Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yazan Fereç HÜDÜR, Kaynak www.kuranmuslumani.com
3- Irkçılık ve bir kısım insanların kendilerini diğer insanlardan üstün görmeleri,
a) -
Irkçılık ve soy sop üstünlüğü iddiası yoluyla bir kısım insanlar
kendilerini diğer insanlardan üstün görerek diğer insanları
küçümseyerek hayvanlar seviyesinde görürüler, bu tür düşüncede ve
inançta olanlar, kendilerini özel gördükleri gibi, hoşlarına giden her
şeyi ve her davranışı kendilerinin hizmetinde özel sayarlar, onlara
göre Allah yalnız kendilerinin İlahıdır, din konusu yalnız kendilerini
ilgilendiren bir konudur, mal, mülk, servetler, dünya ve hatta diğer
insanlar kendilerin rahatı için yaratılmış şeyler olup ancak
kendilerinin sahiplenmesine yakışan şeylerdir, onlara göre diğerleri
dedikleri kendi dışlarındaki insanlar kim oluyorlar da böyle şeyler
üzerinde hak iddia ediyor veya sahiplenmek istiyorlar, Kuran’da bu
düşünce kesinlikle ret edilmektedir, Kuran’dan mealen:
-
Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve
birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık.
Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok
korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır. 49/13
Görüldüğü
gibi, Kur’an öğretisine göre insanlar insan olma bazında bir birlerine
eşit olup, Allah nezrindeki dereceleri, Allah’a saygı gösterip, O’ndan
çekinerek, O’n un emirlerini yapma derecelerine göredir, bu husus
çalışmaya dayalı olduğundan her çeşit İnsani farklılık iddialarını
ortadan kaldırır.
b) -
Diğer bir ayırımda, Hür ve Köle ayırımıdır, Tarihi sürece baktığımızda,
Hürler ve Köleler olmak üzere iki tip insanla karşılaşırız, bu süreçte
bir kısım insanlar maddi fırsat bulduklarında, diğer bir kısım
insanları her şeyleriyle bir eşya veya bir hayvan konumunda hatta ondan
daha aşağı bir şekilde sahiplene bilmektedir, bu öyle bir sahiplenmedir
ki, kölenin şahsiyetiyle birlikte, canı ve onuru efendisine aittir,
efendisi ne isterse ona yapma hakkını kendisinde bulmakta ve diğer hür
insanlar tarafından da bu durum olağan ve normal karşılana bilmektedir,
ne insafa, ne adalete nede vicdana sığmayan bu durum, insanın insanı
aşağılamasının en açık örneğidir, Allah, herkesin Allah’ı ise, bizim
inancımıza göre öyledir, aynı ana babadan yarattığı ve neslin çoğalması
yönünde kardeş olan insanların, bir birlerine bu şekilde tahakküm
etmesine asla onay vermez, hiç kimseyi hiç kimseye kölelik yapmaya
davet etmediği gibi, köleliği ne onaylar, ne teşvik eder nede kutsar,
Kur’an’ın indiği dönemde ve ondan öncesinde İnsanların bir birlerini
köleleştirme olayı, toplumların dokusuna işlemiş şekilde yaygın bir
durum arz etmektedir, Bu durumun ortadan kaldırılması için, İslam
toplumunda sosyal sarsıntılara sebep olmayacak şekilde, köleliğin
tasfiyesi metodu emredilmiştir, Şöyle ki;
KUR’AN’A GÖRE KÖLELİK
İLAHİ
ADALET’in söz konusu olduğu yerde, adalet herkes için olmalıdır, bu
şart adaletin adaletin olmazsa olmaz “TEMEL İLKESİDİR” aksi takdirde
herhangi bir adaletten bahsetmek söz konusu olamaz, hele bahis konusu
olan “Adalet” İlahi adalet ise adalet dağıtımı konusunda kullar
arasında fark gözetilmesi mümkün değildir, Kur’an öğretisine göre,
adaletin sağlanmasında, kişinin, Müslüman olması veya Müslüman
olmaması, Hür olması veya Köle Olması arasında fark yoktur, kim olursa
olsun adalet isteyen muhakkak hakkını almaya hak kazanmıştır,
Kur’an’dan mealen:
-
Biz sana Kitâbı hak ile indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın sana
gösterdiği biçimde hüküm veresin; hâinlerin savunucusu olma! 4/105
-
Allah size emânetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz
zaman adâletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor.
