HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da İnanç Konuları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da İnanç Konuları
Konu Konu: KURAN ÇEVİRİLERİNDEKİ VELİ KANDIRMACASI Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
safbilgi
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 841
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı safbilgi

Selam Dostlar

Alperenın lınkınden ve Yasar Nuri Özturkten:

Tasavvufçuların sömürü ve din ticaretinde çiğnediği diğer kavram:

Vahyin kurumsal kısmını mühürleyen Son Peygamber Hz. Muhammed'in zuhurundan sonraki devrede, Yaratıcı'nın insanla diyaloğu bir kurumsal vahiy olayı değil, bireysel ilham olayı olarak devam etmektedir.

Ancak, İslam'a göre ilham sadece ona sahip olan kişiyi bağlar; genel ve bağlayıcı bir özellik taşımaz. Bu genellik ve bağlayıcılık sadece bilimindir.

Bu ilkeyi çiğneyerek kişilerin ilham ve rüyalarının ardı sıra giden İslam dünyası, bilimden uzaklaşarak evliya ve şeyh unvanlı yüzlerce düzenbazın hegemonyası altına girmiş ve perişan olmuştur.

TASAVVUF DININDEKİ VELİ YOKTUR,KURANDAKİ İSLAMIN VELİ KAVRAMI VARDIR.

Hiç bir tasavvuf dininin evliyası yada ereni peygamberle eş olmaz ve Cebrail vasıtasıyla yada direkt Allahla konuşmaz ,vahıy almaz.Bu konuda suistimal edilen Hızır diye idda edılen şahıs tasavvuftaki evliya sıfatıyla Musa peygamberi takvada geçemez ancak bir peygamber baska bir peygamberden üstün olabilir,tasavvuf evliyaları değil.Yani bu şahısta adı geçmeyen yuzlerce peygamberden bırıdır,peygamberler irtıbat halınde olur,Hz İbrahım ve Hz Lut gıbı.

İsra Suresi 55 Rabbin, göklerdeki ve yerdeki kimseleri de daha iyi bilir. Yemin olsun biz, peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kılmışızdır. Davûd'a da Zebur'u verdik.

Her mumın olmayı basaran kışı zaten Allah dostu olduğunu,bu veli ve evlıya kavramının tasavvuf inancında çarpıtıldığını Kuranda ise veli kavramının farklı olduğunu açıktır.Mümin bir kul Allah dostu değil midir?Tasavvuftaki veli kavramı terkedılmeli,Kurandaki veli kavramı alınmalı.Tasavvuf dının kavramları çarpıtması ve İslamı yozlaştırıp bu hale gelmesıne seyirci kalmayalım çağrım herkese...

Ali İmran Suresi 68 Şu bir gerçek ki, insanların İbrahim’e gönülce en yakın olanları, elbette ona uyanlar, bu peygamber, bir de iman sahipleridir.Allah, müminlerin Veli’sidir.

Tasavvufçular eğer Allah dostu olmak istiyorsanız önce şirkin tasavvuf dınınden çıkıp ,Kurandaki İslama gırın ve mümin olmaya çalışın.

ANKEBUT

41 Allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki, dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!

Yukarı dön Göster safbilgi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: safbilgi
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Yaşar Nuri ÖZTÜRK’ün mealinden;

Ali İmran(64) De ki: "Ey Ehlikitap! Sizin ve bizim aramızda aynı olan şu söze gelin: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ın berisinden birbirimizi rabler edinmeyelim!" Eğer yüz çevirirlerse şöyle söyle: "Tanık olun, biz müslümanlarız/Allah'a teslim olanlarız!"

Enam(71) De ki: "Allah'ın berisinden, bize yarar da zarar da veremeyecek şeylere mi yakaralım? Allah bize kılavuzluk ettikten sonra ökçelerimiz üstüne geri mi döndürülelim? O kişi gibi, şeytanlar kendisini ayartıp yeryüzünde şaşkın dolaşır hale getirmişlerdir. Oysaki onun, "Bize gel!" diye doğruya ve güzele çağıran arkadaşları vardır." De ki: "Allah'ın kılavuzluğudur gerçek kılavuzluk. Âlemlerin Rabbi Allah'a teslim olmakla emrolunduk biz."

Enam(108) Allah'ın berisinden birilerine niyazda bulunanlara/Allah dışında birileri için çağrı yapanlara/onların,Allah dışında yakardıklarına sövmeyin. Yoksa onlar da düşmanlıkla ve bilgisizce Allah'a söverler. Biz her ümmete yaptığı işi bu şekilde süslü gösterdik. Sonra hepsinin dönüşü Rablerinedir. O, onlara, yapmakta olduklarını haber verecektir.

Araf(3) Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden birtakım velilerin ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

Araf(37) Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim vardır? İşte bunların Kitap'tan nasipleri kendilerine ulaşır, nihayet elçilerimiz onlara gelip canlarını alırken şöyle derler: "Allah'ın berisinden yakardıklarınız nerede?" Şu cevabı verirler: "Bizden uzaklaşıp kayboldular." Böylece, öz benlikleri aleyhine kendilerinin kâfir olduğuna tanıklık ettiler.

Yunus(37) Bu Kur'an, Allah'ın berisinden birilerince yalan isnatlarla oluşturulmuş değildir. O, kendinden öncekinin tasdiki ve Kitap'ın ayrıntılı kılınmasıdır. Kuşku ve çelişme yoktur onda. Âlemlerin Rabbi'ndendir o.

Yunus(104) De ki: "Ey insanlar, benim dinimden kuşkuda iseniz, ben sizin Allah'ın berisinden kulluk ettiklerinize kulluk etmeyeceğim. Tam aksine ben, sizin canınızı alacak olan Allah'a kulluk edeceğim. Bana, müminlerden olmam emredildi."

Yunus(106) "Allah'ın berisinden, sana yarar sağlamayacak ve zarar veremeyecek şeylere yakarma! Eğer bunu yaparsan mutlaka zalimlerden olursun."

Rad(11) Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah'ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz.

Isra(56) De ki: "O'nun berisinden bel bağladıklarınızı çağırın; onlar, başınızdaki zorluk ve sıkıntıyı ne kaldırabilirler ne de değiştirebilirler."

Enbiya(29) İçlerinden her kim, "Ben O'nun berisinden/alt mertebesinden bir ilahım!" derse böylesini cehennemle cezalandırırız. Zalimleri işte böyle cezalandırırız biz.

Enbiya
(66) İbrahim dedi: "Siz, Allah'ın berisinden, size hiçbir şekilde yarar sağlamayan, zarar veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz?"

Enbiya(67) "Yazıklar olsun size ve Allah'ın berisinden taptıklarınıza! Siz hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"

Enbiya(98) Siz ve Allah'ın berisinden, kulluk/kölelik ettikleriniz, cehennem odunusunuz. Hepiniz oraya gireceksiniz.

Hacc(12) Allah'ın berisinden, kendisine zarar veremeyecek, yarar sağlamayacak şeye dua/davet eder. Dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir bu.

Hacc(62) Evet böyledir! Çünkü Allah Hakk'ın ta kendisidir. O'nun berisinden yalvarıp çağırdıkları ise bâtılın ta kendisidir. Hiç kuşkusuz, Allah Aliyy'dir, Kebîr'dir.

Furkan(55) Allah'ın berisinden, kendisine yarar sağlamayacak, zarar da veremeyecek şeylere ibadet/kulluk ediyorlar. İnkârcı, Rabbi aleyhine başkalarına arka çıkar.

Ankebut(17) "Allah'ın berisinden; bir takım putlara tapıyorsunuz, yalan/iftira üretiyorsunuz. Sizin Allah dışında kulluk/kölelik ettikleriniz size hiçbir rızık veremezler. Rızkı Allah katında arayın; O'na kulluk edin, O'na şükredin. O'na döndürüleceksiniz."

Ankebut(25) İbrahim dedi: "Şu bir gerçek ki, siz dünya hayatında aranızda sevgi oluşturmak için Allah'ın berisinden putlar edindiniz. Sonra, kıyamet gününde birbirinizi tanımaz olacaksınız, bazınız bazınıza lanet edecek. Hepinizin varacağı yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır."

Ankebut(41) Allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki, dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!

Fatir(13) Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneş'i ve Ay'ı buyruk altına almıştır. Her biri belirlenen bir süreye kadar akıp gidiyor. İşte Rabbiniz Allah bu; mülk ve yönetim O'nundur. Onun berisinden yakardıklarınız ise bir çekirdek zarına bile hükmedemezler.

Fatir(40) De ki: "Allah'ın berisinden yakardığınız şu ortaklarınızı gördünüz mü? Gösterin bana topaktan neyi yarattı onlar!" Yoksa göklerde bir ortaklıkları mı var? Yoksa onlara bir kitap verdik de kendileri o kitaptan bir kanıt üzerinde midirler? Hayır, zalimler birbirlerine aldanıştan/aldatıştan başka hiçbir şey vaat etmezler.

Saffat(86) "Allah'ın berisinden birtakım uydurma ilahları mı istiyorsunuz?"

Zümer(43) Yoksa Allah'ın berisinden şefaatçılar mı edindiler? De ki: "Onlar hiçbir şeye sahip olmayan/hiçbir şeye gücü yetmeyen, aklını da işletmeyen varlıklar olsalar da mı?"

Mumin(66) De ki: "Ben, Rabbimden bana açık-seçik ayetler gelince, sizin, Allah'ın berisinden yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım. Ben, âlemlerin Rabbi'ne teslim olmakla emrolundum."

Mumin
(74) "Allah'ın berisinden taptıklarınız nerede?" Diyecekler ki: "Bizden uzaklaşıp kayboldular. Doğrusu biz, daha önce hiçbir şeye yakarmıyormuşuz." Allah, inkâr edenleri işte böyle saptırır.

Sura(6) O'nun berisinden veliler edinenlere gelince, onlar üzerine gözcü de Allah'tır. Sen değilsin onlara vekil.

Zuhruf(86) O'nun berisinden yakardıkları, şefaate sahip olamaz! Hakka tanık olanlar müstesna. Onlar, ilimden nasiplenmekteler.

Ahkaf(5) Kıyamet gününe kadar kendisine cevap vermeyecek birilerine, Allah'ın berisinden yalvarıp durandan daha sapık kim vardır? Ve o yalvardıkları, onların yakarışından habersizdirler.




__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Değerli Dostlar!

 

Evliyâ tabirinin içine Üçler, Yediler, Kırklar, Abdal, Aktap, Evtad, Nükeba ve Nüceba denilen kimseler de girer.

 Genel kabul olarak da her tarikatın şeyhi, her cemaatin ileri geleni Evliyâ’dır, Velîyyüllah’tır. Bunlar ya Gavs’tır ya  Kutup’tur. Yine bunlar ya  Üçler’dendir ya  Yediler’dendir ya da Kırklar’dandır.

 

Kutup:Değirmenin, çevresinde döndüğü eksen demektir. Zamanının bütün oluşları onun çevresinde dönüp durduğu için zamanın ruhsal seyyidi ve yöneticisi olan zata bu ad verilmiştir.  

Kutuplar iki tanedir. Biri görünen alemi yönetir, biri gayb alemini. Kutup ölünce, yerine Abdallardan en kamili geçer.

Abdallara gelince: “Abdal” kelimesi, bedel  sözünden alınmıştır. Bunlardan biri ölünce onun yerine öteki geçtiği için bu adla anılmışlardır. Bunlar, peygamberin yerine iş gördükleri için de bu adı almış olabilirler. Allah, insanlara musallat olabilecek belaları, fesatları bu abdallar yüzünden yok eder.

Evtad’a gelince: Bu kelime direk, dayanak anlamındaki veted sözcüğünün çoğuludur. Bunlar, yeryüzünün dayanıklı olmasını sağlayan ruhsal kişilerdir. Kur’ân’da dağların evtad olduğunu söyleyen âyet bu kişilere dikkat çekmektedir.

Nukeba, nakîb (temsilci, belirleyici) sözcüğünün çoğuludur. Nukeba, toplumların kozmik temsilcileridir. Bunların her biri gezegenlerin birinin dünya üzerindeki etkilerini kontrol eder. Bunlar İblis’i de tanırlar ve onun etkilerini de kontrol ederler.

Efrad’a gelince: Bu kelime ferd kelimesinin çoğuludur. Efrad, melekler aleminden bazılarının temsilcisi olarak iş görür.

Nüceba’nın sayısı 70, Abdalların 40, Ahyarın 7, Evtad’ın 4’tür. Gavs ise bir tektir. Nukaba’nın yaşadığı yer Mağrip, nüceba’nınki Mısır, Abdallarınki, şam, Gavs’ınki Mekke, Kutup’unki Yemen’dir. Ahyar ise yeryüzünü durmadan dolaşır.

Halkın Ka’be’yi tavaf ettiği gibi Kutup da sürekli biçimde Allah’ı tavaf eder. Hep Allah’ın çevresindedir, orada döner durur.

Kutup, azledilmez, makamından ayrılmaz. Ancak ölünce yeri boşalır.

 (İbn-i Abidin; Resâil, 2/264-281)

 

Değerli Dostlarım!

 

Gördüğünüz gibi Lâtlar, Menâtlar, Uzzâlar, Hubeller artık isim değiştirmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı yayınlarından  olan“Menâkib-ül-Ârifin” kitabının ikinci cildi sayfa 214’e ve Arif Pamuk’un “Rasülüllah’ın mübarek dilinden Surelerin faziletleri” adlı kitabının 8, 9. sayfalarında yazılanları buraya aktarmaya elim varmıyor. Merak eden kendisi bakabilir ve işlerin nereye kadar vardırıldığını görebilir. 

Bu sapık ve saçma inançlar Peygamber Efendimiz ve sahabe döneminde Müslümanlar arasında kesinlikle yoktu. Hiç görülmedi ve de  duyulmadı.

 

Tasavvuf ve tarikat dinlerinin temel inançlarından biri olan “velîlik” inancı, yeni Eflatunculuğun, Maniheizm, Şamanizm, Budizm, Hırıstiyanlık, Yahudilik, Paganizm, Zerdüştlük dinlerinin kırıntılarıyla oluşturulmuştur.

 

Bu sapıklığın temelinin Yahudilere ve Hırıstiyanlara uzanışı bizzat Kur’ân tarafından söyleniyor.

 

Maide suresi âyet 18:” Ve kaletil yehudü vennesara nahnü ebnaullahi ve ehıbbauHu, kul felime yüazzibüküm bi zünubiküm bel entüm beşerün mimmen haleka, yağfiru limen yeşaü ve yüazzibü men yeşa' ve Lillahi mülküs Semavati vel Ardı ve ma beynehüma ve ileyhil mesıyr;”
 

“Yahudiler ve Hırıstiyanlar dediler ki, “Biz Allah’ın oğulları ve Sevgilileri’yiz. De ki: “O halde niçin size günahlarınız yüzünden azap ediliyor?” Hayır, siz de O’nun yarattıklarından birer insansınız. Dilediğini affeder O, dilediğini azap eder. Hem göklerin hem yerin hem de bunlar arasındakilerin mülk ve yönetimi Allah’ındır. Dönüş de O’nadır.”

 

 Bakara 111:” Ve kalu len yedhulel cennete illâ men kâne huden ev nesara tilke emaniyyühüm kul hatu bürhaneküm in küntüm sadikıyn;”

 Yahudi yahut Hırıstiyan olandan başkası cennete asla giremeyecek.” dediler. Bu, onların hayalleri, kuruntularıdır. De ki onlara: “ Eğer doğru iseniz hadi getirin kanıtınızı.”

 

 Bakara 94, 95:” Kul in kânet lekümüddarul’ahıretü indAllahi halisaten min duninNasi fetemennevülmevte in küntüm sadikıyn;”

  Ve len yetemennevhu ebeden bima kaddemet eydiyhim vAllahu Aliymun bizzalimiyn;”

 

“De ki: “Allah katındaki ahiret yurdu diğer insanların değil de sadece sizin ise, eğer doğru sözlü iseniz, hadi isteyin ölümü!

“Ellerinin önden gönderdiği şeyler yüzünden ölümü hiçbir zaman istemeyeceklerdir. Allah, zalimleri çok iyi bilmektedir.”

