Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Aleykumusselam Dinveahlak kardeşim,

Güzel...

Soru şu: Bir yıldan sonra kadının durumu ne olacak? Bir yıl bitti ve kadının medeni halinde bir değişiklik olmadı, kadın evden çıkarılabilir mi, çıkarılamaz mı? Neden? Varsa, kanıtını da yazın lutfen! 

İlgili sorunuza gelince Haktansapmaz kardeşim. Burada kadın için bir geçiş dönemi söz konusudur. Bu dönemde Allah ona böyle bir ayrıcalık tanımış oluyor.

Gördüğüm şu ki bu geçiş döneminde kadın geleceğine hazırlık yapmış oluyor. Evlenmesi de mümkün. Ayrıca bu dönem içersinde eşinden kalan mirası alması da söz konusu. Yani sanki şunu söylüyor Allahın ayeti:

Kadının kendi ayakları üzere durabileceği bir ortama kavuşmasına yardımcı olun.

Bu dönemde eşinden kalan mirası da alabilecek  kendi hakkında doğru kararı da verebilecek. Bu bir süreçtir geçiş dönemidir.

 Maddi ve manevi anlamda kendisine uygun olanakları elde etme sürecinde hakkındaki uygun kararı verebilecek belki de yeniden evlenmek gibi bir karara ve imkana da kavuşabilecektir.

Bir yıl sonra evden çıkarılabilir mi konusuna gelince şu an bu konuda başka bir şey söyleyemeyeceğim.

Selamlar muhabbetler...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selamun Aleykum Hasan Akçay Kardeş

Ben Kuranın harekelemesinin doğru olduğuna inanıyorum ve Kuranı anlama yöntemim içersinde mevcut harekelemeyi esas alıyorum

İlgili ayetle ilgili anlayışımı ise daha önce aktarmıştım.

Muhabbetler...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Değerli kardeşim ve meslektaşım Mustafa,

162'de resul, "benim inancım, faaliyetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi Allah'a aittir." diyor. Yani; inancımı, davranış biçimlerimi, hayatımı / yaşama tarzımı, ve ölümümü ben belirlemedim/ belirlemiyorum, bunların hiç biri bana ait değildirler, hepsi Rabbim'e ait olup onları O belirlemiştir. Benim bunlarda hiç bir müdahalem söz konusu dahi olamaz, ben zorunlu görevliyim...

"İle'lhavl"; bir yıl meselesine gelince, ifadenin "ilé havlin" olmadığına dikkatinizi çekmek isterim. El-havl mastar olarak, durum değişimi ve dönüşümü ifade ediyor. "ilelhavl; durumda değişim oluncaya kadar".

Muhabbetle. Abdurrahman  

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sayın Mustafa,

Öbür türlü mana sorunlu; Allah'ın, kimsenin hayatına ve ölümüne ve namazına ve de nusukune ihtiycı mı var? Sen ben Allah için mi yaşıyor ve Allah için mi ölüyoruz? Allah'ın bizim namazımıza ne ihtiyacı olabilir?

Muhterem kardeşim, O sözleri söleyen ben değilim. Allah bu sözleri bana okutmadı. Bunları okuyan Allah'ın Resulü. Allah O'na söyletti. İstersen bir önceki ayetten itibaren surenin sonuna kadar düşünerek bir kere daha oku!

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba

Kuran'da Allah'a ait olmak ifadesi defalarca kullanilmaktadir. Gunumuz mantigiyla tercume etmek yerine yorum getirebiliriz.  Gunumuz geregi bu ifadelerin acilimi genisletilebilir fakat bunu yaparken orjinal yok sayilmaz.

Kafirun suresinde ifade edilen tapinmayi iyi anlamaliyiz. Burdaki ifadeler hem ozelde tapinmayi hemde genelde tapinmayi ifade etmektedir.

Kuran'in muhataplari olan musriklerin, Allah'in yanisira ilahlar edindiklerini ve onlara taptiklarini gormekteyiz. Bu toplum inancsal acidan iyi degerlendirilmelidir. Bu inceleme dogru yapilmazsa ayetlere gunumuzden bakarak farkli anlamlar vermis oluruz. Kuran kendi orjinal ortaminda degerlendirilmeden tam olarak anlasilamaz.

Gunumuzun  hazir sunumlarinin 15 yuzyil oncede var oldugu kanisiyla hareket edemeyiz. 15  yuzyil once ki bu toplum  kendi gununun damgasini tasiyan niteliklere sahipti. Meleklere cinlere inaniyorlar,  kendilerini veliler olarak edindikleri bu varliklara, en kutsal olan Allah'tan imtiyazlar-sefaat  sunmalari icin tapiyorlardi. Hindistandan,antik yunandan ve orta dogu dinlerinden izler tasimakla birlikte, Medine gibi bazi kisimlari haric  orta arabistani kapsayan bolgede kendilerine has bir inanc olusturmuslardi. Yeniden dirilise ve hesaba inanmiyorlar, butun hesaplarini sirf dunyevi sinirlar icinde yapiyorlardi.  Dinin ticari onemini kesfederek menfaatlerine gore duzenlemislerdi. Atalar dinde cok onemli bir yere sahiptiler. Atalarin inancinin sorgulanmasina ve onlarin yollarinin degistirilmesine siddetle karsi duruyorlardi. Muhammed'in Mekke'deki en buyuk engeli bu anlayis bicimiydi. Onlar Muhammed'i atalarina  ihanet etmis bir sapkin olarak gormekteydiler. Kafirun suresi   onlarin inanc durusuna karsi Muhammed'in durusunu sergilemektedir.

Bu yuzden Muhammed,  Allah'tan ayri olarak kutsallastirdiklari icin degil sirf Allah'a mahsus kildiklarini ozetle saymaktadir.

Alemlerin Rabbi-sahibi olan Allah yasam cizgisinin belirlenmesinde  kendisinin esas alinmasi  istemektedir. Yalniz Allah'in kutsallastirildigi bir yasam.

Allah'a emanet

Kadir