Yazanlarda |
|
berguzar Uzman Uye
Katılma Tarihi: 20 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 262
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
prangasiz Yazdı:
Merhaba,bu başlığı açmaktaki amacım,başlıktan da belli olduğu gibi sorgulamadır,Kuranda var olduğu söylenen tüm ritüelleri bu başlık altında ele alalım,katılımlarınızı beklerim.
Adına abdest ve teyemmüm denen ritüel...cünüplükten temizlenme ritüeli,kabe etrafında tavaf ritüeli,oruç ritüeli(oruç bir ritüel midir?......)Kurban,vs |
|
|
Selam,
Ben bir inanır olarak şunu çok net diyebilirim. İnanışlarda bence ritüeller inancın olmazsa olmazı gibidir ve yapmak isteyen için ben bir beis görmüyorum.
Nasılki her toplumun, düğün ritüeli varsa, cenaze ritüeli varsa, inanç ritüelleride toplumsal ve bireysel anlamda insana güzel şeyler katan uygulamalardır. Bunları sorgulamak bana göre dine biraz zarar veriyor.
Ama gerçekten islamın israiliyattan kurtulmasını istiyorsak inanca temel-ölçü teşkil edebilecek başlıklarını bakıp, dikkati oraya çekmekte fayda vardır diye düşünüyorum.
Örneklendireyim.
Kuranda Adem ve eşi ibaresi geçer ama Adem erilmidir, dişilmidir belli değildir. Atıf insan cinsinedir. Ama israiliyattan geçme Havva ve kaburga kemiğinden yaratılış insanımız tarafından ağır basar, buna inanır ve buna inandırılır. Hemde ilahiyat mezunları yapar bunu. Kuranda kaburga kemiğine atıfta bulunan bir ayet olmazken bunu destekleyen hadis ve tevrat var derler. Ama önlerine tevratta kurana uymayan başka bir hükmü koysan, tevrat bozulmuş derler.
Bunları konuşmak dinin özüne döndürülmesi için daha sağlıklı olur düşüncesindeyim.
Bırakalım insanlar namaz kılmak istiyorsa kılsın, hac yapmak istiyorsa yapsın. Araba para akıtıyoruz gibi söylemlere bile ben hoş bakmıyorum. Zira her yıl binlerce turist ülkemizde Meryem Ana'da hacı oluyor. Onların bıraktığı parayı elimizin tersiyle itmiyoruz ama.
Nacizane bunları söylemek istedim.
Selamlar...
__________________ benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
|
Yukarı dön |
|
|
ateist_mümin Newbie
Katılma Tarihi: 16 haziran 2010 Gönderilenler: 29
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Değerli dostlar,
2/187 “Oruç gecesi kadınlarınıza cinsel yaklaşım size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir/eştir, siz de onlar için giysisiniz/eşsiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler.”
1-Allah müslümanların özbenliklerine yazık ettiğini bilerek, oruç gecesi cinsel ilişkiyi helal kıldığına göre daha önce haram mı kılmıştı?
2-Ayette geçen “…Allahın sizin için yazdığı şeyi arayın…” cümlesi ne demektir?
3-Ayette, cinsel ilişkinin ne zaman (gece) helal ve ne zaman (itikafta) yasak olduğu, kısacası ayette net olarak cinsel ilişkiden bahsedilirken birden bire “yeyin-için” diye bir ifade kullanılması, yani bu ifadeye lafzi olarak bakarsak ve gerçekten de sofra kurup yemek-içmek olarak anlarsak biraz tuhaf olmaz mı?
Oradaki “yeyin-için” ifadesini tekrar incelemeniz gerekiyor. Çünkü hemen ardından gelen 188. ayette “ve la te’kulü..” diyor. Yani “yemeyin”! bildiğiniz gibi bu ayette müslümanların birbirinin mallarını batıl yollardan “yenmesi” yasaklanıyor. Burada nasıl ki bildiğimiz anlamda sofra kurulup malların ağza götürülüp yenmemesinden bahsedilmiyorsa 187’deki “kulü-veşrabu” deyimi de bildiğimiz anlamda yemek-içmek değil.. serbestlik anlamındadır.
|
Yukarı dön |
|
|
ateist_mümin Newbie
Katılma Tarihi: 16 haziran 2010 Gönderilenler: 29
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Son cümle eksik olmuş, özür. Serbestlik derken cinsel serbestlik demek istemiştim. Yani ayette belirtilen vakitler arasında cinsel anlamda serbestsiniz...
|
Yukarı dön |
|
|
isimsiz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 haziran 2010 Gönderilenler: 137
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba
Oruç konusunda pek üzerinde durulmayan iki ayete özelikle değinmek istiyorum.
[Bakara/183]: Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere yazıldığı gibi takvalı olasınız/korunasınız/sakınasınız diye size de yazıldı.
Ayete göre orucun bizi takvalı yapması, sakındırması, korunmamızı sağlaması gerekmektedir. Rabbimizin açıklaması böyledir. Bunun dışında getirilen empati yapma, sabretmeyi öğrenme, nefis terbiyesi gibi açıklamaların hiçbirinin Kur’an’dan dayanağı yoktur ve beşeri ifadelerdir. Aynı surenin 21. ve 63. ayetlerinde bizleri takvalı yapacak şeyin ne olduğuna dair bilgiler mevcuttur.
[Bakara/21]: Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki takvalı olasınız/korunasınız/sakınasınız.
[Bakara/63]: Sizden misak almış ve dağı üstünüze yükseltmiştik. “Size verdiğimizi kuvvetle tutun ve içindekini düşünün ki takvalı olasınız/korunasınız/sakınasınız.”
Görüldüğü gibi bizi takva sahibi yapacak, sakınan, korunan bireyler olmamızı sağlayacak şey, Allah’a kulluk etmek, yani O’nun bildirdiği yol üzere olmak, vahyini izlemektir. O halde orucun da vahiyle, bilgiyle, öğrenmeyle ilişkisi olması gerekir.
[Bakara/186]: Ve kullarım sana Benden sorduğunda, [bilsinler ki] Ben onlara yakınım. Çağırdığında çağıranın çağrısına icabet ederim. Öyleyse onlar da Bana icabet etsinler ve Bana inansınlar ki irşad olsunlar (gerçeğe/doğruya kılavuzlansınlar, zihinsel olgunluğa erişsinler).
Diğer ayetler bir yana, bana göre bu ayet orucun hac ile ilişkisini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Ayet, peygambere eğitim-öğretim için gelecek kullardan/insanlardan bahsetmektedir. Rabbimiz, kullarını, inanıp irşad olmaları için Kendisine, dolayısıyla Kur’an’a davet etmektedir. Kur’an’ın insanı rüşde ilettiğini ise, yine Kur’an’ın kendisi söylemektedir.
[Cin/1-2]: De ki: “Bana vahyolundu ki, cinden bir grup dinlemişler de demişler ki: “Gerçekten biz, acayip bir Kur’an/okuma dinledik. Rüşde iletiyor. Bu yüzden biz ona iman ettik. Artık Rabbimize asla kimseyi ortak koşmayacağız.”
Selam
|
Yukarı dön |
|
|
prangasiz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 11 mart 2010 Gönderilenler: 288
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
[Bakara/183]: Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere
yazıldığı gibi takvalı olasınız/korunasınız/sakınasınız
diye size de yazıldı.
Merhaba..
oruç tutarak takvalı olanı ben görmedim,korunanı ve
sakınanı gördüm şöyle ki,
tam kötü söz edecek,diyor ki zat,dua et ki ramazan,yoksa
ben söyleyeceğimi bilirdim..''
işin aslı aç kalarak kimsenin adam olacağını
sanmıyorum,bunda da bir iş var..
ama size diyeceğim şu ki,ben salatı aslında; tüme yakın
olarak,salat ayetlerini kurandan bulup çıkarıp
inceleyerek bilmediğimide sorarak kavradım..öyleyse
yöntem yine aynı olmalı..çünkü namaz var mı yok mu
tartışmalarında,tartışmacıların geleneksel anlayış
üzerinden kuranı yorumlamaları hep çıkmaz sokakta
körlenmiştir ve gelenek der ki,oruç aç kalmaktır...ve
bizde oruca gelenek olarak bakarsak yine debelenip
dururuz,oysa geleneği köşeye bırakıp,kuranda geçen oruç
ayetlerinin tamamını bulup incelersek işte o zaman orucun
aslında ne olduğunu umulur ki kavrarız..
|
Yukarı dön |
|
|
isimsiz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 haziran 2010 Gönderilenler: 137
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
oruç tutarak takvalı olanı ben görmedim,korunanı ve sakınanı gördüm şöyle ki,
tam kötü söz edecek,diyor ki zat,dua et ki ramazan,yoksa ben söyleyeceğimi bilirdim..''
Sayın prangasiz,
Takva, sakınma, korunma sözcükleri aynı şeyi anlatır. Sözcüğün ayetteki geçişi "tettekune" şeklindedir ve "veka" kökünden türemiştir. "Veka" sözcüğü, 'bir şeyi kendisine zarar verecek şeylerden korumak, bir şeyi başka bir şeyle bir tehlikeye karşı korumaya almak, himaye etmek" demektir. Çevirilerde bu üç karşılıkta verilebileceği için üçünü de verdim. Ben bahsettiğiniz anlamda bir sakınmayı değil, kişinin yaşamını vahye göre düzenlemesini, kendisini vahiy koruması altına almasını kastetmiştim.
Selam
|
Yukarı dön |
|
|
prangasiz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 11 mart 2010 Gönderilenler: 288
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
neyse ben şu oruçtan bahseden ayetleri bulup
asayım,arapçaya yetkin kişilerde destek olurlarsa iyi
olur..
|
Yukarı dön |
|
|
prangasiz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 11 mart 2010 Gönderilenler: 288
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bakara
(183) Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten
sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı
gibi, size de farz kılındı.
Bakara
(184) oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya
da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka
günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul
doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir
iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi
için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin
için daha hayırlıdır.
Bakara
(185) (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet
rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden
ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde
indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya
ulaşırsa onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu
olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun.
Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı
tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah'ı
yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.
Bakara
(187) oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size
helal kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara
örtüsünüz. Allah (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza
yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de
tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize
yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu
şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından
ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için.
Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte
siz mescitlerde itikafta iken eşlerinize yaklaşmayın.
Bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara
yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar
diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar.
Bakara
(196) Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer
(düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş
olursanız artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu
kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin.
İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur
(da tıraş olmak zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç
tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir.
Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak
isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban
bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman
(olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi
Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah'a
karşı gelmekten sakının ve Allah'ın cezasının çetin
olduğunu bilin.
Nisa
(92) Bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey
değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka. Kim bir mümini
yanlışlıkla öldürürse bir mü'min köleyi azad etmesi ve
bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi gerekir.
(Öldürülen kimse) mü'min olur ve düşmanınız olan bir
topluluktan bulunursa, mü'min bir köle azad etmek
gerekir. Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan
bir topluluktan ise ailesine verilecek bir diyet ve
mü'min bir köle azad etmek gerekir. Bunlara imkan
bulamayanın, Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki
ay ardarda oruç tutması gerekir. Allah hakkıyla bilendir,
hüküm ve hikmet sahibidir.
Maide
(89) Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi
sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi
sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti, ailenize
yedirdiğinizin orta hallisinden on yoksulu doyurmak,
yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim
(bu imkanı) bulamazsa onun keffareti üç gün oruç
tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin
keffareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah size
âyetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz.
Maide
(95) Ey iman edenler! İhramlı iken (karada) av
hayvanı öldürmeyin. Kim (ihramlı iken) onu kasten
öldürürse (kendisine) bir ceza vardır. (Bu ceza),
Kâ'be'ye hediye olarak varmak üzere, öldürdüğünün dengi
olup, içinizden iki âdil kimsenin takdir edeceği bir
kurbanlık hayvan; veya yoksulları yedirmek suretiyle
keffaret; yahut onun dengi oruç tutmaktır. (Bu) yaptığı
işin kötü sonucunu tatması içindir. Allah geçmiştekileri
affetmiştir. Fakat kim bir daha böyle yaparsa, Allah
ondan intikam alır. Allah mutlak güç sahibidir, intikam
sahibidir..
Tevbe
(112) Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler,
hamdedenler, oruç tutanlar, rükû' ve secde edenler,
iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın
koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü'minleri
müjdele.
Ahzab
(35) Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar,
mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkar erkeklerle
itaatkar kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar,
sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden
saygı duyan erkekler, Allah'a derinden saygı duyan
kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar,
oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını
koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı
çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte
onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükafat
hazırlamıştır.
Mücadele
(4) Kim (köle azat etme imkanı) bulamazsa, eşine
dokunmadan önce ardarda iki ay oruç tutmalıdır. Kimin de
buna gücü yetmezse altmış fakiri doyurmalıdır. Bunlar
Allah'a ve Resülüne hakkıyla iman edesiniz diyedir. İşte
bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kafirler için elem dolu bir
azap vardır.
Tahrim
(5) Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha
hayırlı, müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe
eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler
verebilir.
|
Yukarı dön |
|
|
prangasiz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 11 mart 2010 Gönderilenler: 288
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın isimsiz,anladığım kadarıyla arapçaya
vakıfsınız..şimdi dilimize oruç olarak geçmiş olan bu
kelimenin kurandaki kökü eki vs'si nedir?nerelerde
kullanılmıştır..yukarıdaki ayetler dışında da bu kelime
kuranda kullanılmış mıdır?..buyrunuz..
|
Yukarı dön |
|
|
prangasiz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 11 mart 2010 Gönderilenler: 288
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
bir yorum;
ORUCUN İNSANI TAKVÂYA ULAŞTIRMASI Kur’ân'ın öngördüğü
oruç, sabrı ve tefekkürü celbeder. Zira tefekkürün en
büyük engeli, tokluk ve konuşmaktır. İnsan tok iken ve
konuşurken düşünemez. Sabır ve tefekkür, dinin iyi
anlaşılmasını ve yaşanmasını temin eder. Oruç sayesinde
gelişen sabır ve kararlılık, hayatın her alanında başarı
getirir. Oruç, oruç tutan varlıklı insanların, yoksullar
ile halleşmesini, açlığı ve açları çok daha iyi
anlamasını sağlar. Böylece, Allah'ın lütfu olan
servetinde yoksulun hakkı olduğunu idrak ederek malından
ihtiyaç sahiplerine vermek sûretiyle Allah'a karşı
borcunu öder. Ayrıca bu, toplumsal patlamaya da engel
olur. Büyük dertlere sebebiyet veren aşırılıklar ve
taşkınlıklar, çoğu kez mideye bağlı isteklerden ve cinsel
arzulardan kaynaklanır. İşte sabır, bilinç ve tefekkür
kaynağı olan oruç tüm bu olumsuzlukları firenler. Oruç,
dıştan görülmemesi nedeniyle riya karışmayan, samimiyetle
yapılan bir görev olduğundan etkisi diğer görevlerden
daha fazladır. Oruç tutan toplumlarda merhamet, şefkat
muhabbet ve muavenet hisleri gelişip yerleşir, bunun
neticesi olarak da toplum huzurlu, müreffeh, mutlu ve
güvenli olur. Ancak böyle olan oruç insanı muttaki yapar
ve cennete girmeye vesile olur.
Hakkı Yılmazın Oruç hakkında getirdiği bu savunmanın
gerçekle uzak yakın alakası yoktur.BANA GÖRE..
İnsan tok iken düşünebilir oysa açken sadece karnını
doyurma peşindedir ve aç kurt fırını deler demiş
akiller..
sabır konusuna falan değinmiş..yani şu yukarıda yazanlar
geleneksel basma kalıp boş sözlerden başka bir şey
değildir..bunlar açlıkla neyi kastediyorlar?
açlığın sabrına gelene kadar sırada daha neler var
hocam..ama sizde görüyorum ki,basma kalıp yazmışsınız..
tefekkürün tek engeli vardır o da kölelik..işe kölelik
çoluğa çocuğa kölelik,parasızlığa kölelik..yani genel
anlamda kendini özgür hissedebileceği imkanın yoksunu
olmak..
genel olarak insanların günlerinin yarısı başkalarına iş
yapmakla geçer ve bu süre içerisinde kişi düşünemez,zaman
bulamaz,takat bulamaz,uyku bırakmaz..sabahın köründe işe
giden adam,işi ağır yada hafif pek fark etmez,uykuya
yenilir..şimdi düşünmenin önündeki en beter yaygın
engel,çok çalışma erdemlerinin palavrasıdır..burada bu
sistem artık yaygın hale gelmiş..insan düşünmekten aciz
kalıyor ve her nasılsa bir mucize,oruçla bu kaybettiği
yetisine kavuşacak?inanılacak değil bu..yok sabırmış yok
ematiymiş yok maneviyat hislerinin güçlenmesiymiş..
hele şu merhamet hislerinin kuvvetlenmesi vs denmiş..evet
oruç. yiyene dayağı atarken daha az bir kuvvetle vurmak
sanırım yada adamı gözleriyle dövmektir merhamet..hani
uzaylı olsak tamam yeriz..
|
Yukarı dön |
|
|
|
|