Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 07 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar, cin13 yeni işyerinde başarılar dilerim. cin13 ten alıntı; Devlet, bir dine inanıp inanmama meselesini özel bir problem sayar,
fertlerinin sadece maddi yönüyle ilgilenir, kendisi devlet olarak
hiçbir dini taşımaz, hiçbir dini ayine iştirak etmez, fakat fertlerin
her türlü dini serbestliklerini kabul eder. Devlet, dini esaslara
dayanan kanunlar yapamayacağı gibi, bütün dinlere eşit mesafede durur
ve hiçbir şekilde dinlerin ibadet hüküm ve kurallarına müdahale edemez.
Bununla birlikte dinlerin toplum düzenini bozacak davranışlarını da
önlemekle yükümlüdür.
yukarıdaki tanımlamalar Osmanlı imparatorluğunun gayrimüslümlere olan hoşgörüsünü anımsattı tabi bu hoşgörü Türklere aynı şekilde uygulanmadı o ayrı bi konu.
Katılma Tarihi: 07 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
efrayim 58 den alıntı; Tarih tekrar tekerrür ediyor.Süt anneyle, süt kardeşle evlenilmeyeceği
medeni kanununa geçirilsin dedik. Siz de bilimsel olarak ispat
edinkinki uygulamaya koyalım. Diyorsunuz. Aynı anneyi emen süt
kardeşlerin neden evlenemeyeceğini, şu saatte bilimsel ispatlayan veya
dile getiren kim? Hiç kimse...
zaten müslüman ülkelerde insanlar bu tip evlilikler yapmıyor hatta uzak akrabası ile bile evlenmiyor...çünkü medyada akraba evliliklerinin ürününün bozuk olduğunu görüyor.Eskiden bu evlilikler kırsalda görülürdü artık orada bile yok..yazılı ve görsel basınla insanlar bilinçlendirilirse bu sorunlar aşılır tabi kızını para için yaşlı insanlara veren zihniyeti kırmak zor bunlar eğitimle aşılacak ,mecburi eğitimin çitasını arttırmak bana göre zaruri..
Yine hepsini birbirine karıştırmışsın. Teker teker ayıklayalım yazdıklarını...
Zaten müslüman ülkelerde insanlar bu tip(süt kardeşleri kastederek) evlilikler yapmıyor Demişsiniz.
Esas konu unutulmaya yüz tutan bu kavramın hayata geçirilmesi uygulanması ve gereği olanı da yani medeni kanunla yasaklanmasıdır. zaten evlenilmiyor müslüman ülkelerde değip, işin kolayına kaçmamak gerek.Süt kardeş konusunu şimdi kaç kişi biliyor?
Hatta uzak akrabası ile bile evlenmiyor...çünkü medyada akraba evliliklerinin ürününün bozuk olduğunu görüyor.Eskiden bu evlilikler kırsalda görülürdü artık orada bile yok..yazılı ve görsel basınla insanlar bilinçlendirilirse bu sorunlar aşılır Demişsiniz.
İkinci sıkıntı bu cümlenizde akraba evlilikleri islamiyete aykırı değilki Allah evlenilmeyecek kadınlardan bahsederken süt kardeşden bahseder ama kardeş çocuklarının evlenmemesinden bahsetmez.
Hz Ali hem damat hemde amcaoğlu değilmi peygamberimizin...Bizim bilinçlemeye değil ayettekileri öğrenmemize ihtiyaç var.
Tabi kızını para için yaşlı insanlara veren zihniyeti kırmak zor bunlar eğitimle aşılacak ,mecburi eğitimin çitasını arttırmak bana göre zaruri..Demişsiniz.
Bu da yanlış yaklaşım.Yukarıda bahsettiğiniz yanlışlık yine kuran bilgisi eksikliğinden kaynaklanır.Eğitim eksikliğinden değil.
Allahını seversen bankaları hortumlayanların eğitim seviyelerini hiç düşündünmü?
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba Sayin Cin 13 arkadasim.
Oncelikle yeni is ortaminda basarilar dilerim.
Sayin arkadasim, benim kanaatim Laiklik ve Islam arasinda hicbir iliski kurulamayacagi yonunde. Laikligi tetikleyen sebebler Islam icin gecerli degil. Laiklik risalet ornekligindeki bir uygulamada yer alamaz. Cunku Laik anlayisin temelinde Vahiy ile bir zitlasma sozkonusudur. Laiklik kendi basina bir sistem degildir. Sundugu detayli bir yasam tarzi yoktur. Din islerinin kamusal alandan dislanmasini ifade etmek uzre kullanilagelmistir. Laiklik veya farkli bicimiyle seculerlik, Avrupadaki papa denetimli merkezi idareye karsi, yerel idarelerin olusmasina destek verdigi protestanligin, ortaya cikisindan itibaren ele alinmalidir. Dinle kamuflaj edilen kanli iktidar savaslari ile bir sonuca varamayan Avrupa toplumlari kacinilmaz olarak bu uygulamalara yonelmek zorunda kalmistir. Aslinda Laiklik veya seculerizm Katolik dunyaya karsi Protestan destekli bir cozumdur. Dini kontrol mekanizmasidir. Avrupanin kanayan yaralarina tam olmasada buyuk olcude merhem olmayi basarabilmistir. Laikligi gerekli kilan din istismari olmustur.Laiklik saglikli bunyeye degil olumcul hastaya uygulanmak zorunda kalinan bir mudahale gibi gorunmektedir.
Islam tarihinde de adi konmamis olan fakat kendi zamanina gore Laik denilebilecek uygulamalarin yasandigi donemler olmustur. Islamin ozelllikleri bu uygulamalarin Avrupa benzeri gibi, dinden uzaklasma-dinsizlesme temayulu seklinde tezahurunu engellemistir. Bunun disinda Islam'dan sapmisligi kendilerinde barindirmalarina ragmen muslumanimsi toplumlarin diger dinlerden olanlara karsi inanc hos gorusu ile yaklasmalarida Avrupa tarzi bir mudaheleyi gerekli kilmamistir. Coklarinin kabullenmesi zor olsa bile su gercek ki klasik Islam toplumlari, Avrupalilardan cok daha fazla inanc ozgurlugu sunabilmislerdir. Hristiyan ve Yahudi kaynaklari dahi bunu onaylamaktadirlar.
Islamin Nebevi sunumuna gelince orda Laiklik gibi bir anlayisin soz konusu olmadigi apacik ortadadir. Gayri ilmi olan, Laik Muhammed veya baska bir Laik Nebi alayciliktan baska bir sey degildir. Islam bir inanis ve yasam olarak kendini tanitirken, Laik Islamdan soz etmeye nasil curet edebiliriz. Islam kendi sunumunda dinin suistimalini onlemeye yonelik tedbirlerini zaten sunmaktadir.Ozunden uzaklasmis olan, gunumuz lafta Islam toplumlarinin hakkinda gelisen Laiklik tartismalarini Islam'in ozune tasimak buyuk bir yanlis olur. Turkiye'de veya baska bir halki muslumaniz diyen ulkede Laiklik gerekli mi degilmi ayri bir konu, Hak din Islam ve Laiklik apayri bir konu.
Bu konuyu Islami uygulama ile iliskilendirerek ornek verebilecegimiz bir Islam toplumunun gunumuzde veya yakin tarihte olmayisi yuzunden, Muhammed ornegine bas vurmak zorunda kalmaktayiz. Onun uygulamasindan da Laiklik benzeri bir sonuc cikarabilmemiz imkansiz gibi gorunmektedir.
Merhaba Sn.Muhliskul kardeşim, Güzel temennileriniz için teşekkür ederim.
Laiklik kavramının nereden, nasıl çıktığı konusunda haklısınız. Laikliğin ortaya çıkış zamanlarındaki amacı ve işlevi konusunda da haklısınız.
Laiklik ve sekülarite kavramlarına günün ve kişinin eğilimlerine göre çok katıdan çok yumuşağa kadar çeşitli anlamlar yüklendiğini konuşmuştuk. Hatta bildiğiniz gibi bugün, çeşitli ülkelerde çeşitli laiklik anlayışları mevcut.
Kuran'da, devlet yönetimine özel, temel birkaç prensip dışında açıklamalar mevcut değil, bildiğiniz gibi. Ama, birey ve toplumun sahip olması gereken ahlaki prensipler konusu detaylı anlatılmış. Bu durumda, devlet yönetiminde, bu prensipleri koruyarak günün koşullarına en uygun biçimi sağlamakla sorumluyuz.
Önceki iletimden kopyalarsam, "Günümüzdeki anlamı ise devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans
alınmaması ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasıdır.