 

Cuma 6:”Kul ya eyyuhelleziyne hadu in ze'amtum enneküm evliyau lillahi min duninnasi fetemennevulmevte in küntüm sadikıyn;”

“De ki: “Ey Yahudiler! Eğer insanlar arasında yalnız kendinizin (Evliyâüllah) Allah’ın yakınları olduğuna inanıyor  ve bunda gerçekten samimi iseniz, hadi ölümü isteyin!”

 

 

Yüce Rabbimizin Kur’ân’daki, bunları teşhirindeki mesajı iyi alalım. Aksi halde biz şeytânın evliyâsı, şeytân da bizim velîmiz oluverir.

 

Değerli Dostlar!

Tarihsel kayıtlar bu inançların Müslümanlar arasına Muaviye ve onun yakın dostu , Yahudi casusu Ka’b el Ahbar tarafından sokulduğu açıklanmaktadır.

 Konun ile ilgili teferruatlar Suyutî’nin Tahzir-ül Havas Min Ekazib-il Kussas adlı eserinde mevcuttur.

Bu konular ile ilgili yeterince uyarıcı eserler yazılmıştır. Bunlarla mücadele edilmiştir.

(İbn-i Teymiye; el Furkan,  Elbânî; ez-Zaifa,  M. Ebu Reyye; Mecelle ve Advâ,                Suyutî; Tahzîr, İbn-i Cevzî; Telbis-ül İblis. )

 Ama ne yazık ki yavuz hırsız ev sahibini bastırmıştır. Bu mücahitlere binbir kara çalınmıştır.

Tıpkı bu gün de bu konular ile ilgili yazanlara yapıldığı gibi.

Devam edeceğim İnşaAllah.

Kusursuz olan Allah'tır.

Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.

Sevgi,saygı ve muhabbetle .

Allah'a emanet olunuz.

 Zümer suresi âyet 45:” Ve iza zükirAllahu vahdehüşmeezzet kulubülleziyne la yu'minune bil ahireti, ve iza zükirelleziyne min dunihi izahüm yestebşirun;

Ve Allah, tek olarak anıldığında, öteki dünyaya inanmayanların kalpleri kasılır; ama Allah’ın astlarından olan kimseler anıldığında, bakarsın yüzleri gülüverir.”

 

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Değerli Dostlar!

Velî ve Evliyâ sözcüklerinin kavramsal anlamları İslâm dışı inanç ve kültürlerden Müslümanlara empoze edilmiş, İslâm’ın yozlaştırılması amacına yönelik  girişimlerdir.

Velî sözcüğü, velâ kökünden türemiş  sıfatı müşebbehe kipinde bir sözcüktür. Mastarı   velâyetdir.

Anlamı, “arada bir şey bulunmadan bitişiklik, yan-yana olma ve yaklaşma, yakın olma” demektir ve“arkadaşlık, yer, niyet, zaman, din ve nisbette, yardımda tam bir yakınlık” anlamı verilmektedir.

“Velâyet” sözcüğü, mastar haliyle Kur’ân’da iki yerde geçmektedir.

Enfal  72:”  İnneleziyne amenu ve haceru ve cahedu bi emvalihim ve enfüsihim fiy sebiylillâhi velleziyne avev ve nesaru ülaike ba'duhüm evliyaü ba'd velleziyne amenu ve lem yühaciru ma leküm min velayetihim min şey'in hatta yühaciru* ve inistensaruküm fiyd diyni fealeykümün nasru illâ alâ kavmin beyneküm ve beynehüm miysak* vAllahu bi ma ta'melune Basıyr;”

“Kuşkusuz inanan ve hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşanlar ve barındırıp yardım edenler, evet işte bunlar birbirlerine yakın olanlardır. İnanan ve hicret etmeyenlere gelince, hicret edene kadar, onlara YAKINLIK söz konusu değildir. Ve din uğrunda yardım isterlerse, aranızda antlaşma bulunan bir halk zararına olmaksızın, onlara yardım etmeniz gerekir. Ve Allah yaptıklarınızı çok iyi görür.”

 Kehf  44:” Hünalikel Velayetü Lillahil Hakk Huve hayrun sevaben ve hayrun ukba;”

“Orada YAKINLIK ancak Hakk olan Allah’a aittir. Ödüllendirme bakımından en iyi ve kovuşturma yönünden de en iyi olan O’dur.”

Velâyet sözcüğü, “ve” harfinin kesresiyle “vilâyet” olarak da okunur.

Normalde anlam değişmemesine rağmen zaman içerisinde vilâyet sözcüğü, kök anlamından uzaklaşmadan “toplumsal yakınlık” anlamında “emirlik, sultanlık anlamında da kullanılmıştır.

“Velâyet” sözcüğü, öz anlamı ekseninde zaman içerisinde kişilerin ve toplumların birbiriyle olan ilişkilerinde kavramlaşmıştır. Kavram olarak da, “ Reşîd bir şahsın, şahsi ve mali işlerini gözetip yürütme hususunda kasır (eksikli, becerisi, yeteneği olmayan) olan bir şahsın yerini tutmasıdır.” demek olmuştur.

Velâyet mastarından müştak/türemiş velî sözcüğünün anlamı ise, “yakın olan, yakın duran” demektir.

Velî sözcüğü ve bu sözcüğün çoğulu olan “evliyâ” sözcüğü Kur’ân’da hep sözcük anlamında kullanılır.

Orijinal İslâm Dininde “Velî ve “Evliyâ” diye bir kavram kesinlikle yoktur.

Velî ve “Evliyâ” kavramları İslâm’ın zuhurundan yüzyıllar sonra yabancı güçlerin ve kültürlerin etkisiyle Müslümanların bünyesine sokulmuştur.

“Velî” sözcüğü Kur’ân’da hem Allah için hem de kullar için kullanılmıştır. Velî” sözcüğü aynı zamanda Esmâ-i Hüsnâ’dan birisidir.

“Velî” sözcüğü Kur’ân’da :

nasîr = yardımcı,

Mürşid=aydınlatan, yol gösteren,

şefi’=şefâat eden,

vâk=koruyucu,

Hamîd= öven, yücelten

sıfatları ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır, bağışlayıp merhamet eder, zarardan alıkoyup yarara yaklaştırır nitelemeleriyle birlikte yer alır.

  Velîliğin, yakınlığın bu niteliklerle yakın ilişkisi vardır.

 Bunlar velînin, yakın olanın belirgin nitelikleridir.

 Bu yakınlıklar nicel bir yakınlık değil nitel bir yakınlıktır.

Buna göre “Velî/Yakın Biri” denildiğinde: “Yardım eden, yol gösteren, aracılık yapan, aydınlatan  ve koruyan birisi” anlaşılmalıdır.

.

Bakara 107:” Elem ta'lem ennAllahe leHu mülküsSemavati vel Ard ve ma leküm min dunillahi min veliyyin ve la nasıyr;”

“Bilmedin mi ki göklerin de yerin de mülk ve saltanatı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’ın astlarından ne bir Yakın Kişi vardır ne de bir yardımcı.

 Bakara 120:” Ve len terda ankelyehudü ve lennesara hatta tettebia milletehüm* kul inne hüdAllahi hüvel hüda* ve leinitteba'te ehvaehüm ba'delleziy caeke minel ılmi, ma leke minAllahi min veliyyin ve la nasıyr;”

“Öz milletlerine uymadıkça ne Yahudiler ne de Hıristiyanlar senden asla hoşnut olmazlar. De ki: “ Allah’ın kılavuzluğu erdirici kılavuzluğun ta kendisidir.” İlimden sana ulaşan nasipten sonra bunların boş ve iğreti arzularına uyarsan, Allah katından ne bir Yakın Kimsen olur ne de bir yardımcın.”

 Nisa suresi âyet 45:” VAllahu a’lemü bi a'daiküm ve kefa billahi Veliyyen ve kefa billahi nasıyra;”

“Allah sizin düşmanlarınızı daha iyi bilir. Yakın kişi olarak, Allah yeter. Yardımcı olarak da Allah yeter.”

Nisa 123:” Leyse bi emaniyyiküm ve la emaniyyi ehlil Kitab men ya'mel suen yücze bihi ve la yecid lehu min dunillahi veliyyen ve la nesıyra;”

“İş ne sizin kuruntularınızladır ne de Ehlikitab’ın kuruntularıyla. Kötülük yapan onunla cezalandırılır. Ve böyle biri, kendisi için Allah’ın astlarından ne bir Yakın Kimse bulacaklardır ne de bir yardımcı.”

