Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Onlar bunu anlayamadılar. Çünkü işlerine gelmiyordu…
Bu makale büyük bir ihtimalle ‘’çok fazla sayıda saldırıya maruz kalacak.’’ Ancak bu saldırıların, tüm eminliğimle, onların palavra ve oyunlarını bertaraf etme yolundaki gayretime elbette hiçbir olumsuz etkisi olmayacaktır.
Onlar dini kendi ihtiraslarına göre yeniden programlayıp yozlaştırıyor. Bunu Odatv okurlarına hitaben yazdığım makalelerde defalarca dile getirdim.
Bu yozlaşma sürecinden nasiplenen bir sureyi bu makalede tüm gerçekliği ile gözler önüne sermeye çalışacağım…
DİNİN DİYALEĞİ
Dinin belli bir dialektiği vardır. Bu dialektik, gören gözlerde farklı; ihtirasları nedeni ile körleşmiş zihinlerde farklı biçimlerde tezahür edebilecek yapıdadır.
Örneğin; Kuran’ın resmi sırasına göre son sıralarda yer alan bir sure olan ‘’Felak Suresi’’, Hazreti Resul’e büyü yapanlara karşı vahyedilmiş bir büyüden korunma duası haline getirilmiştir…
Bu büyük yalana dayanarak, evrenselliği yok edilen ve esas mesajı saklanan surenin hedefindeki güruh, mistik büyücüler değil, Firavun büyücüleridir…
Biraz daha açmaya çalışalım;
Felak suresi 5(beş) ayetten oluşmaktadır. Orijinal lafzı şu şekildedir;
Felak Suresi
Kul eûzu bi rabbil felak(felakı).
Sığındığımı ilan ederim Karanlığa galip gelen aydınlığın Sosyo ekonomik efendisine…
Min şerri mâ halak(halaka).
Eşit yaratıldığı halde üstünlük taslayarak kötülük eden yaratıkların algısından uzağım
Ve min şerri gâsikın izâ vekab(vekabe).
Ve egemenleştiği zaman karanlık, karanlığın sonuçlarından uzağım
Ve min şerrin neffâsâti fîl ukad(ukadi).
Ve insanların içinde dert olan nedenlere hayat verenlerin tavrından uzağım
Ve min şerri hâsidin izâ hased(hasede).
Ve mülke biat edip, başkalarının sahip olduklarına göz dikerek onlara ulaşmayı arzulayanların davranışlarından uzağım
Şimdi diyecekler ki, Eren Erdem kafasına göre anlam veriyor. Yok bin yıllık bilgi yanlış da Eren Erdem mi doğru ?...vs.
Ki bu tip sözleri çok fazlaca işitmeye başladım. Ama, neden yukarıdaki gibi bir çeviri yaptığımı şimdi izah edeceğim…
1. Kul eûzu bi rabbil felak
Sığındığımı/bağlılığımı ilan ederim Karanlığa galip gelen aydınlığın Sosyo ekonomik efendisine…
Kuran’da geçen Rabb kelimesi, toplumun sosyo-ekonomik anlamdaki efendilerine binaen söylenmiştir. Bunu en iyi ‘’Alak Suresi’’ bünyesinde görürüz ki;
Alak Suresi3 : Oku, senin Rabbin ‘’ise’’ daha erkemdir.
Alak Suresi4 : O kalem ile yazmayı/bilgiyi paylaşmayı öğretti
Alak Suresi5 : İnsana bilgisi dahilinde olmayanları öğretti
Alak Suresi6 : Sakın öyle düşünme Hayır! İnsan mutlak surette haddini aşar/sistemi bozmaya çalışır
Alak Suresi7 : Kendisini ‘’tüm ihtiyaçların üstünde gördüğü için’’
Şeklinde, dönemin sosyo-ekonomik Rabb(efendi)lerine gönderme yapılmıştır. Bu kelimenin semantik anlamda ki açılımı, ‘’rızk veren ile örtüşür.’’
Rabb, Allah’ın sadece bir sıfatıdır. Her sıfatı gibi ‘’üstünlük ölçüsü vardır ve genel olarak, sosyo ekonomik alanda kullanılır.’’
Felak kelimesi ise, yırtmak manasına gelen ‘’flk’’ kökünden türemiştir. Başlıca anlamı ‘’güneş ışıkları ile aydınlanmış gündüz/sabah değildir.’’
Felak kelimesi, kök anlamıyla bağlantılı olarak, ‘’karanlığa galip gelen aydınlık’’ anlamına gelir. Bu anlamı zenginleştiren diğer anlamlar; iki tepe arasındaki düz yol, cehennem, falaka, yarık ve yaratıktır.
Yani ‘’felak’’; öyle bir karanlıktan aydınlığa çıkıştır ki, iki tepe (iki zıt konum gibi görülen aynılığın) arasındaki düz ve çelişkisiz yoldur.
