Yazanlarda |
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Biz onların dünya hayatında maişetlerini aralarında taksim ettik. Onların bir kısmının derecelerini, diğerlerinin üzerine yükselttik. Onların bir kısmı diğerlerini emrinde çalıştırsın diye. Ve senin Rabbinin rahmeti, onların topladığı şeylerden daha hayırlıdır. Zuhruf 32.
Fedek hurmalığı, türkçe olarak: devletindir. Devletin gücü karşısında boyun eğenler, Elçi Muhammed ve onun taraftarlarının meydana getirdiği güce yenilmişlerdir. Devlet, oranın işletilmesinden doğan değeri, kendi devamlılığı ve diğerlerinin kalkınması için harcar. Elçi, Allahtan aldığı güçle, sistemi devam ettirmiştir. Bu bir örnektir. Sahabi Ömer, devlet anlayışını net olarak idrak etmiştir. Ve davranışı yanlış değildir. Elçi, fedeğin tekele geçmesini dilememiştir. Fedek, sadece bir örnektir, diğerlerinin anlaşılması üzerine.
Sistemin rayına girmemesinden dolayı, mevcut yoksunluğu gidermek adına, fedekten gelenin bir kısmı yoksunlara ulaştırılır. Bu sosyal devletin gereğidir ama devlet o araziyi gidipte her hangi birine bağışlamaz. Çok çalışan ve mülkünü geliştiren adamın da gidip elinden onu almaz ancak mülkünün gelişmesinde rol alan emekçilerin haklarının hak sahiplerine ulaştırılmasını sağlar. O kazançtan vergisini alır ve kalkınma için kullanır. Mülk edinme aracının temeli olan insan faktörünün de zayıf bırakılmasına müsade etmez. Dini, bir baskı aracı olarak görmeyen kişi için, tarafsız sendikalar bir müeyyide sebebidir. Devlet, iman eden ya da etmeyenlerin kalplerine bakma zorunluluğu taşımadığı gibi, bakma ehliyeti de, tüm gücüne rağmen elinde yoktur. Akil ve net yasalar koyarak, sosyal devletin gereğini yerine getirmiş olur.
Üretim araçlarına sahip olmayan ancak o araçları kullanarak, ortaya çıkan değerin çok yüklü bir kısmını araç sahibine hasretmek sadece körlüktür. Değerin salt tek elde toplanması, değerin ortaya çıkış sürecine ortaklık edenleri: korumak, kollamak değil aksine sömürmek ve haklarını vermemektir. Allahın kınadığı budur.
Üretim araçlarının sahipliği: zeka, miras, emek veya sömürüdür. Ülkemizde bu sahiplik, sömürünün getirdiği zenginlik ve bıraktığı mirastır. Emeğin çok az yeri vardır. Rızkı bol verilenler, salt üretim aracının sahipliği dolayısıyla diğerlerini, evlenmekten, geçim edebilmeden, ev ve araç sahipliğinden, daha doğrusu yoksunlukla terbiye eder vaziyete getirdikleri sürece ve yasaları dayanak olarak kabullendikçe, hem o yasaların işlediği devlet anlayışı, hem onlar zalimlerden başkaları değillerdir. Üstünlük salt zenginlik değildir. Zeka başlı başına bir üstünlüktür. İzleyen, gözleyen ve neticeleri kestiren kişinin zenginliğe ulaşması yanlış değildir ve onun zıttı kişilerinde tersine ulaşacakları elbette kuvvetli ihtimaldir. Üstün olan, kazanç elde etmesine sebep olanlara ve emeklerine, insani bir değerle teşekkür etmek zorundadır. Emeğin karşılığını insanlığa sığar derecede alan kişi, elbette gördüğü işin getirisiyle, imkan sahibi olacak ve kimi yerde kazancını dilerse tutacak, dilerse artanıyla diğerlerine el atacaktır. Araca sahip olan, devlete vergisini ödemiş, çalışanına hakkını tam olarak vermiş olduğu halde geride yığınla altına ulaşmışsa, onları ya yeni ve ek üretim araçlarına çevirecek ya da dilerse yoksunlara verecek. Yani zenginlikte bir tepe noktası belirlenecek. Bu kural önemlidir. Bu olmadığında şimdi olduğu gibi bir zenginlik ve sömürü yarışı alır başını gider.
Üretim araç sahiplerinin, kazançlarının tümünü, diğerlerine eşit olarak vermesi demek, bir zaman sonra çalıştıracak kimseyi bulamamak demektir. İlke bellidir. Kimi kimine iş yaptıracak.
Demokrasiler, her halkın oyuyla işler. Halk kafası çalışmazlardan müteşekkil ise, başlarına gelecek olanlarda aynısıdır. Halk zeki olursa, başa geçenlerde zeki olurlar. İşlerin her durumda yolunda gitmesi için, gerçekte demokrasi şart değildir. Şart olan akil yönetimdir. Akil tek, aptal çoğunluğa yeğdir. Demokrasinin vazgeçilmezliği göz önüne alındığında, toplumu doğru yönde eğitecek ve o yönde tutacak aydınlara iş düşmektedir.
Memleketimi değerlendirdiğimde, durum fecaattir. Yüksek bina dikme yarışı hızla devam etmektedir ama o binaların altında çoğunluğun emekleri, umutları yok edilmektedir. Sünepe ve ahmak din adamları ayrı afyon, zengin kafa yapısının topluma enjekte edildiği araçlar ayrı afyon, kafa tasçılar, bölücüler ayrı afyondur ve en beteride din üzerinden siyaset yapan, yaptıran ve ondan nemalanan din adamı veya değil, tümü afyondurlar. Toplumun çoğunluğu yoksunlardan yani kıvrananlardan meydana gelirken, aydın sıfatıyla eğiticiler ve öğreticiler, gerçek yerine: büyüme ve onun getirdiği değerlerden bahsederler. Çünkü onların çoğunluğu, içinde bulundukları sistemden ya memnundurlar veya farkında değillerdir.
Adalet ve insaf adına eğer bir çift söz söylenecekse, o söylevin bir kıymeti olmalıdır. Kıymet: toplumu oluşturan hücrelerin aynı potada buluşmasını sağlayabilmektir. Zenginler domuz, fakirler Ebu Zer, yaşasın İslam, kahrolsun şu izm bu izmlerle yola çıkarsanız, sizde fesadın içine sözde ıslahla dalmış olursunuz.
Din, her bireyin ilgi alanında olmadığı gibi olmak zorunda da değildir. İnsanların müslüman olup olmamaları kimseyi bağlamaz ve kimse o nedenle yargılanamaz dışlanamaz. Ama insana, insanca davranmayanları her vicdan yargılar. Bu kadar içiçe girmiş bu düğüme bir düğüm atmak yerine, düğümü çözmek akil işi olsa gerek. Çözüm, akli vicdani ve insan odaklı yasalara vücut vermek, katkıda bulunmak ve sosyal devlet denen yapıyı ortaya çıkarmaktır. Aklımın erdiği budur.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Özümsemek gerekiyor. Kur'an'ı tarihten sahifeler olarak değil, Allah'ın kelâmı olduğunu bilerek okumak gerekiyor. Ve Allah'ın 'adet ve sünnetinde' bir değişiklik olmadığını ve olmayacağını bilmek gerekiyor. Allah'ın nabza göre şerbet vermediğini bilmek gerekiyor.Allah'ın doğru, dosdoğru olduğunu anlamak gerekiyor. Safsatacılara değil Allah'a uymak gerekiyor. Kur'an'ın her sahifesinin buram-buram itidal, kıst, eşitlik, infak koktuğunu koklamak, görmek, kalben hissetmek, duymak gerekiyor; bütün ayetlerini alt-üst edin, liberal-kapitalizmi öven bir tek ayet dahi içermediğini bilmek gerekiyor. Bunun için de gören gözlere, işiten kulaklara, zifirle kaplanmamış bir kalbe sahip olmak gerekiyor. Anlarsın. Birazcık da Zuhruf-32.ayeti kurcalayalım.
33. ayette ne denmiş? ''Hadi Rahman'ı (ama herkese Rahmanı) inkar ettiniz; kabul edelim. Ama sizler, ey allahı para olmuş sizler; bütün insanlığı kafir yaparsınız. Eğer böyle yapmayacağınızı, yani insanların bir kısımcağızını da olsa insan görüp, bazı hakları olduğunu kabul edebilseydiniz dahi'' diyerek ödün vermesine rağmen, bunların buna dahi razı olmayacağını bildiğinden, insanlığın bütününe hükmetmeye çalışacağını, bunların ne zalimler olduğunu biliyorum demiş. Allah malını biliyor, tanıyor. Kendi imalatı.Şimdi ne mal olduğunu bildiği bu zalimlere kalkıp da 32. ayette ''zengin ettiklerim, zengin olmayanlara istediğinizi yapın'' mı demiştir. Yani Nahl-71. ayetle çelişkiye mi düşmüştür; zenginliğinizi artırın, zenginliğinizi muhafaza etmek için ve hatta daha da zengin olmak için bu insanları kullanın mı demiştir?
Her tarafından ''salat-salavat'' fışkıran, ''infak edin'' diye sahifeler harcayan bir Kur'an'dan bu düşünce mi çıkar? Ama siz çıkartırsınız. Hatta ''yaşayın zenginler kominizmi'' diye tezahürat dahi çıkartabilirsiniz.
Ne çıkar biliyor mu sunuz? 31.ayetteki gibi ''zenginliğe bürünmüş 'Mekke va Taif' gibi zengin mi zengin iki şehrin, zengin mi zengin insanları varken ''çulsuz, çöpsüz'' biri mi ''peygamber olur diye Allah'a kafa tutan ''tağut''lar çıkar. Ve 32. ayette Allah patlar:Allah'ın rahmetini siz mi dağıtıyorsunuz!?.
Anlarlar ama anlamazlıktan gelirler; bilirler ama bilmezden gelirler. Ve bunlar bizlere derler ki:
.....islamın getireceği çözüm kabul edilse bile yeterli değil.....
Neden biliyor musunuz? Kendilerinden dinleyelim:
......''Araca sahip olan, devlete vergisini ödemiş, çalışanına hakkını tam
olarak vermiş olduğu halde geride yığınla altına ulaşmışsa, onları ya
yeni ve ek üretim araçlarına çevirecek ya da dilerse yoksunlara verecek.
Yani zenginlikte bir tepe noktası belirlenecek. Bu kural önemlidir.''...... Neden bir tepe noktası?...Memlekette isyan,ihtilâl olmasın ki düzen bozulmasın ki sömürüye devam.(At yarışına gittiniz mi? Gidenler bilir. Önde koşan favori ata şöyle bağırırlar:''Yürrü be..! Kim tutar seni.'' Yığınla altına ulaşmaya hücum.Dilerse dağıtacak.
Vaz geçin artık.Safsatalarınız şimdi de bizi kesmiyor.Tanıyoruz sizleri. Kur'an sizleri deşifre ediyor.Kurtuluşunuz bu dünyada da yok.Tıpkı ağızdan doldurulan tüfek gibisiniz, ağzından ne doldurulsa onu atıyorsunuz.
Boş verin de safa geçin. Hep beraber namazı dosdoğru kılalım.
Sahi...İki üç sayfa evvel bir soru sormuştum :Biri çıkıp da bana Kur'an'ın her tarafından volkanlar gibi fışkıran İNFAK'ı izah ediverse. Unutmayın.
Saygılarımla. Galip Yetkin.
|
Yukarı dön |
|
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kurtuluşunuz bu dünyada da yok.
Siz ne zaman yeryüzüne indiniz?
Yine kendimdeyim, es geçiyorum. Görüyorum ki, siz benden daha fazla haklısınız Galip bey. Esenlikler diliyorum.
|
Yukarı dön |
|
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Nahl 71:
Allah kiminize kiminizden daha bol rızık verdi. Bol
rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere
verip de bu hususta kendilerini onlara eşit kılmazlar.
Durum böyle iken Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?
Surenin devamında gelen ayetlere bakıldığında, çıkan
sonuç şu:
1- Ortada herhangi bir emir yoktur.
2- Zenginlere denen şudur: siz malınızı kimseye ortak
etmezken nasıl oluyorda, Allahın yönetimine ortaklar
ittihaz ediyorsunuz?
Allah size kendilerinizden zevceler de verdi ve size
zevcelerinizden oğullar ve torunlar verdi ve sizi hoş hoş
nı'metlerden merzuk buyurdu, şimdi bâtıla inanıyorlar da
onlar Allahın nı'metine küfür mü ediyorlar? Nahl 72
Allahı bırakıp da kendilerine Göklerden ve Yerden
zerrece bir rızka malik olmıyan ve olmak ıhtimali
bulunmıyan şeylere tapıyorlar. 73
Allah'a meseller vermeğe (benzetmeler yapmağa)
kalkmayın! Çünkü Allâh bilir, siz ise bilmezsiniz! 74
Allah, size bir misal verir: Başkasının malı olan ve
hiç bir şeye gücü yetmeyen bir köle ile tarafımızdan
güzel bir rızka nail olup gizli veya açık infak eden; hiç
bir olur mu? Hamd, Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu
bilmezler. 75
Allah şunu da bir temsil getirdi: iki kişi birisi
dilsiz, hiç bir şeye kudreti yok, efendisine sade bir
ağırlık, ne tarafa gönderilse hiç bir hayre yaramaz, hiç
bu, adâletle âmir olan ve doğru bir yolda giden kimseye
müsavi olabilir mi? 76
***************************************************
Size kendinizden bir temsil yaptı: hiç size kısmet
ettiğimiz şeyde elleriniz altındaki milklerinizden
ortaklarınız bulunur da onlarla siz müsavi olur
kendilerinizi saydığınız gibi onları sayar mısınız? İşte
akledecek bir kavm için âyetleri böyle ayırd ediyoruz.
Rum 28
Burada bir emir yok, tespit var. Tespit nedir:
1- Sizler, size verilen rızıkta emektarlarınızı
kendinizle eşit tutmazsınız.
2- Söz ve imkan sahibi olup birbirinizden
çekindiğiniz, korktuğunuz gibi, emektarlarınızdan
çekinmez ve korkmazsınız.
3- Çünkü sizler, diğerleriyle eşit değilsiniz.
4- Buna çok dikkat eden ve bilenler olarak sizler,
nasıl oluyorda Allahın yönetimini uydurduğunuz değerlerle
paylaştırıyorsunuz? Kendinize gelince şapır şupur, Allaha
gelince, yarabbi şükür.
****************************************************
Rabbının rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Onların
o Dünya hayattaki maışetlerini aralarında biz taksim
ettik ve bir kısmını diğerinin derecelerle üstüne
çıkardık ki ba'zısı ba'zısını tutsun, çalıştırsın
rabbının rahmeti ise onların toplayıp durduklarından daha
hayırlıdır. Zuhruf 32
Bu ayette yine emir yok. Tespit var. İman eden olsun
veya etmeyen, zaman içinde aklından şu düşünceyi
geçirmiştir. '' Allahım ben o kadar iyilik sever biriyim
ki, hem kimseyede asla kötülüğümde dokunmazken her bela
ve yoksulluk neden gelir beni bulur? Körle kavga etsem,
onun attığı taş bile gelip kafama isabet eder.
Bir diğeri der ki, Allahım, madem bir hayır
verecektin, bana versen olmaz mıydı? Gidip şuna verdin.
Bir diğeri der ki, Allah mı? O kim.. ben tanımam Allah
mallah. Allah olsaydı eğer, bu kaos olmazdı.
Bir diğeri der ki, ey muhammed, Allah seçe seçe seni
mi seçti. Oysa bizden birini seçmeliydi. Çünkü hem senin
malın yok, hem boyun kısa, hem gözünün üzerinde kaşın
var. Ama birde bize bak. Sakalım 2.5 mt, dişlerim,
odundan baraj yapabilecek kadar keskin ve büyük, burnum
adeta bir silah, onunla dilediğimin karnını deşebilirim,
tipim, şeytanı bile korkup kaçırtır, hele kulaklarım ki,
onunla kimse boy ölçüşemez çünkü birine kızdığımda
ellerimi bile kullanmama gerek olmadan, başımı sağa sola
sallayarak, kulaklarımla onu dilediğimce
tokatlıyabilirim. Ama birde sana bak. Peh.
****************************************************
İnsanlar (küfürde birleşen) bir tek ümmet olacak
olmasaydı. Rahmân'ı inkâr edenlerin evlerine gümüşten
tavanlar ve üzerine binip çıkacakları merdivenler
yapardık. Zuhruf 33.
Burada bir haberden bahsediliyor. Hani siz, efenim
neden bu elçi de ben değilim, neden ben fukara iken o
zengin, neden benim başıma konuşurken kargalar
toplanıyorda, o konuştuğunda bülbüler toplanıyor ve hem
neden ben çinliyken o çinsiz ve yine neden ben bir
hoplayışta 35 mt yükselirken, o 35,01 mt yükseliyor..
Çünkü sizlere, her dilediğiniz verilseydi, hepiniz o
yok edilen veya öfkeyi üzerine toplayan kavimlere
dönecektiniz. Ve sizin şaşkınlığınızı artırmak için size
bol bol dünya malından verilecekti ki, ahirette bir
nasibinizde olmasın..
Ama iman edenlere söylenen şu: görüyorsunuz, insan
insanla, kedi köpekle, gök yeryüzüyle eşit değil. O
imansızlarda sizinle eşit değiller, onların en zengini,
sizin bir köleniz kadar değerli değildir Allah katında.
Öyleyse, onların kazançlarına, oğullarına, çokluklarına
bakıpta ne mutlu ne mesut deme ve özenme. Sen, eline
geçeni ye ama saçıp savurma, sıkı tutup cimriliğe, tam
açık tutupta mahrumluğa düşme, orta yolu dengeyi ölçüyü
bul ve kazancından, en yakınlarından başlamak üzere
diğerlerinin maişetlerini örtmeye bak. Saygılarımla.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Ben boşuna kaç keredir ''bana infaktan bahseden biri çıksın'' demiyordum ki.Bakın şimdi de:Rükû'un, Secde'nin, Fitne'nin, Sebil'in, Fi Sebulullah'ın, Kendini nezretmenin, Sıla-i rahmin, Adalet ve Rahmet'in, neden Beyt'in sığınılacak ve kimlerden sığınılacak yer olduğunun, Makam-ı İbrahim'in ne olduğunu öğrenmeliyim ki sıra Birr'e, Takva'ya, Oruc'a ........ gelsin ki ''tesbit tutanağı'' diye nitelenen Kur'an'ın Fatiha tesbitindeki ''Kendilerine lutuf ve ikramda bulunulan'' kimseler (acaba bunlar hani o zenginler var ya onlar mı acaba?) ile gazaba uğrayanların ve sapmışların (bunlar da fakirler mi) kimler olduğunu iyice bir ayırabilsem, bir öğrenebilsem? Anlamıyorum, anlayamıyorum işte. ''Rukû'' insanları çökertip sırtına da binip, bir de mahmuzlamak mı acaba? Bazı yetenek ve kaabiliyetleri eksik (mesela dilsiz) olanların popolarına bir de benim mi bir tekme atmam gerekiyor? Uluhiyatta kıst, insanlar arasındaki münasebetlerdeki kıst ne demek acaba? Acaba Arapça'da bazan soru şeklindeki ifadeleri soru değil de müspet yönde anlamak mı gerekiyor acaba? Anlamıyorum, anlayamıyorum. Kur'an'ı duvara asıp da 1500 senedir Emevi düzenini anlatan ''sahte muallimler''in irşadı ile yaşayanların genlerine ne işlemiş olur ki doğru dürüst anlayabilsinler. Öğretilmiyor ki. Öğretilse ne olur dememek lazım
Hürmetlerimle. Galip Yetkin.
|
Yukarı dön |
|
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgili Galip, yukarıda andığın kavramlardan habersiz değilim ama vahyin gerçekte sizler eliyle bazı noktalarda, yanlış anlaşılıp yanlış beyanat verildiğini düşünüyorum. Eşitlik kavramını ben yasalar önünde eşitlik ve eşit sosyal haklar olarak algılıyorum, bunun ötesinde bir eşitliğin olmadığını ve asla olamıyacağını, elçi zamanında da uygulanmadığını düşünmekteyim. Ama seferberlikle, olağan yaşamı birbirine karıştırıyorsanız elbet bu sizin tercihiniz... yeryüzünün asla, dediğiniz manada bir eşitliğe kavuşmayacağını, bunun sadece bir hülya olduğunu biliyorum.
Nihayetinde sonuçlar, rekabetten doğar. Şu toplumun yoksunları, içinde bulundukları şartlar nedeniyle eşit olmuşladır ve işte biz böyle bir eşitliğe ve düşünceye karşıyız. Liberalizmi, koyu bir fanatizmle külli kaka görürseniz, haksızlık etmiş olursunuz. Öncelikle olması gerekenin, aydınların ve o bilinci taşıyanların, sosyal toplum bilincini mevcut sisteme entegre etmeleridir.
Kölelere özgürlük naralarıyla bir yere varılamaz. Varılamadığı zaten ortada. İslamın derdi rejimler değildir, onun derdi adil, refah ve mutlu toplumlardır. Mutlu olan güzel bakar, olmayan güzelide bozar.
Elçiye gelerek, neyi infak edelim diyenlerin içinde bulunduğu şartları gözardı ederek, o emrin şimdiye uygulanırlığını emretmek pek akıllılık olmasa gerek. İslamın derdinin, inanç, ritüel değil, sadece gerçekten insanca olanların oluşturduğu toplumları görmektir. Bu memlekette asgari ücret adı altında belirlenen ücretin, gerçekte insanı bir sürü olarak görmeyle direkt alakası vardır. Zamanın insanının derdi, zenginlerin boyunduruğunu kırmaktır. Bunun kırılabilmesi için, sorumluluklarının farkında olan aydınlara, bilenlere iş düşmektedir. Hemde büyük işler. Siz, küreselleşmeye karşıtlarken, artık dünyanın bir köye dönüştüğünü sanırım göremediniz. Artık o köyün muhtarı yok, muhtarları var. 12 eylül ve götürdükleri bir yanda, özalın getirdiği ama ahlaktan tamamen arındırılmış liberalizm bir tarafta. Kanun, kitap ayrı tarafta. Sosyal demokratik bir sistemin getireceği özgürlüğü anlamak gerek. Ama malesef Türkiye, artist olmak için evden kaçan kız gibi, kucaktan kucağa geçiyor. Kelli felli batı ise, elbette bir taraftan yalanmakta haklı. Gerçekleri şöyle veya böyle dile getiren Orhan Pamuk'a bile tahammülleri olmadı, kaldı ki, Hrant Dink adındaki vatandaşlarını bile katletmekten çekinmediler. Askerin ve onun oyuncağı haline gelmiş saçma salak siyasetçilerin elinde bu millet yeterince eşşek yerine konuldu. Alt tarafı devletin bir memuru olan adamın, nasıl da devlete dönüşüp, milletin kaderiyle keyiflerince oynadıklarını da gördük. Şimdi sıra dindar partilerin dememeliyiz elbette ama onlar kadar yürekli olamayanlarında konuşturulmaması gereklidir çünkü hak etmiyorlar. Her neyse, hali hazırda, vahiyden kendinizce anladığınız sistemin asla uygulanamayacağını çünkü doğanın buna müsade etmediğini elbet bileceksiniz. Saygılarımla
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Ne demişiz: Nahl-71 ''...kendilerini eşit kılmazlar.'' Hop oturup, hop kalkıyorlar.
El cevap: ''...dediğiniz mânâda bir eşitliğe kavuşmayacağını....'' Bunu Kur'an'da Allah söylememiş de benden çıkma bir lafa itiraz gibi göstererek, beni hedef alarak, gizliden Alah'a savaş açmanın tipik bir örneği. Devamla:''...bunun bir hülya olduğunu biliyorum.'' Allah'ı ütopyacılıkla suçlama; anlıyabiliyor musunuz:''Hayalperest Allah'' diyorlar.
Eee..., daha daha....?
'' Öncelikle olması gereken, aydınların ve o bilinci taşıyanların sosyal bilincini mevcut sisteme entegre etmeleridir.'' Liberal-Kapitalizmin, insanı insanlıktan çıkaran sömürü ve rekabet düzeninin devami için, Allah'a karşı açılmış savaşın devamı için ''Seferberlik çağrısı.''
Rekabet, kan emicilik, vampirlik değil mi? Bakın okuyun da öğrenin:Müslümanlar arasında birbirlerine rakip olma yoktur. Elbirliği ile yardımlaşma, toplumsal kalkınma, araştırma, gelişme ve geliştirme, siftah etmeyene müşteri gönderme......... gibi hasletler vardır. ''Büyük balık küçük balığı yutar'' sloganı liberal - kapitalizm'indir. İslam'da ''Selam-Barış'' vardır. Mesele elde edilen ihtiyaç fazlası topluma iade ediliyor mu, yoksa Allah'ın mülkü zimmette tutulup, toplum bundan mahrum, kendini zengin edip Allah'a savaş mı açılıyor? Hay Allah...'oku da öğren' diyorum...Laf ola beri gele Galip. Kimler ki karşındakiler be oğluuum!
Bak. Bir inci daha:''Kölelere özgürlük naralarıyla bir yere varılmaz'' İşte bir tane daha:''...hali hazırda, vahiyden kendinizce anladığınız sistemin asla uygulanamayacağını çünkü doğanın buna müsaade etmediğini elbette bileceksiniz.'' Boşuna vahşi kapitalizm dememişler.Allah'a karşı doğa.
(Onaltı-onyedi gün yokum. Atın, tutun. Ama bu sitede ne mücahitler var) Bir link vereyim de bu arada onunla oyalanın: ''http://www.yoksulkul.com/yazidetay.php?Yazi_id=3824&ya zar=557'' Hürmetlerimle. Galip Yetkin.
|
Yukarı dön |
|
|
takva81 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selamlar.
ptt postacısından yazılar. allah dinini yat kalk açlık taş atan taş etrafında. dönen din yapıp. arka planda dönenlerden bi haber milet. üretiyorlar. sayın galip tekin hoca. sen onların kafa tasını açıp içine. bu bilgileri yerleştirsen nafile onlar inanmaz. onlar bilirki. allah eko düzen bilmez. zaten nebide çobanlık ile geçinirdi. kapital iktisattan ne anlar. üretim araçları. tüketim araçları. bunların. istisamı. bunları hz nebi ne bilir. zaten kuranın canına okuduk. birde bu galip tekin nerden çıktı. allahın. literetür dinini çıkmış eko sisteme endeksliyor.
allahı arabistan çölüne kitleyen zihniyet. onun islamını. da. yat kalk namazı akşama kadar açkalma. sağa sola taş atma. bir taşın etrafında. dönme dini yaptılar. din ölçü demek. acaba allah hangi ölçüleri eşitliyorlar. taşın boyu. akşam sabah aç kalma saatlerinimi. yada namazın vakit ölçülerinimi eşitliyorlar. hayır. allah bunlardan hesabını soracak.
zaten araf süresinde belli. onlar diyecek biz sandıkki allah bunlara her hangi bir mükafat vermz. sandıydık. eee ğğğ bekleyelim. bakalım allah ekonomi biliyor mu bilmiyormu. o zaman onlar haklı ise biz. eşitleyiciyiz. allahın nimetini tekelleyenlere karşı savaş açtık deriz. biz nimeti ortaklamaya çalıştık. her gün balık vermekten ise ona da bir balık yeri açamk istedik. belki namaz. kılmadık sabah dan akşama aç kalmadık. yada bir yerleri körü körüne taşlamadık. veya bir taşın etrafında. paramızı çarçur etmedik. ki zaten o kadar para gazp etmedik. ki. gidelim. hep bölüştük bölüştürücü. olduk. kurulmuş. bahçe düzenini değil. bütün tel duvarları kaldırdık. allahın nimetini. bahçe duvar arasına alıp insanları firavun gibi sınıflara ayırıp. maharetli sihirbazlarımızı. öne sürüp. sağlık harcaması. ssk emeklilik. gibi sihirlere. baş vurmadık.
selametle.
takva 81: hüseyin altınok.
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
|
Yukarı dön |
|
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Biz ne Allah'a savaş açtık nede Allah'a hayalperest dedik...
Olan şu: Sizler, Allah'ın demediğini dedi diyerek zaten en başta yanıldınız ve çıkış noktası yanlış olunca haliyle varış noktası bile yanlış oldu.
Ama biz şunu dedik: yeryüzünde eşitlik, şu ve bu nedenlerden dolayı hiçbir biçimde sağlanamaz ancak sosyal bilinç, yeterince uğraşılırsa yaygınlaşabilir. Eşitliğin sağlanamaması adaletin sağlanamayacağı anlamına gelmez. Özgürlüğünüz, diğerinin etkilendiği yerde biter. Biz diyoruz ki; kardeşim sen hiçbir şekilde bir vatandaşının emeğini sömüremezsin. Eğer bir kimse, kazandığıyla geçinemiyorsa bu sizin özgürlüğünüzün, onun sınırlarını ihlal ettiğini gösterir ve böylece siz onu kısıtlarsınız. Asgari ücretin 600 tl olduğu, emekli aylığının ortalama 1000 tl olduğu bir memleket, Allah ve kul gözünde zaten cehennemdir. İşte burada aydınlara, söz sahiplerine söz düşmektedir. Uyandırma projelerinin üretilmesi gereklidir. Zenginlerin artık dizginlenmesi gerekmektedir. Biz sizlerin isyanına karşı değiliz, olamayızda ama derdimiz, söyleminize katkı ve eleştiri yapmaktan başkası değildir. Eleştirinin çeşitleri yoktur, bazıları var desede yoktur, var demek zaten iki yüzlülüktür. Bu nedenle söylediğimizin bir kısmını yıkıcı, bir kısmını yapıcı olarak ayıramazsınız. Bu memlekette fukaraların ayağa kalkma hakları var mıdır onu konuşalım. Evet vardır ama ayağa kalkacak fukara yoktur. Ben dinsize oy vermem arkadaş diyenlerin fukara ama çoğunluğu oluşturduğunu görünce, ne yapmalı? Onlara, siz yalan söylüyorsunuz çünkü zaten onlar dinsizin önde gideni deseniz ne değişecek? Sendikal hakların yasalarla üstü örtülü olarak engellendiği ve gelenlerin hep zenginlerin gözünün içine baktığı şu memlekette, sanırım daha çok uzun yıllar bu sömürü devam edecek. Batı dünyasının gelişimine baktığınızda, düşünme melekesinin neredeyse antik çağlara kadar uzandığını ve hatta o dönemlerde bile karşıklı düşünce üreten okullar kurulduğunu görmekteyiz. Bizde ise, kimse düşünemez, iki çift söz edemez çünkü muhakkak bir yerlerden bir iki kelime duymuş, onu satmakla meşgul denir vs. Gerçekte bu memlekette hem sistem hem insan sorunu vardır. Soruna sebep olan insan, siyasi, ekonomik, dini görüşü ne olursa olsun, sorunu devam ettiren insandır.
Bana Allah, Muhammed demeyin, önüme ne ayet ne hadis getirmeyin ki, bende külli kafir olarak öte tarafa gideyim.
Hangi Allah'ın, hangi Muhammed'in kafiri olarak?
Muhammed ölmüştür. Artık onun adını kullanarak kutsallar üretmeyin. İslam alemi, kutsal üretme yarışıyla, nihayet kendilerini anlayışlarını yönetimlerini, başlarını, rejimlerini, sözlerini kutsala bağladılar. Onların her sözüne eşekçe boyun eğmeli ve itaat etmeliymişiz. Şii camisini cemaatiyle havaya uçuran cennete gitti, sünni camisini cemaatiyle havaya uçuran da. Maraş'ı, Sivas'ı, Çorum'u, Madımak'ı yerle bir edenlerde. Devletin bekası için kardeşini, babasını, anasını, bacısını, evladını, halkını boğazlayan bile cennete gitti, çünkü cennetle müjdelemişti peygamber onları. Hacda ezilip ölenlerde cennete gitti, İsrail, Filistin kavgasını körükleyenlerde.
Adam şöyle demiş, her adil söz tanrıdandır. Kuranı mahzun bırakacak derecede, içinde kafanızdaki sisteme onay arayıp durmayın. Tanrı sözleri salt, Kuran'da değildir, onunla sınırlamayın.
Tüm kafasızlık müslüman ülkelerin oluşturduğu çoğunluktadır. Çünkü onlar, cennete kestirme gidişin biletlerini ellerine almışlardır. Kimi burası darul bilmem ne der, kimisi mücahitim ulan ben der, kimisi gayri müslim düşmanlığıyla cennete gider,kimi Allah'ın yeryüzündeki eliyiz diyerek cennetlik olur, kimisi recm ederek cennete gider....
Cennet işte bu kadar kolay kazanılır. Ne işin var, hak hukuk adaletle. Sen git kendini otobüste havaya uçur, işte cennettesin. Allahınız maaşallah sizinle ortak çalışıyor, emrinize amade. Siz neyi uygun görürseniz, o elbette efendim diyor. Allah'ı bile emrinizde bir uşak ettiniz.
Hangi yetkiye dayanarak konuşacaksınız? El cevap: efendim, Allah adına. Bizde saf inanırlarız, Allah denince anında susup oturacağız. Allah adına sizlerin kulları köleleri olacağız... vay! ne güzel taksim bu böyle. Hangi yetkiye dayanarak konuşacaksınız, onu söyleyin, sonra devam edelim... kusura kalmayınız, bu sizin tarzınız, alışıksınız.
|
Yukarı dön |
|
|
takva81 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selamlar.
ebu cehl hz nebi zamanında. yaşamış. bir iyilik abidesi. mekkeye gelen tüccarların barınmasından tutda sağlığı yemesi içmesi. her türlü güvenliğini sağlayan. tam günümüz. velisi.
ama allah ona hayır. sen bunları kendi çıkarın için yapıyorsun. senin amacın. mekkeye dağa çok tüccar gelmesi için. salt akıl bunu asla çözemez. asla önünde. duramaz. bu hz. nebi dağil. ki alak. süresinde. allah kelela. (hayır) diyor. nebisine. senin bildiğin gibi değil. bende. sayın fazıl bey (hayır ) diyorum. sizin bildiğiniz. gibi değil.
nebi yada ben fark etmez. bu sistemi öteden beri gelen bir anlayış sanıyoruz. oysa her şeyi var eden olayların iç yüzünü biliyor. ve diyorki. bunları allah kurmadı. onlar kendi çıkarlarını güdüyor. onlar allaha kamuya herhangi bir getiri yok. onlar aslında. düzen bozucuların ta kendileri.
biz neden şimdi bu işin altından çıkamıyoruz. meal hataları yüzünden. inat ile nahl 71 . allahı vergi memuru yapıyoruz. zengine yalvaran bir allah yapıyoruz. önce allahı günün sistemi ile bir tutmamayı öğrenmeliyiz.
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|