Nisa 173:” Feemmelleziyne amenu ve amilus salihati fe yüveffiyhim ücurehüm ve yeziydühüm min fadliHi, ve emmelleziynestenkefu vestekberu feyü’azzibühüm azaben eliymen, ve la yecidune lehüm min dunillahi veliyyen ve la nesıyra;

“Bunun ardından da inanıp barışa yönelik işler yapanların ödüllerini tam verecek ve lütfundan onlara fazlalıklar da bağışlayacaktır. Kulluktan çekinip büyüklük taslayanlara gelince, onlara korkunç bir azapla azap edecektir. Böyleleri, kendileri Allah’ın astından ne bir Yakın Kimse bulur ne de bir yardımcı.”

 En’âm 51: “Ve enzir bihilleziyne yehafune en yuhşeru ila Rabbihim leyse lehüm min dunihî veliyyün ve la şefiy’un leallehüm yettekun;”

“Rablerinin huzurunda haşr edileceklerinden korkanları, o vahiy ile uyar ki korunabilsinler. Onların O’nun astlarından ne bir Yakın Kimseleri vardır ne de şefâatçıları.”

 En’âm suresi âyet 70:” Ve zerilleziynettehazu diynehüm leiben ve lehven ve ğarrethümül hayatüd dünya ve zekkir bihi en tübsele nefsün bima kesebet leyse leha min dunillahi veliyyün ve la şefiy'un, ve in ta'dil külle adlin la yü'haz minha ülaikelleziyne übsilu bima kesebu lehüm şerabün min hamiymin ve azabün eliymün bima kânu yekfürun;”

“Dinlerini oyun ve eğlence haline getirmiş, dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak da o Kur’ân ile şunu hatırlat: Bir kişi, kendi elinin üretip kazandığına teslim edilirse onun, Allah’ın astlarından ne bir Yakın Kimsesi kalır ne de şefâatçısı. Her türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez. İşte bunlar, kazandıklarına teslim edilmişlerdir. Nankörlük ettiklerinden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki ve korkunç bir azap vardır.”

Ra’d suresi âyet 37:” Ve kezâlike enzelnahu hukmen arabiyya ve leinitteba'te ehvaehüm ba'de ma caeke minel ılmi, ma leke minAllahi min Veliyyin ve la Vak;”

“İşte biz o Kur’ân’ı Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, Allah’tan sana bir Yakın Kimse ve bir koruyucu yoktur.”

Kehf suresi âyet 17:” Ve teraşşemse iza taleat tezaveru an Kehfihim zatel yemiyni ve iza ğarebet takriduhüm zateş şimali ve hüm fiy fecvetin minh zâlike min ayatillah men yehdillahu fehüvel mühted ve men yudlil felen tecide lehu veliyyen mürşida;

“Güneşi görüyorsun: doğduğu vakit mağaralarından sağ tarafa kayar, battığı vakit ise onları sol tarafa doğru makaslayıp geçer. Böylece onlar mağaranın geniş boşluğu içindedirler. Bu, Allah’ın mucizelerindendir. Allah’ın kılavuzluk ettiği doğruyu bulmuştur. Şaşırttığına gelince, sen ona yol gösteren bir Yakın Kimseyi asla bulamazsın.”

 Kehf 26:” Kulillahu a'lemu bima lebisu leHu ğaybüs semavati vel Ard ebsır bihi ve esmı' ma lehüm min duniHi min veliyyin, ve la yüşrikü fiy hükmiHi ehada;

Şura suresi âyet 28,” Ve Huvelleziy yünezzilül ğayse min ba'di ma kanetu ve yenşuru rahmeteHu, ve Huvel Veliyyül Hamiyd;”


O, onlar (ümit kestikten sonra  yağmuru, rahmeti indiren ve rahmetini yayandır. O, Yakındır. Öven yüceltendir.”

Şura 46:” Ve ma kâne lehüm min evliyae yensurunehüm min dunillah ve men yudlilillahu fema lehu min sebiyl;”

Onların Allah’dan başka kendilerine yardım edecek yakınları da yoktur. Allah kimi saptırırsa, onun için artık bir yol yoktur.”

 En’âm 14:” Kul eğayrAllahi ettehızü veliyyen Fatıris Semavati vel Ardı ve Huve yut'ımu ve la yut'am kul inniy ümirtü en ekûne evvele men esleme ve la tekûnenne minel müşrikiyn;”


De ki: “Semavat ve Arz’ın Fatırı olan ve O besleyip-doyuran, kendisi beslenmeyen Allah’dan ğayrını mı Yakın edineyim? Ben İslam olanların ilki olmakla emrolundum”, de ve sakın müşriklerden olma.”

 A’raf suresi âyet 196:” İnne Veliyyiyellahulleziy nezzelel Kitabe, ve Huve yetevelles salihıyn;”


Muhakkak ki benim Yakınım, O Kitab’ı indiren Allah’dır!.. Ve O, salihleri Yakın edinir .”

 Yusuf 101:” Rabbi kad ateyteniy minel mülki ve allemteniy min te'viylil ehadiys FatıresSemavati vel Ardı ente veliyyiy fiyd dünya vel ahireti, teveffeniy müslimen ve elhıkniy bissalihıyn;”


 Rabbim! Gerçekten sen bana Mülk’den verdin ve bana hadiselerin te’vilinden öğrettin.Semavat ve Arz’ın Fatırı! Dünya’da ve Ahiret’te Sen’sin Yakınım Müslim olarak beni vefat ettir ve beni salihlere kat!.

Yine “velâ” kökünden, “velâyet” mastarından türemiş olan “ Vâlî” sözcüğünün anlamı da “Velî” sözcüğünün anlamıyla aynıdır. Allah için de kullanılmıştır.

Ra’d suresi âyet 11:” LeHu muakkıbatün min beyni yedeyhi ve min halfihı yahfezunehu min emrillah innAllahe la yuğayyiru ma bi kavmin hatta yuğayyiru ma bi enfüsihim ve iza eradAllahu bi kavmin suen fela meradde leh ve ma lehüm min dunihi min val;

“Her kişi için, önünde ve arkasında, Allah’ın emriyle onu koruyan izleyiciler vardır. Gerçekte, bir halk, kendindekileri değiştirmedikçe, Allah hiçbir şeyi değiştirmez. Ve Allah, bir halka kötülük dileyince, o zaman, onun  geri çevrilmesi söz konusu değildir. Onlar için, O’nun astlarından bir Yakın olan  da yoktur. ”

Değerli Dostlar!

Bu yazılanları Alperen ve safbilgi Kardeşimizin de yazdıklarıyla birlikte değerlendirirsek Kur’an’daki veli, velayet kavramlarının daha iyi anlaşılabileceği düşüncesindeyim.

Kusursuz olan Allah’tır.

En doğrusunu Allah bilir.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

 Allah’a emanet olunuz.

Zümer suresi âyet 45:” Ve iza zükirAllahu vahdehüşmeezzet kulubülleziyne la yu'minune bil ahireti, ve iza zükirelleziyne min dunihi izahüm yestebşirun;
 

Ve Allah, tek olarak anıldığında, öteki dünyaya inanmayanların kalpleri kasılır; ama Allah’ın astlarından olan kimseler anıldığında, bakarsın yüzleri gülüverir.”

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Değerli Dostlar!

 

Veli, Evliya,velayet sözcükleriyle bağlantılı olan ve Kur’an’da sıkça  kullanılan “Mevlâ” sözcüğü de aynı kökten ve aynı anlamdan gelmektedir.

Mevlâ sözcüğü hem Fâil hem de Mef’ûl anlamında kullanılır. 

 

Fâil anlamında kullanıldığında “Velî” sıfatı gibi, “yakın olan, yardım eden, koruyan yol gösteren” anlamındadır.

 

Mef’ûl anlamında ise “yardım olunan, yakın olunan, korunan” anlamındadır.

 

İslâm Hukukunda Fâil anlamında köle âzâd eden köle sahibine “mevlâ” dendiği gibi, Mef’ûl anlamıyla köleye de “mevlâ” denilir.

 

İslâm aleminin bir çok yerinde, saygı için, bazı büyüklere, bilginlere “mevlânâ = mevlâmız” denilmektedir.

 

Kur’ân dikkate alındığında bu doğru bir şey değildir.