Esasen, aynı odağa hizmet eden iki ‘’muhalif görünümlü’’ unsurun dışında kalmak gibi özetlenebilir. Ki bu işin aydınlığa çıkartacağı bilgisi de kelime bünyesinde verilir…
2. Min şerri mâ halak(halaka).
Eşit yaratıldığı halde üstünlük taslayarak kötülük eden yaratıkların algısından uzağım
Kuran’ın yaratılmıştan kastı; eşitliktir. Yani; kimsenin kimseden üstün olmadığını vurgulamak için ‘’halak’’ ifadesi kullanılır. Halak kalıbı, ‘’h-lk’’ kökünden türemiştir. Bu kökün genel anlamı; halk, huluk/ahlak, yaratılmış gibidir.
Ancak bu anlamlar birbiri ile paraleldir. Yani bu kavrama bakıldığında çıkması gereken sonuç; temel ahlaki prensiplerle donanmış, yani halk olma/toplu yaşama bilincine erişmiş olanlardır. Bu, kelebeklerin neden sadece iki gün yaşadığı sorusuna verilen yanıt gibidir. Neslin ve ekolojik sistemin bütünlüğü ve devamı için…
İşte halak kelimesinin temel anlamı budur. Ancak, bu sistemin dışına çıkarak onu tahrif edenlerin genel algısından uzak durmak için ‘’min şerri’’ kalıbı ile; o algıdan uzağım, benim bakışım öyle değil böyledir, gibi bir yaklaşım sergilenmiştir.
3. Ve min şerri gâsikın izâ vekab(vekabe).
Ve egemenleştiği zaman karanlık, karanlığın sonuçlarından uzağım
Bu ayet kilit bir ayettir. ‘’Gasak’’ kelimesi, tüm olumsuzluklara imkan tanıyan karanlığın geceyi bürümesi manasına gelir. Yani, her şeyin görmezden gelindiği, bilginin çarpıtıldığı ve algıların körleştirildiği ortamın genel adıdır. Felak’ın tam zıttı olarak konumlanmıştır.
Gasak hali bir sonuç üretir, bezginlik ve bıkkınlığa dayalı bir kölelik halinin sahibidir.
4. Ve min şerrin neffâsâti fîl ukad(ukadi).
Ve insanların içinde dert olan nedenlere hayat verenlerin tavrından uzağım
Dikkatli incelersek eğer, önceki ayetlerle uyum içinde işlemesi gereken bir süreci kavrayacağız. Öncelikle ‘’aydınlığın efendisi’’ Allah’a atıf yapılır, ardından Karanlığın efendileri tanıtılır ve bu efendilerin egemenliği dahilindeki toplumun temel sorunlarına hayat verenlerden bahsedilen bu ayet ile devam edilir. Bu ayet, Gasak ehlinin ürettiği toplumun genel ızdırabını dile getirmektedir. Bu ızdıraba ortak olmama adına ‘’felak ehline’’ çağrı yapılır ve o anlayışa karşıt konumlanma sureti ile mücadeleye çağrılır..
Ve min şerri hâsidin izâ hased(hasede).
Ve mülke biat edip, başkalarının sahip olduklarına göz dikerek onlara ulaşmayı arzulayanların davranışlarından uzağım
Ve finalde ‘’haset’’ kelimesi ile genel tablo çizilir… Esas amaç vurgulanır;
Haset: Haset, bir kimsenin hayırlı bir işi veya evi, malı, mülkü, ilmi olsa, o kimseden bunların gitmesini, onda olmayıp, kendinde olmasını istemektir.
Ve muhteviyatında ‘’bencillik/ego ve çekememezlik’’ vardır. Fakat, bu istekliliğin eleştirisini yapan temel gerekçe, tüm bunlara ‘’sahip olanların sarf ettiği emeği sarf etmeden’’ kavuşma arzusu yatar ki, esas tehlike budur.
Bu istekliliğin nedeni, meta ya olan bağımlılıktır. Bu bağımlılıktan ötürü, sürekli biz hezeyan hali oluşturan altbenlik, toplumsal paradigmayı bu yönde koşullayarak, biçimlendirir.
Dolayısı ile, insanlığın temel sorunlarının sürekliliğine, o sorunları üreten anlayış (KAPİTALİZM) ile işbirliğine girişerek NEFES verenlerin üretiği toplumun içine düştüğü tablo çizilir.
Bu tablonun güncel portresi şöyledir;
Algıları körelmiş ve sürüleşmiş toplumun, kendilerinde var olan temel sorunların nedeni olan anlayışa hizmet edenlere olan bağlılıkları nedeni ile, algılarını körelten düşünsel ortam daha da güçlenmiştir.
O sorunlara hayat veren, ve bunu sadece ‘’sahip olma güdüsü ile yapan’’ odakların giriştiği işbirliği, toplumun değer ve kavramlarına tecavüz etmiş, böylece ‘’gasak’’ hali baş göstermiştir.
Bu halden çıkışın yolu, yine aynı odaklara biat eden ‘’ikinci tepeye sığınmak’’ ile değil, o tepelerin orta yerindeki buhran vadisinden çıkmak ile mümkündür. Karanlığa karşı aydınlığı tercih edebilen ruhlarca oluşacak bu değişim süreci, ancak bu kadar cesur ellerde kalıcılaşacaktır.
Gasak ehline…
Eren Erdem
|