Şüphesiz Allah, işiten, görendir. 4/58
Bu
durumun uygulanabilir olabilmesi için İnsanların adalet önünde eşit
olmalarına ihtiyaç vardır, bu durumda akla şöyle bir soru gelmektedir,
insanlara ait olan malları ellerinden haksız yere almak suç ise ve bu
bir adalet konusu ise, o zaman bir insanın şahsına zorla el konulup
köleleştirilmesi bir adalet konusu değil midir?. Nasıl ki bir insanın
mallarına haksız yer zorla el konamıyorsa ve bu el koyma gasptan başka
bir şey değilse, gaspın büyüğü insanın bizzat kendisine el
konulmasıdır. Bunun Kur’an’da belirtilen İlahi Adalet ölçüsüne göre
kabulü mümkün değildir. Dolayısıyla Kur’an’da köleliğin yasaklanması ve
tasfiyesiyle ilgili olarak etkin bir metot ortaya konmuştur, şöyle ki:
KUR’AN’A GÖRE KÖLELİĞİN YASAKLANMASI VE TASFİYE METODU
İnsanlar
Adem ve Havva’nın çocukları olarak aynı ana babadan dünyaya gelmelerine
rağmen, tarihte çok yaygın olarak bir birlerini köle yapmışlardır.
İnsanların, insanları köle edinme kaynaklarını başlıca üç şekilde
tasnif edebiliriz:
1-Savaş veya baskın neticesinde, yenilen veya ele geçirilen tarafın köleleştirilmesi.
2- Köle sahiplerinden satın almak yoluyla köle edinilmesi.
3-Köle sahiplerinin, köleleri üretmek suretiyle çoğaltıp, yeni köleler edinmesi.
Bu suretle bir insan, diğer bir insanı köle edinmekte ve hürriyetine zorla el
koyabilmektedir. Bu durum köle olmuş insan için çok zor bir olaydır.
Köle olmuş insanları, kölelikten kurtarmanın iki yolu vardır. Bunlardan
bir tanesi herkes hürdür deyip köleliğin reddedilmesi, ikincisi ise
kontrollü şekilde sosyal doku içinde eritmek suretiyle azalta, azalta
mücadele edilmesidir. Herkes hürdür deyip kölelik ret edildiğinde,
köleliğin yaygın olduğu devirlerde, bir çok sosyal patlamalar meydana
gelecektir. Örneğin: Toplumda hür fakat birçok işsiz, evsiz, aç
insanlar doluşacak, efendileri eliyle azat edilmiş köleler,
efendilerinden intikam alma durumuna gelebilirler. Hatta bir araya
gelip eski efendilerini köle yapmaya kalkışa bilir ve daha birçok
olaylara sebebiyet verebilirler.
Kölelikle
sosyal doku içerisinde eritmek suretiyle azalta azalta mücadele
edilmesi durumu ise, toplumu sarsmayan ve hatta İslam toplumu dışındaki
köleci toplumlarla etkili bir mücadele yöntemidir. Zira Müslümanların,
korku duymadan o toplumlardan köle satın alıp hürriyete
kavuşturmalarına olanak vermektedir.
Kölelikle
mücadele edilmesiyle ilgili olarak, Kur’an’da bir dizi tedbirler
vardır, bunlardan örnekler verecek olursam: Kur’an’dan mealen:
-
(Savaşta) kâfirlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet
onlara iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Savaş
sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı Salıverin.
Durum şu ki, Allah dileseydi, onlardan intikam alırdı. Fakat sizi
birbirinizle denemek ister. Allah yolunda katledilenlere gelince, Allah
onların yaptıklarını boşa çıkarmaz. 47/4
Böylece,
savaş esirlerinin köleleştirilmesi, İslam’da yasaklanmış olmaktadır.
Zira savaşın bitiminde esirler ya karşılıksız yada fidye karşılığı
serbest bırakılacaklardır. Böylece savaş yoluyla köle alınması önlenmiş
olmaktadır.
Köle
sahibi olan kafirlerin ellerindeki kölelerden satın almak, kölelerin
Müslümanların eline geçmesine ve böylece hürriyete kavuşmaları için
kendilerine bir kapı açılmış olmaktadır. Zira, İslam dininde kölelerin
hürriyete kavuşmaları teşvik edildiği gibi, diyet şartına da bağlanmış,
sadakalardan kendilerine pay verilmesi farz kılınmış, ayrıca
kendilerinden hayır beklenen bir kölelerin mukatebe yapmak suretiyle
hürriyetine kavuşturulması ön görülmüştür. Cariyelerin zorlanıp zinaya
sürüklenmesi yasaklanmış, köle ve cariyelerden salih olanların
evlendirilmesi emredilmiştir. Böylece bir dizi tedbirlerle, köleliğin
ortadan kaldırılması yolu açılmıştır. Bu hususlarla ilgili olarak
örnekler verecek olursam, şöyle ki: Kur’an’dan mealen:
- (İnsan), hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? 90/5
- (Gösteriş ve övünme için) “Ben birçok mal telef ettim” diyor. 90/6
- Kimse kendisini görmedi mi sanıyor? 90/7
- Biz ona vermedik mi: İki göz 90/8
- Bir dil, iki dudak? 90/9
- Ona iki yolu (doğru ve eğriyi) göstermedik mi? 90/10
- Fakat o, sarp yokuşu geçemedi. 90/11
- Sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin? 90/12
- Bir boynu (kölelik zincirinden) çözmek, 90/13
- Yahut doyurmaktır: açlık gününde, 90/14
- Akraba olan yetimi, 90/15
- Yâhut hiçbir şeyi olmayan yoksulu, 90/16
- Sonra inanıp birbirlerine sabır tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmak. 90/17
Doğru yolda olmanın bir şartı olarak, köle azat etmek gösterilmiştir. (Ayrıca bak. 2 Bakar 177. )
Kefâret şartı olarak köle azat etmenin farz kılınması. Kur’an’dan mealen:
-
Kadınlarına zıhar edip sonra söylediklerinden dönenler, karılarıyla
temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuştursunlar. Size öğütlenen
(hüküm) budur. Allah yaptıklarınızı haber almaktadır. 58/3
(Ayrıca bak. 4 Nisa 92 ; 5 / Maide 89 )
Kölelerin, ihtiyaçlarını karşılamak üzere, kendilerine sadakadan farz olarak pay verilmesi. Kur’an’dan mealen:
-
Sadakalar, Allah’tan bir farz olarak ancak fakirlere, düşkünlere, onlar
üzerinde çalışan (sadaka toplayan) memurlara, kalpleri (İslâm’a)
ısındırılacak olanlara, kölelik altında bulunanlara, borçlulara, Allah
yoluna ve yolcuya mahsustur. Allah bilendir, hikmet sâhibidir. 9/60
Köle ve cariyelerin evlendirilmesi ve mukatebe konusunda Kur’an’dan mealen:
-
İçinizden bekârları ve köle ve câriyelerinizden salih olanları
evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah, lûtiyle onları zengin eder.
Allah geniş (nimet ve lütuf sahibi)dir. (her şeyi) bilendir. 24/32
-
Evlenme (imkânı) bulamayanlar, Allah kendilerini lûtfundan zengin ed(ip
evlenme imkânına kavuştur)uncaya kadar iffetlerini korusunlar.
Ellerinizin altında (köle ve câriye)lerden, mukâtebe (akdi) yapmak
isteyenlerle, eğer kendilerinde bir iyilik görürseniz mukâtebe yapın.
Ve Allah’ın, size verdiği malından onlara da verin. Dünya hayatının
geçici menfaatini elde etmek için, nâmuslu kalmak isteyen
câriyelerinizi zinaya zorlamayın. Kim onları (zinaya) zorlarsa,
şüphesiz Allah, zorlanmalarından sonra (0 cariyelere karşı)
bağışlayıcı, esirgeyicidir. 24/33
Yukarıdaki
ayet meallerinde görüldüğü gibi, İslam dininde köleliğin sona
erdirilmesiyle ilgili çok önemli yaptırımlar vardır. Bir insanın
dünyada en çok isteyeceği şeylerden bir tanesi, hürriyet ve ev bark
sahibi olmasıdır. İslam dininde bunlarla ilgili sağlam esaslar
getirilmiştir, köle ve cariyelerden salih olanların evlendirilmesi
emredilmiştir. Ayrıca cariyelerin zinaya zorlanması yasaklanmış olup,
zinadan uzak aile kadını olmalarına olanak sağlanmıştır. Köleliği kesin
ortadan kaldıran bir husus olarak, kölelerle mukatebe akdi yapılması
emredilmiştir. Bu mukatebe akdinin tek şartı, hürriyeti verilecek
kölenin, kendisinde iyilik görünen bir kimse olmasıdır. Kölelik altında
yaşamış olan ve kendisinden iyilik görünmeyen bir kimsenin hürriyete
kavuşturulması, İslam toplumuna zararlı olacağından, köleliğin
tasfiyesi olayında bu benimsenmemiştir. Bunun dışında kişi kendisinden
hayır görünen bir kimse ise, hür olması için mukâtebe akdi yapmak üzere
müracaat etmesi yeterlidir. Kendisiyle yapılan mukâtebe akdi, hürriyete
kavuşma akdidir; bir hürriyet belgesidir. Bu akit hürriyete kavuşan
köleye baş edemeyeceği mali yük getiren bir akitte değildir, tam tersi,
toplumda tutunabilmesi için kendisine malen yardım edilmesi
emredilmiştir. Zira, hiçbir maddi imkana sahip olmadan hür olması,
kendisini köleliği arayacak hale getirebilir, bu mali yardım yapılmak
suretiyle önlenmiştir. Ayrıca, kölelik müddeti içerisinde, köle sahibi,
kölesine kısas kapsamına giren bir zarar verdiği zaman, kölenin
affetmeyip kısas istemesi halinde, kölesine verdiği zarar kadar
kendisine kısas uygulanır. Kısas gerektiren olaylarda, kısas hükmünün
uygulamasında, Kur’an’da, efendi köle ayırımı yapılmamıştır. Kur’an’dan
mealen:
-
Onda (Tevrat’ta) onlara: cana can, göze göz, buruna burun, kulağa
kulak, dişe diş ve yaralara karşılık kısas (ödeşme) yazdık. Kim bunu
bağışlar (kısas hakkından vazgeçer)se o kendisi için kefaret olur. Ve
kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte zâlimler onlardır. 5/45
Kur’an’da kısas konusunda şöyle denmiştir, mealen:
- Ey akıl sâhipleri, kısasta sizin için hayat vardır, böylece korunursunuz. 2/179
İslam
dini açısından hayati şart olan Kısas Hukuku karşısında, kısasa konu
olacak suç işleyen kimsenin ceza görmesinde kimliğinin hiçbir önemi
yoktur, kısasın uygulanmamasında af yetkisi zarar görene ve yakınlarına
aittir. Aksi takdirde kısas uygulanır.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|