Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Teleportasyon (diger adiyla isinlanma) herhangi bir arac kullanmadan bir noktadan diger noktaya ulasimi saglar.
Telekomunikasyon ve ulasim ozellikleri birlestirilerek teleportasyon olusturulur. Oncelikle isinlanacak olan madde soyutlastirilir ve varmak istedigi noktaya atomik biciminin bilgileri gonderilir. Bu da zaman ve uzay kavramlarinin yolculuktan cikarildigini gosterir.
1993 yilinda Charles Bennett quantum teleportasyonunun ancak orjinal madde zarar alarak mumkun oldugunu belirtti. O zamandan beri bu alanda fotonlar kullanilarak deneyler yapiliyor ve bu deneylere gore teleportasyon mumkun.
Kaynaklar:
HowStuffWorks
Tubitak Bilim ve Teknik Dergisi
------------------------------------------------------------ ------
Aşağıdaki yazı Çetin BAL'dan alıntı yapılmıştır.
Teleportasyon mümkün mü?
Işınlama, bilimkurgunun sıkça ele aldığı bir konu.Bir çok filim ve kitapta rastladığımız '' bir cismin iki nokta arasındaki mesafeyi ışık hızında ya da bir anda katetmesi'' kavramı olan teleportasyon şimdiye kadar pek ciddi biçimde tartışılmamıştı.Ancak bazı bilimadamlarının yaptıkları açıklamalar ''uzaktan taşımayı'' en sonunda teori mertebesine yükseltti.
Yüzyılın dehası Einstein'ın bile ciddiye almayıp inceden alaya aldığı teleportasyon, ne saçmalık ne de mucize.Ülkeler üstü bir fizik teorisyenleri grubu, teleportasyona kuantum mekaniği dahilinde bir açıklama getirdiler.Henüz trafikten kurtulup kurtulamayacağımız belli değil.Ancak ileride işe geç kaldığımızda mazeret bulmak biraz daha zor olacak gibi.
''Scotty, bizi ışınla...''
Kaptan Kirk'ün bu emri üzerine, geminin bilim subayı Scotty, önündeki kırmızı düğmeye basar.Kaptan ve kurmayları, üzerinde durdukları daire içinde önce parlak noktalar haline gelirler, daha sonra da bir ışık demeti ardında kaybolurlar.Teleportasyon başarıyla gerçekleşmiştir..Bir kuşağın hayellerini süslemiş olan Uzay Yolu dizisinde görmeye alıştığımız bu işlemin günümüz dünyasında gerçekleşip gerçekleşemeyeceği konusunda çok şey yazıldı, söylendi.Hatta ilkinin hemen ardından ikincisinin de vizyona girdiği ''Sinek'' ( The Fly ) isimli kurgu bilimde, teleportasyon sırasında olabilecekler için çeşitli fanteziler bile üretildi.Ancak bilimsel temelli bir çalışmanın yapılabilmesi için 1993 yılının mart ayına kadar beklenmek zorunda kalındı.İki Amerikalı, bir İsrailli bir Kanadalı ve Fransızdan oluşan ülkeler üstü, fizik teorisyenleri araştırma gurubu bu konunun üstüne gittiler.
İş başa düşüyor...
Böylesi bir konunun tamamıyla komik olarak karşılanmasına aldırmayan bu gurubun birinci çıkış noktası, insanlara başta yapılması imkansız ve komik gelen bir çok bilimsel olgunun zamanın ve tekniğin ilerlemesi ile gerçeklik kazanmasıydı.İkinci ve en önemli unsur ise, bu teorinin gerçekleşmesi halinde kazanılacak olan enerji ve zaman tasarrufunun büyüklüğüydü.Örneğin Rusya'da bir petrol kuyusundan çıkarılacak olan ham petrolün bir gemiye aktarılıp Akdeniz'e gönderilmesi ve oradan da Amerika'da bir petrol rafinesine ulaştırılması sırasında harcanacak güç ve zaman kaybını, teleportasyonla hemen hemen sıfıra indirebilmek, tekerlekten sonra insanlığın elde edebileceği en büyük başarı olabilirdi.
Sanıldığı gibi değil
Bütün zamanların en büyük buluşu olmaya aday bu teorinin, boyutlarla ilgili bir yanı var.İlüzyonistlerin yaptığı gibi, bir eşyayı kaybedip, daha sonra fiziksel olarak o kadar kısa bir zamanda gitmesi imkansız.Bir başka mekana göndermek, teleportasyonun tam karşılığı olarak veriliyor.Ancak, bilim kurgu senaryoların söylemini kullanan bilim adamlarının fizik ötesi konulara saplanıp kalmış olduğu konusunda bazı tereddütler var.Buna bilim adamlarının yanıtı çok kesin: Kesinlikle fizik ötesi bir şey üstünde çalışmıyoruz.Hepinizin okuduğu kitaplar ve gördüğünüz filimlerin aksine canlı hiç bir varlığı hatta hücreyi bile teleportasyona sokmak mümkün değil.
Çözüm: kopyalama
Bu çalışmayı başlatan bilim heyeti, bir parçacığı, belirledikleri bir başka yerde yeniden şekillendirme konusunda ciddi çalışmalar başlatmışlar.Yani taşınan bir madde değil onu oluşturan bilgiler bütünü.Bir başka deyişle maddenin yok edilip, kablolardan geçirilerek bir yerde yeniden madde haline getirilmesi değil, onun fotokopisini oluşturacak bilgilerin taşınarak bir başka yerde daha kullanılması.Bu bağlamda günümüzde neredeyse evlerde dahi kullanıma girmiş olan faks cihazı bir teleportasyon aleti sayılabilir.
Ya ışık hızı?
Bilim adamları bir maddeyi ışık hızına yakın bir hıza ulaştırmayı zaten uzun zaman önce değişik metodlarla gerçekleştirmişlerdi.Sorun ışık hızına ulaşan bir maddeyi enerji haline geldikten sonra tekrar madde haline getirebilmekte yatıyordu.Zaten fiziğin değişme yasalarının çoğu da bunun imkansızlığını kanıtlamakta.Amaç, Heisenberg katsayısı olarak adlandırılan bir sayıdan düşük bir benzeşme oranıyla baştaki ana maddenin bir kopyasını yeniden yapabilmek.
Ne varsa Kuantum'da var!
Kuantum mekaniğinde ne kadar ileri gidilmiş olunursa olunsun, küçük parçacıklar hakkında bilinmeyen pek çok şey olduğu kesin.Bir maddenin en küçük parçacıklarının tam olarak ne olduğunu veya neye benzediğini söylemek zor.Kuantum teorileri, en azından maddenin ''nasıl olabileceğini gösterecek ihtimal hesaplarının'' yapılabilmesini sağlıyor. Yani ufak parçacıkların nasıl olduğunu tam olarak açıklayamayan fizikçiler, onun nasıl olabileceği konusunda ihtimal hesapları yapıyorlar.Bir parçacık için ''içeriği şu veya bu maddedir'' gibi peşin bir hüküm yürütmek çok zor.Zaten araştırma yapan grup da önlerindeki en büyük engelin bu olduğunu söylüyor ve bundan yakınıyorlar.
İkiz Fotonlar
Ancak bilim adamlarının yine de lleri kollarının bağlı olduğu söylenemez.Ortaya EPR çiftleri adı verilen bir teori atılmış.Bu teoriye göre hızlandırılmış atomlar, enerjinin bir kısmını iki foton birden kaybederek bırakıyorlar.Ortaya çıkan bu fotonların birbirinden bağımsız bir karekterleri yok, ve genelde benzeşiyorlar.EPR çifti diye adlandırılan bu fotonların aralarındaki uzaklık ne olursa olsun birbirleriyle olan bağıntıları değişmiyor.Kuantum fiziği de bunu doğruluyor.
Duygusal bir bağ
İşte bu noktada bilim algı mekanizmasına meydan okuyor.Bu ikiz fotonlar arasında milyarlarca kilometre de olsa, birinde yapılan bir işlem ötekine de yansıyor.Eğer bilime biraz romantizm katılacak olunursa bu işlemin daha kolay anlaşılabilmesi mümkün: Kardeşlerden birinin, polarizasyonunda bir değişiklik yapılırsa, diğer kardeş de buna dayanamıyor ve tıpkı beraber yaşadıkları eski güzel günlerdeki gibi, yeni biçimini almaya yöneliyor ve polarizasyonunu değiştiriyor.Ne yazık ki araştırmacılar, henüz fotonlardaki bu güzel hisleri su yüzüne çıkarabilecek kadar temiz kuantum duygusallığına sahip değiller.
Çok hızlı değil, ''anında.''
Fotonlar arasındaki bilgi alışverişi ''an'' diye adlandırılan, ışık hızını aşan bir sürede gerçekleşiyor.Kaldı ki henüz ışık hızının yakınından geçebilecek bir çabukluğa bile sahip değil fizik bilgimiz.Ayrıca fizik kitaplarında ''an'' diye bir kavramın varlığından söz edilmiyor.Bu çıkmazdan kurtulmanın tek yolu bu foton çiftini birbirinden ayrı iki madde olarak değil, arasındaki uzaklık ne olursa olsun bir bütün ''EPR'' olarak kabül etmek.Çünkü bu iki fotonu birbirinden ayrı olarak kabül edecek hiç bir kanıt yok elimizde.
Einstein bile yanılmış
Kimse bu açıklamaların kolay kabül edilir ve anlaşılır cinsten olduğunu iddia etmiyor.Einstein gibi bütün çılgınca fikirleirn ardından koşan biri bile bu iddiaları kabül etmeye, üstünde araştırmalar yapmaya yanaşmamış.Alaylı bir üslupla yaptığı eleştirilerde bu parçacıklar arasında bir telepati olduğu iddiasını savunmuş.Rölativitenin babası, bu parçacıklar arasında bazı benzerliklerin olabileceğini, ama kuantumun bu benzerlikleri anlayamayacağını savunmuş.Einstein'e göre, insanları bu tip önyargılara iten onların bu konu hakkındaki bilgisiyliğiymiş.Daha iyi bir teori olmadığı bir yerde, eldeki tek teori bu olduğundan insanlar buna inanmak ve bu teoriden yola çıkmak zorunda kalmışlar.
Garip ama gerçek!
Ne yazık ki Einstein EPR parçacıkları arasındaki muhteşem uyumun kanıtlandığını görecek kadar uzun yaşayamadı.EPR fotonları arasındaki bağıntı iki kere ikinin dört etmesi kadar gerçek.
Teleportasyon kontekstine gelinecek olunursa... Einstein gibi bir dehaya karşı büyük bir zafer kazanan kuantum, bunu teleportasyonda kullanmak istedi şüphesiz.Madem ki EPR çiftleri birbirlerinde oluşan değişiklikleri zaman ve mekanlar ötesi bir hızda aktarmayı başarıyordu, öyleyse teleportasyon işlemi başlayabilirdi.Öncelikle, EPR çiftlerini biribirinden ayırmak gerekiyor.Daha sonra biribirinden ayrılan çiftlerden birine, taşınması (yani kopyasının çıkarılması) istenilen bir cismin ''bazı'' özellikleri yüklenmeye ''çalışılıyor''.Ne de olsa ''bütün özelliklerin'', ''kolaylıkla'' yüklenmesi, daha önce sayılan sebeplerden ötürü mümkün değil.Bütün bilgilerin eksiksiz yüklendiği varsayılırsa, EPR etkileşimi sayesinde teleportasyon istikametindeki foton, eski biçimini kaybedip, gönderilen cismin şeklini alıyor.
Bilim üstesinden gelir
Kişilerin ve başta sözü edilen milyonlarca ton petrolün taşınması bu teoriye göre mümkün olmasa da, uzayda bir gezegene inen bir astronotun incelemeye aldığı bir taşı aynı anda dünyaya ''postalayabilmesi'' yeterince büyük bir olay.Ayrıca gönderilen ya da bir başka deyişle kopyası çıkarılan cismin kesin olarak nereye gideceğini bilmek de mümkün olduğundan bir çok karışılığında üstesinden gelinmiş olunacak.
Sadece biraz sabır
Ne var ki bu kadar basite indirgenmiş bu açıklamaların kullanıma girmesi uzun yılar alacak.Ne olursa olsun, teleportasyon heyecanla beklenecek kadar önemli bir buluş.Heyecanla Scotty'nin düğmeye basmasını bekliyoruz.
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
|