Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın feridun kardeş,
Anladığım kadarıyla dini geleneksel yaşayan, dinle hayatı anadan atadan görme bir anlayışla yaşayan bir kişisin.
sanırım çevren de böyle.
Ayrıca üniversite mezunu olmadığını da düşünüyorum.
Bunları seni küçük görme gibi algılama, sadece bir tespit. Sizin gibi insanlarla fikirlerimiz uyuşmasa da , etrafımda çok var, onlarla saygılı bir iletişimim var.
Bakın ben üç üniversite okumuş (bilgasaya, hukuk ve işletme) , dil diş bilen (ingilizce,Almanca) , batıda yaşamış biriyim.
Hukuk ve işletme kültürünün benim hayata bakışımda çok büyük etkisi var. Ayrıca şu lafa da inanırım ve uygularım. Tekrarsız ilim, ticaretsiz mal, cesaretsiz otorite artmaz. Ben bu konulardaki bilgimi tekrarla ve uygulamayla bir kültür haline getirmişim.
Geleneksel dindar bir ailede yetiştim. Yedi yaşından beri Kur'an okumayı bilirim. (tabi bu olaya Kur'an okumak olarak bakmıyorum, arap harflerini okuyabilme olarak bakıyorum) . Tarihe olan ilgim nedeniyle Osmanlıca yı da (eski yazı ) okuyabilirim.
Dinle igili Ahmet Hamdi Akseki, Numan Kurtulmuş(Amentü Şerhi), Saadeti Ebediyyye, İhyay-ı ulumiddin ve Kimyayı saadet, fizilal il Kur'an gibi kitapları okuyup, uygulamaya çalışan bir kişi idim. Bundan dolayı sıkan ve sıkılan bir kişi idim. Ailemin dini anlayışından fersah fersah ileri idim.Çevrem beni aşırı bulurlardı. Bana göre biraz modern olan herkes cehennemlikti.
İşe girip para kazanmaya başladığımda ilk işlerimden birisi Sahih i buhari almak oldu. Sonra çıkan nesei, Tirmizi gibi kitapları da aldım.
Bu arada merak edip Hristiyanların Kitabı Mukaddes isimli kitabını da alıp okudum.(İncil ve Tevrat). Bunda bahsedilen konuların , Kur'an da az, ama Hadislerde çok miktarda olduğunu gördüm. Hayret ediyordum. Bu Yahudi, hristiyan bilgilerini peygamber nasıl biliyordu. Diyordum ki Allah tarafından vahiyle falan peygamber bunlardan haberdar ediliyordu.
Bu arada extern olarak Hukuk fakültesinde okuyordum. Aldığım Türk Hukuk tarihi isimli ders bana İslam hukuku hakkında geniş bir görüş kazandırdı.
Hadislerle , Kur'an çatışıyordu. Örneğin Kur'anda Dinde zorlama yoktur,Köre, topala, hastaya güçlük yoktur diyor. Öte yandan Hadiste peygamber, kör olduğu için , şehrin akreplerinden de çekindiği için sabah namazını evde kılmak isteyen kör bir sahabiye, ezan-ı Muhammediyi işitiyorsan camiye geleceksin diyordu. Kur'an insancıldı. Hadis zorlayıcıydı. Hem kur'ana karşıydı, hem de insancıl değildi. Bir terslik vardı ama çözemiyordum.
1984 yılıydı. Omen (Kehanet) diye bir yabancı filme gittim. Filmde bu kehaneti çözen kişiyi yok etmek için şeytanlar mezarlıktan kara köpek şeklinde çıkıp saldırıyorlardı. Hemen kara köpek şeytandır hadisini hatırladım. Şafii lerin köpek ile ilgili takıntıları aslında hristiyanlıktan aktarma zayıf hadislerden kaynaklanıyordu.
Daha sonra islamda israiliyyat diye bir kitap okudum.Bu ilahiyyat Fakültesinin bir yayınıydı. Olay kafamda çözülmeye başladı. Demekki Yahudillikten ve Hristiyanlıktan islama geçen insanlar , hadis uydurarak bol bol dinin içine boca etmişti. Bu olayı da Emeviler zamanında Abdülmelik, Velid, Ömer bin Abdülaziz zamanında, Şihab ez zühri ve İbn-i İshak vasıtasıyla yapmışlar. Ondan sonra Abbasiler devrinde bu kütübi sitte (altı kitap) denilen kitaplar lara 800 lü yıllarda bu düzeni kurmuşlardı.
Neticede mezhepleşme de bundan olmuştu, zihnimizi , içimizi karartan din anlayışları böyle doğmuştu. Din Yahudilik ( Sünnet olma, takke, recm, bol haramlar listesi, kadına baskı, mehir, vb) Hristiyanlık (şefaat, kara çarşaf, türban, deccal, isanın dirilişi, köpek düşmanlığı vb), Hinduizm, budizm ,( tasavvuf, Allahı zikretme, tespih, dervişlik), Arap örfü (recm, kabile örfleri, namus baskısı, insanların üzerinde kabile baskısı vb. ) , Zerdüştlük (sırat köprüsü) . Bugün Doğulu Kürt kardeşlerimizin feodal töreleri , islama ne kadar uyumlu ise (Kan davası, namus cinayetleri vb.) , Arapların sünnet dedikleri feodal töreleri de islama o kadar uyumludur. Bunları din, sünnet peygamber uygulaması diye uygulamaya çalışıyorduk. Tam tersine bunları Kur’an yoluyla peygamber kaldırmış ama Emeviler toplumu kolay yönetebilmek adına bunları yüz sene sonra tekrar uygulamaya koymuştu. Hem de peygamberi istismar ederek.
Şii kardeşlerimizde , sünni kardeşlerimizi taklid etmişler Büveyh oğullarının (945-1067) Abbasi halifesini baskı altında tutan saltanatları sırasında Kitabı erbaa(Dört kitap) . meydana getirdiler. Onlarda sünnilerin yolundan dini kurumlaştırdılar ve hala bu yolda devam ediyorlar.
Hukukta Kanun anayasaya, yönetmelik kanuna aykırı olamaz. Bu konuda da hukuk tahsilli olduğum için, kendisi de hem hukukçu , hemde ilahiyatçı olduğu için görüşleri gerekçeli ve çok isabetli olan Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk ün kitapları ve tv programları zihnimi açtı ve netice de sünnetin çoğunlukla Kur'ana ters olduğunu gördüm. İnsanlar din adına bir çok hurafe biliyordu. Ama Kur'anın Türkçesini okumamış ve bilmiyordu. Duyduğu hurafeyi de bu Kur'an da var diye biliyordu. Söylüyordu falan.
Sonuçta Kur’anı birkaç kez okudum. Hadis kitaplarını tekrar okuyordum. Ama bu sefer inanarak değil. Kesinkes doğru peygamber sözü olarak değil. Kur’ana ne kadar uyuyor diye. Diyebilirim ki % 90 ı uymuyor.
Hele ki bir çok ilmihalde geçen, şefaat kavramı, şefaate nail olmak için peygamberin sünnetine yapışma kavramı falan Kur’anın istemediği bir şey. Bunu kimler söylüyor. Bunu ya dini sömüren tarikat şeyleri söylüyor. Ya da biz ilahiyatta, İmam hatip te böyle okuduk böyle gördük, halk ta da böyle bir inanç var, doğru olabilirsin ama tersini söylemek halkta tepki yaratır diyen din adamları.
Yada bunu doğrudan söyleyemiyor. Diyor ki halk her duyduğuna, her gördüğüne inanmasın. Hadistir diye inanmasın, araştırsın diyor. Diyor ama insanların araştıracağı kitaplar da, hocalarda o hurafelerle dolu.
Bu konuda en doğruyu Yaşar Hoca söyledi. Bir hadis Kur’ana aykırı ise, o hadis sahih değildir. İşte bitti.
Ben hala ilmihal falan yine kullanırım. Ama çizik çiziktir. Farz ları kabul ederim. Çünkü Kur’an ayetlerine dayalıdır. Sünnetlerin çoğunu kabul etmem. Bunlar Emevi uydurmasıdır. Ayrıca Kur’ana aykırıdır. Kur’an bilgisi olan, anında bunu çürütür.
Onun için peygamber sizin en hayırlınız Kur’anı öğreten ve öğrenendir demiştir. Ama ayetlerin hükmünü. Yoksa arapça okumayı, tecvidi falan değil. Anlamadığın bir dilde okumanın sana hiçbir faydası yoktur.Olmuyorda zaten. Şirk ve hurafe içinde yuvarlanıyorsun da haberin yok.
Halkımızda Allah sevgisi ve Korkusundan fazla Peygamber sevgisi vardır. Çünkü Allah sevgisi ve korkusuyla insanları sömüremiyorsun. Ama peygamber sevgisiyle, şefaat inancı ile çok kolay sömürebiliyorsun. Hala bu nedenle türbelere,tarikatlara giden insanlar var. Bu şekilde din ulularını öven şirk dolu kitaplar var.
“Şeyhi olmayanın şeyhi şeytanmış”. Eğer o şeyh sana Ahirette yardım edeceğini falan söylüyorsa, sen zaten şeytanını bulmuşsun kardeşim. Sen bu yolda devam et diyorum.
