Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
bir bölüğü seninle salâta dikelsin (فلتقم طائفة منهم معك)
bir bölüğü seninle mukim olsun/bulunduğun yerde seninle olsun. silahlarını da alsınlar. (ولياخذوا اسلحتهم)
Burada iki husus önemli:
(1)FELTAKUM yükleminin kökü olan قام, KIYAM etmek yani dikelmek anlamındadır. Kanıt için 3:191 ve 4:103'e bakınız. O halde Nisâ 102'de KIYAM var; SECDE var.
Sadece "dikelmek (kalkmak)" değil; "durmak/beklemek, oturmak, dik durmak (eğrinin zıddı), yer almak, bulunmak, hareket etmek, karşı durmak/isyan etmek, direnç göstermek, başlamak, yapmak, desteklemek, sorumlu olmak ve ve ..gibi daha bir çok anlamları var bulunduğu yere ve birlikte olduğu cer edatlarına göre.
4/102'de ki "İltequm me'ake"nin anlamı "seninle dikelsinler" anlamı ne kadar Allah'ın dediği ise, "seninle otursunlar/bulunduğun yerde olsunlar" anlamı da en az o kadar Allah'ın dediğidir. "Oturmak, oturulan yer" anlamına olan "makam" kelimesi de "QÂME"den. Meqâmu İbrâhîm: İbrahim'in oturduğu yer, "dikeldiği yer" değil her halde. Ama belki de size göre "İbrahim'in namaza dikeldiği yer"dir! Öyle ya, "Seninle namaza dikelsinler" dediğine bakılırsa!
"QÂME"nin geçişlisi olan "EQÂME"ye gelince onunda bir çok anlamı var. Örneğin: Doğrultmak, düzeltmek, ayağa kaldırmak, diriltmek, hayat vermek, başlatmak, yapmak, yerine getirmek, uygulamak, icra etmek, belirlemek, atamak, görevlendirmek, harekete geçirmek, sürekli uğraşmak, sürdürmak, ısrarla devam etmek, yerleşmek vs.
Mesela: İqâmetu şeâiriddiniyye: Dini vecibeleri yerine getirmek. İqâmetul'adl: Eşitliği sağlamak. Mahallu-liqameti: İkametgah/adres. Muqîm bi vâcibétihi/Muqîmul-vâcibét: Vazife şinas, görevini bilen/yapan, İşinde samimi'vefalı...
Benim "Muqîmu-ssalét/muqîmine-ssalét" tan anladığım: "İnanca bağlı, sadık, inancının gereğini devamlı olarak yapan(lar)" dır.
(2)İnanan savaşçılar bu salâtı yerine getirirken silahlarını ellerinin altında bulundurmak zorundalar çünkü düşmanın her an saldıracağından korkuyorlar. Demek ki idam mangasının önü ne ise burası odur: can pazarı, cephe.
Korkanlar sefere/savaşa çıkmadılar, evlerinde geride kalanlarla oturdular. Kişi korku içinde ne savaşabilir ne de namaza durabilir. "korku Namazı" betimlemesi de son derece tutarsız. Belki "cesaret namazı"(!) dense bir derece doğru sayılabilirdi. Can pazarında ne ders yapılır ne de namaz kılınır. Çatışma anında birliği bölüp onlara namaz kıldırmak ise ayrıca deliliktir, çılgınlıktır.
102'ye devam:
secde ettiklerinde (فاذا سجدوا) Anlayıp kavradıklarında arkanıza geçsinler (فليكونوا من ورائكم) Ötenizde olsunlar/mevzilensinler. ki salât etmemiş olan sonraki bölük gelip (ولتات طائفة اخري لم يصلوا) seninle salât etsinler. (فليصلوا معك) seninle birlikte/beraber olsunlar. Önlemlerini ve silahlarını da alsınlar...(ولياخذوا حذرهم واسلحتهم)
Açık ve net. Cephede kılınan korku namazının bir kısmı terkedilebilir ama hepsi asla. Namazın "1 kıyam + 1 secde"lik kısmı kesinlikle kılınır.