Devlet, bir dine inanıp inanmama meselesini özel bir problem sayar,
fertlerinin sadece maddi yönüyle ilgilenir, kendisi devlet olarak
hiçbir dini taşımaz, hiçbir dini ayine iştirak etmez, fakat fertlerin
her türlü dini serbestliklerini kabul eder. Devlet, dini esaslara
dayanan kanunlar yapamayacağı gibi, bütün dinlere eşit mesafede durur
ve hiçbir şekilde dinlerin ibadet hüküm ve kurallarına müdahale edemez.
Bununla birlikte dinlerin toplum düzenini bozacak davranışlarını da
önlemekle yükümlüdür.
Sekülerizmde
devletin dini kurumlar üzerinde herhangi bir kontrolü ya da denetimi
yokken, laiklikte devletin bu kurumlar üzerinde denetimi vardır."
anlayışı bu prensiplere en uygun olandır.
Devlet, haklarını güvence almakla sorumlu olduğu halkın sadece tek dine sahip olmadığını, çeşitli örflere sahip olduğunu, bunlardan herhangi birine ayrıcalık tanımaması gerektiğini, herkese eşit mesafe durması gerektiğini bilir.
Bu nedenlerle, adına ne dersek diyelim, yukarıdaki prensipler hem üst çerçeveyi çizen Kuran'a, hem hukuka, hem siyaset bilimine en uygun, en barışçıl, en adaletli olanlardır.
Peygambere takılan "laik" sıfatını yakışık bulmak ise elbette mümkün değil.
Sn.Muhliskul, çizilen devlet yönetimi çerçevesinde Kuran'a aykırı olan taraflar nelerdir, varsa devlet yönetimi konusunda alternatif önerileriniz, paylaşırsanız sevinirim.
Saygılar.Sevgiler.
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba Sevgili kardesim Cin 13,
Kuran'in Muhammed'e vahyedilmesi ile birlikte sunulan, ilk olmasi en buyuk muhtemel mesaj, icerik olarak iyi incelenmelidir. Kuran soyut inanc ilkelerinden ve bazi ahlaki ogretilerden mutesekkil bir mesaj vermemektedir. Ilk ayetlerden itibaren toplumsal iliski ve idare inanc konularinin yansimalari olark ele alinmislardir. Inanc acisindan tenkid edilen Mekke'liler ozellikle ileri gelenleri-iktidar sahipleri ayni zamanda kamusal icraatlerinden oturu de tenkid edilmislerdir. Kuran cok farkli bir toplum yapisinin olusmasina yonelik mesajlar vermistir. Iste bu tasarinin verdigi rahatsizlik, Mekke'nin idarecilerini Kuran'a karsi siddetle karsi cikmaya sevketmistir. Onlar sunu cok iyi anlamislardi Kuran kendisine has yeni bir yasam sistemi sunuyordu. Bu sekilsel bir degisimden cok, koklu bir degisimdi. Kuran'in o gune munhasir hukumlerin sekli yapisini, cok asiri bir degisiklige ugratmadan, kismi degisikliklerle sunmus olmasi, hassasiyetin oze yonelik oldugunu gostermektedir. Yanlis olan uygulamalar Islam tarafindan kinanip iptal edilerek, o gune uygun uygulamalar duzenlenerek yeniden sunulmustur. Kuran'daki sekli hukumlerin yogunlugu Kuran'in muhataplarinin uygulamalari esas alinarak olusturulmustur.
Gunumuz icin ayni yontem uygulanarak, muhatap toplumun uygulamalari esas alinmalidir. Butun bunlar Kuran'in degismez ilkelerinin etki alaninda bir isleve sahip olmalidirlar. Musluman bir toplum olustugunda onlar Kuran'i hayatin her alanina , kamusal alanda buna dahil olmak uzere uygularlar. Bunun gunumuz sartlarini goz onunde tutarak yapilmasi gerekmektedir. Dunyanin hic bir yerinde Kuran mesajini yasama intikal ettirmis bir islam toplumu mevcut degildir. Bu yuzden biz bu kimselerin uygulamalarina yonelik herhangi bir degerlendirme yapamiyoruz. Kuran mesajina ve onun yasam sistemine muhtac bir dunyada yasiyoruz.
Sonuc olarak Kuran'in mesajini bireysel ve toplumsal olarak iletme ve yasama intikal ettirme sorumlulugu karsimizda durmaktadir.
Alak suresine dair kisa bir yorumumu buraya ilistirmek istiyorum.
Merhaba,
Alak suresi ile ilgili bir cok aciklamalar yapilmistir. Henuz tam olarak mutmain olabilecegim bir aciklama ile karsilasmis degilim. Baslangictaki bes ayeti ilk inen ayetler olarak kabul edersek bunlarin muntazam bir icerige sahip olmasi gerekmektedir. Bu ayetleri gunumuz insaninin anlayisindan yola cikarak aciklarsak, bir turlu duzgun bir aciklama getiremeyiz. Ilk yapmamiz gereken gunumuzun muteber anlayislarindan soyutlanarak ,bu ayetlerin ilk hitap donemine, Muhammed'in cagina ulasmamiz gerekmektedir. Inisinin ortamini, olusumuna malzeme eden Kuran vahyi orjinal aninda anlasilmalidir. Iste bu anlayis cok daha isabetli olacaktir. Oku ifadesinin metinden bir yaziyi degil kalpten-zihinden okumayi kastettigini hepimiz biliyoruz. Burda oku ifadesinin indirileni insanlara aciklamak olduguda meshur bilinenler arasindadir. Yine bilindigi gibi Kalem, o gunku toplumun yazi ve araclarina has kildigi ozel statuyu ifade etmektedir. Onlar yaziyi ve araclarini adeta sihirsel bir arac gibi gormekteydiler.
Muhammed'e ve toplumuna ilk kez soylenen, cok onemli olan nedir? Mesaj oyle bir anlayisi sunmus olmaliydiki, bu onlara ilahi muradi acikca ifade etmis olsun. Bu ayetlerdeki ana mesaj, Yaratan'in uzaklastigi sanilan yeryuzunden, soyutlanmis olarak dusunulmesine, karsi yapilan ilahi bir itirazdir. Muhammed'e iste bu yaratan Rabbin adiyla-adina bir ileti sunmasi soylenmektedir. Mekkelilerin zaten kabul ettikleri Allah'in, "Yaratan Rab" olarak tanimlanmasina karsi dehsete dusmelerinin ana sebebi, Allah'in onlarin yasamlarina mudahele hakkini ifade ediyor olmasindan kaynaklaniyordu. Onlarin bu endiseleri , her turlu arac ve gerecin kullaniminin ardindan olusan birikimlerin hepsinin arka planindaki etkin failin yine yalnizca Ekrem olarak Allah'in gosterilmesiyle artmaktaydi. Butun bu kaygilara sebeb veren ilk ayetlerdeki ; Ey insanlar, sizin Ekrem olan Efendiniz-sahibiniz-yoneticiniz sizi bir alaktan yaratan, her turlu arac ve gerecle bilmediklerinizi ogreten Allah'dir, ilani idi. Sema'nin yeryuzune mudahelesi,insanlarin islerine karismasi ozellikle bir grup cikar cevrelerini ozellikle rahatsiz edecekti. Boyle agir bir sorumluluk yuklenen Muhammed muzzemmil ve muddessir surelerindeki maruz kalacagi tesvikleri gerekli kilacak bir surece giriyordu. Cunku o mesaji cok iyi anlamisti, Toplumun mevcut inanc ve yasam bicimine karsi bir durusu ortaya koyan, genel duzenlemeleri iceren bu mesaj, ici rahat bir bicimde iletilme niteligi tasimiyordu. Bu mesaji insanlara ilettiginde gorecegi tepki asikardi. Insirah suresi bu surece dair bazi hususlara dikkat cekmektedir.
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba,
Bugun birileri Muhammedin caginda okudugu gibi okudugunda, sadece geleneksel dindarlardan degil, ayni zamanda Laik zihniyettende siddetli tepkiler goreceklerdir. Hatta inananlar ciddi bir alternatif olma yonunde bir ilerleme kaydederlerse, Laik zihniyet ve gelenekciler muttefikler olarak bir durus sergileyeceklerdir. Laik anlayis Allah'in ayetlerinin temel ilkeleri belirlemesine en buyuk tepkiyi gosterecek olan kesimdir .Onlar pisirik icine kapanik, pasif din anlayisina riza gosteriyorlar. Dunyanin gidisatina karismaya calisan bir din hic bir gercek Laikten onay alamaz. Kendilerini Laik zanneden inananlar cok degisik sebeblerden, ozellikle dunyevi kaygilardan oturu kendilerini aldatmaktadirlar. Tek alternatifin beser kaynakli yasam olduguna inanan anlayisla inananlarin mutabakati planli bir kandirmacanin sonucudur. Laik anlayis hic bir guce sahip olmalarina ihtimal vermedigi bu marginal kesimi gelenekcilerle olan iktidar kavgasi esnasinda kullanmistir. Kuran misyonunu ustlenmeye aday kimselerin uzun vadede ne gelenekcilerin nede Laiklerin gercek dostlari-velileri olmadigini vakit kaybetmeden kavramalari bir zarurettir.
Tartışmaları yakından takip ediyorum ve aslında ben temel sorunun kavramlara yüklenilen anlamlarda olduğunu düşünüyorum.Bu iki kavram Batı toplumları için son aşamada gerekliydi,çünkü kilisenin aşırı despotizmi ve insan özgürlüğünü yok edici tavrı karşısında kilise kırmızı kart görmeyi hak ediyordu ve ona sınırlar çizilerek bu sınırların dışına çıkma denildi,çizilen sınırlar da sekülarizm ve laiklik kavramlarıyla pekiştirildi. Benzer durumlar İslam dünyasında da olmadı değil,halen de oluyor.Özellikle osmanlı imp. sınırları içinde yaşayanlar bazı mezheplerin (dört mezhep) dışına çıkılmaması konusunda büyük bir devlet ve ilmiye baskısı gördüler ve bu sınırların dışına çıkanları derhal aforoz ettiler,hatta kimi zaman kanlı bir şekilde farklı görüşleri kıyıma uğrattılar. Ancak meseleye Kuran merkezli bakınca şunu görüyoruzki,bizim Kuranda yer almayan kavramları birilerinden ödünç alma derdimiz olmamalı,niçin?Çünkü bu kitap öylesine kapsayıcı ve kuşatıcı ki,hiç bir kavramı ödünç almadan insanlara özgürlük veriyor,farklı inanış ve şeriatlara onay veriyor ve müslümanın da kendi kavramlarıyla var olmasına zemin hazırlıyor. Dolayısıyla bizim farklı toplumların kavramlarının içini doldurmak yada onları ödünç almakla uğraşmak yerine kendi kavramlarımızın hakkını verecek girişimlerde bulunmalı ve kendi kavramlarımızın evrenselliğinin ilkelerini teori ve pratiği birbirinden kopartmadan kurmanın yollarını vakit çok geç olmadan arayıp oluşturmalıyız.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Merhabalar. Sn.Muhliskul kardeşim, İletilerinizde genel doğrulardan bahsetmekle birlikte şu yanlışı yaptığınızı düşünüyorum: Laiklik kavramı yerine laikler üzerinden yorum yapmanız. Benzer şekilde müslüman sıfatı taşıyan kişilerin islamı temsil ediyor olmayışı gibi, laikliği,laik olmayı kullanarak din düşmanlığı yapanlar ya da mevki kapma peşinde olanlar bizim tartışmamızın konusu olmamalı.
Kuran'ın sadece bireysel ve toplumsal ahlaki kurallar toplamı olmadığını birçok kez yazdım. Bu konuya girmemiz konuyu dağıtır.
Bir önceki iletimdeki sorumu tekrarlamak istiyorum:
cin13 Yazdı:
Sn.Muhliskul, çizilen devlet yönetimi çerçevesinde Kuran'a aykırı olan taraflar nelerdir, varsa devlet yönetimi konusunda alternatif önerileriniz, paylaşırsanız sevinirim.
Kuran'ın devlet yönetimi konusunda getirdiği ilkeler nelerdir? Çizilen tanıma aykırı noktalar nelerdir?
Teşekkür ederim.
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba sayin Cin 13
Sunu cok iyi bilmelisiniz ki gercek Laikligin temsilcileri sizler degilsiniz. Gelenekseller ile Laikler arasinda yapilan tercihlemede Laiklerden yana oyunu kullananlar Islam ve Laikligi bagdastirmaya gayret gosteriyor. Bence sizde kismi olarak bu gruba dahilsiniz. Benim kanimca sizin Laiklik anlayisinizin nasil oldugu fazla onemli degil. Gercek Laiklerin, Laikligi savunarak onu egemen kilanlarin bu konuda ne dusundukleri cok daha onemli. Eger siz yeni ve farkli bir anlayis olusturuyorsaniz, Laiklik gibi yaniltici nitelikler icermeyen bir isim bulmalisiniz.
Bu fikrin babalari da, uygulayicilari da Laikligi, dinin yonetim alanindan uzaklastirilmasi ve kanunlarin dini referans almadan olusturulmasi olarak tanimliyorlar. O halde ben elestirlerimi bu anlayisi gercekten temsil edenleri muhatap alarak yapmak zorundayim. Laikligin ve onu olusturan Laiklerin onaylamadigi, cici Laiklik beni fazla ilgilendirmiyor.
Sayin Cin arkadasim sizin Laikligi savunmanizda kullandiginiz devletin dininin olmayisi konusu o kadar basitce gecistirilemez. Muhammedin ve arkadaslarinin olusturdugu birligin dini yokmuydu? Onlar Allah'in kendileri icin razi oldugu mutekamil din Islami yasamdan tecrid ettiler mi?
Gunumuzde bu misyona talip olanlarin da farkli bir alternatifi yoktur.
Toparliyacak olursa hakiki Islam toplumu Laik bir anlayisa gore kamu duzenini belirleyemez. Islami hayatin butun alanlarina yayginlastirma gayreti sarfeder. Hassasiyet, mevcut uygulananlar ve yapilacak yeni duzenlemelerin Islamin ruhuna uygunlugudur, Din ve iman bir ocu gibi gorulerek duvarlarin icine hapsedilemezler.
Islami yasami benimsemeyen toplumlarin Laik olma tercihleri tamamen saygiyla karsilanmalidir. Tek istisna Laik gecinerek dini cikarlarina alet eden idarelerdir. Turkiye ornegi gibi. Tamamen iki yuzlu olarak Laikligi uygulayan ulkelerin bu tezati yerilmeye layiktir. Gerci bu halk da bunlara mustahakdir.
Laik kavraminin icini dolduran anlayis elestirilirken bu Laikligin kendisini de herhalde kapsami altina almaktadir. Benim elestirilerim orginal Laikligi hedeflemektedir, Laikligi bastaci yapanlarin uygulamalarini da ornekler olarak ifade etmekteyim. Bunun yadirganmamasi gerekir. Tanrisal kaynakli olmayip beser uretimi olan Laikligin hangisi Islam ile bagdasmaktadir? Hangi Laiklik Islamin idari alanda hukum kaynagi olabilecegini onaylar. Ortaya cikisindan gunumuze degin ornekleri ile anlatilirsa memnun olurum.
Islam toplumunda vahiy her konuda ana belirleyicidir-kaynaktir. Laiklikte vahiy diye bir referans yoktur.
Sayin Cin 13 arkadasim sizi uzmek istemem, yalniz konuyu daha fazla acabilmem icin yazdiklarimin anlasilmis olmasini arzu etmekteyim. Yalniz surada haklisiniz, ornekler vererek konuyu detaylandirmak yerine, daha cok genel bir bakis acisi sunuyorum. Buda benim bir ozelligim. Basit orneklerin konuyu daraltmis olabilecegi endisesinden kaynaklansa gerek. Bu tarzimi aksik gormenize karsi savunmam yok. Birde benim asil itirazim; Laikligi benimseyen bir idarenin su veya bu husustaki uygulamasinin niteligine degil. Konsept olarak Laikligi reddetmem icin ana sebeb, dini aktif yasamdan dislamasidir.
Islami Kuran'in sunumuyla kabullenen kimselerin kabullenecegi nitelikte bir Laiklik henuz icad edilmedi.
Tekrar edecek olursam yasadigimiz toplumlarin Laik olmalarina karsi hic bir itirazim yoktur. Benim itirazim Islam toplumunun Laik bir yapiya sahip oldugu veya olabilecegi anlayisinadir.
Laikligin Islam mesajiyla uyum icinde oldugunun izahini henuz kimse yapamadi.
Cin 13 arkadasim insallah kirici bir ifadem olmamistir, cunku ben senin mustesna bir kimse olduguna inaniyorum. Ozellikle bilimsel konular hakkinda sahip oldugun dengeli tutumun beni cok memnun ediyor. Bu tartistigimiz konu esnasinda, yanlis anlasilacak bir ifadem olmussa kusura bakma.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma