Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
YUNUS15 – Böyle iken, âyetlerimiz kendilerine, açık deliller halinde okunduğunda, âhirette huzurumuza varacaklarını ummayanlar,
Kim nerde ne zaman okudu bize?
“Bize bundan başka bir Kur’ân getir veya bunu değiştir” derler. De ki: “Onu kendiliğimden değiştirmem asla olacak bir şey değil. Çünkü ben sadece bana vahyedilene tâbi olurum ve eğer sizin arzunuza uyar da Rabbime isyan edersem, o müthiş günün azabından korkarım.”
Kim, nerede, ne zaman bize Bu Kuran'ı getirdi de, ona "bize başka bir kuran getir, değiştir" demişiz?
16 – De ki: “Eğer Allah dileseydi ben Kur’ân’ı size okuyamazdım, hiç bir suretle de size onu bildirmezdi. Bilirsiniz ki, daha önce, bir ömür boyu aranızda yaşadım, böylesi bir iddiada bulunmadım. Aklınızı kullanıp bunu anlamaz mısınız?
Aramızda bir saniye yaşamamış olduğu halde, bize nasıl okudu ki?
17 – Hem yalandan bir söz uydurup onu Allah’a mal eden veya Allah’ın âyetlerini yalan sayandan daha zalim kim olabilir? Gerçek şu ki mücrimler iflah olmazlar.
Bu söz söylendiğinde ben orda değildim. Gördüğüm Allah'ın ayetlerini yalanlamıyorum, Allah'tan olmayanı da ben O'nun adına uydurmuyorum.
Yani bu sözler okunduğunda ben orada yoktum, olmam da imkansızdı. O halde bugün de muhatap değilim. Çeşitli zamanlar ve ortamlarda okunmuş her sözden her kes sorumlu tutulamaz. Her sözün bir söleyeni bir de muhatabı olur. Daha sonra her kes söylenmiş sözlerin hem söyleyeni hem de muhatabı durumunda olamaz her kes hem resul hem mersul olabilir mi?
|