 

Bu sıfatın Allah’tan başkası için  kullanılmaması gerektiğini düşünüyorum. Doğrusunu Allah bilir.

 

Bakara suresi âyet 286:”… va'fü anna, vağfir lena, verhamna, ente mevlana fensurna alel kavmil kafiriyn;


Affeyle bizleri ,Mağfiret et bizleri, rahmet buyur bizlere. Sen Mevlamızsın;( yakın olanımızsın- yardım edenimizsin-yol gösterenimizsin- koruyanımızsın) o halde kafirlere  karşı bize zafer ihsan et.

 

Âl-i Imran suresi âyet 150:” Belillahu mevlaküm ve Huve hayrun nasıriyn;”
Hayır! Sizin mevlanız (yakın olanınız/yardım edeniniz/koruyanınız/yol göstereniniz) Allah’tır O, yardım edenlerin en hayırlısıdır.”

 

En’am suresi âyet 62:” Sümme ruddu ilAllahi mevlahümül Hakk ela leHul hukmü ve Huve esreul hasibiyn”

 

“Sonra onlar gerçek Mevlaları (yakın olanları/yardım edenleri/koruyanları/yol gösterenleri olan Allah’a götürülürler. Gözünüzü açın! Hüküm yalnız O’nundur. Ve hesap görenlerin en süratlisi de O’dur.”

 

 Hac 13:” Yed'u lemen darruhu akrebü min nef'ıh lebi'selmevla ve lebi'sel aşiyr;”
O, zarar vermesi fayda vermesinden daha yakın olana dua eder/yönelir. O  ne kötü bir Mevla(
yakın olan/yardım eden/koruyan/yol gösteren) ve ne kötü bir arkadaşdir.

 

 Hacc 78:” Ve cahidu fillahi hakka cihadiHi, Huvectebaküm ve ma ceale aleyküm fiyd diyni min harec millete ebiyküm İbrahiym Huve semmakümül müslimiyne min kablü ve fiy hazâ liyekûner Rasûlü şehiyden aleyküm ve tekûnu şühedae alenNas feekıymusSalate ve atüz Zekate va'tesımu billah Huve Mevlaküm fenı'mel Mevla ve nı'men Nesıyr;

“Allah uğrunda ona yaraşır bir gayretle cihad edin. O sizi seçmiş ve dinde size hiçbir güçlük çıkarmamıştır. Babanız İbrahim’in dinini esas alın. Allah sizi, önceden de şu Kitap’ta da “müslümanlar” diye adlandırdı ki, rasül sizin üzerinizde bir tanık olsun, siz de insanlar üzerine tanıklar olasınız. O halde namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O’dur sizin Mevlâ’nız.( Size yakın olanınız- yardım edeniniz-yol göstereniniz- koruyanınız). Ne güzel Mevlâ’dır (Size yakın olandır- yardım edendir-yol gösterendir- koruyandır) O, ne güzel Nasîr’dir O. ”

 

 Tevbe 51:” Kul len yusıybena illâ ma ketebAllahu lena* Huve mevlana ve alellahi fel yetevekkelil mu'minun;”
De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası, asla bize isabet etmeyecektir. O’dur bizim Mevla’mız.(
yakın olanımız- yardım edenimiz-yol gösterenimiz- koruyanımız) Mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler”

 

 Enfal suresi âyet 40:” Ve in tevellev fa'lemu ennAllahe Mevlaküm nı'mel Mevla ve nı'men Nesıyr;”

“Eğer yüz çevirirlerse bilin ki, Allah sizin Mevlânız’dır. (Size yakın olanınızdır- yardım edeninizdir-yol göstereninizdir- koruyanınızdır) Ne güzel Mevlâ’dır(Size yakın olandır- yardım edendir-yol gösterendir- koruyandır) O, ne güzel Nasîr’dir O.”

 

 Yunus 30:”Hünalike teblu küllü nefsin ma eslefet ve ruddu ilellahi MevlahumülHakkı ve dalle anhüm ma kânu yefterun;


Orada her nefs, önceden ne gönderdi ise onu dener. Onlar Hakk Mevlaları (
(yakın olanları- yardım edenleri- yol gösterenleri-koruyanları) olan Allah’a döndürülmüş ve uydurmakta oldukları kendilerinden kaybolup gitmiştir.”

 

Meryem 5:” Ve inniy hıftül mevaliye min veraiy ve kânetimraetiy akıren feheb liy min ledünke Veliyya;

 

“Ben arkamdan gelecek Mevâlimden (Yakınlarımdan -yardım ettiklerimden - yol gösterdiklerimden - koruduklarımdan) korkuyorum. Karımsa kısır. O halde katından bir velî (yakın olan- yardımcı olan-yol gösteren-koruyan)bağışla!”

 

(Mevâlî, Mevla sözcüğünün çoğuludur. Bu âyette de çoğul olarak yer almıştır.  Mef’ûl anlamla kullanılmıştır.)

 

 

 

 Muhammed suresi âyet 11:” Zâike bi ennAllahe Mevlelleziyne amenu ve ennel kafiriyne la Mevla lehüm;”

 

“Bu böyledir, çünkü Allah, iman edenlerin Mevlâ’sıdır (Yakın olanıdır-yardım edenidir- yol gösterenidir-koruyanıdır). Küfre sapanların Mevlâ’sı (yakın olanı- yardım edeni- yol göstereni-koruyanı) yoktur.”

 

 

 Tahrim suresi âyet 2:” Kad feradAllahu leküm tahıllete eymaniküm vAllahu mevlaküm ve Huvel'AliymulHakiym;”

 

“Allah size, yeminlerinizi çözmeyi farz kılmıştır. Ve Allah sizin Mevlâ’nızdır (Yakın olanınızdır-yardım edeninizdir-yol göstereninizdir-koruyanınızdır). Alim’dir O, Hakîm’dir O.”

 

Tahrim 4: “İn tetuba ilellahi fekad sağat kulubüküma ve in tezahera 'aleyhi feinnAllahe Huve Mevlahu ve Cibriylu ve salihul mu’miniyn velMelaiketü ba'de zâlike zahiyr;”


Eğer ikiniz, Allah’a tevbe ederseniz, gerçekten kalbleriniz meyletmiş/sapmış bulunuyor. Eğer O’nun aleyhine birbirinize arka/destek olursanız, muhakkak ki Allah, O’nun mevlası’dır, (
Yakın olanıdır-yardım edenidir- yol gösterenidir-koruyanıdır )Cibriyl de, mü’minlerin salihi de. Ve ondan sonra melaike de zahiyrdir.

 

 Duhan suresi âyet 41:” Yevme la yuğniy mevlen an mevlen şey’en ve la hüm yünsarun;”
Mevla’nın (
Yakın olanın-yardım edenin- yol gösterenin-koruyanın mevla’dan (Yakın olandan-yardım edenden- yol gösterenden-koruyandan) bir şey savamadığının günüdür .Onlar yardım da olunmazlar.

 

Bize en yakın durumda olan Allah’tır.

 

Bakara suresi âyet 257:” Allahu Veliyyülleziyne amenu yuhricühüm minez zulümati ilenNur velleziyne keferu evliyaühümüt tağutu yuhricunehüm minen Nuri ilez zulümat ülaike ashabün nar hüm fiyha halidun;”

Allah, iman sahiplerinin Velîsidir/Yakın Kimsesidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfre sapanlara gelince, onların  Yakın Kimseleri tâğûttur ki, kendilerini nurdan karanlığa çıkarır. Bunlar cehennem halkıdır. Orada sürekli kalacaklar onlar.”

 

 

Âl-i Imran suresi âyet 68:” İnne evlenNasi bi İbrahîyme lelleziynettebeuhu ve hazen Nebîyyu velleziyne amenu vAllahu Veliyyül mu’miniyn;

“Şu bir gerçek ki, insanların İbrahim’e en yakın olanları, elbette ona uyanlar, bu peygamber, bir de iman sahipleridir. Allah mü’minlerin velîsidir (yakın olanı-yardım edeni- yol göstereni-koruyanıdır).”

 

“Nisa suresi âyet 139:” Elleziyne yettehızunel kafiriyne evliyae min dunil mu’miniyn eyebteğune ındehümül ızzete feinnel ızzete Lillahi cemiy’a;

 

“Öyle kişiler ki onlar, müminleri bırakıp küfre sapanları Yakın Birisi kabul ediyorlar. Onların yanında onur ve yücelik mi arıyorlar? Onur ve yüceliğin tümü Allah’ındır.”

