Yazanlarda |
|
Emre_1974tr Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 494
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bana soru şuydu:
QUOTE(maggie @ Mar 27 2008, 11:35 AM) Yaratan ( Allah-Tanrı ) İblis'in Kibirli bir varlık olduğunu bilemeyecek kadar acizmiydi ki ( belkide sadece ademe secde ederken kibiri tuttu. ) herşey normal gitcekmiş gibi secde et dedi.
CEVABIM
Bunları da defalarca açıkladık.
Allah senin ne yapacağını biliyor.
Bu yüzden "sembolik bir imtihan örneği yaşatıyor" bizlere.
Ayetlerde açıkça cehennemliklerin ve cennettliklerin zaten "O'nun açısından" belli olduğu belirtiliyor.
Buradaki bu 2 günlük sembolik imtihan hayatıyla kalbimizdekilerle yüzleştiriliyoruz.
Ahirette bir itiraz hakkımız olmaması için artı, bazı küçük ceza ve ödüllerin tadılması için bu dünya hayatı.
Allah İblis'in kötülerden olduğunu biliyor. Ve bu yüzden ona bu deneyimi yaşattırıp gerçekle yüzleşmesini sağlıyor.
Sonsuza dek yaşasaydın yapacaklarını sembolize eden bir ortam sağlanıyor.
Herkes hakettiğine kavuşsun diye.
Selam ve sevgiler.
__________________ Bloğum:
http://emre1974tr.blogspot.com/
e-kitabım:
http://www.scribd.com/doc/99945687/f2dgkz4q-Book
Twitter adresim:
https://twitter.com/emre_1974tr
|
Yukarı dön |
|
|
Yorumcu Uzman Uye
Katılma Tarihi: 08 mart 2010 Gönderilenler: 171
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgili bozuk plak.
Yaşam veya sınav sadece bu hayattan ibaretse,ölen bir günlük bebeklerin durumu ne olacak?
Kur"an,Allah"ın bizi, "öğüt alacak kadar bir süre yaşattığını" söylüyor.Bir günlük bebek,neyi bilir,bilebilir ki,kalbınde bir kötülük gizlemiş olsun ve o kötülüğünden dolayı,Allah onu öldürsün,öldürmüş olsun?
|
Yukarı dön |
|
|
Emre_1974tr Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 494
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Ankebut
32. İbrahim dedi: "Ama orada Lût var." Dediler:
"Orada kim olduğunu biz daha iyi biliyoruz. Elbette ki onu ve ailesini
kurtaracağız. Karısı hariç. O, geride kalanlardan olacak."
33
Elçilerimiz Lût'a gelince, onlar yüzünden fenalaştı, eli-kolu birbirine
dolandı. "Korkma, tasalanma dediler, biz seni de aileni de
kurtaracağız. Ama karın, azaba terk edilenlerden olacaktır."
10
İnsanlar içinden öylesi vardır ki, "Allah'a inandık" der fakat Allah
uğrunda bir eziyete uğratılınca, insanlardan gelen fitneyi Allah'ın
azabı gibi tutar. Ve eğer Rabbinden bir yardım gelirse kesinlikle şöyle
diyeceklerdir: "Biz sizinle beraberdik." Allah, âlemlerin
göğüslerindekini en iyi şekilde bilmiyor mu?
Yine kimin neyi hakettiği ve özgür iradesiyle ne yapacağı en başından bilinmekte.
Fetih Suresi
27
Yemin olsun ki Allah, resulüne o rüyayı hak olarak doğru çıkarmıştır.
Allah dilerse, başlarınızı tıraş etmiş, saçlarınızı kısaltmış olarak
güven içinde, korku duymadan Mescid-i Haram'a mutlaka gireceksiniz.
Allah, sizin bilmediğinizi bildi de bundan önce size yakın bir fetih
nasip etti.
Selam
__________________ Bloğum:
http://emre1974tr.blogspot.com/
e-kitabım:
http://www.scribd.com/doc/99945687/f2dgkz4q-Book
Twitter adresim:
https://twitter.com/emre_1974tr
|
Yukarı dön |
|
|
Emre_1974tr Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 494
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Herkes hakettiğine kavuşturulmakta şu 2 günlük imtihan dünyasında(sonsuza dek imtihan edilselerdi yapacaklarına denk gelecek şekilde)
Şüphesiz
Allah bir dişi sivrisineği de, onun üstündekini de örnek vermekten
çekinmez. Böyle bir durumda inananlar bunun Efendilerinden gelen bir
gerçek olduğunu bilirler. İnkar edenler ise "Allah bu örnekle neyi
amaçlamış?" derler. O bununla birçoğunu saptırır, birçoğunu da doğruya
iletir. O bununla sadece sapkınları saptırır.
2 Bakara Suresi 26
__________________ Bloğum:
http://emre1974tr.blogspot.com/
e-kitabım:
http://www.scribd.com/doc/99945687/f2dgkz4q-Book
Twitter adresim:
https://twitter.com/emre_1974tr
|
Yukarı dön |
|
|
takva81 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selamlar.
kader konusu hep tartışılmıştır. allah her şeyi bir kader üzerine yarattık buyuruyor. ve insanda allah benim kaderimi böyle yarattı deyip işin içinden sıyrılıyor.
bakalım kader öylemiymiş.. kader taktir etmek demek. mesala allah bir elma ağacının kaderini yazıyor. onun doğup büyümesi ve yaşaması bir taktir üzerine.
Elma ağacının kaderi hep aynı döngü üzerinde. toprakda sabit yaşayacak. güneşle beslenecek. yağmurla sulanacak. ve devamlı elma üretecek. bir elma ağacı kaderi yani allahın taktiri var olduğundan bu yana hep aynı,. o zaman elmanın kaderi değişmiyor. elmanın kaderini değiştirmek elma ağacını yürür kılmak tır. yada elma değilde bir yıl kiraz bir yıl armut bir yılda vişne üretmesi.
insan genetik kodlamısında bütün kaderi mevcut. mesela kimse 170 boyunda doğmuyor. yada 70 kilo doğmuyor. yada doğar doğmaz yedi dil birden bilmiyor. bunların taktir edilmiş bir düzeni var işte buna kader denir.
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
|
Yukarı dön |
|
|
Emre_1974tr Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 494
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hud
34. "Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermeyi gaye edinsem de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz. O'dur sizin Rabbiniz ve O'na döndürüleceksiniz."
Rabbimiz kimin hangi olay karşısında özgür iradesi ile nasıl tepki vereceğini biliyor:
FETİH
11 Bedevilerden, geri bırakılmış olanlar
sana şöyle diyecekler: "Bizleri, mallarımız ve ailelerimiz oyaladı. O
halde bizim için Allah'tan af dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi
dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Allah size bir zarar dilerse, yahut bir
yarar murat ederse, O'nun sizin için dilediğine kim engel olabilir?"
Doğrusu şu ki, Allah, sizin yaptıklarınızdan haberdardır.
15 Geri bırakılanlar, ganimetleri almak
üzere gittiğiniz zaman şöyle diyecekler: "İzin verin, biz de size
uyalım!" Onlar Allah'ın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki: "Bize
asla uyamazsınız! Allah önceden de böyle buyurmuştu." Bu kez şöyle
diyecekler: "Hayır, siz bizi kıskanıyorsunuz." İşin doğrusu şu ki,
onlar çok az anlıyorlar/onlar, az bir kısmı hariç, anlamıyorlar.
__________________ Bloğum:
http://emre1974tr.blogspot.com/
e-kitabım:
http://www.scribd.com/doc/99945687/f2dgkz4q-Book
Twitter adresim:
https://twitter.com/emre_1974tr
|
Yukarı dön |
|
|
yolcuabbas Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 18 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 53
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Alemlerin yaradıcısı ve sahibi olan Allah. Yarattıkları her şey üzerinde tasarruf sahibidir. Yaratırken kimseye danışmamış, destek bilgi almamış, Neyi nasıl olması netür bir işlev göreceğini kendi tayin etmiş. "OL" diyerek kaderlerinide oluşturmuştur yarattıklarının. Ezelde vardı; ebed'de her şeyin sonunda yine O var olacaktır. Her başlangıcın mutlak akıbetinde son vardır. İşte Kader bu başlangıç ile son arasındaki süreçte her tür oluşuma biz kader diyoruz. Kitabımız Kur'an bu mevzuda ne diyor? Gerçek cevap tartışmasız O'nun söyledikleridir. O sözleri her halde tartışmasız kabul etmek durumundayız.
KAMER 49: Gerçekten biz herşeyi bir ölçü ve denge üzerine yarattık!
TEVBE 51: De ki; Bizim başımıza ancak, Allah'ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O bizim Yaradıcımızdır. Öyle olunca Müminler sadece Allah'a güvenirler!
HADİD 22: Yer yüzünde vuku bulan, sizin başınıza gelen hiç bir musibet yoktur ki,biz O'nu yaratmadan önce kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz Allah için bu çok kolaydır.
HADİD 23: Elinizden çıkana üzülmeyip, verdikleriylede şımarmamanız için böyle yaptık. Çünkü Allah kendini beğenip öğünen kimseleri hiç sevmez.
YUNUS 107: Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa O' nu yine O'ndan başa giderecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse; O'nun keremini geri çevirecek de yoktur. O hayrını kullarından dilediğine eriştirir. O Bağışlayan ve esirgeyendir!
NAHL 53: Nimet olarak size ulaşmış ne varsa hepsi Allah'tan dır. Sonra size bir zarar dokunduğunda yalnız O' na yalvarırsınız.
FETİH 11: Bedevilerden geri kalanlar sana diyecekler ki "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu! Allah'tan bizi bağışlamasını dile." Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. De ki; Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda dilerse, O'nun bu dilemesini değiştirmeye kimin gücü yeter. Kaldı ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
EN'AM 59: Gaybın anahtarlarıAllah'ın yanındadır. Onları O'ndan başkası bilemez. O Karada ve denizde ne varsa bilir. O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıklarındaki bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru hepsi bir kitapta yazılıdır.
Değerli arkadaşlar Yukarıya taşımış olduğum ayetler tartışılan kader mevzuunu bu husuta en doğruyu bilen hatta yazan durumundaki sahibinin sözleridir. Tartışılmayacak doğruluktadır. Benim inancım daha evvelki yazımda ifade etmeye çalıştığım gibi; Allah'ın Ol emri ile başlayan oluşum devam etmekte; O Allah yaratmasına devam etmekte. Bir sinek yaratıp onunla yetinmeyip binlerce çeşidini yaratıp yarattıklarını sayıca ve çeşitçe sayısız miktarlarda üretmekte Böcekten galaksilere yaradıcılığını devam ettirmekte daha açıkçası kader kitabını (Levh-i Mahfuz) genişletmektedir. Böyle bir Yüceliği ancak hayal gücümüzün takati nisbetinde idrak edebiliriz. Aslında yarattıklarına dahi ölçü koymakta aciziz olan bizler O'nu idrak edebilme gücüne kabiliyetine sahipmiyizki. Ona bakalım. Sevgiler ve saygılarımla....
__________________ En iyi bildiğim, bilgi ; Hiç bir şey bilmediğimdir.
|
Yukarı dön |
|
|
Emre_1974tr Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 494
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bu dünya "Allah açısından" bir imtihan dünyası değil. Çünkü zaten
yapacaklarımızı biliyor. Bu dünya "eğer sonsuza dek yaşasaydık
yapacaklarımızı sembolize eden" bir minyatür -örnek hayat. Ve biz
olacakları bilmediğimizden, bizim açımızdan bir imtihan dünyası.
Bu
yüzden kimi insanların imtihanı "tam da inkârcı anında "
sonlandırılıyor Allah tarafından. Ama o adam 2 yıl daha yaşasaydı belki
de imanlı olarak ölecekti.
Aynı şekilde bir başkası da "tam da
cennetlik-imanlı anında" vefat ettiriliyor Allah tarafından. Ama belki
2 yıl daha yaşayıp ölseydi inkârcılardan biri olarak ölecekti.
"Sonsuz
olarak iyiysek veya kötüysek" ona göre temsili kısa bir ömür
yaşattırılıyoruz. Ve bu 2 günlük ömrümüz, eğer bu dünyada sonsuza dek
yaşasaydık yapacaklarımızı özetleyen bir kâğıt örneği oluyor.
—
Yine yola koyuldular. Bir süre sonra bir oğlana rast geldiler; tuttu
onu öldürdü. Mûsa dedi: "Tertemiz bir insanı, bir cana karşılık
olmaksızın öldürdün ha!? Vallahi çok kötü bir iş yaptın!" (kehf suresi
74. ayet)
"Oğlan çocuğa gelince: Onun anası-babası inanmış
kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk. "
(80. ayet)
"Diledik ki, Rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha gelişmişini versin. " (81. ayet)
İşte
burada çocuk daha büyüyüp günahlarını işlemeden imtihanı
sonlandırılıyor. Yani bir kişinin neyi hak edip etmediği en başından
belli gibi… Ayrıca çocuk yaşasaydı anne ve babasını saptırabilecekmiş.
Ama sapmayı hak etmedikleri için onlar kurtarılıyorlar.
Yine
bazı ayetlerde cehennemdeki inkarcıların dünyaya geri dönmeyi talep
edecekleri ama onlara, eğer tekrar tekrar imtihana gönderilmiş olsalar
bile yine imtihanı kaybedenlerden olacakları söyleniyor. Yani sonsuz
imtihanlarda bile neyi yapıp neyi yapmayacağımız zaten biliniyor..
Yine
aynı şekilde bir ayet, bazı insanların cehennem ehli olarak
yaratıldığını söyler. Yani onlar kalben kötü olanlar ve gidecekleri yer
en başından belli. Yine bu kısa özet imtihan hayatı yaşattırılıyor o
kötülere ki, ahirette kalplerindeki pislikleri görebilsinler, itiraz
hakları olmasın. Yanlış anlaşılmasın, o kişiler özgür iradeleriyle
kötülüğü seçecekleri için ve Allah da bunu bildiğinden dolayı, onları
cehennem için yaratmış oluyor. Yoksa cehenneme gidecek olanları hiç
yaratmazdı ve yalnızca cennetlikler var olurdu. Ama onların da, yani
kötülerin de vücuda gelmesine izin veriyor.
Uzun lafın kısası,
hak ettiğine kavuşturuluyorsun. Bu dünya hayatı da kalbindeki erdemi
veya hıyaneti temsil eden-özetleyen bir örnekten başka bir şey değil.
İyiler mutlaka bir vesileyle cennetin yoluna koyuluyorlar, kötüler ise
mutlaka bir vesileyle sapıyorlar ve de tam da cehennemlik anlarında
imtihanları sonlandırılıyor. Bir insan ömrü boyunca iman ederken son
günlerinde inkârcı olup kaybedebiliyor, buna karşılık diğer bir insan
da ömrü boyunca inkâr ederken ömrünün son günlerinde iman ve tövbe edip
cenneti boylayabiliyor. Başka bir deyişle "iyiler mutlaka
kazandırılıyor", "kötüler ise mutlaka kaybettiriliyor".
Yüce
Allah karşımıza A ve B seçeneklerini çıkartırsa, hangisini seçeceğimizi
bildiğinden, böylelikle yine tamamıyla özgür irademizi kullanarak hak
ettiğimiz sonucu almamızı sağlıyor. Yani bu 2 günlük imtihan örneğinde
de bir robot değiliz ve hakikaten seçimler bize ait. Ama dediğim gibi,
karşımıza hangi şıklar çıkarsa ne yapacağımız bilindiğinden, karşımıza
hak ettiğimize kavuşmamızı sağlayacak şıklar(senaryo) çıkartılıyor ki
kalbimizdeki iyilikle veya kötülükle yüzleşebilelim.
Bir de bu
dünyanın bir işlevi daha var. O da bazı küçük sıkıntı ve mükâfatları
tattırmaktır. Yine kısacası, bu dünyanın ilk işlevi iyi ve kötüleri
ayırmak ise, ikinci işlevi de küçük ceza ve mükâfatların da daha bu
dünyada verilmeye başlanmasıdır.
***
Bu konuda kafasında kuşku olanlar için birkaç örnek daha verelim:
Kasas
Suresi 50 Bunun üzerine sana cevap veremezlerse bil ki, onlar sadece
iğreti arzularına uyuyorlar. Allah'tan bir kılavuzluk olmaksızın, kendi
arzularına uyandan daha sapık kim vardır! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
Tevbe Suresi 85 Malları da evlatları da seni imrendirmesin. Allah bunlarla, Dünyada onlara azap etmek istiyor. Kâfir olarak çıkaracaktır canları.
Yunus Suresi 70 Dünyada biraz nimetlenme, ardından dönüşleri bize! Sonra biz, inkâr ettikerinden ötürü şiddetli azabı onlara tattıracağız.
9:55 Onların paraları ve çocukları seni etkilemesin. ALLAH bunlarla, onları dünya hayatında cezalandırmayı ve canlarının inkarcı olarak çıkmasını istiyor.
A'raf Suresi 179 Yemin olsun ki biz, insanlardan ve cinlerden birçoğunu cehennem için yarattık.
Kalpleri var bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların,
onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla işitmezler. Davarlar
gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir
bunlar.
Kısacası Allah yaratmadan evvel o kişinin iyiliği mi
yoksa kötülüğü mü seçeceğini bildiğinden, kötülüğü seçeceğini bildiği
kişiyi cehenneme gideceğini bile bile yaratıyor. Ve o kötüye de bu 2
günlük özet örneği sunuyor. Ama yine tamamiyle özgür iradeler
kullanılıyor.
27. Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da
şöyle dediklerini: "Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini
yalanlamasak ve müminlerden oluversek."
28. İşin doğrusu şu: Önceden gizlemekte oldukları karşılarına dikildi. geri gönderilselerdi yasaklandıkları şeyi mutlaka yineleyeceklerdi. Doğrusu, onlar, tam yalancıdırlar.(Enam)
Yani
zalimler, milyonlarca kez imtihan da edilseler yine imtihanı
kaybedeceklermiş. Zaten şu 2 günlük senaryo da kalbimizdeki iyilik veya
hainlikle-kötülükle yüzleşmemizi sağlıyor. Yoksa Allah zaten biliyor
hakettiğimiz şeyi.
Ve bu temsili imtihanda , karşımıza hangi
şıklar çıkarılırsa neyi seçeceğimiz bilindiğinden, tam da
kalbimizdekilerle yüzleşeceğimiz şıklar yani senaryo karşımıza
çıkartılıyor. Sonra imtihanımızın sonlanma anı da, yine iyilerden isek
cennetlik, kötülerden ise cehennemlik bir anda gerçekleşiyor.
Yoksa
bir insanın düşünceleri sürekli değişebilir, bir insan ömrü boyunca
bazen imanlı , bazen imansız olduğu dönemler yaşayabilir. İşte burada o
insanın vefat anının imanlı mı yoksa imansız anına mı denk geleceği bir
şans-tesadüf işi değildir. Cenneti hakedenin imanlı, haketmeyenin
imtihanı ise imansız bir anında noktalanıyor Yaratan tarafından.
***
Bütün karşımıza çıkarılan şıklar(senaryo), kalbimizdeki iyilikle
veya kötülükle yüzleşmemizi ve ayrıca hakettiğimize kavuşmamızı
sağlıyor.
Ali İmran Suresi:
154-Sonra o kederin
arkasından size içinizden bir zümreyi saran bir güven, bir uyku
indirdi; diğer bir zümre ise kendi dertlerine düşmüş, Allah'a karşı
cahiliyye kanaatine benzeyen gerçek dışı bir kanaat besliyorlar: "Bizim
yapacağımız bir şey var mı?" diyorlardı. De ki: "Şüphesiz, bütün iş
Allah'ındır." Onlar, içlerinde sana açıklamadıkları bir şey
gizliyorlar, "Bizim bu işte görüşümüz alınsaydı burada öldürülüp
gitmezdik" diyorlar. De ki: "Evinizde bile olsaydınız öldürülmesi
takdir edilmiş bulunanlar çaresiz yine çıkıp ölecekleri yerleri
boylayacaklardı. Allah içinizdekileri yoklamak ve yüreklerinizdekini meydana çıkarmak için bunu başınıza getirdi. Allah sinlerin özünü bilir.
165-Düşmanlarınızın başına iki mislini getirdiğiniz bir bela kendi başınıza gelince mi: "Bu nereden?" dediniz? De ki: "O, kendi tarafınızdandır." Çünkü Allah, her şeye gücü yetendir.
166-O iki ordu çarpıştığı gün başınıza gelen de yine Allah'ın izniyledir. Hem müminleri belli edeceği
167-hem de münafıkları belli edeceği için ki,
bunlara "Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunma yapın!" denilmişti.
Onlar: "Savaşmayı bilsek arkanızdan gelirdik" dediler. Onlar, o gün
imandan çok küfre yakındılar, ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı, Allah onların kalplerinde ne sakladıklarını en iyi bilendir.
178-Bir
de inkar edenler, kendilerini bırakışımızın, sakın onlar için hayırlı
olduğunu sanmasınlar. Biz onları sadece günahlarını artırsınlar diye
bırakıyoruz.Onlara alçaltıcı bir azap vardır.
Muhammed
29. Yoksa o kalplerinde maraz olanlar, Allah kendilerinin şiddetli kinlerini hiçbir zaman ortaya çıkarmayacak mı sandılar?
30.
Dileseydik onları sana mutlaka gösterirdik de sen onları yüzlerinden
kesinlikle tanırdın. Zaten sen onları, sözlerinin tarzından da
tanırsın. Allah tüm yaptıklarınızı biliyor.
Tevbe Suresi 64 İkiyüzlüler, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin tepelerine inmesinden çekinir dururlar. De ki: "Siz alay edin. Allah, o çekinip durduklarınızı ortaya çıkaracaktır."
***
Bir de olayın melekleri-cinleri kapsayan tarafı var.
Onlar da kalplerindekilerle yüzleştiriliyorlar.
İblis'in
Adem'e secde olayında kalbindeki hainlikle yüzleşmesi, onun aslında üst
kademe bir melek olamayacağı gerçeğini kendisine gösterdi.
Çünkü İblis özgür iradesiyle kötülüğü seçen zalimlerden idi. Sadece bunun bir vesileyle açığa çıkması gerekiyordu:
ARAF
11.
Sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: "Adem'e
secde edin!" dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis etmedi, o secde
edenlerden olmadı.
12. (Allah) buyurdu: "Sana emrettiğim zaman
seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblis): "Ben, dedi, ondan
hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."
13. (Allah) buyurdu: "Öyle ise oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın!"
14. (İblis) dedi: "(Bari) bana (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar süre ver."
15. (Allah) buyurdu: "Haydi sen süre verilmişlerdensin."
16. Öyle ise, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.
Dikkat
edin, İblis, Allah'ın bu olayla onun kalbindeki kötülüğünü ortaya
çıkardığını anlıyor. Yani Allah'ın kendini saptırdığını-azdırdığını
fark ediyor. Tabii burada bütün suçun kendisinde olduğunu biliyor
İblis, çünkü özgür iradesiyle kalbindekileri ortaya döktü. Gerçekle
yüzleşti.
Bu yüzden öfkeyle isteğinde de bulundu:
HİCR
39. (İblis): "Rabbim, dedi, beni azdırmandan ötürü andolsun ki, ben de yer yüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini azdıracağım.
40. Ancak içlerinden kendilerine ihlas verilen kulların hariç. (Benim azdırmam, onları etkilemez.)
İblis gerçek kimliği ortaya çıkarılınca, maskesi düşürülünce çok sinirlenip, kendisi de insanları saptırmak istiyor.
Ama
biliyor ki İblis, kendisinin insanları saptırması da, aslında bazı kötü
insanların kalbindeki hainlikle yüzleşmesini sağlamaktan öteye
gidemeyecek. Bu yüzden "ihlas verilen kulların hariç" diye
çaresizliğini de dile getiriyor.
Kısacası bir taşla en az 2 kuş
vurulmuş olunuyor. Hem İblis'in gerçek yüzü ortaya çıkarıldı, hem de
aynı şekilde kötü insanların maskelerinin düşürülmesine de kendisi
kıyamete kadar vesile olacak duracak.
Zühruf Suresi 36 Kim
Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir
şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur.
Meryem Suresi 83 Görmedin mi biz, şeytanları inkârcıların üzerine salmışız da onları oynatıp kıvırttırıyorlar.
Kısacası
bu dünya-evren hayatında kullar, hakettiklerine özgür iradeleri
aracıyla kavuşuyorlar, kalplerindeki iyilik veya kötülüğü görüp
deneyimliyorlar.
***
Evvelden dediğimiz gibi, Allah hem özgür iradelerinden
faydalanarak herkesi kalbindekilerle yüzleştiriyor, hem de
hakettiklerine kavuşmalarını sağlıyor bu 2 günlük imtihan örneğinde:
ENFAL
8:5 Nitekim Rabbin seni belli bir planın gerçekleşmesi için evinden çıkarmıştı. İnananlardan bir grup bundan hoşlanmamıştı.
8:6 Gerçek ortaya çıkmasına rağmen, göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle onu tartışıyorlardı.
8:7
ALLAH iki gruptan birisini (yenmeyi) size söz vermişti; siz ise, güçsüz
olanıyla karşılaşmayı istiyordunuz. Oysa ALLAH kelimeleriyle gerçeği
gerçekleştirmek ve kafirlerin ardını kesmek diliyor.
8:8 Ki suçlular hoşlanmasa da hakkı gerçekleştirsin ve haksızlığı ortadan kaldırsın.
8:11
Kendisinden bir güvenlik olarak sizi bir uyuklama bürüyüp
yatıştırıyordu. (Susuzluğun oluşturduğu bunalımdan) sizi temizlemek,
şeytanın pisliğini (umutsuzluğu) sizden savmak, kalbinizi ikna etmek ve
ayaklarınızı pekiştirmek için üzerinize gökten su indiriyordu.
8:17
Onları siz öldürmediniz, fakat ALLAH öldürdü. Attığın zaman da sen
atmıyordun; ALLAH atıyordu. Fakat böylece inananları güzel bir sınavla
sınadı. ALLAH İşitendir, Bilendir.
İyiler emredileni yapma,
kötüler de peygamberle savaşıp kaybetmeyi hakettiklerinden, herkesin
hakettiğine kavuşması için karşı karşıya gelmeleri sağlandı:
8:42 Hani siz vadinin beri yamacında, onlar da vadinin öte yamacında mevzilenmişti. Kervan
da sizden daha aşağıda idi. Bu karşılaşmayı siz kararlaştırsaydınız
karşılaşma konusunda anlaşmazlığa düşecektiniz. Oysa ALLAH, yapılması
önceden planlanmış bir işi gerçekleştirmekte idi. Böylece, yok edilen,
apaçık bir delille yok edilsin, yaşayan da apaçık bir delille
yaşatılsın. ALLAH İşitendir, Bilendir.
8:43 ALLAH
onları rüyanda sana az gösteriyordu. Onları sana çok gösterseydi,
dağılacak ve o konuda çekişip duracaktınız. Fakat ALLAH (sizi)
kurtardı. O, göğüslerin özünü bilendir.
8:44 Zamanı gelip
kendileriyle karşılaştığınızda sizin gözlerinizde onları az gösteriyor,
onların da gözlerinde sizi az gösteriyordu ki ALLAH önceden planlanmış
işi gerçekleştirsin. İşler, sonunda ALLAH'a döner.
Ve tabii şeytan da, kötüleri peşinden sürükledikten sonra panik içinde olay mahilinden kaçıyor:
8:48
Şeytan, işlerini onlara süslemiş ve: "Bu gün halktan kimse sizi
yenemez, ben sizin yanınızdayım," demişti. İki ordu yüz yüze gelince
de, topukları üzerine geri dönüp, "Sizinle bir ilgim yok, sizin
görmediğinizi görüyorum ve ALLAH'tan korkarım. ALLAH'ın cezası
çetindir," demişti.
8:51 "Bu, ellerinizin yaptığına karşılıktır. ALLAH elbette kullara zalim değildir."
