Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın ceng87,
Bu çok zor bir konu.
Anahtar kelime riba.
Riba = Faiz mi ? Riba = Faiz ise denecek hiç bir şey yok. Ne desek boş.
Ayrıca yüce Allahın Riba da Alışveriş gibidir diyenlere ettiği tehdit , sürekli bir cehennem azabıyla korkutma bu konuda din adamlarının da rahat fikir beyan etmesini engellemektedir.
Genelde yapılan Riba = Faiz i eşit tutmak ve insanları bundan sakındırmaktır. Haram deyip kestirip atmaktır. Bir çok ilahiyatçı, hatta Diyanet işleri de kendilerine bu konularda sorulan sorularda Dinimizde Faizin her türlüsü haramdır diyerek konuyu noktalamaktadır.
Pakistanlı bir İlahiyatçı bu konuda bir tez hazırlamış. Tezin de işlediği şey özet olarak şu. Riba ile Faiz aynı şey değildir. Riba Faizin bir şeklidir. Hatta en korkuncudur. Ama yine de Haram olan şey Ribadır, Faiz değidir diye bir şey söyleyemeyiz diyor.
Bu konuda ilgilenen arkadaşlar için link http://www.tarihihtisaskitapligi.com/iktisat-tarih-economi.h tml
5. madde Riba teorisi adlı PDF i indirebilirsiniz. Bu Pdf teki çalışma Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisi Cilt XLIV (2003) Sayı 1 Sayfa 453-465 te Riba teorisi adıyla yayınlanmış.
Dr. Ziuaddin AHMAD
Çeviren Ali Rıza Gül
Dr. Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Nedir Riba ile Faiz arasındaki fark. Tabii Kur'an bunun tanımını yapmadığı için Ribanın ne olduğunu Kur'an dışı kaynaklardan öğreniyoruz.
Derler ki Araplar arası Ticari işlemlerde Araplar borç para verdiklerinde bugün olduğu gibi yüzdeli faiz vermiyorlardı. Borçluya bir yıllığına borç para verirler. Borçlu vade gelince aynı parayı öder, eğer ödeyemezse borcun iki katına çıkmasını kabul etmek zorundaydı. Arapların Ticari işlerdeki borç para verme adeti bu idi. Borç örneğin bin altın dı, vadesinde ödenmesse borç ikibin altın oluyor, yine ödenmedi dörtbin altın oluyor bu böyle devam edip gidiyordu. Kur'an daki Riba budur. Hatta Ayette Kat, kat riba yemeyin ifadesi bunu belirtir.
Tamam Riba bu ise, Ribanın % 100 faiz + Faizede faiz yürütmek, faizli borcu da iki katına hatta vadeye göre 4,8,16,32,64 vb. katlara çıkararan bir uygulama olması nedeniyle, İslamın bunu kaldırması ve hatta bunun ticari bir işlem olduğunu, alışveriş gibi olduğunu ileri sürenleri sonsuz cehennemle tehdit etmesi gayet doğru, adil bir şey.
İyi de , insanları zora sokmayacak yıllık veya aylık yüzdeli oranlarda bir faiz gerçekten dinen yasakmıdır. Arapların kendi aralarında böyle bir uygulaması yoktu. Onlar bu konuda Yahudi ve Hristiyanlara baktılar.Yahudiler dindaşlarından faiz almazlardı. Ama olayı vadeli alışveriş şekline döndürüp yine de vade farkı alıyorlardı. Dindaşı olmayan Hristiyan ve Müslümanlardan faiz alırlardı. Kur'an Yahudilere Faizin yasak edildiğini ve onların bu emri tutmamaları nedeniyle Allahın lanetine uğradıkları anlatılır.
Hristiyanlar da da Faiz yasaktı. Bir hristiyan asla faizle para veremezdi. Faizle borç alabilirdi ama Faizle borç veremezdi. Ama piyasada bugünkü kadar yaygın ve doğal bir ihtiyaç olmamakla birlikte borç para verme işi vardı. İşte Hristiyan Krallar, Lordlar vb. idareciler bu işi Yahudilere yaptırırdı. Hem bu işi lanetli görüyor. Hem bu işi Yahudiye yaptırarak onları aşağılıyor. Hem de piyasada borç para almak isteyen olursa ki bazen yöneticiler de çeşitli ihtiyaçlar için borç para alıyor, Yahudi tefecilere faiz ödüyordu. Bu Müslüman dünyasında da böyleydi. Yani bu tefecilik işini yapanlar hep Yahudilerdi.
Dinlerin dışında Ortaçağın bilim adamları da Faize karşı idi. Hele Aristo. Faizi en kötü şeylerden biri olarak görüyordu. Bu nedenle din adamlarının yanında, bilim adamları da Faize karşı olduklarından , Faiz en lanetli, en gühah işlerden biri olarak görüldü.
Faize karşı hoşgörü 1770 den sonradır. Çünkü James Watt Buhar makinasını yapmış. İnsanlık Buhar enerjisini artık üretimde, ulaşımda kullanmaya başlamış. Artık el emeği yerine makinalaşma var. Sonuçta yeni düzen eskisinden farklı. Sanayileşme , tarım gibi değil. Tarım için finansman ihtiyacı neredeyse yok, ama fabrika için finansmana ihtiyaç var. Fabrikanın kurulması, hammadde alınması, işçi ücretleri, üretilen malların pazara götürülmesi vb. sürekli para gerektiren bir düzen var. Bu da mevduat bankacılığını getirdi. Eskiden kişilerin tasarruflarının ekonomide bir değeri yoktu. Ama yeni düzende bu tasarruflar çok önemli oldu. Bankalar kişilerin tasarruf edip paralarını bankalarına yatırmaları için onlara faiz verdi. BU böyle devam etti. Günümüze geldi.
Finansman olayı 1770 öncesi tefecilerin elindeydi. 1770 sonraki Bankaların elinde oldu. Bankalar ekonominin can damarı oldu. Teşebbüs önem kazandı. Tasarruf önem kazandı. Paralar altındı. Sonra Kağıt paraya çevrildi. Önceden sadece Altın rezervi karşılığı kağıt para basılırdı. Sonra karşılıksız basıldı. Çek, banka kartı, kredi kartı vb bir çok araç piyasaya girdi.
1770 öncesi Avrupa ülkelerinde de, Osmanlı da da dini hukuk geçerli idi. 1770 ten sonra Avrupa da dini hukuk kalktı, yerine laik pozitif hukuk geldi. Bütün milletler yazılı Medeni Kanunlar yaptılar. Osmanlıda Tanzimat döneminde kısmen, Cumhuriyet döneminde tamamen pozitif hukuka geçti. Bu hareketlerin özellikle Avrupada temel sebebi dinlerin faiz yasağı nedeniyle insanlığın gelişmesini engellemesi düşüncesidir. Din aklı, bilimi bastırmış, insanlığı geri bırakmıştır. İnsanlık kendi aklını kullanmaya başladıktan ilerlemiştir. Gelişmeler ortadadır. Bunun için din sadece vicdani bir kanaat olmalı, insanlığa yön göstermemeli, insanlar sadece akıl ve bilimin bildirdiklerini kabul etmelidir. Tabii bunlar 19 ve 20 yüzyıl gelişmiş ülkelerinin hakim düşünceleri.
Günümüzün banka faizi ile Ortaçağın ve günümüzün tefeci faizi arasında fark olduğunu düşünüyorum. Hele ki günümüzde gelişmiş ülkelerde banka faizleri yıllık yüzde onun altında. Finansman sektörü hem üreticiyi, satıcıyı, hem de kredi kartları ve tüketici kredileri ile tüketiciyi finanse etmekte. Burada hesabını bilen herkes uygulamadan memnun.
Bugüne bakıyorum. Bankanın olmadığı, Faizin olmadığı bir ülke yok. Hele ki gelişmiş bir ülke hiç yok. Ekonominin en önemli sektörü finans sektörü. Tefecileri yasakla, faaliyetlerini engelle ekonomiye hiçbir şey olmaz. Hatta olumlu etkisi olur. Ama bankaları kapat, herhalde ülkeye atom bombası atılmış gibi bir şey olur. Birden bedevi ekonomisine geçiş yaparsın.
Faizin eleştirilecek yanı vardır, oranı yüksek faiz insanları ezer ama oranı uygun bir faiz cansuyudur. Alıcı da, satıcı da bunu talep eder.
Bundan dolayı bugün bu konulara eskisi gibi yaklaşılmıyor. Faiz haram diye kestirilip atılmıyor. Denilen şudur ki Bankasız ekonomi olmuyor, Enflasyon oranının altındaki banka faizi haram değildir. Bankanın verdiği faiz alınmazsa enflasyondan dolayı kişi zarara uğrar. İslam kimsenin zarara uğramasına cevaz vermez. (Süleyman Ateş in görüşü.) Bankalar ekonominin kalbidir. Nasıl kalp kanı pompalıyor, sonra bu pompalanan kalp kalbe geliyor , tekrar pompalanıyor. Bankanın da para piyasasına yaptığı bu.
Banka yararlı bir kurum olduğu için kaldırılması insanlığın yararına değildir. Faaliyetleri, üretici, satıcı, tüketiciyi finanse etmesi nedeniyle bugünün olmazsa olmazıdır. Yararı zararından kat kat fazladır.
Piyasada herkesin finansman ihtiyacı vardır.
Özellikle sanayi ve Ticaretle uğraşanların daha çok.
Tüketicilerin de var. Mesela bu ev kredisi olayı böyle bir şey. Evin borcunu peşin ödeyemiyorsun. Vadeli alıyor , taksit taksit ödüyorsun. Ödediğin her nekadar adı faiz ise de , aslında vade farkı. İşin faiz kısmı enflasyonun üzerinde kalan kısım.
Bu krediyi bankadan değil de bir İslami bankadan almış olsaydınız, bu onlara veya herhangi bir müslümana göre faize girmeyecekti.
Aslında her ikisinin de işlemi birbirinin aynı. Aslında ikisi de vadeli bir satışı finanse ediyor. Birinin aldığına faiz deniyor, ötekinin kine kar payı.
Mesela bu faiz , Riba da olduğu gibi yıllık % 100 mü. Değil. Ödemediğin ay veya sene katlanıyor mu. Değil. Ödemede bir sıkıntın var mı?. Zannetmiyorum. Olsa zaten bu işe girmezdin. Şartlar seni çok eziyormu. Değil. Bankanın veya başkasının bu borçtan fahiş bir kazancı var mı ? değil.
Sonuç olarak şöyle bir görüş belirteyim. Eğer Riba = Faiz ise , Faiz haramdır. Denecek bir şey yok. En fazla şunu diyebilirim. Enflasyon oranının üstü faize girer. Bu kısım için faiz günahına girmiş olursunuz.
Ama Riba = Faiz değilse , Banka faizi Kur’an daki Riba kavramına girmiyorsa ki , yanlış olabilir ama ben böyle düşünüyorum. Bu ev kredisiyle ev alma olayını (başka bir şeyin alımı da olabilir) vadeli alışveriş olarak düşünüyor, Kur’anın yasakladığı riba ile bir tutmuyorum. Tabi bu konu İktisat ve İlahiyat fakülteleri hocalarından oluşan bir bilim kurulunun çözüme bağlayacağı bir konu.
Ben yaptığı diploma kolleksiyonlarından biri de işletme olan bir vatandaş olarak, aldığım derslerden edindiğim bilgiye dayalı bir görüş belirttim.
Hayatın doğal akışında, insanların bu konuda doğru bilgiye ihtiyaçları var. Bu konuyla ilgili kurumların bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmesi gerekir.
Selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|