Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam dostlar,
face'deki parçalı iletilerden oluşmuş bir paylaşım'ı sizinle paylaşmak istedim :
her zaman sarsılmaz bir şekilde şuna iman etmişimdir : ilahi bir kitab olan Kur'an kusursuzdur ve mahfuz'dur. şayet içindeki Ayet'lerden bir veya birkaçı bana/bize anlaşılmaz geliyorsa, emin olalım... ki bu tamamen bizim eksikliğimizin, bizim ( başta kendim...) kusurumuzun / kusurlarımızın bir sonucudur...Kur'an açıktır, apaçıktır; fakat maalesef biz Kur'an'a tam açık değiliz, biz henüz yürek kapı ve pencerelerimizi tam olarak Kur'an'a açamamışız demektir...( en başta kendimi kastediyorum)doğduğumuz günden beri geleneğin örttürüp durduğu fıtratımızın üstünü henüz tam açamamışız demektir...Kur'an bize açıktır, biz ise henüz kendimizi o'na açık hâle getirememişiz demektir...sa'y'imiz/ mesaimiz nedeniyle, yönelişimizdeki kusurlar nedeniyle kendi kendimizi Yaradan'a ve mahfuz Kitabına BİZZAT kapatmışız / kapanmasına vesile olmuşuz demektir...bunları neden mi söylüyorum...herhangi bir Ayet aklımıza uymadığında suçu asla Kur'an'a yüklemeyelim diye...hatalı olan BİZ olduğumuz halde, kendi nefsimizi temize çıkarmayalım diye...kesinkes olarak bilelim ki, suç tamamen bizimdir, meallendirmedendir, tarih içerisinde bu güzel dine yapılan ilave ve eksiltmelerdendir, dinin uydurmalarla yamultulmasındandır, bütün bunların bize taktığı karartıcı gözlüklerdendir, bunların oluşturduğu kara/ siyah dumanlardandır yukarıda saydığım/ sayamadığım vb. sebeplerdendir...ilahi Kitab'ta kusur olabilir mi...Yüce Allah'ın göndermiş olduğu kitab, sıfır hatalı olabilir ancak...içinde tek bir hata varolsaydı, bu kitab'ı asla Yüce Allah'a yakıştırmak yakışık almazdı...
şimdi, şu yukarıdaki Ayet'ler ile ilgili örneğin R.İhsan Eliaçık nasıl düşünüyormuş onlara bir bakalım isterseniz :
AHZAB 6 : Peygamber, iman edenler NAZARINDA kendi canlarından daha önce gelir, eşleri de ANNELERİNİZDİR. bu şekilde sevgi ve merhamet yumağı haline gelenler, Allah'ın kitabına göre diğer iman etmiş ve hicret etmiş olanlara nazaran birbirleri......nin can yoldaşı olmuşlardır. ancak diğer dostlarınıza da en güzel şekilde davranmalısınız, kitapta bu da yazılıdır. 9 no'lu açıklama( sayfa 853) : bu Ayeti fıkıh/ hukuk bakış açısıyla mirasla ilgili yorumlamak yerine, ahlaki bakış açısından sevgi ve kardeşlikle ilgili yorumlamak, Kur'an'ın Peygamber ve iman edenler arasındaki ilişkiye getirdiği ruh açısından daha uygundur. nitekim enfal suresinin sonundaki benzer bir Ayet, buradaki durumu tüm iman edenlere teşmil eder.....................................çünkü dikkat edilirse bağlam, evlatlık kurumu ile ilgili olup o o günkü Araplar arasında toplumsal bir yara haline gelen ilkel kabile asabiyetleri çözülüyor ve yerine sevgi ve şefkat( merhamet), kardeşlik( uhuvvet) ve dostluk/ can yoldaşlığı(velayet) kavramları üzerine Medine'de yeni bir toplum kuruluyor. Peygamber'in iman edenlerce kendi canlarından daha yakın görülmesi gerektiği ve onun EŞLERİNİN MÜ'MİNLERİN ANNELERİ olduğunun ifade edilmesini de bu çerçevede anlamak gerekir. yani " kimse Peygamber öldükten sonra eşlerinden birisiyle evlenerek onun " ZÜRRİYETİNE " girme, onunla kan bağı oluşturup bir tür " PEYGAMBER HANEDANLIĞI " oluşturma sevdasına kapılmamalıdır. onunla ve eşleriyle ilişkiniz sevgi ve şefkat yumağı haline gelmek( merhamet), dostluk( velayet) ve kardeşlik ( uhuvvet) ilişkisidir.. ......... " toplumsal ilişkileri eski ilkel kabile bağları üzerine kurmayın " denmek isteniyor...R.İhsan ELİAÇIK DEVAMI :
( SAYFA 862) : AHZAB 40 : Muhammed adamlarınızdan birinin babası değildir, fakat Allah'ın ELÇİSİ ve Peygamberlerin sonuncusudur. Allah'tır herşeti hakkıyla bilen. 29 : demek ki " benim soyum Peygambere dayanıyor, benim ata babam O'dur, onun kanını taşıyorum..." diyerek toplumda ayrıcalıklı bir yer edinmeye çalışanlar boşuna uğraşmaktadırlar. Yahudilerin İbrahim, İshak, Yakub, Musa ve Harun gibi peygamberleri " ata-baba " yerine koyup bundan bir PEYGAMBER HANEDANLIĞI ( Nebim, Kohenler) silsilesi türetmesi gibi Hz.Muhammed'i " BABA " yerine koyupondan bir " SEYYİDLİK " silsilesi türetmeye çalışmak aynı şey olup batıl bir davadır. çünkü Hz.Muhammed içimizden hiçbir "adamın/ erkeğin " babası değildir. misyonu sadece " Allah'ın ELÇİSİ " olmaktır..................................bu nedenle ondan erkek/ baba sulbünü kutsayan bir patriarchy ( baba sulbüne dayalı, babadan gelen) BİR HANEDANLIK ÇIKARILAMAZ ve hele SOSYO-POLİTİK DÜZEN bunun üzerine kurulamaz. keza kızı ve damadı yoluyla gelen bir HANEDANLIK da geçersizdir. bunlar Sasani ve Roma eski dünyalarının, BABACI, HANEDANCI, KUTSAL SOYCU cahili gelenekleri olup FESHEDİLMİŞTİR...R.İhsan ELİAÇIK
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|