8:54
Örneğin, Firavun'un yandaşları ve onlardan öncekiler gibi. Rab'lerinin
ayetlerini yalanladılar. Biz de günahlarından ötürü onları yıkıma
uğrattık. Firavun'un yandaşlarını suda boğduk. Hepsi de zalim idiler.
İnsanları
cehenneme yuvarlamak için çalışanlar, aslında sadece gerçekten kötü
olanların kalbindekilerle yüzleşmelerine vesile oluyorlar. Yoksa iyi
hiçbir insanı cehenneme yuvarlayamazlar.
Saffat
161. Siz ve kulluk ettiğiniz şeyler,
162. O'na karşı kimseyi fitneye düşüremezsiniz.
163. cehenneme salınacak olan müstesna.
***
Konuyla ilgili ayetlerden deliller vermeye devam edelim:
Ta-Ha
110. Hiç kimse O'nu bilgice kavrayamazken, O onların geçmişini de geleceğini de bilir. (Allah zaten kimin gelecekte ne yapacağını biliyor)
133.
"Bize hiç olmazsa bir ayet (mucize) getirmeliydi!," dediler. Daha
önceki kitaplarda bulunan beyyine (delil) kendilerine gelmedi mi?
134.
Onları, ondan önce bir ceza ile helak etseydik, "Rabbimiz, bize bir
elçi gönderseydin de böyle alçak ve rezil olmadan önce senin ayetlerine
uysaydık!," derlerdi.
(eğer başka bir şıkta denenseydiler, yine ne yapacaklarını biliyor)
Enam
109.
Tüm yeminleriyle Allah'a yemin ettiler ki, eğer kendilerine bir mucize
gelirse ona mutlaka inanacaklar. Söyle onlara: "Mucizeler ancak
Allah'ın katındadır." Mucize geldiğinde de iman etmeyeceklerini
anlamıyor musunuz?
(
110. Biz onların gönüllerini ve
gözlerini ters çeviririz, ilk seferinde buna iman etmedikleri gibi
bırakırız kendilerini de azgınlıkları içinde körü körüne bocalar
dururlar.
111. Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler
kendileriyle konuşsaydı ve herşeyi toplayıp karşılarına dikseydik,
Allah'ın dilemesi dışında, yine de inanmazlardı. Ne var ki, çokları
cehalet sergiliyorlar. (karşılarına farklı şıklar çıkarılsa, yine ne yapacaklarını biliyor)
Rum
51. Yemin olsun, bir rüzgâr göndersek de o yeri sararmış görseler, arkasından hiç şaşmadan nankörlük etmeye başlarlar.
52. Artık sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri takdirde sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.
53.
Ve sen körleri de sapıklıklarından aydınlığa çıkaramazsın. Sen ancak,
ayetlerimize iman edenlere dinletirsin de onlar müslüman oluverirler.
KASAS
56. Sen sevdiğini doğruya iletemezsin. Dilediğini doğruya ileten sadece ALLAH'tır. Doğruya ulaşmayı hakedenleri en iyi bilen de O'dur.
Yüce
Allah, insanlar sonsuza dek sonsuz varyasyonlarda imtihan edilseydiler
hangilerinin iyilerden, hangilerinin kötülerden olacağını gayet iyi
biliyor. Bu yüzden şu 2 günlük temsili-minyatür imtihanda herkesin
imtihanını hak ettiği üzere sonlandırıyor. Ama yine özgür iradelere
dokunmadan yapıyor bunu. Bu 2 günlük imtihanda da karşısına hangi şık
çıkarsa neyi seçeceklerini kullarının bildiğinden, tam da
kalbindekilerle yüzleşmelerini sağlayacak şıkları karşılarına çıkarıyor
ve iyileri cennetlik, kötüleri ise cehennemlik bir anlarında dünyadan
alıyor.
Örneğin İblis her denileni yapıyordu ama Allah
onun kötülerden olduğunu biliyordu. Ve onun kalbindeki hainliği ortaya
çıkarmak için de "Adem'e secde" şıkkını karşısına çıkardı. Bunu
yapmayacağını biliyordu çünkü. Ve iblis de sonra tuzağa düştüğünü
anlıyor ve "beni azdırmana karşılık" diyor.
***
Konuya devam edelim:
Rabbimiz daha yaratmadan o kişilerin neyi
seçeceklerini biliyordu. Hakettiklerini kavuşmaları için de onları
yarattı. İyiliği seçecek olanlar cennete, kötülüğü seçecek olanlar da
cehenneme gitsin diye:
HUD
119 Rabbinin rahmet ettikleri müstesna. O, onları işte bunun için yaratmıştır. Rabbinin, "Yemin olsun ben cehennemi, tümden insanlar ve cinlerle dolduracağım!" sözü tamamlanacaktır.
Ayrıca
kimlerin en güzel ahlakta olacağını ve peygamber seçilmeye layık
olacağını da en başından biliyor tabii ki. Söylemeye gerek bile yok
bunları.
Musa'nın öyküsünde de belirgince gözüküyor bu "2 günlük özet imtihan, kalpdekilerle yüzleştirme" olgusu:
28 - Kasas Suresi
Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla...
1. Tâ, Sîn, Mîm.
2. İşte sana, açık-seçik beyanda bulunan Kitap'ın ayetleri.
3. İman edecek bir toplum için, Mûsa ve Firavun'un haberinden bir kısmını sana hak olarak okuyacağız.
4.
Gerçek şu: Firavun o yerde egemenlik kurmuş ve ora halkını gruplara
ayırmıştı. Onlardan bir topluluğu horlayıp eziyordu: Bu topluluğun
erkek çocuklarını boğazlıyor, kadınlarına hayasızca
davranıyor/kadınların rahimlerini yokluyor/kadınlarını hayata
salıyordu. O gerçekten fesadı yayanlardandı.
5. Ve biz
istiyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara bağışta bulunalım, onları
önderler yapalım, onları mirasçılar haline getirelim.
6. Ve yeryüzünde onlara imkân ve kudret verelim. Firavun'a, Hâman'a ve onların ordularına da korkmakta oldukları şeyleri gösterelim.
(Allah
kullarının hangi seçenek karşısında nasıl tepki vereceğini bildiğinden,
bu özgür iradelerin hak ettiklerine kavuşturma planını uyguluyor)
7.
Mûsa'nın annesine şunu vahyettik: emzir onu! Onun aleyhinde bir korku
hissedince de nehire bırakıver onu. Korkma, üzülme! Kuşkun olmasın ki,
biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu resullerden biri yapacağız."
8.
Nihayet, Firavun ailesi onu kayıp bir şey olarak bulup aldı. O,
kendileri için bir düşman ve tasa olacaktı. Gerçek olan şu ki Firavun,
Hâman ve bunların orduları yanlış yoldaydılar.
9. Firavun'un
karısı şöyle dedi: "Benim için de senin için de bir göz aydınlığıdır
bu. Öldürmeyin onu, bize yararı olabilir, yahut onu çocuk ediniriz."
Onlar işin farkında olmuyorlardı.
10. Mûsa'nın annesinin kalbi
ise bomboş bir halde sabahladı. Eğer inananlardan olması için kalbine
bir bağ vermeseydik, onu açığa vuracak bir durumdaydı.
11. Annesi, Mûsa'nın kızkardeşine, "onu izle" dedi. O da onu kenardan gözledi. Onlarsa işin farkında olmuyorlardı.
12.
Biz daha önce ona, süt emziren kadınları haram kılmıştık. Bu sırada
kızkardeşi dedi ki: "Onun bakımını sizin için üstlenecek, onu eğitip
öğretmeyi yüklenecek bir ev halkını size tanıtayım mı?"
13. Nihayet Mûsa'yı öz anasına geri çevirdik ki, o ananın göze aydın olsun, kederlenmesin ve Allah'ın vaadinin hak olduğunu bilsin. Fakat çokları bunu bilmezler.
14.
Mûsa, yiğitlik çağına ulaşıp olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik.
Biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz.
************************
(Sonrasında
da Firavun ve peşine takılanlar, kalplerindeki kötülükle yüzleşerek
kapanan denizin ortasında imtihan diyarlarını terk ediyorlar)
41. Biz onları, ateşe çağıran önderler yapmıştık. Kıyamet günü yardım göremeyeceklerdir.
42. Bu dünya hayatında da arkalarına bir lanet taktık. Kıyamet günü onlar, çirkinleştirilenler arasında olacaklar.
***
Yusuf kıssasında da yine Rabbimizin geleceği bildiğini, şu 2
günlük temsili ve özet imtihanda, insanların özgür iradeleri ile
hakettiklerine kavuşmalarını sağladığını görüyoruz:
YUSUF
4.
Yusuf, bir zamanlar babasına: "Babacığım, on bir gezegeni, güneşi ve
ay'ı gördüm, onların bana secde ettiklerini gördüm," dedi.
5.
(Babası Yakup:) "Yavrum," dedi, "Rüyanı kardeşlerine anlatma, olur ki
sana karşı bir plan kurarlar. Çünkü şeytan, insana apaçık bir
düşmandır.
6. "Böylece Rabbin seni seçmekte, sana
rüyaların yorumunu öğretmekte ve daha önceki ataların İbrahim ve
İshak'a nimetini tamamladığı gibi sana ve Yakup ailesine de
tamamlamaktadır. Rabbin Bilendir, Bilgedir."
Rabbimiz
insanların karşısına hangi şık çıkartılırsa hangi tepkiyi vereceğini
bildiğinden, yine Yusuf'a ve çevresindekilere de bu yolla kendileriyle
yüzleşmelerini sağlayacak serüveni yaşatıyor.
21. Onu
Mısır'da satın alan kişi, karısına, "Ona iyi bak, olur ki bize yararı
dokunur, ya da onu evlat ediniriz," dedi. Böylece Yusuf'u yeryüzünde
yerleştirip ona rüyaların yorumunu öğretiyorduk. ALLAH işini
sonuçlandırandır; fakat halkın çoğu bunu bilmez.
22. Büyüyüp erginleşince ona bilgelik ve bilgi verdik. Güzel davrananları böyle ödüllendiririz.
Yine insanların özgür iradeleri ile kader ağlarını örüyor, olaylar birbirini izliyor Rabbimizin planı doğrultusunda.
Hatta
Yusuf'a rüyalar aracılığı ile geleceğin gösterilmesi bile, başlı başına
zaten olacakların belli olduğunu göstermektedir. Rabbimiz hangı seçenek
karşısında kimin ne yapacağını biliyor, ve sonsuza dek
yaşasaydı-imtihan edilseydi o insanın yapacaklarını temsilen, öyle
seçenekler çıkartıyor ki şu 2 günlük dünyada karşısına, insanlar
içindeki iyilik veya kötülükle yüzleşmiş oluyor seçtiği şıkla.
47. Dedi ki: "Yedi yıl boyunca ekip biçtiğinizi, yediğiniz az bir kısmının dışında, başaklarında bırakıp depolayın."
48.
"Sonra, onun ardından yedi kurak (yıl) gelecek ve sizin depoladığınızın
az bir bölümü hariç, o yıllar için önceden biriktirdiklerinizi yiyip
bitirecektir
49. "Ondan sonra ise öyle bir yıl gelir ki onda halk ferahlanacak ve onda (meyve) sıkıp, (hayvan) sağacaklar."
54.
Kral dedi ki: "Getirin onu, yanımda çalışması için onu atayayım"
Kendisiyle konuşup görüşünce, "Sen artık bugün yanımızda önemli bir
makamı olan güvenilir birisin," dedi.
55. Dedi ki: "Beni ülkenin maliye işlerinin başına getir. Kuşkusuz ben iyi korur, iyi bilirim," dedi
56.
Böylece Yusuf'u o ülkede yerleştirdik. Dilediği gibi hareket
edebiliyordu. Dilediğimiz kimseye rahmetimizi yağdırırız. Güzel
davrananları ödülsüz bırakmayız.
Rabbimiz planını yine uygulamaya devam ediyor.
Yusuf ailesine de tekrar kavuştuktan sonra, babasına bahsettiği rüyanın da gerçekleştiğine tanık oluyor:
100.
Ana ve babasını tahtın üzerine kaldırdı. Hepsi onun için secdeye
kapandılar. Dedi ki: "Babacığım, bu, önceden görmüş bulunduğum rüyanın
gerçekleşmesidir. Rabbim onu gerçekleştirdi. şeytan, benimle
kardeşlerimin arasını açtıktan sonra O beni hapishaneden çıkararak ve
sizi çölden getirerek bana iyilikte bulundu. Gerçekten Rabbim
dilediğine karşı çok şefkatlidir. O, Bilendir, Bilgedir."
101.
"Rabbim, sen bana hükümranlık verdin ve rüyaların yorumunu öğrettin.
Yeri ve göğü ayırarak yaratansın. Dünya ve ahirette sensin benim Velim
(sahibim). Canımı Müslüman olarak al ve beni iyilere kat."
***
Allah'ın, kullarını kendi içindekilerle yüzleştirmek ve onların neyi
hakettiklerini göstermek için daha da hızlandırılmış imtihan örnekleri
de mevcut.
Zaten şu 2 günlük özet imtihan hayatları, sonsuza dek
imtihan edilseydik yapacaklarımıza denk gelecek şekilde hazırlanıyor ve
de sonlandırılıyor.
Rabbimiz zalimleri içlerindeki kötülükle son
bir kez daha yüzleştirmek için süregelen yasasının dışında isteklerle
de deniyor bazen. Daha doğrusu ne yapacaklarını bildiğinden, onları da
bu gerçekleriyle yüzleştiriyor.
DEVEYE DOKUNMA YASAĞI
ARAF
73.
Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a
kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Size Rabbinizden bir
beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah'ın devesi. Sizin için
bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın. Kötü bir
niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi."
77.
Bu arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp
şöyle dediler: "Ey Salih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen,
bizi tehdit ettiğin şeyi önümüze getiriver."
78. Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale geldiler.
Burada
Musa'nın kavminin denendiği inek kesme emrinin tam tersi, bu sefer bir
hayvana dokunmama emri var. Ama zalimler deveyi kesince zalimlikleri
bir kez daha açığa çıkmış oldu ve suçüstü sonlandırıldı imtihanları
Yaratan tarafından.
CUMARTESİ ÇALIŞMA YASAĞI
Nahl
Suresi 124 cumartesi tatili, sadece onda ihtilaf edenlere farz kılındı.
Rabbin, tartışmakta oldukları şey hakkında, onlar arasında kıyamet günü
hüküm verecektir.
A'raf Suresi 163 Sor onlara o deniz
kıyısındaki kentin durumunu. cumartesi günü azıp sınır tanımazlık
ediyorlardı. Sebt yaptıkları gün balıkları onlara akın akın gelirdi;
sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzünden
onları böyle imtihan ediyorduk. 164. İçlerinden bir topluluk şöyle
dedi: "Allah'ın helak edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı
bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz? Dediler ki: "Rabbinize
karşı bir mazeret olsun diye ve bir de korunup sakınırlar ümidiyle."
165.
Kendilerine verilen öğüdü unuttuklarında, kötülükten alıkoyanları
kurtarıp zulme sapanları, yoldan çıkmalarından ötürü, acı bir azapla
yakalayıverdik.
166. Ne zaman ki, yasaklandıkları şeylerden
ötürü öfkelenip başka aşırılıklar yapmaya başladılar, onlara şöyle
dedik: "Aşağılık, maskara maymunlar olun!"
Bu sefer zalim bir topluluğa son bir kez kendileriyle
yüzleşmeleri için Cumartesi çalışma yasağı getiriliyor. Ve onlar da bu
yasağa uymayınce(içlerindeki iyiler kurtarıldıktan sonra) acı gerçekle
yüzleşiyorlar.
Yine zalimleri böyle farklı imtihan etmeye örnek
olarak, bir dönem bazı Yahudilere, normalde helal olan şeylerin haram
kılınması da gösterilebilir:
Nisa Suresi 160 Yaptıkları zulümler ve birçok insanı Allah
yolundan alıkoymaları yüzünden daha önce kendilerine helal kılınmış
tertemiz şeyleri, Yahudilere haram kıldık.
En'am Suresi 146
Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. Onlara ayrıca sığır ve
koyunun yağlarını da haram kıldık. Sığır ve koyunun sırtlarının ve
bağırsaklarının taşıdığı yağlarla, kemiklerle karışan yağlar bunun
dışındadır. Bunu onlara azgınlıkları yüzünden bir ceza olarak yaptık.
Biz elbette sözünde duranlarız.
Bu arada Rabbimizin, eğer bir insan farklı bir şıkla denenseydi yine o kişinin ne yapacağını bilmesine örnek verelim:
İSRA
73
Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrısını
uydurup bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde
seni dost edinirlerdi. 74 Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, yemin olsun, onlara birazcık meylediverecektin.
76
Az kalsın bu topraktan çıkarmak için seni sıkıştıracaklardı. Böyle bir
durumda onlar orada senin arkandan çok az bir süre kalacaklardı.
Eğer
peygamber orada desteklenmeden olayların gidişine bırakılsaymış, yanlış
bir seçim yapacakmış. Ama peygamber orada bunu haketmediğinden
kurtarılıyor o hatayı işlemekten.
Çünkü önemli olan o kişinin
sonsuza dek imtihan edilseydi yapacaklardır. Bu 2 günlük örnek-minyatür
imtihan hayatında da bu doğrultuda, yani hakettiği sonuç doğrultusunda
bir yaşam yaşattırılıyor insanlara. Kimin hangi seçenek karşısında
özgür iradesiyle ne yapacağı bilindiğinden, hakettiği deneyimi
yaşamasını sağlayacak seçenekler karşısına çıkartılarak, kurtulması
veya sapması sağlanıyor. Sonra da cenneti hakedenler cennetlik,
cehennemi hakedenler de cehennemlik bir anlarında imtihan dünyasına
veda ediyorlar.
Ayrıca şu 2 günlük dünyada yapılanlar da,
sağlamlaştırılmaya veya kalplerin mühürlenmesine vesile oluyor. Ama
asıl neden, sonsuza dek imtihan dünyasında yaşasaydı, sonsuz şıklarda
denenseydi yapacaklarıdır...
*** Ayrıca bu ayetler de insanların bu dünyada kendileriyle yüzleştirilip,
ahirette hak ettiklerine kavuşmalarının sağlandığını çok güzel
anlatıyor:
HAC
53 Bu, Allah'ın; şeytanın attığını,
kalplerinde hastalık olanlara, gönülleri katılaşanlara bir fitne
yapması içindir. Zalimler, geri dönülmez bir ayrılık ve kopuş
içindedirler.
54 Kendilerine ilim verilenler onun, senin
Rabbinden bir hak olduğunu bilsinler, ona inansınlar da kalpleri ona
saygı duysun diye böyle yapılmıştır. Şu bir gerçek ki Allah Hâdî'dir,
iman edenleri dosdoğru yola mutlaka ulaştıracaktır.
55 İnkâr
edenler ise kıyamet ansızın başlarına patlayıncaya kadar, yahut kısır
bir günün azabı kendilerine gelip çatıncaya kadar, o Kur'an'dan yana
kuşku içinde olmaya devam edecekler.
------------------------------------------------------------ --------------------
Rabbimiz
zaten kimin hangi şık karşısında ne yapacağını biliyor ve bu doğrultuda
hakettiklerine kavuşmalarını sağlayacak imtihan ortamını, seçenekleri
karşılarına çıkartıyor.
***
Kader ve özgür irade konusunda bir başka sağlama
da Kuran`ın indiriliş biçimiyle yapılabilir. Bilindiği üzere Kuran
ayetleri kısım kısım indi. Hatta bazen gelişen olaylara ve insanların
sordukları sorulara ayetlerden cevaplar, açıklamalar geldi.
Maide Suresi
101. Ey iman sahipleri! Size açıklandığında canınızı sıkacak şeylerle
ilgili soru sormayın. Kur`an indirilmekte iken onları sorarsanız size
açıklanır. Allah onlardan vazgeçmiştir. Allah Gafûr`dur, Halîm`dir.
102. Sizden önceki bir toplum da onları sormuştu; sonra tutup hepsini inkâr ettiler.
Bakara Suresi 215 Sana, neyi infak edip vereceklerini soruyorlar. De
ki: "İnfak ettiğiniz mal ve nimet; ana-baba, yakınlar, yetimler, yoksul
ve çaresizlerle yolda kalan için olmalıdır. Hayır olarak yaptığınızı
Allah en iyi biçimde bilmektedir. "
Ahzab Suresi 63 İnsanlar sana kıyametin saatinden soruyorlar. De ki:
"Ona ilişkin bilgi Allah katındadır. " Ne bilirsin, belki de o saat
yakındır!
Ve işte zamansız-mekansız olan Allah`ın gözünde zaten Kuran bu gelişen
olaylara ve insanların sorularına cevap oluşturacak bir şekilde
hazırdı. Yani Rabbimiz insanların özgür iradeleri ile ne yapacağını,
neler soracağını, neler olacağını zaten bildiğinden, Kuran böyle kısım
kısım ve cevaplar da vererek inmesine rağmen matematiksel ve diğer
mucizelerini eksiksiz bir şekilde gerçekleştirmektedir. Çünkü Allah
zamanda veya mekanda yolculuk yapmaz ve Kuran zaten bütün olarak O`nun
nezdinde hazırdı. Başka bir deyişle tamamlanmış halinin nasıl olacağını
biliyordu.
Bilindiği üzere zamansız olan Allah için "ileri, geçmiş, şimdiki zaman"
gibi zaman halleri içinde olmak söz konusu değildir. Bizler ise zamanda
yolculuk yapıyoruz ileriye doğru.
Yaratıcımız, kimin hangi şık karşısında nasıl tepki vereceğini
bildiğinden, hatta sonsuza dek sonsuz şıklarda imtihan edilseydiler ne
yapacaklarını bildiğinden, bu doğrultuda o kişilere 2 günlük bir
kendileriyle yüzleşme, bir imtihan hayatı örneği yaşatıyor. Kuran`ın
gönderilişi, peygamberlerin gelmesi de bu yüzleştirmenin yani imtihanın
parçası. Bu sayede insanlar kendi içlerindeki iyiliği veya kötülüğü
görmüş oluyor ve ahirette itiraz hakları kalmıyor:
Maide Suresi 19 Ey Ehlikitap! Resullerin arası kesildiği bir sırada
resulümüz size geldi; ayan-beyan açıklamalarda bulunuyor. "Bize ne
müjdeci geldi ne uyarıcı" demeyesiniz. İşte müjdeci de geldi size,
uyarıcı da. Allah her şeye kadirdir.
Bakara Suresi 26 Şu bir gerçek ki Allah, bir sivrisineği hatta onun da
üstündeki bir varlığı örnek göstermekten sıkılmaz. Böyle bir durumda,
inananlar bilirler ki o, Rablerinden bir gerçektir. Küfre sapmışlar ise
şöyle derler: "Allah bunu örnek vermekle ne demek istedi?" Allah onunla
bir çoğunu saptırır, bir- çoğunu da onunla doğruya ve güzele
kılavuzlar. Allah onunla fasıklardan başkasını saptırmaz.
Müddesir Suresi 31 Biz, cehennem yârânını hep melekler yaptık. Ve biz,
onların sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey
yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık
bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın. Kendilerine kitap
verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin. Kalplerinde
hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; "Allah bununla neyi
örneklendirmek istiyor?" desinler. İşte böyle. Allah,
dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele
kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt
verici ve düşündürücüden başka şey değildir.
Bu 2 günlük kendi içindekilerle yüzleşme(imtihan) hayatı, kulların
ahiretteki itiraz hakkını ortadan kaldırıyor demiştik. İlgili
ayetlerden örnekler vermeye devam edelim:
Nisa
165
Müjdeleyici ve uyarıcı resuller gönderdik ki, elçiler geldikten sonra
insanların Allah'a karşı kanıtı olmasın. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.
7:172
Rabbin, Adem oğullarının bellerinden soylarını çıkarırken onları kendi
kendilerine tanık tutar: "Ben, Rabbiniz değil miyim?" "Evet, tanıklık
ediyoruz," derler. Böylece diriliş günü, "Biz bundan habersizdik,"
diyemezsiniz.
7:173 Yahut, "Atalarımız önceden ortak koştu ve
biz de onlardan sonra gelen soylarıyız, bizi bidat ve hurafelere
dalanlardan dolayı mı yok edeceksin," diyemezsiniz.
İnkar, ortak
koşma veya uydurma atalar öğretilerini izleme gibi sapmalarına karşı
insanoğlunun hiçbir mazareti yoktur ahirette. Gerek doğum sırasında
verilen, gerekse de sonradan tanıştığımız vahiyler, deliller bu durumu
sağlamaktadır.
Sonsuza dek sonsuz şıklarda denenseydik özgür
irademizle ne yapacağımız biliniyor ve bu doğrultuda 2 günlük bir
kendimizle yüzleşme(imtihan) örneği yaşattırılıyoruz. Böylelikle
lehimizde veya aleyhimizde hakettiğimiz delil örnekleri toplanmış
oluyor.
En'am Suresi 123 Biz bu şekilde her kentte/her
medeniyette kodamanları, o kent ve medeniyetin suçluları yaptık ki,
orada oyunlar tezgâhlayıp tuzaklar kursunlar. Aslında onlar öz
benliklerinden başkasına oyun oynamıyorlar ama farkında değillir.
Enfal
Suresi 30 Küfre sapanlar, seni tutup bağlamaları yahut
öldürmeleri ya da yurdundan çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı.
Onlar tuzak kurarlar, Allah da tuzak kurar. Ama Allah, tuzak kuranların
en hayırlısıdır.
Tur Suresi 42 Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Doğrusu şu ki, o inkâr edenlerin kendileri tuzağa yakalanmışlardır.
***
Yine şu ayetlere de dikkat:
İSRA
4.
Kitapta İsrail oğullarına şu hükmü verdik: "Siz o ülkede iki kez
bozgunculuk yapacaksınız ve çok böbürleneceksiniz (zorbalık
edeceksiniz)!
5. Birincisinin zamanı gelince üzerinize çok güçlü
kullarımızı gönderdik, evlerin aralarına girip (sizi) araştırdılar. Bu,
yapılması gereken bir va'd idi.
6. Sonra tekrar size, onları yenme imkanı verdik ve sizi mallarla, oğullarla destekledik ve savaşçılarınızı çoğalttık.
7.
İyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz,
o da kendi aleyhinizedir. Son taşkınlığınızın zamanı gelince (yine öyle
kullar göndeririz) ki, yüzlerinizi kötü duruma soksunlar (üzüntüden
suratlarınızın asılmasına sebeb olsunlar) ve ilk kez girdikleri gibi
yine Mescid'e (Kudüs'e) girsinler ve ele geçirdiklerini mahvetsinler.
Yine Rabbimiz kimin ne yapacağını ve ahirette nereyi hakettiğini bildiğini bildirmekte.
Hud
34. "Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt
vermeyi gaye edinsem de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz. O'dur sizin
Rabbiniz ve O'na döndürüleceksiniz."
Rabbimiz kimin hangi olay karşısında özgür iradesi ile nasıl tepki vereceğini biliyor:
FETİH
11 Bedevilerden, geri bırakılmış olanlar
sana şöyle diyecekler: "Bizleri, mallarımız ve ailelerimiz oyaladı. O
halde bizim için Allah'tan af dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi
dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Allah size bir zarar dilerse, yahut bir
yarar murat ederse, O'nun sizin için dilediğine kim engel olabilir?"
Doğrusu şu ki, Allah, sizin yaptıklarınızdan haberdardır.
15 Geri bırakılanlar, ganimetleri almak
üzere gittiğiniz zaman şöyle diyecekler: "İzin verin, biz de size
uyalım!" Onlar Allah'ın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki: "Bize
asla uyamazsınız! Allah önceden de böyle buyurmuştu." Bu kez şöyle
diyecekler: "Hayır, siz bizi kıskanıyorsunuz." İşin doğrusu şu ki,
onlar çok az anlıyorlar/onlar, az bir kısmı hariç, anlamıyorlar.
Bu
arada Allah'ın daha yaratmadan kimin cennete veya cehenneme gideceğini
bilmesi ve cennetlikleri cennet için, cehennemlikleri de cehennem için
yaratması bazı insanlarda felsefi bocalamaya neden oluyor nedense.
Yani "madem belli kimin ahirette nereye gideceği, neden çabalıyoruz" gibi garip itirazlarda bulunanlar çıkıyor.
Bizim
açımıdan belli olan birşey yok. Her ne yapacaksak kendi özgür
irademizle yapacağız ve biz sonra öğreneceğiz kimin nereye gittiğini.
Ve
şu 2 günlük temsili imtihan da, sonsuza dek imtihan edilseydik
yapacaklarımızla parelel gerçekleşecek. Yani kimse kazayla cennete ceye
cehenneme gitmiyor. Tam tersine, sonsuza dek yaşasaydın ne olacağın
belli olduğundan, gerçekten tam hak ettiğin sonsuz diyara gideceksin.
Yoksa
Allah bilmeseydi kimin sonsuza dek yaşasaydı ne yapacağını, o zaman
herkes tesadüfü bir şekilde cennete ve cehenneme gidiyor olurdu.
Tombaladan ne çıkarsa, kimi 2 günlük dünyada nasıl denk gelir, nasıl
veda ederse o şekilde kazayla cennete veye cehenneme düşerdi.
Ama hayır, herkes tam hak ettiği şeye kusursuz bir şekilde kavuşturuluyor yüce Rabbimiz tarafından.
Bir
yaralı insan düşünün. Yolda görmüşsünüz acil yardıma ihtiyacı var.
Şimdi Allah bu kişinin yaşayıp yaşamayacağını biliyor. Ama sen
bilmiyorsun. Bu yüzden hemen o kişinin yardımına koşar, canla başla
çalışırsın kurtarmak için o kişiyi.
İşte imtihan mantığı ve
gerçeği de aynen böyle. Biz bilmiyoruz kendimizin cennetlik mi yoksa
cehennemlik mi olduğumuzu(ve de başkalarının). Bu yüzden hem kendimizin
hem de tüm insanların yardımlarına koşmalıyız. Hem dünyevi haz adına,
hem de sonsuz mutluluk adına....
Sürekli insanların mutlu olacağı güzel davranışlar üretmeliyiz.
Selam ve sevgiler.
__________________ Bloğum:
http://emre1974tr.blogspot.com/
e-kitabım:
http://www.scribd.com/doc/99945687/f2dgkz4q-Book
Twitter adresim:
https://twitter.com/emre_1974tr
|
Yukarı dön |
|
|
mert8 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 23 nisan 2006 Yer: Saudi Arabia Gönderilenler: 111
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ya Allah
Allah ın izni ile
Allah rızası için
yanılmayan bir Allah
Kehf Suresindeki -Hz.Musa ve adam- mevzuu bence yanlıştır, Allah burada, kendisininde yapamayacağı şeyi yani -direkt maddi etki-yi bir başkasına, bir insanoğluna veriyor, devrediyor. burada Allah a şirk koşulmaktadır ve büyük yanlıştır. . .
etrafımda, bazen öyle dehşet şeyler görüp buna sebep olan insanların ahirette, cehennemde en altta, 7. katta şeytanın komşusu olmalarını dilerim. eğer orada olmazlar ise Allah a isyan edip itiraz edeceğimi düşünürüm (tövbe, tövbe). gerçekten, o zaman bize bir yorum veya itiraz hakkı verilecek mi bilmiyorum ama, bana verilmiş olan akıl ile böyle düşünüyorum.
-kader ve özgür irade-de, arkadaş diyor ki, //-bize nefis ve genetik özelliklerimizi vermiş olan Allah, bize vermiş olduğu bu özelliklerimizden dolayı bizim bu fani dünyada, ne yapacağımızı en ince ayrıntısına kadar bilerek 2 günlük bir ömür ile bizi yaşatıyor. bizi yaşatıyor ki ahirette, kendisinin verdiği bu özellikler ile yaşadığımız hayatta yaptığımız olumsuz işler için itiraz etmeyelim, kendimiz ile yüzleşelim. sonra bize rahatlık ile sorabilsin, -niye böyle yaptın, ettin- sonra da bizi cezalandırabilsin.-// diye ben anlıyorum.
-//-- Bu arada Allah'ın daha yaratmadan kimin cennete veya cehenneme gideceğini bilmesi ve cennetlikleri cennet için, cehennemlikleri de cehennem için yaratması bazı insanlarda felsefi bocalamaya neden oluyor nedense. Yani "madem belli kimin ahirette nereye gideceği, neden çabalıyoruz" gibi garip itirazlarda bulunanlar çıkıyor. --//- demiş arkadaş. benim sorunum --ben niye boş yere uğraşıyorum-- değil. benim sorum Allah a . . .
eğer durum, yani -kader ve özgür irade- böyle bir şey ise ahirette Allah a itiraz edesim (tövbe) geliyor. //-Allah ım affet beni. . . itirazım var, Sen beni yarattın, bütün özelliklerimi Sen verdin ve bunlara göre benim ne nane yiyeceğimi en başından beri çok iyi biliyordun da beni bu fani dünyada 2 gün niye yaşattın ki, nasıl olsa ne yapacağımı biliyordun, beni direk cehenneme atsaydın. yoksa ben sana burada inanmayacakmıyım, Sana yalancı mı (haşa) diyeceğim. Sen Yaratıcım sın, Sen yarattın, Sen özelliklerimi verdin ve yine Sen bu özeliklere göre ne yapacağımı biliyordun. beni dünyada yaşatıpta, sonra burada yargılayarak cezalandırmak. . . bunlar boş işler Allahım, boş. .(tövbe, tövbe) . . -// demezmiyim Allah a. . .
şimdi gelelim benim -kader ve özgür irade- fikirlerime, daha öncede asmıştım bir daha asıyorum, belki yine asacağım. belki biraz uzun ama hepsi sadece 2 sahife ve 3 konu başlığı var. ---yok asmıyorum, gerçekten uzun. sadece adresi veriyorum. dilerseniz. . .--- eğer boş bir vaktinizde sindirerek okursanız, sonuçta çoğu insanın, hatta ateistlerin bile bir çok sorusuna mantıklı cevaplar bulacaksınız. tavsiye ediyorum, adres ve konu başlıkları aşağıda. . .
http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=5280&PN= 1
1- ezel den ahiret e
2- ara cezalandırma
3- davet 3
Allah a emanet olun
mehmet rende
. . .
|
Yukarı dön |
|
|
Emre_1974tr Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 494
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Emre_1974tr Yazdı:
Bu dünya "Allah açısından" bir imtihan dünyası değil. Çünkü zaten
yapacaklarımızı biliyor. Bu dünya "eğer sonsuza dek yaşasaydık
yapacaklarımızı sembolize eden" bir minyatür -örnek hayat. Ve biz
olacakları bilmediğimizden, bizim açımızdan bir imtihan dünyası.
Bu
yüzden kimi insanların imtihanı "tam da inkârcı anında "
sonlandırılıyor Allah tarafından. Ama o adam 2 yıl daha yaşasaydı belki
de imanlı olarak ölecekti.
Aynı şekilde bir başkası da "tam da
cennetlik-imanlı anında" vefat ettiriliyor Allah tarafından. Ama belki
2 yıl daha yaşayıp ölseydi inkârcılardan biri olarak ölecekti.
"Sonsuz
olarak iyiysek veya kötüysek" ona göre temsili kısa bir ömür
yaşattırılıyoruz. Ve bu 2 günlük ömrümüz, eğer bu dünyada sonsuza dek
yaşasaydık yapacaklarımızı özetleyen bir kâğıt örneği oluyor.
�
Yine yola koyuldular. Bir süre sonra bir oğlana rast geldiler; tuttu
onu öldürdü. Mûsa dedi: "Tertemiz bir insanı, bir cana karşılık
olmaksızın öldürdün ha!? Vallahi çok kötü bir iş yaptın!" (kehf suresi
74. ayet)
"Oğlan çocuğa gelince: Onun anası-babası inanmış
kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk. "
(80. ayet)
"Diledik ki, Rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha gelişmişini versin. " (81. ayet)
İşte
burada çocuk daha büyüyüp günahlarını işlemeden imtihanı
sonlandırılıyor. Yani bir kişinin neyi hak edip etmediği en başından
belli gibi� Ayrıca çocuk yaşasaydı anne ve babasını saptırabilecekmiş.
Ama sapmayı hak etmedikleri için onlar kurtarılıyorlar.
Yine
bazı ayetlerde cehennemdeki inkarcıların dünyaya geri dönmeyi talep
edecekleri ama onlara, eğer tekrar tekrar imtihana gönderilmiş olsalar
bile yine imtihanı kaybedenlerden olacakları söyleniyor. Yani sonsuz
imtihanlarda bile neyi yapıp neyi yapmayacağımız zaten biliniyor..
Yine
aynı şekilde bir ayet, bazı insanların cehennem ehli olarak
yaratıldığını söyler. Yani onlar kalben kötü olanlar ve gidecekleri yer
en başından belli. Yine bu kısa özet imtihan hayatı yaşattırılıyor o
kötülere ki, ahirette kalplerindeki pislikleri görebilsinler, itiraz
hakları olmasın. Yanlış anlaşılmasın, o kişiler özgür iradeleriyle
kötülüğü seçecekleri için ve Allah da bunu bildiğinden dolayı, onları
cehennem için yaratmış oluyor. Yoksa cehenneme gidecek olanları hiç
yaratmazdı ve yalnızca cennetlikler var olurdu. Ama onların da, yani
kötülerin de vücuda gelmesine izin veriyor.
Uzun lafın kısası,
hak ettiğine kavuşturuluyorsun. Bu dünya hayatı da kalbindeki erdemi
veya hıyaneti temsil eden-özetleyen bir örnekten başka bir şey değil.
İyiler mutlaka bir vesileyle cennetin yoluna koyuluyorlar, kötüler ise
mutlaka bir vesileyle sapıyorlar ve de tam da cehennemlik anlarında
imtihanları sonlandırılıyor. Bir insan ömrü boyunca iman ederken son
günlerinde inkârcı olup kaybedebiliyor, buna karşılık diğer bir insan
da ömrü boyunca inkâr ederken ömrünün son günlerinde iman ve tövbe edip
cenneti boylayabiliyor. Başka bir deyişle "iyiler mutlaka
kazandırılıyor", "kötüler ise mutlaka kaybettiriliyor".
Yüce
Allah karşımıza A ve B seçeneklerini çıkartırsa, hangisini seçeceğimizi
bildiğinden, böylelikle yine tamamıyla özgür irademizi kullanarak hak
ettiğimiz sonucu almamızı sağlıyor. Yani bu 2 günlük imtihan örneğinde
de bir robot değiliz ve hakikaten seçimler bize ait. Ama dediğim gibi,
karşımıza hangi şıklar çıkarsa ne yapacağımız bilindiğinden, karşımıza
hak ettiğimize kavuşmamızı sağlayacak şıklar(senaryo) çıkartılıyor ki
kalbimizdeki iyilikle veya kötülükle yüzleşebilelim.
Bir de bu
dünyanın bir işlevi daha var. O da bazı küçük sıkıntı ve mükâfatları
tattırmaktır. Yine kısacası, bu dünyanın ilk işlevi iyi ve kötüleri
ayırmak ise, ikinci işlevi de küçük ceza ve mükâfatların da daha bu
dünyada verilmeye başlanmasıdır.
***
Bu konuda kafasında kuşku olanlar için birkaç örnek daha verelim:
Kasas
Suresi 50 Bunun üzerine sana cevap veremezlerse bil ki, onlar sadece
iğreti arzularına uyuyorlar. Allah'tan bir kılavuzluk olmaksızın, kendi
arzularına uyandan daha sapık kim vardır! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
Tevbe Suresi 85 Malları da evlatları da seni imrendirmesin. Allah bunlarla, Dünyada onlara azap etmek istiyor. Kâfir olarak çıkaracaktır canları.
Yunus Suresi 70 Dünyada biraz nimetlenme, ardından dönüşleri bize! Sonra biz, inkâr ettikerinden ötürü şiddetli azabı onlara tattıracağız.
9:55 Onların paraları ve çocukları seni etkilemesin. ALLAH bunlarla, onları dünya hayatında cezalandırmayı ve canlarının inkarcı olarak çıkmasını istiyor.
A'raf Suresi 179 Yemin olsun ki biz, insanlardan ve cinlerden birçoğunu cehennem için yarattık.
Kalpleri var bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların,
onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla işitmezler. Davarlar
gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir
bunlar.
Kısacası Allah yaratmadan evvel o kişinin iyiliği mi
yoksa kötülüğü mü seçeceğini bildiğinden, kötülüğü seçeceğini bildiği
kişiyi cehenneme gideceğini bile bile yaratıyor. Ve o kötüye de bu 2
günlük özet örneği sunuyor. Ama yine tamamiyle özgür iradeler
kullanılıyor.
27. Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da
şöyle dediklerini: "Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini
yalanlamasak ve müminlerden oluversek."
28. İşin doğrusu şu: Önceden gizlemekte oldukları karşılarına dikildi. geri gönderilselerdi yasaklandıkları şeyi mutlaka yineleyeceklerdi. Doğrusu, onlar, tam yalancıdırlar.(Enam)
Yani
zalimler, milyonlarca kez imtihan da edilseler yine imtihanı
kaybedeceklermiş. Zaten şu 2 günlük senaryo da kalbimizdeki iyilik veya
hainlikle-kötülükle yüzleşmemizi sağlıyor. Yoksa Allah zaten biliyor
hakettiğimiz şeyi.
Ve bu temsili imtihanda , karşımıza hangi
şıklar çıkarılırsa neyi seçeceğimiz bilindiğinden, tam da
kalbimizdekilerle yüzleşeceğimiz şıklar yani senaryo karşımıza
çıkartılıyor. Sonra imtihanımızın sonlanma anı da, yine iyilerden isek
cennetlik, kötülerden ise cehennemlik bir anda gerçekleşiyor.
Yoksa
bir insanın düşünceleri sürekli değişebilir, bir insan ömrü boyunca
bazen imanlı , bazen imansız olduğu dönemler yaşayabilir. İşte burada o
insanın vefat anının imanlı mı yoksa imansız anına mı denk geleceği bir
şans-tesadüf işi değildir. Cenneti hakedenin imanlı, haketmeyenin
imtihanı ise imansız bir anında noktalanıyor Yaratan tarafından.
***
Bütün karşımıza çıkarılan şıklar(senaryo), kalbimizdeki iyilikle
veya kötülükle yüzleşmemizi ve ayrıca hakettiğimize kavuşmamızı
sağlıyor.
Ali İmran Suresi:
154-Sonra o kederin
arkasından size içinizden bir zümreyi saran bir güven, bir uyku
indirdi; diğer bir zümre ise kendi dertlerine düşmüş, Allah'a karşı
cahiliyye kanaatine benzeyen gerçek dışı bir kanaat besliyorlar: "Bizim
yapacağımız bir şey var mı?" diyorlardı. De ki: "Şüphesiz, bütün iş
Allah'ındır." Onlar, içlerinde sana açıklamadıkları bir şey
gizliyorlar, "Bizim bu işte görüşümüz alınsaydı burada öldürülüp
gitmezdik" diyorlar. De ki: "Evinizde bile olsaydınız öldürülmesi
takdir edilmiş bulunanlar çaresiz yine çıkıp ölecekleri yerleri
boylayacaklardı. Allah içinizdekileri yoklamak ve yüreklerinizdekini meydana çıkarmak için bunu başınıza getirdi. Allah sinlerin özünü bilir.
165-Düşmanlarınızın başına iki mislini getirdiğiniz bir bela kendi başınıza gelince mi: "Bu nereden?" dediniz? De ki: "O, kendi tarafınızdandır." Çünkü Allah, her şeye gücü yetendir.
166-O iki ordu çarpıştığı gün başınıza gelen de yine Allah'ın izniyledir. Hem müminleri belli edeceği
167-hem de münafıkları belli edeceği için ki,
bunlara "Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunma yapın!" denilmişti.
Onlar: "Savaşmayı bilsek arkanızdan gelirdik" dediler. Onlar, o gün
imandan çok küfre yakındılar, ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı, Allah onların kalplerinde ne sakladıklarını en iyi bilendir.
178-Bir
de inkar edenler, kendilerini bırakışımızın, sakın onlar için hayırlı
olduğunu sanmasınlar. Biz onları sadece günahlarını artırsınlar diye
bırakıyoruz.Onlara alçaltıcı bir azap vardır.
Muhammed
29. Yoksa o kalplerinde maraz olanlar, Allah kendilerinin şiddetli kinlerini hiçbir zaman ortaya çıkarmayacak mı sandılar?
30.
Dileseydik onları sana mutlaka gösterirdik de sen onları yüzlerinden
kesinlikle tanırdın. Zaten sen onları, sözlerinin tarzından da
tanırsın. Allah tüm yaptıklarınızı biliyor.
Tevbe Suresi 64 İkiyüzlüler, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin tepelerine inmesinden çekinir dururlar. De ki: "Siz alay edin. Allah, o çekinip durduklarınızı ortaya çıkaracaktır."
***
Bir de olayın melekleri-cinleri kapsayan tarafı var.
Onlar da kalplerindekilerle yüzleştiriliyorlar.
İblis'in
Adem'e secde olayında kalbindeki hainlikle yüzleşmesi, onun aslında üst
kademe bir melek olamayacağı gerçeğini kendisine gösterdi.
Çünkü İblis özgür iradesiyle kötülüğü seçen zalimlerden idi. Sadece bunun bir vesileyle açığa çıkması gerekiyordu:
ARAF
11.
Sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: "Adem'e
secde edin!" dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis etmedi, o secde
edenlerden olmadı.
12. (Allah) buyurdu: "Sana emrettiğim zaman
seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblis): "Ben, dedi, ondan
hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."
13. (Allah) buyurdu: "Öyle ise oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın!"
14. (İblis) dedi: "(Bari) bana (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar süre ver."
15. (Allah) buyurdu: "Haydi sen süre verilmişlerdensin."
16. Öyle ise, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.
Dikkat
edin, İblis, Allah'ın bu olayla onun kalbindeki kötülüğünü ortaya
çıkardığını anlıyor. Yani Allah'ın kendini saptırdığını-azdırdığını
fark ediyor. Tabii burada bütün suçun kendisinde olduğunu biliyor
İblis, çünkü özgür iradesiyle kalbindekileri ortaya döktü. Gerçekle
yüzleşti.
Bu yüzden öfkeyle isteğinde de bulundu:
HİCR
39. (İblis): "Rabbim, dedi, beni azdırmandan ötürü andolsun ki, ben de yer yüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini azdıracağım.
40. Ancak içlerinden kendilerine ihlas verilen kulların hariç. (Benim azdırmam, onları etkilemez.)
İblis gerçek kimliği ortaya çıkarılınca, maskesi düşürülünce çok sinirlenip, kendisi de insanları saptırmak istiyor.
Ama
biliyor ki İblis, kendisinin insanları saptırması da, aslında bazı kötü
insanların kalbindeki hainlikle yüzleşmesini sağlamaktan öteye
gidemeyecek. Bu yüzden "ihlas verilen kulların hariç" diye
çaresizliğini de dile getiriyor.
Kısacası bir taşla en az 2 kuş
vurulmuş olunuyor. Hem İblis'in gerçek yüzü ortaya çıkarıldı, hem de
aynı şekilde kötü insanların maskelerinin düşürülmesine de kendisi
kıyamete kadar vesile olacak duracak.
Zühruf Suresi 36 Kim
Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir
şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur.
Meryem Suresi 83 Görmedin mi biz, şeytanları inkârcıların üzerine salmışız da onları oynatıp kıvırttırıyorlar.
Kısacası
bu dünya-evren hayatında kullar, hakettiklerine özgür iradeleri
aracıyla kavuşuyorlar, kalplerindeki iyilik veya kötülüğü görüp
deneyimliyorlar.
***
Evvelden dediğimiz gibi, Allah hem özgür iradelerinden
faydalanarak herkesi kalbindekilerle yüzleştiriyor, hem de
hakettiklerine kavuşmalarını sağlıyor bu 2 günlük imtihan örneğinde:
ENFAL
8:5 Nitekim Rabbin seni belli bir planın gerçekleşmesi için evinden çıkarmıştı. İnananlardan bir grup bundan hoşlanmamıştı.
8:6 Gerçek ortaya çıkmasına rağmen, göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle onu tartışıyorlardı.
8:7
ALLAH iki gruptan birisini (yenmeyi) size söz vermişti; siz ise, güçsüz
olanıyla karşılaşmayı istiyordunuz. Oysa ALLAH kelimeleriyle gerçeği
gerçekleştirmek ve kafirlerin ardını kesmek diliyor.
8:8 Ki suçlular hoşlanmasa da hakkı gerçekleştirsin ve haksızlığı ortadan kaldırsın.
8:11
Kendisinden bir güvenlik olarak sizi bir uyuklama bürüyüp
yatıştırıyordu. (Susuzluğun oluşturduğu bunalımdan) sizi temizlemek,
şeytanın pisliğini (umutsuzluğu) sizden savmak, kalbinizi ikna etmek ve
ayaklarınızı pekiştirmek için üzerinize gökten su indiriyordu.
8:17
Onları siz öldürmediniz, fakat ALLAH öldürdü. Attığın zaman da sen
atmıyordun; ALLAH atıyordu. Fakat böylece inananları güzel bir sınavla
sınadı. ALLAH İşitendir, Bilendir.
İyiler emredileni yapma,
kötüler de peygamberle savaşıp kaybetmeyi hakettiklerinden, herkesin
hakettiğine kavuşması için karşı karşıya gelmeleri sağlandı:
8:42 Hani siz vadinin beri yamacında, onlar da vadinin öte yamacında mevzilenmişti. Kervan
da sizden daha aşağıda idi. Bu karşılaşmayı siz kararlaştırsaydınız
karşılaşma konusunda anlaşmazlığa düşecektiniz. Oysa ALLAH, yapılması
önceden planlanmış bir işi gerçekleştirmekte idi. Böylece, yok edilen,
apaçık bir delille yok edilsin, yaşayan da apaçık bir delille
yaşatılsın. ALLAH İşitendir, Bilendir.
8:43 ALLAH
onları rüyanda sana az gösteriyordu. Onları sana çok gösterseydi,
dağılacak ve o konuda çekişip duracaktınız. Fakat ALLAH (sizi)
kurtardı. O, göğüslerin özünü bilendir.
8:44 Zamanı gelip
kendileriyle karşılaştığınızda sizin gözlerinizde onları az gösteriyor,
onların da gözlerinde sizi az gösteriyordu ki ALLAH önceden planlanmış
işi gerçekleştirsin. İşler, sonunda ALLAH'a döner.
Ve tabii şeytan da, kötüleri peşinden sürükledikten sonra panik içinde olay mahilinden kaçıyor:
8:48
Şeytan, işlerini onlara süslemiş ve: "Bu gün halktan kimse sizi
yenemez, ben sizin yanınızdayım," demişti. İki ordu yüz yüze gelince
de, topukları üzerine geri dönüp, "Sizinle bir ilgim yok, sizin
görmediğinizi görüyorum ve ALLAH'tan korkarım. ALLAH'ın cezası
çetindir," demişti.
8:51 "Bu, ellerinizin yaptığına karşılıktır. ALLAH elbette kullara zalim değildir."
8:54
Örneğin, Firavun'un yandaşları ve onlardan öncekiler gibi. Rab'lerinin
ayetlerini yalanladılar. Biz de günahlarından ötürü onları yıkıma
uğrattık. Firavun'un yandaşlarını suda boğduk. Hepsi de zalim idiler.
İnsanları
cehenneme yuvarlamak için çalışanlar, aslında sadece gerçekten kötü
olanların kalbindekilerle yüzleşmelerine vesile oluyorlar. Yoksa iyi
hiçbir insanı cehenneme yuvarlayamazlar.
Saffat
161. Siz ve kulluk ettiğiniz şeyler,
162. O'na karşı kimseyi fitneye düşüremezsiniz.
163. cehenneme salınacak olan müstesna.
***
Konuyla ilgili ayetlerden deliller vermeye devam edelim:
Ta-Ha
110. Hiç kimse O'nu bilgice kavrayamazken, O onların geçmişini de geleceğini de bilir. (Allah zaten kimin gelecekte ne yapacağını biliyor)
133.
"Bize hiç olmazsa bir ayet (mucize) getirmeliydi!," dediler. Daha
önceki kitaplarda bulunan beyyine (delil) kendilerine gelmedi mi?
134.
Onları, ondan önce bir ceza ile helak etseydik, "Rabbimiz, bize bir
elçi gönderseydin de böyle alçak ve rezil olmadan önce senin ayetlerine
uysaydık!," derlerdi.
(eğer başka bir şıkta denenseydiler, yine ne yapacaklarını biliyor)
Enam
109.
Tüm yeminleriyle Allah'a yemin ettiler ki, eğer kendilerine bir mucize
gelirse ona mutlaka inanacaklar. Söyle onlara: "Mucizeler ancak
Allah'ın katındadır." Mucize geldiğinde de iman etmeyeceklerini
anlamıyor musunuz?
(
110. Biz onların gönüllerini ve
gözlerini ters çeviririz, ilk seferinde buna iman etmedikleri gibi
bırakırız kendilerini de azgınlıkları içinde körü körüne bocalar
dururlar.
111. Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler
kendileriyle konuşsaydı ve herşeyi toplayıp karşılarına dikseydik,
Allah'ın dilemesi dışında, yine de inanmazlardı. Ne var ki, çokları
cehalet sergiliyorlar. (karşılarına farklı şıklar çıkarılsa, yine ne yapacaklarını biliyor)
Rum
51. Yemin olsun, bir rüzgâr göndersek de o yeri sararmış görseler, arkasından hiç şaşmadan nankörlük etmeye başlarlar.
52. Artık sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri takdirde sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.
53.
Ve sen körleri de sapıklıklarından aydınlığa çıkaramazsın. Sen ancak,
ayetlerimize iman edenlere dinletirsin de onlar müslüman oluverirler.
KASAS
56. Sen sevdiğini doğruya iletemezsin. Dilediğini doğruya ileten sadece ALLAH'tır. Doğruya ulaşmayı hakedenleri en iyi bilen de O'dur.
Yüce
Allah, insanlar sonsuza dek sonsuz varyasyonlarda imtihan edilseydiler
hangilerinin iyilerden, hangilerinin kötülerden olacağını gayet iyi
biliyor. Bu yüzden şu 2 günlük temsili-minyatür imtihanda herkesin
imtihanını hak ettiği üzere sonlandırıyor. Ama yine özgür iradelere
dokunmadan yapıyor bunu. Bu 2 günlük imtihanda da karşısına hangi şık
çıkarsa neyi seçeceklerini kullarının bildiğinden, tam da
kalbindekilerle yüzleşmelerini sağlayacak şıkları karşılarına çıkarıyor
ve iyileri cennetlik, kötüleri ise cehennemlik bir anlarında dünyadan
alıyor.
Örneğin İblis her denileni yapıyordu ama Allah
onun kötülerden olduğunu biliyordu. Ve onun kalbindeki hainliği ortaya
çıkarmak için de "Adem'e secde" şıkkını karşısına çıkardı. Bunu
yapmayacağını biliyordu çünkü. Ve iblis de sonra tuzağa düştüğünü
anlıyor ve "beni azdırmana karşılık" diyor.
***
Konuya devam edelim:
Rabbimiz daha yaratmadan o kişilerin neyi
seçeceklerini biliyordu. Hakettiklerini kavuşmaları için de onları
yarattı. İyiliği seçecek olanlar cennete, kötülüğü seçecek olanlar da
cehenneme gitsin diye:
HUD
119 Rabbinin rahmet ettikleri müstesna. O, onları işte bunun için yaratmıştır. Rabbinin, "Yemin olsun ben cehennemi, tümden insanlar ve cinlerle dolduracağım!" sözü tamamlanacaktır.
Ayrıca
kimlerin en güzel ahlakta olacağını ve peygamber seçilmeye layık
olacağını da en başından biliyor tabii ki. Söylemeye gerek bile yok
bunları.
Musa'nın öyküsünde de belirgince gözüküyor bu "2 günlük özet imtihan, kalpdekilerle yüzleştirme" olgusu:
28 - Kasas Suresi
Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla...
1. Tâ, Sîn, Mîm.
2. İşte sana, açık-seçik beyanda bulunan Kitap'ın ayetleri.
3. İman edecek bir toplum için, Mûsa ve Firavun'un haberinden bir kısmını sana hak olarak okuyacağız.
4.
Gerçek şu: Firavun o yerde egemenlik kurmuş ve ora halkını gruplara
ayırmıştı. Onlardan bir topluluğu horlayıp eziyordu: Bu topluluğun
erkek çocuklarını boğazlıyor, kadınlarına hayasızca
davranıyor/kadınların rahimlerini yokluyor/kadınlarını hayata
salıyordu. O gerçekten fesadı yayanlardandı.
5. Ve biz
istiyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara bağışta bulunalım, onları
önderler yapalım, onları mirasçılar haline getirelim.
6. Ve yeryüzünde onlara imkân ve kudret verelim. Firavun'a, Hâman'a ve onların ordularına da korkmakta oldukları şeyleri gösterelim.
(Allah
kullarının hangi seçenek karşısında nasıl tepki vereceğini bildiğinden,
bu özgür iradelerin hak ettiklerine kavuşturma planını uyguluyor)
7.
Mûsa'nın annesine şunu vahyettik: emzir onu! Onun aleyhinde bir korku
hissedince de nehire bırakıver onu. Korkma, üzülme! Kuşkun olmasın ki,
biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu resullerden biri yapacağız."
8.
Nihayet, Firavun ailesi onu kayıp bir şey olarak bulup aldı. O,
kendileri için bir düşman ve tasa olacaktı. Gerçek olan şu ki Firavun,
Hâman ve bunların orduları yanlış yoldaydılar.
9. Firavun'un
karısı şöyle dedi: "Benim için de senin için de bir göz aydınlığıdır
bu. Öldürmeyin onu, bize yararı olabilir, yahut onu çocuk ediniriz."
Onlar işin farkında olmuyorlardı.
10. Mûsa'nın annesinin kalbi
ise bomboş bir halde sabahladı. Eğer inananlardan olması için kalbine
bir bağ vermeseydik, onu açığa vuracak bir durumdaydı.
11. Annesi, Mûsa'nın kızkardeşine, "onu izle" dedi. O da onu kenardan gözledi. Onlarsa işin farkında olmuyorlardı.
12.
Biz daha önce ona, süt emziren kadınları haram kılmıştık. Bu sırada
kızkardeşi dedi ki: "Onun bakımını sizin için üstlenecek, onu eğitip
öğretmeyi yüklenecek bir ev halkını size tanıtayım mı?"
13. Nihayet Mûsa'yı öz anasına geri çevirdik ki, o ananın göze aydın olsun, kederlenmesin ve Allah'ın vaadinin hak olduğunu bilsin. Fakat çokları bunu bilmezler.
14.
Mûsa, yiğitlik çağına ulaşıp olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik.
Biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz.
************************
(Sonrasında
da Firavun ve peşine takılanlar, kalplerindeki kötülükle yüzleşerek
kapanan denizin ortasında imtihan diyarlarını terk ediyorlar)
41. Biz onları, ateşe çağıran önderler yapmıştık. Kıyamet günü yardım göremeyeceklerdir.
42. Bu dünya hayatında da arkalarına bir lanet taktık. Kıyamet günü onlar, çirkinleştirilenler arasında olacaklar.
***
Yusuf kıssasında da yine Rabbimizin geleceği bildiğini, şu 2
günlük temsili ve özet imtihanda, insanların özgür iradeleri ile
hakettiklerine kavuşmalarını sağladığını görüyoruz:
YUSUF
4.
Yusuf, bir zamanlar babasına: "Babacığım, on bir gezegeni, güneşi ve
ay'ı gördüm, onların bana secde ettiklerini gördüm," dedi.
5.
(Babası Yakup:) "Yavrum," dedi, "Rüyanı kardeşlerine anlatma, olur ki
sana karşı bir plan kurarlar. Çünkü şeytan, insana apaçık bir
düşmandır.
6. "Böylece Rabbin seni seçmekte, sana
rüyaların yorumunu öğretmekte ve daha önceki ataların İbrahim ve
İshak'a nimetini tamamladığı gibi sana ve Yakup ailesine de
tamamlamaktadır. Rabbin Bilendir, Bilgedir."
Rabbimiz
insanların karşısına hangi şık çıkartılırsa hangi tepkiyi vereceğini
bildiğinden, yine Yusuf'a ve çevresindekilere de bu yolla kendileriyle
yüzleşmelerini sağlayacak serüveni yaşatıyor.
21. Onu
Mısır'da satın alan kişi, karısına, "Ona iyi bak, olur ki bize yararı
dokunur, ya da onu evlat ediniriz," dedi. Böylece Yusuf'u yeryüzünde
yerleştirip ona rüyaların yorumunu öğretiyorduk. ALLAH işini
sonuçlandırandır; fakat halkın çoğu bunu bilmez.
22. Büyüyüp erginleşince ona bilgelik ve bilgi verdik. Güzel davrananları böyle ödüllendiririz.
Yine insanların özgür iradeleri ile kader ağlarını örüyor, olaylar birbirini izliyor Rabbimizin planı doğrultusunda.
Hatta
Yusuf'a rüyalar aracılığı ile geleceğin gösterilmesi bile, başlı başına
zaten olacakların belli olduğunu göstermektedir. Rabbimiz hangı seçenek
karşısında kimin ne yapacağını biliyor, ve sonsuza dek
yaşasaydı-imtihan edilseydi o insanın yapacaklarını temsilen, öyle
seçenekler çıkartıyor ki şu 2 günlük dünyada karşısına, insanlar
içindeki iyilik veya kötülükle yüzleşmiş oluyor seçtiği şıkla.
47. Dedi ki: "Yedi yıl boyunca ekip biçtiğinizi, yediğiniz az bir kısmının dışında, başaklarında bırakıp depolayın."
48.
"Sonra, onun ardından yedi kurak (yıl) gelecek ve sizin depoladığınızın
az bir bölümü hariç, o yıllar için önceden biriktirdiklerinizi yiyip
bitirecektir
49. "Ondan sonra ise öyle bir yıl gelir ki onda halk ferahlanacak ve onda (meyve) sıkıp, (hayvan) sağacaklar."
54.
Kral dedi ki: "Getirin onu, yanımda çalışması için onu atayayım"
Kendisiyle konuşup görüşünce, "Sen artık bugün yanımızda önemli bir
makamı olan güvenilir birisin," dedi.
55. Dedi ki: "Beni ülkenin maliye işlerinin başına getir. Kuşkusuz ben iyi korur, iyi bilirim," dedi
56.
Böylece Yusuf'u o ülkede yerleştirdik. Dilediği gibi hareket
edebiliyordu. Dilediğimiz kimseye rahmetimizi yağdırırız. Güzel
davrananları ödülsüz bırakmayız.
Rabbimiz planını yine uygulamaya devam ediyor.
Yusuf ailesine de tekrar kavuştuktan sonra, babasına bahsettiği rüyanın da gerçekleştiğine tanık oluyor:
100.
Ana ve babasını tahtın üzerine kaldırdı. Hepsi onun için secdeye
kapandılar. Dedi ki: "Babacığım, bu, önceden görmüş bulunduğum rüyanın
gerçekleşmesidir. Rabbim onu gerçekleştirdi. şeytan, benimle
kardeşlerimin arasını açtıktan sonra O beni hapishaneden çıkararak ve
sizi çölden getirerek bana iyilikte bulundu. Gerçekten Rabbim
dilediğine karşı çok şefkatlidir. O, Bilendir, Bilgedir."
101.
"Rabbim, sen bana hükümranlık verdin ve rüyaların yorumunu öğrettin.
Yeri ve göğü ayırarak yaratansın. Dünya ve ahirette sensin benim Velim
(sahibim). Canımı Müslüman olarak al ve beni iyilere kat."
***
Allah'ın, kullarını kendi içindekilerle yüzleştirmek ve onların neyi
hakettiklerini göstermek için daha da hızlandırılmış imtihan örnekleri
de mevcut.
Zaten şu 2 günlük özet imtihan hayatları, sonsuza dek
imtihan edilseydik yapacaklarımıza denk gelecek şekilde hazırlanıyor ve
de sonlandırılıyor.
Rabbimiz zalimleri içlerindeki kötülükle son
bir kez daha yüzleştirmek için süregelen yasasının dışında isteklerle
de deniyor bazen. Daha doğrusu ne yapacaklarını bildiğinden, onları da
bu gerçekleriyle yüzleştiriyor.
DEVEYE DOKUNMA YASAĞI
ARAF
73.
Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a
kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Size Rabbinizden bir
beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah'ın devesi. Sizin için
bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın. Kötü bir
niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi."
77.
Bu arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp
şöyle dediler: "Ey Salih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen,
bizi tehdit ettiğin şeyi önümüze getiriver."
78. Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale geldiler.
Burada
Musa'nın kavminin denendiği inek kesme emrinin tam tersi, bu sefer bir
hayvana dokunmama emri var. Ama zalimler deveyi kesince zalimlikleri
bir kez daha açığa çıkmış oldu ve suçüstü sonlandırıldı imtihanları
Yaratan tarafından.
CUMARTESİ ÇALIŞMA YASAĞI
Nahl
Suresi 124 cumartesi tatili, sadece onda ihtilaf edenlere farz kılındı.
Rabbin, tartışmakta oldukları şey hakkında, onlar arasında kıyamet günü
hüküm verecektir.
A'raf Suresi 163 Sor onlara o deniz
kıyısındaki kentin durumunu. cumartesi günü azıp sınır tanımazlık
ediyorlardı. Sebt yaptıkları gün balıkları onlara akın akın gelirdi;
sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzünden
onları böyle imtihan ediyorduk. 164. İçlerinden bir topluluk şöyle
dedi: "Allah'ın helak edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı
bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz? Dediler ki: "Rabbinize
karşı bir mazeret olsun diye ve bir de korunup sakınırlar ümidiyle."
165.
Kendilerine verilen öğüdü unuttuklarında, kötülükten alıkoyanları
kurtarıp zulme sapanları, yoldan çıkmalarından ötürü, acı bir azapla
yakalayıverdik.
166. Ne zaman ki, yasaklandıkları şeylerden
ötürü öfkelenip başka aşırılıklar yapmaya başladılar, onlara şöyle
dedik: "Aşağılık, maskara maymunlar olun!"
Bu sefer zalim bir topluluğa son bir kez kendileriyle
yüzleşmeleri için Cumartesi çalışma yasağı getiriliyor. Ve onlar da bu
yasağa uymayınce(içlerindeki iyiler kurtarıldıktan sonra) acı gerçekle
yüzleşiyorlar.
Yine zalimleri böyle farklı imtihan etmeye örnek
olarak, bir dönem bazı Yahudilere, normalde helal olan şeylerin haram
kılınması da gösterilebilir:
Nisa Suresi 160 Yaptıkları zulümler ve birçok insanı Allah
yolundan alıkoymaları yüzünden daha önce kendilerine helal kılınmış
tertemiz şeyleri, Yahudilere haram kıldık.
En'am Suresi 146
Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. Onlara ayrıca sığır ve
koyunun yağlarını da haram kıldık. Sığır ve koyunun sırtlarının ve
bağırsaklarının taşıdığı yağlarla, kemiklerle karışan yağlar bunun
dışındadır. Bunu onlara azgınlıkları yüzünden bir ceza olarak yaptık.
Biz elbette sözünde duranlarız.
Bu arada Rabbimizin, eğer bir insan farklı bir şıkla denenseydi yine o kişinin ne yapacağını bilmesine örnek verelim:
İSRA
73
Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrısını
uydurup bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde
seni dost edinirlerdi. 74 Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, yemin olsun, onlara birazcık meylediverecektin.
76
Az kalsın bu topraktan çıkarmak için seni sıkıştıracaklardı. Böyle bir
durumda onlar orada senin arkandan çok az bir süre kalacaklardı.
Eğer
peygamber orada desteklenmeden olayların gidişine bırakılsaymış, yanlış
bir seçim yapacakmış. Ama peygamber orada bunu haketmediğinden
kurtarılıyor o hatayı işlemekten.
Çünkü önemli olan o kişinin
sonsuza dek imtihan edilseydi yapacaklardır. Bu 2 günlük örnek-minyatür
imtihan hayatında da bu doğrultuda, yani hakettiği sonuç doğrultusunda
bir yaşam yaşattırılıyor insanlara. Kimin hangi seçenek karşısında
özgür iradesiyle ne yapacağı bilindiğinden, hakettiği deneyimi
yaşamasını sağlayacak seçenekler karşısına çıkartılarak, kurtulması
veya sapması sağlanıyor. Sonra da cenneti hakedenler cennetlik,
cehennemi hakedenler de cehennemlik bir anlarında imtihan dünyasına
veda ediyorlar.
Ayrıca şu 2 günlük dünyada yapılanlar da,
sağlamlaştırılmaya veya kalplerin mühürlenmesine vesile oluyor. Ama
asıl neden, sonsuza dek imtihan dünyasında yaşasaydı, sonsuz şıklarda
denenseydi yapacaklarıdır...
*** Ayrıca bu ayetler de insanların bu dünyada kendileriyle yüzleştirilip,
ahirette hak ettiklerine kavuşmalarının sağlandığını çok güzel
anlatıyor:
HAC
53 Bu, Allah'ın; şeytanın attığını,
kalplerinde hastalık olanlara, gönülleri katılaşanlara bir fitne
yapması içindir. Zalimler, geri dönülmez bir ayrılık ve kopuş
içindedirler.
54 Kendilerine ilim verilenler onun, senin
Rabbinden bir hak olduğunu bilsinler, ona inansınlar da kalpleri ona
saygı duysun diye böyle yapılmıştır. Şu bir gerçek ki Allah Hâdî'dir,
iman edenleri dosdoğru yola mutlaka ulaştıracaktır.
55 İnkâr
edenler ise kıyamet ansızın başlarına patlayıncaya kadar, yahut kısır
bir günün azabı kendilerine gelip çatıncaya kadar, o Kur'an'dan yana
kuşku içinde olmaya devam edecekler.
------------------------------------------------------------ --------------------
Rabbimiz
zaten kimin hangi şık karşısında ne yapacağını biliyor ve bu doğrultuda
hakettiklerine kavuşmalarını sağlayacak imtihan ortamını, seçenekleri
karşılarına çıkartıyor.
***
Kader ve özgür irade konusunda bir başka sağlama
da Kuran`ın indiriliş biçimiyle yapılabilir. Bilindiği üzere Kuran
ayetleri kısım kısım indi. Hatta bazen gelişen olaylara ve insanların
sordukları sorulara ayetlerden cevaplar, açıklamalar geldi.
Maide Suresi
101. Ey iman sahipleri! Size açıklandığında canınızı sıkacak şeylerle
ilgili soru sormayın. Kur`an indirilmekte iken onları sorarsanız size
açıklanır. Allah onlardan vazgeçmiştir. Allah Gafûr`dur, Halîm`dir.
102. Sizden önceki bir toplum da onları sormuştu; sonra tutup hepsini inkâr ettiler.
Bakara Suresi 215 Sana, neyi infak edip vereceklerini soruyorlar. De
ki: "İnfak ettiğiniz mal ve nimet; ana-baba, yakınlar, yetimler, yoksul
ve çaresizlerle yolda kalan için olmalıdır. Hayır olarak yaptığınızı
Allah en iyi biçimde bilmektedir. "
Ahzab Suresi 63 İnsanlar sana kıyametin saatinden soruyorlar. De ki:
"Ona ilişkin bilgi Allah katındadır. " Ne bilirsin, belki de o saat
yakındır!
Ve işte zamansız-mekansız olan Allah`ın gözünde zaten Kuran bu gelişen
olaylara ve insanların sorularına cevap oluşturacak bir şekilde
hazırdı. Yani Rabbimiz insanların özgür iradeleri ile ne yapacağını,
neler soracağını, neler olacağını zaten bildiğinden, Kuran böyle kısım
kısım ve cevaplar da vererek inmesine rağmen matematiksel ve diğer
mucizelerini eksiksiz bir şekilde gerçekleştirmektedir. Çünkü Allah
zamanda veya mekanda yolculuk yapmaz ve Kuran zaten bütün olarak O`nun
nezdinde hazırdı. Başka bir deyişle tamamlanmış halinin nasıl olacağını
biliyordu.
Bilindiği üzere zamansız olan Allah için "ileri, geçmiş, şimdiki zaman"
gibi zaman halleri içinde olmak söz konusu değildir. Bizler ise zamanda
yolculuk yapıyoruz ileriye doğru.
Yaratıcımız, kimin hangi şık karşısında nasıl tepki vereceğini
bildiğinden, hatta sonsuza dek sonsuz şıklarda imtihan edilseydiler ne
yapacaklarını bildiğinden, bu doğrultuda o kişilere 2 günlük bir
kendileriyle yüzleşme, bir imtihan hayatı örneği yaşatıyor. Kuran`ın
gönderilişi, peygamberlerin gelmesi de bu yüzleştirmenin yani imtihanın
parçası. Bu sayede insanlar kendi içlerindeki iyiliği veya kötülüğü
görmüş oluyor ve ahirette itiraz hakları kalmıyor:
Maide Suresi 19 Ey Ehlikitap! Resullerin arası kesildiği bir sırada
resulümüz size geldi; ayan-beyan açıklamalarda bulunuyor. "Bize ne
müjdeci geldi ne uyarıcı" demeyesiniz. İşte müjdeci de geldi size,
uyarıcı da. Allah her şeye kadirdir.
Bakara Suresi 26 Şu bir gerçek ki Allah, bir sivrisineği hatta onun da
üstündeki bir varlığı örnek göstermekten sıkılmaz. Böyle bir durumda,
inananlar bilirler ki o, Rablerinden bir gerçektir. Küfre sapmışlar ise
şöyle derler: "Allah bunu örnek vermekle ne demek istedi?" Allah onunla
bir çoğunu saptırır, bir- çoğunu da onunla doğruya ve güzele
kılavuzlar. Allah onunla fasıklardan başkasını saptırmaz.
Müddesir Suresi 31 Biz, cehennem yârânını hep melekler yaptık. Ve biz,
onların sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey
yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık
bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın. Kendilerine kitap
verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin. Kalplerinde
hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; "Allah bununla neyi
örneklendirmek istiyor?" desinler. İşte böyle. Allah,
dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele
kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt
verici ve düşündürücüden başka şey değildir.
Bu 2 günlük kendi içindekilerle yüzleşme(imtihan) hayatı, kulların
ahiretteki itiraz hakkını ortadan kaldırıyor demiştik. İlgili
ayetlerden örnekler vermeye devam edelim:
Nisa
165
Müjdeleyici ve uyarıcı resuller gönderdik ki, elçiler geldikten sonra
insanların Allah'a karşı kanıtı olmasın. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.
7:172
Rabbin, Adem oğullarının bellerinden soylarını çıkarırken onları kendi
kendilerine tanık tutar: "Ben, Rabbiniz değil miyim?" "Evet, tanıklık
ediyoruz," derler. Böylece diriliş günü, "Biz bundan habersizdik,"
diyemezsiniz.
7:173 Yahut, "Atalarımız önceden ortak koştu ve
biz de onlardan sonra gelen soylarıyız, bizi bidat ve hurafelere
dalanlardan dolayı mı yok edeceksin," diyemezsiniz.
İnkar, ortak
koşma veya uydurma atalar öğretilerini izleme gibi sapmalarına karşı
insanoğlunun hiçbir mazareti yoktur ahirette. Gerek doğum sırasında
verilen, gerekse de sonradan tanıştığımız vahiyler, deliller bu durumu
sağlamaktadır.
Sonsuza dek sonsuz şıklarda denenseydik özgür
irademizle ne yapacağımız biliniyor ve bu doğrultuda 2 günlük bir
kendimizle yüzleşme(imtihan) örneği yaşattırılıyoruz. Böylelikle
lehimizde veya aleyhimizde hakettiğimiz delil örnekleri toplanmış
oluyor.
En'am Suresi 123 Biz bu şekilde her kentte/her
medeniyette kodamanları, o kent ve medeniyetin suçluları yaptık ki,
orada oyunlar tezgâhlayıp tuzaklar kursunlar. Aslında onlar öz
benliklerinden başkasına oyun oynamıyorlar ama farkında değillir.
Enfal
Suresi 30 Küfre sapanlar, seni tutup bağlamaları yahut
öldürmeleri ya da yurdundan çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı.
Onlar tuzak kurarlar, Allah da tuzak kurar. Ama Allah, tuzak kuranların
en hayırlısıdır.
Tur Suresi 42 Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Doğrusu şu ki, o inkâr edenlerin kendileri tuzağa yakalanmışlardır.
***
Yine şu ayetlere de dikkat:
İSRA
4.
Kitapta İsrail oğullarına şu hükmü verdik: "Siz o ülkede iki kez
bozgunculuk yapacaksınız ve çok böbürleneceksiniz (zorbalık
edeceksiniz)!
5. Birincisinin zamanı gelince üzerinize çok güçlü
kullarımızı gönderdik, evlerin aralarına girip (sizi) araştırdılar. Bu,
yapılması gereken bir va'd idi.
6. Sonra tekrar size, onları yenme imkanı verdik ve sizi mallarla, oğullarla destekledik ve savaşçılarınızı çoğalttık.
7.
İyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz,
o da kendi aleyhinizedir. Son taşkınlığınızın zamanı gelince (yine öyle
kullar göndeririz) ki, yüzlerinizi kötü duruma soksunlar (üzüntüden
suratlarınızın asılmasına sebeb olsunlar) ve ilk kez girdikleri gibi
yine Mescid'e (Kudüs'e) girsinler ve ele geçirdiklerini mahvetsinler.
Yine Rabbimiz kimin ne yapacağını ve ahirette nereyi hakettiğini bildiğini bildirmekte.
Hud
34. "Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt
vermeyi gaye edinsem de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz. O'dur sizin
Rabbiniz ve O'na döndürüleceksiniz."
Rabbimiz kimin hangi olay karşısında özgür iradesi ile nasıl tepki vereceğini biliyor:
FETİH
11 Bedevilerden, geri bırakılmış olanlar
sana şöyle diyecekler: "Bizleri, mallarımız ve ailelerimiz oyaladı. O
halde bizim için Allah'tan af dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi
dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Allah size bir zarar dilerse, yahut bir
yarar murat ederse, O'nun sizin için dilediğine kim engel olabilir?"
Doğrusu şu ki, Allah, sizin yaptıklarınızdan haberdardır.
15 Geri bırakılanlar, ganimetleri almak
üzere gittiğiniz zaman şöyle diyecekler: "İzin verin, biz de size
uyalım!" Onlar Allah'ın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki: "Bize
asla uyamazsınız! Allah önceden de böyle buyurmuştu." Bu kez şöyle
diyecekler: "Hayır, siz bizi kıskanıyorsunuz." İşin doğrusu şu ki,
onlar çok az anlıyorlar/onlar, az bir kısmı hariç, anlamıyorlar.
Bu
arada Allah'ın daha yaratmadan kimin cennete veya cehenneme gideceğini
bilmesi ve cennetlikleri cennet için, cehennemlikleri de cehennem için
yaratması bazı insanlarda felsefi bocalamaya neden oluyor nedense.
Yani "madem belli kimin ahirette nereye gideceği, neden çabalıyoruz" gibi garip itirazlarda bulunanlar çıkıyor.
Bizim
açımıdan belli olan birşey yok. Her ne yapacaksak kendi özgür
irademizle yapacağız ve biz sonra öğreneceğiz kimin nereye gittiğini.
Ve
şu 2 günlük temsili imtihan da, sonsuza dek imtihan edilseydik
yapacaklarımızla parelel gerçekleşecek. Yani kimse kazayla cennete ceye
cehenneme gitmiyor. Tam tersine, sonsuza dek yaşasaydın ne olacağın
belli olduğundan, gerçekten tam hak ettiğin sonsuz diyara gideceksin.
Yoksa
Allah bilmeseydi kimin sonsuza dek yaşasaydı ne yapacağını, o zaman
herkes tesadüfü bir şekilde cennete ve cehenneme gidiyor olurdu.
Tombaladan ne çıkarsa, kimi 2 günlük dünyada nasıl denk gelir, nasıl
veda ederse o şekilde kazayla cennete veye cehenneme düşerdi.
Ama hayır, herkes tam hak ettiği şeye kusursuz bir şekilde kavuşturuluyor yüce Rabbimiz tarafından.
Bir
yaralı insan düşünün. Yolda görmüşsünüz acil yardıma ihtiyacı var.
Şimdi Allah bu kişinin yaşayıp yaşamayacağını biliyor. Ama sen
bilmiyorsun. Bu yüzden hemen o kişinin yardımına koşar, canla başla
çalışırsın kurtarmak için o kişiyi.
İşte imtihan mantığı ve
gerçeği de aynen böyle. Biz bilmiyoruz kendimizin cennetlik mi yoksa
cehennemlik mi olduğumuzu(ve de başkalarının). Bu yüzden hem kendimizin
hem de tüm insanların yardımlarına koşmalıyız. Hem dünyevi haz adına,
hem de sonsuz mutluluk adına....
Sürekli insanların mutlu olacağı güzel davranışlar üretmeliyiz.
Selam ve sevgiler.
|
|
|
şunu da ilave edelim:
Allah’ın bizlerin özgür iradelerimizle ne yapacağımızı bilmesi, bazı
insanlar tarafından “özgür irade olmadığı” şeklinde yorumlanıyor.
“Demek ki bilinenin tersini yapamayacağız” şeklinde itirazlar
yükseliyor.
Hayır, özgür irademizle neyi seçeceğimizin bilinmesi, iradenin özgürlüğünü etkilemez. En ufak bir bağlantı dahi yoktur.
Bir şeyin tersini yapabilmek başkadır, yapmak ise bambaşkadır.
Örneğin falanca olayda A şıkkını seçecek bir insan diyelim. Rabbimiz de
bunu biliyor. Tersini de yapma, yani bu şıkkı seçmeme özgürlüğü de var.
Ama kendi kararıyla A şıkkını seçecek.
Kısacası A şıkkını seçme hareketini yapmayabilir, ama yine de yapacak.
Allah bildiği için seçmiyor insan, kendisi özgür iradesiyle A şıkkını seçtiği için Yaratıcımız biliyor.
Bu konuya bambaşka bir örnek verelim:
Hud
107. Gökler ve yer durduğu sürece orada kalıcıdırlar; ancak Rabbin dilerse başka. Rabbin, dilediğini Yapandır
108. Mutluluğu hak edenler ise, gökler ve yer kaldığı sürece cennette
kalıcıdırlar. Rabbin dilerse başka. Kesintisiz bir ödüldür bu.
Yüce Allah burada bize gelecekte ne yapacağını söylüyor.
Ve diyor ki "eğer tersini dilemezsem, cennettekileri asla çıkarmayacağım"
Ve çıkarmayacağına dair söz de veriyor.
Başka bir deyişle "istersem bu hükmümü değiştirebilirim, ama
cennettekilerin sonsuza dek orada kalmasını, özgür irademle istediğim
için kalacaklar" demekte.
Bu özgür irade konusunda ikinci bir sağlama, delil daha sunuyor bizlere.
Biz bu durumda Allah'ın gelecekte ne yapacağını biliyoruz.
Ama demek ki bizim gelecekte Allah'ın ne yapacağını bilmemiz, O'nun özgür iradesini etkilemiyor.
Tıpkı O'nun bizim ne yapacağımızı bilmesinin, bizim özgür irademizi etkilememesi gibi.
Bir şeyi "yapabiliyor olmak başka, yapmak bambaşkadır". Ve bu durum özgür iradenin sonucudur.
Selam ve sevgiler.
__________________ Bloğum:
http://emre1974tr.blogspot.com/
e-kitabım:
http://www.scribd.com/doc/99945687/f2dgkz4q-Book
Twitter adresim:
https://twitter.com/emre_1974tr
|
Yukarı dön |
|
|
|
|