Bana sorduğun bazı özel sorular var. Onları cevaplandırayım. Ben kadını bir birey olarak görüyorum. Bir yuva kurmak için kadın da , erkek te bir birinin aklını fikrini , ailesini tanıyacak, mantığı ile karar verecektir. Eğer baskı yaparsan o zaman iş duygusallığa varmakta , yanlış evlilikler yapılmaktadır. Bir erkek olarak kardeş, eş ve baba rollerini oynuyoruz. Bir baba ancak kızının iyi bir evlilik yapmasını ister. İyi evlilik sadece zengin bir erkekle evlenmek değil, akıl, mantık, kültür uyuşuyormu. Yani örneğin kız avukat, erkek taksici. Uyuşurmu. Olmaz. Ama kız avukat , erkek öğretmen uyuşur. Veya tersi. Yani kültür kültüre uyacak, maddiyatlar yakın olacak.Sosyal sınıflar yakın olacak. Yoksa bir ömür boyu uğraş dur. Adamı yorar. Zaten Kadın ve erkeğin yaratılışından kaynaklanan ayrılıklar bile yeterince problem. Bir de buna ek sıkıntılar ekle.
Yani kız erkek arkadaşlığına bakışım budur. Örneğin Üniversiteye giden kızların çoğu burada bir erkek arkadaş bulmalarında bir mahzur yoktur. Bir kız babası olsaydım da (erkek babasıyım) böyle düşünürdüm. Oğlumun okuldan kız arkadaşı var. Oğlumun kendi meslektaşı veya okumuş tahsilli başka bir meslekten kızla evlenmesinde bence hiçbir mahsur yoktur. Aklının kabul ettiği , gönlünün sevdiği biriyle evlensin.
Sevmediği biriyle evlenen birinin zinaya sapması, sevdiği ile evlenen de daha kolaydır.
Ben her sene tatilimi Antalyada otelde yaparım. Karım da denize girer, modern giyimli ve modern düşünceli bir insandır. Dini görevlerini de yapar.
Türbana inanmam. Dilim olduğu için bay, bayan turistlerle de konuşurum. Bunda hiçbir mahzur görmüyorum. Allah beni kadınlarla konuştuğum için sorumlu tutmaz, ancak zina yaparsam sorumlu tutar.
Niye insanlar kendinin olmayan bir tomar para görse , içi para dolu açık kasa görse hırsızlığa düşmekten korkarım demiyor da, hoşa giden bir kadın görse zinaya düşmekten korkarım falan diyor. İkisinin de çözümü Allah korkusu. Bilinçli dini inanç.
Tatillerimizde plaj kıyafetlerimizle güneşlenirken,denizde yüzerken, havuza atlarken , grup arkadaşlarımızla falan fotoğraflarımız da vardır. Dijital fotoğraf makinasıyla , video ile istemediğin kadar çekersin. Bunda da hiçbir mahzur görmüyorum.
Benimde biraz keskin yazmamım sebebi , bazen aşırı olmamım sebebi eski bedevi hallerime duyduğum sinirdir. Hala bu siniri üzerimden atamıyorum. Muhafazakar ortamlarda yetişmiş bazı kız ve erkeklerde de bu vardır.
Sonuçta ben bedevi hurafelerini hayatımdan çıkardım. Sünnet adı verilen , arap yahudi örflerini hayatımdan çıkardım. Şirk olan şefaat inancından kurtuldum. Bu aşırı kilolu bir insanın kilo verip ideal kiloya inmesi gibi bir olay.
Bu örflerin dine yararı yok, tam tersine insanı dinden uzaklaştırıcı etkisi var. Türkiyedeki problem bilinçli, Kur’ani bir dini anlayışın topluma verilmemesidir. Gelenekçi anlayış ta toplum içinde luzumsuz gerginliklere , şüphelere yol açmakta ve bir çok insanın dine soğuk bakmasına ve uzaklaşmasına sebeb olmaktadır. Ayrıca halkın din üzerinden siyaseten, iktisaden vb. sömürülmesine yol açmaktadır.
Ayrıca memuriyette , iyi bir üniversite bitirdiğim için bunu çekemeyen, kompleksi aşırı sağ bazı tiplerin yarattığı sıkıntılara uğradım. Bunun için Aktif haberde Yusuf Gezgin adlı yazarın memleketin iyi eğitim almış , düzgün bürokrasisine karşı Kara cahil halkı bunlar kripto yahudidir. vb
Bürokrasi ve askere karşı kışkırtmasına gıcık oluyorum.
Ben biraz sinirli bir adamım. Ne isaya ne Musaya yaranabiliyorum. Bir laf söylüyorum laik oluyorum, bir laf söylüyorum AKP li oluyorum. Ben sadece doğru bildiğimi söylüyorum. Ama kategorize ediliyorum.
Çok uzun oldu ama beni biraz olsun anlamışsındır sanırım.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|