Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Koyu Mavi kısımlar İskender’in Müridine şahsi yanıtımdır. (Cemil)
SÖZDE HANİF DOSTLARA
Haniflik müşrik olmama halidir. Müşrik olmayan herkes haniftir. (Hanif kavramının geçtiği ayetlere bakıldığında bu gerçek net olarak görülebilir) Kimin “gerçek”, kimin “sahte” hanif olduğuna siz karar veremezsiniz. Hiç kimseye “Sözde Hanif” diyemezseniz. Siz hanifliği bilmiyorsunuz. Size göre haniflik İskender’e kul köle olup Ruhu Dünyadayken Allah’a Ulaştırma Saçmalığına iman etmek ve bu zırva uğruna ömür tüketmektir. Sizin bu zırvalarınızın dayanağı Kur’an değil Budizmdir.
CEVAPLAR
Sayın Hanif dostlar! sitesinin yöneticileri, sitenizin varlığını, sevgili efendimize edep dışı iftiralarda bulunduğunuzu kardeşlerimin haber vermesi üzerine öğrendim.
Sitede Edep dışı iftiralar falan yok. Sen edep dışı iftira nasıl yapılır onu da bilmiyorsun. Bizim iskender’in şahsıyla bir işimiz yok. Adam Kur’an ayetlerini çarpıtıyor. Kendisini Ulul Elbab’dan (sözde ruhbanlar takımından) ilan ederek Kur’an ayetlerinin kelimelerinin arasına o ayetlerle hiç alakası olmayan eklentiler yapmasını haklı ve gerekli göstermeye çalışıyor. Kendi yorumları ile Allah’ın kelamını bir ve aynı ilan ediyor. Müritler de bu kişisel yorum+Allah kelamına Allah Kelamı olarak iman ediyor. Müritler için ha Allah’ın kelamı ha iskender’in paranteziçi yorumları. İkisine de iman etmek farz, ikisini de inkar etmek küfür. İşte böyle müşrik bir tutum içinde olan sizlerin haniflik kavramını ağzınıza almanız bile yanlış.
İnternetten sitenize girdiğimde hayretler içerisinde kaldım. Güya insanları Allah yoluna çağırma, Allah’ın güzelliklerini insanlarımıza anlatma amacı ile tesis edildiğini zanneden bir avuç fasık kişinin, sitelerinde iblisin tesiri ile nasıl insanları ateşe çağıran kişiler haline geldiğini üzülerek gördüm ve çok üzüldüm.
O sitede seni hayretler içinde bırakacak daha çok şeyler göreceksin, meraklanma ve sabret. “Bir avuç fasık kişi” imiş. Sana göre fasık senin şeyhine kul köle olmayan ve insanları bu sapkınlığa karşı uyaran şahıslardır. “İblis’in tesiri ile” şeklinde bir tez ortaya atmanın mantığı da aynı. Aynen bunun gibi sana göre “İnsanları ateşe çağırmak” senin şeyhinin yaptığı çarpıtmaları anlatmak ve sahtekarlıklarını günyüzüne çıkarmaktır.
Tüm dünya’da ve ülkemizde , inananların aşağılanıp- kınandığı, özgür internet- sanal aleminde Kutsal kitabımıza ve Sevgili Peygamberimiz (SAV)’e açıkça hakaret eden bir çok site ve gruplar varken, inanan kişilerin birbirlerine karşı bu kadar acımasız olduğunu görmek ve onlara cevap yetiştirmek için zaman harcamanın ne kadar acı verici olduğunu anlatamam.
Tüm dünyada ve ülkemizde inananların aşağılandığı, Kutsal Kitabımıza hakaretlerin yapıldığı ortamlarda sizin ne gibi faaliyetiniz var? Hidayetin temsilcisi sizsiniz ya. Mutlak Doğrunun tek sözcüsü sizsiniz ya. Türk Irkının Resulü sizin aranızda ya. Siz bahsedin bakalım, ne tip çalışmalar yapıyorsunuz? Bizim şimdiki gayelerimizden birisi Sahte Resul İskenderin mumunu söndürmektir. Sonrasını Allah bilir.
Allah’a ve Hz. Muhammed’e küfredilen ortamlarda sizler ne kadar faalsiniz? Sizler çeşitli yerlerde Efendinizi savunmak için harcadığınız gayretin binde birini bu tip sitelerde harcadınız mı? Allah’ı, Kur’anı, Hz. Muhammed’i mi daha çok seviyorsunuz yoksa efendinizi mi? İnternette çeşitli yerlerde sergilendiğiniz tutum bu sorunun cevabıdır. Sizler Allah’ı savunmazsınız efendinizi savunduğunuz kadar, sizler Allah’ın kelamını savunmazsınız İskender’in paranteziçi yorumlarını savunduğunuz kadar, sizler Allah’ı sevmezsiniz İskender’i sevdiğiniz kadar.
Ancak, sitenizde Efendimiz ile ilgili açıklamalarınızdan anladığım kadarı ile yayınlarımızı okuduğunuzu anlıyorum. Efendimizi yalanlamak ve karalamak için çalıştığınız kadar, verilen ayetleri incelemek zahmetine katlansa idiniz. Muhakkak ki daha iyi yapardınız. Her şeye rağmen , iblisin etkisi ile kapıldığınız düşünce ve saplantılarınızdan, gerçeği görünce kurtulabileceğiniz ümidi ile sitenizdeki yanlışlıkları size ayetlerle izah etmeye çalışacağım.
Yayınlarınızı okuyoruz ve okumaya da devam edeceğiz. Örneğin sizin bir elemanınız Deccal için “Hindistanlı Bir Sihirbaz” demişti. Kendisi kendi kitaplarını bile okumuyor. Kendi kitaplarının bile cahili. Sizin kitaplarınızda “deccal” dünya dışı bir varlık olarak blanse edilirken, bu arkadaşınız nasıl oluyor da böyle bir iddia ortaya atabiliyor? Demek ki yayınlarınız sizden bile iyi takip ediyoruz.
Efendinizin ve elimizden geldiği kadar gündemimize düşen tüm Efendilerin ne kadar yalancı olduklarını işlemeye Allah’ın izniyle devam edeceğiz. Karalama yok, afişe etme var.
Verilen ayetleri inceliyoruz kardeşim. Sizin Arapça bilmeyen “Sahibiniz İskender’in” paranteziçi eklemelerle yapmış olduğu dejenerasyonu da net bir şekilde görüyoruz. Bu parantezler çıkarıldığında sizin teorinizin “pat” diye çöktüğünü de görüyoruz. Efendinizin sapkın teorisi Kur’ana değil açtığı parantezlere dayanıyor.
İblis’in etkisiyle “Kur’ana parantezlerle şirk koşmadan” iman edelim denir mi? Kur’an düşmanı olan bir şahsın kirli çamaşırlarını ortaya dökmek İblis’in değil yüreğimizdeki temiz imanın etkisiyledir.
Sad suresi-71-81.ayetlerinde açıklandığı üzere, Allah’ın, Hz.Ademe secde emrine riayet etmeyince Cennet’ten kovulan iblis , cennetten kovulmasının faturasını Adem oğullarına çıkararak onlardan intikam almak için, Allah’tan kıyamete kadar izin ister. Kendisine istediği izin verilince de, 82. ve 83. ayetlerde, “Dedi ki, Senin izzetine and olsun ki, muhlis kulların hariç onların topunu azdıracağım.”dediği anlatılmaktadır.
Burada muhlis kullar sizler oluyorsunuz otomatikman. Çünkü size göre muhlislik ancak Efendinize uymakla mümkündür. Size göre Nirvanacılığı amaçlamayan ve bunu da bir taşeron şahsa kul olmadan yapmayan kişiler dalalettedir ve kafirdir. İblisin sizi değil de dışınızdaki insanları azdırdığına dair deliliniz nedir? Ya siz azmışlardan ve sapmışlardan iseniz? Ayetleri silah olarak kullanma rezilliğinden ne zaman vazgeçeceksiniz?
İblisin, ademoğulları ile ilgili sözünü yerine getirdiğini, yüce Rabbimiz Sebe suresi-20-21. ayetlerde açıkladıktan sonra “Müminleri oluşturan bir fırka hariç, hepsi ona tabi oldular.” buyurmaktadır.
Müminleri oluşturan bir fırka yani şeytana tabi olmayan kesim tabiki sizlersiniz. Size göre İskender’in Resullüğünü inkar eden herkes şeytanın uşağıdır. İskender’in Resullüğünün delili nedir? Sahte Resullüğünün delili ise Risalet Nurlarıdır. Sitede sureleri teker teker inceliyoruz. Bu Resullük nişanesi olan kitap Kur’an dışındaki tüm kaynaklardan yararlanılarak oluşturuşmuştur. Ve Kur’anla zerre kadar mutabık değildir. Hatta çoğu yerde taban tabana zıttır.
İşte muhteremler , İblis verdiği söz üzerine, Hz. Ademden bu yana daima insanları Allah yolunda uzaklaştırmaya çalışmış ve Rabbimizin Nebileri vasıtası ile gönderdiği emirlerini (kavram kargaşası yaratarak)daima değiştirmiş veya yanlış anlaşılmasını sağlayarak insanları azdırmıştır. Hz.Peygamberimize kadar gönderilen ilahi kitapları tahrip etmiştir. Ancak , yüce Rabbimiz kur’ânı kerimi koruması sebebiyle hamd olsun Kur’ânı kerim’in bir kelimesi bile değiştirilmeden günümüze ulaşmıştır.
İlahi kitabı tahrip ve tahrif eden İskender’dir. Kavramları çarpıtan ve kendi anlayışına malzeme eden de yine odur. İskender Allah’ın kelamını beğenmeyen, eksik bulan ve bu uğurda parantezlerle (haşa) Allah’ın açığını kapadığını zanneden bir şahıstır. Kur’anın bir kelimesi bile değişmemiştir evet ama sizin Kur’anınıza binlerce kelime eklenmiştir. Sizler Kur’anı İskender’in parantezleri olmadan anlaşılmaz ve eksik bulan şahıslarsınız. Bu yüzden sizin Kur’anınız ayrı bizim Kur’anımız ayrı. Hem korunan Kur’an değil zikirdir. Buradaki ince farkı bilmediğin de ortada.
Ancak bu kere de, İblis özünü değiştiremediği mübarek kitabımızın , kavramlarını değiştirmek suretiyle , insanların mübarek mesajları öğrenmelerini engelleyip günümüzde de insanların büyük bir çoğunluğunu saptırdığı açıktır. Bu sebeple günümüzde tüm dünyada Müslüman toplumlar ezilmekte, aşağılanmakta ve horlanmaktadır. Bu gün İslam yaşanmış olsa , Allah’ın yardımı mutlaka gelecek ve inananlar Bağdat’ta , Afganistan’da olduğu ve Filistin’de olduğu gibi inananlar ezilmeyeceklerdir. Bu gün inandığını söyleyenler, Allah’ın hiç değişmeyen kitabını okurlar, hafızlar yetiştirirler ve kur’ân onların kursaklarından geçmemektedir.
İblis daha doğrusu “İnsan Şeytanı” İskender’in ta kendisidir. Kur’anı değiştiren ve bunu ayetleri -aralara açtığı parantezlerle- kendi anlayışına malzeme ederek yapan tahrifatçı İskenderdir. Mübarek kitabımızın başdüşmanı İskenderdir. Müslümanlar İskender gibi “insanları Allah ile aldatan” şeytanlara kul köle olduklarından dolayı geri kalmıştır. Aklı, düşünmeyi, soruşturmayı devreden çıkardığımızdan ötürü ve bazılarımızın bazılarımızı efendi,sahip,Rabb ittihaz etmelerinden dolayı bu rezil ve aşağılık durumlara düçar olduk. Allah’ın kitabına değil, birilerinin o kitaptan anladıklarına iman ettiğimizden ötürü Allah bize bu muameleyi reva gördü.
Sizin Sahte Resul İskender Mehdi değil mi? Kurtarsa ya Irak’taki kardeşlerimizi. Kurtarsa ya Filistin’deki candaşlarımızı. Kurtarsa ya Çeçenistan’tandaki dindaşlarımızı. Kurtarsa ya dünyadaki mazlumları. Haddini bildirse ya tüm zalimlere. Baş Şeytan Amerika’nın himayesinde tuzu kuru, tatlı su mehdiliği yapmaktan daha kolay ne var? Hem neden sadece kelam var? Hani nerede icraat? Bu nasıl mehdilik? Bu nasıl resullük? Türkiye’ye gelmeye bile korkuyor, Amerika’ya kaçmış ve tek yaptığı kafa ütülemek ama her nasılsa Dünyaya barış huzur ve saadet getirecek. Bu zamana kadar ne yaptı da bundan sonra ne yapacak? Sizin kafanız hiç çalışmıyor mu? Bu masallara nasıl ve neden kanıyorsunuz?
Yüce Rabbimiz Azhap suresi 40. ayetinde, Hz. Peygamberimiz için “Muhammed (SAV) içinizden hiçbir erkeğin babası değildir. Fakat, Allah’ın resulü ve Nebilerin hatemi (sonuncusu)’dur. Allah her şeyi en iyi bilendir.” Şeklinde resullerin sonuncusu değil, nebilerin sonuncusu belirtilmesine rağmen, bu gün İslam akaidinde resullerin sonuncusu olarak bilinmektedir. A. İmran suresi-81. ayette de , Nebilere kitap verildiği açıklanmasına rağmen, günümüzde Nebilerin kitap verilmeyen peygamberler olduğuna inanılmaktadır. Böylece gerçekten kur’ân okunmasına rağmen gafillerin kursaklarından geçmediği anlaşılmaktadır.
Muhammed (ss) içimizden kimsenin babası değildir. Ama İskender kendi soyunun Hz. Muhammed’e dayandığını iddia ederek babasının Hz. Muhammed olduğunu iddia etmektedir. İskender’in bu konuda yalancı olduğuna bu ayet delildir.
Nebi ve Resul kavramları sizin en çok çarpıttığınız kavramlar. Kur’anda bahsi geçen kaç tane Nebi vardır ve hangilerine kitap verilmiş, hangilerine kitap verilmemiştir? Kitap verilmeden nebi olunuyor muymuş acaba? Sen bunun cevabını yazsana.
Ayrıca kendine kitap verilen Resuller Nebi oluyorsa o halde İskender’de Nebidir. Çünkü kendisi Tanrı katından inzal edilmiş bir kitaba sahiptir. Bu kitabın şeriat içerip içermemesi önemli değil. Önemli olan Tanrı Katından indirilip indirilmediğidir. Zebur şeriat mı içeriyordu? Dolayısıyla eğer İskender Kitaplı bir Resulse o bir Nebidir. Son Nebi yani Kitaplı Resul de Hz. Muhammed olduğuna göre İskender yalancı Bir nebi yani peygamberdir.
Aslında o peygamberler üstü bir şahıstır. Tanrının yanıbaşında bir konuma sahiptir. Ali İmran Suresi 81. ayet delil gösterildiğine göre o tüm peygamberlerin kendisine destek verme adına Allah’a söz verdiği kutlu bir şahıstır. Amacı hiçbir peygamberin elinden gelmeyen işleri yapmaktır. Gayesi dünya saadetini temin etmek ve altınçağı tesis etmektir. Bunu da postu deldirmeme adına kaçtığı Amerika’dan kafa ütüleyerek yapmayı amaçlamaktadır.
Evet, siz Hanif dostlar sitesi yöneticileri , biz kutsal kitabımızı okuyoruz ve inanıyoruz diyebilirsiniz, gerçekten de okuduğunuzu da tahmin ediyorum. Ancak kitabımızın itikat’a dayanmayan fıkıh konularını en iyi bilebilirsiniz ama yukarıda verdiğim ve daha aşağıda vereceğim bir çok ayeti , inkar ediyorsunuz veya yanlış anlıyorsunuz. Yüce Rabbimizin , A. İmran suresi-119. ayette belirttiği gibi kitabın bütününe iman etmiyorsunuz. Yani bir kısmına inanıp bir kısmını iblisin tesiri ile inkar ediyorsunuz.
Ayetleri inkar ettiğimiz falan yok. Sizin ayetlerinizle bizim ayetlerimiz birbirinden farklı. Siz İskender’in parantezlerle dejenere ettiği ve ekleme yaptığı ayetlere iman ediyorsunuz biz ise Rabbinizin kelamına. Sizin imanınız Efendinizin yorumlarına+Allah’ın kelamına iken bizim imanımız sadece Allah’ın kelamına. Bu yüzden sizin kutsal kitabınızla bizimki farklı. Aynı kitaba ve aynı ayetlere iman ediyor değiliz.
Sitenizdeki açıklamalarınızdan günümüzde Allah’ın görevli resulü olamayacağını inanmadığınız anlaşılıyor. Halbuki yüce rabbimiz Nahl-36, Zümer-71, Yunus-47 ve Muminun -44. surelerinde her dönemde ve her ümmet içinde aralarında fetret devri olmaksızın, (aralıksız) resullerini beas ettiğini, hatta İbrahim-4.ayette de, kavimlerin lisanı ile görevlendirdiğini açıklamasına rağmen siz inanmazsınız.
Maide Suresi 19. ayette Resuller arası fetretten bahsediliyor. Dikkat Nebiler değil Resuller. Sen ise fetret yok diyorsun, Allah var diyor. Sen mi doğru söylüyorsun yoksa Allah mı? Ne Ümmet kavramının ne de Millet kavramının etnik kökenle hiçbir alakası yok. Bu ayetler her ırka özel bir Resul’ün geldiğini ve geleceğini göstermez.
Haydi siz haklısınız diyelim. O halde bize şu an sağ olan diğer Resullerin isimleri verin. Rus Irkının, Çin Irkının, Alman Irkının, Yunan Irkının Resulleri kimler? Risalet Nurlarına göre yerlerin ve göklerin hakimi olan, Allah’ın kainata vekil olara atadığı İskender El-Ekber’in diğer Resulleri tanımaması kadar büyük bir saçmalık olabilir mi? Eğer iddianızda samimi iseniz diğer Resullerin isimlerini ve onlara Tanrı tarafından inzal olunan kitapları yazın bakalım.
Ayrıca şu an sağ olmayan birtakım şahısların (örneğin Said Nursi) Resul olduğunu iddia ediyorsunuz. Bu şahıslar kendi kitaplarında kendilerinin Resul olduğundan bahsetmiş mi? Devrin imamı olup peygamberlere namaz kıldırdıklarından bahsetmişler mi? Örneğin Said Nursi Ruhun Dünyadayken Allah’a ulaştırılması diye bir şeyden bahsetmiş mi? Tarikatçılık yapmış mı? Yoksa “devir tarikat devri değil hakikat devridir” diyerek tarikatçılık zırvalarını elinin tersiyle itmiş mi? Huzur namazı saçmalığı Risale-i Nurlarda yada sizin örnek verdiğiniz diğer kitapların hiçbirisinde neden yok?
Allah’ın bu açık emirleri açıklanmasına rağmen inanmamakta israr edersiniz. Hatta sizin deyimizle “güneşi ve ayı elime verseler, beni ikna edemezler.” Seklinde saplantınız olduğunu biliyoruz. Peki siz kendinizin, A.İmran suresi 82. ayetine göre fasık olduğunuzu biliyormusunuz.
Peki sen kendinin Allah’ın ayetlerini silah olarak kullandığının farkında mısın? Sen insanları yargılayarak ve kefine göre kategorize ederek kendi kendine zulmettiğinin farkında mısın? Bu rezilliği neden yapıyorsun? Çünkü sana göre siz “dosdoğru yoldasınız” ve ancak siz “fırka-i naciyesiniz”. Bu senin tekelci anlayışa sahip olmanın bir neticesi. Ali İmran suresine göre bizim fasık olduğumuzu sen nereden biliyorsun? Bizler Allah’ın ayetlerinden yüz mü çevirdik? Hayır. Neyden yüz çevirdik? Sizin Efendinizin şirk ürünü parantezli cümlelerinizden. Kur’an ayetlerine olduğu gibi iman edelim demenin neresi fasıklık? Fasık olan kim? Sen Allah’ın kitabını yeterli görmeyen, ona parantezlerle eklemeler yapan, 1400 yıl gecikmeyle (haşa) eksik bırakılan işi tamamlayan(!) şeytan uşağı İskender’e iman ediyorsun ve fasık olmuyorsun ama bizler “gelin Rabbimizi, sadece onu dinleyelim” dediğimiz için fasık oluyoruz. Neden?
Ayrıca İskender’in Resul Olduğunun delili nedir? Onun Mehdi olduğunun delili nedir? Onun Devrin İmamı(!) olduğunun delili nedir? Amerika’yı mesken edinip kafa ütülemekten başka bir şey yapmamakla nasıl mehdi falan olunuyor? Ben Resul’üm diyor hani neden Irkının arasında değilsin? Ben Mehdiyim diyorsun hani neden süpermanliğini gösterip dünyaya barış ve huzur getirmiyorsun? Ben Devrin İmamıyım diyorsun hani neden seni adam yerine koyan bile yok?
Evet hem fasıksınız hem de münafıksınız, Tüm dünya da ve ülkemizde kur’ânın terk edildiği, mümin olduğunu zanneden milyonlarca insanın Allah’ın kitabına değil insanların yazdığı emaniye kitaplardaki bilgilere göre İslamı yaşadıklarını sanıp topluca cehenneme sürüklendiği bir dönemde , insanları bulundukları delaletten kurtarmak için onları kur’âna ve Hz.Peygamberimizin sünnetine çağıran efendimizi yalanlamak ve karalamak sevdasındasınız. Yani İslamı siz saptırıyorsunuz.
İşte bak burayı çok güzel yazmışsın. Demek ki insanın bilmesi yanlışta olduğunu görmesine yetmiyor. Allah’ın kitabına değil insanların yazdığı emaniyelere iman edildiğinden bahsetmişsin. İyi de sen neye iman ediyorsun? İskender ayetlere parantezlerle kendi kişisel yorumlarını ekliyor ve sen de bu yorumlara Allah’ın kelamına iman eder gibi iman ediyorsun. Yalan mı? İskender ne dediyse Allah’tan demiştir, O ulul Elbabdandır, Ondan konuşan Allah’tır, Din adına ortaya koyduğu tüm fikirlere “amenna ve saddekna” denilerek iman edilmesi gerekir demiyor musun? Sen emaniye sahibi bir kişisin farkında değilsin. Sen milleti suçluyorsun ama aynısının daha sapkınını sen yapıyorsun.
Sizin Efendiniz Resul falan değil. O Din Bozguncusu, Kutsal Sömürücüsü, İnsanları Allah ile Aldatan bir Şeytan Uşağı. Çünkü insanları Kur’ana çağırmıyor, parantezlerle dejenere ettiği, yamulttuğu ve anlayışına uydurduğu ayetlere çağırıyor. Sizin İslamınız ve Kur’anınız ayrı Allah’ın Kitabı ve onda anlattığı İslam ayrı. Sizin davetiniz Allah’a ve kitabına değil İskender’e ve onun Kur’andan anladığına.
Hanif dostlar ! sevsinler sizi, siz hanif olmanın ne demek olduğunu biliyormusunuz. Yüce rabbimiz Nisa suresi-125. ayetinde Hz. İbrahim’in “Veçhini teslim ederek Muhsin olarak hanif dinine tabi olduğu” açıklanmakta ve Rum suresi-30.ayette de ,”Hanif olarak kendini din için ikame et. Allah’ın fıtratı budur ki, o insanları hanif fıtratı ile yaratmıştır. Allah’ın yarattığında değişiklik olmaz. İşte kayyım olan (Ezeli ve ebedi) din budur. Fakat insanların çoğu bilmez.” Denilmektedir. Netice olarak bu ve diğer bir çok ayetlerden çıkarılan sonuç, Hanif olmak demek , Tek Allah’a inanıp vahdeti, tüm inananların birliği olan tevhidi ve de Allah’ın emrettiği teslimleri yerine getiren kişi demektir. Halbuki siz sitenizde tevhide değil tefrikaya çalışıyorsunuz. Bir çok Allah’ın düşmanları varken Allah dostlarına dil uzatıp onları karalıyorsunuz. Bu sebeple efendimiz değil, siz şeytanın dostusunuz. Bilin ki , Allah bunun hesabını mutlaka sizden sorar. Onun için size tavsiyemiz, lütfen ayetleri objektif olarak inceleyip hemen tövbe edin.
Haniflik Allah’ın emrettiği teslimleri(!) yerine getirmek falan değildir. Hanif kavramının geçtiği ayetlere bakarsan bu terimin zıddı olan müşriklik terimini görürsün. Emredilen Teslimler(!) sizin parantezlerle yamulttuğunuz sözde ayetlere göre vardır, Allah’ın kelamına göre değil. Haniflik kim siz kimsiniz? Allah ile aranıza aracılar koyan ve bunlara bizleri Allah’a yaklaştırsınlar diye kulluk ve kölelik ediyoruz diyen sizler asla ve asla hanif olamazsınız. Çünkü haniflik şahıs odaklı değil Aöllah odaklı din anlayışını benimsemektir. Çünkü haniflik Dini kullara değil yalnız Allah’a özgülemektir. Çünkü Haniflik Mürşid ve Mehdi olarak yalnız Allah’ı kabul etmektir.
Allah’ın düşmanı özellikle ve öncelikle İskender gibilerdir. Çünkü bu takım Allah’ın adını kullanarak insanları kandırmaktadır. Allah’ın sözüne söz ekleyen, sözde açığını kapatan, böylece kendi anlayışlarına uygun olarak din içinde yeni ve sapkın bir din oluşturan bu zalimler Allah’ın başdüşmanıdırlar.
İskender’in şeytanın dostu değil, şeytanın ta kendisidir.
Risalet nurları konusuna gelince , Efendimizin belirttiği ve sizin de bildiğiniz gibi bu kimseyi bağlamayan çok özel bir sohbet kitabıdır. Efendimiz bu sohbet kitabını hiçbir zaman resullüğün ispatı olarak belirtmemiştir. Siz öyle söyleyip iftira ediyorsunuz. Yayınlanıp sizin gibi fasıkların eline geçmesi de, efendimizin ve bizim elimizde olmadan iblisin bazı münafıkları yönlendirmesi ile olmuştur. İtikadi konuları kapsamadığı için, kimsenin, hele de sizin inanma mecburiyetiniz yoktur. Kaldı ki siz zaten, kur’ânın bile bazı ayetlerini inkar ediyorsunuz.
Sen ne dediğinin farkında bile değilsin. Risalet Nurları ne demektir? Resullüğün Nurları. Kimin Resullüğünün? İskender’in. İskender’in Resullüğünün delili ve ispatı işte bu Risalet Nurları isimli kitaptır.
Risalet Nurları’nın kimseyi bağlayıp bağlamaması yada şeriat kitabı değil sohbet kitabı olması(!) gerçeği değiştirmiyor. Bu kitap sözde Tanrı katından indirilmiş mi indirilmemiş mi? Sureleri var mı yok mu? Kendisine kitap indirilen Resuller sizin ifadenize göre de Nebidir yani Peygamberdir. O halde İskender yalancı bir peygamberdir.
Bize örnek olarak verdiğiniz; Mevlananın Mesnevisinde, Yunus’un Divanında, İbrahim Hakkının Marifetnamasinde, Said Nursinin Risale-i Nur’unda neden sizin anlattığınız konulardan örneğin devrin imamlığı, Huzur Namazı vs. yok? Sizin iddianıza göre bu kitaplarla sizin kitaplarınız aynı gaye adına gönderilmiş. Sizler bu kitapları öne sürerek kendinize haklılık payı çıkarmaya çalışıyorsunuz. Pekala bu kitapların hangisi kapalı devre yayın niteliğinde? Bunlar halka açık ve dönük kitaplar sizin Risalet Nurlarınızla format açısından uzaktan yakından alakası yok. Hem bu kitaplarda neden sureler yok? Sizin Kutsal kitabınız sahasında tektir, bunu kabul etmeseniz de bu böyledir.
Bizler Kur’an ayetlerini değil sizin parantezlerinizi inkar ediyoruz. Bizlere iftira etme.
Risalet nurlarını kur’âna denk kitap olduğunu siz söylüyorsunuz. Allah iki formatta kitap indirmemiştir diyerek, böylece aklınız sıra okuyucuları yönlendiriyor ve onları saptırmaya çalışıyorsunuz. Bu yaptıklarınızla iblisin emrinde ve hizmetinde olduğunuz çok açık olarak görülmektedir. Halbuki yüce rabbimiz Rad suresi-38. ayetinde , “Bir resul için, Allah’ın izni olmaksızın bir ayet getirmesi olmaz. Her zamanın bir kitabı vardır.” Buyurulmaktadır.
Kendi içinde çelişiyorsun farkında değilsin. Allah (size göre) Nebi-Resullere ayrı, Veli-Resullere ayrı olmak üzere iki ayrı formatta vahiy indirmiş midir? İddiana delil olarak ortaya sürdüğün ayete bak. Oradaki “ayetin” ne olduğunu ve ayetin mealini tartışmayacağım. Bu ayetin bir öncesindeki ayette Kur’anın anılmasını da tartışmayacağım. “Allah’ın izni olmaksızın bir ayet getirilememesi ile Allah’ın bir kuluna İnsanları uyarması adına ayet=kitap vermesinin aynı olmadığını da tartışmayacağım. Diyelim ki senin bakış açın doğru. Bu ayette geçen Resul kendilerine ayetler yani kitap verilen türden Resul olsun. Senin Efendinin tanımına göre Kitaplı Resullere Nebi yani peygamber denilmiyor mu? O halde Rad Suresi 38’deki bu Resul Nebi-Resul değil mi?
Her zamanın bir kitabı vardır diyorsun. Bu zamanlar kaç yıldan oluşuyor? 50 Yıldan mı, 100 mı, yıldan mı yoksa 250 yıldan mı? Önceki zamanlardaki kitaplardan sizin Risalet Nurlarından zırvalara neden değinilmemiş? Örneğin nerede huzur namazı saçmalığı? Nerede devrin imamı olup da Cebrail’den kılıç kalkan alma durumu?
Siz de Risalet nurlarındaki ayet sözcüklerine takıp şimdiye kadar Allah bazı evliyalara yazdırdı da, niçin onlar ayet demediler diyorsunuz. Halbuki yüce rabbimiz Araf suresi-175. ayetinde, sizin gibi sonradan fasık olacak kişilere bile ayet indirdiğini söylemektedir. Tabii ki size kur’ân ayeti bile göstersek tatmin olmazsınız değilmi ?,
Soru soruyorsun cevabı yok. Allah sözde bazı evliyalara yazdırdıysa neden onların kitaplarında sureler yok? Haydi bu sorumuzu cevapla. Bahsini ettiğiniz kitaplar da aynen Kur’andaki gibi sureler var mı yok mu? Araf 175 ile bu sorunun cevabının ne alakası var.
Araf 175’e ve öncesine-sonrasına bakalım. Allah müşrik, kafir herkese ayetlerini vermiştir. Araf 174’te belirtildiği gibi bu ayetleri hakka dönülsün diye ayrıntılı olarak sunmuştur. Delillerini apaçık ortaya koymuştur. İnsanlardan kimi inkar eder kimi tasdik eder. Bunun Resullere kitap indirilmesiyle ne alakası var? Allah bazı insanlara bazı insanları uyarması adına ayet veya kitap indirdirdi de bu insanlar gerisin geriye mi döndü? Böyle bir şey olabilir mi? Allah resul seçiminde bu kadar özensiz davranıyor olabilir mi?
Hem Araf Suresindeki bu ayeti öncesindeki ve sonrasındaki ayetlerle birlikte değerlendirirsek Rabbimizin ayetlerini yalanlayanlara örnek verme adına bir hikaye anlattığını bir örnek verdiğini veya bir önerme yaptığını görürüz. Tabiki İskendercilere göre Kur’an (haşa) edebi bir kitap olmadığından onda mecaz, örnekseme falan da yoktur. Anlayışlara malzeme adına yapılan her türlü uygulama mübahtır.
Sizin için Allah’ın sözü değil insanların yazdığı emaniye bilgiler daha önemlidir.
İnsanları suçladığın yanlışın bizzat içindesin. Hem de tam merkezinde. Bizler senin gibi bazı kulların yazdıklarına iman etmiyoruz. Bizler senin gibi bir Efendi edinip onun ayetlere yaptığı yorumlara “amenna ve saddekna” demiyoruz. İskender’in yorumlarına ve kitaplarına iman eden sen “emaniyecilerin başısın” ama farkında bile değilsin. Bizler Kur’andan başka herhangi bir kitaba iman etmiyoruz bu yüzden emaniyeci falan da değiliz.
Bir de haşa, Allah küçülüp büyüyormuş diye dalga geçmeye kalkıyorsunuz. A Benim gafil kardeşim Yüce rabbimizin ilmi ve rahmeti ile her şeyi kuşattığı, Mümin suresi-7. ayette belirtilmektedir. Tabii ki Allah’ın rahmeti ve ilmi ile her şeyi kuşatmasını idrak edemiyorsunuz değilmi ? İnşallah ben size izah etmeye çalışayım. Allah, sadece bu dünyayı değil, tüm kainatı, hatta , altı alemin tümündeki her zerreyi ilmi ve rahmeti ile kuşatmıştır. Her şeyi (En küçük bir bakterinin bile tüm faaliyetlerini) bilmesi, görmesi, işitmesi ve her olayın oluşmasına külli iradesi veya sünnetullahı gereği izin vermesi demektir.
Ali İmran 7. Arşı yüklenip taşıyanlar ve onun çevresindeki şuurlular Rablerinin hamdi ile tespih ederler ve ona inanırlar. İman sahipleri için de şöyle af dilerler: "Rabbimiz! Sen herşeyi rahmet ve ilim halinde kuşattın. Tövbe edip senin yoluna uymuş olanları bağışla. Ve onları cehenem azabından koru!"
Verdiğin ayete baktığımızda Rabbimizin ilmi ve rahmetiyle her şeyi kuşattığı yazar. Zatıyla değil. Bu ayette ve diğer hiçbir ayette Rabbimizin (haşa) büyüp küçüldüğü, şekilden şekle girebildiği ve bir hıza sahip olduğu falan yazmaz. Bunlar Risalet Nurları isimli Cin Kaynaklı Kitapta anlatılan zırvalardır.
Her zerreyi ilim ve rahmetle kuşatmakla küçülüp büyülmek arasında ne gibi bir alaka var? Biri tecelli ile alakalı diğeri zat ile alakalı. Bu kadarını bile göremiyor musun? Hem hız da nedir? Şahdamarımızdan bile yakın olan ve her yerde her an ilmi ve rahmetiyle hazır ve nazır olan Allah için “hız” da nedir?
Sen hala Allah çok küçülüp büyüyormuş diye dalga geç bakalım. Fasık kardeşim, üzülerek söyleyeyim ki, geleceğini pek parlak görmüyorum. Allah bunları mutlaka yanına bırakmaz. Allah’a iftira edenlerin iflah oldukları görülmemiştir.
Tabiki dalga geçerim. Dalga geçilmeyecek gibi değil ki. Bu iddialarınızın daha doğrusu bu saçmalamalarınızın hiçbirisi Kur’an kaynaklı değil. Cinler iskender’in Tanrısı olarak kendilerinden bahsetmişler sadece. Küçülüp büyüyebilme, şekilden şekle girebilme ve belli bir hıza sahip olma gibi hususiyetler Cinlerin hususiyetleri.
Allah’a iftiran edenler senin Efendin gibi sapkınlardır. Allah’a iftira edenler senin efendine kitap vahyeden kahrolası kafir cinlerdir. Allah’a “Risalet Nurları isimli deli saçması zırva kitapta olduğu gibi değil kendisini kitabında tanıttığı gibi iman edelim” diyen bizler neden Rabbimize iftira etmiş olalım?
Kur’ân mealleri verilirken parantez içinde yazılanlar takıntınıza gelince , Rabbimiz ayetlerinde bahsettiği kavramların bazıları Türkçe’miz de bir kelime ile anlatılması mümkün değildir. Bu sebeple Sevgili Efendimiz ve bir çok mealciler Allah’ın sözünün (araştırmacılar için) orijinalini verdikten sonra , kast edilen manasını parantez içinde açıklarlar. Bence bu en güzel usuldür. Çünkü belki daha bilgili bir araştırmacı Rabbimizin kullandığı kelimelerin sırlarını bilebilir ve daha ileri bir anlam çıkarabilirler. Bu sebeple orijinali verildikten sonra parantez içinde açıklamalar daha iyidir.
Sizin parantezleriniz ayetlerdeki kelimelerin ikinci yada üçüncü anlamlarını vermek adına değil kendi anlayışınızı ayete ekleme adına var. Ve bu konuda İskender tek. Bak senin hatırın için bir örnek verelim:
Rad 11. Onları (o kavimdekileri), önünden ve arkasından (önden arkaya doğru uzanan) takip edenler (devrin imamının ruhları) vardır. Allah'ın emrinden olup, onları korurlar. Muhakkak ki; Allah, onlar nefslerinde olan şeyi (hidayette kalma konusundaki niyetlerini) bozmadıkça, bir kavimde olan şeyi bozmaz (devrin imamının ruhunu başlarının üzerinden almaz). Ve Allah, bir kavme ceza vermeyi dilediği zaman, artık onu reddedecek (mani olacak kimse) yoktur. Ve onlar için, ondan başka koruyan bir dost yoktur.
Bu ayetlerde örneğin “Devrin İmamının Ruhu” hangi terimin Türkçe anlamı? Daha sen ve sizler meal ile tefsirin farkını bilmiyorsunuz. İskender’in yaptığı meal değil yorum yani tefsir. Meal dediğin şey ayetlerin Türkçesini yazmaktır varsa kelimelerinin diğer anlamlarını vermektir yorum yapmak değildir.
İskender kişisel yorum yapmaktadır. Ve bu kişisel yorumlarını ayetlere parantezler açarak yapmaktadır. Müritler de bu yorumları Allah kelamı saymaktadır. Müritler Allah’ın kastının parantezler içindeki açıklamalar olduğuna inanmaktadır. Sözün özü parantezlere iman edilmektedir. Ayetlere parantezler açarak yapılan bu kişisel yorumlar ve bu yorumlara iman etme işi, bu sapkınlık sadece İskender ve müritleri tarafından yapılmaktadır. Bu sapkınlığın bir örneği daha yoktur.
Ama size göre bu saptırmadır değilmi ? sitenizde ayet meallerini hiç parantez kullanmadan vereceğim diye sanki bilgiçlik taslıyorsunuz. Halbuki bu yolla Allah’ın ayetlerini asıl saptıran sizsiniz.
Allah Allah işe bakar mısınız yahu. Parantezler açıp kelalaka yorumlar ekleyerek ayetleri anlayışlarına malzeme etmek saptırma değil de ayetleri parantezsiz, olduğu gibi verme saptırma. Neden?
Halbuki yukarıda rabbimizin verdiği “kayyım din” ve “hanif dini” sözcüklerini iyi anlayasınız diye açıklamak zorunda kaldık.
Saçma sapan açıklamalara karnımız tok. Ayetleri verirsin ve ayetlerde hanif kavramının nasıl kullanıldığını gösterirsin, işte buna açıklama denir. Gerisi boş.
Gerçi buna rağmen de tatmin olacağınızı sanmıyorum ama biz inşallah gene görevimizi yapalım. Bir örnek daha vermek gerekirse, “veçhini teslim etmek” kavramı için mealcilerin bir kısmı “nefsini teslim etmek” olarak tercüme ediyorlar. Halbuki rabbimiz, Maide -105 de olduğu gibi nefis kelimesini (haşa) biliyor ve Kurân’da kullanmıştır.
Yüzünü teslim etmek yada yüzünü Allah’a döndürmek mecazi bir kavramdır. Bunu bile göremiyorsanız eh yani. Türkçemizde bile yüz çevirmek tabiri yok mudur? Yüz çevirmek veya yüz döndürmek tamamen her şeyinle o tarafa yönelmek ve tersidir. “Yüzünü” kelimesi Kur’an programlarında taratılırsa bu gerçek net olarak görülür. http://www.kurandakidin.net/kuranasp/
Rabbimiz veçhini teslim etmek kavramı ile fizik vücudun tesliminden bahsetmektedir.
Fizik vücudun teslimini de nereden çıkardın? Bu sizin uydurmanız. Ne alakası var? Allah Fizik Vücudun Tesliminden açık açık bahsetmekten (haşa) aciz mi?
Efendimiz de meallerinde bunu kullanmaktadır. Ancak orijinal vecih kelimesini kullandıktan sonra parantez içinde kavramın anlamını vermektedir. Bu da yukarıda anlattığım gibi Allah’ın sözlerinin orijinaline saygısından kaynaklanmaktadır. Bu hassasiyeti ancak, Allah’a saygısı sevgisi olanlar anlayabilir.
Sizin efendiniz Arapça bile bilmiyor. Meal dediğin şey bir dilden diğer dile yapılan çeviridir. Bu yüzden İskender’in yaptığı meal değildir. Varolan meallerdeki ayetlere parantezler açarak ayetleri anlayışına uydurma işlemi ne zamandan beri meal çalışması oldu?
Efendisi Vecih kelimesini yazdıktan sonra parantez açıp “fizik vücudun teslimi” yazıyormuş. İyi de neden vecih kelimesinin Türkçesini yazmıyor. Vecih kelimesinin Türkçesi Yüz’dür. Yüz kavramıyla daha doğrusu yüzünü döndürmek, yada yüzünü teslim etmek deyimleriyle fizik vücudun ne alakası var? İşte söylemeye çalıştığımız da tam bu. Alakasız eklentiler sanki o kelimenin anlamıymış gibi veriliyor. Ve çarpıtma yani anlayışa uydurma da işe böyle yapılıyor.
İskender Allah’ın sözlerinin orijinali saygı duyduğundan ötürü bu eklentileri yapıyormuş. Allah’ın sözlerinin orijinaline saygılı olan adam onları olduğu gibi kabul eder ve eklenti yapmaz. Allah’a saygılı olan adam O’nun sözlerine söz ekleme zalimliğini yapmaz. Sen ne dediğinin farkında bile değilsin. Şeyhinin yapmışolduğu kepazeliği haklı çıkarma adına nasıl saçmaladığının farkında bile değilsin.
Evet sevgili hanif dostlar, tüm zırvalarınıza cevap vermeye kalksak sayfalar almaz. Sizin de bu sözlerimizi idrak edeceğinizi pek sanmıyorum. Hatta bu sözlerimizi sitenizde yayınlamayacaksınız bile, çünkü tüm yarasalar aydınlıktan korkarlar. Belki sizin gibi saplantıları olmayan vatandaşlarımız idrak eder de aydınlanır diye korkarsanız. Siz isteseniz bile iblis sizi mutlaka engelleyecektir. Çünkü Şeytan deyip geçmeyelim sizden çok çok akılıdır. Nereden kar ve zarar geleceğini çok iyi bilir. Siz sitenizde yayınlamazsanız, ben şahsen Efendimizden kendi sitemizde yayınlaması için rica edeceğim. Böylece sizin nasıl bir iftiracı ve münkir olduğunuzu herkese ilan etmeye çalışacağız, inşallah. Çünkü, inananlar arasında kırgınlık çıkarmayalım diye cevap vermemek sizin cüretinizi artırmaktadır.
Bizler Kur’an ayetlerini inkar mı ettik? Hayır. Bizler Allah’a, Meleklerine, Ahiret Gününe vd. iman etmedik mi? İman Ettik. O halde ne diye münkir(kafir) oluyoruz? İskender isimli din bozgungusu şeytana, insanları Allah ile aldatan bir şarlatana HAYIR dediğimiz için mi kafir olduk? İskendere EVET diyen sadece sizler olduğunuza göre mümin olanlar da sadece sizlersiniz. Halbuki Allah Kur’anda müminliği ve Müslümanlığı böyle tarif etmiyor ve bu konuları birilerinin tekeline verdiğinden bahsetmiyor.
İskender’e laf atan herkesi İblisin Uşağı olmakla suçlayan sen ahirette Allah’ın Kur’andaki Dinini ve Açıklamalarını beğenmeyip yeni ve sapkın bir din oluşturan ve kişisel açıklamaları vahiy gibi sunan efendin/sahibib/Tanrın İskender senden uzaklaşıp kaçarken bakalım ne yapacaksın?
Hanif dostlar sözlerime nihayet vermeden evvel bir kere daha tekrar etmek istiyorum. Sevgili efendimiz Allah’ın veli resulüdür. Zamanımızın hidayetçisi dir. Siz kabul edin veya etmeyin.
Efendinizin Resuldür evet doğru söylüyorsun. Ama Allah’ın değil şeytanın Resulü. Ona Cinler tarından vahyedilen Risalet Nurları isimli deli zırvası kitabın ne kadar Kur’an Dışı olduğu da bunun net bir göstergesi.
Senin efendin zamanın hidayetçisi değil zamanın Müseylemesidir. Hem hidayetçi de kime ne hidayet eylemiş? Üç beş tane müridi haricinde onun ürettiği safsatalara İMAN EDEN var mı?
Sizin haricinizde bu elemanı adam yerine koyan var mı? Sizin haricinizde bu zırvalara itibar eden, kale alan var mı? Resulmüş, Hidayetçiymiş, Peh. Korkudan Amerikan himayesine sığınan ve işi gücü sadece üç beş müridinin beynini yıkamak olan bir Resul ve Hidayetçi. Hakikaten siz hastasınız. Sizlere çok acil şifalar diliyorum. Bu saçmalıklara bu gerçekler ortadayken nası ve neden kanıyorsunuz anlaşılır gibi değil.
Evet Hz. Peygamberimiz hatemen Nebi’dir . Yani senin anlayacağın Nebi’lerin sonuncusudur. Bir daha Nebi gelmeyecektir. Ancak resuller yukarıda verdiğim ayetler ve kur’ânı kerimdeki daha bir çok mübarek ayette belirtildiği üzere kıyamete kadar her kavim ve zamanda olmuş ve kıyamete kadar olmaya devam edecektir. Bunu biz söylemiyoruz. Allah söylüyor. Siz Allah’ın sözlerinin bazılarını idrak edemiyorsanız biz ne yapabiliriz.
Üstte de bahsettiğimiz gibi ne “her kavim”, ne “her millet”, ne de “her ümmet” kavramı etnik köken ifade eden terimler değildir. Bu gerçek bu kavramlar herhangi bir kur’an programında taratıldığında görülebilir.
Kelime oyunlarıyla realite örtbas edilemez. İskendercilere göre; İskender Kendisine kitap indirilmiş olan Bir Resuldür. Bu makamın adı da İskendercilere göre Peygamberdir. Dolayısıyla İskender Modern bir Müseylemedir.
Hangi Nebi olmayan Resule kitap indirilmiş?
Yüce Rabbimiz Araf suresi 146. ayetinde , “Yer yüzünde haksız olarak kibirlenen kimseleri ayetlerimden çevireceğim. (Onlar) Bütün ayetleri görseler ona inanmazlar. Eğer rüşt yolunu görseler onu yol edinmezler ve gay yolunu görseler, onu yol edinirler. Bu onların ayetlerimizi yalanlamaları ve ondan gafil olmaları sebebiyledir.” Buyurmaktadır. Gördünüz mü ? hanif dostlar kibriniz ve gafilliğiniz yüzünden rabbimiz ayetlere nüfus etmenizi engellemektedir.
Neyi gördük mü? Biz ayetlere inanmamazlık yapmıyoruz ki. Bizler İskender’in yorumlarını inkar ediyoruz ayetleri değil. Bunu anlayamayacak ve göremeyecek kadar zavallı mısın? Tabiki sana göre İskender’in yorumlarını inkar etmek Allah’ın ayetlerini inkar etmekle eşdeğer. Verdiğin bu ayet ve yaptığın bu yorum bu gerçeği ortaya koyuyor.
Sevgili arkadaşlar , hanif dostlar, isminiz de pek güzel ama irşat yolu- rüşt yolunda değilsiniz. Gay yolundasınız yani , gene parantez açmadan açıklayayım. Şeytanın yolundasınız. Hatta onun yardımcısısınız.
Neden şeytanın yolundayız? Yalnız Allah’ın kitabına (parantezsiz) iman edelim dediğimiz için mi? Birilerinin yorumlarına Allah’ın kelamına iman ettiğimiz gibi iman etmeyelim dediğimizden mi? Şahıs odaklı değil Allah odaklı din anlayışını benimseyelim dediğimizden mi? Yoksa sadece İskendere “LA” dediğimizden mi? Yanlış yolda olan sensin. Ama bunu göremeyecek kadar da körsün.
Sizin gibi edep sınırlarını zorlamadan cevap vermeye çalıştım. Biz sizi de , bize düşman olanları da seviyoruz. İnanın seviyoruz. Onun için lütfen verdiğimiz ayetleri objektif olarak inceleyin. Sonra tövbe edin. Allah’ın rahmeti ve mağfireti çok geniştir. Sizi bile af edebilir.
Hem bizim gibi inanmayanlar kafirdir diyeceksin hem de sizleri seviyoruz diyeceksin. Hem şeytan uşağı vs. gibi sıfatlar takacaksın hem de hümanist takılacaksın. Bırakın bu iki yüzlülüğü kardeşim.
Verdiği ayetleri objektif incelemeliymişiz. Objektif incelemek sana göre nedir? İskender isimli şeytanın parantezlerine iman ederek mi objektif olarak inceleyelim. Bize “ayetleri objektif inceleyin” diye akıl verene bak…
Yüce rabbimizin sizi islah etmesini ve hidayete erdirmesini, güzel faaliyetlerinizi yolunda ve insanlarımızın hizmetinde kullanılmasına tebdil etmesini dilerim.
Allah’a emanet olunuz. 17 Ağustos 2005
Adresim: Lütfi TÜMTÜRK
( lutfitumturk@hotmail.com ) Mihr Vakfı Mensubu
Size göre Allah kendisi direkt hidayete erdirmez. İllaki bir taşeron şahıs olması zorunlu. Size göre bu konuda TEK EHİL VE YETKİN kişi de Efendiniz İskender. Bizler de sizin efemndinize hiçbir zaman kul köle olmayacağımız için bize hidayet adına dua etmen boş.
Güzel faaliyetlerimiz devam edecek inşaAllah. Hem de sizin için. Sizin ve ilerde sizin gibi olacak insanlarımız için...
http://www.iskenderevrenesoglu.com
http://www.iskenderalimihr.com
|