Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
“Zaman”
Geçmiş ile gelecek arasında bir akım vardır DAİMA. 1N, Walhalla, Dancing Queen, vb. gibi "Gelecekten geçmişe" GERİ TEPMEYLE gelen ve aslında geleceğin MALI olan bulgular bir HOLOGRAMDIR. Holografik Hafıza diyoruz buna. Embrio GELECEĞİN malıdır ama GEÇMİŞİN malı olan ADEM+HAVVA'yı holografik hafıza ile, atalarımızın tüm özelliklerini RUHLAR taşır. Ruhlar diyorum: Çünkü: Ruhlar GENETİK sonucu oluşmazlar, bedenler kalıtımsaldır.
A ve B ihtimali vardır. Birisi bu evrende olunca diğeri KARŞI evrende oluşMUŞTUR! İnançlar şunlar:
1. BELİRSİZLİK İLKESİNE GÖRE: Sonsuz sayıda sonsuz evren içinde HER tür vardır, her olasılık... 2. HIDDEN VARİABLES (Hide: Gizlenmek). Gizli değişkenler ilkesine göre ise sadece birbirini ödeyen İKİ İHTİMAL vardır. Biz bu İKİNCİSİNE İNANMAK ZORUNDAYIZ. Çünkü:
Hızır bir gemiyi deldi, iki ihtimal vardı:
Bu gemiyi delmezsem.... Bu gemiyi delersem... Yani SONSUZ ihtimal yoktu. Zaten o durumda kaos doğar. Evren ise kaostan kozmosa yol alır. İki ihtimal vardı:
Çocuğu öldürürsem... Öldürmezsem... Duvarı yıkılmaya bırakırsam... Duvarı onarırsam... Tahtı İfrit getirsin... Tahtı benn getireyim... “a” ve “b” daima % 50'dir, bu normaldir. Ayrıca anomali olan KARŞIT bir çift daha vardır: %-50 A ve %-50 B. Bu dört ihtimal TÜMÜ BİRDEN OLMAZSA, toplamları (enerjinin toplamı) SIFIR olmaz. Sıfır olmayan yerde ise KOZMOS olmaz.
Anomali (yüzde-eksi-ellilerde) ve nominalllerde (bildiğimiz yüzde ellilerde). Şimdi bunu polarize fotonlarda deneyelim: Birinciyi şaşırttık. İkinci foton da ŞAŞIRMIŞ gibi yapıyor. Yani şaşırttığımıza TIPATIP uyuyor (Kuantum teoreminde buna DAVRANIŞ deniyor. Davranış izlenebilir bir süreçtir. DURUM ise o an alınmış bir fotoğraftır. “Davranış Teoremi”nde elmanın yere düştüğünü görürsün, “Durum Teoremi”nde ise elma yukarı mı çıkıyor aşağı mı düşüyor bulamazsın, izleyemezsin. DURUM ve DAVRANIŞ ikili ilkesine göre PARÇACIK (Particle) bir DURUM ve Dalgacık (Vibration) ise DAVRANIŞTIR.
"Schrödinger’in Kedisi”ni anımsayın: Eğer DURUM ise kedi yaşıyor, DAVRANIŞ ise kedi öldü. Çünkü duality teoremi diyor ki: Parçacık aynı zamanda dalgacıktır ve bu ikili bir doğadır. Kedi HEM ÖLÜ HEM DİRİDİR. Modern (2002) quantum teoremi ise diyor ki: DURUM ve DAVRANIŞ, kedinin ölü ya da diri olduğunu belirleyen DURUM değil, DAVRANIŞ Teoremi’dir.
Bunun nedeni de şu: Kuantlaşma Planck Sabiti denen bir mini aralıktan bu yana gelen sonsuz bir özenerjinin enerji paketçikleri minicik parçacıklar halinde bu evrene NİCELİK olarak yansımasından ibarattir. Pekiyi, arkadaki KUANTLAŞMAYAN yani tümel, global, monoblok olarak duran ve DURUM yerine salt DAVRANIŞ gösteren o SONSUZ ÖZENERJİ nedir? Dolayısıyla BU EVRENDE kediyi ölü ya da diri görmek demek Parçacık Durumu ile Dalgacık davranışının ilginç bir ikili oluşturmasıyla betimleriz. Parçacık durumuna NİCELİK (Quantity), Dalgacık DAVRANIŞINA ise Nitelik (Quality, qualified) diyoruz.
Kedi öldü ise parçacık durumu yani NİCELİĞi bozulmuştur ama sağ ise dalgacık davranışı yani NİTELİĞİ sağlamdır. Belki de ÖLÜM ve YAŞAM'ın farkı da bu... Bir ara biz KEDİ gibi ölüyoruz. Buna yarıömür deniyor. Ölene kadar ise BİZ CANLIYIZ. Yani şimdiki gibi yaşıyoruz. Alfa tanecikleri ASLA kurşun kabdan dışarı çıkmazlar. AMA, yaşamlarında bir kez (Yarı ömür denen enerjiye dönüşme sürecinde), BİR KEZ kurşun kabın dışına hayrettir ki çıkıverirler... İşte bu onların ER-GEÇ ölümüdür (Nitekim Ayet: Külli nefsin zaikatül Mewt) diyor. Yaşam da budur: Günü gelince biz DÜNYA KABININ dışına çıkıyor ve meçhule (Elsewhere) doğru gidiyoruz.
ÖLÜM demek, bu kabın dışına MADDE/Parçacık/Durum/Nicelik olarak HAPİS OLMAK DEĞİL de, bir kez bu kabın dışına HAYALET olarak, ya da DAVRANIŞ olarak, ya da Dalgacık olarak ya da enerjik bir NİTELİK olarak çıkabilmektir. Aranızda meslekdaşlarım varsa bileceklerdir ki, Protein'in bile sonsuz gibi durmasına rağmen YARI ÖMRÜ vardır (GUT Teorileri’ni anımsayınız, Büyük Birleştirme Teoremleri). Fakat bunları çok ağır bulacak dostlarımız için çok basit bir örnek: Güneşten çıkan fotonlar, sabit ışık hızıyla DÜNYA yüzeyine 8 dakikada ulaşana kadar, bu yolu DALGACIK davranışıyla kat ederler. O halde bir sonuç çıkarabiliriz: Boşlukta hiçbir yere çarpmayan kuantlar PARÇACIK değil dalgacıktır. Uzun uzay aralıklarını (Yüzmilyarlarca ışık yılını bile) KAT EDERLER Bu sırada DALGACIKTIRLAR, fakat yeryüzüne geldiklerinde, bu fotonlar bize çarpar ve ELEKTRON koparırlar. Bunun anlamı şudur: Uzayı dalgacık olarak kat eden foton, bir elektron ile toslaştığında PARÇACIK oluveriyor.
Elektronun yarıçapı (r) 2,7 değerinde ise (Planck aralığına göre) elektron parçacıktır ama r=0 ise, yani çapı (olasılık aralığı vb.) yok ise, o bir parçacıktır.
Elektron bu evrende 2,7, fakat ASLINDA çapı olmayan bir noktasal değerdir. r=0 durumunda şunu anlarız: ELEKTRON ışık hızını aşmıştır, ya da ışıktan hızlı titreşen bir evrenden (takyonlar) buraya yavaşlayan şeye Elektron diyoruz. Sandalye=İskemle gibi. Burada kuantlaşıp/yavaşladığı anda r=2,7 değerine ulaşıyor, o zaman onu elektron diye algılıyoruz.
Atomun çekirdeği de yoktur: Bir proton bir nötronun olmadığını şuradan biliriz: Üç kuarkı birbirine bağlayan BAĞ ENERJİSİ, yani Glueball/Gluon enerjisi. Protonun kendisinden ÜÇ KAT DAHA AĞIRDIR. İçi dışından büyük bir proton ve nötron! Mantıklı mı sizce? Üç kuarkı bağlamak için bir de dördüncü kuark gerekiyor, buna DURUM kuarkı dendiğini duymuşsunuzdur. 4 kuarkın bağ enerjisi elektronun 45 bin katı iken, onun oluşturduğu proton elektronun kütlesinin sadece 1637 katı. Pekiyi bu fark nerede? Beni tartıyorlar 70 kg geliyorum ama organlarımı tek tek tartıyorlar Karadelik kadar ağır geliyorum?
Atom teoremi yanlış! 11 boyutlu İPLİKÇİKLER teoremi doğru sadece! KLASIKLERi BIRAKMAK LAZIM! Bakıyorum halen aynı şey yazıyor Web hadislerinde... "Hiçbirşey varken yok olmaz, yok iken var olmaz". Ya karadeliklerde yiten giden YOKOLAN enerjiyi cebimize koyup nereye götüreceğiz? Evren bir büyük patlama+şişme ile YOKTAN var oldu! Bunu ne yapacağız şimdi!
“Rasat Ufku” ve Olay Ufku” başka başka şeylerdir. Rasat ufkunda kuşkusuz ŞİŞME yani genişleme teoremi var ama olay ufkunda ise r=0 durumu var. r=2,7 değil! Karadelik tekilliğine ışıkhızıyla düşersiniz. “Eyvah çarptık!”, derken ÇARPMAZSINIZ. Onun indirgenemez yüzey enerjisi size r=2,7 gibi değil, r=0 olarak direnir. Yani ÖYLE BİR YÜZEY yoktur. Saniyenin 400 milyonda biri zamanda sizi karadelik tüneli olan Worm Hole, White Hole denen ÖTEKİ çıkış ucundan bir başka yere fırlatır. Size düşerken bakan kişi gözlemci, sizin asla karadelik yüzeyine ULAŞMADIĞINIZI, ebediyen orada durduğunuzu, heykel gibi kaldığınızı sanır. Sadece peryodik olarak sağa sola çevrilmektesiniz. Yani korrozyon kuvvetleri dönen karedilikte sizi doğudan batıya (Sağ el kaidesi) çevirmektedir ama bu GÖRÜNTÜDEN ibarettir. Aslında siz çoktan ÖTEKİ tarafa geçtiniz. Geriye kalan kanı donduran heykelleşmiş bir görüntünüzdür. Neden heykelleşirsiniz? Çünkü karadelik olay ufkundan tekillik merkezine düştüğünüzde HIZLANACAĞINIZA yavaşlamaktasınız. O kadar “slow motion” olursunuz ki, sonunda dışarıdan bakan biri sizi CANLI HEYKEL gibi hareketsiz görmektedir.
Bu durumu Kur'an'dan anımsayalım:
Kehf 18: Sen onları uyanık sanırsın, oysa onlar uykudadırlar. Biz onları sağ yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu. Onları görmüş olsaydın, geri dönüp onlardan kaçardın, onlardan içini korku kaplardı.
Karadelik OLAY UFKU ile MİNİ KARADELİK olay ufku olan ASHABI KEHF (Cave) mağarası arasında HİÇBİR FARK YOKTUR. Aynı fizik yasalarından ve ilkelerinden geçmektedir."
http://www.hanifislam.com/sohbet/109.2002.07.31.htm#4
Ibrahim
|