iç açıcı olmayışı yatıyor.
Dolayısıyla, bir Müslüman için materyalist/sekülerist dünya görüşünü
eleştirmek ne kadar gerekliyse, Prof. Bardakoğlu'nun ifadesiyle, "dini
olanla dini gösterilen arasındaki ayrımı netleştirmek" de o kadar
gerekli.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma