Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Günümüz İslam toplumlarında, ne yazık ki Kur’an terk edildi. Bu çok açık hissediliyor artık. Onun yerini ise, doğruluğundan emin olmadığımız rivayetler, gelenekler ve töre aldı. Bu söylediklerimin bir örneğini, sizlere vermek istiyorum.
Allah ın emirlerini, hükümlerini, ne yazık ki Kur’an ile aramıza girenlerin sayesinde, göremiyor ve hissedemiyoruz. Bakın Allah elçisi aracılığıyla, bizlere neler söylemesini istiyor.
Ahkaf 9: De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.
Maide 67: Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.
Enam 50:Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vah yedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?"
Yukarıdaki üç ayete baktığımızda, Allah elçisine verdiği emir çok net ve açık. Ne diyor, onlara bakalım.
.Ben sadece bana vahyedilene uyarım.
.Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun.
.Yalnız bana vahyedilene uyarım ben.
Allah ın elçisine verdiği görev, çok açık değil mi? Allah benim hüküm vermediğim, sana indirmediğim konularda da, sen hüküm ver diyor mu? Hatırlayınız Maide suresi 45. ayetinde, Allah ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendisidir diyor ve bizleri uyarıyordu.
Peki, bizleri nasıl uyarıyordu, onlardan birkaç ayet hatırlayalım.
Araf 3: (Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
İsra 36: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.
Enbiya 10; And olsun, size öyle bir kitap indirdik ki, bütün şan ve şerefiniz ondadır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?
Allah apaçık ne emrediyor bizlere? Rabbinizden size indirilene uyun. Ondan başka velilerin sözlerine aldanmayın diyor. Peki, daha sonra ne diyor? Hakkında emin olmadığın, Kur’an ın onayını alamadığın bilgilerin ardına sakın düşme, sorumlu olursunuz diye uyarıyor.
Enbiya suresi 10. ayetinde de, yemin ederek Rabbimiz bir hüküm veriyor ve diyor ki; Sizlere öyle bir kitap, öyle bir Kur’an indirdik ki, bütün şan ve şerefiniz ondadır. Rabbin bu sözlerini dinlemeyeceğimizi bildiği içinde, ayetin sonunda, hala akıllanmayacak mısınız diye de, bizlere kızgınlığını belirtiyor.
Evet Rabbim akıllanmadık, bu gidişle akıllanmaya da hiç niyetimiz yok gibi görünüyor. Çünkü artık senin nurun, şan ve şerefin devre dışı kaldı. Ne olursun bizleri affet. Bizler o kadar Kur’an dan uzaklaşıp, rivayetlerin ardına düştük ki, Rahmanın Zühruf suresi 44. ayetinde, ileride sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim, sorumlu tutacağım dediğini bile göremez olduk.
Bizler Kur’a nı o kadar terk ettik ki, bunun kanıtını sizlere çok acı ve üzücü bir örnekle göstermek istiyorum.
Kur’an zina, yani fuhuş yapanlara karşı, nasıl bir ceza verilmesi gerektiğini çok açık örneklerle anlatır Kur’an da. Önce bu konu ile ilgili Kur’an dan detaylı bilgiler alalım, daha sonra Kur’an ın asla onaylamadığı, peygamberimizin sözleridir diye naklettikleri rivayetlerin, İslam dinine nasıl zararlar verdiğini ve peygamberimize nasıl iftiralar atıldığını görelim.
Kadınların eşcinsellik yani zina yaptıklarında, bakın Allah nasıl bir yol izlememizi istiyor.
Nisa 15: Kadınlarınızdan eşcinsellik (zina) yapanlara karşı içinizden dört tanık getirin; eğer tanıklık ederlerse o kadınları, ölüm canlarını alıncaya ya da Allah kendileri için bir yol açıncaya kadar evlerde tutun.
Peki erkekler aynı suçu işlese, yani iki erkek eşcinsellik yaparsa ne yapılmasını emrediyor.
Nisa 16: Eşcinselliği içinizden iki erkek yaparsa onlara eziyet edin. Bu ikisi tövbe eder, durumlarını düzeltirlerse onlara eziyetten vazgeçin. Allah Tevvâb'dır, tövbeleri çok kabul eder; Rahîm'dir, merhametine sınır yoktur.
Allah biz her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyorsa, her konudan örneklerini vermiş demektir. Bize düşen bunu Kur’an dan anlamaya çalışmak olmalıdır.
Şimdide bir kadın ve bir erkek zina yaparsa, Allah nasıl bir yol izlenmesini emrediyor.
Nur 2: Zina eden kadınla zina eden erkek... Yüz vuruş vurun her birinin ciltlerine... Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun.
Bahsettiğimiz konularda, apaçık hükümler verilmiş Kur’an da. Zinayı yapan erkek ve kadın ayrım yapılmadan aynı cezayı alıyor. Zina konusunda kafamızda, hiçbir soru işareti kalmadı şükürler olsun. Bu konuda her bilgiyi Kur’an dan aldık.
Şimdide gelelim rivayet hadislere, bakalım onlar günümüze kadar nasıl gelmiş ve Kur’an ın onayladığı bir şeriat üzerindeler mi? Örnekler verelim.
(1570 - Habib İbnu Salim (rahimehullah) anlatıyor: "Abdurrahman İbnu Huneyn denen bir adam karısının cariyesine temasta bulundu. Hâdise, Küfe emîri Nu'man İbnu Beşir (radıyallahu anh)'e götürüldü.
"- Ben, dedi, hakkınızda, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın hükmüyle hükmedeceğim: Eğer zevcen, cariyeyi sana helâl ederse, yüz deynek yiyeceksin, helâl etmezse recmedileceksin."
Sonra (tahkik etti) karısının cariyeyi adama helâl ettiğini görünce, emir yüz deynek vurdu.")
Tirmizî, Hudud 21, (1451); Ebu Dâvud, Hudud 28, (4458, 4459); Nesâî, Nikâh 70, (6,124); İbnu Mlâce, Hudud 8, (2551).
Yukarıdaki örnek üzerinde düşünelim. Bir adamın karısının emrindeki cariyesi ile evli olmadıkları halde, cinsel ilişkide bulunmuş, yani zina yapmış. Bu konu o devrin emirine kadar geliyor. Verdiği karar ve söyledikleri üzerinde lütfen dikkatle düşünelim, çünkü peygamberimizin hükmüyle hükmedeceğini söylüyor.
Zevcen, zina yaptığın cariyeyi sana helal ederse, yalnız yüz değnekle kurtulacaksın diyor. Eğer eşin sana cariyeyi helal etmezse, recmedileceksin yani taşlanarak öldürüleceksin diye açıklık getiriliyor.
Eğer zinanın cezası recmetmek olsaydı, bu Kur’an da apaçık yazardı. Tam tersine zina yapmanın cezası, kadın-erkek yüz deynek vurulacağı apaçık yazıyor Kur’an da. Sizce Kur’an da hükmü apaçık yazıldığı halde, peygamberimiz Allah ın verdiği hüküm yerine, Kur’an da bahsedilmeyen bir hükümle karar verir mi? Hatırlayınız Allah elçisine ne diyordu? Sana indirdiğimle onlara hükmet.
Kadının durumuna gelince. Zinayı yapan kadın eğer hür ise oda aynı cezaya çarptırılacaktı. Yok, eğer suçu işleyen cariye yani hür değilse, bakın bu durumda Allah Nisa 25. ayetinde, (fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezanın yarısı uygulanacaktır.) diye hüküm veriyor.
Demek ki zina yapan hür kadın, bu suçundan dolayı taşlanarak yani recim edilmiyor demektir. Hür olana ceza 100 kırbaç ise, köle yani cariyeye 50 kırbaç olacağı açıktır.
Zina eden kadın ya da erkeğin, recmedilmesi peygamberimizin emriydi ve bu emir uygulanırdı diyenlere, bir ayet daha hatırlatmak isterim.
Nur 3: Zina eden erkeği, zina eden bir kadın veya putperest bir kadından başkası nikâhlamaz. Zina eden kadına gelince, onu da zina eden bir erkek veya putperest bir erkekten başkası nikâhlamaz. Müminlere bu, haram kılınmıştır.
Yaradan ın ayetleri üzerinde düşünmeyi bırakıp, rivayetlerin ardına düştüğümüzde, elbette Furkan ın nuruyla nurlanmamızda, mümkün olmayacaktır. Ne diyor ayet? Zina eden kadın ile zina eden erkek ancak evlenir diyor. Hani recm ediliyordu? Eğer böyle bir ceza olsaydı, zina eden erkekte, kadında yaşıyor olmazdı.
Şimdi vereceğim örnek üzerinde, lütfen dikkatle düşününüz. Çünkü bu bilgilerin peygamberimizin sözleri olduğuna inanan, cehennemdeki yerini hazırlamış olacağını unutmasın.
(1561 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti:
"Allah Teâla hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitab'ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm ayeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zina yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: "Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinaları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- süb-t bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teâla' nın kitabına ilâvede bulundu" demeyecek olsalar, recm ayetini (Kitabullah'a) yazardım.")
Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu'l-Ensar 46, Megâzi 21, İ'tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418).
Yukarıda söylenenlerin farkında mıyız? Açıkça bugün Kur’an ın eksik olduğu, Allah a yemin edilerek söyleniyor. Ama bizler bu sözleri, peygamberimizin uygulamaları, hadisleridir diye alıyor ve fıkıh kitaplarına yazıyoruz. Birde bunları inkâr edip inanmayanların, dinden çıkacağını bile söylüyoruz. Allah bizleri affetsin. Tam tersine bunlara iman edenler, Kur’an dan sapmış demektir.
Allah ın kitabında olmayan bir hükmü yemin ederek, biz bu ayeti gördük vardı ve hatta ezberledik diyor, ama daha sonra bu ayeti Kur’an da göremedik diyebiliyor. Bizlerde seyrediyoruz, fıkıh kitaplarımıza almakta bir sakınca görmüyoruz. Düşünen, Kur’an ı rehber alıp, onunla iman edenler nerede?
İşte dostlar rivayetlere düşünmeden, Kur’an süzgecinden geçirmeden inanmanın, çok ama çok büyük tehlikeleri. Hani Kur’an ı Allah, kendi koruması altına almıştı? HÂŞÂ Rabbim verdiği bu sözü, yerine mi getiremedi, deme gafletinde bulunuyoruz yoksa? Bunu belki söyleme cesareti bulamayan, ama aynı anlama gelen bu sözlere iman edenlere hatırlatırım. RABBİN HIŞMINDAN asla kurtuluş yoktur.
Peygamberimiz, benim adıma yalan söyleyenler, cehennemdeki yerini hazırlasın diye, bizleri uyarmıştır. Bakın yine bir başka rivayette, peygamberimizin asla hükmetmeyeceği sözleri, nasılda ona isnat ediyorlar.
(1580 - Ebû Hüreyre ve Zeyd İbnu Hâlid el-Cühenî (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Bir bedevî, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gelerek:
"- Ey Allah'ın Resulü, Allah aşkına, hakkımda Allah'ın kitabıyla hükmet!" diye yemin verdi. Bundan daha fakih olan bir diğeri de:
"- Evet aramızda Kitabullah'la hükmet, bana da izin ver!" talebinde bulundu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
" Meramını söyle! (seni dinliyorum)" dedi. Adam:
"- Oğlum bunun yanında işçi idi. Karısıyla zina yaptı. Bana,"Oğlun için recm gerekir" dediler. Ben de hemen oğlum namına yüz koyunla bir cariyeyi fidye verdim. Sonra bir de ilim adamlarına sordum. Bana: "Oğluna yüz deynek ve bir yıl sürgün cezası gerekir; bu adamın karısına da recm cezası icabeder" dediler" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"- Ruhumu kudret elinde tutan Zât'a yemin olsun ikinizin arasını Kitabullah uygun şekilde hükme bağlayacağım: Cariye ve koyunlar sana geri verilecek. Oğluna yüz sopa ve bir yıl sürgün tatbik edilecek" buyurdu. Sonra, Eslemli bir adama seslendi:
" Ey Üneys! bu zâtın hanımına git, eğer zinâyı itiraf ederse onu recmet gel!"
Üneys, kadına vardı. O suçunu itiraf etti. Resûlulluh (aleyhissalâtu vesselâm) emretti, kadın recmedildi.")
Buhârî, Muhâribin 30, 32, 34, 38, 46, Vekâlet 13, Şehâdât 8, Sulh 5, Şurüt 9, Eymân 3, Ahkâm 39, Haberu'I-Vâhid I, İ'tisâm 2; Müslim, Hudud, 25, f1697,1698); Muvatta, Hudud 6, (2, 822); Tirmizî, Hudud 8, (1433); Ebü Dâvud, Hudud 25, (445); Nesâî, Kudât 21, (8, 240, 241); İbnu Mâce, Hudud 7, (2549).
Doğrusunu isterseniz Kur’an ehli bu sözleri asla kabul etmez. Çünkü bunların kabulü, Kur’an ı reddetmiş gibi günaha sokar insanı. Verilen cezaya bakar mısınız lütfen. Zina yapan kadın ve erkek ne kadar farklı cezalara çarptırılıyor. Erkek yüz kırbaç ve sürgün cezası, peki kadına ne ceza veriliyor? Recm yani taşlanarak öldürme? Bu nasıl bir adalet böyle. Birde Kitabullah a göre ceza verileceği söyleniyor, peygamberimize ve Rahman a apaçık iftira atılıyor. Bunu dahi fark edemiyor muyuz?
Neden kadın taşlanarak öldürülüyor da, erkek kırbaçlanıyor? Allah böylemi emretti Kur’an da? Yazımızın başında Allah ın bu konudaki emirlerini sizlere hatırlatmıştım. Sizce bu adalet peygamberimizin adaleti olabilir mi? Birde aşağıdaki hadise bakalım.
6754 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Cariye zina ederse sopalayın, yine zina yaparsa yine sopalayın, yine zina yaparsa yine sopalayın, yine zina yaparsa yine sopalayın, sonra onu, (bu halini belirterek) bir örgü (ip) bedeliyle de olsa satın!"
Cariyenin zina halindeki cezası, bakın ne kadar Kur’an ayetine uygun. Kırbaç ya da sopa cezası. Unutmayınız cariye Müslüman. Hatta hür olana verilen cezanın, yarısı kadar sopa vulacağınıda, Kur’an hükmüyle söyleyebiliriz.
Öyle bir inanç sistemi yaratmışız ki, bizleri Kur’an dan uzaklaştırmış. Rehberimiz olması gereken Kur’an a karşı aldığımız tavır, bu kitapta her bilginin olmadığı, herkesin anlayamayacağı yönünde olmuş. Böyle olunca da, imanımıza rivayetler yön vermiş.
Bir konunun hükmünün Kur’an da oluşuna bakmak yerine, rivayet yoluyla bizlere ulaşan ve peygamberimizin hadisleri olduğunu söylediğimiz sözler, adeta Kur’an ın önüne geçmiş. Kur’an ın verdiği hükümlere bakan, ondan onay almaya çalışan, neredeyse kalmamış.
Bu konuda size vereceğim örnek, içinde yaşadığımız İslam inancının sınırlarının ne derece uçsuz bucaksız ve sınır tanımaz bir duruma geldiğinin acı bir örneğidir. Hâlbuki Yaradan, dinde sınırların aşılmasına asla müsaade etmez ve bizleri uyarır.
(1583 - Şa'bî (rahimehullah) anlatıyor: "Hz. Ali (radıyallâhu anh), kadını recmettiği zaman onu perşembe günü dövdü, cuma günü de recmetti. Ve şunu söyledi: "Ona Kitabullah(ın hükmü) ile celde, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın sünneti ile de recm tatbik ettim."
Buhârî, Hudud 21)
Neler söylüyoruz ve nelere iman ediyoruz, farkında mısınız? Hiç sanmıyorum. Eğer farkında olsaydık, bu sözleri günümüzde bizlere iletenlere gereken cevabı, Kur’an ile verirdik.
Ne yazık ki bu acı gerçek, bugün bazı Arap ülkelerinde uygulanıyor. Zina eden kadını taşlıyor öldürüyorlar, ya erkek nerede? Kadın tek başına mı yaptı bu işi? Yoksa kadın silah zoruyla mı yaptı zinayı? İşte beşerin adaleti böyle adaletsiz olur.
Kur’an a bakan, aldıran bile yok. Bu ayet Kur’an a geçirilmeye unutulmuş, diyecek kadar gözlerimiz dönmüş. Elbette bunun sonucunda Allah da bizleri, layık olduğumuz pisliğe bulaştırmış, birbirimize düşman etmiş, kin ve nefretle yaşıyoruz. İslam toplumlarında ne huzur, nede mutluluktan eser bile yok. Kim bilir daha ne acılar ile cezamızı çekeceğiz.
Birde recm konusunun bir hikâyesi vardır. Recm ayeti peygamberimizin ölümünde ki telaşından dolayı, bir keçinin bu sayfayı yediğini ve Kur’an a böylelikle geçmediği anlatılır. Bizlerde aval aval dinliyor, bu anlatılanlara inanıyoruz.
Değerli din kardeşlerim. Benim bütün çabam, içinde bulunduğumuz büyük yanlışın, farkına varılması adınadır. Bizlerin rehberi Kur’an dır. Allah tan başka hüküm veren olmadığını, bizzat Kur’an söylüyor. Allah hükmüne kimseyi ortak etmez diye hüküm verdiği halde, bizler Allah ın verdiği hükümleri kadar, elçisinin de hüküm verdiğine inanarak, öyle büyük hatalar yapmışız ki, Allah ın ayetlerinin bile önüne geçirmişiz.
Allah elçisine, kullarıma yalnız Kur’an ile hükmet, sakın hiçbir ilave yapma, canını alırım yoksa diyor da , sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diye apaçık hüküm veriyorsa, sizce bizlerin yapması gereken çok açık değil midir?
Bizler elbette her bilgiden faydalanmalıyız. Bunda hiçbir şüphe yok. Ama bizlere iletilen her bilgiyi, Kur’an a arz etmek ve ondan onay almak şartıyla, her bilgiden faydalanmalıyız. Kur’an ın onay vermediği, bahsetmediği ve açıklamadığı bir konu ve hükümden sorumlu olmayacağımızı Rabbimiz söylüyorsa, gelin beşerin rivayetlerine değil, Allah ın sözlerine inanalım.
Sizlere zina konusundaki verdiğim, rivayet örneklerdeki hükümleri okudunuz. Kur’an ın hükümleri ile karşılaştırdığınızda, sizlere bu bilgilerin doğru olduğu onayını verdimi? Elbette vermedi. O zaman bizlere düşen bu bilgileri, asla kabul etmemek olmalıdır. Elbette kabul edenlere sözümüz olamaz. Herkes yaptıklarından sorumludur.
Dünyada kıyametin ne zaman kopacağını bırakalım da, bizlerin kıyameti kopmadan, yani emaneti teslim etmeden, gelin Kur’an ın ipine sıkı sıkı sarılalım ve emin olmadığımız bilgilerin ardına düşmeyelim. Kur’an ın ipine değil de, Rabbin ayetlerini görmezden gelip, üstünü örtüp, beşerin ipine sarılırsak, bu ipin şeytanın ipi olduğunu ve bu ipe sarılanların, ebedi cehennemlik olacağının, lütfen artık farkında olalım.
Dilerin cümlemiz, Rabbin ipine sarılan, hakka batıl karıştırmayan, aklı ile iman eden, Rabbin halis kullarından oluruz.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
|