Yazanlarda |
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Velhasılı vaziyet şudur: isa, Muhammed yaşadı veya
yaşamadı, tevrat-incil-kuran vahiy veya değil... Bunun şu
an için bir önemi yok. Önemli olan, önyargısız sorgulamak,
şüphe duymak. Zaten bu olmadığında robottan farkımız
kalmıyor. Ama nihai fikrim şu: bu şamlı Johannes,
ismaililerin mamet'iyle epey dalgasını geçmiş. Bu hizip
körlüğü de gösteriyor ki, mamet, yani Muhammet adında bir
önderleri vardı ve aynen ismaililerin de dediği gibi,
gökten vahiy alıyordu. Vesselam...
|
Yukarı dön |
|
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Vahiy olup olmamalarının bir önemi yok demiştim, çünkü
onlar yaşandı ve bitti, geriye ilkeler kaldı, zaten
ilkelerden ötesini aynen bugüne çekmeye çalışmak, saçma
sapan bir din anlayışını ortaya çıkardığı aşikar. Ayrıca bu
din kavramını-kitabını putlaştırmaya kadar varır,
varmıştır. Aslolan, akıl ve vicdana uyan her söz ve çabanın
insan için değerli olduğudur. Nietzsche gibi bir ermiş
şöyle diyor: birine yaptığın yardım, sen istemesende seni
soylu davranmaya iter, içten içe bir güzellik bir yücelik
sezersin kendinde. Helal olsun şu adama be, mekanı cennet
olsun değerli büyüğümün.
|
Yukarı dön |
|
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Allah'a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde
bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak
öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve
ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden
sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir
rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.
Ben bu tehdidi bir yerlerden daha hatırlar gibiyim ama
nereden? Ve ayrıca, savaşanların meydanda, zindanda
öldürülmelerini anlarım lakin kol bacak kesen tanrıdan,
gerçekten korkulması gerek...
Firavun: «Ben size izin vermeden ona iman mi ettiniz?
Muhakkak ki o, size sihri ogreten buyugunuzdur. simdi
bileceksiniz; ellerinizi ayaklarinizi, and olsun,
caprazlama kestirecegim, hepinizi astiracagim» dedi.
Şuara 49
Firavun çok sinirlenmiş olmalı, o da sizi asacağım,
çapraz keseceğim diye tehditler savurmakta... Hayret!
|
Yukarı dön |
|
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İzlemeyenler için...
http://ulumalar.blogspot.com/2011/01/waiting-for-godot-
izle.html
|
Yukarı dön |
|
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Geçen elimde sigara, çıkmışım yola, gelen ters bakıyor,
giden ters bakıyor... Unutmuşum milletin ramazanda
olduğunu da sonradan aydım, gözü namazda olanın kulağı
ezanda olur misalinin tam zıttı misali. Sonra sevdiğim
bir sakallı sordu, yav sen neden oruç tutmuyorsun? diye.
Şimdi buyur burdan yak.
Kedi gizliden masaya çıkıp peyniri götürürken, biri
ardından bağırmış, tüü nankör hırsız. İki vasıfla itham
ediyor kediyi, hem nankör hem hırsız. Bu arada diğeri de
diyor ki, hocam kedi nankördür evet ama niye hırsız
olsun, o günahı sevabı bilmez...
Baktım, işin içinden çıkmak zor, hoca da müslüman hoca, e
bu durumda ben de, 'hocam, galiba ben kafirim' deyip
sıyrıldım. Zati kafir lafını duyunca o da lafı orada
kesti. Hem kesmeseydi, üsteleseydi, nihayetinde varacağı
nokta, benim dediğime gelecekti ama tek farkla, buna
kendi fikriyle inanmış olacaktı.
Bu kadar kallavi adamın ortaya çıkardığı meal bolluğuna
rağmen, birileri 'efenim, ben işte kelimenin ta kökünde
böyle bir mana olduğunu gördüm de, işte bu nedenle bu
ayet bu manaya gelmekte olup, mealler yine yine yeniden
hata yapmıştır, farkettim, ben buldum...
İyi, böylece vatana millete hayırlı uğurlu olsun.
Şimdi aynı adama, ben neden oruç tutmuyorum bilir misin?
İşte bu yüzden. Güvenmiyorum aklıma mantığıma yatmayanı.
Oruç tutmanın neresinde akıl ve mantık var, ama 'ha
disiplin altına almak' de, tamam diyeyim, ama kimin
disiplininde düğüm. Bana göre elçinin, ve elçi yoksa
şimdi öyleyse disiplini kim ne adına ele alacak? Falan
köyde, filan memlekette türedi bir alim mi?
Hergün bir hatanın bulunduğu meallere güvenmemeyi bir
güven meselesi olarak saydığımdan olsa gerek, Kuranın
kapağını artık açmıyorum. Zaten bakış açım tümüyle
değişti. İslamın tümünü, Kuranın zaptetmediğini
anladığımdan beridir bu böyle. Bu açıya göre, vahiylerin
yaradan sözleri olup olmamasının da bir önemi kalmadı.
Akla vicdana uygun ne varsa zaten vahiy...
Dünyayı cehenneme çevirmekten sorumlu olanların tümü bir
dinin bağlısı olduğunu beyan eden ve ona karşı tavır
alanlardır. İster hıristiyan, ister yahudi, isterse
müslüman olsun veya x ideoloji ve sahibini farkında
olmadan tanrı kabul etsinler farketmez.
Bunlarla uğraşmak yerine en iyisi hiçbirine dahil
olmamak. Bu nedenle, ben müslüman değilim, aynı zamanda
bir faşistte değilim... Doğrusuyla yanlışıyla sıradan
vasatın tekiyim o kadar. Kaldı ki incil ve tevratta çok
çelişik ifadeler, anlatımlar var. Bana göre Kuranda da
var. Mesela, 'Rabbin seni terk etmedi, darılmadı da'
tesellisinin yaratandan geldiğini inanırım, anlarım fakat
harpte yenilgiye uğramış olmalarını anlayamam... Keza
hadislerin çoğunluğunu palavranın önde gideni olarak
görsem de, genel olarak orada çizilen elçi portresini
asla sevimli bulmam, hatta çok fazla sevimsiz
diyebilirim. Bu açıdan, yaratanın varlığından şüphe
duymamayı doğal karşılarken, yaratan adına konuşanların,
elçi bile olsalar ve hatta özellikle onlara şüphe duymayı
daha da doğal karşılarım.
Elbet netice bu olunca, şanslı da olunamıyor ve hele
ilahi korumanın altında hissetmiyor kendini insan. Bir
nevi atık vari değersizlik düşüncesi de beraberinde
geliyor, yani tümüyle yalnızlaşıyorsun. Ve böylece,
selamı en içten verene karşı bile bir yakınlık sezmiyor,
ilgi, bağ kurmak istemiyorsun...
Oruç için, 'işte efenim, disiplindi, zaptetmekti gibi
sözler sarfetmiştik, oysa bana göre gerçek, açlığın
susuzluğun bir ibadet ve hatta sevap olamıyacağı, bunun
da aynen diğer kavramlar gibi tersyüz edildiğine olan
inancımdır. Etiyopya'da oruç... Ne akıl, ne mantık alacak
tarafı var veya izlanda mıdır nedir, orada... Haydi sırf
koordinattan dolayı daha sıkı ibadetgar olmaya.. adam
ancak 3 bilemedin 4 saat yiyebiliyor, gerisi tümden
oruç..
En iyisi, bir yaratanın olduğunu bilmek, onun adına
söylenmiş sözlere de pek itimat etmemek. Halihazırda
'darabe'yi akıla vicdana sığdırmayan bazı ilahiyatçılar,
haşa yaratana doğru yolu gösterircesine o kelimeyi
'darp'ile alakasız bir şekilde çevirmekteler. En
basitinden bu bile bir şeylerin döndüğünü sezdirmeye
yetiyor. Vesselam...
|
Yukarı dön |
|
|
efrayim58 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 subat 2007 Gönderilenler: 1098
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Efrayim,
Sevgili fazıl,
Biliyorsunuz,evlatlık kurumu asrı saadetten önce çok
önemliydi.Herkes,evlatlık ediniyor,onu öz evladı ile bir
tutuyor, evlatlığın alt ve üst soyu ile evlenmeler
yasaktı.( şu an ülkemizdeki gibi).
Bu kurumu Allah,Ahzab suresiyle ortadan kaldırmıştır.
Sure göndermekle yetinmemiş,uygulama yaptırarak da
göstermiştir.
Şöyle: Peygamberimizin de evlatlığı
vardı,Zeyd.Halasının kızı olan Zeyneb'i, Zeyd ile
evlendirmiş,geçinemeyince ayrılmışlar.
Cahiliye Araplarda kendi gelini gibi kabul edilen ve
evlenmenin yasak olduğu bu evliliği,Ahzab suretiyle yok
etmiş,peygamberimiz,gelini(cahiliye dönemine göre) ve
halasının kızıyla evlenmiştir.
Bu konu ve bu ayet,sık sık televizyonlarda
anlatılmıyor.Müslümanların büyük çoğunluğu bu
anlatıklarımı bilmiyorlar.Dolayısı ile,Arapların cahiliye
dönemini,biz şimdi medeni kanunumuzda
yaşamaktayız.HANGİMİZ BİLİYOR?
Sevgi ile,
NOT:Yetim,öksüz,kimsesiz bebeklerin durumu ne olacak
diye sorarsınız onu da anlatırım.
|
Yukarı dön |
|
|
efrayim58 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 subat 2007 Gönderilenler: 1098
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Efrayim,
Sevgili fazıl,
"Ey Âdem! Sen ve eşin... diye başlayan ayetten
bahsetmişsiniz,ve bunun üzerine değişik yorum
yapmışsınız.
Bu konuya farklı bir yerden bakıyorum ve
göndereceğim yazı hakkında, sizi düşünmeye davet
ediyorum.
Ayetlerin bazılarında( Firavun'un eşi,İmran'ın
eşi,Lut peygamberin eşi,Nuh peygamberin eşi,İbrahim
peygamberin eşi,Ebuleheb'in eşi v.s) 'imreetu' kelimesi
kullanıldığı halde,diğer ayetlerde ( Adem'in
eşi,peygamberin eşleri v.s)'zevc','ezvac'
kullanılmaktadır.
'İmreetu' ve 'zevc' kelimeleri aynı mıdır? yoksa
bu farklılıklar, yaradılışı ve evrimi anlatan birer
anahtar mıdır?
Sevgi ile,
Not:Yukarıda da görüleceği üzre,net olan eşlerde,imreetu
kullanılmakta,net belirtilmeyen,yorumlanan,zan,sanal eş
ve eşlerde ise,zevc ve ezvac kullanılmaktadır.Burada tek
istisna,
"Ey Âdem! Sen ve eşin...
|
Yukarı dön |
|
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgili Efrayim, ben bir adam tanıdım, bundan yaklaşık 40
sene önce... Onu tanıdğımda o Sinop'luydu, aradan 40 yıl
geçti hala Sinop'lu... Çok stabil bir adam vesselam...
Tanıdığım bir dostum cinnet getirmişti... Gerçi benim
dostum yok, o ayrı mesele. Bugün bindiğim otobüsün şoförü
eğer uçağı süren şoför olsaydı çoktan düşmüştük, o kadar
yavaş sürüyordu. Bir ara bir yayanın bizi geçtiğini
gördüm gibi geldi. Bana göre aslında olan şu: mesafe
oldukça kısa ve bunlar tek bireyden mazot parasının
neredeyse yarısını alıyorlar, haksızca... Bunu örtmek
içinse kısa mesafede araçları çok yavaş sürüyorlar ki,
yolcular bu mesafeyi gerçekten uzun olarak algılasınlar.
Ve işte böylece, yarattıkları sözde hat, gerçek bir hat
olarak karşımızda beliriyor. Aslında o arkadaşa hak
vermek gerek, çünkü cinnet getirememek aslında zor. Güneş
bir yandan, kısa ama yavaş sürmeyle uzatılmış hat bir
yandan, birde bunun üzerine Güllübağlar'da alışverişe
gittiğim sırada, kuyumcuyu soyanların geride bıraktıkları
yaygara ve kan bir yandan... Yazık, 2 kişiyi vurmuşlar.
İhtiyar olanın durumu fenaydı.
Sevgili Efrayim, yanıtlar için teşekkür ederim, uzun
süredir Kuranın kapağını açmadım, dilersen yetim ve
öksüzlerin durumu hakkında bilgi verebilirsin. Sağlıcakla
kal.
|
Yukarı dön |
|
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Dogma
http://ulumalar.blogspot.com/2011/08/dogma-izle.html
|
Yukarı dön |
|
|
efrayim58 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 subat 2007 Gönderilenler: 1098
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Efrayim,
Sevgili fazıl,
dilersen yetim ve
öksüzlerin durumu hakkında bilgi verebilirsin.
Demişsiniz.
Cahil halimle izah etmeye çalışayım.Hatalarım için
şimdiden özür dilerim.
Yine ayetlere baş vuracağız.
Bilindiği gibi çocuklarınızı 2 sene emzirin
diyen,emzirilemediği durumunda,süt anneyi öneren,süt anne
ve süt kardeşle evlenmeyi haram, ayetlerle sabit.
Dikkat edersek,bir hiyerarji ve düzen mevcut.
Eğer bizler her bebeğe bir anne yedeği,yani süt anne
sistemini geliştirebilirsek,bu bunu
resmileştirebilirsek,o bebeğin ömür boyu hayatı garanti
olur,ve ortada ne yetim,ne öksüz ne de sokak çocuğu
kalır.Her bebeğin başına ne felaket gelirse
gelsin,mutlaka ailesine kavuşacak,ayet ışığında,emin
olacak.Bunun dışında hiç bir bebek, nerede kalırsa kalsın
sonu garanti değildir.
Eksiklerim olmuşsa,lütfen uyarın.
Sevgi ile,
|
Yukarı dön |
|
|
|
|