Hiç bir ayette tanımı yapılmamış olan bir namazın cephede nerisinden ne kadarını kısaltabilirsiniz? Ayetten anladığınız manada bu durumda da tamamı 1 kıyam ve 1 secdeden ibaret olur namaz. Toplama çıkarma işlemiyle ayetten 2 rekat namaz çıkarma gayretiniz zorlamadır, keyfe ma yeşâ'tir.
O halde, salâtın "1 kıyam + 1 secde"lik bu uygulamasına REKÂT dersek, korku namazı 1 rekâttır.
Kafanızın "rekat" ve rekat sayısıyla karışık olduğundan, rahat olmadığından eminim. Ne demek 1-2-3-4... rekat namaz?! Namaz; kıyam, kıraat, ruku, secdeden oluşuyorsa, aynı namazda birden fazla (tekraren) dikilme, okuma, eğilme, yere kapanmanının hikmeti/sebebi mucibi ne olabilir ki?! Dikeleceğiniz kadar dikelir, okuyacağınız kadar okur, yaptığınız rukuda dilediğiniz kadar durur, sonunda da yapacağınız secdede duracağınız kadar durursunuz, böylece namazınızı sonlandırırsınız! Bu işlemleri 2. 3. 4. kere tekrara neden gerek duyarsınız?
Özetle, cephedeki uygulaması 1 rekât olan salâtın tamamı 2 rekâttır.
Nasıl kılınır? Sürekli sorulan bir soru bu; hattâ iddia o ki Kuran'da namazın nasıl kılınacağı yok. Oysa Nisâ 102'de kıyam var, secde var... Ve "kıyam"ın, "secde"nin ne olduğu hep bilinmiştir; bilinir.
Nerden bilmişler, bunun kanıtı nedir?
Secde kulluktur, itaattır, boyun eğmektir, söz dinlemek, söze uymaktır. Verilen görevi yerine getirmek, yasalara uymak secdedir. Kuran'da ilgili ayetler hep bunu ifham ediyor. Bakınız: 15/30,38/73,15/33 ve meleklerin ve iblisin secdesini içeren tüm ayetler, 41/37, 25/60, 13/15 ve yerin göğün ve içindekilerin secdesini içeren ayetler, 3/113, 7/206, 3/43, 48/29, 39/9, 9/112, 12/4 ve diğerleri. Lütfen dikkatle okuyun, inceleyin, düşünün!
kendi başıma okusaydım namazımı kıyamlı, rükulu, secdeli kılardım. !!!
uzun bir süredir devam eden çalışmalarım sonucunda, Kuran'da salat kavramının 6 anlamda kullanıldığına ulaşabildim. Kuran öğrenme, hayatına tatbik, destek, bağlılık/and, vahiy, din.
Bunlardan bir tanesi, Hz. Peygamberin gerek Mekke'de gerekse Medine'de insanları toplayarak kuran okuması/öğretmesi/tekrarı olan eylem.
Maide 6, Bakara 238-239, Cuma 9-10-11, Nisa 101-102-103, isra 78-79, Hud 114, müzzemmil suresi bu Kuran ezberleme/öğrenme/tekrarlama çalışmasına işaret ettiğini ve bunu Hz. Peygamberin yaptırdığını, müminlerin de gerek küçük gruplar gerekse kendi başlarına buna devam ettiğini görüyorum.
Münafıkların da Nisa 142 de bu salat'a üşene üşene GİTTİKLERİNİ ( kum ila es salati ) ve insanlara gösteriş yaptıklarını ( tek başına evde olsa bu olmazdı, zaten münafık da tek başına evde hiç bir şey yapmaz ) görüyorum.
ama benim açımdan tam bütüncül anlama ulaşmamda ve kalbimin tam mutmain olmasında Maide 6. ayetin son cümleleri çok etkili oldu. o son cümlelerde, ayetin başında SALATA GİDEKEN ( kum ila es salati ) ve sürekli vurguladığı hafizu ala es salavati ( bakara 238 ) buna ısrarla devam etmeleri isterken BUNUN NEDENİ VE HİKMETİ AÇIKLANIYOR ve deniyor ki :
Allah size zorluk çıkarmak istemiyor, sizi ( günah şirk kötülük küfür ve zulümlerden ) temizlemek yani ÜZERİNİZDEKİ VAHYİNİ TAMAMLAMAK istiyor, umulur ki KARŞILIK VERİRSİNİZ ( şükreder/iman edersiniz )..
ve cuma suresinde de salat için çağrı yapıldığında ZİKRULLAH' a koşun diyor. Zİkrullah bu şekilde isim tamlaması ile geldiği her yerde ALLAH'IN VAHYİ demek olsa gerek.
işte bu gösteriyor ki o inen vahiy binlerce ayet okunacak, ezberlenecek, hıfz edilecek ve tebliğ edilecek. bunun için Peygamberin mutlaka bir yol bulması ve düzenli yapması gerekirdi. Bu yol ve yöntem de Kuran'da vakitleri belirtilmiş salat olsa gerek. Çünkü tüm hadis külliyatında uydurma da olsa bir tane bile KURAN EZBERLETME/ÖĞRETME çalışmasına dair rivayet yoktur. Düşünsenize bir peygambere binlerce ayet iniyor ve insanlara bunu düzenli şekilde ezberletecek öğretecek ve bu sistematiği kurmadan bunu yapabilecek. mümkün değildir. en azından yüzlerce hadis olması lazımdı " Rasul bzie Kuran'ı şöyle bir sistemle, düzenle ezberletti öğretti diye". İşte bana göre Rasulün bu sistemi bugün adına namaz denen ve oldukça değiştirilmiş, özünden koparılmış uygulama olmalı.
Bu toplumun arınmak isteyenleri bana göre 5 vakit değil en az 10n vakit salat kılmalı ve o salatlarında bol bol meal okyup düşünmeli. ALLAH'IN NİMETİ ( VAHYİNİ ) ÜZERLERİNDE TAMAMLATMAK İSTİYORLARSA.
Salatı iqame ilk anlamı ile Hz. Peygamberden onu güzelce ve sağlam öğrenmek ve sonraki şiar anlamı ile de HAYATINA HAKİM KILIP ARINMIŞLIĞA ULAŞMAK diye düşünüyorum.
Şimdilik buraya ulaşabildim, Rabbim doğrularımızda sabit kılsın, yanlışlarımızdan doğruya hidayet etsin ve affetsin. elhamdülillah.
selam ve muhabbetle.
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
Abdurrahman hocam, benim iletimi alıntılayıp dile getirdiğiniz itirazları önce görmezden gelmek ve cevap verip te sizi rahatsız etmemek istedim. Ama yazınızı sayın ebukerem'in onu hemen izleyen yazısıyla birlikte okuyunca gördüm ki müzakerelerimiz yalnızca benim için değil sizin için de yararlı olmuş. Övgü Allah'a. Onun için devam.
Örneğin Nisâ 102'deki
Sen onların içinde olup (واذا كنت فيهم) namaz kılmalarını sağlarken (فاقمت لهم الصلاة)
anlatısındaki "salât -لصلاة"ı şimdi şöyle tanımlıyorsunuz: İnananların dine ve inanca bağlılıklarını (infazdan önce "Allah'a sığınmak" için namaz kılacak olan idam mahkumuna telkinde bulunmak misali, H A) düzeltmek / onlara bağlılıklarını, yükümlülüklerini tevdi etmek...
Kelimelerinizi özenle seçtiğiniz belli. Nisâ 102'deki salâtın Kuran ÖĞRENMEK ve ayet EZBERLEMEK olduğunu söylemekten uzak duruyorsunuz. Ne güzel.
3:121'de anıldığı üzere her CEPHE komutanına düşen işi anlatıyorsunuz: inananları mevzilerine yerleştirmek (تبويالمؤمنينمقاعد), ki ALLAH'A SIĞINMAK anlamındaki salâttan apayrı bir etkinliktir. Öylesine apayrıdır ki kafirlerin komutanı da yapar o işi yani kendi askerlerini mevzilerine yerleştirir.
Ve "cephe"de ALLAH'A SIĞINMAK için ikame edilen "salât"tan önceki "telkin"i anlatıyorsunuz. Bir kardeşimiz ona MOTİVASYON demişti.
Ama Nisâ 102'de فليسعليكمجناحانتقصروامنالصلاة denerek vaz geçilmesi caiz kılınan salat o değil. O olsaydı "motivasyon"un bırakılması caiz kılınıyor olurdu ki savaşta yenilmeye peşinen razı olmak demektir. Allah yenilgiyi caiz kılmaz.
Anlaşılıyor ki motivasyon zaten yapılmış durumda. İnananlar sıcak temas beklentisi içindeler. İstekliler; bekliyorlar.
Nisâ 102'deki "salât"ı doğru anlamanız için onun hangi ortamda ikame edildiğini göz önünde bulundurmanız yeter. Ölümle burun buruna geldiğiniz ortamdır orası. CEPHE. O yüzden Allah uyarıyor:
İnkar edenler isterler ki (ود الذين كفروا) silahlarınız ve eşyanız konusunda gafil davranın da (لو تغفلون عن اسلحتكم وامتعتكم) bir baskın ile üzerinize çullansınlar (فيميلون عليكم ميلة واحدة).
Tıpkı şu sal gibi:
Sel, her an, ani bir kabarışla bu felaketzedelerin üstüne çullanabilir. O yüzden akılları başlarından gitmiş, bütün vüvutlarını bir duygu selidir kaplamış. Ders mers anlamaz bu insanlar. Ezber mezber yapamazlar.
Onların ihtiyacı Allah'a sığınmak.
Siz bunu anlamış görünüyorsunuz. Nihayet. Ama ebukerem kardeşimiz henüz yolun başında. Bakın ne diyor, tıpkı sizin önceleri dediğiniz gibi:
Maide 6, Bakara 238-239, Cuma 9-10-11, Nisa 101-102-103, isra 78-79, Hud 114, müzzemmil suresi bu Kuran ezberleme /öğrenme / tekrarlama çalışmasına işaret ettiğini ve bunu Hz. Peygamberin yaptırdığını, müminlerin de gerek küçük gruplar gerekse kendi başlarına buna devam ettiğini görüyorum.
Devam edelim Allah isterse. Ama önce şu sel felaketzedelerini anlamaya çalışalım.
O salın üstünde Kuran dersi yapılsaydı tek kelime girer miydi akıllarına; ayet ezberleyebilirler miydi? Nisâ 102'deki salât işte o sal gibi bir ölüm kalım ortamında ikame ediliyor. Allah'ın elçisi ve onun inanan askerleri ders işlemiyor, ayet ezberlemiyorlar.
siz benim anlattıklarımı ( en azından büyük bir kısmını ) yanlış anlamışsınız. İsterseniz bir kere daha okuyun yazıyı. ana fikir olarak Abdurrahman abi ile aynı sonuca ulaştığımı, sizin namaz dediğiniz olayın Hz. PEYGAMBER'in vahyi 23 yıl boyunca insanlara öğretme/ezberletme/hatırlatma okuması olduğunu düşünüyorum. Nisa 101-102-103 TEK BİR AYET. ve içlerinde rasul olup olmama durumu anlatılıyor. BAKARA 238 ve 239 DA VERİLEN SALATA DEVAM şartını , seferde olup korku duymak ve rasul içlerinde olmamak şartlarında hafifletiyor o günkü müminler için.
Aslında ayet 101 ve 103. bu esnada Rasul içlerinde olduğu durum parantez içi ile veriliyor 102. ayette ve 103 ün hemen başında. ( bu numaralandırmaların sonradan yapıldığını da unutmayın)
siz en iyisi Maide 6. ayetin son iki cümlesini iyice bir düşünün, anlam orada saklı.
selam ile.
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
Yanlış bir çıkarımda bulunmuşsunuz. Öyle değil. Ben Ben Resul'e yönelik salatı ikamesinden, yanındaki inananları vahyi bilgilerle hep irtibatlı kılmak, bağlılıklarını canlı tutmak, bilgilendirmek, bilinçlendirmek dersi olarak anlıyorum. İnananlara yönelik ikame-i salatı da Kuran'a bağlılığa devamları, Kuran'a kesintisiz uymaları olarak anlıyorum.
Salat için Allah'a sığınma diyorsunuz. Korkulu durumlarda namazı/sığınmayı, her an alabora olmakla karşı karşıya ve ölümle burun buruna kalmış kurtarmayı bekleyen salın üstündekilerinin çaresiz Allah'a sığınmış/namaza durmuş halleriyle ile izah etmeye çalışmışsınız... Cephedesiniz, düşmanın saldırısıyla karşı karşıyasınız, korkuyorsunuz, aklınız başınızdan gitmiş, sizi bir duygu selidir sarmış, kurtarması için Allah'a sığınmaktan başka çareniz yok! Onun için Allah'a sığınıyorsunuz/namaza duruyorsunuz (siz böyle tasvir ettiniz hep bu 101-103'te söz konusu salatı)...!
Korku halinde mi Allah'a sığınılır?! Tespitinize göre bu 102'deki namaz sabah namazı... Bir de akşam namazı var size göre, hepsi bu. Allah'a sığınma ihtiyacı bu iki vakitle mi sınırlı? Sabah akşam bir kaç dakka sığınınca rabbe, gün boyu yeterli mi oluyor!? Bu, telefon şarjına benziyor; akşam bir kaç dakika şarj ol, sabaha çık, sabah da bi şarj daha ol, akşama kadar kullan, gün boyu sığınmış oluyorsun!
Bir de bu namazın/sığınmanın kısaltılmasına bir türlü aklım ermiyor. Siz bu kısaltmadan normalde 2 rekat olan sığınmayı korku halinde 1'e indirgeme olarak anlıyorsunuz! Peki normal halde neden iki rekat? Halbu ki inanan her an rabbine sığınan olan değil midir?
Şu soruya hiç cevap verdiğizi hatırlamıyorum: Can pazarında bu sığınmaya naden gerek var ve neden bu sığınma komutanın imamlığında ve bölüğün ikiye bölünmesi ile zorunlu kılınmış?
Selam arkadaşlar. Forum sitenizi yıllardır takip etmekteyim. İlmim yeterli olmadığından dolayı da kendim bir yorum katmak istemedim. Her ne kadar hala da ilmim yeterli olmasa da, ben de bir sorumu dile getirmek istedim.
Namaza olan aşırı merakım nedeniyle sitelerinizde incelemeler yaparak elhamdülillah 2 yıldır bismillah diyerek hanifliğe doğru adım attım.
Yıllardır geleneklere göre 5 vakit namazımı kılıyordum. 1 vakit camide cemaati kaçırsam ağlıyordum. Yıllarca Kur'an'ı arapçasından defalarca hatim etmeme rağmen bir kerecik olsun meal okumak aklıma gelmemişti. Hamdolsun rabbime şimdi gerek internetten, gerek se meal kitaplarından okuyarak Kur'an'ı anlamaya çalışmaktayım. Şu anda Sayın Hasan Akçay'ın Allahındini sitesini; hanifler, hanifdostlar, kuranyolunda, gerçekbilgi,gerçekislam,mutluözbay,beytegiriş; Sayın Ali Rıza Borazan'ın kuranıanlamametodu ve Sayın Hakkı Yılmaz'ın sitelerini merakla okuyarak ilmimin artması adına çalışmalar yapmaktayım.
Benim sorum durmadan dile getirilen Nisa 101-102-103 ayetlerle ilgili:
Ben burada hem sayın Hasan Akçay'ın belirttiği gibi bir "can pazarı" nı yani savaşı; hem de normal olarak tehlikelerle dolu bir hicret olayını anlıyorum.
Ama hangisi? Savaş mı? Hicret mi? Çünkü bu ayetlerde "sefer" geçiyor. Sefer hem savaş anlmında, hem de yolculuk anlamında kullanılabiliyor.
Eğer bahsedilen hicret, yani can güvenliği olmayan bir yolculuk hali ise, anlam tamamen değişebilir. Diye düşünüyorum.
Nisâ 102'de tanımlanan ortam "cephe"dir yani CAN PAZARI. Dolayısıyla "salât"ın oradaki uygulaması o inananlar için bir tür Allah'a sığınma işlevi görmüştür; o salât öne sürüldüğü gibi eğitim ve öğretim olamaz. "Can pazarı"nda eğitim ve öğretim olmaz.
Akıllarda iyi kalsın diye "Koyun can derdinde, kasap et derdinde..." dedim. O kasabı cephe komutanı olarak orda tutmazlar; cephe gerisine alır, "Madem kendini tutamıyorsun hevesini burda gider!" derler.
Abdurrahman hocamızın buna itirazı var. Neden? Çünkü namazın her zaman can pazarında yerine getirildiğini ve gerekçesinin Allah'a sığınma ihtiyacını karşılamakla sınırlı olduğunu iddia ettiğimi sanıyor.
Hayır. Yalnızca o salâttan söz ediyorum. O salât "1 kıyam + 1 secde"lik Allah'a sığınma etkinliğidir; asla eğitim ve öğretim değil. Bu gerçek, "Kuran'daki SALÂT eğitimdir" iddiasını çürütüyor. Benim dediğim bu.
Namazın genel olarak işlevi ayrı bir konu. Önce "Kuran'da namaz yok!" iddiasının geçersiz olduğunu görelim. Namazın genel anlamdaki işlevi ondan sonra ele alınır.
Semahir kardeşimiz ise anılan seferin "Savaş mı? Hicret mi?" olduğuna dair kanıt arıyor.
Savaştır, efendim. Kesin. Bakın bunu "Kuran'da namaz yok!" iddiasının sahiplerinden biri olan Abdurrah hocam da söylüyor "İnananlar kafirlerin saldıracağına dair bir duyum almış, araziye çıkmışlardı," diyerek ama onun savaş olduğunu asıl Allah söylüyor.
102:
İnananların bir bölüğü seninle kıyam etsinler.
Ve silahlarını alsınlar - vel ye'huzû eslihat uhum
Secde yaptıklarında arkanıza geçsinler - fe iza secedû fel yekûnû min verâikum
Kafirler isterler ki - Vedd ellezîne keferû
siz silahlarınızdan uzak olun da - lev tağfulûne an eslihat ihim
bir saldırışla üzerinize çullansınlar -fe yemîlûne aleykum meyleten vahide
104:
O topluluğu izlemekte gevşemeyin - Ve lâ tehinû fi ibtigâil kavm
Siz acı çekiyorsanız -İn tekûnû te'lemûne
onlar da sizin gibi açı çekiyor - fe innehum ye'lemûne kema te'lemûn
Özetle siz, inananlar olarak, arazidesiniz ve orada –aduvven mübîna-> apaçık düşmanınız olan kafirler de var; onların –yeftinekum-> size saldıracağının bilinci içindesiniz (101).
Yani kafirler kaçıyor da siz kovalıyor değilsiniz. Siz de açık arazidesiniz onlar da; kaçacak olsalar niye oraya çıksınlar? Doğrusu: kafirler ve siz iki gladyatör gibi bir birinizin boş bir ânını kolluyorsunuz; hanginiz yakalarsa –meyleten vâhide-> bir saldırışla ötekinin üstüne –yemîlûne-> çullanacak (102).
Sonunda o ânı kafirler yakalayıp üzerinize çullanmışlar ki onun verdiği –te’lemûne-> acı içindesiniz. Ama yine de üstün gelen siz olmuşsunuz; kafirler savaş alanından çekilmişler. Allah "O güruhu kovalamada -lâ tehinû-> gevşemeyin!" diyor (104).
Bana göre bunun HUNEYN muharebesi* olması gerekir. Onun için Tevbe 25-26'yı yorumlarken daha ayrıntılı bir açıklamasını yapmaya çalıştım.
Sevgi ile,
Hasan Akçay
_________________________________
* Taif'e giden yol (Fotoğraf Diyanet'in sitesinden alınmıştır.)
O esnada Mekke'den sonra sıranın kendilerine geldiğini düşünen Taif bölgesinin ortak koşanları inananlardan önce saldırmak üzere araziye çıktılar.
Bunu öğrenen Allah'ın elçisi de açıkta vuruşmayı yeğleyerek araziye çıktı. İlk kez SAYICA ÇOK askeri vardı.
Herkes o çokluğa güveniyor, "Bizi kimse alt edemez!" diyordu.
Özellikle İslama yeni girmiş olan Mekke'li inanırlar umut dolu bir heyecan içindeydi. Onlara göre Allah nasıl olsa gökten ordular indirip düşmanın belasını verirdi.
Gerçekte onlarınki cahilin cesaretiydi; ki korkunun en koyusudur. Çünkü o korku tıpkı gizli şirk gibi gizlidir; gûya bastırılıp bir heyecan gösterisinin arkasına atılmıştır. O duygudan gelen bir boş verişle, gözü kara ve gözü kör, yürüdüler.
İmanı yapmacık olanlar ise yine sıvıştılar ve kendilerini ele verdiler.
Gökteki ay kaç günlüktü? Dolunay ayın 14'ü olduğuna ve inananlar "büyük hac"cı dolunayı izleyen 10 gün içinde yaptıklarına göre (2:189) hac bittiğinde ay 14 + 10 = 24 günlüktü. Üç dört gün de savaş hazırlığı yapıp "arazi"ye çıkmaları aldıysa Huneyn'e vardıklarında ay her halde 28 günlüktü.
Yani aslında gökte ay yoktu. Bunun anlamı, gece çok karanlıktı. Düşmanın pusu kurması için son derece uygun bir ortam. Artı, düşman kendi toprağındaydı; pusu kurmaya en elverişli yerin neresi olduğunu biliyordu.
Ortak koşanlar dar bir boğazın iki yanına saklandılar. Yayları ellerinde, okları yanlarında beklemeye başladılar.
İnananlar seherin ak ipini kara ipinden seçtikleri an elçinin imamlığında Allah'a sığınmak anlamında "1 kıyam + 1 secde"lik SALÂT ettiler (4:101-103). Ardından, Taif'e giden yola düştüler (baş taraftaki fotoğraf).
O dar boğaza girdiklerinde koptu kıyamet. Üzerlerine sağdan, soldan, önden, arkadan yılanlar gibi "hisss"leyen oklar yağıyordu. Cahil cesareti ile hareket edenler panikleyiverdiler. Önce onlar, sonra onları görenler çil yavrusu gibi dağıldılar.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma