Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 02 haziran 2010 Gönderilenler: 137
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
mermus Yazdı:
Sayın isimsiz; rüku ve secde konusunda gayet güzel izahlarda bulunmuşsunuz, yazdıklarınızı okurken, rüku ve secde ile ilişkili olduğu için aklıma geldide size ve diğer arkadaşlara sormak istedim, İBADET kavramı hakkında fikirleriniz nelerdir ? insan ne için ibadet yapar? ibadet kelimesinin etimolojik kökeni nedir?insanlar ibadet yaptıktan sonra Allah kabul etsin denilir, ibadetin Allah tarafından kabul edilmesi yada reddedilmesi nasıl olur ve ne anlama gelir?
Merhaba mermus,
“İbadet” kelimesi, bilindiği gibi “abd=kul/köle” kökünden türemiştir. Meallerde geçen ibadet sözcüğü, bana göre çevrilmemiş bir sözcüktür. Bunun yerine “kulluk” sözcüğünün kullanılmasını daha anlamlı buluyorum. Kulluk etmenin ne demek olduğunu Kuran’la açıklamaya çalışayım.
[Ali İmran/51]: Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na kulluk edin. Bu, dosdoğru yoldur {sıratun mustakim}.
"Kulluk etmek", dosdoğru yol üzere olmaktır. Peki, “dosdoğru yol üzere olmak” ne demektir?
[Zuhruf/43]: Sana vahyedilene sarıl! Şüphesiz ki sen, dosdoğru bir yol üzeresin.
[Nisa/174-175]: Ey insanlar! Rabbinizden size kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik. Allah’a iman edenler ve O’na {Allah’a/nura} sarılanlar; [Allah] onları Kendisinden bir rahmet ve lütfun içine dahil edecektir. Ve onları dosdoğru yola iletecektir.
Ayetlerden anlaşılacağı gibi, “kulluk etmek” veya “ibadet etmek” aslında Allah’a ve O’nun vahyine sarılmak demektir. Anlamı genişletecek olursak; Allah’ı akıldan çıkarmamak, O’nun her an bizleri gözettiğini bilerek yaşamak, dolayısıyla O’ndan sakınmak, vahyini izlemek, öğretilerini hayatımıza yansıtmak, O’nun hoşnutluğunu kazanmak için çabalamak gibi anlamlara geldiği söylenebilir. Yani, Allah’a kulluk etmek, belli vakitlerde veya belli dönemlerde yapılan eylemler değil, kişinin hayatının her anına hakim kıldığı bir bilinçtir, farkındalıktır, kimliktir diye düşünüyorum.
Sanırım açıklamam diğer sorularınıza da cevap veriyor. Sağlıcakla kalın.
Katılma Tarihi: 02 haziran 2010 Gönderilenler: 137
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba
Hazır rüku ve secde sözcüklerine değinmişken, yanlış anlaşılmaya müsait diğer bir sözcük olan “kıyam” sözcüğü hakkında da fikirlerimi paylaşayım.
[Hacc/26]: İbrahim’e evin yerini hazırladığımız/belirlediğimiz zaman: “Bana hiçbir şeyi ortak koşma. Ve taifler (dolaşanlar), kaimler ve rükû-secde edenler (boyun eğip teslimiyet gösterenler) için evimi temizle.” demiştik.
Kaimler, kame (kalkmak, durmak, dikilmek) fiilinin yapıcılarıdır/uygulayıcılarıdır. Başka bir deyişle “kıyam” eylemini gerçekleştiren kimselerdir. Kaimlerin kimler olduğu Ali İmran suresinde açıklanmıştır.
[Ali İmran/113-114]:Hepsi bir değildir. Kitap ehlinden, geceleri secde ederek (teslimiyet göstererek/kabullenerek) Allah’ın ayetlerini okuyan kaim bir ümmet (topluluk) vardır. Allah’a ve ahiret gününe iman ederler, marufla (yapılması uygun olanla) emreder, münkerden (yapılması uygun olmayandan) nehyederler (önlerler, tasvip etmezler). Ve hayırlarda yarışırlar. Ve işte onlar, salihlerdendir.
Bu ayetlerle birlikte Bakara/125’ de değerlendirmeye alınırsa, daha kapsamlı bir tanımlama ortaya çıkmaktadır.
[Bakara/125]:Evi insanlar için dönüşüm/sevap yeri ve emniyet kılmıştık. Ve: “İbrahim’in makamından musalla edinin.” demiştik. Ve İbrahim ve İsmail’e: “Taifler (dolaşanlar), akifler, rükû-secde edenler (boyun eğip teslimiyet gösterenler) için evimi temizleyin.” diye ahit vermiştik.
Hacc/26 ayetindeki “kaimler”in yerini, bu ayette “akifler” almaktadır. Yani, kaimler ve akifler aslında aynı kişilerdir. Akif sözcüğü, “kendini bir şeye veren ve sürekli o şeyle meşgul olan” demektir. Ali İmran/113-114 le beraber düşünürsek, kaimlerin/kıyam edenlerin, Allah’ın ayetleriyle/Kuran’la meşgul olan, Allah’ın dinini/ayetlerini ayakta tutmak için kendini adayan, iyiliği emredip kötülükten alıkoyan, hayırlara koşan, ilim sahibi salih kimseler olduğu anlaşılır.
[Zumer/9]:Yoksa o, gece saatlerinde bağlılıkla secde eden (teslimiyet gösteren, kabullenen) ve kıyam eden (vahiyle meşgul olan), ahiretten korkan ve Rabbinin rahmetini uman mı? De ki: “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri tezekkür ederler (düşünüp ibret alırlar).
[Furkan/64]:Ve onlar {Rahman’ın kulları}, Rablerine/Rableri için secde ve kıyam ederek (vahiyle/Kuran’la meşgul olup okuduklarını özümseyerek, teslimiyet göstererek) gecelerler.
Ayette ‘gecelerler’ şeklinde çevirdiğim “yebitu” sözcüğü, 'gece yapılan, üzerinde düşünülen işler' için kullanılır. Dolayısıyla bu insanların bütün geceyi böyle geçirdikleri düşünülmemelidir.
Not: Bakara/125 ve Hacc/26 ayetlerindeki “taifler” sözcüğünün “tavaf edenler” şeklinde çevrilmesi akıllara “evin etrafında dönmek” olarak yerleşmiştir. Oysa “tavaf” sözcüğü hiçbir ayette salt “bir şeyin etrafında dönme” olarak kullanılmamıştır. Sözcük Kuran’da hep “gidip gelme, dolaşma” anlamında kullanılmıştır. Hac’daki “taifler” de bana göre orayı ziyaret eden, orada ne olup bittiğini gözlemleyen, gezinip dolaşan insanlardır. Aynı kökten gelen “taife” sözcüğü de "insan grubu/topluluğu" demektir. Dolayısıyla bugün Hac’da yapılan 'Kabe’nin etrafında dönme eylemi' batıldır.
Bu bölümdeki tüm yazılanları okudum. Çok yararlandım.Tüm katılımcılara teşekkür ederim.
Geleneksel namaz kılanlarda 'secde kıyam ve ruku'nun önemi kadar,hatta bunlardan daha önem verdikleri hangi tarafa yöneleleceğimizdir,yani 'kıble'dir.Kıblenin yanlışlığı iddiasıyla camiler yıkıldığı,kılınan namazların iptal olduğu ve 'kaza' olarak tekrar namaz kılındığı bir gerçek.
Yaradan, bakara suresinde,açık seçik 'yürüyerek namaz' dan bahsettiği halde,biz müslümanlar,hiç bir yetkili din görevlisinden bu konu hakkında bir cümle duymamışızdır.Din görevlisini de bir tarafa bırakın,din işleri yüksek kuuluna bu' yürüyerek namaz' konusu sorulduğunda, şöyle demektedirler 'namazda,ruku,secde ve kıyam gereklidir.Yürüyerek kılınan namazlarda bu ritüeller olamayacağından yürüyerek namaz olmaz' diye bilmektedirler.Bu kurul, Bakara suresini ve 'yürüyerek namaz' konusunu bizlerden daha iyi bildiklerine göre veya bilmemelerini düşünemediğimize göre,bu cevaplarının arkasında başka niyet var mı? Ben bile, şu cahil halimle 'yürüyerek namaz'ın ana gayesinin, namazların günlük kılınacağı ve kaza kavramının olamayacağının açık seçik bir ifadesi olacağını düşünüyorum.Bu üst kurulun niyeti nedir?
Bu güzel pençereye eksik gördüğüm ve bambaşka bir yerlerden katkıda bulunmak istedim.
Katılma Tarihi: 18 haziran 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 31
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sevgli isimsiz kardeş hacda kabeyi tavaf batıldır diyorsun kabenin etrafında dönmenin ne mahsuru var dönerek ibadet edilemezmi birçok alim tavafı kabe etrafında dönmek olarak yorumlamış ne var bunda sizde başka bir yorum getirmişsiniz sizin yorumunuz batıl olabilirmi.bakın ben arapça bilmem alim falan değilim sizlerin yorumlarından çok faydalanıyoruz beni yanlış anlamayın sizin yorumunuz yanlış demiyorum ama siz diğer yorum için batıl diyorsunuz ama sizde tıpkı diğerleri gibi sadece yorum yapıyorsunuz kesin bişey yok.şöyle düşünelim bizler camiye gidip ibadet ediyoruz camiye tapıyormuyuz hayır hacda kabeyi tavafta bir ibadet şekli dönerek Allahı anıyoruz kabeye tapmıyoruz.
meallerde Allah kabe için benim evim diyor bu doğrumu yani çevirilerde bir hata varmı yokmu cevabınız için şimdiden teşekkür ederim ayrıca secde ile ilgili yorumunuzu çok beğendim.
Sevgili Naz, değerli İsimsiz size cevap verecek, ona sorduğunuz soruya dokunmuyorum. Kendisinden izin isteyerek araya giriyor ve size şu soruyu yöneltmek istiyorum:
Aynı ibadeti her hangi bir mabedin etrafında, mesela Ayasofya Kilisesinin etrafında dönerek yapsanız, farkı olur mu?
elbette farkı olur Allah kabeyi tavaf edin demiş kiliseyi veya camiyi değil.
ben sizede aynı soruyu sormak istiyorum Allahın kabe için benim evim dediği doğrumu
"Allah kabeyi tavaf edin demiş, kiliseyi veya camiyi değil" dediğini farzedelim. O bir şeyi emrediyorsa bir amaca matuf omalı. Peki amacı, hedefi, kastı nedir? Özellikle bütün evlerin içinden o evi tavaf etmenin tavaf edene yada inananlara yada insanlığa ne gibi faydaları var? Bütün evren O'nun, dolayısıyla bütün evler de O'nun. Yani benim senin evinin de gerçek sahibi O. O halde her hangi bir evi tavaf ile kabe denilen evi tavaf arasında, bugün yapılan tavafa bakınca, şahsen bir fark göremiyorum.
Benim katıldığım görüş; nasıl Allah'ın yolu, Allah'ın boyası, Allah'ın ipi Allah'ın dini oluyorsa, O'nun "evim" dediği ev de O'nun dini olarak bilmeliyiz. Yani bu ev Nübüvvet/Risalet evi olsa gerek. Bu evdeki İbrahim'in makamı/ yeri/örnekliği o eve kastedecek, onda oturacak ve ruku secdede bulunacak, yani tam bir teslimiyetle baş eğecek, şirk bulaştırmayacaklar için temiz tutmaktır. "Biz İbrahim'i beytin mekanına şöylece yerleştirdik/ İbrahim'e Beytte şöyle yer verdik/İbrahim'i bu beytin içinde şöyle konuk edindik: Bana hiç bir şeyi eş koşma, beytime koşacak, içine kaim olacak ve tam teslim olacaklar için temiz tut, dedik."
Hem içinde İbrahim'in yada Muhammed'in yani Allah resülünün, hali hazırda hayatta olmadığı ve içinde ikamet etmediği bir evi tavaf etmenin ne gibi yararı olabilir!
Katılma Tarihi: 21 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 30
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
isimsiz yazı;
''Ayetlerden anlaşılacağı gibi, “kulluk etmek” veya “ibadet etmek” aslında Allah’a ve O’nun vahyine sarılmak demektir. Anlamı genişletecek olursak; Allah’ı akıldan çıkarmamak, O’nun her an bizleri gözettiğini bilerek yaşamak, dolayısıyla O’ndan sakınmak, vahyini izlemek, öğretilerini hayatımıza yansıtmak, O’nun hoşnutluğunu kazanmak için çabalamak gibi anlamlara geldiği söylenebilir. Yani, Allah’a kulluk etmek, belli vakitlerde veya belli dönemlerde yapılan eylemler değil, kişinin hayatının her anına hakim kıldığı bir bilinçtir, farkındalıktır, kimliktir diye düşünüyorum.''
sayın isimsiz cevap yazdığınız için teşekkür ederim. daha iyi anlayabilmek için sizin yazdıklarınızdan yola çıkarak sorumu açmak istiyorum.
Bizlere namaz , oruç, hac gibi ameliyeler ibadet olarak öğretiliyor, telkin ediliyor. Sİzin bu tanımınıza göre namaz , oruç gibi ibadetler yada ritüeller ibadet kavramı içine girmiyor.Hal böyle olunca örneğin namazın bozulması yada orucun bozulması gibi durumların olmasıda söz konusu değil.Sürekli tartışılan orucu veya namazı bozan durumlar veya eylemler gibi tartışmalarda abesle iştigal oluyor( eğer dediklerinizi doğru anlayabilmiş isem)
Peki sizin tanımınıza göre ibadetin bozulması yada ibadetin Allah tarafından kabul edilmesi yada reddedilmesi nasıl gerçekleşiyor?
Katılma Tarihi: 18 haziran 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 31
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sevgili haktansapmaz neden o ev diyorsun Allah sadece kabe için benim evim diyor o yüzden olamazmı birdr adem ve eşi cennette yasak ağaçtan yiyorlar neden Allah cennette gezin dolaşın yiyin için yanlız şu ağaca dokunmayın diyor. kabeyi tavaf etmenin amacı bişeye işaret ediyor olamazmı şu dönme dönerek ibadet etme bana çok ilginç geliyor evrende herşey dönüyor bu o zamanlar bilinmiyordu ama dönüyorlardı şimdi biliyoruz evrendeki herşeyin döndüğünü bu da ku'anın Allah sözü olduğuna bir delil değilmi siz hiç etkilenmiyormusunuz o manzara karşısında kabeyi tavaf görüntülerinden bana muhteşem geliyor.Allah kur'anı anlaşılır kıldık diyor birazda düz okuyamazmıyız iila daha başka manalar içermek zorundamı.kusura bakmayın ben bu forum dan ziyadesiyle faydalandım ama bu hac konusunda beni ikna edemediniz eğer size zor gelmeyecekse şu hac ibadetinin nasıl yapılması gerektiğini anlatabilirmisiniz çok basit bir dille isimsiz kardeşin secdeyle ilgili yaptığı yorum gibi net bir yorum bekliyoru sizden ve diğer arkadaşlardan bilgisine güvenen arapçayı iyi bilen arkadaşlardan
Katılma Tarihi: 02 haziran 2010 Gönderilenler: 137
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba naz17naz,
“Batıl” sözcüğü, “araştırıldığında, incelendiğinde hiçbir sübutunun (isbatının, doğruluğunun) olmadığı ortaya çıkan şey” demektir ve “hak=gerçek” sözcüğünün zıddıdır. {Ragıb/Müfredat}
İşte ben de araştırdım, inceledim ve baktım ki Kuran “tavaf” sözcüğüyle bir şeyin etrafında dönmeyi anlatmıyor. Sözcük, “gidip gelme, dolaşma” anlamında kullanılıyor. (İsterseniz sözcüğün geçtiği ayetleri burada birlikte inceleriz). Hem sözcüğün bu yanlış kullanımı, hem de ayette anlatılanın bambaşka bir şey olması nedeniyle Hac’da gerçekleştirilen bu ‘evin etrafında dönme’ işinin batıl olduğu sonucuna vardım.
kabenin etrafında dönmenin ne mahsuru var dönerek ibadet edilemezmi Benim için mahsuru yok, istediğiniz kadar dönebilirsiniz. Ama bunun adını ibadet koymayın. birçok alim tavafı kabe etrafında dönmek olarak yorumlamış ne var bundaHadi diyelim onlar kelimeyi “evin etrafında dönme” olarak anladılar, e 7 kere dönülmüyor mu bu evin etrafında? Onu nereden çıkarmışlar? Niye 1 kere değil de 7 kere? Bi araştırın bakalım, ucu nereye varacak. (Kuran’a varmayacağı kesin). sizde başka bir yorum getirmişsiniz sizin yorumunuz batıl olabilirmi. Ona siz karar vereceksiniz. bakın ben arapça bilmem alim falan değilim sizlerin yorumlarından çok faydalanıyoruz beni yanlış anlamayın sizin yorumunuz yanlış demiyorum ama siz diğer yorum için batıl diyorsunuz ama sizde tıpkı diğerleri gibi sadece yorum yapıyorsunuz kesin bişey yok. Siz benim açıklamalarımın bir tesbit mi, yoksa sadece bir yorum mu olduğunu ayırt edebiliyor musunuz? şöyle düşünelim bizler camiye gidip ibadet ediyoruz camiye tapıyormuyuz hayır hacda kabeyi tavafta bir ibadet şekli dönerek Allahı anıyoruz kabeye tapmıyoruz. Olduğunuz yerde Allah’ı ansanız olmuyor mu? Dönerek daha mı iyi anılıyor? Dönmenizin amacı ne? Bana bir sebep göstermeniz lazım. Eğer “Allah böyle emretti” diyorsanız, Allah’ın hangi gerekçeyle emrettiğini de açıklamanız gerek. Öyle kuru kuruya inanç olur mu? meallerde Allah kabe için benim evim diyor bu doğrumu yani çevirilerde bir hata varmı yokmu “Evim” ifadesi 2/125 ve 22/26 da geçer. Fakat Kabe sözcüğüyle birlikte geçmez. Bununla birlikte Kabe’yi işaret ettiği de söylenebilir. Zira “el-beyt el-haram” Kabe’dir (5/97).
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma