Yazanlarda |
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
hasakcay Yazdı:
109: Ve ağlayıp çeneleri üstüne düşerler; bu onların "tevazu"unu artırır. (Ve yahirrîune lil-ezkâni yebkûne ve yezîduhum huşû’a.)
Açık ve net; "çene üstüne düşmek" bir deyimdir ve bu tepki onların "tevazu"unu gösterir. (سجد: خشع ; secede: haşe'a: mütevazi/korkuyor olmak)
Isrâ 109: And they fall down to their chins weeping and it increases their "humility" ,ويخرون للأذقان يبكون ويزيدهم خشوعاً
It is clear that "fall to the chin" is an expression and that their reaction was that of being humble (سجد: خشع ; sajada: kasha3a : to be humble/fearful)
*
İki ayrı ayette var bu ifade
harrû ‘alel ezkâni suc-ceden
harrû ‘alel ezkâni yebkûn (ağlaya ağlaya)
Eğer çene üstüne düşerek secde etmeyi aklımız alıyorsa "çene üstüne düşerek ağlama"ya ne diyeceğiz? O yüzden diyorum ki "çene üstüne" ifadesi "çene"nin lafzî anlamından bağımsız bir deyimdir. Şu anlama geliyor olabilir: "tamamen", "derin derin" "son kertesine kadar".
We have this expression in two different verses:
- kharruu 3alal athqaani suj-jadan - kharruu 3alal athqaani yabkuun (weeping)
If we can imagine a prostration falling to the chin, what does "weeping falling to the chin" mean? That's why I believe "to the chin" is an expression and has nothing to do with the literal translation "fall to the chin". It could mean "fully", "intensely" "to the farhest extent".
|
|
|
Samia'ya aynen katılıyorum derken, xuşû' ve sucûd'un ikisinin de "itaat, boyun eğmek..." anlamına olduğu yönündeydi katılışım. "Ve yezîduhum xuşû'an: Onların itaatkarlığını artırıyor".
Yine "Çene üstüne düşmek"in bir deyim olduğu fikrine de itirazım yok, ona da aynen katılıyorum. Ama "Li-lezqân" kendi başına bir deyim olduğu düşüncesine/düşüncenize katılamıyorum.
"Çene üstüne" :... son kertesine kadar.
Benim bir iletimde verdiğim şu örnekte olduğu gibi mana vermiş sayın Samia: ĞARİQA Fİ-L-'AMELİ HATTÂ-ZZİQN: Çenesine kadar battı..
"son kertesine kadar" diyebilmek için "HATTÂ" edâtının kullalması gerek. Lİ burada "'alâ" anlamınadır. Lİ'nin "hatté" anlamına da gelebileceğini ben bilmiyorum ve ilgili gramer kitaplarında bu manasına raslamadım.
Lafız anlamıyla da "Çenenin/başın öne düşmesi", söylenen sözün yaptığı etkiyi, ona boyun bükmeyi, ona teslimiyeti anlatıyor. Ayrıca arkasından gelen "succeden" ve "yebkûne" cümleleri de okunan kuran'ın kendilerine yaptığı etkinin büyüklüğünü açıklıyor. Okunan mesajın kalbe yaptığı etki o denli büyüktür ki, boyun eğmemeleri mümkün değildir. Çok acıklı yada çok sevinçli bir haberi alanın elinde olmayarak ağladığı misali.
Sayın Meral, işte "XARRA" bunu ifade ediyor. Artık irade devre dışıdır. Yanlış anlama; isteyerek dinliyorsun, dinledikten sonra sözün gerçekliğine, tesirine dayanamıyor, derhal teslim oluyorsun. Teslimiyet artık senin kontrolünden çıkıyor. Kalbiniz sizin kontrolünüzde değildir. Gördüğün birine görür görmez çarpılman gibi bir şeydir bu. Ama inkarcı öyle değildir; o peşinen dinlememeye, inkara, tekzibe şartlandırmıştır kendisini... İfadede zorlanıyorum, beni anlamaya çalış!
Muhabbetle.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
hasanoktem Yazdı:
Selam Dostlar,
يَخِرُّو
"yahırrûne" kelimesinin pratikteki kullanımı hakkında bildiğim şudur :
şöyle bir örnekle izah edeyim :
plastikten veya tenekeden yapılmış, içi su vb.sıvı dolu bir kap düşünelim. bu kap, şayet özellikle istem dışı, her ne şekilde olursa olsun, özellikle alt tarafından çok ince bir şekilde delinir ve ince ince/ usul usul , fışkırmadan içindeki sıvı dışarıya sızarsa, işte bu duruma "yahırrûne" adı verilir, böyle anılır yani.
kıyamlı salatlardan BİRİ olan namazdaki secde pozisyonundan bir an öncesi olsun veya tam da secde pozisyonunda olsun gözlerinden gözyaşı sızan/dökülen, yani gözyaşı "yahırrûne" vaziyetinde olan insanlara şahid olmuşum, şahsen. yani bu pozisyonlarda ağlamak çok mümkün.
Muhabbetle
|
|
|
Değerli Hasan Öktem kardeşim,
İki türlü XARRA vardır.
1- XARRA_YEXİRRU (YEXURRU)_XARRAN_ve XARîRAN: XARÎRUL_MÂİ VER_RÎH: Suyun yada rüzgarın şarıltısını, hırıltı ve hışırtısını ifade eden. İnsanın çıkardığı hırıltı da bu türdendir. Uykuda insanın horlaması da bu fiille anlatılır.
2- XARRA_YEXİRRU_ XARRAN ve XURÛRAN: SEQATA MİN 'ULUVVİN İLÂ ESFEL, VE XARRA_RRACULU: MÂTE, LİENNE_RRACULE İZÂ MÂTE SEQATA: Yukardan aşağıya düştü.Adam öldü; zira adam ölünce düşer.
1.si suyun/selin, rüzgarın çıkardığı "hırıltı, horultu, homurtu, şırıltı, şarıltı, hışırtı", 2.si "düşmek" anlamına.
Muhabbetle.
|
Yukarı dön |
|
|
HAKgelenek Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 611
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
hacıosman yazdı,
Günümüzde geleneğin yaptığı secde Allah odaklı yapılmadığı için kabul edilmiyor ki o nedenle kendine İslam alemi denilen bu alem tümüyle zillet içinde zira hiçbir amel Allah adına yapılmıyor. Secde edilen yere bakmamak emri veren varlığı ön plana çıkartmaktır.
Selam Huda’ya tabi olanların üzerine olsun.
selam hacıosman,
tespitin çok yerinde ALLAH razı olsun ama yazınla ilgili bir kaç sualim olucak allah dilerse....
__________________ Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
haktansapmaz Yazdı:
"Yusuf-100 ayetinde anne ve babası Yusufun önünde "düşmüş" olamazlar.Yaptıkları şey Yusuf'un iktidarını onaylamaları ve ondan gelecek emirlere dikkat kesilmeleridir.Selamlar..
Elbette Yusuf'un önünde düşmüş olamazlar. Benim söylediklerimden böyle bir anlayışa varılmış olması benim eksik izahımdan kaynaklana bilir."
Selamlar,
XARRÛ LEHÛ SUCCDEN: "Derhal O'na itaata koyuldular".12/100
Burada "düşmek" lafzi anlamıyla değil de sihirbazların (ve elqâ-s-seharatu sâcidîn), (Fe elqâ-s-seharatu succeden) deki "ELQÂ" ile (Fe qa'û lehû sâcidîn" deki "VEQA'A" fillerinin ifade ettiği manayadırlar.
Muhabbetle.
|
|
|
Harru lehu succeden: "Derhal O'na itaata koyuldular"12/100,
Evet,burada ki çeviriniz ve anlayışınıza katılıyorum.Buradan hareketle "çeneleri üstü secde"nin daha büyük dikkati ve özeni anlatıyor olması gerekir.Selamlar..
|
Yukarı dön |
|
|
yunusemregun Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 05 eylul 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 71
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hurra kelimesi de bu manada, değil mi?
İngilizce de birçok kelime Arapçadakı kelimelerle uygunluk gösteriyor.. Tabi bunda dillerin kökeni önemli... Bu kelime de arapçadan ingilizlere değişerek gelmiş olabilir..
-Genellikle Batılı uluslarda hep bir ağızdan "yaşa" anlamlı destek vermek amacıyla kullanılan bir söz.
-Sevinme ünlemi "yaşasın!"
-Hep birlikte, hep beraber
-Hurra A word used as a shout of joy, triumph, applause, encouragement, or welcome
sözcük neşe, zafer, alkış, teşvik veya edilir bir not olarak kullanılır.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
hayrullahmeral Yazdı:
benim sorduğum sorular ise çok daha basit. Özellikle NUR 58 de KESİNLİKLE SOMUT bir ZAMANA BAĞLI FİİLİ BİR EYLEM var. ve bu kuranı dinleyen MÜMİNLER tarafından bilinmekte.
Salat-il fecr'den önce dendiği zaman, bunu DİNLEYEN Müminler NE Olduğunu anlamışlar ve hala anlıyorlar.
ve Salat-il işa'dan sonra....
fakat, ÖN ŞART olarak SALAT'a başka manalar yüklenmeye çalışıldığından, sırf bu sebepden dolayı, çok ama çok farklı manalara sürükleniyor ayet.
halbuki, basit bir şekilde, bedevi kültürüne sahip bir topluma TEMEL AİLE kuralları hatırlatılıyor.
Özel zaman dilimleri belirtiliyor. Özellikle dikkat edilirse, ergenliğe girmemiş çocuklardan bahsediliyor ilgili ayette...ve özel zamanlar salat-il fecr'den önce ve salat-il işa'dan sonra...ne olur bu özel zamanlarda, bir de üstlerini çıkardıklarında EBEVEYNLER?...
işte PSİKOLOJİK bir yara almasın, ERGENLİK dönemindeki çocuklar, ebeveynlerini UYGUNSUZ (çünkü yaşı itibari ile kavrayamaz) bir biçimde görmesinler diye bir uyarıdır. BU uyarı EBEVEYNELEREDİR...kapınızı kapalı tutun, dikkat edin...gibi...
|
|
|
merhaba ali, abdurrahman, hasan akçay ve öktem abiler ve diğer arkadaşlar,
ÖN YARGISIZ olarak, HEPİMİZ bildiğimiz/bildiğimizi sandığımız/bildiğimizi sandığımızdan sonra daha doğrusunu bulduğumuzu düşündüğümüz TÜM YORUMLARIMIZI bir kenara bırakarak:
SADECE nur 58. ayetteki FECR ve İŞA ve aradaki ÖĞLEN üstlerin çıkarıldığı zaman VURGULARINDAN yola çıkarak, konu ayete yukarıda getirdiğim yoruma :
1. katılıyor musunuz?
2. katılmıyorsanız sebeplerini belirtir misiniz?
3. yukarıdaki ayet ışığında SALAT kelimesine HANGİ manayı verebiliriz?
selam müminleredir...
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
haktansapmaz Yazdı:
hasanoktem Yazdı:
Selam Dostlar,
يَخِرُّو
"yahırrûne" kelimesinin pratikteki kullanımı hakkında bildiğim şudur :
şöyle bir örnekle izah edeyim :
plastikten veya tenekeden yapılmış, içi su vb.sıvı dolu bir kap düşünelim. bu kap, şayet özellikle istem dışı, her ne şekilde olursa olsun, özellikle alt tarafından çok ince bir şekilde delinir ve ince ince/ usul usul , fışkırmadan içindeki sıvı dışarıya sızarsa, işte bu duruma "yahırrûne" adı verilir, böyle anılır yani.
kıyamlı salatlardan BİRİ olan namazdaki secde pozisyonundan bir an öncesi olsun veya tam da secde pozisyonunda olsun gözlerinden gözyaşı sızan/dökülen, yani gözyaşı "yahırrûne" vaziyetinde olan insanlara şahid olmuşum, şahsen. yani bu pozisyonlarda ağlamak çok mümkün.
Muhabbetle
|
|
|
Değerli Hasan Öktem kardeşim,
İki türlü XARRA vardır.
1- XARRA_YEXİRRU (YEXURRU)_XARRAN_ve XARîRAN: XARÎRUL_MÂİ VER_RÎH: Suyun yada rüzgarın şarıltısını, hırıltı ve hışırtısını ifade eden. İnsanın çıkardığı hırıltı da bu türdendir. Uykuda insanın horlaması da bu fiille anlatılır.
2- XARRA_YEXİRRU_ XARRAN ve XURÛRAN: SEQATA MİN 'ULUVVİN İLÂ ESFEL, VE XARRA_RRACULU: MÂTE, LİENNE_RRACULE İZÂ MÂTE SEQATA: Yukardan aşağıya düştü.Adam öldü; zira adam ölünce düşer.
1.si suyun/selin, rüzgarın çıkardığı "hırıltı, horultu, homurtu, şırıltı, şarıltı, hışırtı", 2.si "düşmek" anlamına.
Muhabbetle.
|
|
|
Değerli Haktansapmaz kardeşim,
konuya bir ek katkı olarak :
Rağıp'ın müfredatında :
Hacc31, Sebe14, Nahl26 ve Secde 15 'de" " harra " kelimesi kendisinden ses duyulacak şekilde yüksek bir yerden düşen su, rüzgar vs.türünden şeyler demekte, sizinde bildiğiniz gibi, Secde15'de ( burada) "harra" sözcüğü kullanılırken ( bu secdede) şu iki hususun birlikte gerçekleştiğine( yani onların) hem "düş(er gibi yere kapan)dıklarına" hem de " tesbih ederek kendilerinden bir ses çıktığına " dikkat çekilir dedikten sonra :
" ve sebbehu bi hamdi Rabbihim "
"ve Rabblerine hamd ile tesbîh ederler " sözüyle de bu " ğarirun" un [ yani ses çıkarışın]- başka bir şekilde değil- yalnızca Allah'a hamd ederek gerçekleştirilen bir tesbih olduğuna dikkatler çekilir. demektedir.
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
"... yukarıdaki ayet ışığında SALAT kelimesine HANGİ manayı verebiliriz?"
Evet,müminlerin bir güne ne zaman başlayacaklarına ve nasıl değerlendireceklerine yönelik bir çizelge sunuyor,Yüce Allah nur 58 ayetinde...
|
Yukarı dön |
|
|
hasakcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Gönderilenler: 1236
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba. Şu anda müzakerenin konusu İsrâ 107 ve 109'da geçen خر ve ذقن kelimeleri. Açıklanan görüşlerden benim anladığım ve kendimce vardığım sonuç:
خر suyun akmasını ve yüksek bir yerden düşmesini çağrıştıran bir harekettir. ذقن ise "çene"nin lafzî anlamından bağımsız olarak duygu yoğun tepkileri dile getirir.
Bu önemli. Çünkü yanlış bir algılamanın düzeltilmesini sağlıyor. O yanlış algılama:
Alın yerine çene, secde edilen yere konulunca baş (alın) yukarıdadır. O zaman göz secde edilen yere bakmaz. (O halde?) Secde edilen yer değil, emreden varlık önemlidir. İnananlar çeneleri üstüne secde ederlerken Allah'a "Bana neyi emredersen emret! Başım yukarıda, gözlerim ileride… Senin verdiğin emir önemlidir!" diyorlar.
Alın yukarda, çene üstüne yapılan secde... "Secde"nin Allah'ın önünde yere kapanmak değil de gönülden itaat anlamına geldiğini söyleyenler fizikî secdenin bu abes resmine dikkat çektiler hep. Haklı olarak.
Şimdi kabul ediyorlar ki ÇENE ÜSTÜNE ifadesi deyimdir; derin duygular içinde gibi bir anlama gelir; ifadenin bedenî çeneyle ilgisi yoktur.
107 (يخرون للاذقان سجدا): derin duygular içinde secdeye varırlar, o anda derin duygular içindedirler.
109 (يخرون للاذقان يبكون): derin duygular içinde ağlarlar, o anda derin duygular içindedirler.
Bundan ötesi ayrıntıdır; hattâ söyleneni değil kendi yanlış algılamasını konuşturmaktır. Örneğin "Çene üstü secde", "çene üstü ağlama" olarak çevirilebilecek bir deyim Kuran'da yok açıklaması. Var diyen zaten olmadı ki. O ifadenin AYETLERİN İNDİĞİ ORTAMDA "duygu yoğun tepkiler"i dile getiren bir deyim olabileceği belirtildi. Ve siz, onun deyim olduğunu kabul ediyorsunuz.
Sevgi ile,
Hasan Akçay
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|
Yukarı dön |
|
|
arciden Groupie
Katılma Tarihi: 26 haziran 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 66
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
[QUOTE=hasakcay]Merhaba. Şu anda müzakerenin konusu İsrâ 107 ve 109'da geçen خر ve ذقن kelimeleri. Açıklanan görüşlerden benim anladığım ve kendimce vardığım sonuç:
خر suyun akmasını ve yüksek bir yerden düşmesini çağrıştıran bir harekettir. ذقن ise "çene"nin lafzî anlamından bağımsız olarak duygu yoğun tepkileri dile getirir.
Bu önemli. Çünkü yanlış bir algılamanın düzeltilmesini sağlıyor. O yanlış algılama:
Alın yerine çene, secde edilen yere konulunca baş (alın) yukarıdadır. O zaman göz secde edilen yere bakmaz. (O halde?) Secde edilen yer değil, emreden varlık önemlidir. İnananlar çeneleri üstüne secde ederlerken Allah'a "Bana neyi emredersen emret! Başım yukarıda, gözlerim ileride� Senin verdiğin emir önemlidir!" diyorlar.
Alın yukarda, çene üstüne yapılan secde... "Secde"nin Allah'ın önünde yere kapanmak değil de gönülden itaat anlamına geldiğini söyleyenler fizikî secdenin bu abes resmine dikkat çektiler hep. Haklı olarak.
Şimdi kabul ediyorlar ki ÇENE ÜSTÜNE ifadesi deyimdir; derin duygular içinde gibi bir anlama gelir; ifadenin bedenî çeneyle ilgisi yoktur.
107 (يخرون للاذقان سجدا): derin duygular içinde secdeye varırlar, o anda derin duygular içindedirler.
109 (يخرون للاذقان يبكون): derin duygular içinde ağlarlar, o anda derin duygular içindedirler.
Bundan sonrası ayrıntıdır hattâ söyleneni değil kendi yanlış algılamasını konuşturmaktır. Örneğin "Çene üstü secde", "çene üstü ağlama" olarak çevirilebilecek bir deyim Kuran'da yok açıklaması. Var diyen zaten olmadı ki. O ifadenin AYETLERİN İNDİĞİ ORTAMDA "duygu yoğun tepkiler"i dile getiren bir deyim olabileceği belirtildi. Ve siz, onun deyim olduğunu kabul ediyorsunuz.
Sevgi ile,
SEVGİLİ KARDEŞİM Hasan Akçay,
BU KONU HAKKINDA YAPTIĞINIZ YORUMU OKUDUM,ÜZÜLEREK İFADE EDEYİMKİ,KURAN BİR YORUM KİTABI DEĞİLDİR,HALA BUNU ANLAMAMAKLA ISRAR EDİYORSANIZ,SİZE HAYRET EDİYORUM. ÇÜNKÜ KURAN'I YORUMLAMAK KİMSENİN HADDİNE DEĞİLDİR,HATTA DUYGULARI YORUMLAMAK,AÇIKLAMAK DAHİ OLSA KURAN AYETLERİ APAÇIKTIR,AÇIKLANMIŞTIR,YOKSA KESİNLİKE ŞİRKE DÜŞERSİNİZ VE MÜŞRİKLERDEN OLURSUNUZ,ALLAH KORUSUN !!!!!
KIYAMET SURESİ :18. Biz onu (Kur'an'ı) okuduğumuz zaman okuduğunu takip et! 1. fe : artık, öyleyse 2. izâ : olduğu zaman 3. kare'nâ-hu : onu okuduk 4. fe : artık, öyleyse 5. ittebi' : tâbî ol 6. kur'âne-hu : onun okunuşu 19. Sonra onun açıklaması da yine Bize aittir. 1. summe : sonra 2. inne : muhakkak 3. aleynâ : bizim üzerimize, bize ait 4. beyâne-hu : onun beyanı, açıklanması
KIYAMET SURESİ :18. Biz onu (Kur'an'ı) okuduğumuz zaman okuduğunu takip et! 1. fe : artık, öyleyse 2. izâ : olduğu zaman 3. kare'nâ-hu : onu okuduk 4. fe : artık, öyleyse 5. ittebi' : tâbî ol 6. kur'âne-hu : onun okunuşu
19. Sonra onun açıklaması da yine Bize aittir. 1. summe : sonra 2. inne : muhakkak 3. aleynâ : bizim üzerimize, bize ait 4. beyâne-hu : onun beyanı, açıklanması
RAHMAN SURESİ 1. Rahman 2. Kur'an'ı öğretti, 3. İnsanı yarattı, 4. ona güzel beyanı ÖĞRETTİ
NUR SURESİ 34. Andolsun ki, size açıklayıcı ayetler, sizden önce geçenkilerinki kabilinden bir örnek ve takva sahipleri için bir öğüt indirdik
FUSSİLET SURESİ 3. Öz Arapça bir Kur'an olmak üzere, bitecek bir topluluk için ayetleri ayırt edilmiş, açıklanmış bir kitap.
İsrâ 107 ve 109'da geçen çene üstü kapanmak, ayetlerde belirtildiği şekilde yazıldığı gibidir,başka bir şey ifade etmez,BİR DEYİM DEĞİLDİR
ALLAH İNSANLARIN DUYGULARINIDA APAÇIK İFADE EDER(MÜMİNLERİN,MÜNAFIKLARIN,KAFİRLERİN,FASIKLARIN,CİNLERİN, MELEKLERİN HATTA İBLİSİN), İNDİRDİĞİ HÜKÜMLERİNİDE APAÇIK AÇIKLAR. KURAN'DA ÇOKCA ÖRNEK VARDIR,BAKINIZ,ARAŞTIRINIZ LÜTFEN. ÖRNEK:SİNELERDEN,GİZLENENLERDEN!!!!!!!!!!!!!!!!!! KASAS SURESİ 69
- Rabbin, onların, sinelerinde gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir.
AHZAB37. |
Bir
de hatırla o vakti ki, o kendisine hem Allah'ın nimet verdiği, hem de
senin iyilik ettiğin kimseye: "Zevceni kendine sıkı tut ve Allah'tan
kork!" diyordun da Allah'ın açığa çıkaracağı şeyi içinde gizliyor ve
insanları sayıyordun. |
MÜTEŞABİH BİR AYET VE ANLAM İFADE ETMEZ.
ASIL İTİBARI İLE SECDENİN FİZİKİ, BEDENİ OLARAK NASIL YAPILDIĞINI CENABI ALLAH APAÇIK İFADE EDİYOR.
YANİ KURAN'DA SECDE VARMI,SECDE NASIL YAPILIR? KIYAM VARMI,KIYAMDA NASIL DURULUR,ELLER NEREDE OLACAK,AYAKLAR NASIL OLACAK? NASIL KURAN OKUYACAĞIZ, NAMAZDA SES TONU,NELER OKUYACAĞIZ KURAN'DAN? DURUN!!! BİZ PEYGAMBERİMİZİN , HADİSLERİNE BAKALIM DİYE SORANLARA APAÇIK CENABI ALLAH'IN BEYANATLARIDIR
Âl-i İmrân(*) Sûresi
23
. Ayeti |
Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri
görmüyor musun ki, aralarında hüküm vermesi için Allah’ın Kitabına
çağrılıyorlar da sonra içlerinden bir kısmı yüz çevirerek dönüp gidiyor.
|
|
Âl-i İmrân(*) Sûresi
100
. Ayet |
Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar. |
Âl-i İmrân(*) Sûresi
187
. Ayeti
Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden,
“Onu (Kitabı) mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu
gizlemeyeceksiniz” diye sağlam söz almıştı. Fakat onlar verdikleri
sözü, arkalarına atıp onu az bir karşılığa değiştiler. Yaptıkları bu
alış veriş ne kadar kötüdür.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|