 

Maide 55,:” İnnema Veliyyükümullahu ve RasûluHu velleziyne amenülleziyne yukıymunes Salate ve yü'tunez Zekate ve hüm rakiun;”

 

 Maide 56:”Ve men yetevelellahe ve RasûleHu velleziyne amenu feinne hızbAllahi hümül ğalibun;”

“Sizin velîniz(size Yakın olan) Allah’tır, O’nun rasülüdür bir de rüku eder bir halde namaz kılıp zekâtı vererek iman edenlerdir.”

 

“Allah’ı, O’nun rasülünü ve iman edenleri kendine Yakın kabul edenler bilsinler ki, galip gelecek olanlar Allah’ın taraftarlarıdır.”

 

 Enam 127:” Lehüm DarusSelâmi ınde Rabbihim ve Huve Veliyyühüm bi ma kânu ya'melun;”

 

“Rableri katındaki huzur ve esenlik yurdu onlarındır. İşler oldukları ameller yüzünden, O, onların Velî’si/Yakını oluvermiştir.”

 

 Furkan 18:” Kalu subhaneke ma kâne yenbeğıy lena en nettehıze min dunike min evliyae ve lâkin metta'tehüm ve abaehüm hatta nesüzZikr ve kânu kavmen bura;”

 

“Dediler ki: “Tespih ederiz seni, seni bırakıp da senin astlarından evliya/ Yakınlar kabul etmek bize yaraşmazdı. Ama sen onları ve atalarını öylesine nimetlendirdin ki, Zikir’i unuttular ve helake giden bir topluluk oldular.””

 

 Secde 4:” Allahulleziy halekas Semavati vel Arda ve ma beynehüma fiy sitteti eyyamin sümmesteva alel Arş ma leküm min duniHi min veliyyin ve la şefiy' efela tetezekkerun;

 

“Allah’tır ki gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra arş üzerinde egemenlik kurmuştur. O’nun astlarından size ne bir veli/Yakın vardır ne de bir şefâatçi. Hala düşünüp ibret almayacak mısınız?”

 

 Fussılet suresi âyet 30:” İnnelleziyne kalu RabbunAllahu sümmestekamu tetenezzelü aleyhimül Melaiketü ella tehafu ve la tahzenu ve ebşiru bil cennetilletiy küntüm tuadun;”

“Şu bir gerçek ki, “Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra hiç şaşmadan yol alanlar üzerine, melekler sürekli iner de şöyle der: “Korkmayın, üzülmeyin. Size vaat edilen cennetle sevinin.”


Fussilet 31:”Nahnu evliyaüküm fiyl hayatid dünya ve fiyl ahireti, ve leküm fiyha ma teştehiy enfüsüküm ve leküm fiyha ma teddeun;”
Biz sizin, dünya hayatında da âhirette de Evliyanızız /Yakınlarınızız. Cennette sizin için nefislerinizin arzuladığı her şey var. Orada sizin için istediğiniz her şey var.”

 

 

Fussilet32: “Nüzülen min Ğafurin Rahıym;”

 

“Gafûr ve Rahîm Allah’tan bir ikram olarak...”

 

Fussilet 33:“Ve men ahsenü kavlen mimmen dea ilellahi ve amile salihan ve kale inneniy minel müslimiyn;”

“Allah’a çağırıp/yakarıp barışa yönelik iş yapan ve “ben müslümanlardanım” diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır”

 

Fussilet 34:“Ve la testevil hasenetü ve les seyyietü, idfa' Billetiy hiye ahsenü feizelleziy beyneke ve beynehu adavetün keennehu veliyyün hamiym;”

“Güzellikle çirkinlik/iyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel tavırla sav. O zaman görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sımsıcak bir Veli/Yakın oluvermiştir.”

 

  

Şura suresi âyet 9:” Emittehazu min duniHi evliya' fAllahu Huvel Veliyyü ve Huve yuhyil mevta ve Huve alâ külli şey'in Kadiyr;”

“Yoksa O’nun astlarından  bir takım Evliya/Yakın Kimseler mi kabulleniyorlar?  Ama Allah, O’dur velî (Yakın olan). O, ölüleri diriltir ve O, her şeye gücü yetendir.”

 

 Şura suresi âyet 31:” :” Ve ma entüm bi mu'ciziyne fiyl Ard ve ma leküm min dunillahi min Veliyyin ve la Nasıyr; 

“Siz yeryüzünde aciz bırakıcılar değilsiniz. Sizin, Allah’ın astlarından  birVeliniz/Yakınınız da yoktur, yardımcınız da.”

 

 

 

Casiye suresi âyet 19:” İnnehüm len yuğnu anke minAllahi şey'a ve innez zalimiyne ba'duhüm evliyau ba'd vAllahu Veliyyül müttekıyn;
 

“Kuşkun olmasın ki onlar, Allah karşısında sana hiçbir yarar sağlayamazlar. Zalimler birbirlerinin Evliyalarıdırlar/Yakınlarıdırlar, Allah ise Takvaya sarılanların Velîsidir/Yakınıdır.

 

    Allah Rasülü de mü’minlere en yakın olandır.

 

Ahzap 6:” Ennebîyyü evla bil mu’miniyne min enfüsihim ve ezvacühu ümmehatühüm ve ülül’ erhami ba'duhüm evla bi ba'dın fiy Kitabillahi minel mu’miniyne vel mühaciriyne illâ en tefalu ila evliyaiküm ma'rufa kâne zâlike fiyl Kitabi mesturea;”

 

“O peygamber, müminlere kendilerinden daha yakındır. Onun eşleri de müminlerin anneleridir. Anne tarafından akraba olanlar da Allah’ın Kitab’ında birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak yakınlarınız için örfe uygun bir vasiyette bulunmanız müstesnadır. Bu, Kitap’ta satırlara geçirilmiştir.”

 

Değerli Dostlar!

Tüm bu ayetleri okuduktan sonra da Veli,Evliya,Mevla sözcüklerine burada belirtilenlerin aksine inananlara ise ne diyeyim. Rabbım hidayet nasip eylesin.

Ne yazık ki,böyle olan kardeşlerime dua etmekten ve Alemlerin Rabbı olan Yüce Allah’ın Aşağıda belirttiğim ayetlerini ağır ağır, düşüne düşüne okumalarını önermekten başka yapabileceğim hiçbir şey yok.

Al-i İmran101: Ve keyfe tekfürune ve entüm tütla aleyküm ayatullahi ve fiyküm RasûluHu, ve men ya'tesım billahi fekad hüdiye ila sıratın müstekıym;”


Allah ayetleri üzerinize okunurken ve içinizde de O’nun Rasûlü varken nasıl kafir olursunuz? Kim Allah’a ı’tısam ederse /sımsıkı bağlanırsa gerçekten sırat-ı müstakım’e hidayet olunmuştur o.”

Al-i İmran 102: “Ya eyyühelleziyne amenüttekullahe hakka tükatiHi ve la temutünne illâ ve entüm müslimun;”


Ey iman edenler! Allah’dan hakkıyla ittika edin ve ancak müslimler olarak ölün .“

 

 

Ankebut suresi âyet 41:” Meselülleziynet tehazu min dunillahi evliyae kemeselil ankebut ittehazet beyta ve inne evhenel buyuti lebeytül ankebut lev kânu ya'lemun;”

“Allah’ın astlarından/ mahlukatta.yaratılmışlardan kendilerine evliyâ/ Yakın Kimseler kabullenenlerin durumu, kendisine bir ev yapan örümceğin durumuna benzer. Evlerin en dayanaksızı, kuşkusuz örümceğin evidir. Keşke bilseler!”

 

Kusursuz olan Allah'tır.

En doğrusunu Allah bilir.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah'a emanet olunuz.

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Değerli Dostlar!

Nisa 125:” Ve men ahsenü diynen mimmen esleme vechehu Lillahi ve huve muhsinun vettebea millete İbrahîyme haniyfa vettehazAllahu İbrahîyme haliyla;

“İyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden ve Hanif olan İbrahim’in dinine uyandan daha güzel dinli kimdir? Ve Allah İbrahim’i Halil olarak kabul etti.

Nisa 125’te geçen Halil kelimesi  meal ve tefsirlerde sığ olarak ifade edilip geçiştirilmiştir. Hemen herkes bu kelimenin anlamını “dost” olarak ifade etmiştir. Böyle olunca da “veli” kelimesinin ifade ettiği dost anlamıyla karıştırılmış aynı anlamda kullanılır hale gelmiştir.

Eski tefsirciler bu olayı daha iyi değerlendirmişler kelimenin kökenine kadar inmişlerdir. Sahib-ül Keşşaf bunların başında gelmektedir. Keşşafta yapılan açıklamalara göre:

“Halil” kelimesi “halle” kelimesinden müştak/türemiştir.

“Halle” nin anlamı “kumun üzerindeki yol demektir.”

“Halil” kelimesinin anlamı ise “aynı izden yürüyen” demektir.

Yani, “senin yolunda seninle birlikte giden,sana uyan,bu yolda asla kendi başına hareket etmeyip senin izinden yürüyen” demektir.

İbrahim Peygamberimiz, Allah’ın çizmiş olduğu Tevhid ve İslam yolunda, Allah’ın koyduğu ilkelere tamamen uymuş ve başına buyruk davranmamıştır.

Allah’ın koyduğu izden hiç sapmamıştır. Bunun için de “aynı izden yürüyen (izdaş) sıfatını hak etmiştir.

Tüm bu manalar imanı,sıdkı,sadakati ifade etse de “gönüldaşlık” anlamındaki “dost” ifadesiyle söylenemez.

Halil kelimesinin geçtiği başka ayetlere bakalım.

İsra 73:” Ve in kâdu leyeftinuneke anilleziy evhayna ileyke li tefteriye aleyna ğayrehu, ve izen lettehazuke haliyla;
”Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrisini bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi.İşte o takdirde seni Halil/ kendi izlerinden giden birisi olarak kabul ederlerdi.”

Furkan 26:” ElMülkü yevmeizinilHakku lirRahman ve kâne yevmen alel kafiriyne asiyra;

“O gün gerçek mülk ve yönetim Rahman’ındır. Ve o, kafirleriçin çok zorlu bir gündür.”


Furkan 27 :”Ve yevme yeadduzzalimü alâ yedeyhi yekulü ya leytenit tehaztü maar Rasûli sebiyla;”

“O gün zalim, ellerini ısırarak diyecek ki:Ne olurdu resulle birlikte yol tutsaydım.”

Furkan 28:” Ya veyleta leyteniy lem ettehız fülanen haliyla;

“Ah ne olurdu falancayı Halil/ Kendi izimden giden birisi kabul etmeseydim”.

Furkan 29:” Lekad edalleniy aniz Zikri ba'de iz caeniy ve kâneş şeytanu lil’İnsani hazula;”

“Zikir bana geldikten sonra, o saptırdı beni ondan, Şeytan insan için bir rezil edicidir.”

Zuhruf 67:” El ehıllau yevmeizin ba'duhüm li ba'dın adüvvün illel müttekıyn;”

Birbirinizin izinden gidenler o gün birbirlerine düşmandırlar. Ancak takvaya sarılanlar böyle değildir.

İbrahim Peygamberimiz bu sıfatı nasıl hak etti?

Bakara 124:” Ve izibtela İbrahîyme Rabbühu bikelimatin feetemmehünne kale inniy caılüke linNasi imama kale ve min zürriyyetiy kale la yenalu ahdiyzzalimiyn;”

“Hani, Rabbi birkaç kelimeyle İbrahim’i sınamış o da onları tam olarak yerine getirince, “Seni insanlara önder yapacağım “demişti. O da “Ve soyumdan da!” deyince, Allah, “Sözüm hainleri kapsamaz “ dedi.

Yine Bakara suresi 124-131 arasındaki ayetler de okunmalıdır.

Bakara 131:” İz kale lehu Rabbuhu eslim, kale eslemtü liRabbil Alemiyn;”
”Rabbi, “Teslim ol!” dediğinde o, “Alemlerin Rabb’ine teslim oldum” demişti.”

Mümtehine 4:” Kad kânet leküm usvetun hasenetun fiy İbrahiyme velleziyne me'ahu, iz kalu likavmihim inna bureau minküm ve mimma ta'budune min dunillahi keferna biküm ve beda beynena ve beynekümül'adavetü velbağdau ebeden hatta tu’minu billahi vahdeHu illâ kavle İbrahiyme liebiyhi leestağfirenne leke ve ma emlikü leke minAllahi min şey' Rabbena 'aleyke tevekkelna ve ileyke enebna veileykelmasıyr;”

İbrahim ve onunla birlikte olanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kendi kavimlerine demişlerdi ki: Biz,sizden ve Allah’ın dışında tapmakta olduklarınızdan gerçekten uzağız.Sizi tanımayıp inkar ettik. Siz Allah’a bir olarak inanıncaya kadar sizinle aramızda ebedi bir düşmanlık ve kin baş göstermiştir.Ancak İbrahim’in babasına : “Sana bağışlama dileyeceğim, ama Allah’tan gelecek herhangi bir şeye karşı senin için gücüm yetmez.” Demesi hariç.Ey Rabbimiz biz sana tevekkül ettik ve samimiyetle sana yöneldik. Dönüş sanadır.

Değerli dostlarım Lütfen aşağıdaki ayetleri de okur musunuz?

Tevbe 113,114; Hud 75; En’am 74-81; Enbiya 51-70 Şura 69-82; Nahl 120-122;

Al-i İmran 67,68; İbrahim 35-41; Saffat 83-111; Meryem 41-50

Not: Ayetlerde geçen “ittihaz” kelimesi “kabul etmek” anlamındadır. Çoğu meallerde ve tefsirlerde “iktisap” kelimesinin karşılığı olan “edinmek” anlamında çevrilmiştir.

Değerli Dostlarım!

Allah Razı olsun. Safbilgi kardeşimiz ve Alperen Kardeşimiz tüm bunların yazılmasına vesile oldular.

Konu şirk ile mücadelenin önemli bir boyutunu oluşturduğu için ayetlerin mealleriyle orijinallerini de verdim. İstedim ki okuyan kardeşlerimiz hem inceleme fırsatı bulsunlar hem de  gözler ayetlerin kelimelerine aşina olsun.

Veli/Yakın kimse konusunun Kur’an’da bu kadar çok geçmesinin nedeni  “Tevhid”’i korumaktır diye düşünüyorum.

Beni bu düşünceye iten nedenler de: İnsanlık tarihinde; insanların, “veli” ya da “evliya diye bir üst sınıf din adamı tipi oluşturmalarıdır. Oluşturulan bu sınıf ruhbanların yaptığı gibi din dışı işleri yapar duruma gelmeleridir. Yine bu sınıfın, kendilerine özgü tevil yöntemleriyle, her türlü İslam dışı düşünceyi üreterek, yeterli Kur’an bilgisi bulunmayan kardeşlerimizi tuzaklarına düşürmeleridir.

Zaman zaman bu sitede de tartışmalara katılan bu tip insanlar; Kur’an’ın denetiminde incelendiğinde, hepsinin de şeytanın velisi, şeytanların da bunların velisi oldukları rahatlıkla görülebilmektedir

Değerli Dostlar!

Kısaca Kur’an’daki “veli” dostlaşmış, sonucu olarak da İslam yozlaşmış. Dersem yanılır mıyım acaba?

Kusursuz olan Allah’tır.

Şüphesiz en doğrusunu Allah söyler.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah’a emanet olunuz.

 

Ankebut suresi âyet 41:” Meselülleziynet tehazu min dunillahi evliyae kemeselil ankebut ittehazet beyta ve inne evhenel buyuti lebeytül ankebut lev kânu ya'lemun;”

“Allah’ın astlarından/ mahlukatta.yaratılmışlardan kendilerine evliyâ/ Yakın Kimseler kabullenenlerin durumu, kendisine bir ev yapan örümceğin durumuna benzer. Evlerin en dayanaksızı, kuşkusuz örümceğin evidir. Keşke bilseler!”

