İnsanlığın bilinç evrimi geçirdikten sonra kötülük ve iyilik arasında seçim şansı verilerek iyi ve kötü olanların birbirlerinden denenerek ayrıştırılması Allah tarafından amaçlanmıştır. Böylece var oluş sebebi kendisini gerçekleştirerek mutlak gerçeğe götürülmek olan insanın hayatına bir anlam verilmiştir.. Buna basit anlamda insan imtihan için yaratılmıştır denilmiştir. Ne var ki insan da her iki özellik te olduğundan ve amaç iyi olup mutlak gerçeğe ulaşmak olduğundan herkesin bunu gerçekleştirmesi beklenemez. İşte bunun için iyiliğin yollarını göstermek ve iyi özellikleri(ahlakı)bir sistem haline getirebilmek için Yaratıcı en iyi ve ahlakı konusunda toplumlarında mükemmel bir takdir toplamış olan kullarına vahiyler göndererek evrensel değerlerin kazanılması için onları görevlendirmiştir.
Kötü hasletlerin nefislere(kişisel dürtülere)sevimli gösterilmesi sebebiyle insanlar bu sistemi kabullenmede zorlanmışlardır. Bu dürtülerin ağır tahribatı altında kalanlar peygamberlere karşı çıkmıştır. Hepsi kendilerine söylenenlerin doğru olduğunu bilmelerine rağmen inanmak istememiş ve tüm güçleriyle karşı çıkmışlardır. Sözgelimi Hz. Muhammed kendi toplumunda emin yani hiç yalan söylemeyen ve ihanet etmeyen kişi olarak bilinir ama içinde bulundukları yolun hakikat dünyasında doğru olmadığını söyleyince inanmamışlardır. Bundan sonraki tespitler laik Müslüman kategorisine gireceğinden ve nu başka bir makalemde ele alacağımdan anlatılarımızın Dincilik ile ilgisinin ne olduğuna geçelim. Ama dincilerin şu müşriklerle birçok benzerliği vardır.
1.İslam her türlü milliyetçiliği ve bencilliği kabul etmediği gibi dinciliği de kabul etmez.O tüm insanların tek bir çatı adı altında yaşamalarını ister ve bunu sağlayacak olanların iman edenler olduğunu savunur.Herkese seslenir ve doğru olan yollarda beraber olunmasını ister.Yaratıcı, peygamberine ‘’Ben veya siz ikimiz bir sapıklıktayız.O halde gelin doğru olan konularda beraber olalım’(sebe veya neml süresinde geçer)’ diye emreder.Vahiy öncesi erdemliler cemiyetine üye olmuş olan hz.Muhammed(bu cemiyet zalimlerden mazlumların hakkını almak için kurulmuştu)peygamberlikten sonra da böyle bir cemiyet kurulursa hangi inançtan olurlarsa olsun üye olacağını ifade etmiştir.İslam geldiği topluma araştırarak aklederek inanmalarını doğru bir şekilde yaşamadıklarını ifade eder.Medine’de tüm dinlerin bir araya gelerek yazılı bir antlaşma ile devleti korunması sağlanmıştır.Mekke’de herkesin dinini kendisine olduğunu ama herkesin kendi dinini anlatma hakkı olduğunu ifade eden ayetleri hepimiz biliyoruz.Savaş halinde olan Mekkeliler ve Yahudiler hakkında gelen ayetlerin bu gerçeği değişir.Kuranda inanlara toplumsal düzenlemeler konusunda öğretiler sunulurken insanlara evrensel kurallar sunulur.
Dincilerin ise ilgi alanı sadece ana babasından Müslüman kimlikle doğanlardır. Onlara göre başak bir dinde olanlarla antlaşma yapmak zillettir. Din kendi tekellerindedir. Kendilerinde olmayanlar ya sövülecek veya öldürülecek bir kişidir. Sadece Müslüman kanı önemlidir.Sadece Müslümanlara yapılan zulme karşı çıkılır.Hani zulmün dini yoktu ve hani mazlumun dini sorulmazdı.
2. Ümmetçilik Dincilik değildir. Herkes ümmetçiliği İslam kimliği ile yaşayanların bir arada olmasını sağlayan bir akım olduğunu sanır. Hâlbuki islamda tüm insanlar ümmetin birer üyesidirler. Sadece isimleri değişiktir. İman etmiş olanlar ümmet-i icabet(İnsanlık ümmetinin gerçeğe davetine icabet edenler)denir. Diğer insanlara ümmet_i davet(gerçeğe davetli)denir. O halde biz ümmetçiyiz dediğimizde sadece Müslümanları kastetmiyoruz. Davet halinde olan ve inanmayan herkesi kucaklıyoruz. Ümmet zaten annelik anlamındadır.
Dincilik ise davete icabet edenleri tek kucaklar. İman edenler ancak kardeş olabilir ayetini ancak iman edenler kardeştir olarak anlar. Kardeş olmayanlar ise düşman oluverir.
3. Kuran sadece Müslümanların kitabı değildir. Böyle olduğundan insanların hepsine seslenir. Müslüman olanlara yani davete icabet edenlere sağlıklı yaşam öğretileri sunarken diğer insanlara evrensel öğretiler sunar. İman edenlere kulluğun nasıl yapılacağı ile ilgili tavsiyeler ve sosyal hayatın nasıl düzenleneceği ile ilgili öğretiler bildirirken insanlara varlığın amacı, birlikte yaşam için ahlaki sorumluluklar bildirir. Onlardan namaz istemez ama tanışmaları, adaletli olmaları haksızlığın önüne geçmede beraber olmaları istenir.
Dinci ise kuranı sadece Müslümanların kitabı olarak sanır. Ey insanlar ile başlayan ayetlerin neden söylenmiş olabileceğini düşünmez.
4.. Allahın inananlara emri iyilik yolunda öncü olmaları buna engel olmayanlarla barış içinde ama karşı çıkıp fiili müdahalede bulunanlarla ise sonuna kadar mücadele etmesi istenir. Buna göre müminler iyilikte öncü olan kimselerdir. Kendilerine fiili müdahalede bulunarak karşı çıkanlar tüm insanlığa kötülük etmektedirler.
Dincilikte ise kâfirlerle savaş amaçtır. Kendileri dışında herkes batıl bir inanca sahiptir.
5.İslam’da üst kimlik insandır. İslam bu kimliğin evrensel adıdır. Kuran bunu açıklayan tüm insanlığın kitabıdır. İnananların öncülüğünde tüm insanlığa mutluluk sağlar.
Dincilikte ise Kendisi Müslüman doğduğu için loto kendisine vurmuştur.Allah yanında torpillidir.Anne ve babasının kendisine verdiği Müslümanlık kimliği üst kimliktir.
6.İslama göre herkes bir amaçla yola çıkar ve doğru olabileceğini düşünür.İl mesajımda da dediğim gibi kendi davasını bile tartışmaya açar.Gazalideki şüphe metodu bu anlayışı en bariz şeklinde ortaya koyar.
Dinci ise kendi anlayışlarının tek doğru islami görüş olduğu iddiasındadır. Kendi yaklaşımları dışındaki herhangi başka bir yorumu Islam´a aykırı olarak görür.Hatta daha dadikalleri kendi dışındaki yorumları küfür olarak görür.
7.İslam dinine göre dileyen inanır dileyen inanmaz.Ancak hukuki yollarla kendi tebliğini yapma emri mevcut olup karşı taraf fiili müdahale etmediği sürece güç bile kullanmaz.
Dinci ise totaliter özelliklere sahip olduğundan başkalarına hayat hakkı tanımaz.Ona göre dinini değiştiren öldürülmelidir.
8.İslam dinine göre bir dini hüküm toplumda içselleştirilmeden uygulanmaz.Hz.Muhammedin 23 yılının son 7 yılında çoğu toplumsal düzenleme getirilmiştir ve bazılarına hayatı da yetmemiştir.Toplum hazır olunca hükümler uygulanır ve yönetim meydana gelir.
Dinciliğin hedefi bir FİİLİ GÜCÜ olunca İslam devleti kurmak ve bunu ülkeye zorla, silah gücüyle, kabul ettirmektir.
9.İslama göre kişi, kendi inancını yaşayıp, diğer bireylere karışmayı, yaptırım uygulamayı vs. aklından bile geçirmezken, dinci, herşeyin herkes için kendi tanrısı tarafından zaten düzenlenmiş olduğunu düşünür ve tüm diğer bireylerin de kendi tanrısının kurallarına uymasını ister.
10.İslam bir evrensel hayat bütünüdür.Dincilik ise bir sınırla yetinmiş gelenekler bütünüdür.Birileri her ne kadar islama inanmadığını söylüyorsa da aslında kendisinin gördüğü sadece dincilerdir.Bu bakımdan İslam dini ile dinciliği karıştırmamak lazım.