Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Psikolojide duygu durum bozukluğu olarak tanımlanan aşk; kişinin kendini birinde yok etmesidir. Tasavuftaki fenafillahtan hiçbir farkı yoktur. Tuncay arkadaş bize bu şiiri yollamış; ama şu satırlara bir bakalım:
Aldı yine benden benliğimi
Aşkıma esir düştüm, belli değil mi?
Nefes oldun bedenime, can veren gibi
Sen nefes oldun bense yokluğun talibi..
Aşık olan kişi yok ortalıkta; birtek aşkı: hayatı o, Allah 'ı o , yaşamının anlamı o. Oysa Allah bizim bilinçimizin devre dışı bırakan her türlü maddesel ve manevsel şeyler uzak durmamızı tavsiye eder. Bir uyuşturucu nasıl beyni devre dışı bırakıyorsa günümüzde özendirilen aşk ta beyni devredışı bırakır. Her ne kadar masum gibi gözükse de özendirilse de.
Eğer makbul olanı insanın hep kendini düşünmesi, bireysel,çıkarcı ve yüzeysel yaşaması ise, evet denebilir. Günümüzde psikiyatristler, kendi egosunu bırakıp karşısındakini düşünenlere kafayı yemiş gözüyle bakıp tedavi etmeye çalışıyorlar ki, kişi yine 'en değerli benim' haline geri dönebilsin.
Aşk Kuran'a ters midir ?
Neden olsun ki ? Bir şiirden yola çıkıp nasıl bu sonuca varabiliriz? Şair abartmışsa aşkın suçu ne, aşıkın suçu ne? Bu konuda genelleme yapmak çok ama çok yanlış bence. Sen karşındakine kutsallık izafe ediyorsan suçu kendinde arayacaksın, aşkta değil...
Aşk beyni devre dışı mı bırakır? Beyni devre dışı bırakmaz ama bazen saçma şeyler yaptırır insana. ama aşk olsun olmasın saçmalıklar yapmıyor muyuz bazen her adım atışımızda?
Aşık olmak güzeldir, sevmek güzeldir, bunlar insanın kalbini yumuşatır, güzelleştirir. Kibiri, böbürlenmeyi, yeryüzünde kasılarak yürümeyi bırakırsın. Allah'tan da uzaklaşmaz, inançlı biriysen bilakis daha da yaklaşırsın. İnsan olma yolunda büyük güzel bir adımdır aşık olmak, sevmek... Aşksız hayat eksiktir.
Bizler insan olmakla, iyi insan olmakla yükümlüyüz ama melek değiliz.Melek olmamız da beklenmiyor bizden bence. İNSAN olmamız bekleniyor.
Kişi aşık değilken inanç düzeyi neyse, aşık olduktan sonra da aynı. Zaten inancı zayıf ya da Kurandan uzak yaşayan biriyse, aşık olunca sınır tanımayabilir,zaten aşık olmadan önce de sınır tanımıyordu ki.Aşk bir eksi katmadı ona. Ama zaten aklını işleten bir kişiyse aşık olan,aşkını da inancına göre yaşayacaktır, ne kadar fırtınalı olursa olsun.
En güç sınav da bu belki, ama sınavdan ve hayattan kaçmak yok.
Yerinden hiç kımıldamadan üstünü kirletmeden sınav olmaz,hayat olmaz,biz insanız. Koşacağız, bazen savrulacağız,üstümüzü kirletirsek temizlemeyi öğreneceğiz ve yolumuza devam edeceğiz. Hayat risktir,aşk gibi... Ama bana sorarsanız riski sıfırlayarak yaşam olmaz. Eğer riskleri sıfırlayacaksak inzivaya çekilmeliyiz,ancak öyle garantide oluruz. Hayat ise herşeyiyle güzel, insanların tüm güzellikleriyle ve çirkinlikleriyle güzel, aşkla,nefretle veya öfkeyle bile güzel... Yeter ki gittiğimiz yolu bilelim,bilincinde olalım, o yolda düştüğümüzde kalkmayı ve yola devam etmeyi bilelim. Ama aşk Kurana ters demeyelim,olur mu?
İlk önce aşkı bir tanımlayabilir miyiz? Ben bir kız arkadaşıma aşığım diye ben Kuran' a ters bir iş mi yapıyorum. BU gönlümü o kıza bu kadar üst seviyede ısındıran ben miyim?
Rum 21. Onun ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ısınasınız ve aranızda sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ayetler vardır.
Onun ayetlerinden biri de diyor ki iki kişinin arasındaki bu sevgi bağı anlatılmış. sevgi ve rahmet koysun diyor. Zaten bana göre sevginin yanına rahmet yani merhamet duygusu da girince ilişki aşka dönüşüyor. Senin bahsini ettiğin şeyler aşk değil ki onlar tutkudan başka bişi değil. Tutku ile bağlanan bir kişinin gözü hiç bir şeyi görmez, o tutkusunun esiri olmuştur. İşte yanlıştır. Ve o kişi üzerinden bu hal geçtiğinde -ah salak kafam ben ne yaptım der çoğunlukla...Ve insanların çoğu bu tutku ile bağlanma olayını aşk diye isimlendiriyorlar.
Aşk ise bambaşka bişi, sevgi arttıkça artıyor. Bunu şeytan mı arttıyor? Asla. Bir başka ayette de belirtildiği gibi insanların kalplerini gönüllerini ısındıran ancak Allah' tır. Bir kişiyi çok fazla sevgi beslemek aşktır ve bunu size şeytan yaptırtmaz. Şeytanın yaptırttığı insanın gözünü kör edip bir başkasına tutku ile bağlanmasını sağlamaktır. Bu neden olur çoğunlukla? Ya cinsellik için, ya güzellik için vs vs.
Tutku ve aşk ayrımın bana da uygun geldi. Aslında bu kavramlara her insan değişik manalar yükleyebilir.Onun için bir birlik sağlanır mı bilmem.
Aşk insanı doğru yoldan çıkarmaz. Kişi doğruyu yanlışı birbirinden ayıracak bilgiye sahipse, herşeyde olduğu gibi aşkta da bu bilgisini gereği gibi kullanır. Bilgi sahibi değilse, ya aşkıyla, ya öfkesiyle, ve hatta ya da doğru yaptığını sandığı ibadetiyle duasıyla doğru yoldan çıkabilir, Kuran'a aykırı yaşam sürebilir.
Aşk için Kur'ana ters diyen bile ömründe en az 1 kere aşık olmuştur:)
Olmamışsa bence anormallik o kişidedir.Aşk yaşadığımız en doğal süreç,Yaradının bize verdiği mutluluk ve imtihan aracı.Sevginin dozunu ayarlayabiliyorsak ne mutlu bize aşıksak..
Ama eğerki hayatımız değiştiyse,olmadık işler yapıyor,içiyor,saçıyor,birde araya evlilik dışı cinselliği katıyorsak işte o zaman yandık...
Evet aşk büyük bir nimet e her nimetinde bir külfeti var tabi.
Ben aşığım,her baktığımda o büyülü gözlere biraz daha adam hissediyorum kendimi ve kötü,çirkin ne varsa biraz da onun hatrına çıkarıyorum hayatımdan..Azıcık "şirk" bulaşmış oluyor mu aşık olan bilmiyorum ama tek bildiğim böylesine saf,güzel bir duyguyu vermişse Allah bizlere vardır bir bildiği...
Daha önce de bu konuyu farklı şekilde işlemiştim. Anlaşılmadığı endişesi ile daha açık ve detaylı yazmaya lüzum görüyorum. Konumuz aşk hastalığı...
Nöroloji uzmanı bir akrabamdan aldığım bilgiye göre; aşık olan kişinin beyni neredeyse Dopamin hormonu içinde yüzmeye başlıyor. Dopaminle beyindeki motivasyon ve hedefe yönelik konsantrasyon artıyor. Bu, bağımlılarda görülen belirtilere benziyor. Enerji artışı, sinirlilik, kıskanma, saplantı, takıntı beyinde dopaminin arttığı hallerde meydana gelen durumlar.. Kısaca, nörologlar aşkı bir beyin hastalığı olarak tanımlıyor.
Aşkla birlikte artan dopamin hormonu, beyin vevücudun endokrin sistemi üzerinde oldukça etkili olduğu için, genel olarak tüm bedensel aktivitelerde anormal artış oluyor. Dopamin, ödül kimyasalı olarak da tanımlanıyor ve aşık olunan kişiye karşı ilgi ve dikkatin artmasına neden oluyor. Bir anda dünyamız o kişi üzerine odaklanır hale geliyor. İlk aşkın başlamasında; hiperaktivite, kısa süreli bellek, uykusuzluk ve gıda alımının azalması dopamin etkilerine bağlanıyor. Beyinde salınımı kişiyi; konuşkan, coşkulu, seksi, istekli ve öforik yapıyor. Fakat enteresan olan ne biliyor musunuz? Kavuşma geciktikçedopamin daha da artıyor ve kavuşmayı başarma azmi kamçılanıyor. Kötü olan ise; aşk obsesif (takıntılı) hale dönüştüğünde dopamin artışına karşın, serotonin (mutluluk) hormonu azalmaya başlıyor. Bu da aşık olan insanı mutsuz, depresif, melankolik, takıntılı yapıyor. Aşık kişiler cesur ve korkusuz oluyor. Neden? Çünkü kendini sevdiğine beğendirmek için aklın hayalin almayacağı işleri yapar hale gelebiliyor. Bu da bir anlamda cesaret ve korkusuzluk demektir. Korkmayandan korkulur derler ya, aşıklardan da korkulur..
...
Kısaca aşk tehlikeli bir oyundur, ateşle oynamaktır derler ya atalarımız, çok doğru.. Çünkü bir insanın aklını yokedip köleleştirebilir aşk.. Örneğin; birinin size ilgi duymaya başladığını anladığınız anda onu esiriniz haline getirmenin tek yolu ulaşılmaz görünmek ve size kavuşamamasını sağlamaktır. Çünkü aşığınız size kavuşamadıkça aşkının şiddeti artıyor bilimsel bulgulara göre... Bu şekilde sizin için çıldıran bir aşık ve sonsuza kadar süren aşklar yaşayabilirsiniz. Eğer aşığınızın size olan ilgisinin azaldığını hissediyorsanız bir süre ortadan kaybolun, geri döndüğünüzde alevlenmiş bir aşk ve aşık sizi bekliyor olacak.. Ve tabi her dediğinizi yapmaya hazır bir köle.. Karı koca için; "kavga ettiğinizde bir süre ayrı kalın, düzelir" derler ya.. İşte sırrı bu biyolojik, kimyasal ve bilimsel gerçekmiş meğer... Ne yazıkki bu bilimsel bulgular, efsanevi aşkların arkasında da kavuşamama gerçeğiyle artan salgıların yattığını gösteriyor. Yani kavuştuğunuz anda salgı kesiliyor ve aşk bitiyor. Kısaca, dillere destan bu aşkların arkasında sevmesini iyi bilen seçilmiş aşıklar falan yok... Malesef dopamin salgısı ve biyolojik / kimyasal gerçekler var. Biraz duygusuz bir gerçek, ama gerçek bu!.. Ama öte yandan işin başka bir kötü yanı da var. Aşkın şiddeti ve dolayısıyla dopamin seviyesi arrtıkça, iş daha kötü hastalıklara kadar gidebiliyor.
...
İşte bir tehlike de bu, yani aşkın bizi sonunda bir şizofren haline dönüştürebileceği gerçeği... Bu sebeple siz siz olun, aşığınızı delirtecek kadar uzun süre ortadan kaybolmayın. Dozunu ayarlamazsanız, aşığınız yada hayranlarınız birer şizofrene dönüşebilir. Ama benim asıl üzerinde durmak istediğim nokta çok daha başka... Bir aşk kötü emellere alet edilebilir mi?
Evet, edilebilir. Geçmişte yaşanan bazı terör, kıyım, vahşet, kanlı devrim ve savaşların ardında büyük aşklar yatar. Aşkın sadece erkekle kadın arasında olabileceğini düşünmek hatadır. Çünkü bir lidere veya öndere de aşık olunabilir. Aşk bir bağımlılıktır zira.. Bağımlılığın cinsiyeti olmaz. Bu şekilde hayranı olunan kişiye bağımlı hale gelip, onun ideolojisini en üstün olarak algılamaya başlayabilir kişi.. Geriye dönüp tarih sahnesine baktığımızda bazı art niyetli akıllı kişilerin, beyinler üzerinde son derece etkili dopamin hormonu sırrını keşfederek, büyük insan topluluklarını nasıl kontrol ettiklerini; nasıl kendilerine hayranlıkla ve aşkla bağlayıp saplantı düzeyine gelmeleri için özel taktikler uyguladıklarını (ulaşılmaz görünüp aşkın şiddetini arttırarak) ve nihayet kendileri için her şeyi yapabilecek bu insanları nasıl çıkarları veya istedikleri amaçlar doğrultuda yönlendirebildiklerini; bu sayede oluşan savaşları, kanlı devrimleri, terörü, cinayetleri ve daha bir çok akıl almaz vahşeti açıkça görürsünüz. Yani aşık olmadan önce aşık olunacak kişinin karakteri ve insanlığı üzerinde ciddi bir araştırma yapmak gerekir. Yani bencil mi, niyeti gerçekten ne, bana neler yaptırabilir?.. vs.. gibi.. Ama karşı taraf sizden hızlı davranır da bir kere sizi etkilemeye başladı mı, artık iş işten geçmiştir.. Zaten aşk bu, geliyorum da demez ki!.. İlk oltayı yuttuğunuz andan itibaren bu etkiden çıkmanız oldukça zordur. Artık siz o kişinin piyonusunuzdur. O sizi istediği gibi yönlendirebilir. Veya o kişi iyi niyetli olup sizi herhangi bir şekilde yönlendirmese dahi (yani karşı taraf bu aşkın oluşması için hiç bir şey yapmamış olabilir) , siz ona kendinizi beğendirmek için akıl dışı saçmalıklar ve işgüzarlıklara kalkışabilirsiniz. Balkon altında gece yarısı seranat veren aşıkları veya sevdiğine çiçek vermek için ağaca tırmanıp düşenleri ve daha bir çok akıl almaz aptalca işi düşünmeksizin yapanları çevrenizde, medyada ve filmlerde görmüşsünüzdür. Zararları sadece kendilerine dokunsa sorun olmaz; ama başkalarına yada topluma zarar veriyorlarsa, o zaman iş değişir. Çok kısa süre önce aşık olduğu kişinin evini ve ailesini taciz ettiği için hüküm giyen birine ailecek şahit olduk ve ne dedikse tekrar yapmaması ve hatalı olduğu konusunda kendisini ikna edemedik. Aklı tamamen devre dışındaydı. Ve konunun acı yanı da aşık olan kişinin ciddi bir nörolojik rahatsızlık içinde olduğu gerçeğini görememesi ve kabul etmemesidir. Bu durum şiddetlendikçe ve tedavi olmadıkça, zaman içinde kişi kendisine ve çevresine ciddi şekilde zarar veren bir şizofren durumuna dönüşebilir, Allah korusun!
Aşk gözü kör eder derler, ama gözlerle işi yok aşkın.. Bu türden saplantılı aşklar, aklı yok ediyor ne yazık ki... Bunlar inkar edilemez bilimsel gerçeklerdir. Bu sebeple, eğer birine şiddetli bir şekilde aşık olduğunuzu veya aşırı bir sevgi ve bağımlılık gösterdiğinizi düşünüyorsanız, acilen bir psikiyatristle (psikologla demiyorum, çünkü o hafif kalır) görüşmenizi ve tıbbi yardım almanızı öneririm. Sağlıklı düşünebilmek için sevginin de belli ölçülerde tutulması gerekekir. "Sevgi belli ölçülerde erdemdir de haddi aşınca adı aşk olur, cinnete varır" der İskender Pala. Ve unutmayalım ki sağlıklı akıl sağlıklı beyinde olur.. Benden söylemesi..
ABCDF'nin alıntısından alıntıladığım cüme aslında aşk ve sevgiarasındaki ayrımı özetliyor:
"Sevgi belli ölçülerde erdemdir de haddi aşınca adı aşk olur, cinnete varır" der İskender Pala.
Allah eşler arasında sevgi oluşturuyor; çünkü sevgi körü körüne olmuyor emekle yavaş yavaş oluşuyor. Bilinçle sevgi halini alıyor. Siz sevdiğiniz kişinin hatalarını da görebiliyorsunuz, doğrularını da. Zaten sevginin aşktan ayrım noktası da zaten burada başlıyor. Bakın hayatta herşeyin bir dozu vardır; siz dozajı aştığınızda içtiğiniz su bile olsa zehirleme yapar.
9/24-De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.”
2/177- İnsanlardan kimi, Allah'tan başka eşler tutar, Allâh'ı sever gibi onları severler. İnananlar ise en çok Allâh'ı severler. Zulmedenler, azâbı gördükleri zaman bütün kuvvetin Allah'a âidolduğunu ve Allâh'ın azâbının çetin olduğunu anlayacaklarını keşke bilselerdi!
30/21- O'nun âyetlerinden biri de, size nefislerinizden, sâkinleşeceğiniz eşler yaratması ve aranıza sevgi ve acıma koymasıdır. Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için ibretler vardır.
Benim burada vurgulamak istediğim aşık olduğunuz kişiyi herşeyden ve herkesten çok sevmeniz, gözünüzün başka birşeyi görmemesi. Kararlarınızda her zaman ve heryerde onu hesaba katarak karar vermeniz,hayatınızın amacı o olması ve anlamı
Aşk ve mevedde(sevgi) kelimelerinin her ikisi de arapça olduğu halde,mevedde Kuranda geçtiği halde aşk kelimesi geçmez.
Genelde aşk konusu tasavvuf edebiyatının olmazsa olmazıdır.Bence işin özü,sevgi ve aşk kavramlarının içeriğindedir.
Eğer bir varlığa sevgi duyarsanız,o varlıkla aklınızı devre dışı bırakmadan iletişim kurabilirsiniz ve akıl her zaman korunması gereken bir nesne olarak kalır.
Oysa aşk,aklı devreden çıkaran ve kişiyi meczup kılıp toplum tarafından dışlanmasını sağlayan yani özünde hastalık barındıran bir kavramdır.
Bu nedenle Kuranda aşk kavramının kullanılmadığını düşünüyor ve aşık olmayı önceleyenleri de meczup olma tehlikesine karşı uyarıyorum.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma