Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Sondan başlayayım. Öncelikle son yargınıza katılmıyorum. Zamanın hiçbir yer ve devrinde geçerliliği olmamalıydı. Lakin, kurtların önüne adeta terk edilmiş bir sürünün ne yapabilirliği sonucundan hareketle, ortaya çıkan manzara normal olarak görülmüş. Evet, koyunların elinden ne gelir? Fecaati normal ve gereklilik olarak görmek: elbette kötülüğün, cehaletin ve zulmü destekler kafaların tarafından olmayı gerektirmez. Bunun iki açıklaması olmalı. İlki, cehalet. İkincisi dalalet. Cehalet, bildirerek otradan kalkar belki ama dalalet! ki buraya koymak istediğim kelime bu değildi, ancak hatrıma gelmedi ama kelimenin karşılığı şu: isteyerek zulüm.
Saffet bey elbette kötü niyetli değil. Ancak, hiçbir ilerleme adına, bireylerden teki bile dışta bırakılamaz ve yararlanma hakları ellerinden alınamaz. Sizin öne sürdüğünüz görüşün adı, geçici köleliktir.
Dünyaya tek sefer gelmek...
Önünde cennetlere yarıştıran bir elçi bulunmadıkça ve tek bir ihbarıyla hayır sahiplerinin, çoluk çoçuğun ve masumların toptan silinmesine, engel olmak adına yapılanın adı, fedakârlıktır. Kölelik ve türevleri değildir. Bireylerden istenenin, yüzde birine dahil olmak istemeyen ve bunun mücadelesini (!) verenler, sadece harcadıkları emeklerin karşılıklığını aldıklarını beyan ederler. Evet, bir doktorla, bir berberin, yer tutmak için sarf ettikleri emek aynı değilidir ama toplumun tek sınıftan oluşamayacağı ve unsurun, bir meta değil, insan olduğu noktası unutulmaktadır. Bunun nedenini hemen üstte vermiştim. Tek kelime ile cehalet. Hacı Oruç ve oruçlar, bu kaosun getirdiği kurbanlardır, bunun adı kurban edilmektir.
Kurtları izin veren ve hatta destekleyen geleneğe bakıldığında, iki muhatap karşımızda seçik halde görünür. Sırasıyla, farkında zalimler ve diğerleri. Zalimler ufak çoğunluk ancak baskı araçlarına sahip olsa bile onlar anılmaya layık değillerdir. Diğerleri olarak ayırdığımız çoğunluk, gerçekte yıldıracak gerçek güce sahiplerken, işte cehalete sarıldıkları için (tüm iyi niyetlerine rağmen) yanılmaktadırlar. Zalimleri anmadık çünkü onlarda diğerleri gibi kullardır. Ama birinin gözünde kulun kulları, diğerinin gözünde yaradanın kulları. Kul yerine Tanrılığı kendine yakıştıran azınlığın, sözde ilerleme, gelişme vaazları kendi keselerini şişirme sürecinin kesintiye uğramaması içindir. Sistemin öyleliğine rağmen, mecburen o araçları kullanmak zorunda kalarak yükselenlerin önünde yine iki seçenek var. Ya kaosun sonlanması için bu kazançlarından feda edecekler veya kazançlarını meşru göreceklerdir. Hali hazırda adına yeşil sermaye denen gurup içinde vicdanen rahatsız olupta bir çıkar yol bulmayanların sığınağı, sözde İslamdır. Sözdeyi özde sanan ama vicdanın uyarılarını onunla susturan.
Gelişme, ilerleme adına kullar üzerine, hor yaşam reva görülemez.
Kaynaklar nelerdir? Samimilerin farkına vardırılması. Çoğunluğu gütmek yerine onlara sahip çıkılması. Elbette her iki çözümde bilenlerin ellerindedir. Hemen üstte adı anılan yazarların ortaya koyduklarına kolayca karşı gelinir ama esas olan nedir'i konuşmak gerek.
"..Gelişme, ilerleme adına kullar üzerine, hor yaşam reva görülemez..."
bunu nasıl yok edeceksiniz?sabancının,koçun servetini elinden alıp halka mı dahatacaksın?zenginler güçlü bir ekonomi için gerekli değil mi?zenginlik kötü birşey mi?elindekini dahıtır veya elindeki alınır herkesle eşitlenirsen artık kim zengin olmak için uğraşır?zaten dahıtılacak ne gereği var demezmi?bırak başkası çalışsın ben yiyeyim demezmi toplum?nasıl bir ekonomi anlayışınız var?hatta var mı?demogojilerden uzak laf cambazlıklarından uzak fakir edebiyatından uzak hangi gerçekler üzerine kurulmuş bir ekonomi yaklaşımınız var?fakirlik ve zenginlik her sistemin parçasıdır.ALLAH ın iki ayetidir.sabrı ve şükrü temsil eder.zengin karun gibi ise zalimdir.zengin fakiri görmüyor şaşa ve ihtişamı seçiyorsa zalimdir.adil bir ülkede o mal artık onun değildir.adil bir yerde zulme yer yokdur.zengin biri fakiri gözetiyor,yolda kalmışı gözetiyor yetimi gözetiyor malını zekat ile temizliyorsa onun zenginliğine kimse göz dikemez.göz dikenin gözünü çıkarmakda adil bir ülkede şarttır.zengininde ALLAH ın bahşeddiği zenginliğin bazı güzelliklerini yaşamayada hakkı vardır.sana ne bana ne?
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
Kıyametin kopmaması için de hamudu ile götürdüğün devenin kulağını kesip peşindekilere atacaksın ki (götürene göre zekatını vereceksin ki gözü kalmasın) onu kemirmekle oyalansınlar ve hep kulak kapmaya çabalasınlar. Çünkü deveyi götüren ya çok güçlüdür de malı kapmıştır, ya da hile ve desiselerle malı götürmüştür. Atı alan (malı götüren köşeyi dönüp) Üsküdar'a karşı kıyıya geçmiştir bile.
Bu götürme işini bir sisteme bağlarsanız, (aynen kumarda uygun bir zar atıp emek sarf etmeden 'beleşten' parayı götürmek ve hep kazanmak için hileli zar kullanmak veya ilk el kaybettiğinizde iki misli, üç misli, dört misli sonunda bir kere uygun zarı atıp kazanmak gibi, üç beş bahşiş verip-kumarbaza göre zekatını verip) ooh! Gel gel keyfim gel, işte o zaman içkiyi içip de şen şakrak olmak gibi, pür neşe. Bu düzen Allah'ın değil, ilahların düzenidir.
Bir de Allah'ın düzeni vardır.Bu düzenin yasası Kur'an'da. Ve der ki: Sizlerden bazılarınızı RIZIK bakımından varlıklı kıldık ki (hepinizi fabrikatör yapmadık, yapsaydık ne olurdu bir düşünün) konulan ölçünün üzerinde sahip olduklarınızı o ölçüye gelene kadar İNFAK edin. Bu sizin zekatınız, temizlenme aracınız; bu size temizlenmeniz için bir lütuf ve fırsattır.Böyle yaparsanız cennete gidersiniz.Bu fazlalık sizin kendi kendinizi deneyip, kendi yaptıklarınıza kendinizin şahit olması içindir.Bu vermeniz de rızık bakımından eşit oluncaya kadardır. Çünkü mülk Allah'ındır.Kumardan kazandığınız kolay para gibi görüp, içki içenlerin neşelendiği gibi neşelenmeniz, vur patlasın çal oynasın diye değildir. Ya kurallara uyar ya da çiftlik sahiplerinin durumuna düşürür,ya da ahırette hesap verirsiniz. Kural kesin. fesat çıkarmayın, allah ile aldatmayın.
Yok makroekonomi, yok belli seviye falan gelmek (kimin seviyesi).Yani şu an 39 olan dolar milyarderleri 100'e çıksın da o zamana kadar sömürelim, nemalanalım, gerisini sonra düşünürüz terâneleri. Bu Allah'a itirazdır, kendi düzeninin hükmünü hakim kılmaktır. Bir kere de olsa Allah'ın 'kurun-salat'ı ikâme edin' dediği şu kollektivist sistemi kursanıza. Olmaz; mülk şehveti ve kibir,Alah olmaya özen, burnu havalarda olma, rüku'dan imtina etme ihtirası, şehvetler, ten zevklerinin esiridir çünkü,Allah'a rağmen. Kendini ve mülkü Allah'tan çok sevmek de bu olsa gerek.
Sahi, İNFAK nedir.
İsa'nın, havarilere katılmak isteyen zengine ne dediğini hatırlıyor musunuz? Acaba İsa adil değil miydi?... Zalim mi idi?...Zenginin malına göz mü dikmişti?....
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar.
hz nebinin getirdiği kuran ne zaman tehlikeli olur biliyormusunuz. r. ihsan eliaçık gibi lerin tevsirleri sayesinde. yoksa. eski gibi uyutulmuş uyuşturulmuş. bir kuran anlayışı hiç bir tehdit unsuru değildir.
günde. beş kere yatıp kalkan akşama kadar aç kalan insanlığa hiç bir fayda sağlamaz. yada elinde. taş şeytan taşlayan. bir taş yapıtın etrafında. 7 tur atan . insanlığa hiç bir fayda sağlamaz. ve bu yaptıklarından dolayıda. mülk hırsı güdenlerin. allahın arzını parselleyenlerin. dünya nimetini tekellerine geçirenlerin asla hasımı olamaz. kendine faydası yoktur millete nasıl olsun.
ama kim kendini durup dururken bazılarına hasım yapar. r. ihsan gibiler. yılmaz gibiler. ebu zerler. bunlar. her zaman nebi yolundadır. her defasında. taşlanır. horlanır. bilgisizlikle suçlanır. denge bozuculardır. hiç bir şey getiremeyenlerdir. ancak fitnecidirler. yada akılsız. dır lar. ne ekonomi ne iktisat bilirler.
cari açık nedir bilmezler. ülkeler arası. kurdan bi haberdirler. yıllık faizleri hesaplayacak kapasiteleri yoktur.
nedeni de şudur. onların okuduğu anladığı kuranda. bunların hiç biri yoktur. yer azr allahındır. her şeyden vermiştir. bu eşitliği allah bir ölçü ile yaratmıştır. her ferdin rıskı vardır. kimse. bu nimetler üzerinden başka insanlara zülüm yapamaz.
Çünkü Firavun o yerde baş kaldırmış ve ahalisini fırka fırka edip arkasına takmıştı, onlardan bir taifeyi ezmek istiyor, oğullarını boğazlatıyor ve kadınlarını hayata atıyordu o cidden müfsidlerden idi..
kapitalızm ve sömürü düzeni. işte budur. milletleri ayırıp. sınırları çızerek. insanları ayrı guruplar. haline getirmiştir. ve devlet toprahı kutsallaşmış. ama kutsallaşmış. olan bu topraklar. bir tarafdan da. dokunulmazlık kazanmıştır. hiç bir fert. bu toprağı istediği gibi kullanamaz. o topraklar. kenarda. durur. milletin ortak malıdır. ama. kullanıma açık değildir. ancak. kullanımı. ver parayı şeklinde dedir. bazı zenginler. bu topraklarda. tasarruf sahibidir. nedeni. ise. kutsallaşmış. topraklarda. o millete iş aş sahası açacaktır. ve devlete vergi verecektir. ki devlet devamını sağlasın. ve diğer devletlerle kafa tutması kolaylaşsın. ve diğer devletlerde. hayatını diğer devletlerin. var oluşu ile sahlasın.
kutsal devlet toprakları içersine sıkıştırılmış insanlar sınırlandırılmış. eli kolu bağlanmış insanlar. ne dağını ne ovasını ne de. suyunu kullanamayan ancak kutsal olan bu topraklar. ileri seviyede. zengin olmuş. kitleleri yönetibilen. rıskın konturolunu eline geçirmiş. kişilerin elindedir. bu kişiler. allahın arzında. rıskı ancak çalışma sayesinde. kazanıma sunarlar. insanlar. devlet konturolu altında. allahın arzınıda. allahlık yaparlar....
ve onlar dini yalanlayanlar. ne miskini kerimleştirir. ne fakiri doyurur. nede. onlar kim bilirmisin onlar kendilerini salat ediyoruz sananlar. aslın insanlığın en büyük düşmanıdır onlar. kamuya salat edenler. ancak bir getiri sayesinde salat ederler. bu getirileri. mal mülkünü çoğaltmak yada. gelir dengesinde. uçurumlar sağlamak. köle imal etmektir.
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Problemin çözümü, genel olarak dinler değillerdir.
İslam'ın getireceği çözüm kabul edilse bile yeterli
değildir. Zekâtın, dayatma ile işler hale gelmesi mümkün
olmadığına göre, Allah'ın dini- sistemin dini ayrımına
gerekte zaten yoktur. Sorun sistemin sorunudur: insan
sorunudur. Sorun, insanın, diğerleri gözünde yani
birbirlerinin gözünde ne olduğudur. Halk, erk ve aydınlar
nazarında insan olarak anılıncaya kadar veya görenlerin,
horlananları uyandırma projelerine ellerini atana kadar,
bu dere böyle akar gider. İ. Eliaçık ve diğerlerinin bu
uyandırma projesini, şöyle ya da böyle üstlendiklerini
düşünüyorum ve eğer aydın geçinenlerden de aynı kapıya
çıkar söylemler gelirse ne güzel. Yanlış ya da doğru.
Yanlışlamak zor değil ancak biz nedir'i konuşmaya
başlayamadık bile. Ama diğerleri, işte bir şekilde
aksiyon sergilemeye başladılar. Doğru mu? Evet, bence
yapılan doğru. Peki söylem fecaat mi? Evet, çıkış noktası
fecaat lakin halkın insan değil artık bir hayvan olarak
görülmesi ve o muameleye tabi edilmesi daha fecaattir. Bu
açıdan, yüreği olan veya daha iyisini yapabileceğini
iddia eden, çıksın ortaya. Yok, çıkılmıyorsa, o zaman
yapılan söylemin amacına odaklanarak, adına fecaat
denenin aslına döndürülmesi ve bunu yaparken, başlatılmış
olan hareketin sekteye uğratılmamasına önem gösterilmesi
gereklidir. Elbette bir insanın şu ve bu nedenle,
emeklerinin sömürülmesini hoş göremeyiz. Zengin ve yoksul
ayrımı her zaman vardı ve olmaya devam edecek ama
sömürünün zorunlu devamlılığını kim dedi veya kim
emretti? Açıkça zengin anarşisi hüküm sürmektedir. Aydın
denen gevezeler her konuda sakallı söylemleri dillerinden
düşürmeseler de iş, mali dengeye geldiğinde susuyorlar.
Kralın vezirleri.
hani merak ediverdim:sizler iki eviniz var da birini evi olmayan bir fakiremi verdiniz?arabanız vardıda bakdınız arabası olmayan fakirler gördünüz ben buna nasıl binerim diye kahrettinizde sattınız parasınıda fakir gördüğünüz kimselerle eşit olarak mı paylaştınız?
hani yine merakdan soruyorum:aldığınız maaşı,yada herangi gelirinizi düzenli olarak fakirlerle eşit olarak paylaşırmısınız?arsanız,tarlanız vardıda bir göçebe gördünüz dur artık göçme tarlamın yarısı senin mi dediniz?bir ayakkabısı yırtık gördünüz iki ayakkabından birini ona mı verdiniz?elinde var olan herşeyin yarısını sürekli dahıtırmısınız?dahaıtabilirmisiniz?
yada bunların hiçbirini yapamayıpda laf olsun torba dolsun diyemi bunca şeyi yazarsınız?edebiyat dışında ekonomiden anlayışınız nedir?
" ....günde. beş kere yatıp kalkan akşama kadar aç kalan insanlığa hiç bir fayda sağlamaz. yada elinde. taş şeytan taşlayan. bir taş yapıtın etrafında. 7 tur atan . insanlığa hiç bir fayda sağlamaz....."
birde geçin şu cahilce ahmakca boş lafları artık.büyüyün biraz.kıllanmak ile akıllanmak arasındaki farkı anlayın.
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
Aptal......Ne demek ayetler......., ne demek Kur'an.....infak......, filan.....,falan..... Neyine yarıyor idealist olmak..... İslam..... Var mı bir avantan.
Bak neler söyleniyor. Biraz etrafını dinle......
......''İslam'ın getireceği çözüm kabul edilse bile yeterli değil''.....
Galip!.... Kafanı çalıştır..... Adamları tatmin etmiyor....... kesmiyor adamları Allah'ın getirdikleri...... Sen hangi devirde yaşıyorsun?
Allah....., Peygamber....., Kur'an......
İnfak....., Eşitlik....., Kollektivizm..... Fransız ihtilâli mi bu iş; zaten zamanımıza, ekonomiye Fransız'sın sen Galip.......
Bu güne bak, bu güne......
Zıpırlık yapıp durma Galip.......
''.........iki evin var da birini evi olmayan bir fakire mi verdin....., ........., .........., elinde olan var olan herşeyin yarısını sürekli dağıtır mısın, dağıtabilir misin?.......''. (Utandı her halde ki her devrin en büyük silahı olanı ''Karını da bölüşür müsün?'' diyemedi.). Tut parayı yarın ne olur belli olmaz, gemisini kurtaran kaptan.
Be Galip....''laf olsun torba dolsun' diye bunca şeyi yazıyorsun; değil mi?...... Sen garip bir Galip'sin,.....ekonomiden ne anlarsın...Allah' tan kopya çekiyorsun ......
Bak Galip....Kopyayı filan bırak.... Eskidi onlar, eskidi...At çöpe..
Bak çocuk....Yeni ilahlar vaaar. Yepyeni ekonomiler vaaar. Aklını başına topla. Yenile kendini....
Dar geliyor işte mülk şehvetine, dar!....
Hâlâ anlayamadın mı?....İnsanoğlu bir tuhaftır her bir sözü kaldırmaz; eşşek dersin kızar da semer vursan aldırmaz. Yolunu bileceksin yolunu. Enayi Galip......
"(Utandı her halde ki her devrin en büyük silahı olanı ''Karını da bölüşür müsün?'' diyemedi.)"
arkadaş.ukalalığa gerek yok.kastedilmeyen şeyleri gönlünden geçiripde yazıya dökmek işinse;çok kötü ve çirkin bir işin var.
açık ve net soruyorum:hayatında sahip olduğun hangi malı-mülkü vs...yi eşit ve homojen iki parçaya böldünde bir fakirle bölüşdün?hayatında sahibi olduğun neyi eşit ve homojen parçalara böldünde,ihtiyaç sahiplerini çağardın ve buyrun dedin.ikram ettin.?
bunları yaptın damı eşitliği savunuyorsun?yoksa ben yapmam ama savunurum mu diyorsun?
kapitalist düzeni savunmam ve savunmuyorumda.kölelik düzeninin adı değişmiş kapitalizm olmuşdur.hatta daha kölelik düzeni bile kapitalizmden bin kat daha iyidir.bunlar farklı şeyler.
eşitlik farklı şey.zulmü bir başka zulümlemi defetmek gerekiyor?
sen bu devletten maaş alıyormusun?aldın mı?eğer aldıysan gönül rahatlıyla yedin mi?
ben bu devletten maaş almayı zillet kabul ettiğim için hiç maaş almadım.devletede hiç çalışmadım.ALLAH ın izniylede çalışmam.peki sen veya siz?
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
......''İslam'ın getireceği çözüm kabul edilse bile yeterli değil''.....
Evet, benden alıntıladığın bu ve yazımın diğer kısımlarına baktım, tamamı alıntılasa da çıkacak olan bu. Sorunumuz şu: biz, olay, kişi, nesne ve söz'e genellikle parçacı yaklaşıyoruz. Parçadan tüme veya tümden parçaya inişimiz bile söz konusu değil. Öyle olsaydı bir şekilde doğruları yakalardık ama biz hep parçacıyız. Başkasının aracına kendi aracım diye binmiştim. İşte parçacılık. Yanlış anlamalar, parçacılık. Bu böyle uzar gider. Kişi ve sözleri değerlerirken yine aynı yöntem üzerindeyiz hep. Parça yerine, külli olarak görmek işimize ya gelmez, ya akıl etmeyiz veya bütünlüğe bakmayı bilmeyiz.
Kusur elbette parçayı hepten algılayanın değil. Bunun diğer nedeni, ötekinin açık ifadeden yoksun olmasıyla ilişkili olsa gerek.
......''İslam'ın getireceği çözüm kabul edilse bile yeterli değil''.....
Şu cümleye bakıldığında önde ve sonda olan noktalar, kişilerin anlayışları ölçüsünde diledikleri yere çekilirler. Kusur bizim. Affola. Ama fikir: İslam'ın yetersizliği değil, gerçek İslam'a tabi olanların sayıca eksik oluşları üzerineydi. Arı duru olarak önlerine koysanız ve eğer onlar tümden (iman edenler) kabullenseler bile, kabullenenlerin yeter sayısı önemlidir. Bu nedenle sorun, dini ve sistem sorunu değil, sosyal toplum bilincinin tüme yerleştirilme sorunudur. İman edenlerin, bu sorunu din bazında çözüme kavuşturma çabaları yanlış değil ama eksiktir. Madem vicdan var ve madem akıl var, o zaman külli bir çözüm aranmalıydı. Tarafların getirdiği ayrılıklar ortada. Ama tümünü birler şekilde, bir çatı altında toplama çabası, elbette salt din eliyle getirilmeye çalışan neticeden daha üstün, kullanışlı,gerçekçi ve kucaklayıcı olacaktır. Burada üzerine iş düşenler elbette bizden ötekiler değildir. Bizde buna dahiliz. Aydın denen kesime, hak ettikleri eleştirileri ulaştırmak, meclise yasa önerilerinin sunulmasını sağlamak, düşünce üreten dernek, meclis ve benzelerinin uyarılması veya kuruluşuna gitmek, güç birliğiyle esas fikrin temellerini atacak kitaplar, dergiler üretmek vb. Parçaları tüme vardırmak için, her parçanın sorununu anlama, bilmek ve çözüm aramak, nihayetinde tümün bir yerde toplanacağı ve elbet tüm adına diğerlerinin fedakarlıklarının kaçınılmaz olduğu anlatılacak. Benim şimdilik aklıma gelenler bunlar. Saygılarımla.
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar.
allah ekonomi bilmez. din ile ekonomi ayrı şeylerdir. insanlar. bu eko düzeni. kendi imkanları ile çözer. bilim ilim ve fikir adamlarının işidir. demek. allaha en büyük iftira ve düşmanlıkdır. müşrikliğin en belirgin halidir.
evet her insan gibi bizlerde. kuranı gerçek tanıdıkmı. aynı hz nebinin. zihninde. oluşan sorulara muhatabız. ama !!!.
ve allah: (kella) hayır. düşündüğün gibi değil. sen madalyonun ön yüzünü görüyorsun. bir de tersi var diyor.
birisi çıkmış. efendim senin iki evin olsa birini verirmisin. iki ayakkabın olsa birini verirmisin. yok maaşının yarısını fakirlere dağıtırmısın. gibi. garip garip sorular. soruyor.
biz diyoruzki. her fert. eşit haklara eşit yaşam koşullarına hasip olsun. dünyanın nimetlerini alırken bazı engellerden kurtulsun. evine barkına getireceği şeylerin kazanımı onu elde. etmesi. onun ile geçiminde. bazılarına mahkum kalmasın. allahın yerdeki nimetlerini. aracı ile değilde. direk alsın. adam çıkmış yine aracıdan bağsediyor. ben neden iki evimi iki arabamı iki ayakkabımı vereyim. o zaman benim o mülk. gaspedicilerden ne farkım olur. ya anlamıyorlar. yada laf olsun diye yazıyorlar.
onlar birilerinin kurduğu düzeni allah kurdu sanıyor. allahın kurduğu da hiç sınır. hat ırk reng. akıl üstünlüğü varmı neden bile bile hakkı batıla karıştırıyorlar.
allahın dağıtmasına örnek : bir yağmur bulutu. türkiye sınırı. bulgaristan sınırı tanıyormu. bu diyarda çok zengin var bunlara biraz fazla yağmur. yağsın. yada bu diyarın insanları fakir. bunlara az yağsın diyormu.
yada yerin nimetlerini. sen arapsın. sen russun. sana yerin nimetinden. petrol veriyorum. ağada sınırın. sana doğal gaz veriyorum. ağada sınırın. petrol çıkan yerlerin sınırını çiz. sakın başka milletler. girip petrol çıkarmasın. bu sınırları allah mı koydu..
yada dünyanın ekvator kuşağının. 30 ile 60 derece. enlemleri çöl bölgesi. diğer yerleri. verimli arazı. verimli toğrakları olanlar. sizler. sınırınızı çizin. sen türkiye ol. sen bugaristan ol. sen ermenistan ol diye allah mı. dedi.
öyle ise. allaha iftira atandan dağa zalim kim olabilir.
ve sonra allah. nahl. 71 de. allah kiminizi kiminizden rısk bakımından üstün kılmıştır. üstün kılınanlar. diğerlerine vererek eşitlesin. ayetini çekip çevirerek. efendim. allah sabancıyı zengin yapmış elden birşey. gelmez. diye saçma sapan yorumlamak olmaz.
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma