Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Yukarıdaki açıklamalardan sonra, bu iki soruyu tek soru hâline getirerek değerlendirmek gerek.. Yâni, namazda “kıraat şartı” varsa; yâni namaz Kurân’sız olmuyorsa, bizim bu şartı Kurân meallerini okuyarak yerine getirmemiz mümkün olur mu?

Kanaatimce olmaz... Çünkü, Kurân’dan okumakla “Kurân’a dair” olandan okumak a

rasında mukayesesi imkânsız farklar vardır....

Demiş Semazen

Üzgünüm ama malesef bu açıklamalar benim sorularımın cevabı niteliğinde değil.Yani benim anladığım namaz neden kılınır ın cevabına hitap etmiyor.Kuran meali neden kurana dair olsun? Kuran insaları okuyup anlayıp onları düşünmeye sevkeden dinin kılavuzu kitap değil mi? Neden illede anlamadığım bir dilde okuyayım?Burada akıl ve mantık neyi yapmayı söyler?

Bunu bu şekilde yapmak yani hergün kuranı anlayarak namazlarda okumak gerçekten beni düşünmeye ve onda anlatılanlara uymaya sevkediyor.

aklın yolu birdir.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

savana Yazdı:   demiş semazan

Düzeltiyorum... Doğrusu Semazen!

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Abdullah16 Yazdı: Ama Semazen'in yazılarından dolayı,ona fazla bir itiraz gelmemesinden olacak,bir bilgilenme dönüşmesi olduğunu görüyorum.

Değerli Arkadaşlar,

Yazılarımda daha çok hangi konuları ele aldım; neleri destekledim; nelere karşı çıktım ve Semazen olarak istatistik verilerim neler söylüyor; bunu inceleme ihtiyacı duymuyorum.

Ancak, siz bunu inceleyebilirsiniz ve hatta sâdece itiraz etmek için itiraz edebilirsiniz... Böylece, farkına varmadan sebep olduğum (?) "bilgilenme dönüşmesi"ne "dur!" diyebilirsiniz....

Abdullah16 Yazdı:   Zatıalileri her tartışmaya bir "az sonra,yakında.."ifadeleri katarak,yapılan her itiraza ya da Kur'andan çıkarılan geleneğe aykırı sonuçlara biraz da küçümseyici üsluplarla karşılık veriyor,orta yolu bulmak adına her ne hikmetse hep geleneğin kutsallarını haklı çıkarıyor.

Bu durumun farkında değilim..!

Yâni, "Kurân'dan çıkarılan geleneğe aykırı sonuçlara küçümseyici üsluplarla karşılık" verdiğimin... Doğrusu, forumda yer alan her inceleme konusuna karşılık görüş belirttiğimi de hatırlamıyorum... Bir "orta yol" hedefimin olmadığını da biliyorum...

Kısacası, herhangi bir üye gibi sâdece görüşlerimi dillendirdiğimi zannediyorum....

Amma velâkin, bizi bizden daha iyi bilmeye muktedir, bizim cemâziyelevvelimizi dahi sayıp dökebilecek ve bizim foyamızı ortaya koyabilecek dirâyetli ve derin (!) forum mensuplarının bulunması, bu forum için bir ayrıcalık(!)....

Abdullah16 Yazdı:   Yazdığı bütün yazıları baştan sona değerlendirin,diyeceğiniz şu olacak"Yav biz bu büyük ataların mirasını,geleneğini boşuna inkar edip Kuran Kuran demişiz.Baksana yaptıklarını hep hikmetli yapıyorlar,her ne söylemişlerse bir ilme dayanıpta söylüyorlar.."

Çok zahmet olacak ama bunu yapabilir misiniz, lütfen? Yazdığım bütün yazıları baştan sona değerlendirebilir misiniz?

Yazılarımın bu kadar zahmete değeceğini düşünmüyorum ama belki böylesi daha hayırlı olur....

Abdullah16 Yazdı:   Korkum odurki,Semazen'e yapılacak itirazların azalması yada olmaması demek,bu sitenin varoluş amacını yok sayması ve zamanla evrimleşip "neo-ehli-sünnetçi " bir yapıya kayması demektir.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam,

Ölçü Kur'an ve niyetler iyi(ki iki kardeşimizinde iyiniyetli oldukları hakkında şüphem yok) olduktan sonra birbirimizin düşüncelerine saygı göstermek gerekliliğine inanıyorum.

Öğrenebileceğimiz herşeyin tamamlanmış olduğuna inanmıyor isek biraz daha tahammül göstermekte fayda var.Bugün doğru olduğuna inandığımız bir çıkarımın yarın farklı bir düşünceye dönüşebileceğini unutmamalıyız.Meselere bu durumu gözardı etmeden yaklaşabilirsek işte o zaman o TALEBE ruhunu ve tavrını hiçbir zaman kaybetmez ve daha derin sulara dalabiliriz.

Semazen dostumuzun arkası yarın tarzındaki ifadelerinin forumda tepki alacağını söylerken bunu Abdullah dostumuzun açmış olduğu Alak suresinin ilk 5 ayeti konulu yazısının devamında benzer bir ifade kullanması üzerine eleştirilmesi üzerine söylemiştim.Kişi birçok sebepten dolayı cevap vermeyi geciktirebilir.Hepimizin forum dışında bir sosyal ve iş yaşantısı var ayrıca yeterli donanıma sahip olmadan atıp tutmanında doğru olmadığı bir gerçek.Zaman azlığından meydana gelen bu gecikmelerede hoşgörülü bakmak bize yakışan tavır olacaktır.Sözlerimde kimseyi kolluyor veya eleştiriyor değilim,genel konuşuyor ve bu cümlelerinin baş muhatabı olarak öncelikle kendimi görüyorum.Fazlası ile istifade ettiğim ve edeceğime inandığım iki önemli ve değerli dostun arasında olmasından daha önceden endişe ettiğim durumun meydana gelmesi benim adıma çok hüzün verici.

Umarım bu tartışmaları kişiselleştirmez,amacın Hakk kitap olan Kur'anı daha iyi anlayabilme çabası olduğunu anlarız belki bu sayede karşıt düşünceler bizi rahatsız etmez hatta daha detaylı düşünme vesilesi olabilir bizler için.

Konu hakkında söylemek istediğim bir kaç şey var izninizle.Düşünüyorumda eğer Kur'an türkçe bir kitap olarak indirilmiş olsaydı şu anda piyasada bulunan hangi mealle birebir aynı olacaktı.Bu sorunun cevabı hepimiz için aynı(dır) olmalı.HİÇBİRİ İLE.Peki biz Allah ile kul arasında direk bir köprü olduğunu düşündüğümüz namazda Allah'ın kasdetmediği biçimde onun ayetlerini okusak bundan sorumluluğumuz olurmu olmaz mı?

Derim ki eğer piyasada %100 Allah'ın kelamını karşılayacak bir çeviri var ise ibadetlerimizi türkçe yapalım.Ama yok ise orjinalinden ibadete devam etmenin daha doğru olabileceğini düşünüyorum.Tabi bunu Abdullah kardeşinde ifade ettiği gibi papağan misali değil,anlamlarını aklımza getirerek yapalım.

Saygı ve Sevgilerimle

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

 Selam Semazen,

İşte bu olmadı dostum...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

savana Yazdı:  bir soru zingbagbenin okunaşi köyünde öküzleri rab edinip tapınmakta olan bir kavme biri gelse ve onlara kendi dillerine çevrilmiş bir kuran getirip bıraksa ve dese ki öküz sizin yaratıcınız değil sizi yaratan başka ,alın bu kitap herşeyi anlatıyor..  diyelim bu kavim kuranı okuyup iman etti ve Allah'ı rab edindi ve bu kuranda yazanları harfiyen uyguladılar ve mümün oluverdiler bunların ellerinde hadis kitapları yok, kuranda ,bu kitabı iyice anlamnız için gerekli namazı nasıl kılacağınızı anlatan,orucu nasıl tutacağını tarif eden, hadisler var ona göre ibadetlerinizi yapın diye bir ayette yok olduğundan hadis kitabı arama derdinede düşmediler ve bunlar böylece yaşayıp gittiler şimdi bu insanların iman ve ibadetleri  boşa mı çıkar?

Hayır! İmanları da ibâdetleri de makbuldür....

Bu sorunun bir tek cevabı var... O da budur...

N_S

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Dostlar

Bu sitenin varoluş amacı "birleyici müslümanlar" olarak Kur'an üzerine bildiklerimizi paylaşmaktır. Bu paylaşımda kimse ön yada arka sırada değildir.

Gelişmeyi temin etme adına değişmeyi/dönüşmeyi göze alan bireyler isek "dostça" ve "Kur'an eksenli" TARTışmalar bizler için elbette bir fırsattır.

Tartışılan konu hakkında ise şunları söylemek isterim:

Namazda Kur'anın Ana dilde yada yabancı dilde okunmasının kişiyi kötülüklerden alıkoyacağını zannetmiyorum. Başka bir ifadeyle bireysel ve tekrarlı bir ibadetin bu oranda bir sosyal-toplumsal işlevi üstlenebileceğini sanmıyorum. Ben ayetlerde geçen her ikame edilen salatın namazı işaret ettiğini de düşünmüyorum. Dolayısıyla bence Ankebut 45'deki salat'ı Yalnız Allah'a rağbet etme (İnşirah 8) kapsamındaki "ihsan" hali olarak anlamalıyız. Bu daima "online" olma hali ancak kişiyi kötülüklerden alıkoyacaktır. Bu mevzuda ise açıktır ki dilin hiçbir ehemmiyeti bulunmamaktadır.

Ankebut 45. Kitap'tan sana vahyedileni oku! Namazı da kıl! Çünkü namaz, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah'ın zikri/Kur'an'ı daha büyüktür! Allah, neler yaptığınızı biliyor.

"Kitaptan sana vahyedileni oku" dendikten sonra hemen "namaz kıl" denilmiş olması bence çok anlamlı değil. Fakat oku, anla, yaşa, yay dörtlüsünde olduğu gibi "vahyedileni oku, okuduğuna sımsıkı sarıl" denilmiş olması çok daha anlamlı. Sözün özü bence buradaki SALATı "bağlılık" olarak ele almak cümlenin anlam bütünlüğüne daha uygun. Hem bakın ayetin sonunda Kur'anın ZİKR adıyla özellikle büyüklenmesi çok manidar. Mushaf olan Kur'anın değil yaşayan/yaşatan yani ZİKR olan Kur'anın ululanmış olması dikkate değer.

Öncelikle Kur'an mealllerinde "namaz" olarak tercüme edilen hangi "salat" kavramının gerçekten bildiğimiz anlamda "namaz" olabileceği üzerinde durmamız gerekir kanaatindeyim. Açıkçası benim bu konuda ciddi şüphelerim var.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sinan_25 Yazdı: Tek kaynak Kur'an-dir diyenler Salat ve Hacc gibi esaslarda fikirbirligi olamiyorsa büyük bir kayiptir bu. Saygilar

Evet Kuranın tek kaynak alındığı iddia edildiği halde böyle olması ilginç. Ben henüz hiç bir konuda fikir birliğine rastlamadım. sabırla bekliyorum...