Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Simdi bir dostun link vermesiyle gordugum bu yaziyi. Kuran da olmayan Mehdiyi saptiriken Ben Kuranim Diyen Hans VOn aibergin Ayetleri nasil Iskender gibi yorumladigini yazar guzel yakalamis kaynak altinda. Dabbet kelimesini her zamanki Uydurukca Sankiritceye dayandirmis. Ayetin mealinide Nerdeyse Billy Meirea Gore yapmis
DABBET
MUSTAFA OZ
Doğrusu, Hans'ın Dabbe üzerine getirdiği açıklama, hiç de alışılmış türden değil. Oldukça da kafa karıştırıcı; çünkü, biz bu güne kadar yorumların yedi kat üzerinden yapılabildiğini biliyorduk ama muhterem o yediyi yedi kere yedi yaptı! Bu yüzden, onun dabbe hakkında bütün söylediklerini değil, Kıyamet bağlantılı olanını sizinle paylaşacağım.
Önce Kur'an'daki geçtiği yeri veriyor: Zilzal Suresi. Bu surenin birinci kat çevirisi onda şöyle: "Yerküre, o sarsıntıyla sarsıldığı zaman... Ve toprak, ağırlıklarını çıkardığı zaman... Ve insan: "Ne oluyor buna?" dediği zaman... İşte o gün yerküre, tüm haberlerini söyler / anlatır. Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir. O gün insanlar, yapıp ettikleri kendilerine gösterilsin diye kümeler halinde ortaya fırlayacaklardır... Artık, kim bir zerre miktarı iyilik yapmışsa onu görür. Ve kim bir zerre miktarı kötülük yapmışsa onu da görür."
Âyetlerin normal çevirisi böyle ama Hans bu, nasıl bir cifir uyguluyorsa, ikinci çeviride Zilzal şu hali alıyor: "Zaman enerjisi deşarj olduğu zaman (Tersyüz geri döndüğünde) ve arz içindeki dabbetlerin fazla enerjisini açığa çıkardığında... İnsanlar "ne oluyor bunlara da âyetleri inanılmaz derecede çok iyi biliyorlar?" diye birbirlerine sorduklarında...işte o gün arz derindeki tüm haberlerini (zamanın sırlarını, dabbetülarzın konuşmasını) dabbetül arz'larıyla söyler, "Kıyamet'in ilk alameti gelmiştir der. Çünkü Rabb’in Arz'a vahyetmiştir: Zaman enerjisini sen sakın! Zamanın üç sanal boyutunu senin somut üç boyutuna çevir. Boyut enerjisini arz içinde sakladığı Dabbet’e versin. Rabbi böyle vahyetmiştir, arz ve evlâdı Dabbet’lere... O gün multikopya (küme, saf, saffat durumundaki) insanlar (insan dabbetler) gelecek hakkında yaptıkları kendilerine gösterilsin diye ortaya çıkıp, kendilerini saklamayacaklardır, "Ben dabbetim diyeceklerdir". Artık kim bir zerre miktarı iyilik yapmışsa (Hanif grubu adına bir şey yapmışsa) o yaptıklarının geleceğe hayır olarak yansıyacağını görür. Kim düşman kampustan (Zion grubundan ise yani kötü bağdan ise) o kötülüğünü kendi bağının çölleşmesi biçiminde şer olarak görür."
Yeni ve düz bir okuyucu olarak bu çeviriden pek bir şey anlayacağınızı sanmıyorum. Burada Hans'ın ne söylediğini anlamanız için, ciddî bir tiryakilikle Hans'a odaklanmış, onun "Rahle-i Tedrisinden" geçmiş olmanız gerekiyor. Hans'ın sıkı bir öğrencisi olarak ben size Hans'ın ne dediğini açıklayayım:
Dabbe, yine Dünya'da olan ama zaman bakımından geleceğe (âhir zamana) kaydırılmış olan, dolayısıyla yine Dünya'da ve Dünya’nın içine gizlenmiş olan, İslâm'ın, Tanrının, Kur'an'ın ve bilginin süper starlarıdır!
Böyle bir "dabbe" anlayışı ve yorumu, hiç kuşkusuz ilkin Hans'la ortaya çıkıyor ve şu anlama geliyor: Bu dabbe türü yetkin, gelişmiş, bilgili zaman gezmenleridir! Kıyamet'in ortanca belirtilerine gelindiğinde, zamanda daha doğrusu zaman enerjisinde bir oynama, bir değişiklik olacak ve ilk işaret olarak Dabbe’nin bu süperstar türü açığa çıkacaktır! Onların Kur'an hakkında söyledikleri, olağanüstü açıklama getiriyor olacak ve insanlar buna şaşacaklardır. İnsanlar, tıpkı Hans'ta olduğu gibi şaşıracaklar ve "Ne oluyor bunlara da âyetleri inanılmaz derecede çok iyi biliyorlar?" diye birbirlerine soracaklardır. İşte o gün Arz, içindeki tüm sırlarını, onların ağzı ile konuşacaktır. Onlar, ortaya çıkacak ve kendilerini saklamayacaklardır. "Ben Dabbetim diyeceklerdir". Artık kim iki bağdan birinin üyesi olarak ne yaptıysa, bunun geleceğe nasıl yansıyacağını görecektir. İyi bağa ait olanların (Haniflerin) yaptıkları iyi bir geleceğe katkı, kötü bağa ait olanların (Zion Grubu'nun) yaptıkları ise, gelecekteki çölleşmelerine bir katkı olacaktır. Ve onlar da bunları görecektir!
Hiç kuşkusuz, bu Dabbe'lerden biri de Hans'tır ve o kendini saklamıyor. Aynı konuşmada kendisinin de bir "Dabbe" olduğunu söylüyor. Sonra, aynı zamanda, bu zaman gezmeni yetkin varlıklar için şöyle diyor: "Kıyamet alameti hem de ilk Kıyamet alameti oldukları için kanadı kırık vefalı Dabbetül Arz'lar çok üzgünler.... İlk büyük alamet gerçekleşti! Üzgünüm, iyi haberler vermek isterdim. Yeryüzünde ilk kez kanat kırılıyor. Semaya dönmeyenler Dabbetül Arz olarak ilan olunuyorlar. Gerçekten çok üzgünüm" diyor.
"Kanadı kırık" sözcüğü ile onların gelecekten zamanımıza dümen kırdıklarını, Dünya’nın bu zamanını seçtiklerini ve böylece gelecekteki yaşamlarından vazgeçtiklerini söylüyor! Onları şu sözlerle açıklıyor: "Dabbet demek, Arz'da kalan semaya dönmeyen ve böylece köprüleri atan, sadece ve sadece Kur'an'dan konuşan, Zero-N'in (Zion'un) tuzağını boşa çıkarmak için kendini feda eden kişilerdir. (Hanif projeye bağlı zaman gezmenleridir.) Böylece o Zero-en'lerle aralarına Zülkarneyn seddi yaptılar ve insanlığı kanatlarının altına alarak kurtardılar. Bedel olarak da birden yaşlandılar! Aniden!" diyor.
Daha sonra ayrıntılı biçimde değineceğimiz için şimdilik kısaca açıklayalım; Zero-n, Walhalla'dan kaçarak tarihi Siyonist doğrultuda değiştirmek için Dünya'ya gelen gruptur. Daha doğrusu bu grubun zamanda kayma aracıdır.
Aniden yaşlanmaya gelince, şöyle açıklıyor: "Sema ya da ışık hızını aşan uçandairede geçen bir saniyeye karşılık, Arz'da 1080 saniye geçmektedir. 1 saniyeye karşılık 18 dakika diye hesapladım"diyor. Tarık (Uçandaire) ile gelen biri, Dabbet olunca, araya böyle bir zaman oynamasının girdiğini söylüyor.
Sonra da bu kanat kıranlar içinden iki isim veriyor: Jana ve Stephen Hawking!
Hawking'i herkes tanıyor. Jana ise, Meier'in resmini çektiği uzaylı kadın! Tabii ki, bu uzaylı kadın, uçandaireden inip, kolları sıvamış değil. O sadece bir görüntü, bir resim. Jana onun şimdilik en son durağı. Brezilya'lı bir fotomodel! Genç bir kız ve Mehdî misyonluğuna çalışan, zamanımızdaki Uri Geller karşıtı Hanif kamp'ın telepatı. Hans ona "messenger" diyor. Bazen coşup "Wal" da diyor. Wal yani Walkry yani Huri! Bazen onun için "Jan Dark" da diyor. En son aldığımız habere göre, yeniden çekilmiş sahneden ama Hans'ın söylediğine bakılırsa Uri'ye yapacağını yapıp da gitmiş. Bu satırların yazıldığı sıralarda Uri Geller, intihara mahkum, kafası sancılı bir insan. O, karşıt kampın, kötü bağın, Zion misyonluğunun üç süperinden biri. (Diğer ikisi Puharich ve Copperfield)
Hans, bu yetkin, bilgili ve Hanif kampın savunucusu ve aynı zamanda zaman gezmeni olan Dabbe'ler için "açık uyarıcı" deyimini kullanıyor. Bir zamanlar Yaşar Nuri Öztürk hocaya yapılan Mehdî yakıştırmalarını kastederek de "Açık uyarıcı asla Y.N.Öztürk vb. değildir. Kanadı kırık Dabbet’lerdir" diyor. Sonra da Dabbe'nin başka anlamlarına geçiyor.
"Dabbet kelimesi çoğuldur. Sanskritçedir (Tapet - Zemin altı, bodrum, halı-kilim, tandır, erzak saklanan kiler vb.), tabii en ünlü anlamı da debelenmek (Debi ve Rejim'e de atıftır. "Debi bir suyun saniyede akıttığı su miktarı" dense de aslında suyun açtığı yeraltı galerisidir... Yani bir mağaranın sığasıdır/kapasitesidir. Su hazinesidir, havza-havuzdur. "B" ile yazıldığında ise dinozordur. Eğer iki "B" ile yazılırsa silikon, bilgisayar tekniğidir vb. Tabii noktasız "B" harfi (Yani "P" harfi, Kureyşçeden kaldırılınca kelime de zorunlu Dapet yerine Dabbet oldu)" diyor.
Sonra sözcüğün öbür anlamlarına geçiyor: Dabbe'nin bir anlamının dinazorumsu yer hayvanı olduğunu söylüyor. "Ashabı Kehf bir Dabbet ehlidir, Dabbete sığınmışlardır. Kıtmir de orada Dabbet hayvanı bir "hybrid"dir. Zülkarneyn Seddi ardındaki izdüşüm dünyamızda yaşayan Yecüc-Mecüc’ler de bir Dabbet hayvanıdır.
Fakat Jana Dappet Al-Ard'dır. Dabbet değil! Kureyşçe mecburen Dabbet diyoruz artık! 49 anlamlı bir kelime. Millenium'dan itibaren Dabbetül Arz'a yol açılmıştır. Cuma günü de kanatlar kırılmıştır. Yani Dabbetül Arz denen Kıyamet'in on büyük alametinin ilki gerçekleşmiştir. (23 Haziran 2002) Bu demektir ki 3000 diye bir yılı kutlayamayacağız, bir Millenium daha olmayacaktır artık!" diyor. Bu yere batası öngörüsünü de şöyle berkitiyor:
"Dabbet, 82 ortanca alametin dışında on büyük alametin ilkidir. İlki ve sonuncusu arasında daha belki de 5 asır var ve o zaman belki son derece mutlak soğuğa (Zemheriye) yakalanacağız. Ama şunu söyleyebilirim ki, önümüzde üçüncü bir millenium daha olmasını termodinamik yasaları engelliyor. Termodinamik yasaları keyfi değildir: Sünnetullah denen değişmez Allah yaratım bilimi yasalarıdır. Allah'ımız asla bu evrende artı ve eksi yük yanında bir başka yük (Meselâ çarpı ve bölü yük / şarj) yaratmayacaktır. Allah'ın Sünneti’nde asla bir değişme bulamazsınız. Elektron ve proton ile daha ilk günden var edildik, daha sonra elektron ya da proton falan yaratılmadı, yaratılmayacak."
Hans'a göre, son ortanca işaret ise, Mehdî'nin gelmesidir. O yüzden gelecek yazıda Hans'ın Mehdî üzerine söylediklerini ele almak istiyorum.
http://www.derki.com/sayfalar12/dabbet.html
__________________ 43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
|