Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Eski Antlaşma / Yasanın Tekrarı          

ULUSLARIN İĞRENÇ TÖRELERİ  (Büyü, putperestlerin iğrenç töresinde vardır.)

Yas.18:9 “Tanrınız Rabbin size vereceği ülkeye girdiğinizde, oradaki ulusların İĞRENÇ TÖRELERİNİ uygulamayın.

Yas.18:10-11 Aranızda oğlunu ya da kızını ateşte kurban eden,falcı,BÜYÜCÜ,muskacı, medyum,ruh çağıran ya da ölülerin ruhlarına danışan kimse olmasın.

Yas.18:12Çünkü Rab bunları yapanlardan tiksinir. Tanrınız Rab, bu iğrenç töreleri yüzünden onları önünüzden kovacaktır.

Yas.18:14 “Ülkelerini alacağınız uluslar; BÜYÜCÜlerin, falcıların öğüdüne kulak verirler. Ama Tanrınız Rab buna izin vermiyor.

Bakara Suresi 102 ..........

         Sihre müşteri olan kimselere ahırette güzel muamele olmadığını

         bilmişlerdi. 

         Uğruna benliklerini sattıkları o şey, ne de kötüdür; keşke bilseler.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam selam

büyü ve sihir üzerine konuşulmuştu daha önce. ama isterseniz bir de burada konuşalım.

büyü (son yüzyıla kadar) DİN kavramına  alternatif gösterilmiştir. işin tuhafı bilimin ilerleyişinde büyünün etkisini de görebiliyoruz.

büyü deyip ŞAKLABANLIK diye geçiştirmek işin kolayıdır. ancak bilimadamlarının gösterdiği basiretsizlik yüzünden büyü disiplini hep bilimden bir kaç adım ilerde olmuştur.

düşünün ki hipnoz bir tedavi yöntemidir ama bilim hep ŞAKLABANLIK dedi

bioenerji bir tedavi yöntemidir ama bilim şaklabanlık dedi

akapunktur bir tedavi yöntemi ama bilim hep şaklabanlıktır dedi.

peki düz mantıkla düşünelim, bilim her ŞAKLABANLIK dediği yöntemi alıp tedavide kullanıyorsa ŞAKLABAN kim?

peki ya büyük din(!) alimlerimizin kuran ayetlerini bilimsel buluşlara uydurma gayreti ne olacak? big bang teoremi çöktü ama harun yahya yok satıyot. yazık günah değil mi bu kadar insana. kuranı anlamak yerine kendi dediği sözün arkasında bile duramayan bilimden medet umanlar, tıpkı uğur dündar'ın akrepli hocası gibilerle karşılaşınca DUMURa uğruyorlar.

aynı hataya düşmeyelim,bilimsellik dedikleri şey bir yalandan ibarettir. bilim teorisini ortaya atar ama sonradan da yalanlar ve ASLA ÖZÜR DİLEMEZ

büyü hakkında konuşacaksak BİLİMSEL(!) olmayı bir kenara bırakalım derim. RUKYE bir tedavi yöntemidir ve şu an bilim buna büyü ve şaklabanlık demektedir.

10-10 yıl içinde bütün bunları ispatlayacaklar ama asla tükürdüklerini yalamayacaklar.

gidişat maalesef büyü disiplinine teslim olma yolundadır.

bilimsel değil kuranca düşünelim

selam selam

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sailamars yazdı: peki ya büyük din(!) alimlerimizin kuran ayetlerini bilimsel buluşlara uydurma gayreti ne olacak? big bang teoremi çöktü ama harun yahya yok satıyot. yazık günah değil mi bu kadar insana. kuranı anlamak yerine kendi dediği sözün arkasında bile duramayan bilimden medet umanlar, tıpkı uğur dündar'ın akrepli hocası gibilerle karşılaşınca DUMURa uğruyorlar.

aynı hataya düşmeyelim,bilimsellik dedikleri şey bir yalandan ibarettir. bilim teorisini ortaya atar ama sonradan da yalanlar ve ASLA ÖZÜR DİLEMEZ

Big-bang teoremi ne zaman çöktü. Bildiğim kadarıyla şu anda evrenin yaratılışı ile ilgili en dominant teori halen big-bang teorisi.

http://map.gsfc.nasa.gov/m_uni/uni_101bblimit.html

Bilimsellik ne zamandan beri dinin karşısına geçiriliyor. Bu nasıl anlayış. Birtakım bilim adamlarının materyalizmi benimsediklerine bakarak, bu görüşe ulaşmak kadar saçma bir anlayış olamaz. Allah herşeyi bir ölçüyle yaratmıştır, doğa Allahın ayetlerindendir, Aklımızı kullanmak Allahın emridir, ufuklarda ve özbenliğimizde Allahın ayetlerini görmek Allahın Kurandaki vaadidir. Allahın yarattıklarını kavramanın tek yolu da bilimdir. Bugün kullanmış olduğumuz pekçok teknoloji harikasına ulaşmamız da Allahın ayetleri ve onun izni, bilgisi, takdiri  ile geliştirmiş olduğumuz bilim iledir. Bu yazıyı buraya yazmanızı sağlayan da bilimdir.

Bilim hata yapmaz mı, elbette yapar. Hataya düşmek bilgi edinme sürecinin kaçınılmaz bir adımıdır. Ancak hatalarda yine bilim sayesinde düzeltilir. Bilimsel çalışmalarda yapılan hataları mutlaklaştırarak bilimden uzaklaşmak, bilimin yalan olduğunu söylemek, işte hatanın büyüğü budur. Bilimin olmadığı yere karanlık çöker. Büyücülerin, falcıların, sahtekarların tam istediği ortam da budur. Aklı ve Allahın doğadaki ayetlerini devreden çıkarmak.

Kuran bize dinimizi öğretir. Çok genel anlamda evrendeki fenomenlerden bahsetse de bunları Allahın büyüklüğüne kanıt gösterir. Fizik, kimya, matematik ve diğer bilimlerin denklemlerini, kuramlarını ve kurallarını değil. Bu bilim alanları da bize Allahın ne kadar büyük olduğunu döner dolaşır bir kez daha ispatlar. Bize düşen bilimi reddetmek değil, daha da derine inmektir. Çünkü bilim ve din çelişmez.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Elmuh,

Yazdıklarının tamamına katılıyorum.

Bilim ile din neden çelişsin, çatışsın ? Doğadaki herşey Allah'ın ayetlerindendir ve bu ayetlerle uğraşan, onlarla ilgili çalışmalar yapan bilimadamları da bu anlamda Allah'ın ayetleriyle ilgilenmektedir.

Allah'ın ayetleri, Allah'ın koyduğu din ile çatışamaz. Bugün bizim çatişma gibi gördüğümüz herhangibir olgu varsa, bunun sebebi bilimin o konuda henüz yeterli bulgulara ulaşmamış olmasıdır. Bilim din değildir, elbette her bilimadamı eldeki verilerle, gözlemleriyle, o anki teknolojik vs. verilerle hareket eder. Bugün bir teori ortaya konur, yarın bir başkası yeni verilerle ona ekler veya yenisi gelir. Tam doğruya ulaşana kadar bu böyle sürüp gidebilir. Sonuç önemlidir ve bu sonuç asla İslamla çelişik olamaz.

Dinsiz bilimadamı bulduğu herhangibir şeye sevinip, işte dini çökerttim diyebilir, kendini kandırabilir, ben de buna sadece gülerim ve sabırla beklerim doğrusu...

Ayrıca şu da var ki, genelde bilim-din çatışması Avrupa kaynaklıdır. Onların kiliseleriyle kilise karşıtı bilimadamlarının çatışması yani. Aklı başında bilimle uğraşan bir adama Kuran okutursanız, ilk önce o müslüman olur. Çünkü İslam, Allah'ın bize gösterdiği din asla bilimle çatışmaz.

Saygıyla.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

barış Yazdı: Selam, Sizce bu ayeti nasıl yorumlamamız gerekiyor? ................ Bir de Nas suresinde düğümlere üfleyen üfürükçülerin şerrinden Allah'a sığınıyoruz.

Selam,

Konu ile igili düşüncelerim şöyle

Her türlü şeytanın şerrinden Allah'a sığınırız.Çünkü onlar yalancıdırlar. Yalanlarına inanırsak bize şerleri dokunur.

Maddi manevi bir sıkıntıya düşsek bizim “büyülenmiş” olduğumuzu iddia ederler.O yalancılara, cahiller inanınca, artık onların ağızlarında sakız oluruz.Biz inansak, bu sefer büyücünün şerri bizi bir kez daha vurur.Bizi bilimden,bilimsellikten uzaklaştırmış olurlar.

Görünürde tek kişi gözüken büyücü, aslında insanlardan oluşan küçük ya da büyük çaplı yasa dışı bir istihbarat şebekesinin iyi rol yapan bir üyesidir.Kendilerinde gizemli güçler olduğunu iddia ederler. Birtakım hile ve desiselerle müşterilerini buna inandırmaya çalışırlar.Teknolojik arka planı vardır.İnsani yardım alırlar.Onlara randevusuz gidilmez. Ön hazırlık yaparlar.

(teknolojiden, illizyondan, kafa buldurucu tütsülerden , yasa dışı dinlemeden, insan kaynaklı yasa dışı istihbarat verilerinden, diğer büyücü meslektaşıyla bilgi alış verişinden vb. yararlanarak) müşterilerini kendilerine inandırdıktan sonra kişiyi parmaklarında oyuncak yaparlar.Kişinin yakınlarına rahatlıkla iftira atabilir, insanları birbirine düşürebilirler; Büyücüler tılsımlı iksirler hazırlayabilirler,bu maddeler yasa dışı yollarla hazırlandığından  bilerek ya da bilmeyerek alınması durumunda kişide kalıcı rahatsızlıklara, kişinin kaza yapmasına hatta ölümüne bile neden olabilirler.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

 Barış yazdı:

   "Allah'ın ayetleri, Allah'ın koyduğu din ile çatışamaz. Bugün bizim çatişma gibi gördüğümüz herhangibir olgu varsa, bunun sebebi bilimin o konuda henüz yeterli bulgulara ulaşmamış olmasıdır. Bilim din değildir, elbette her bilimadamı eldeki verilerle, gözlemleriyle, o anki teknolojik vs. verilerle hareket eder. Bugün bir teori ortaya konur, yarın bir başkası yeni verilerle ona ekler veya yenisi gelir. Tam doğruya ulaşana kadar bu böyle sürüp gidebilir. Sonuç önemlidir ve bu sonuç asla İslamla çelişik olamaz."

  Arkadaşlar,maalesef şu din ile bilim çelişmez sözü herkes tarafından kesin kabul görmüş bir açık bilgi olmayıp önermedir.Birçok Kuran ayetinde ,yaşar hocanın da gayet doğru olarak işaret ettiği gibi,insanların sanayi olarak ürettiklerinin,yani teknoloijinin insanın başına büyük işler açacağı belirtilmektedir.

   Düşünün ben çiftçiyim ve bilgisayar denen bu alete ulaşabilmek için neredeyse bir ton buğdayımı bu alet için telef ediyor,rızkımın büyük kısmını buraya harcıyorum.

    Oysa bu teknolojiyi elinde tutan kişi beş kilo bile etmeyecek bu aletle beni sömürüyor.Belki sen de üret diyebilirsin ama kazın ayağı hiç de öyle değil.Uluslararası emperyalizm,kendi ürettiği teknolojiye alternatif üretenin gık demeden canını alıyor ve dünyaya geldiğine pişman ediyor.

   Bu nedenle bu sanayi ve teknoloji konusunu ayetler ışığında yeniden değerlendirelim derim.Tabiki öncelikle sanayi ile ilgili ayetleri ortaya koymak ve üzerlerinde düşünmek şartıyla..

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Adalet,

Bilim ile din çelişmez sözünden maksat, bilimin ortaya getirmiş olduğu bulguların da Allah tarafından yaratıldığıdır, bilimin kanıta dayalı bulgularını Allahın yarattığı anlamındadır. Örneğin yerçekimi kanunu , gezegenlerin bir yörüngede hareketi hareketleri Allahın ayetlerindendir. örneğin elektomanyetik dalgalar ve tabi olduğu kanunlar Allahın doğadaki ayetleridir. Örneğin bilgisayar çiplerinin geliştirilmesinde kullanılan kuantum fiziği kuramları Allahın ayetlerindendir. Mars gezegenine gönderilen roketlerin tasarlanmasında kullanılan bilim dalları Allahın ayetlerindendir.

İslam aleminin bu alanda geri kalması nedeniyle sömürüldüğünü, ezildiğini ve horlandığı konusunda seninle kesinlikle hemfikirim. Birileri Allahın doğadaki ayetlerini öğrenip bunları kullanıyor, teknoloji geliştiriyor ve bunları insanlığın yararına veya zararına kullanabiliyor. Bu bilimin din ile çelişmesi değil, bilimin üretilmesine katkıda bulunduğu teknolojinin kötüye veya iyiye kullanımıdır. Buna karşı ne yapılabilir sorusunun karşılığı olarak yıllardır herkes farklı bir çözüm önermekle birlikte, yadsınamayacak tek bir şey var ise o da bizim de bilim ve teknolojide ileri gitmek için elimizden geleni yapmamız gerektiğidir. Şüphesiz emperyalist güçler veya bu teknolojiyi düşman görenler kendi çıkarlarına dokunduğunda şu veya bu yolla engelleme yapacaktır. Ama denize girmeden yüzme öğrenemezsiniz. Bugünkü dünya düzeninde varolabilmenin yolu buradan geçmekte. Bilim ve teknolojinin ilerlemesini durdurmak hiçbir şekilde mümkün olamayacağına göre, ona sahip olmanın ve onu kendi yararımıza kullanmanın yollarını araştırmalıyız.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam,

Ben de tamamen elmuhun mesajındakileri anlatmaya çalışmıştım. Bilimden kastım teknoloji ve bunun kullanımı değildi. Bu husus açığa kavuştu sanıyorum. Olaya teknoloji açısından baktığımızda, elbette Kuran ayetleri düşünülerek yorum yapılmalı. Adalete bu açıdan katılıyorum.

Teknoloji hadisesi çok karışık, çok yönlü. Çiftçi örneğine karşılık kendimi örnek göstermem mümkün. Bilgisayar alıp inernete girmesem, ne sizlerle tanışmam mümkündü, ne de bu sitede yazılanlardn yararlanmam. E ne olacak şart mıydı derseniz, benim etrafımda (eşim hariç) bırakın haniflik yada Kurandaki dini yaşamaya çalışan birisini, uydurulan din anlamında dahi hayat süren birisi yok, belki bir iki kişi. Onlarla da konuşmak mümkün olmuyor.Yani benim için bilgisayar çok önemli, sizler de öylesiniz. İnsan düşünüyor, okuyor, paylaşmak ve diğer insanların düşüncelerini öğrenmek istiyor, benim için bunun tek yolu internet.

Ama ne olabilirdi, ben ailemin yiyeceğinden yada yapmam gereken infaktan kısıp aldığım bilgisayarı bu işler için değil de, bir açıdan çöplüğü andıran internetin başka yerlerinde kulanırdım. O zaman teknolojiyi kötüye kullanmış olurdum kendi açımdan. Bir şeyi insanın ne için ne şekilde kullandığı da önemli yani. İşin ülkeler bazında kapitalizm açısından durumu da esasında en büyük sorun.

Saygıyla.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam selam

bilim kuran ile çatışmazmış..... bir kere bunu geçeceksin.

bilim teorilerin ispatlarına dayanmıyor sadece TEORİLERE dayanıyor. bu konuda 18.ve 19.yy da ışık ile ilgili teorilere bakmanızı tavsiye ederim. o devirlerde ışığın hızından değil karanlığın hızından bahsediliyor ve buna göre kanunlar konuyordu.

daha önce de dünya düz demişti bilim

big bang teorimine gelince...

daha önceki teoremleri hatırlayın, hepsi çöktü. big bang te çöktü ama yerine teorisi hawking ve bir kısım bilimadamınca geliştiriliyor

DOMİNANT dedin. peki bilim dünyası o teori yıkıldığında kimseden özür dileyecek mi? bu teorisine karşı çıkanları BAĞNAZLIK ve BİLİM DIŞI olmakla suçladıklarından af dileyecek mi? elbette hayır. çünkü bilim tükürdüğünü bir kez daha yalayacak ve adına BİLİMSEL DURUŞ(!) diyecek. ve bizim harun yahyalar BİLİMSEL (!) TEFSİRe devam edecekler.

geçin bunları, bilim sadece aptallıkların ortaya çıkmasına kulp takmaktır. her zaman yanılacak ama büyü yada DİN disiplinlerinin savundukları tezleri ispat edinceye kadar kendi kusurlarını örtüp sağa sola ŞARLATAN YOBAZ diyecektir.

hipnoz hani şarlatanlıktı, niye özür dilemiyorlar? utanmadan ne diye tedavide kullanıyorlar

bioenerji de aynı

akapunktur'a ne demeli. hani cadı ilacıydı bunlar? bir tane "evet bizler asıl şarlatanlarız, yüzyıllarca sizi suçladık ama affedin sizler haklısınız" diyen oldu mu?

olmayacaktırda.

kibirin adına BİLİMSEL FELSEFE deniyor. bilimsel felsefeye yaranmak için ayetleri eğip bükenleredir benim lafım. bilim bir tez ortaya attığında kurandan dayanak arayan SAFTİRİK alimcikleredir lafım. o tez çürüyünce o alimcikler sizlerden yada okurlarındna özür diliyorlar mı?

bu kibir bulaşıcıdır, gönül ister ki kuranla uğraşanlar bu kibire kurban edilmesin

selam selam