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
adalet
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 02 ekim 2006
Gönderilenler: 1195
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı adalet

  Dost1 yazdı:

     İnsanlık tarihinde; insanların, “veli” ya da “evliya diye bir üst sınıf din adamı tipi oluşturmalarıdır. Oluşturulan bu sınıf ruhbanların yaptığı gibi din dışı işleri yapar duruma gelmeleridir. Yine bu sınıfın, kendilerine özgü tevil yöntemleriyle, her türlü İslam dışı düşünceyi üreterek, yeterli Kur’an bilgisi bulunmayan kardeşlerimizi tuzaklarına düşürmeleridir.

Zaman zaman bu sitede de tartışmalara katılan bu tip insanlar; Kur’an’ın denetiminde incelendiğinde, hepsinin de şeytanın velisi, şeytanların da bunların velisi oldukları rahatlıkla görülebilmektedirEmbarrassedAngryLOL



__________________
"Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Yukarı dön Göster adalet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: adalet
 
safbilgi
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 841
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı safbilgi

DOST1 YAZDI:

Allah Razı olsun. Safbilgi kardeşimiz ve Alperen Kardeşimiz tüm bunların yazılmasına vesile oldular.

Konu şirk ile mücadelenin önemli bir boyutunu oluşturduğu için ayetlerin mealleriyle orijinallerini de verdim. İstedim ki okuyan kardeşlerimiz hem inceleme fırsatı bulsunlar hem de  gözler ayetlerin kelimelerine aşina olsun.

Veli/Yakın kimse konusunun Kur’an’da bu kadar çok geçmesinin nedeni  “Tevhid”’i korumaktır diye düşünüyorum.

Beni bu düşünceye iten nedenler de: İnsanlık tarihinde; insanların, “veli” ya da “evliya diye bir üst sınıf din adamı tipi oluşturmalarıdır. Oluşturulan bu sınıf ruhbanların yaptığı gibi din dışı işleri yapar duruma gelmeleridir. Yine bu sınıfın, kendilerine özgü tevil yöntemleriyle, her türlü İslam dışı düşünceyi üreterek, yeterli Kur’an bilgisi bulunmayan kardeşlerimizi tuzaklarına düşürmeleridir.

Zaman zaman bu sitede de tartışmalara katılan bu tip insanlar; Kur’an’ın denetiminde incelendiğinde, hepsinin de şeytanın velisi, şeytanların da bunların velisi oldukları rahatlıkla görülebilmektedir

Değerli Dostlar!

Kısaca Kur’an’daki “veli” dostlaşmış, sonucu olarak da İslam yozlaşmış. Dersem yanılır mıyım acaba?

Kusursuz olan Allah’tır.

Şüphesiz en doğrusunu Allah söyler.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah’a emanet olunuz.

 

Ankebut suresi âyet 41:” Meselülleziynet tehazu min dunillahi evliyae kemeselil ankebut ittehazet beyta ve inne evhenel buyuti lebeytül ankebut lev kânu ya'lemun;”

“Allah’ın astlarından/ mahlukatta.yaratılmışlardan kendilerine evliyâ/ Yakın Kimseler kabullenenlerin durumu, kendisine bir ev yapan örümceğin durumuna benzer. Evlerin en dayanaksızı, kuşkusuz örümceğin evidir. Keşke bilseler!”

ALLAH SİZDEN RAZI OLSUN KONUYU EN İNCE DETAYINA KADAR AYETLERLE VERDINIZ,ENGIN ARAPÇA BILGINIZLE SİTEDE PARLIYORSUNUZ...

Yukarı dön Göster safbilgi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: safbilgi
 
BalkanTuran
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 09 kasim 2006
Gönderilenler: 62
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı BalkanTuran

velilere laf yok

benim velim beni kandirmaz

yillardir hic kandirmadi

beni okula hep o yazdirdi

yalanci veliler ne yapti?

okumayimi ogretti?

Yukarı dön Göster BalkanTuran's Profil Diğer Mesajlarını Ara: BalkanTuran
 
bakış
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 14 eylul 2006
Gönderilenler: 11
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bakış

Safbilgi yazdı ; ''dunillahi'',bu kelimeye çok dıkkat edın!!! Anlamı berısınden,yanında,onunla beraber demek lakın basta dıyanet ve Yasar Nuri Öztürk hariç diğer tefsırcıler  bu kelımeyı dışından olarak çevırerek Allah la beraber veliler ortakçılar edınmeye kapı açmışlardır,aksi arı kovanına çomak sokmak olacağı için.Şunu unutmayalım ki araplar cahılıye dönemınde putlara Allaha yakınlaştırmaları şefaatleri için tapıyorlardı,onlar gerızekalı degıldıkı tasa tapsın,o taslar eski gücü olduğuna inanılan önemli kişilerin velilerın sımgelerıydı.Şuan ki telli baba kısmet açar,oruç baba zengınlık verır gıbı hepsının degışık görevlerı vardı…

….Şirk iki türlü olur.Allahla beraber ortaklara yakarmak ve Allaha ortak isnat edıp şefaat beklemek yada Allahı tamamen inkar edip onun gücünü yok saymak….

Dost1 yazdı ; dunillahi “ kelimesi konumuzda yer alan âyetlerde esas anlamı olan “berisinden, ötesinden, yanından, astından” (mahlukatından/yarattıklarından) anlamlarında kullanılmıştır; Allah’ın astlarından. Yani demek olur ki, “yakınlık kurulacak, güvenilecek, izinden gidilecek kişi ve kurum Allah gibi mükemmel olmalıdır. (Cenab-ı Hakkın tüm sıfatlarını düşününüz.)

Kesinlikle Allah’ın taşıdığı nitelikleri taşımayan aciz, zavallı ... seviyece, rütbece Allah’tan aşağı (ast) birisi olmamalıdır.   (Böylesi de olamayacağına göre)

 Ayetlerde “sadece Allah’la yakınlık kurun, sadece Allah’ın yardım edeceğini, sadece O’nun sizi karanlıklardan aydınlığa çıkaracağını, yol gösterici olanın sadece O’nun olduğunu, sadece O’nun şefâatinin olduğunu ve sadece O’nun koruyucu olduğunu kabullenin, O’nun astlarında böyle nitelikler kabullenmeyin ve onlarla yakınlık kurmayın” denilmektedir.

 

Ankebut suresi âyet 41:

Allah’ın astlarından (yaratılmışlardan) kendilerine (evliyâ) Yakın Kimseler kabullenenlerin durumu, kendisine bir ev yapan örümceğin durumuna benzer. Evlerin en dayanaksızı, kuşkusuz örümceğin evidir. Keşke bilseler!”

 

Allahtan başka ile Allah’ın yanında, Allahtan beri, Allah’ın astı olan arasında çok önemli bir fark var. Aslında ne cahiliye döneminde putlara taparken ne de şimdi insanlar birtakım kişilere, maddeye, doğaya atfettikleri ve inandıkları ve değer gördükleri, değer verdikleri şeyler Allah’ın sıfatlarından başka bir şey değil. Tabi Allah’ın altında, berisinde Onun astında olan sıfatlar. Elbette yaratma bakımından tek ilah olarak Allah’ı kabul etseler de asıl Allaha has olan Özellikleri Allah’ın dışındakilere vererek, Allah kadar büyük değil ama Allah’ın berisinde, onun altında Tanrı ve tanrıcıklar oluşturarak eş (ortak) koşmaktadırlar, çoğunluğunun Allaha ulaşabilmek için aracı gördüklerine yakınlaşmaları, zamanla kalplerin katılaşmasına, kirlenmesine, üstünün örtülmesine neden olduğundan Allahın isminin tek başına (aracısız) anılmasına tahammül edemedikleri Kuran da belirtilmiş (Zümer 45), kimisi de zamanla Allahı ve onun kitabı Kuranın takipçisi olmak yerine şefaatçilerinin ve kitaplarının (hadis) takipçisi ve Kulu olmuşlar.

 

Dost1’in sayfa 4,5,6 daki yazıları, örnek verip sunduğu ayetlerle çok açık ve faydalı oldu. Safbilgi’nin konudaki büyük farkı yakalayıp bizlere detaylıca görmemize vesile olduğundan. Her ikisinede teşekkür ediyorum. Allah razı olsun

 

İnanların bilgisinin artması ve anlaşılması dileğiyle…Birde boş sözlerden! ve işlerden arınmak ve Alamlerin Rabbi yüce Yaratanın yolundan sağlam adımlarla, kardeşçe yürümek ümidiyle...



Yukarı dön Göster bakış's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bakış
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats