Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
selamlar, kıymetli dostlarım,o geleneksel cehalet değilde peygamberimizden itibaren hanif müminlik egemen olmuş olsaydı zaten,ortada ne zulüm düzenleri olurdu,ne manukyanlara bu işler bırakılırdı. fıtratın gereği olan kadın ve erkeğin birbirlerine muhabbetleri meşru ve Kur'ani ölçüler içinde yaşanır ve bu iş manukyanların tekeline bırakılmazdı.geleneksel cehalet müslümanları bu yönde baskı altına almış onların açlıklarını ve bastırılmışlıklarını çok iyi kullanan manukyanda bu işten köşelik olmuştur,manukyana bu imkanı veren yapıyı hala neden anlamaz bu insanoğlu?.onu besleyen ve ona bu imkanı veren sistem işte o geleneksel cehaletin ta kendisidir.bizi bu konulardaki fikirlerimizden dolayı eleştirenlerin pusuda bekleyen daha nice manukyanların beslenmesinin devam etmesini talep etmek olmuyor da ney oluyor sorarım onlara?.yüce Rabbim erkeğe poligami vererek zinanın önlenmesi yönünde imkanlar ve fırsatlar vermiş,bundanda mı bir şeyler anlamıyor insanoğlu.?bu imkanları Kur'ani ölçüler içinde müslümanlar geliştirmiş olsaydı beslenebilr miydi manukyanlar? Manukyanları besleyen iki şey olmuştur.1-geleneksel cehalet,2-laik tc sistemi.ne garip değil mi?birbirine hasımmış gibi gösterilen aslında birbiriyle kolkola dolaşan iki şirk dostu düzen.birisi ortamını hazırlıyor,davet ediyor,diğeri manukyanlara buyurun diyor.birisi normal fıtratın gereği olan cinsel talepleri baskı altına alıyor ve aç bırakıyor,insanlar buna bir çıkış yolu aramak zorunda kalırken diğeri de hemen devreye giriyor,işte buradan açlığınızı gidereceksiniz diyor.bozacının şahidi şıracı gibi.iki yalancı şahid misali gibi.ifrat ve tefritin şeytanla buluşmasıdır. batıl sistemlerin devamına destek verenlerin şerlerinden yüce Rabbime sığınırım. selamlar,sevgiler.
zina'ya bakış bu olduğunda herşeyin birbirine gireceği, toplumun ifsad olacağı açık değil mi?
bir başka açıdan = peki ya evli insanlar? erkek veya kadınlar?
onlar da monotonluktan sıkılıp, başka heyecanlar ararsa?
öyle ya, belki bu da insanî bir ihtiyaç(!)...
ya monotonluktan sıkılıp, psikolojisi bozulursa, ne olacak o zaman...
o halde ve bu durumda : başka evli lere gidecekleri cinayetler çıkacağı yerde en iyisi onlarda umumhanelere veya jigololara mı gitsinler, öyle mi?...bu sonuç kendiliğinden gelir bu mantık ve bu bakış açısıyla...
bu yolu meşru gösterirsen, kim kimi durdurabilir artık!...
kim kimi tutabilir artık...
kimse hiçkimseyi...
yani bu mızrak bu çuvala sığmaz Medeni kardeşim.
ve bunu Kur'an'daki Allah'ın sözü imiş gibi / Yüce Allah zina'ya izin veriyormuş gibi insanlara sunmayınız, yok öyle bir şey çünkü. külliyyen yanlış.
Yüce Allah'ın yaklaşmayı bile haram ettiği " zina" yı helal gibi göstermeye çalışmak!...meşrulaştırmak!...
huzuruna vardığımızda buna cevap verebilecek misiniz acaba...hiç sanmıyorum...
bakalım sn. R.İhsan Eliaçık nasıl bakıyor zina cürmüne :
birde onun penceresinden bir izleyelim :
İSRA 32 :
zina'ya yaklaşmayın, çünkü zina fuhuştur; kötü bir yoldur. 19
19-ZİNA :
...............................ayette anne-babaya iyilik, akrabaya, yoksullara, muhtaçlara yardım ve çocuk öldürmeden sonra " zinaya yaklaşmayın " denmesi, bunun da insanlık vicdanı ve sağduyusu açısından temel bir ahlaki gereklilik olduğunu göstermektedir.
şöyle ki :
Kur'an'ın zinayı yasaklarken üç gerekçeye dayandırdığını görüyoruz :
1-
bu bir fuhuştur ( 17/32); yani çirkin bir hayasızlıktır. zina ile kadın ve erkek arasında sevgi diye bir şey kalmaz. kadın- erkek ilişkileri alınıp satılma, et-beden ilişkisine indirgenir. bu tür bir ilişki üzerine insanoğlunun geleceği kurulamaz. böylece nesiller birbirine karışır. insan soyu ormandaki hayvanlar gibi karma karışık hale gelir.
2-
bu bir makttır( 4/22); yani zina edene buğz ve düşmanlık beslenir. zina eden kadın çevresi tarafından iyi görülmez. toplumda zina edene iyi bakan kimse çıkmaz. bu ise toplumun genel huzuzru ve asayişi bakımından düşmanlık tohumlarının ekilmesine ve yayılmasına neden olur. örneğin insanların birbirini aşağılarken, zina fiilleriyle küfretmeleri ., anne, kız kardeş gibi yakınlarına böyle sövüldüğünde galeyana gelmeleri de gösteriyor ki zina insanlık sağduyusunun kabul etmediği ve edemeyeceği bir iştir.
3-
devam edecek inş.
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
bu kötü bir yoldur( 17/32); zira ...............................adam öldürme, hırsızlık ve zinanın 3 temel insanlık suçu olduğunu gösterir. zina bu açıdan toplumların genel huzur ve asayişini tehdit etmekte ve bu yüzden nice cinayetler, nice kavgalar çıkmaktadır. bu nedenle insanlık , soyunu sürdürmek ve toplum huzurunu sağlamak istiyorsa " nikahlı yaşam " da ısrar etmeli; aileyi korumalı ve böylece nesillerini güven altına almalıdır. şu halde zinayı din diliyle "günah", insanlık diliyle " suç " saymak zorundayız. aslında günah kavramı insanlığın suç saydığı bir şeyin din dilindeki ifadesidir. din, günah diyerek insanlığın üstesinden gelmeye çalıştığı bir kötülüğün ortadan kaldırılmasına, en azından asgari düzeye indirilmesine yardımcı olmakta, zaten bilinen ve herkesin kötü gördüğü bir suça " ruhani karizma" yaratarak mani olmaktadır. zinayı savunmak, dini bir suçtan öteinsanlık sağduyusunun dışına çıkmak, insanlığın " aileli yaşam " şaklinde süren medeni hayatına karşı çıkmaktır. insanlığı bundan daha geriye, orman hayatına döndürmek demektir. bu suça verilecek cezanın ne tür bir ceza olacağı ise fazlaca önemli değildir. çünkü bu suça verilecek ceza, suçun kendisinin önüne geçemez. bu şu demektir : örneğin recmetmek, sopa vurmak vs. islamın evrensel şiarları gibi görülemez. Allah'ın dinine asıl rengi bunlar veremez. bilakis asıl renk doğruluk, dürüstlük, adalet, nikah, aile, söz, namus gibi değerlerin yaşanıp yaşatılmasında ortaya çıkar.
muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
selamlar, kıymetli hasanoktem dostum,yukarıdaki görüşleriyin çoğuna katılıyorum,ancak şunları da belirtmeliyimki Kur'anın anladığı zina kavramı üzerinde anlaşamıyoruz sanırım.bana göre Kur'anın zina olarak kabul ettiği şeyler,sadece şunlardır. a-evli kadınlarla cinsel ilişki b-1.dereceden akrabalarla cinsel ilişki c-zorla cinsel ilişki. d-ateistlerle cinsel ilişki buradaki c maddesinde yer alan durumu nasıl anlıyorum,nikah kelimesinden anlıyorum. nikah=kadın ve erkeğin cinsel birleşme konusunda anlaşmış olmasına denir. bu anlaşma maddi bir bedelle de belli edilebilir.örneğin mehir.hatta bir ayette ne deniliyordu.<<cinsel birleşme olmadan ayrılmaya karar vermişseniz mehirinizi alabilirsiniz>>deniliyordu,bunun anlamı şudur.mehir bir cinsel birleşme bedelidir.bu bedel kadının hakkıdır.belli bir miktarı yoktur.kadın bundan isterse ferağatta edebiliyor,isterse alabiliyor. sanırım buraya kadarki meselelerde anlaşıyoruz.Kur'anın çizdiği genel çizgilerde bunlardır.fakat geleneksel cehalet zinanın kapsamını o kadar genişletmişki,göz zinasından tutunda el zinasına kadar..adeta hayatın bütününü zina sayar hale gelmiş.lütfen bu tuzaklara düşmeyelim.hayat zina değildir.Allah'ın nimetlerinden yararlanmak zina değildir.medeni ilişkiler zina değildir,hayatın ihtiyaçlarını karşılamak zina değildir.normal cinsel ihtiyaçların Kur'anın belirlediği çizgilerin dışına çıkmadan ve kimseye zarar vermeden karşılamak zina değildir.bekar insanların birbirleriyle tanışıp konuşmaları zina değildir. selamlar,sevgiler.
mut'a nedir?
bir nikah akdi midir?
caiz midir?
......gibi sorular
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
selamlar, bana göre kur'anda böyle bir şey haram kılınmamıştır.bir üst yorumumda nikahın tanımını yapmıştım.anlaşmak demektir.bu anlaşma yazılı da olabiliyor,sözlü de olabiliyor.maddi bir bedelle de belli edilebiliyor. anlaşma konusunda tarafların nasıl bir anlaşma yapmaları gerektiğine dair Kur'anda açık ve bağlayıcı hükümler yoktur.bu anlaşma maddelerinin neler olabileceğine eş adayları kendileri karar verecekler.buna yüce Rabbim bile karışmamış,insanların buna müdahale yetkileri hiç olamaz diye düşünüyorum.yani isterlerse bu anlaşma maddelerine zaman sınırı da koyabilirler,isterse koymayabilirler.muta nikahı diye ortaya atılan sözler sünnilerin uydurmasıdır.genellikle bu durumu şiileri küçük düşürmek ve zinakarlıkla suçlamak için kullanmaktadırlar.bu durumdan da anlaşılıyorki sünniler Kur'anın müdahilleridir.yani Kur'ana müdahale ediyorlar veya Allah'ın açıkça yasaklamadığı bir hususta yasak getirerek insanların özgürlüklerini baskı altına alıyorlar.buna da uydurma hadisleri malzeme yapıyorlar. hem kendi mezheplerine göre zaman sınırı getirmek haram da pakala sünnilerden hiç boşananlar olmuyor mu?boşanmakta bir geçicilik değil mi?yani evliliği sona erdirmiyor mu?bunu belirtmedikleri için sonsuza kadar hep evlimi kalıyorlar?kelime oyunlarıyla daha bu milleti kaç sene kandıracaklar bilmiyorum. selamlar,sevgiler.
234 - İçinizden vefat edip ve geride eşler bırakan kimselerin hanımları, kendi başlarına dört ay on gün beklerler. Süreleri sona erdiği zaman, artık kendileri hakkında maruf ile yaptıklarında sizin için bir günah yoktur. Ve Allah, yaptıklarınıza haberdardır.
235 – Ve böyle kadınlara evlenme isteğinizi üstü kapalı biçimde çıtlatmanızda veya içinizde tutmanızda size bir günah yoktur. Allah, şüphesiz sizin onları anacağınızı bilir. Fakat maruf bir söz söylemekten başka bir şekilde kendileriyle gizlice sözleşmeyin. Farz olan süre sona erinceye kadar da nikâh akdine azmetmeyin (kesin karar vermeyin). Bilin ki Allah içinizdekini bilir. Öyle ise O'ndan sakının. Yine bilin ki Allah Gafur’dur Haliym’dir.
236 - Eğer kadınları, kendilerine dokunmadan veya onlara bir mehir takdir etmeden boşarsanız size bir günah yoktur. Ve onları kazançlandırın. Geniş olan hâline göre, eli dar olan da haline göredir. Marufa göre kazanç Muhsinler (iyilik- güzellik üretenler) üzerine bir borçtur.
237 - Eğer onları, kendilerine dokunmadan önce boşar ve mehri de kesmiş bulunursanız, o zaman borç, o kestiğiniz miktarın yarısıdır. Ancak kadınlar veya nikâh akdini elinde bulunduran kimse bağışlarsa başka. Ve bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki fazlalığı da unutmayın. Şüphesiz yaptıklarınızı en iyi görendir.
240 – Ve sizden eşler bırakarak vefat edecek olanlar, eşleri için senesine kadar evlerinden çıkarılmaksızın kendilerine yetecek bir malı vasiyet ederler.Artık onlar, çıkarlarsa, maruf ile kendilerinin yaptıklarında sizin için bir günah yoktur.Ve Allah Aziyz’dir Hakiym’dir.
232 – Ve siz kadınları boşayıp da onlar, sürelerinin sonuna geldikleri zaman, eşleriyle aralarında maruf ile (meşru bir şekilde) rızalaştıkları zaman, kendilerini kocalarıyla nikâhlanacaklar diye sıkıştırıp, engellemeyin. İşte bu, isizden Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimselerin kendisi ile öğütlendiğidir. İşte bu, sizin için daha uygun ve daha nezihtir. Ve Allah bilir, siz bilmezsiniz.
233 - Anneler, -çocuklarını, emzirmenin tamamlanmasını isteyenler için- tam iki yıl emzirirler. Çocuk kendisine ait olan babaya da emzirenlerin yiyecekleri ve giyecekleri maruf üzere, bir borçtur. Kişi sadece gücüne göre mükellef olur. Ve çocuğu sebebiyle bir anne, çocuğu sebebiyle bir baba da zarara sokulmasın. Varise de bunun aynı borçtur. Eğer ikisi (ana ve baba) birbirleriyle istişare edip, her ikisinin de rızasıyla çocuğu sütten ayırmak isterlerse kendilerine bir günah yoktur. Eğer çocuklarınızı emzirtmek isterseniz vereceğinizi maruf ile verdiğiniz zaman bunda da size bir günah yoktur. Ve Allah'a takvalı davranın ve Allah’ın yaptıklarınızı çok iyi gören olduğunu bilin.
234 - İçinizden vefat edip ve geride eşler bırakan kimselerin hanımları, kendi başlarına dört ay on gün beklerler. Süreleri sona erdiği zaman, artık kendileri hakkında maruf ile yaptıklarında sizin için bir günah yoktur. Ve Allah, yaptıklarınıza haberdardır.
235 – Ve böyle kadınlara evlenme isteğinizi üstü kapalı biçimde çıtlatmanızda veya içinizde tutmanızda size bir günah yoktur. Allah, şüphesiz sizin onları anacağınızı bilir. Fakat maruf bir söz söylemekten başka bir şekilde kendileriyle gizlice sözleşmeyin. Farz olan süre sona erinceye kadar da nikâh akdine azmetmeyin (kesin karar vermeyin). Bilin ki Allah içinizdekini bilir. Öyle ise O'ndan sakının. Yine bilin ki Allah Gafur’dur Haliym’dir.
236 - Eğer kadınları, kendilerine dokunmadan veya onlara bir mehir takdir etmeden boşarsanız size bir günah yoktur. Ve onları kazançlandırın. Geniş olan hâline göre, eli dar olan da haline göredir. Marufa göre kazanç Muhsinler (iyilik- güzellik üretenler) üzerine bir borçtur.
237 - Eğer onları, kendilerine dokunmadan önce boşar ve mehri de kesmiş bulunursanız, o zaman borç, o kestiğiniz miktarın yarısıdır. Ancak kadınlar veya nikâh akdini elinde bulunduran kimse bağışlarsa başka. Ve bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki fazlalığı da unutmayın. Şüphesiz yaptıklarınızı en iyi görendir.
240 – Ve sizden eşler bırakarak vefat edecek olanlar, eşleri için senesine kadar evlerinden çıkarılmaksızın kendilerine yetecek bir malı vasiyet ederler.Artık onlar, çıkarlarsa, maruf ile kendilerinin yaptıklarında sizin için bir günah yoktur.Ve Allah Aziyz’dir Hakiym’dir.
4 Nisa 130 :
130 - Eğer onlardan ikisi (karı-koca) ayrılırlarsa, Allah, hepsini geniş lütfundan zenginleştirir. Ve Allah, Vâsi’’dir, Hakiym’dir.
65 Talak :
1 - Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti sayın. Ve Rabbiniz Allah’a takvalı davranın. Apaçık bir fahişe yapmaları hali dışında, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Artık kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, kesinlikle kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir iş ortaya çıkarıverir.
2, 3 – Artık sürelerinin sonuna vardıklarında onları maruf ile tutun, yahut maruf ile onlardan ayrılın. Ve sizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun. Şahidliği de Allah için ayakta tutun. İşte bu, Allah'a ve son güne inanan kimseye öğütlenendir. Ve kim Allah'a takvalı davranırsa Allah ona bir çıkış yolu kılar ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter. Şüphesiz Allah, kendi emrini ulaştırandır (yerine getirip, gerçekleştirendir). O (Allah), kesinlikle her şey için bir ölçü kılmıştır (koymuştur, belirlemiştir).
5 – İşte bu, Allah'ın size indirdiği buyruğudur. Kim de Allah'a takvalı davranırsa O (Allah), onun kötülüklerini örter ve onun için mükafatı büyütür.
1 Ey peygamber, kadınları boşa(mak iste)diğiniz zaman onları iddetleri içinde (âdetten temiz oldukları sırada) boşayın ve iddeti sayın (üç defa âdet görüp temizlenmelerini hesabedin). Rabbiniz Allah'tan korkun (bekleme süresi içinde) onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınlar. Ancak apaçık bir edepsizlik yapmaları durumu, bu hükmün dışındadır (o zaman evden çıkarabilirsiniz). Bunlar Allâh'ın sınırlarıdır. Kim Allâh'ın sınırlarını geçerse, kendisine yazık etmiş olur. Bilmezsin belki Allâh, bundan sonra (iddet süresi içinde) yeni bir iş ortaya çıkarır (gönülleri uzlaştırıp birleşme ortamı yaratır).
2 Sürelerinin sonuna vardıklarında ya onları güzelce (yanınızda) tutun, yahut, güzellikle onlardan ayrılın. (Eşinizi yanınızda tutmak veya ondan ayrılmak için) içinizden adâletli iki kişiyi de şâhid tutun. Şâhidliği Allâh için yapın. İşte içinizden Allah'a ve Son Güne inanan kimseye öğütlenen budur. Kim Allah(ın yasakların)dan sakınırsa (Allâh) ona bir çıkış (yolu) yaratır. S.Ateş
3 Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah'a dayanırsa O, ona yeter. Allâh, buyruğunu yerine getirendir. Allâh herşey için bir ölçü koymuştur. S.Ateş
----------------------------------------------
65 Talak 1-3 :
Talak suresi
1 - Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti sayın. Ve Rabbiniz Allah’a takvalı davranın. Apaçık bir fahişe yapmaları hali dışında, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Artık kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, kesinlikle kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir iş ortaya çıkarıverir.
2, 3 – Artık sürelerinin sonuna vardıklarında onları maruf ile tutun, yahut maruf ile onlardan ayrılın. Ve sizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun. Şahidliği de Allah için ayakta tutun. İşte bu, Allah'a ve son güne inanan kimseye öğütlenendir. Ve kim Allah'a takvalı davranırsa Allah ona bir çıkış yolu kılar ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter. Şüphesiz Allah, kendi emrini ulaştırandır (yerine getirip, gerçekleştirendir). O (Allah), kesinlikle her şey için bir ölçü kılmıştır (koymuştur, belirlemiştir). H.Yılmaz
lütfen şu yukarıdaki linkte de verdiğim ayetleri bütüncül bakarak bir okur musun...
nikah/ evlilik akdi ve boşanma asla senin bahsettiğin şeylerle uyuşmaz...
bir kere nikah akdinde önceden son/ bitiş saati veya tarihi konmaz...konarsa buna evlilik akdi değil, ancak zina akdi denebilir ancak...
zina ile nikah/ evlilik akdi birbirine tam zıd'dır...asla bağdaşamazlar...
verdiğim link'teki ayetleri incelersen bu daha iyi anlaşılacaktır.
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
selamlar, kıymetli hasanoktem dostum,ben yorumlarım içinde iddet konusundan hiç bahsetmedim,yani bu konuda insanları yönlendirecek bir şey söylemedim ve iddet meselesinden de haberim vardır.Bu Kur'anda bahsedildiğine göre tabiki müminler buna uyacaklardır.bu mesele dışındaki bir evlilik zamanlaması husunda açık bir hüküm olmadığını söylüyorum.yukarıdaki verdiğin ayetlerde iddet meselesini dile getiririyor.iddetin sebebininde hukuki olduğuna inanıyorum.yani kadın ve erkeğin hukukunun korunması,kadının cinsel ve bedensel sağlığının korunması amaçlanmıştır diye düşünüyorum ve bu görüşü tamamen destekliyorum.bu iddet süresinin dışındaki bir zamanlama belirtilmesi veya belirtilmemesi gerektiğine dair açık bir hüküm varsa o konuyla ilgili bir ayet varsa o ayeti getirirsen memnun olurum.yok eğer getiremiyorsan o zaman benim yukarıdaki iddialarıma inanmaya devam edeceğim dostum. selamlar,sevgiler.
selamlar, müminler nikah akdini veya sözleşmesini şu şekilde dizayn edebilirler. 1-genel hükümler.Kur'anın ayetlerindeki hükümlere uyacağız.uymayan kişinin uymadığı iki tanıkla birlikte (zina isnadında 4 tanıkla)tespit edilmesi halinde mahkeme kararı ile evliliğimiz bitmiş sayılacaktır. 2-özel hükümler. a-xxx bayanın talepleri: 1-kocam ailemin maddi geçiminden sorumludur. 2-mehir bedeli olarak bin lira istiyorum(bu madde hayalidir.) 3-istediğim zaman dışarıya gezmeye veya çarşıya alışverişe yalnız gitme hakkına sahibim.(bu madde hayalidir) 4-kocama,Kur'anın emirlerine aykırı taleplerde bulunması halinde ona itaat etmeme hakkım ve boşanma davası açma hakkım sakıldır. 5-cinsel birleşmeyi istediğim zaman reddetme hakkım saklıdır.(bu madde hayalidir) 6-cinsel birleşme anal şeklinde olmayacaktır.(bu madde hayalidir) 7-cinsel birleşmede istediğim pozisyondaki ilişkiyi talep etme hakkına sahibim(bu madde hayalidir) 8-cinsel birleşme 3 günde bir olmalıdır.(bu madde hayalidir) 9-aile nafakamı ve geçimimi 100 gün boyunca temin etmeyecek şekilde kaybolman halinde boşanma davası açma hakkına sahibim.(bu madde hayalidir) 10-hastalandığım zaman evin işlerine yardımcı olacak bir hizmetçiyi veya kumayı talep etme hakkına sahibim(bu madde hayalidir) 11-otuz günde bir,üç günlüğüne kendi anne ve babamın yanlarına gitmeyi talep etme hakkına sahibim. 12-üç sene sonra herhangi bir gerekçe göstermeden boşanmayı talep etme hakkına sahibim(bu madde hayalidir) 13-her 6 ayda bir,xxx mağazasından giyinme ve kuşanma hakkım saklıdır(bu madde hayalidir) 14-her üç senede bir nikah sözleşmesini değiştirme veya yenileme hakkına sahibim.(bu madde hayalidir) 15-bu maddelerden birisi senin tarafından ihlal edildiği zaman boşanma davası açma hakkına sahibim. b-xxx erkeğin talepleri: 1-hanımımdan Kur'ana ve nikah sözleşmemize aykırı düşmeyecek hususlarda bana itaat etme hakkına sahibim. 2-hanımımdan 3 günde bir cinsel birleşme talep etme hakkına sahibim(bu madde hayalidir) 3-eve hizmetçi bayan alma veya sizden başka 3'e kadar kuma alma hakkına sahibim(bu madde hayalidir) 4-kafamı dinlendirmek için evimin nafakasını temin etmek şartıyla eşime haber vererek 4 gün boyunca evden uzaklaşma hakkına sahibim.(bu madde hayalidir.) 5-cinsel ilişki anında eşimden istediğim pozisyonda sevişmesini isteme hakkına sahibim.(bu madde hayalidir) 6-zengin kaynanamdan ortak kullanmamız şartıyla evliliğimiz devam ettiği sürece 3 tane ev isteme hakkına sahibim.(bu madde hayalidir) 7-üç sene sonra herhangi bir gerekçe göstermeden boşanmayı talep etme hakkına sahibim(bu madde hayalidir) 8-hanımımın taahhüt ettiği maddelerden birini ihlal etmesi durumunda boşanmayı talep etme hakkına sahibim. vs.vs.daha bu anlaşma şartları çoğalabilir.kadın ve erkeğin maddi durumlarına,psikolojik,bedensel,ruhsal ve kültürel yapılarına göre bu anlaşma maddeleri çeşitlilik gösterebilir.ben sadece örnek olsun diye bu şeklilde bir taslak sundum. selamlar,sevgiler.
nikah'ın başı belli sonu önceden belli olmayan bir akid olduğu şüphesizdir...
bir kere nikah'ı ayrı, boşamayı ayrı hükümler olarak saymıyor mu Kur'an...
nikah ile ilgili ve boşanma ile ilgili hep farklı farklı olaylara hitap etmiyor mu...
dört ay on gün bekleme süresi isteniyor...
kadınları boşa(mak iste)diğiniz zaman onları iddetleri içinde (âdetten temiz oldukları sırada) boşayın ve iddeti sayın (üç defa âdet görüp temizlenmelerini hesabedin) emrediliyor...
Rabbiniz Allah'tan korkun (bekleme süresi içinde) onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınlar. Ancak apaçık bir edepsizlik yapmaları durumu, bu hükmün dışındadır (o zaman evden çıkarabilirsiniz). diyor...ayan açık bir ahlaksızlık yapmaları hâli müstesna... diyor.." ama bu tür bir davranışta bulunmuşsa çıkarabilirsiniz " diyor...
siz ise tam tersi olarak nikahsız bir birleşmenin akabinde hemen bir başka zanî insan ile birleşmeyi meşru ve Kur'an'î görüyorsunuz...hatta bir başka, bir başka, bir başka daha...sayısı dâhi belirsiz...bir metne ( Kur'an'a...) ancak bu kadar aykırılık olabilir...
bu süre zarfında kimse ile nikah akdine azmetmeyin deniyor...
Ve sizden eşler bırakarak vefat edecek olanlar, eşleri için senesine kadar evlerinden çıkarılmaksızın kendilerine yetecek bir malı vasiyet ederler.
anneleri bebeklerini tam 2 yıl emzirirler diyor... halbuki zina da çocuk mocuk istenmez asla...varsayılmaz bile...ne zani çocuk ister, ne de zaniye...
Çocuk kendisine ait olan babaya da emzirenlerin yiyecekleri ve giyecekleri maruf üzere, bir borçtur deniyor...
BABA'(!)nın varisine de aynı görev düşer...diyor...
Allahaşkına zina edenlere bu şart / şartlar koşulsa hangi zani bu şartları kabul edecek? bu şartları kabul ettikten sonra zina'sını yapıp " O " şartların başına gelmesini orada oturup da BEKLEYECEK...kim? hangi zani veya zaniye bunu yapacak? bu şart/ şartlar/ sonuçlar olursa üstüme alırım, kabul ederim , diyecek?
zina yapanların hiçbiri hiçbir yükümlülük / sorumluluk falan ne alıyor, ne de kabul ediyor...ne nesil anlamında...ne hukuki ne de miras...
o / onlar sadece parayı bastırıp, zinasını yapar ve akabinde bila kaydu şart , bila sorumluluk, çeker gider...( sırf para konusuna / PARA kazanma- kazandırma'ya odaklanmayınız, para'dan çok daha önemli sorumluluklar var bu işte...)
şimdi kim Kur'an daki nikahı, zina'ya benzetebilir ki...bu kadar fahiş bir yanıltma daha olabilir mi...zina, nikah akdi gibidir denebilir mi hiç...aralarında ortak olan tek bir taraf bile yok...ikisi birbirine taban tabana zıd durumlar...
zina yapmak isteyen, bari helallaştırmadan yapsın, haşa ibadetmiş gibi göstermeden yapsın bu gayrimeşru işini...helallaştırarak , zorla ve yamultarak Kur'an'a yapıştırmaya çalışarak değil...zorla helal olur mu...
olmaz kardeşim, bu mızrak bu çuvala sığmaz...
verdiğim link'teki ayetler okununup tümcel / bütüncül anlamda bakılırsa olaya, her iki olayın ,yani nikah ve zina'nın ne insanlık onur ve vijdanı, ne içerik ne hukuki ne sorumluluk ne nesil emniyeti ve temizliği ne de hiçbir konuda biribirleriyle bağdaşmasının imkansızlığı daha iyi anlaşılır/ anlaşılacaktır diye ümid ediyorum...
o mağdur kardeşlerimizin, bedenlerini böyle bir fahiş yolla, çirkin ve onur kırıcı bir şekilde çürütmelerine müsaade etmemek biz, yani kardeşlerine düşen bir vazife olsa gerek...hiçbir şey yapamıyorsak, bari bu olayın bir zulüm olduğunu, insanlık onur ve haysiyetini yer ile bir eden gayri meşru bir olay olduğunu haykıralım en azından...
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma
HABERLER
Etkin Konular
Kullanıcı Listesi
Yardım
Kayıt
Giriş
Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Hükümleri ve Kavramları
Konu: Hayat kadınları ve zina üzerine tartışma
